20 Mayıs 2018 Pazar

Dürüst siyasetçi neden çıkmıyor, Pamukoğlu, Perinçek'e ve Erdoğan'a neden destek veriyor

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki, siyaset kirli, siyasetçiye güven yok, adalete güven sarsılmış durumda?
Çiller Özel Örgütü!!! / NAZLI ILICAK-02 Ocak 2013

Malumunuz, Ilıcak ve diğer Fettoşçular içeri atılmış durumda.

Oysa Ilıcak'da tıpkı diğerleri gibi AKP'nin neferliğini yapıyor, Kavakçı'yı türbanla TBMM'ye sokuyordu.

O zamanlar şöyle diyorduk.

"Türbanı bitiren biter".

Çünkü türban öylesine kullanışlı örtüydü ki, siyasilerin elinden bu koz alınırs, çırılçıplak ortada kalacaklardı, nitekim öyle oldu ve tüm ihanetleri örtecek başka bez parçası arık bulunamaz durumda.

Neyse, gelelim diğer siyasilerin günümüz ve geçmişindeki durumlarına. 

Diğer siyasiler, örneğin Bahçeli ve Erdoğan'ın bir birlerine hakaretleri açık ve net olarak ortadayken, bu kervana bir de Pamukoğlu katılmış.

Daha düne kadar Pamukoğlu ve Perinçek, bir birlerine ağza alınmayacak hakaretler ederken, ne oluyor da birden bire can ciğer kuzu sarması oluyorlar?

 
Pamukoğlu, "HEPAR'la Cumhuriyete bağlılık ilkeleri ve ekonomik programları tamamen örtüşmesi nedeniyle, Hak ve Eşitlik Partisi hiçbir talepte bulunmadan 24 Haziran seçimlerinde Vatan Partisi'ni destekleyecek ve oylarını Vatan Partisi için kullanacaktır" demiş.

Biraz hafızaları kurcalayalım.

8.4.2014 tarihli Milliyet'te Perinçek, kime oy vermeyeceğini şöyle açıklıyordu.

İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Tayyip Erdoğan ve Selahattin Demirtaş’a oy yok. Çünkü bunlar yıkacağımız kuvvetlerdir" dedi. Perinçek, "Biz Ekmeleddin İhsanoğlu’na kefil değiliz. Çünkü böyle biri yok" diye konuştu. 

01 Kasım 2014 tarihinde Pamukoğlu,  Perinçek hakkında bazı iddialarda bulunarak "1998 yılında PKK'ya silah ve para yardımı yapmakla suçlanıp hakkında dava açılmadı mı? Aynı tarihte Terörle Mücadele Yasası çerçevesinde 14 ay hapis cezası alıp yatmadı mı" diyordu.




Perinçek ise 9.11.2014 tarihinde kendi gazetesinden, "Osman Pamukoğlu’na soruyoruz. Bütün belgeler ve bilgiler ortadayken neden bu iftiralara başvuruyorsunuz? Ergenekon Davası sürecinde de mahkeme salonlarında çürüttüğümüz “1998 Tertibi” ile ilgili düzmece iddiaları ısrarla gündeme getirerek neden Gladyo’ya alet oluyorsunuz? Hala bu yalanlarınızın arkasında mısınız" diyor, belge yayınlıyordu.  



Şimdilerde bunlar yetmiyormuş gibi, Çiller'in adı da geçmeye başlamış.
Ne diyordu Çiller?



Bu iddialar daha evvel de dile getirilmişti, ancak Çiller bunu yalanlamıştı.

Yaklaşık 8 ay kadar sonra aynı söylemin gündeme gelmesiyle neyi anlıyoruz.

Demek ki ateş olmayan yerden duman çıkmazmış.

‘Çok gizli’ belgelerden ‘Çiller Özel Örgütü’ çıktı
Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunun “çok gizli” ek belgeleri içindeki, dönemin Başbakanı Erbakan’ın MİT’ten istediği raporu Milliyet buldu. Basındaki iddialarla hazırlanan raporda, çok tartışılan ancak ispat edilmeyen “Çiller Özel Örgütü” anlatılıyor.

CIA VE MOSSAD VAR
Raporda, “Çiller Özel Örgütü” iddialarına özel bir bölüm ayrılıyor. Raporda, “DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve bazı MİT ve emniyet mensupları ile ülkücülerin içinde yer aldığı özel suç örgütü kurulmuştur. Örgüt mensupları arasında kendi aralarında özel bir örgüt olarak adlandırılan Çiller Özel Örgütü CIA ve MOSSAD ile bağlantılıdır” ifadelerine yer veriliyor.
Örgütü yapı ve kadrolarına ilişkin iddiaların da dile getirildiği raporda, 700 kişiden oluşan özel büro içinde dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, eşi Özer Çiller, Elazığ Milletvekili ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, MİT Kont terör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Emniyet Genel Müdür Müşaviri emekli Albay Korkut Eken, Özel Harekât Dairesi Başkanı İbrahim Şahin, Susurluk kazasında öldüğünde İnterpol tarafından aranan ülkücü çete lideri Abdullah Çatlı’nın bulunduğu öne sürülüyor.


CİNAYETLER DE LİSTEDE
Raporda, “Çiller Özel Örgütü” olarak nitelenen örgütün eylemlerine ilişkin iddialar şöyle sıralanıyor:
“Haydar Aliyev’i devirme operasyonu, Çeçenistan’a müdahale ve Avrasya Feribotu’nun kaçırılması, Mehmet Ağar’la uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin’in bağlantısı, Özer Çiller’in nükleer madde kaçakçılığı yapması, Manukyan’a suikast girişimi, Orgeneral Eşref Bitlis’in öldürülmesi, Cem Ersever ve arkadaşlarının öldürülmesi, Askar Simitko ve Lazım Esmaeli’nin öldürülmesi, Behçet Cantürk, Tarık Ümit, Avkuat Yusuf Ekinci, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım Tekvik Ağansoy, Medet Serhat’in öldürülmeleri.” 31.12.2012/Milliyet


 İşçi Partisi’nin, 1996’da Ortaya Çıkardığı Çiller Özel Örgütü, Tetikçinin Ailesi Tarafından Tescillendi!
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasan Basri Özbey, 7 Eylül 2008 günü Ankara'da bir basın toplantısı düzenleyerek, Susurluk hükümlüsü Oğuz Yorulmaz'ın annesinin basına yansıyan açıklama ve taleplerini değerlendirdi. Özbey'in açıklamaları şöyle;


GLADYO’NUN TAŞERONU: ÇİLLER ÖZEL ÖRGÜTÜ
Anne Yorulmaz’ın gündeme taşıdığı ve oğlunun da tetikçisi yapıldığını ifade ettiği bu örgüt; İşçi Partisi tarafından 1996 yılında açığa çıkarılan Çiller Özel Örgütü’dür.


SüperNATO, Kontrgerilla, Gladyo vb isimlerle anılan ve Amerikan emperyalizminin ülkemizdeki yıkıcı-karanlık faaliyetlerini yürüttüğü taşeron örgütlenmeler, çeşitli dönemlerde farklı isimler almıştır.


ABD tarafından başbakanlık koltuğuna paraşütle indirilen Tansu Çiller ve ekibi, MİT, Emniyet ve TSK gibi devlet kurumlarının bazı görevlileri ile uyuşturucu-silah mafyası ve ülkücü mafya diye anılan suç örgütlerinde yer almış bazı kimselerden oluşan bir Özel Suç Örgütü kurmuştur.


Çiller Özel Örgütü olarak anılan bu Gladyo yapılanması, devlet olanaklarını kullanmış, CIA ve MOSSAD ile bağlantılı çalışmıştır. Lider kadrosunda Tansu-Özer Çiller, Mehmet Ağar, Mehmet Eymür, Korkut Eken, Alaattin Çakıcı, Abdullah Çatlıların yer aldığı Çiller Özel Örgütü, mafya örgütlerini kullanarak, birçok kanunsuz operasyon ve kirli işin uygulayıcısı olmuştur.


Örgüt “Azerbaycan’da darbe tertibi”nden “İran’la savaş kışkırtmaya”, “Çeçenistan provokasyonu ve Avrasya Feribotunun kaçırılması”ndan “Uyuşturucu ticaretine”, “Nükleer madde kaçakçılığı”ndan “Manukyan’a bombalı saldırıya” kadar birçok kirli ve karanlık faaliyeti yürütmüştür.
Çiller Özel Örgütü, faili meçhul cinayetlerin altına imza atmış, bu suçlarıyla “Bin Operasyon yaptık” diyerek övünmüştür.

ÇİLLER ÖZEL ÖRGÜTÜ
İŞÇİ PARTİSİ’NİN MÜCADELESİYLE AÇIĞA ÇIKTI
Bugün sözde “çetelere karşı mücadele” kahramanlığına soyunanlar, 1990’larda Çiller’i “Muhteşem” olduğunu keşfedip, desteklerken, İşçi Partisi, Çiller Özel Örgütü’nü kulağından tutarak halkın önüne çıkartmıştır.


İşçi Partisi, Susurluk’ta meydana gelen kazadan çok önce, Çiller Özel Örgütü’nü isim isim belirlemiş, suçlarını tespit etmiş ve bunu basın toplantıları, bildiriler, kitaplar, konferanslar ile Türk halkına duyurmuştur. Öncü Gençliğimiz, gittiği her yerde Çiller’in karşısına dikilip, protesto etmiştir.
Yine İşçi Partisi, TBMM Başkanlığı’na ve Cumhuriyet Savcılıklarına başvurarak suç duyurularında bulunmuş, Meclis araştırması, kamu davası açılmasını istemiştir.


İşçi Partisi, Susurluk kazasının ardından da Çiller Özel Örgütü’nün peşini bırakmamış, Susurluk çeteleriyle Çiller Özel Örgütü’nün aynı yapılanmanın unsurları, yani Gladyo’nun taşeronları olduklarını belirlemiştir. Bu tespitlerini halka açıklamış, TBMM’de oluşturulan Susurluk Komisyonu’na da iletmiştir.


İşçi Partisi’nin bu kararlı mücadelesi Çiller Özel Örgütü’nü felç etmiş ve nihayet Susurluk’un patlamasıyla birlikte yıkılmıştır.


Bütün bu bilgiler Sayın Doğu Perinçek tarafından “Çiller Özel Örgütü” adıyla kitaplaştırılmıştır. İlk kez 1996 yılında Kaynak Yayınları tarafından yayımlanan bu kitabın, Eylül 2008’de 6. basımı yapılmıştır. Şimdilerde “çetelerle mücadele” savında olanların, Gladyo’nun bir döneminin iddianamesi niteliğinde olan bu kitabı görmezden gelmeleri anlamlıdır. 1.9.2008/vatanpartisi.org.tr


Biraz daha geçmişe gidelim ve Soner Yalçın'ın bir yazısına göz atalım.

Şöyle diyor Yalçın.

"68 kuşağı konusunda çok önemli eserlere imza atan Turhan Feyizoğlu'nun
“Deniz” adlı kitabından öğreniyoruz:
Hâkim karşısına çıkan öğrencilerden Bozkurt Nuhoğlu duruşmada “Sayın yargıcım, burada bizi, 24 genci değil, Mustafa Kemal'i, O'nun ilkelerini yargılıyorsunuz” dedi.
Yargıç bu kararlı sözler karşısında elinden kalemi bırakarak, “Ne bugün, ne de bugünden sonra hiçbir hâkim, Mustafa Kemal'i ve O'nun ilkelerini yargılayamaz” dedi ve Mustafa Kemal Atatürk'e bağlılığını belirttikten sonra duruşmayı erteledi.
Serbesttiler. Pes etmeyip, türkülerle marşlarla devam ettiler yürüyüşe. Kamyonlardan yola dökülen pancarları toplayıp yiyorlardı.
Hedefleri günde ortalama 60 kilometre yürümekti.


.../...

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, “Gençlerin, demokrasi düşmanlarına fırsat verebilecek her türlü davranıştan kaçınmalarını” istedi.

Türkiye nefesini tuttu yürüyüşü takip ediyordu…
Dinci yobazların, gericilerin yürüyüşteki gençlere saldıracağı, Anıtkabir'de olaylar çıkaracağı konuşuluyordu.


Ankara'ya varmaya ramak kaldı…
İnönü'nün sert çıkışı ve provokasyon yapılacağı iddiaları üzerine TMGT, AÜTB ve AYOTB yürüyüşten çekilme kararı aldı.


Bir taşın üzerine çıkan Deniz Gezmiş tepkisini şöyle dile getirdi:
“Küçük burjuva devrimcileriyle, küçük burjuva reformistleriyle hiçbir zaman, hiçbir eylemde bundan sonra beraber olmayacağımıza; emperyalizme, emperyalizmin yerli işbirlikçilerine karşı savaştığımız gibi bundan sonra da küçük burjuva devrimcilerine, reformistlerine karşı savaşacağımıza ant içeriz.”
Tüm bu olumsuz gelişmeler sonunda Ankara'nın girişinde Kayaş‘ta karar verildi: Yürüyüş sonlandırıldı.
Anıtkabir'e gitmekten vazgeçmediler.
10 Kasım 1968'de saat 13.30'da, yanlarında getirdikleri çelenkle Ata'nın huzurunda buluştular.



Anıtkabir özel defterine şunları yazdılar:
“Büyük Önder, Amerikan emperyalizmine karşı ikinci Milli Kurtuluş Savaşımız'da izindeyiz. Milli Kurtuluş Savaşımız yok edilemez. Onu yok etmek için bütün Türk Milleti'ni yok etmek gerekir. Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşçüleri”
Yürüyüş 1968'de başladı.
Hâlâ sürüyor…"11 Mayıs 2014


Deniz Gezmiş'e neden yer verdim?

Onu da gelin eski sayfamdan görelim...

Sol içine Atatürk düşmanlığını Perinçek soktu.
Sol içine Kürtçülük virüsünü Perinçek soktu.
 
Perinçek, Türk Solu içine Kürtçülük virüsünü ilk bulaştırandır. O kadar ki, Deniz’leri ve Mahir’leri, hatta PKK’nın kökeni sayılan Kürtçü Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nı (DDKO) kendileri kadar Kürtçü olmamakla suçlar. “Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı” nı yani Türkiye’den ayrılıp “Kürdistan” ı kurma hakkını ilk kez kendilerinin savunmakla övünür.

Bunu bizzat Teori dergisinde kendi ifadelerinden okuyalım:

“Mahir Çayan ve çevresi Kürt sorunuyla fazla ilgili görünmüyorlardı. Beraber çıkardıkları dergide Mihri Belli’nin milliyetçi yazıları Aydınlık Sosyalist Dergi (ASD) imzasıyla yayınlanıyordu. Dolayısıyla bu milliyetçi fikirlerin sorumluluğunu paylaşıyorlardı.”

“Kürt sorunu konusunda PDA’nın yürüttüğü mücadele etkili oldu. 1969 yılında devrimci Kürt gençleri DDKO adıyla çeşitli merkezlerde şubeleri olan bir örgütlenme gerçekleştirmişti. DDKO milli baskıya karşı mücadele yürütüyor, Kürt halkının kültürel haklarını kazanması için çaba gösteriyordu. O dönemde DDKO içindeki Kürt gençler ‘Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı’nı henüz savunmuyordu. Leninist ‘ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nı ilk kez PDA’cılar gündeme getirdiler. Kürt sorunundaki tutum nedeniyle 1970 yılı içinde PDA ile DDKO’nun ilişkileri son derece sıcaktı. DDKO’lu gençler Mihri Belli ve Mahir Çayan’ın önderlik ettiği ASD çevresine ise soğuk bakıyordu.”

Hatta Perinçek’ler Kürtçülüğü TİP içinde de yaygınlaştırmak istemektedir. Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını savunan bir tasarıyı TİP’in 1970 Kongresine sunarlar. DDKO’lularla Aydınlıkçıların ortak tasarısı TİP yönetiminin bütün karşı koyuşuna karşın Kürt delegelerin baskın gelmesiyle kabul edilecektir. 12 Mart’tan sonra TİP bu karar nedeniyle kapatılacaktır.

Yani Perinçek Kürtçülük virüsünü sol içine sokmakla kalmamış, TİP’in de kapanmasını sağlamıştır! 


Yazının tamamı ve kaynağı, "Deniz’in mirasına sahip çıkacak son kişi, Doğu Perinçek" başlığındadır.

 Ayrıca, DENİZ GEZMİŞ, DOĞU PERİNÇEK'E YAZDIĞI MEKTUP başlığını da görmek isteyebilirsiniz.  

Bu kadar detaydan sonra, şu soruyu rahatlıkla sorabiliriz.

Pamukoğlu, Perinçek ve diğerleri gerçekten de gizli örgütler eliyle mi yönetiliyor?

Malumunuz Perinçek, 5N1K programında, "Af çıkarsa Öcalan'ı da kapsamalı, o zaman Öcalan'a af çıkartılmalıdır" diyordu.
Can Okanar'ın moderatörlüğünde, 11 Ekim 1991 tarihli, Liderler tartışıyor programında Perinçek, "Kürtlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı Tanınmalıdır" diyordu. 

6 Nisan 2014 ·tarihinde şöyle yazmıştım.

Hapisten çıkmak için Kürdistan pazarlığı yapıldı mı?

Bu güne kadar içerden çıkanların yaklaşık tamamı-bir iki istisna hariç- AKP destekçisi olmuştur.
Bu hapisten çıkanlara ne oluyorsa oluyor, hepsi ağız birliği etmişçesine ya dindarlaşıyorlar ya da Erdoğan’a râm oluyorlar.

Daha iki gün evvel (04 Nisan 2014 ) “Artık, Erdoğan Türkiye’yi yönetemez. Seçim sonuçları kimseyi yanıltmasın” diyen adam bu gün ne olduysa oldu Erdoğan’a râm olacağını anlatıyor.

İstikrarlı olduğu tek konu Öcalan’ın saygın olduğu konusunda fikrinin değişmemiş olduğudur.

Sanırım AKP’nin Kürdistan’ı ilan etmesi hakkında içerde bunlara birileri brifing vermiş olmalı ki bunlar da tamam demiş ve salıverilmiş olmalı.


Özetle işin ucunda aynı yolda mücadele ettikleri görüldüğüne göre vatansever diye ortalıkta dolaşanların da artık bölünmeye sessiz kalmaları sağlanmış oluyor.

Vatanseverler, buna söyleyecek bir şeyiniz verecek bir yanıtınız var mıdır?

Bizim anlamadığımı işin sırrı nedir?

Anlayan varsa beri gelsin.


Meydan boş kaldı, birileri beyinlerimizi ve bedenlerimizi fena halde şey ediyor…!

A. Dursun'un, o dönemki notlarından.


Ergenekon davasından geçtiğimiz günlerde tahliye olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Akit Gazetesi'ne konuştu. Perinçek, Cemaat'e karşı Erdoğan'la beraber olacağını söyledi.


Yasadışı ‘F Örgütü’ hukuk yoluyla tasfiye edilmeli


İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Fetullah örgütünün kökü kazınmalı. Kim bunların kökünü kazırsa onunla beraber oluruz. Çünkü “F Örgütü” bir Gladyo olduğu için, yargının, polisin, ordunun içinde olduğu için onun kökü kazınmalı. Hukuk yoluyla tasfiye edilmeli. F Örgütünün yurtları birer fesat yuvasıdır. Özel yurtlar kapatılmalıdır” diyor.


Perinçek af çıksın, dağdakiler insin, Öcalan'da çıksın diyordu.

Erdoğan'da aynı şeyi Barzani denen teröristin huzurunda tekrarlamıştı. "Hapishaneler boşalacak, dağdakiler inecek" diyordu.


Perinçek'in hapisten çıkar çıkmaz, Fettoş ile mücadelede Erdoğan ile birlikteyiz dediğini anımsarsanız, aslında PKK ve Kürdistan konusunda Emperyalizm’ in ajanları gibi, gizli bir anlaşmanın olduğunu düşündüren açıklamalar olduğunu görebilirsiniz.

İçeri giren Kurmaylıktan gelme paşalar, bu günleri görememiş, anlayamamış olabilirler miydi?


Eğer görememişlerse gaflet uykusunda oldukları, yok gördükleri halde engel olamamışlarsa, ihanet içinde olduklarını da artık düşünülmek zorunda bırakılıyoruz.


24 Haziran bu çerçevede, bağımsız Türkiye için son hakkımız olacaktır. 


 "Aydınlık Hareketi'ni solu bölmek için biz kurduk"


MİT Kont terör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, Aydınlık hareketinin solu bitirmek için kurulduğunu ve Doğu Perinçek’in Abdullah Öcalan’la Bekaa’da çekilen fotoğraflarını kendisinin servis ettiğini iddia etti. 17.08.2017 



'Türkiye devrime gidiyor'
Perinçek, Türkiye'de bir devrimin nesnel koşullarının oluştuğunu söyledi. Konuyla ilgili olarak Perinçek, “Buradan iddia ediyorum: Türkiye 3 yıl içinde bir devrime gidiyor. Hep birlikte süpüreceğiz bunları. Fethullah Gülen, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ü feda ederek kendisini kurtaramaz. Diğerleri de bunlar hırsız diyerek kurtulamaz. ABD Türkiye'yi artık Tayyip Erdoğan’la, Abdullah Gül’le, Fethullah Gülen’le yönetemez. Enstrümanlar eskimiştir” şeklinde konuştu. 15 Mart 2015



İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: APO NİÇİN PARLATILIYOR?
İmralı, AKP hükümetinin avucundadır. Apo’nun belirlenen plana teslim alındığı apaçık görülüyor. Hakan Fidan, Abdullah Öcalan’a çok güvendiğini açıklamaktan çekinmiyor.

MİT’in disiplini ile Apo’nun PKK üzerindeki disiplini şu an örtüşmüş durumdadır. 15.1.2013



KARDAK KAYALIKLARINA TÜRK BAYRAĞINI DİKMİŞTİ 

İYİ Parti kurucu üyeleri arasında yer alan eski SAT Komandosu Kurmay Albay Ali Türkşen‘e, “kötü subay” diyen Doğu Perinçek‘e Teğmen Mehmet Ali Çelebi‘den, “Çiçek vermedi bayrak dikti” cevabını verdi. 29 Ekim 2017

DOĞU PERİNÇEK/ ABD’nin Kürt Koridoru planı çökerken.
PKK organları, daha on gün önce “Rojava’da devlet kurduk” diye bayram yapıyordu. ÖDP gibi, PKK’nin kuyruğundan kurtulamayan örgütler de, ABD’nin kurdurduğu bu devlete kutlama mesajları yayınlıyorlardı. 24 Ağustos 2013


Kenan Evren, bir İbrani’dir, iki haindir.
PKK’yı PKK yapan Kenan Evren’dir.

04 Mart 2007 tarihinde Skytürk Kalemler ve Kılıçlar programı.Yalçın Küçük...

Buraya kadar, siyasette sahne alan ya da zoraki bize dayatılanların, ne dediklerini gördük.

Şimdi de, Perinçek'e desteğini açıklayan Osman Paşa hakkındaki, uzun süredir var olan şüphelerimi anımsatayım ki, neden şüpheci davranmışım, o dönemlerde Pamukoğlu için neden sürekli sorgulayıcı olmuşum, şimdi daha iyi anlayacağız.

Bu anımsatmaları, sayfa sonunda başlıklar halinde sunmanın, daha dikkat çekici olacağını düşünerek, sayfa sonunda adresler şeklinde vereceğim. 

Size sormak isterim.

Hangi siyasetçi İncirlik kapatılsın demiştir, hangi siyasetçi bunu söylediği halde, eline yetki geçtiğinde döneklik yapmıştır ve neden döneklik yapmaktadırlar?

Bu sorunun yanıtını verdiğinizde, TBMM'de bu gün siyaset yapan hiç bir partiye oy veremeyeceğinizi anlayacaksınız. 

İncirlik Üssü, ABD için nedir?
Özetle durum şudur.

Adı ister Millet ister Cumhur ittifakı olsun, tamamı da Emperyalizm ittifakından başka bir şey değildir. 

2007’de, “MİLLET BİRLEŞİN DEDİ, EMPERYALİSTLER BİRLEŞİYOR” demiştim.

O zaman bunu pek becerememişlerdi, ancak Erdoğan’ın eski Türkiye olmayacak, koalisyon dönemi kapanacak söylemiyle, tüm emperyalistler 2 ana akımda birleştirilmiş oldu.

Buyurunuz, kime oy verirseniz  eriniz.

Ortadaki tek seçenek, Türkiye'nin bölündüğüdür.

Şimdi tartışılan şudur.

Türkiye kaç parçaya ayrılacak?

Yugoslavya gibi 6 ülke çıkar mı?

Erbakan'ın dediği de buydu.

Parçalanmaya parçalanacağız da, tatlı mı olacak, kanlı mı?

İşte bütün mesele bu.

Tüm siyasetçilerimiz, şimdilerde bunun hesaplarını yapmakta, devleti ele geçirme yeteneği sergilemiş tüm çete reislerini tek çatı altında toplamaktadırlar.

Erdoğan'ın, "Artık eski Türkiye yok, koalisyon dönemi kapandı" söyleminin de, ne demek olduğunu iyi anlamanız gerek.

Koalisyon dönemlerinde, ülkeyi parçalamak isteyenlerin karşısına farklı sesler çıkabiliyordu, şimdi o sesler kesildi ve millete iki cephe sunuyorlar.

Biri Cumhur ittifakı, AB ve ABD Emperyalizm' inin taşeronları.

Diğeri Millet ittifakı, millete muhalif olup, milleti kandırmak ve gazını almak isteyen subap çetesi.

Artık yazmanın da, söylemenin de bir anlamı kalmamış durumda.

Sanıyorum ki 24 Haziran’dan sonra, "KAÇ PARÇALI TÜRKİYE, KAÇ PARÇALI KÜRDSTAN" tartışmasını yapacağız.


Osman Baydemir, “4 parçalı Kürdistan Afrin saldırısına karşıdır" deklerasyonu yayınlıyordu, boşuna değil elbet.

TSK, PKK ile savaşıyor dedikleri halde, Baydemir bu sözlerinden dolayı tek bir soruştura dahi geçirmiyordu.

Ne de olsa Cumhur ittifakının da, millet ittifakının da "Kürdistan tüzelkişiliği" yasasına itirazları olmamıştı. 

Kılıçdaroğlu denen Fettoş'un yeni çete reisi de, o nedenle Anayasa mahkemesine iptal davası açmamış, tıpkı türabın örtü görevi görmesi gibi, CHP'yi tezek yerine koyanları, aklınca haklı çıkartmama gerekçesini öne sürerek, "millet bu oyunu sandıkta bozacak" demekle yetinmişti. 

Oysa millet sandıkta seçime gitmiyor, önüne konan iki ihanet çetesinden birini tercihe zorlandığını bile göremiyor.

Yugoslavya'da da, Polonya'da da durum aynen böyle olmuştu.

Çünkü Birleşmiş Milletler’ de kabul edilen metinlerde, “iç savaşla toprak edinilemez, tüzel kişilik kurulamaz” maddesi  var.

O nedenle, Kürdistan Tüzelkişiliği devreye sokulup, yasallaştırıldı.

Erdoğan olmasa bile, diğerlerinden her hangi biri kullanabilecek.

Erdoğan o nedenle rahatlıkla, “ben ölümlüyüm, kendimi düşünerek çıkartmadık bu yasaları” diyebiliyordu.

Ancak halk demokrasi masalıyla sandığa hapsedilip, önüne konan dayatmayı oyladıktan sonra bölünebileceğiz.

Aksi durumda Kıbrıs, Filistin örneğindeki gibi, hiç bir dünya devleti, Türkiye'nin parçalanmasıyla ortaya çıkacak devletçikleri tanıyamaz.

İşte o nedenle Erdoğan, yeni anayasayı anlatırken, "Artık eski Türkiye yok" demesi bu nedenleydi.

Yani, bize engel olacak hiç bir şey kalmadı mesajını ABD, AB ve paydaşlarına ilan ettiği için benim, 2017'lerde ekonomik krizin çıkması ihtimali tahminim, ötelenebilmişti.

Şimdilerde Erdoğan, siyasi olarak 401 milletvekili alabilmenin bir yolu olarak, milliyetçilik üzerine ağır oynuyor.

Bunun nedeni de Avrupa'nın, Erdoğan ve parçalanmış Türkiye'ye vereceği desteği örtebilmek amacıyla yapılmaktadır.

Tıpkı Anayasa oylamasında, bir önceki seçimlerde olduğu gibi, Suudiler de İsrail ile beraber bu kervana katılarak iç siyasette Erdoğan'ın aşırı destek alabilmesinin önünü açacaklar.

Ne de olsa Erdoğan İsrail firmalarının açılışlarında boy gösterdiği halde, mürİTler, bunu görmezden gelebiliyordu.

Nitekim tüm bu İsrail vs... düşmanlığı sürdürülürken, ticari hacmimizin en çok olduğu ülkenin, İsrail olması başka nasıl açıklanabilir ki?

Demek ki neymiş?

Türkiye Cumhuriyetinin parçalanma süreci, kendilerine siyasetçi pozu verilmiş olan, işgal subayları tarafından iyi yönetilmiş. 

Ne diyelim, anlamak istemeyenden daha kör, daha sağır ne olabilir?

Bu satırları tarihe not düşüyorum.

Başlarına getirdiği siyasetçilerin, karakterlerini, soyunu iyi tahlil etmeden oy veren toplumun sonu, tarihte olduğu gibi nasıl tekrar ediyormuş, gelecek nesil anlasın istiyorum.

Tüm bu iş birlikçilerin kullandığı en güçlü argüman da, yazık ki tarihin her döneminde, her toplumunda olduğu gibi dinler olmuştur.

Osmanlı’yı parçalayan dinsel ve milliyetçi akımlar, nihayetinde Türk devletin yeniden parçalamayı başarabilmiştir.

Son 30 yılda parçalanan ülkelere bakarsanız, tamamının parlamentosunun Nakşi, Nurcu gibi tarikatlarla dolu olduğunu görürsünüz.

Bizim de sonumuz böyleymiş.

Hedef 2023 demişlerdi, ancak görünen odur ki hedef sapmış 2019'a kaymıştır.

Umarım yanılmış olurum, umarım...

20.5.2018

A. Dursun




TSK içindeki Tayyip özel örgütü...!

Olmayan kanun değiştiriliyor, Tayyip Özel Ordusu kuruluyor, muhalefet uyuyor, yandaş zafer çığlığı atıyor.

Erdoğan, Yahudi milletinin başkenti ve İsrail'in Başkenti Kudüs'e hoş geldiniz...

İslam Ülkeleriyle Ticaret İsrail’in Gerisinde Kaldı.

TBMM'de AK eller, "İSRAİL'E HAMD OLSUN" diye kalktı.

İsrail Adalet Bakanı, "Kürdistan Kurulmalı" dedi.

İsrail'den silah almak, Peygamberin Sünneti'dir.

İstinaf Mahkemeleri Osmanlı'yı da parçalamıştı, artık sıra Türkiye’de, poponuzu yırtsanız da bölüneceğiz.

Kürdistan’ın 4 parçasında insanlar buluşacaktır, meğer Kürdistan 4 parçalı ilan edilmiş.

Uğur Dündar ve Pamukoğlu, Muharrem İnce’ye neden tuzak kurdu?

Osman Pamukoğlu sanki AKP'nin propaganda bakanı gibi konuşa biliyorsa..!

Pamukoğlu, eski konuşmasında yaptığı bir hatayı, bu konuşmasında düzeltmiş.
 
Erdoğan, ülkeyi Eyaletlere böleceğiz, Lazistan, Kürdistan vs... bunların hiç biri kayıp değildir.
 
Ya Fettoş, ya Şeriat dayatması yaşıyoruz, Osman Pamukoğlu Fettoşçu mu?
 
TANTAN'DAN YANIT, düz ovada siyaset gaflet ve ihanettir.

Ne İsrail ne erken seçimler Erdoğan ve AKP'yi kurtaramayacak.

Suudiler, İsrail'den aldıkları nötron bombasını Yemen'de kullandı

Allah İsrail'e, yürü dedi. İsrail Silah Sanayisi Güney Kıbrıs'a yürüyor.

Perinçek Erdoğan'ı Esad ile tehdit mi etti, bir yerlerin emrini mi açıkladı?

Erdoğan İsrail'e sadakât yemini ederken...

Erdoğan, İsrail-ÖSO ortaklığı ile Kürdistan kurmak için özür diledi.

Trump ve Suudi kral, asıl Erdoğan yargılanırken oynayacak.

Erdoğan ve 2. Elizabeth görüşmesinde pis kokular. Dünyada 1 numarayız...

Erdoğan, "Devleti yeniden yapılandırıyoruz, Efkan Ala, o nedenle alındı...."

Tayyip Erdoğan'ı baronlar, bölücü Kürtçüler neden terk ediyor?

Endüstri 4.0 ile Robotlaşacağız, inançlar da yok olacak, o gelecek başladı bile.

Rockefeller, Atatürk yüzünden planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık.

İslam ve İslamcının Atatürk düşmanlığı.

ATATÜRK’ÜN GÖRÜŞ VE DİREKTİFLERİ. Yazar Mustafa Kemal Atatürk

Ümmeti birbirine kırdıran bu sahtekâr hocalar nereden çıktı?

Bir Atatürk düşmanı daha Atatürk'ü arar hale gelmiş. Ahmet Altan, "Atatürk'ü arıyoruz".

Erdoğan’dan sonra “Ölü İnek Atatürk”, TRT klasiği oldu.

Org. Bitlis, MİT’e göre; Ergenekon Terör Örgütü liderleri.

 
 
 

 

3 yorum:

  1. Erbakan-Çiller ortaklığı ise, MİT’in Çiller Özel Örgütü raporunu örtbas etti. Erbakan rapor için “Faso fiso” dedi. O zaman Çiller-Fethullah-Çatlı işbirliğiyle yürütülen Gladyo faaliyeti ve faili meçhulleri İşçi Partisi ortaya koydu. Org. Karadayı ve Demirel, Çiller-Fethullah Gladyosunun üzerine yürüdü. Erbakan-Çiller hükümeti, Gladyo’yu korudu.

    Çiller Özel Örgütü dosyasını, 18 Ekim 1996 günü, Çankaya Köşkünde Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’e sundum. “Dosya” dediğimiz, yaklaşık 600 sayfalık bir klasör.

    Çiller Özel Örgütünün kamyona çarpmasından 16 gün önce
    Tarihe dikkat buyurunuz, Çiller Özel Örgütünün Susurluk’ta kamyona çarpmasından 16 gün önce.
    Daha öncesi de var.
    3 Ekim 1996 günü, yani Susurluk olayından 1 ay önce Çiller Özel Örgütü dosyasını TBMM Başkanı Sayın Mustafa Kalemli’ye verdim.
    Meclis Başkanı ne yaptı dersiniz?
    Dosya elini yaktığı için, 14 Ekim 1996 günü resmi bir yazıyla geri yolladı.

    http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/haberler/isci-partisi-genel-baskani-dogu-perincek-ciller-ozel-orgutunun-uzerine-karadayi-ve-demirel-yurumustu-5871

    YanıtlaSil
  2. osman paşa sesini duyurmayı cok iyi biliyor, bu olaydan önce basında yer almayan adam şimdi her gazetede haber olarak var, heparın varlığından haberdar olmayan insalnar bile duydu,acıkcası bize sunulan seceneklerin hepsi kötü ciddi söyluyorum perinceki sevmiyorum oy versem şimdikinden daha mı kötü ve ya daha mı iyi olacak , çevremde de seveni yok ,bilemiyorum o gün geldiğinde belki perinceke oy verebilrm neticede kaybetse bile hangisis doğru ki cb secilmesini engellemiş olacağızz :) bu destekjle osman paşanın başardığı tek sey bu partinin varlığının duyurulmuş olması.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatayı milletin bir araya gelememiş olması yaptı.

      Elbet 17 yıldır her konuşmasında, Laz, Kürt, Türk, Alevi, Sünni gibi ifadelerle bölünmeye, ayrışmaya alışan bir toplumun tekrar birleşmesi neredeyse imkânsız.

      Hata bana göre şuydu.

      Siyasilerin dışından biri çıkıp, hepsine meydan okuyarak aday olmalıydı.

      Olmayınca, meydan bunlara kaldı.

      Bir söz vardır, gitti aslan, gitti kaplan, kedilere kaldı meydan…

      İşte durum bu…

      Sil