31 Ocak 2016 Pazar

Richard Dawkins in Belgeseli'nden. İnanç Virüsü (The Root of evil The Virus of Faith)

Dinsel metinler için genelde iki görüş öne çıkar ancak biz İslamcı açıdan bakacağımız için ağırlıklı olarak söylesek dahi söylemler, her din tüccarı için geçerli görüşlerdir.


Geleneksel İslamcılar, Kur'an detay vermez derken, yenilikçi İslamcılar her detayın Kur'an da bulunduğunu söyler.

Detay vermez diyenler detaylandırmaları türlü yollarda olduğunu özellikle de raviler yoluyla yapılabileceğini söylerler.

Yenilikçi İslamcılarsa ravilere gerek olmadığını çünkü Allah'ın kitaplarının tümü tamamlayıcı olduğunu iddia ederler.

Elbet bunda Kur'an'ın diğer kitapları da kabul etmesinin rolü vardır fakat bu görüş de ravilerden destek aldığı kadar, yetersiz durumlarda diğer kitaplardan da destek kullanırlar.

O nedenle İslam son din olmaktan çıkartılmış durumda ve yeni ya da Ilımlı-Uyumlu İslamla ülke kenefe çevrilmiş durumdadır.

İşin gerçeği şudur.

Kur'an 122 ayette kadın kelimesi kullanırken, İncil 224 bölümde, Zebur 8, Tevrat 561, raviler sayısız defa kadın vurgusu yapmışlardır.

Yine kızlar kelimesi Kur'an'da 16 yerde geçerken, İncil'de ve Zebur'da 8 yerde, Tevrat'ta 195  bölümde geçmektedir.

Demek ki dinsel metinler detayın dibine kadar girebiliyorlarmış.

Fakat nedense örneğin hiç bir kutsal metinde kar yağışından, kar'ın ne olduğundan bahsetmez.
Onun yerine bol bol yağmurdan bahseder.

Neden acaba?

Yoksa ilahlar soğuktan habersizler midir?

Hiç sanmıyorum çünkü soğuk nedir ilahların bildiği birer küçük örnekle verilmiş ama soğuk havanın düzeyini artırdığında yağışın kar şeklinde düştüğünü ilahlar bilememiştir.

Tek bir yerde kar'dan bahseden ilah vardır ki, o da Tevrat'ın ilahıdır.

Sanırım onu da bir yanlışlık icabı çeviriciler ya da Tevrat yazıcıları tesadüfen koymuş olmalılar.

Zira Tevrat yazıcıları arasında memurlar, köylüler, çiftçiler, esnaflar, öğretmenler gibi değişik meslek gruplarından insanlar bulunduğu için, yazarlarken bir hata sonucu KAR'dan bahsetmiş olmalılar.

Buna en yakın olarak şunları verebiliriz.

Kur'an için:

SÂD  : 42. Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su. 

FUSSILET  : 16. Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgâr gönderdik. Ahret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmez. 

İNSÂN : 13. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk

İncil için:

Matta - BÖLÜM 10 : Mat.10: 42 Bu sıradan kişilerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuksu bile veren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır."

Yuhanna - BÖLÜM 18 : Yu.18: 18 Hava soğuk olduğu için köleler ve nöbetçiler yaktıkları kömür ateşinin çevresinde durmuş ısınıyorlardı. Petrus da onlarla birlikte ayakta ısınıyordu.

Elçilerin İşleri - BÖLÜM 28  : Elç.28: 2 Yerliler bize olağanüstü bir yakınlık gösterdiler. Hava yağışlı ve soğuk olduğu için ateş yakıp hepimizi dostça karşıladılar.

Vahiy - BÖLÜM 3 : Va.3: 15 `Yaptıklarını biliyorum. Ne soğuksun, ne sıcak. Keşke ya soğuk ya sıcak olsaydın!

Vahiy - BÖLÜM 3 : Va.3: 16 Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım.

Pavlus'un Mektupları - Pavlus'tan Korintliler'e İkinci Mektup : susuzluğu tattım. Çok kez yiyecek sıkıntısı çektim, soğukta çıplak kaldım.

Tevrat için:

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.8: 22 "Dünya durdukça Ekin ekmek, biçmek, Sıcak, soğuk , Yaz, kış, Gece, gündüz hep var olacaktır." Tanrı Nuh'la Antlaşma Yapıyor 

Tevrat - EYÜP  : Eyüp.24: 7 Geceyi giysisiz, çıplak geçiriyorlar,Örtünecek şeyleri yok soğukta.

Tevrat - ÖZDEYİŞLER  : Özd.25: 20 Dertli kişiye ezgi söylemek, Soğuk günde giysilerini üzerinden almaya, Ya da sodaya sirke katmaya benzer.

Tevrat - ÖZDEYİŞLER  : Özd.25: 25 Susamış kişi için soğuksu neyse, Uzak ülkeden gelen iyi haber de öyledir.

Tevrat - YEREMYA  : Yer.18: 14 Kayalık bayırlardan Lübnan'ın karı hiç eksik olur mu? Uzaktan akan soğuk sular hiç kesilir mi?

Zebur soğuk nedir onu bile bilmemektedir.

Görüldüğü üzere dinlerin yayıldığı coğrafyada kar yağışı olmadığından ancak soğuk hissedilebildiğinden kutsal masallar kar yağışından habersidir.

Aşağıdaki videoda geçen Cehennem, kutsal masallarda nasıl geçmiş şimdi ona bakalım.

 31.1.2016

A. Dursun

 

İnanç Virüsü-1 (The Root of evil The Virus of Faith)




KUR'AN:

BAKARA : 24. Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır.

BAKARA : 39. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar.

BAKARA : 81. Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.

BAKARA : 126. İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!

BAKARA : 201. Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahrette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler.

BAKARA : 206. Böylesine "Allah'tan kork!" denilince benlik ve gurur kendisini günaha sev keder. Ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir!

BAKARA : 217. Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mes'cid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahrette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar.

BAKARA : 221. İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir cariye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar cehenneme çağırır. Allah ise, izni ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini insanlara açıklar.

BAKARA : 257. Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.

BAKARA : 275. Faiz yiyenler, şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.

ÂL-İ İMRÂN : 12. İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir!

ÂL-İ İMRÂN : 116. İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır.

ÂL-İ İMRÂN : 151. Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaları sebebiyle, kâfirlerin kalplerine yakında korku salacağız. Gidecekleri yer de cehennemdir. Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür!

ÂL-İ İMRÂN : 162. Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır.

ÂL-İ İMRÂN : 185. Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennem den uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metâından başka bir şey değildir.

ÂL-İ İMRÂN : 191. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler. Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tespih ederiz. Bizi cehennem azabından koru !

ÂL-İ İMRÂN : 192. Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.

ÂL-İ İMRÂN : 197. Azıcık bir menfaattir o. Sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir!

NİSÂ : 55. Onlardan bir kısmı İbrahim'e inandı, kimi de ondan yüz çevirdi; kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter.

NİSÂ : 93. Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.

NİSÂ : 97. Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: "Ne işte idiniz!" dediler. Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap verdiler. Melekler de: "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler. İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir.

NİSÂ : 115. Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.

NİSÂ : 121. İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır.

NİSÂ : 140. O, Kitap'ta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennem de bir araya getirecektir.

NİSÂ : 145. Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.

NİSÂ : 169. Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onları yoluna. Bu da Allah'a çok kolaydır.

MÂİDE : 10. İnkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir.

MÂİDE : 86. İnkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.

A'RÂF : 18. Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım! 

A'RÂF : 41. Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır. İşte zalimleri böyle cezalandırırız! 

A'RÂF : 44. Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vaat ettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir. "Evet!" derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır. 

A'RÂF : 46. Cennetlikler ve cehennemlikler arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler. 

A'RÂF : 47. Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! derler. 

A'RÂF : 50. Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin! diye seslenirler. Onlar da: Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır, derler. 

A'RÂF : 179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. 

ENFÂL : 14. İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır. 

ENFÂL : 16. Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası, varılacak ne kötü yerdir! 

ENFÂL : 36. Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır. 

ENFÂL : 37. Allah'ın murdarı temizden ayıklaması ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak cehenneme atması içindir. İşte onlar ziyana uğrayanların kendileridir. 

ENFÂL : 50. Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve "Tadın yakıcı cehennem azabını" o kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin! 

TEVBE : 35. Cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün, "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin tadın!" 

TEVBE : 49. Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der. Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem , kâfirleri mutlaka kuşatacaktır. 

TEVBE : 63. Bilmediler mi ki, kim Allah ve Resulüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır. 

TEVBE : 68. Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vaat etti O, onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır. 

TEVBE : 73. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! 

TEVBE : 95. Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden vazgeçmeniz için Allah adına ant içecekler. Artık onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir

TEVBE : 109. Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. 

TEVBE : 113. Cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara. 

YÛNUS  : 27. Kötülük yapanlara gelince, kötülüğün cezası misli iledir. Onları zillet kaplayacaktır. Onları Allah'a karşı koruyacak hiç kimse yoktur. Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya bürünmüştür. İşte onlar da cehennem ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. 

HÛD  : 17. Rabbin tarafından açık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı bulunan kimse midir? Çünkü bunlar ona inanırlar. Zümrelerden hangisi onu inkâr ederse işte cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin Rabbin tarafından bildirilmiş gerçektir; fakat insanların çoğu inanmazlar. 

HÛD  : 44. "Ey yer suyunu yut! Ve ey gök tut!" denildi. Su çekildi; iş bitirildi; Cûdî üzerine yerleşti. Ve: "O zalimler topluluğunun canı cehenneme!" denildi. 

HÛD  : 119. Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır. Zaten Rabbin onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduracağım" sözü yerini buldu. 

RA'D : 18. İşte Rablerinin emrine uyanlar için en güzel vardır. Ona uymayanlara gelince, eğer yeryüzünde olanların tümü ile bunun yanında bir misli daha kendilerinin olsa, onu mutlaka feda ederler. İşte onlar var ya, hesabın en kötüsü onlaradır. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır! 

İBRÂHİM : 16. Ardından da cehennem vardır; kendisine irinli su içirilecektir! 

İBRÂHİM : 29. Onlar cehenneme girecekler. O ne kötü karargâhtır! 

HİCR  : 43. Muhakkak cehennem , onların hepsine vat olunan yerdir. 

HİCR  : 44. Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır. 

NAHL  : 29. "O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!" 

İSRÂ  : 8. Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık. 

İSRÂ  : 18. Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız. 

İSRÂ  : 39. İşte bunlar, Rabbinin sana vahy ettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme; sonra kınanmış ve uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın. 

İSRÂ  : 63. Allah buyurdu: Git! Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir. Tam bir ceza! 

İSRÂ  : 97. Allah kime hidayet verirse, işte doğru yolu bulan odur; kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşr ederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız. 

KEHF  : 29. Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır. İmdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri! 

KEHF  : 100. Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir. 

KEHF  : 101. Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir. 

KEHF  : 102. Kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi kâfirlere bir konak olarak hazırladık. 

KEHF  : 106. İşte, inkâr ettikleri, ayetlerimi ve resullerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir

MERYEM SURESI : 68. Öyle ise, Rabbine ant olsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız. 

MERYEM SURESI : 86. Günahkârları da susuz olarak cehenneme süreceyiz. 

TAHA SURESI : 74. Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, cehennem sırf onun içindir. O ise orada ne ölür ne de yaşar! 

ENBİYÂ : 29. Onlardan her kim: "Tanrı O değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte biz, zalimlere böyle ceza veririz! 

ENBİYÂ : 98. Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz. 

ENBİYÂ : 101. Tarafımızdan kendilerine güzel akıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar. 

HACC : 51. Ayetlerimiz hakkında birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlara gelince, işte bunlar, cehennemliklerdir

HACC : 72. Ayetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda, kâfirlerin suratlarında hoşnutsuzluk sezersin. Onlar, kendilerine ayetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar. De ki: Size bundan daha kötüsünü bildireyim mi? Cehennem ! Allah, onu kâfirlere bildirdi. O, ne kötü sondur! 

MÜ'MİNÛN  : 41. Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme

MÜ'MİNÛN  : 44. Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme

MÜ'MİNÛN  : 103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; ebedî cehennem dedirler. 

NÛR  : 57. İnkâr edenlerin, yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanmayasın! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeri! 

FURKÂN  : 12. Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini ve uğultusunu işitirler. 

FURKÂN  : 34. Yüzükoyun cehenneme toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır. 

FURKÂN  : 65. Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır. 

ŞUARÂ  : 91. Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir. 

NEML  : 90. Kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar. Ancak yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz. 

ANKEBÛT  : 25. Dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur. 

ANKEBÛT  : 54. Senden azabı çarçabuk istiyorlar. Hiç şüpheleri olmasın, cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır. 

ANKEBÛT  : 68. Allah'a karşı yalan uyduran yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok! 

SECDE  : 20. Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir. 

FÂTIR  : 36. İnkâr edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez. İşte biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız. 

YÂSÎN  : 63. İşte, bu size vaat edilen cehennemdir

SÂFFÂT  : 23.''Allah'tan başka . Onlara cehennemin yolunu gösterin''. 

SÂFFÂT  : 55. O zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü. 

SÂFFÂT  : 64. Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır. 

SÂFFÂT  : 163. Cehenneme girecek kimseden başkasını. 

SÂD  : 56. Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir. 

SÂD  : 59. İşte bu sizinle beraber cehenneme girecek topluluktur. Onlar rahat yüzü görmesin. Onlar mutlaka ateşe gireceklerdir. 

SÂD  : 64. İşte bu, cehennem ehlinin tartışması, şüphesiz bir gerçektir. 

SÂD  : 85. "Mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım!." 

ZÜMER  : 8. İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin! 

ZÜMER  : 32. Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine gelen gerçeği yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirlerin yeri cehennem de değil mi? 

ZÜMER  : 60. Kıyamet gününde Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Kibirlenenlerin kalacağı yer cehennem de değil midir? 

ZÜMER  : 71. O küfredenler, bölük halinde cehennem e sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? derler. "Evet geldi" derler ama, azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur. 

ZÜMER  : 72. Onlara: İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü! denilir. 

MÜ'MİN  : 6. İnkâr edenlerin cehennem ehli olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşti. 

MÜ'MİN  : 7. Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar, Rablerini hamt ile tespih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru. 

MÜ'MİN  : 49. Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler. 

MÜ'MİN  : 60. Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir. 

MÜ'MİN  : 76. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir! 

FUSSILET  : 29. Kâfirler cehennemde: Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye onları ayaklarımızın altına alalım! diyecekler. 

ŞÛRÂ  : 7. Şehirlerin anası ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahy ettik. Bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir

ZUHRUF  : 74. Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar. 

DUHÂN  : 47. Zebaniler, tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! 

DUHÂN  : 56. İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. 

CÂSİYE  : 10. Ötelerinde de cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Büyük azap onlaradır. 

FETİH  : 6. Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Müslümanlar için bekledikleri kötülük çemberi başlarına gelsin! Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir! 

KAF SURESI : 24.Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, cehenneme atın.

KAF SURESI : 30. O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O da "Daha var mı?" der. 

TÛR  : 13.O gün cehennem ateşine itilip atılırlar : 

TÛR  : 18. Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler, Rableri onları, cehennem azabından korumuştur. 

RAHMÂN : 43. İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir

RAHMÂN : 44. Onlar, cehennemle kaynar su arasında dolaşır dururlar. 

VÂKIA : 94. Ve cehenneme atılmaktır. 

HADÎD : l9. Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır. 

MÜCÂDELE : 8. Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası! 

MÜCÂDELE : 17. Onların malları da oğulları da Allah'a karşı kendilerine bir fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır. 

HAŞR : 3. Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada cezalandıracaktı. Ahrette de onlar için cehennem azabı vardır. 

HAŞR : 20. Cehennem ehliyle cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erişenlerdir. 

TEĞÂBÜN : 10. İnkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası! 

TAHRÎM : 9. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür! 

MÜLK : 6. Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. O, ne kötü dönüştür! 

MÜLK : 8. Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: Size, korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar. 

MÜLK : 10. Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler. 

MÜLK : 11. Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık uzak olsun, o alevli cehennemin mahkûmları! 

CİNN : 15. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır. 

CİNN : 23. Ancak Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki ona, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır. 

MÜDDESSİR : 31. Biz cehennem in işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür. 

NEBE : 21. Şüphesiz, cehennem pusuda beklemektedir. 

NÂZİ'ÂT : 36. Ve görene cehennem açık bir şekilde gösterilmiştir. 

NÂZİ'ÂT : 39. Şüphesiz cehennem tek barınaktır. 

TEKVÎR : 12. Cehennem tutuşturulduğunda, 

İNFİTÂR : 14. Kötüler de cehennem dedirler. 

MUTAFFİFÎN : 16. Sonra onlar cehenneme girerler. 

BÜRÛC : 10. Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tövbe de etmeyenlere cehennem azabı ve yanma cezası vardır. 

FECR : 23. O gün cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var! 

BEYYİNE : 6. Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en şerlileri onlardır. 

TEKÂSÜR : 6. Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.  




İnanç Virüsü-2 (The Root of evil The Virus of Faith)



İNCİL

Matta - BÖLÜM 5 : Mat.5: 22 Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurul'da yargılanacaktır.Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir.

Matta - BÖLÜM 5 : Mat.5: 29 Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir.

Matta - BÖLÜM 5 : Mat.5: 30 Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.

Matta - BÖLÜM 10 : Mat.10: 28 Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı'dan korkun.

Matta - BÖLÜM 18 : Mat.18: 9 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tek gözle yaşama kavuşman, iki gözle cehennem ateşine atılmandan iyidir.

Matta - BÖLÜM 23 : Mat.23: 15 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennem lik yaparsınız.

Matta - BÖLÜM 23 : Mat.23: 33 "Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?

Markos - BÖLÜM 9 : Mar.9: 43-44 Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir.

Markos - BÖLÜM 9 : Mar.9: 45-46 Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir.

Markos - BÖLÜM 9 : Mar.9: 47 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tanrı'nın Egemenliği'ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir.

Luka - BÖLÜM 12 : Luk.12: 5 Kimden korkmanız gerektiğini size açıklayayım: Kişiyi öldürdükten sonra cehenneme atma yetkisine sahip olan Tanrı'dan korkun. Evet, size söylüyorum, O'ndan korkun.

Yakup'un Mektubu - BÖLÜM 3 : Yak.3: 6 Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir.

Petrus'un İkinci Mektubu - BÖLÜM 2 : 2.Pe.2: 4 Tanrı günah işleyen melekleri esirgemedi; onları cehenneme atıp karanlıkta zincire vurdu. Yargılanıncaya dek orada tutulacaklar.


İnanç Virüsü-3 (The Root of evil The Virus of Faith)

 

Raviler


Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1 : 1 - Ubade İbnu's-Sâmit el-Ensarî hazretleri demiştir ki: "Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdular: "Kim Allah'tan başka ilâh olmadığına Allah'ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed'in onun kulu ve Resûlu olduğuna, keza Hz. İsâ'nın da Allah'ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem'e attığı bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennem in hak olduğuna şehâdet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktır."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1 : Tirmizî Sıfatu Cehennem 10, (2601).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1 : 11 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Muhammed'in nefsini kudret eliyle tutan zâta yemîn ederim ki, bu ümmetten her kim -Yahudî olsun, Hristiyan olsun- beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa mutlaka cehennem ehlinden olacaktır".

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1 : Adamcağız -veya cemaatten biri- yine sordu: Öyleyse niye çalışılsın ki? Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamada bulundu: "Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli müyesser kılınır, ateş ehli olanlara da cehennem liklerin ameli müyesser kılınır."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1 : 47 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor; Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Her çocuk fıtrat üzerine doğar" buyurdu ve sonra da "Şu ayeti okuyun" dedi: "Allah'ın yaratılışta verdiği fıtrat..." (Rum; 30). Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözünü şöyle tamamladı: "Çocuğu anne ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir. Tıpkı hayvanın doğurunca, azaları tam olarak yavru doğurması gibi. Siz kesmezden önce, kulağı kesik olarak doğmuş hayvana rastlar mısınız?" Dinleyenler: "Ey Allah'ın Resûlu, küçükken ölenler hakkında ne dersiniz (cennetlik mi, cehennem lik mi?) diye sordular. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi: "(Yaşasalardı) nasıl bir amel işleyeceklerdi Allah daha iyi bilir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1 : "-Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in huzurunda olduğumuz sırada bize cennet ve cehennem den söz edilir, sanki gözlerimizle görmüş gibi oluruz. Oradan ayrılıp çoluk çocuğumuza, bağ bahçemize karışınca çoklukla unutup gidiyoruz". Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) de:

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1 : "-Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelâl'e kasem olsun siz, benim yanımdaki hâli dışarda da devam etirip (cennet ve cehennem i) hatırlama işini koruyabilseniz melekler sizinle yataklarınızda, yollarda müsafaha ederdi. Fakat ey Hanzala, bazan öyle bazan böyle olması normaldir (münâfıklık değildir)" dedi ve (son cümleyi üç kere tekrarladı."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 100 : 143 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Gümüş kaptan su içen, karnına cehennem ateşi dolduruyor demektir"

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 300 : "-Mal biriktirenleri, cehennem ateşinde kızdırılan taşlarla müjdele. Bu kızgın taşlar onların her birinin memelerinin uçlarına konacak, tâ kürek kemiklerinden çıkacak; kürek kemiklerine konacak, ta meme uçlarından çıkacak. (Böylece) çalkalanıp duracaklar" dedi. Bu konuşmayı dinleyenler başlarını indirdiler. Onlardan hiçbirinin bu adama cevap verdiğini görmedim. Bunun üzerine adam dönüp gitti. Ben de peşinden onu takip ettim. Nihayet bir direğin dibine oturdu.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 400 : 423 - Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Kur'ân'ı okur, ezberler, helâl kıldığı şeyi helâl kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabûl ederse Allah, o kimseyi cennete koyar. Ayrıca hepsine cehennem şart olmuş bulunan ailesinden on kişiye şefaatçi kılınır."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 400 : 463 - Nu'mân İbnu Beşir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Dua, ibadettir", sonra şu ayeti okudu: "Rabbiniz: Bana dua edin ki size icâbet edeyim. Bana ibâdet etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler varya, alçalmış ve hakir olarak cehennem e gireceklerdir" buyurmuşlardır" (Mü'min, 69).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : 513 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Bedir savaşında Kureyş'i yendikten sonra Medine'ye döndüğü zaman Yahudileri toplayarak onlara: "Kureyş'in başına gelen musibet size de gelmeden Müslüman olun" dedi. Onlar cevâben: "Ey Muhammed, Kureyş'ten savaşmasını bilmeyen top bir grubu mağlub etmen sakın seni aldatmasın. Şayet bizimle savaşacak olursan bizim kimler olduğumuzu öğrenecek ve bizim gibisiyle hiç karşılaşmadığını anlayacaksın!" dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "(Habibim), "O (Yahudi) kafirlerine de ki: Yakında mağlub olacaksınız ve (toptan) cehennem e sürüleceksiniz. O, ne kötü yataktır, (Bedir muharebesinde) karşılaşan iki grub hakkında sizin için muhakkak bir ibret vardı. (Onlardan) bir grub Allah yolunda dövüşüyordu, diğeri ise kâfirdi" (Âl-i İmrân, 12-13).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : 562 - Hârice İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zeyd İbnu Sâbit (radıyallahu anh)'i şöyle derken dinledim: "Kim bir mü'mini kasden öldürürse cezâsı, içinde temelli kalacağı cehennem dir. Allah ona gazab etmiş, lânetlemiş ve büyük azab hazırlamıştır" (Nisa, 93) ayeti, Furkân suresindeki "Onlar, allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar..." (Furkân 68) ayetinden altı ay kadar sonra nâzil oldu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : Nesâî merhumun bir rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Kim bir mü'mini kasden öldürürse cezası, içinde ebedi kalacağı cehennem dir" ayeti indiği zaman (ayette ifade edilen şiddet sebebiyle) çok korktuk. Bunun üzerine (bize rahatlık getiren) Furkân suresindeki "Onlar, Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar..." ayeti nazil oldu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : 563 - Sa'îd İbnu Cübeyr (radıyallahu anh) anlatıyor: "İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'a: "Bir mü'mini kasden öldürenin tevbesi makbul olur mu?" diye sordum da bana "Hayır!" diye cevap verdi. Ben de kendisine, Furkân suresindeki: "Onlar ki Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar... Ancak tevbe eden, inanıp, yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder" (Furkan, 68-70) ayetini okudum. Bana şu cevabı verdi. "Senin okuduğun ayet Mekke'de nâzil olmuştur. Onu Medine'de nazil olan: "Kim bir mü'mini kasden öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennem dir..." (Nisa, 93) ayeti neshetmiştir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : merhum, "Kim bir mü'mini kasden öldürürse cezası içinde ebedî kalacağı cehennem dir" ayeti hakkında şöyle söylemiştir: "Evet, bu cürmün cezası budur. Ancak, Allah dilerse onun bu cezasını affeder."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : 573 - Etbauttâbiin'den Muhammed İbnu Abdirrahman anlatıyor: (Abdullah İbnu Zübeyr'in hilâfeti sırasında Şamlılara karşı gönderilmek üzere) Medine halkından askeri bir birlik teşkili kararlaştırıldı. Birliğe de yazıldım. Bu esnada İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın azadlısı İkrime ile karşılaştım, durumu ona anlatmıştım. Bu sefere katılmayı bana şiddetle yasakladı. Sonra da şunu anlattı: "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) bana haber verdi ki: "Müslümanlardan bir grup (Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) devrinde) müşriklerle berâberdi ve onların sayılarını artırıyorlardı. Müşriklere atılan ok, bazan gelip onlardan birine isabet etip öldürdüğü oluyordu. Kılıç darbeleriyle hayatlarını kaybedenler de vardı. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak şu ayeti indirdi: "Kendilerine yazık edenlerin canlarını melekler aldıkları zaman onlara: "Ne yaptınız bakalım? deyince, "Biz yeryüzünde zavallı kimselerdik" diyecekler, melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" cevabını verecekler, onların varacakları yer cehennem dir. Orası ne kötü dönülecek yerdir" (Nisa, 97).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : Yukarıdaki ayetler inince Büşeyr, müşriklere iltihak etti. Gidip Sülâfe Bintu Sa'd İbni Sümeyye'ye misafir oldu. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra, Peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi, döndüğü yöne döndürür ve onu cehennem e sokarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir. Allah kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan derin bir sapıklığa sapmış olur." (Nisa, 115-116).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : Enes (radıyallahu anh) devamla dedi ki: "Ben sağıma soluma bakmaya başladım. Bir de ne göreyim, herkes elbisesini başına sarmış ağlıyordu. (Kimseden ses çıkmıyordu). Derken, münakaya falan ettiği zaman, babasından başka birisine nisbet edilen bir kimse ilk konuşan oldu: "Ey allah'ın Resûlü! Babam kimdir?" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Baban Hüzâfedir" buyurdu. Hz. Ömer (radıyallahu anh) de: "Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Muhammed'den razıyız. Fitnelerden Allah'a sığınırız" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) de: "Hayır ve şer her ikisinin de bugünkü kadar bol indiğini hiç mi hiç görmedim. Bana cennet ve cehennem gözle görülecek hale getirildi ve onları şu duvarın önünde gördüm." dedi.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 500 : İbnu'l-müseyyib, Ebu Hüreyre'den şu sözü nakleder: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Amr İbnu Âmir el-Huzâ'iyi, cehennem de barsaklarını sürürken gördüm. Bu adam, hayvanları putlara adak olsun diye ilk salıveren (sâibe bırakan) kimse idi."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : 612 - Müslim İbnu Yesâr el-Cühenî anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'den: "Rabbim Benî Adem'den, bellerinden zürriyetlerini alıp da onları nefislerine karşı şâhid tutarak: "Rabbiniz değil miyim?" diye işhâd ettiği vakit belâ (evet) dediler: Şâhidiz. "Kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz. Yahud: "Ancak önceden atalarımız şirk koştular, biz ise onlardan sonra bir zürriyet idik, şimdi o bâtılı te'sis edenlerin yaptıklarıyla bizi helâk mı edeceksin?" demeyesiniz" (A'raf 172-173) ayetinden soruldu Hz. Ömer (radıyallahu anh) şu cevabı verdi: "Bu ayetten Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a da sorulmuştu. O şöyle açıkladı: "Allah Teâla hazretleri, Hz. Adem'i yarattı sonra sağ eliyle meshedip ondan bir zürriyet çıkardı ve: "Bunlar cennet içindir, bunlar cennet ehlinin ameliyle amel ederler" dedi. Rabb Teâla, ikinci defa sırtını okşadı, ondan bir nesil daha çıkardı ve: "Bunları da cehennem için yarattım, bunlar da cehennem ehlinin amelini işleyecekler" dedi.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : Cemaatten bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! (kaderimiz ezelden yazılmış ise) niye amel ediyoruz? diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamayı yaptı: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıştırır. Öyle ki cennetliklerin bir ameli üzere ölür ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmışsa, onu da cehennem liklerin amelinde istimal eder. Öyle ki bu da cehennem liklerin bir ameli üzere ölür, Allah da onu cehennem e koyar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : 619 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek veya bir başka topluluğa katılmak maksadı dışında, savaş günü arkasını düşmana dönen kimse Allah'tan bir gazaba uğramış olur. Onun varacağı yer cehennem dir. Ne kötü bir dönüştür!" (Enfâl, 16) ayeti Bedir günü indi."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : 642 - Tabiinden Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: "Rebeze'ye uğramıştım. Orada Ebu Zerr (radıyallahu anh)'i gördüm. Kendisine: "Seni buraya getiren sebep nedir?" diye sordum. Şöyle açıkladı: "Şam'daydım. Bir ayet hakkında Muâviye (radıyallahu anh) ile ihtilâfa düştük. Ayet şu: "Ey iman edenler! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele. Bunlar cehennem ateşinde kızdırıldığı gün, alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. "Bu, kendiniz için biriktirdiğinizdir, biriktirdiğinizi tadın" denecek" (Tevbe, 34-35). Muâviye (radıyallahu anh): "Bu ayet ehli kitap hakkında inmiştir" dedi. Ben ise: "Hem bizim, hem de onlar hakkında indi" dedim. Bu mesele üzerinde aramızda ihtilaf çıktı. Halife Hz. Osman (radıyallahu anh)'a yazarak beni şikayet etti. Hz. Osman bana yazarak Medine'ye gelmemi emretti. Bunun üzerine Medine'ye geldim. Halk, sanki daha önce beni hiç görmemiş gibi, çoklukla etrafımı sardı. Durumu Osman (radıyallahu anh)'a açtım. Bana: "İstersen buraya yakın bir yere git" dedi. İşte beni buraya getiren gerçek sebep budur. Benim üzerime Habeşli siyahi bir köleyi âmir tayin etseler mutlaka dinler, itaat ederim."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : Ka'b şunu da dermiş: "Allah'a yeminle söylüyorum, Allah beni İslâm'la şereflendirdikten sonra, bana göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a söylediğim doğru sözden daha büyük bir nimet vermemiştir. (Allah'ın bana lutfettiği birinci büyük nimeti İslâm'la müşerref olmam, ikinci büyük nimeti de Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a doğru söz söylememi nasib etmiş olmasıdır). Aksi takdirde, diğer yalan söyleyenler gibi ben de helâk olacaktım. Nitekim Cenâb-ı Hak, vahiy indirdiği zaman, yalan söyleyenler hakkında, bir kimse için söylenebilecek en kötü şeyi söylemiştir. Allahu Teâla şöyle buyurmuştur: "Döndüğünüzde, kendilerin çıkışmamanız için, Allah'a yemin edeceklerdir. Siz onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar pistirler. Yaptıklarının karşılığı olarak varacakları yer cehennem dir. Kendilerinden hoşnud olasınız diye, size yemin verirler. Siz onlardan razı olsanız bile, Allah yoldan çıkmış fasık kimselerden razı olmaz" (Tevbe, 95-96).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : 664 - Ebu Umame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ardında cehennem vardır, orada kendisine irinli su içirilecektir" (İbrahim 14, 16) ayeti hakkında şu açıklamayı yaptı: "İrin ağzına yaklaştırılır, ondan ikrah eder, iğrenir. Biraz daha yaklaştırılınca suratı yanar ve başının derisi dökülür. İrini içince kıçından çıkıncaya kadar, (geçtiği yerleri ve bu meyanda) bağırsaklarını param parça eder."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : Tirmizi, Cehennem , 4, (2586).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 600 : 667 - İbnu Abbas (radıyallahu anhüma), "Allah'ın verdiği nimetleri nankörlükle karşılayanları ve milletlerini helâk yurduna, yaslanacakları cehennem e götürenleri görmüyor musun?" (İbrahim, 27-28) ayetini açıklama sadedinde: "Onlar vallahi Kureyş kâfirleridir. Nankörlükle karşılanan nimet de Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'dir. "Helak yurduna... götürdüler"in manası, "Bedir günü ateşe ... götürdüler" demektir.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : 701 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah(aleyhissalâtu vesselâm) okudu: "Ey Muhammed! Hâlâ gaflet içinde bulunanları ve hâlâ inanmayanları, onları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar" (Meryem 39). Sonra dedi ki: "(Kıyamet günü) ölüm alaca bir koç suretinde getirilir. Cennetle cehennem arasında yer alan sur üzerinde durdurulur. Önce:

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : -"Ey cehennem ahalisi!" diye bağırılır, onlar da başlarını kaldırırlar. Sonra sorulur:

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : Koç yatırılır ve kesilir. Eğer, Allah cennet ahalisi için hayata hükmetmemiş olsaydı, neşeyle ölürlerdi. Cehennem ahalisi için de Allah hayata, bekaya hükmetmemiş olsaydı onlar da üzülerek ölürlerdi."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : "(Hudeybiye biatına katılan) ashâbu'ş-şecere'den hiç kimse inşaallah cehennem e girmeyecektir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : Bunun üzerine Hz. Hafsa (radıyallahu anhâ) şu ayeti okudu: "Sizden cehennem e uğramayacak yoktur. Bu, Rabbinin, yapmayı üzerine aldığı kesinleşmiş bir hükümdür" (Meryem 71).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : 705 - Süddî anlatıyor: "Mürre el-Hemedânî'ye, "Sizden cehennem e uğramayacak yoktur" (Meryem 71) ayetinden sordum. Bunun üzerine bana İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ın Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den rivayet ettiği şu hadisi rivayet etti: "İnsanlar ateşe girerler, sonra amellerine göre ondan çıkarlar: Onların ilk grubu şimşek hızıyla çıkar, ikinci grub rüzgar gibi çıkar. Sonra at sür'atiyle, at binicisi süratiyle, sonra yaya koşusuyla, en sonra da yaya yürüyüşüyle çıkar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : 772 - Alâ İbnu Ziyâd'ın anlattığına göre, cehennem i zikrederken bir adam kendisine:

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : "- Allahu Tealâ: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir" (Zümer, 53) ve: "...Aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe yoktur" (Mü'min 43) buyurmuş olunca, ben ümidsizliğe düşürebilirim. Ne var ki, siz kötü amellerinize rağmen cennetle müjdelenmekten hoşlanıyorsunuz. Halbuki Allah, Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i itaat edenler için cennetle müjdelemek, isyan edenler için de cehennem le korkutmak üzere gönderdi." dedi. 

 İnanç Virüsü-4 (The Root of evil The Virus of Faith)


Kütüb-ü Sitte - Hadisler 700 : Tirmizî, Sıfatu Cehennem 4, (2584-2587), Tefsir, Sâil (Meâric) 3319).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 800 : 804 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Kureyş müşrikleri, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'le kader mevzuunda tartışmak için geldiler. Bunun üzerine şu âyet nâzil oldu (meâlen): "O gün onlar yüzlri üstünde sürüklenirler. (Onlara) tadın cehennem in dokunuşunu" (denilir). Şüphesiz ki biz, herşeyi bir takdir ile yarattık" (Kamer, 48-49).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 800 : 847 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (Müddessir suresinin, "Onu sarp bir yokuşa sardıracağım" mealindeki 17. âyetinde geçen (sarp yokuş) kelimesini "Ateşten bir dağdır, kâfır ona yetmiş yılda çıkar, çıktıktan sonra tekrar yetmiş yılda cehennem e geri iner. Böylece cehennem de ebediyyen azab çeker" diye açıklamıştır."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 800 : 848 - Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Yahudilerden bir kısmı, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in bazı ashâbına: "Peygamberiniz, cehennem bekçilerinin sayısını biliyor mu?" diye sordular. Onlar:

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 800 : "- Yahudiler, dedi, onlara: "Peygamberiniz cehennem bekçilerinin sayısını biliyor mu?" diye sordu.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 800 : Yahudiler geldiler ve: "- Ey Ebu'l-Kasım, cehennem in bekçileri kaç tanedir?" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) parmaklarıyla bir on, bir de dokuz göstererek "19" dedi.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 800 : "Ölümü görüp bildiği halde gamsız-kedersiz yaşayana şaşarım. Cehennem e kesinlikle inandığı halde gülene şaşarım. İçinde yaşayanlarla birlikte dünyanın devamlı değiştiğini görüp de ondan tatmin bulana şaşarım. Kadere inanıp da (haram-helal ayırımı yapmadan hırsla mal peşinde) yorulana şaşarım. Âhiret hesabına inanıp da o maksadla çalışmayana şaşarım."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 900 : - Taşla başı yarılan, o ilk gördüğün adam, Kur'ân'ı atıp reddeden, farz namazlarda uyuyup kılmayan kimsedir. Ensesine kadar yüzünün derileri, burnu, gözü soyulan adam, evinden çıkıp yalanlar uydurup, etrafa yalan saran kimsedir. Fırın gibi bir binanın içinde gördüğün kadınlı erkekli çıplak kimseler, zina yapan erkek ve kadınlardır. Kan nehrinde yüzüp ağzına taş atılan adam fâiz yiyen adamdır. Ateşin yanında durup onu yakan ve etrafında dönen pis manzaralı adam, cehennem in, ateşin bekçisidir. Bahçede gördüğün uzun boylu adam İbrahim (aleyhissalâtu vesselâm)'di. Onun etrafındaki çocuklar ise, fıtrat üzere (bûluğa ermeden) ölen çocuklardır. "

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 900 : 946 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında kişi, bir rüya görecek olsa onu aleyhissalâtu vesselâm efendimize anlatırdı. O sıralarda ben genç, bekâr bir delikanlıydım, mescidde yatıp kalkıyordum. Bir gün rüyamda, iki meleğin beni yakalayıp cehennem in kenarına kadar getirdiklerini gördüm. Cehennem kuyu çemberi gibi çemberlenmişti. Keza (kova takılan) kuyu direği gibi iki de direği vardı. Cehennem de bazı insanlar vardı ki onları tanıdım. Hemen istiâzeye başlayıp üç kere: "Ateşten Allah'a sığınırım" dedim. Derken beni getiren iki meleği üçüncü bir melek karşılayıp, bana: "Niye korkuyorsun? (korkma)" dedi.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 900 : O bana rüyada gösterildi. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Şayet cehennem lik olsaydı, beyaz renkli olmayan bir elbise içerisinde olması gerekirdi. "

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 900 : "Allah korkusuyla göz yaşı döken kimse, süt memeye geri dönmedikçe ateşe girmez. Bir kul üzerinde, Allah yolunda yapışan tozla, cehennem in dumanı biraraya gelmez."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 900 : 977 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Rasûlullah buyurdu ki: "Kâfır ile onu öldüren ebediyyen cehennem de bir araya gelmezler, keza bir kulun karnında, Allah yolunda (yutulmuş olan) tozla cehennem ateşi bir araya gelmezler, keza, bir kulun kalbinde imanla hased bir araya gelmezler."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1100 : "O cehennem dedir!" buyurdu. Bu söz üzerine adamı görmeye gittiler. üzerinde, ganimetten çalınmış bir aba buldular."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1600 : 1621 - Yahya İbnu Ebî Râşidin İbnu Ömer'den naklettiğine göre, İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işitmiştir: "Kim şefaat ederek, Allah'ın haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmiş olur. Kim bilerek bâtı1 bir dâvayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah kendisine buğzeder. Kim mü'mine onda olmayan bir kötülüğü nisbet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennem liklerin vücudlarından çıkan irinlerden hâsıl olan çirkefin içine iskan eder. Kim haksız bir dâvaya yardımcı olursa, Allaah'ın gazabını kazanmış olarak döner."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1600 : 1658 - Târık İbnu Şihâb (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattâb dedi ki: "(Birgün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) aramızdan doğrularak mahlükatın ilk yaratılışından başlayarak (geçmiş olan gelecek olan bütün safaları) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehennem e girmesine kadar anlattı. Bunu bir kısmı öğrendi, bir kısmı unuttu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1600 : Buhârî, Bed'ül-Halk 10; Müslim, Mesâcid 185, (617); Tirmizî, Sıfatu Cehennem 9, (2595); İbnu Mâce, Zühd 38, (4319); Muvatta, Yükûtu's-Salât 27, (1,15).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1700 : 1722 - Nu'man İbnu Beşîr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra şu âyeti okudular. (Meâlen): "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehennem e gireceklerdir" buyurdu." (Gâfır 60).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1700 : Tirmizî, Cehennem 9, (2597).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1700 : "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) teşehhüdden sonra şunu okurdu: "Allahümme inni eüzu bike min azâbi cehennem ve eüzu bike min azâbi'I-kabri ve eüzu bike min fitneti'd-Deccâl ve eüzu bike min fitneti'I-mahyâ ve'I-memât. (AIIahım, ben cehennem azabından sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım. Deccal fitnesinden de sana sığınırım, hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım)".

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1700 : Allahım! Anlayışım kıt, amelim az da olsa (dünyevi ve uhrevi) ihtiyaçlarımı senin kapına indiriyor (karşılanmasını senden taleb ediyorum). Ràhmetine muhtacım, halimi arzediyorum. (İhtiyacım ve fakrim sebebiyledir ki) ey işlere hükmedip yerine getiren, kalplerin ihtiyacını görüp şifâyâb kilan Rabbim! Denizlerin aralarını ayırdığın gibi benimle cehennem azabının arasını da ayırmanı, helâke dâvetten, kabir azabindan korumanı diliyorum.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1700 : Ey Allahım! Ey (Kur'ân gibi, din gibi) kuvvetli ipin, (şeriat gibi) doğru yolun sahibi! Kâfirler için cehennem vaadettiğin kıyamet gününde, senden cehennem e karşı emniyet, arkadan başlayacak ebediyet gününde de huzur-i kibriyana ulaşmış mukarrebin meleklerle, (dünyada iken çok) rükü ve secde yapanlar ve ahidlerini ifa edenlerle birlikte cennet istiyorum. Sen sınırsız rahmet sahibisin, sen (seni dost edinenlere) hadsiz sevgi sahibisin, sen dilediğini yaparsın. (Dilek sahipleri ne kadar çok, ne kadar büyük şeyler isteseler hepsini yerine getirirsin.)

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1700 : 1790 - Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) teheccüt namazı kılmak üzere geceleyin kalkınca şu duayı okurdu: "AIIahım, Rabbimiz! Hamdler sanadır. Sen arz ve semâvatin ve onlarda bulunanIarın kayyumu ve ayakta tutanısın, hamdler yalnızca senin içindir. Sen semâvat ve arzın ve onlarda bulunanların nûrusun, hamdler yalnızca sanadır. Sen haksın, va'din de haktır. Sana kavuşmak haktır, sözün haktır. Cennet haktır, cehennem de haktır. Peygamberler hàktır, Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) de haktır. Kıyamet de haktır.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1700 : "Elhamdulillah geceye erdik. Mülk de, Allah için geceye erdi. AIlah'tan başka ilâh yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamdler 0'nàdır, O, her şeye kâdirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayrı, bundan sonra olacak hayrı senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak şerden ve bundan sonra olacak şerlerden sana sığınıyorum. Ràbbim! TembeIlikten yaşlılığın kötülüklerinden sana sığınıyorum. Rabbim! Cehennem azabından, kabir azabından sana sığınıyorum!"

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1800 : 1845 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah'ın duasının çoğu: "Allahümme âtina fi'd-dünya haseneten ve fi'l âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr. (Allahım bize dünyada da bir hayır, ahirette de bir hayır ver, bizi cehennem azâbından koru" idi."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1800 : 1846 - Yine Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim cenneti üç kere isterse, cennet: "AIIah'ım onu cennete koy" der. Kim AIIah'tan üç sefer ateşe karşı koruma taleb ederse, cehennem : "AIIah'ım onu ateşten koru" der."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : "Sizden silahları ve binekleri alacağız. Sizin mal ve mülkünüzden elimize geçenleri ganimet yapacağız, bizden ele geçirdiklerinizi bize iade edeceksiniz, bizden öldürdüklerinizin (diyetini) borçlanacaksınız, sizin ölüleriniz cehennem lik olacak (onlar için herhangi. bir ödeme yapmayacağız). Allah Resülü'nün halifesine ve muhâcirlerine sizi mazur kılmalarına sebep olacak bir durum (iyi hal) gösterinceye kadar kabileleri, develerin peşini takib etmeye bırakacak (onlara karışmayacak)sınız."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : Hz. Ebü Bekir (radıyallâhu anh) bu söylediklerini heyet mensuplarına teklif olarak arzetti. Hz. Ömer (radıyallahu anh) söz alıp şunu söyledi: "Bahsettiğin "yerden -yurttan edecek savaş ve rezil- rüsvay edecek sulh" sözün var ya! Ne güzel de söyledin. Ya şu, "Sizden ele geçirdiklerimizi ganimet yapacağız, bizden ele geçirdiklerinizi iade edeceksiniz!" sözün var ya! Ne güzel söyledin. "Bizden öldürdükleriniz için borçlanacaksınız, sizin ölüleriniz cehennem lik" sözüne gelince, bizim ölülerimiz Allah'ın emri üzerine savaştılar ve öldürüldüler, onların ecirleri Allah'ın üzerinedir, onlar için diyet yoktur."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : "Eğer cehennem i görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı" derler. Bunun üzerini Rabb Teâla şunu söyler:

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : 1964 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki: "Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehennem e gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşerâtından yemeye de salmamıştı."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : "Ey Ebü Hüreyre! Bu üç kimse, Kıyamet günü, cehennem in, aleyhlerinde kabaracağı Allah'ın ilk üç mahlükudur!" dedi."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : 1978 - Ka'b İbnu Mâlik (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: "Kim âlim geçinmek, sefihlerle münâzara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek gibi maksadlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehennem e atar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : "O, dedi, cehennem de bir vâdidir; cehennem , o vâdiden her gün yüz kere AIIah (c.c)'a sığınma taleb eder."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1900 : 1984 - Ebü Vâil anlatıyor: "Hz. Üsâme (radıyallâhu anh)'yi işittim diyordu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kıyamet günü bir adam getirilip ateşe atılır. Karnındaki barsakları dışarı çıkar. Onları, eşeğin değirmen taşını dönderdiği gibi dönderir. Derken, cehennem ahâlisi etrafında toplanır ve: "Ey fülan, sen dünyada iken (bize) ma'rufu emderip, münkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim ama kendim yapmazdım, münkeri yasaklardım ama kendim yapardım" diye cevap verir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 2000 : 2050 - Üsâme İbnu Zeyd (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "(Mirâc sırasında) cennetin kapısında durup içeri baktım. Oraya girenlerin büyük çoğunIuğunun miskinler olduğunu gördüm. Dünyadaki imkân sâhiplerinin cehennem likleri ateşe gitmeye emrolunmuşlardı, geri kalanlar da mahpus idiler. Cehennem in kapısında da durdum. Oraya girenlerin büyük çoğunluğu da kadınlardı."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 2100 : 2142 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'ın anlattığına göre: "Kendisine bir adam gelip: "Ben ressamım, şu resimleri yaptım. Bana bu hususta fetva ver!" dedi. İbnu Abbas adama: "Bana yaklaş!" emretti, adam yaklaşınca: "Bana daha da yaklaş!" dedi. Adam yaklaştı. İbnu Abbas elini başının üzerine koydu ve: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim. Şöyle diyordu: "Bütün tasvirciler ateştedir. Allah ressamın yaptığı her bir resim için bir nefis koyar ve bu ona cehennem de azab verir." İbnu Abbas devamla adama dedi ki: "İlla da resim yapacaksan ağaç yap, canı olmayan şeyin resmini yap."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 2100 : 2149 - Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sehâvet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennem den uzaktır. Cimri ise AIlahtan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehennem e yakındır. Câhil sehâvet sahibini AIIah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 2300 : 2368 - Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hararet şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Çünkü, şiddetli hararet cehennem den bir kabarmadır.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 2300 : "Şiddetli hararet cehennem in bir kabarmasıdır. Öyleyse, hararet şiddetlenince öğle namazını (vakit) serinleyince kılın" dedi.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 2300 : Bundan sonra namaz -güneş gün ortasında mızrağın tepesine gelinceye kadar- yine (meleklerin) beraberlik ve şehadetine mazhardır. Güneşin tepe noktasına gelme saati, cehennem kapılarının açıldığı ve cehennem in coşturulduğu bir saattir; namazı (eşyaların gölgesi) doğu tarafa sarkıncaya kadar terkedin.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 2800 : 2862 - Tirmizî'de Mu'az İbnu Enes 'ten merfu olarak şu rivayet kaydedilmiştir: "Cum'a günü kim cemaatin omuzlarını yararak ilerlerse cehennem e bir köprü ittihaz olunur. ''

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 3000 : 3014 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bayrama katıldım. Efendimiz hutbeden önce, ezansız ve ikametsiz namaz kıldırdı. Sonra Bilâl (radıyallahu anh)'e dayanarak kalktı. AIlah'tan korkmayı emretti ve O'na itaate teşvik etti. İnsanlara vaaz edip (ölümü, ahireti, cenneti, cehennem i) hatırlattı. 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 3000 : "Allah için tasadduk edin, zira sizin ekseriyetiniz cehennem odunusunuz!'' buyurdu. Yanakları kararmış itibarlı kadınlardan biri kalkarak: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 3000 : "Niçin ey Allah'ın Resülü? dedi (niye cehennem odunlarıyız?)'' Resulullah açıkladı: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 3000 : 3088 - Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "ResuluIIah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennem in kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 3300 : Bir diğer rivâyette şöyle buyrulmuştur: Kim üç günden fazla küs kalır ve ölürse cehennem e girer.''

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 3900 : 3967 - Rafi İbnu Hadic radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hararet, cehennem den bir kabarmadır. Hararetinizi (soğuk) su ile soğutunuz."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4000 : 4097 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir ayet bile olsa benden başkasına götürün. Beni İsrail (hikâyelerin)den de rivayet edin, bunda bir mahzur yok. Ancak kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennem deki yerini hazırlasın."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4200 : Ebu Süfyan İbnu'l-Haris İbni Abdilmuttalib ona şöyle cevap verdi: "Allah bu yapılanı (yangını) devam ettirsin. -Büreyre'nin etrafını da cehennem yaksın. Yangından hengimizin uzakta olduğunu bileceksin.- Mekke, Medine'den hangisinin zarardide olduğunu göreceksin." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4200 : "Hayır eşitlik yok! Bizim ölülerimiz cennette, sizinkiler cehennem de! deyin!" buyurdular.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4200 : "Es Seleme! Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıryor, cennetin de cehennem in de hak olduğunu biliyorsan, benimle şehadet arasına engel olma!" dedi. Ben de onu bıraktım. Abdurrahman'la karşılaştılar. Abdurrahman'ın atını hemen öldürdü, Abdurrahman da onu yaralayarak öldürdü ve onun atına atladı. Derken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın süvarisi Ebu Katade radıyallahu anh Abdurrahman'a yetişti, yaralayıp öldürdü. Muhammed'in yüzünü şerefli kılan Zat'a yemin olsun, ben onları yaya koşarak takip ettim. Öyle ki, arkamda Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabı ve tozları sebebiyle bir şey görmüyordum. Gün batımı öncesine kadar böyle devam ettik. Bu sırada bir dağ yoluna saptılar, orada Zû-Karad denen bir su vardı. Sudan iç mek için sapılmıştı, çünkü susamışlardı. Peşlerinden koşarak gelen bana baktılar. Ben onları bundan uzaklaştırdım, bir damla bile tadamadılar. Oradan çıkıp zorlak veren bir dağ yoluna saptılar. Ben koşup onlardan bir adama yetiştim, omuz kemiğine bir ok sapladım. 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4200 :    "Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennem den tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâla Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennem den ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürailere münasib azabla azablandırır.)" 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4200 :    "Kim bir mü'mini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4400 : "(Sorma), Şerr var! Sesim, "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın sesinin üstüne çıkıyordu, bütün amelim gitti, cehennem liğim" dedi. Adam, Sâbit'in bu sözlerini işitince doğru Aleyhissalâtu vesselâm'a geldi ve durumu haber verdi. 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4400 : "Ona git ve şöyle buyurdular, sen cehennem lik değilsin, bilakis sen cennetliksin!"

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4400 : "Öncekini hayırla yâdettiniz ona cennet vacib oldu. İkincisini kötülükle yadettiniz ona da cehennem vacib oldu. Sizler Allah'ın yeryüzündeki şahidlerisiniz!" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4400 : "Allah sana, cehennem hey'etini çıkarmanı emrediyor!" Adem sorar: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4400 : "Ey Rabbim, cehennem hey'eti ne kadardır?" 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4400 : "Müslüman bir kimse öldü mü, Allah ona bedel bir yahudi veya hıristiyanı cehennem e koyar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4500 : "Yasaklanmadığı müddetçe senin için istiğfar edeceğim!" dedi. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah şu vahyi indirdi. "(Meâlen:) "Akraba bile olsalar, onların cehennem lik oldukları ortaya çıktıktan sonra müşrikler hakkında Allah'tan af dilemek ne Peygamber'e ve ne de iman edenlere uygun düşmez" (Tevbe 113). 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4500 : "Evet! dedi, olacak. O ateşin sığ bir yerindedir. Eğer ben olmasaydım cehennem in en derin yerinde olacaktı."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4600 : "Kim güzel bir şekilde abdest alır, müslüman kardeşine, sevap düşüncesiyle hasta ziyaretinde bulunursa, cehennem den yetmiş yılllık yürüme mesafesi uzaklaştırılır." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4600 : "Ey Allah'ın Resûlü, dedim. Beni cehennem den uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!" 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4600 : Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (burada hikayeyi tamamlayarak) dedi ki: "Ben de size beş şeyi emrediyorum: Allah onları bana emretti. Dinlemek, itaat etmek, cihâd, hicret ve cemaat. Zira, kim cemaatten bir karışcık ayrılırsa boynundaki İslam bağını çıkarıp atmıştır, geri dönen hariç. Kim de cahiliye davası güderse o cehennem molozlarından biridir!" 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4600 : Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! O kimse namazını kılar, orucunu tutar idiyse (yine mi cehennem lik)?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4600 : "Kim müslüman olduğu halde, saçından bir kıl beyazlarsa, bu, Kıyamet günü onun için bir nûr olur. Kim Allah yolunda bir ok atarsa, bu düşmana değse de değmese de, atan için bir köle azadı yerine geçer. Kim mü'min bir köleyi azad ederse bu onun için cehennem den bir azadlık vesilesi olur: Her bir uzuv için bir uzvu ateşten kurtulur.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4700 : "Evet! buyurdular. Cehennem kapısına çağıran davetçiler var. Kim onlara icabet ederek o kapıya doğru giderse, onlar bunu ateşe atarlar" buyurdular. Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben (o güne) ulaşırsam, bana ne emredersiniz?" dedim. 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4700 : "Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennem lik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!" 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4700 : "Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik, birkısmı da cehennem liktir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4700 : "Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennem deki yeri yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : "Sizden birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde cem olur. Sonra bu kadar müddetle "alaka" olur. Sonra bu kadar müddette "mudga" olur. Sonra Allah bir meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra ona ruh üflenir. Kendinden başka ilah olmayan zâta yemin olsun, sizden biri, (hayatı boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle cennet arasında bir zirâlık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve cehennem ehlinin ameliyle amel ederek cehennem e girer. Aynı şekilde sizden biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin amelini işler. Kendisiyle cehennem arasında bir ziralık mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar ve cennet ehlinin amelini işleyerek cennete girer."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : "Kişi vardır, uzun müddet cennet ehlinin amelini işler, sonra da ameli cehennem ehlinin ameliyle hitam bulur. Yine kişi vardır, uzun müddet cehennem ehlinin ameliyle amel eder de sonunda cennet ehlinin ameliyle hitam bulur."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : "Sen Allah'ın cenneti de cehennem i de yarattığını, beriki için de öteki için de ahali yarattığını bilmiyor musun?" buyurdular."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : "Sadaka zengine helal değildir; sağlığı yerinde güç kuvvet sahibine de helal değildir. O, sersefil edici, fakre düşen, haysiyeti kırıcı borca giren, eleme boğan kana bulaşan kimseler dışında hiç kimseye helal değildir. Öyleyse, kim malını artırmak için insanlara el açarsa, bu, Kıyamet günü suratında cırmalama yaralarına ve cehennem de yiyeceği kızgın taşlara dönüşür. Öyleyse (buyursun) dileyen azla yetinsin, dileyen de çoğaltmaya çalışsın."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : "Kadı üçtür: Biri cennetlik, ikisi cehennem liktir. Cennetlik olan, hakkı bilip öyle hükmedendir. Hakkı bilip hükmünde (bile bile) adaletsiz davranan cehennem liktir. Halka câhilâne hükümde bulunan da cehennem liktir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : "Arz kimseyi takdis etmez. İnsanı mukaddes kılan şey amelidir. Bana ulaştığına göre, sen orada tabib kılınmışsın ve hastaları tedavi ediyormuşsun. Eğer tedavi edebiliyorsan ne mutlu sana. Eğer mütetabbib isen, insanları öldürüp cehennem lik olmaktan sakın!" 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : 4864 - Sahiheyn'in bir rivayetinde hadis şöyledir: "Ben de sizin gibi bir insanım. Siz dâvalarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bazınızın hüccet yönüyle, diğer bazısından daha ikna edici olması, böylece benim, işittiğime dayanarak onun lehine hükmetmem mümkündür. Kimin lehine, kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennem den bir ateş parçası kesmiş oluyorum."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4800 : "Eğer semâ ve arz ehli bir mü'minin kanını (haksız yere dökmede) iştirak etselerdi, Allah her ikisini birden cehennem e atardı."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 4900 : "Kim kendisini dağdan atarak intihar ederse o cehennem lik olur. Orada ebedî olarak kendini dağdan atar. Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinin içinde elinde zehir olduğu halde ebedî olarak ondan içer. Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennem de ebedî olarak o demiri karnına saplar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : 3. Geri kalanları, ateşe tapanlar. Cehennem , onların kaylûle yaptığı yerde onlarla kaylûle yapar, geceledikleri yerde onlarla birlikte geceler, onların sabahladıkları yerde onlarla sabahlar, onların akşamladıkları yerde onlarla beraber akşamlar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Sen Rabbimizsin!" derler. Rabb Teâla onları (cennete) davet eder. Cehennem in üzerine Sırat kurulur. Peygamberler arasında, ümmetiyle Sırat'tan ilk geçen ben olurum. O gün peygamberler dışında kimse konuşmaz. Peygamberlerin o günkü kelamı da: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Allahümme sellim, Allahümme sellim (Ey Rabbimiz selamet ver, ey Rabbimiz selamet ver!)" olacak. Cehennem de, deve dikeninin dikenleri gibi kancalar var. Deve dikeninin dikenlerini gördünüz mü?" diye sordu. Ashab: "Evet!" deyince Aleyhissalatu vesselam devam etti: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Rabb Teâla, sonra, kullar arasındaki hükmünü tamamlayacak. Derken cennetle cehennem arasında bir kul kalacak. Bu, cennete girmede cehennem liklerin sonuncusudur. Yüzü cehennem e doğru ilerlerken: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Üç yerde kimse kimseyi hatırlamaz: Mizan yanında; tartısı ağır mı geldi hafif mi öğreninceye kadar; Sahifelerin uçuştuğu zaman; kendi defteri nereye düşecek, öğreninceye kadar: Sağına mı soluna mı; yoksa arkasına mı? Sırat'ın yanında; cehennem in iki yakası ortasına kurulunca; bunu geçinceye kadar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : 5057 - Yezîd İbnu Süheyb el-Fakîr anlatıyor: "Hâricilerin görüşlerinden biri içime işlemişti, Haccetmek, sonra da (propaganda yapmak üzere) insanların karşısına çıkmak arzusuyla, kalabalık bir grup içerisinde yola çıktık. Medine'ye uğradık. Orada Câbir İbnu Abdillah radıyallahu anh, insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennem likleri zikretti. Ben: "Ey Resûlullah'ın arkadaşı! Sen ne konuşuyorsun? Halbuki Allah Teâla Hazretleri: "(Ey Rabbim!) Ateşe kimi atarsan mutlaka onu rezil-rüsvay edersin" (Âl-i İmran 192); "Ateşten her çıkmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler" (Secde 20) buyurmaktadır" dedim. Hz. Câbir: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "O, Muhammed aleyhissalâtu vesselam'a mahsus mahmûd makamdır. Allah Teâla Hazretleri o makamın hatırına, cehennem den çıkaracaklarını çıkarır!" 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Kıyamet günü, cehennem liklerin, dünyada en müreffeh olanı getirilerek ateşe bir kere batırılacak. Sonra: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Allah Teâla Hazretleri azabı en hafif olan cehennem liğe: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Cennetlikler cennette, cehennem likler de cehennem de oldukları zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennem in arasına konup orada kesilir. Sonra bir münadi nida eder: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Ey ehl-i cennet! Artık ebediyet var, ölüm yok! Ey ehl-i nâr! Artık ebediyet var, ölüm yok! Cennetliklerin sürûru bununla daha da artar. Cehennem liklerin de hüznü artar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : 5078 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Yaktığınız ateş var ya, bu, cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!" buyurmuştu. (Yanındakiler): 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Buhari, Bed'ü'l-Halk 10; Müslim, Cennet 29, (2843); Muvatta, Cehennem 1, (2, 994); Tirmizi,

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 8, (2594); Muvatta, Cehennem 2, (2, 994). Metin Tirmizi'ye aittir.

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 4, (2587).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 2, (2578).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Veyl, cehennem de bir vadidir. Kâfir orada, kırk yıl batar da dibine ulaşamaz."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Eğer zakkûmdan, dünyaya tek damla damlatılacak olsa, bu dünya ehlinin yiyeceklerini ifsad ederdi. Öyleyse, yiyecek ve içeceği zakkum olan cehennem liğin hali ne olur (anlayın)!"

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : irmizi, Cehennem 4, (2588).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Buhari, Bed'ü'l-Halk 10; Müslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Cehennem 9, (2595).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 1, (2577).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Kıyamet günü cehennem , yetmişbin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmişbin melek vardır."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : Müslim, Cennet 29, (2842); Tirmizi, Cehennem 1, (2576).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : CENNET VE CEHENNEM İN MÜŞTEREK YÖNLERİ

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek!" dedi. Cehennem i yaratınca, Cebrail'e: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Cennetin etrafı mekârihle (nefsin hoşlanmadığı şeylerle) sarılmıştır. Cehennem in etraf ı da şehevi (nefsin arzuladığı, cazip) şeylerle sarılmıştır." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Cehennem , içerisine âsiler atıldıkça: "Daha var mı?" demekten geri durmaz. Bu hal, Rabbu'l-İzze'nin cehennem in üzerine ayağını koyup, iki yakasını dürüp birleştirmesine kadar devam eder. İşte o zaman cehennem

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5000 : "Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş ebediyyen değişmez. Cehennem likler için de durum böyledir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Size cehennem ehlini haber vereyim mi? Bunlar kaba, cimri ve kibirli kimselerdir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Buhari, Tefsir, Nûn 1, Edeb 61, Eymân 9; Müslim, Cennet 46, (2853); Tirmizi, Cehennem 13, (2608).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Buhari, Rikâk 8; Müslim, İman 363, (213); Tirmizi, Cehennem 12, (2607).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Siz isteyin durun! Kâfirlerin istekleri (burada) boşadır!" derler" (Gâfir 50). Cehennem likler bekçilerden ümidi kesince: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : (Hadisin ravilerinden) A'meş rahimehullah der ki: "Bana bildirildi ki, cehennem liklerin Mâlik'e yalvarmaları ile Mâlik'in onlara verdiği cevap arasında bin yıllak zaman geçecektir. Cehennem likler, bu sefer aralarında: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Resûlullah devamla dedi ki: "Bu cevap üzerine, cehennem ehli her çeşit hayırdan ümidlerini keserler; hıçkırmaya, nedâmet etmeye, dövünüp yırtınmaya başlarlar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 5, (2589).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 4, (2585).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Kâfirin cehennem deki bir azı dişi Uhud dağı kadardır. Derisinin kalınlığı da üç gecelik yol mesafesidir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Müslim, Cennet 44, (2851); Tirmizi, Cehennem 3, (2580, 2581, 2582).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 3, (2583).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Zürriyyetinden cehennem e girecekleri ayır!" emreder. Âdem: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : CENNETLİKLERİN VE CEHENNEM LİKLERİN MÜŞTEREKEN ZİKREDİLDİĞİ HADİSLER

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Cennet ve cehennem , aralarında (ihtilaf ederek Allah nezdinde) dâvâ açtılar. Cehennem

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Sen benim rahmetimsin. Kullarımdan dilediklerime rahmetimi seninle ulaştıracağım!" Sonra da cehennem e hitap etti: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "İkiniz(in de vazifesi var! İkiniz de) dolacaksınız!" buyurdu. Ancak cehennem , bir türlü dolmak bilmedi. Allah Teâla da ayağını üzerine bastı. Derken cehennem

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Yeter! Yeter!" diye inledi. Bu suretle dolmuş olan cehennem in ağzı birbirine kavuştu. Allah mahlûkatından hiçbir ferde asla zulmetmez. 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Hakkıyla cehennem lik olan cehennem likler var ya, onlar cehennem de ne ölürler ne de yaşarlar. Lâkin günahları -yahut hataları denmiştir- sebebiyle ateşe dûçar olan birkısım kimseler vardır ki, ateş onları tamamen öldürür. Yanıp kömür olduktan sonra, kendilerine şefaat edilme izni verilir. Böylece grup grup getirilirler ve cennet nehirlerine dağıtılırlar. Sonra: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Mü'minler cehennem den kurtarılıp, cennetle cehennem arasındaki köprüde bir müddet hapsedilirler. Bu sırada, aralarında dünyada geçmiş olan haksızlıklar kısas edilir. Böylece günahlardan temizlenip paklandıktan sonra cennete girmelerine izin verilir. Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun, onlardan herbiri, cennetteki evini, dünyadaki evinden daha iyi bilir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Muhammed aleyhissalâtu vesselâm'ın şefaati ile, birkısım insanlar cehennem den çıkacak, cennete girecektir. Bunlara cehennem likler denecektir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Buhari, Rikak 513, Ebu Davud, Sünnet 23, (4740); Tirmizi, Cehennem 10, (2603).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 10, (2602).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Cennete en son giren kimse, bazan yürür, bazan ağlar. Ateş de arada sırada onu yalar geçer. Cehennem i tamamen geçince dönüp ona bir nazar eder ve: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi cehennem den kurtarmadın mı (daha ne isteyeceğiz?)" derler. Derken perde açılır. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : 5176 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Benim hakkımda yalan söylemeyin. Zira benim üzerime yalan uyduran cehennem e girer."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Benim üzerime söylenen yalan, bir başkası üzerine söylenen yalan gibi değildir. Öyleyse kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennem deki yerini hazırlasın!"

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : 5182 - Bir diğer rivayette: "Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehennem e girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "Kıyamet günü, mütekebbirler küçük karıncalar gibi haşrolunurlar. Onları her yönden zillet bürümüştür. Cehennem de Bûles denen bir hapishâneye sevkedilirler Ateşlerin ateşi onları bürür. Cehennem ehlinin irinleri kendilerine içecek olarak verilir. Bu içeceğe tînetu'l-habâl denir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5100 : "İnsanlar, ya cehennem kömüründen başka bir şey olmayan ölmüş ecdadlarıyla övünmekten vazgeçerler, yahut da Allah katında, burnuyla pislik yuvarlayan mayıs böceğinden daha adi bir derekeye düşerler. Allah Teâlâ hazretleri sizlerden cahiliye kibrini temizledi. Artık o, muttaki bir mü'min yahut bedbaht bir,fâcirdir. İnsanların hepsi Hz. Âdem'in evlatlarıdır. Adem ise topraktan yaratılmıştır."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5300 : "Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5300 : "Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennem de çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm" buyurdular. Dinleyenlerden cesaretli bir kadın: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5300 : "Niye cehennem liklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5300 : 5341 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir gün bize namaz kıldırdı, sonra minbere çıktı, eliyle kıble cihetine işaret etti ve: "Size namaz kıldırdığım andan beri, bana cennet ve cehennem gösterildi. Onlar şu duvarın önünde temessül etmiş vaziyette idiler. Hayırda ve şerde bugünkü kadarını hiç görmedim" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5300 : "0, annesine, Hâviye cehennem ine götürüldü!" derler. Aleyhissalâtu vesselâm devamla der ki: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5400 : 5456 - Hâni Mevlâ Osmân İbnu Affân radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Osman radıyallahu anh, bir kabrin üzerinde durunca sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı. Kendisine: "Cenneti ve cehennem i hatırladığın vakit ağlamıyorsun, fakat kabri hatırlayınca ağlıyorsun!" dediler. Bunun üzerine: "Çünkü Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5400 : "Sizden biri ölünce, kendisine akşam ve sabah (cennet veya cehennem deki) yeri arzedilir. Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin (yeridir), ateş ehlinden ise (yeri) ateş ehlinin (yeridir). Kendisine: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5500 : "Evet! Ey Rabbim, verdin!" deyip sağına bakacak, cehennem den başka bir şey görmeyecek, soluna bakacak cehennem den başka bir şey görmeyecek." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5500 : "Defolun! Vallahi biz ebediyyen size cehennem de halef olmayacağız!" buyurdu. Sonra da: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5500 : "Eğer bana yaklaşsaydı melekler onu uzuv uzuv kapıp parçalayacaktı!" buyurdu. Bunun üzerine Allah Teâla hazretleri şu ayeti inzal buyurdu. (Meâlen): "Fakat insan, kendisini ihtiyaçtan uzak görünce azgınlaşır. Dönüş ancak Rabbinedir. Allah'ın kulunu namaz kılmaktan alıkoyanı gördün mü? Gördün mü o kâfiri? Eğer o doğru yol üzerinde olsa yahut kötülükten sakınmayı tavsiye etse daha hayırlı olmaz mıydı? Gördün mü o kâfiri? Eğer o yalanlayıp haktan yüz çevirirse, Allah'ın kendisini gördüğünü bilmez mi? Andolsun ki, eğer o inkâr ve isyanına son vermezse, biz onu alnından yakalayıp cehennem e sürükleriz. Zira o, pek yalancı ve günahkar bir alındır. O kavmini yardıma çağırsın. Biz de zebânileri çağıracağız. Hayır sen ona aldırma, secde et ve Rabbine yaklaş" (Alak-6-19).

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5700 : "Sen kendini kurban etme. Çünkü, eğer mü'min biriysen, mü'min bir canı öldürmüş olacaksın; yok eğer kâfirsen, cehennem e gitmede acelecilik etmiş olacaksın. En iyisi, bir koç satın al, bunu müslümanlar için kes. Çünkü İshâk aleyhisselâm senden daha hayırlıdır. O bir koç ile fidyelendi" diye cevap verdi. Adam bu cevabı İbnu Abbas radıyallahu anhümâ'ya haber verdi. Bunun üzerine: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5700 : "Sübhânallah, Azîz ve Celîl olan Allah: "Münafıklar cehennem in en aşağı derekesindedir" (Nisa 145) buyuruyor" dedi. Bunun üzerine Abdullah tebessüm etti. Huzeyfe de mescidin bir kenarına oturdu. Derken Abdullah kalktı ve arkadaşları da dağıldılar. Huzeyfe beni çağırmak için bana bir çakıl attı, yanına geldim. Bana: "Abdullah'ın gülmesi tuhafıma gitti, halbuki o benim söylediğimi bilen birisi. Yemin olsun nifak, siz (Tâbiîler)den daha hayırlı bir kavme indirildi. Onlar (nifaktan) sonra tevbe ettiler. Allah da tevbelerini kabul etti" dedi."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5700 : "Kim, (mahkeme gereği, yapması icabeden) bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennem deki yerini hazırlamış olur."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5700 : "Resulullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Kim müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun için cehennem vacib olmuştur. Allah Teâla ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5700 : "Şu minberimin yanında kim günaha sebep olan bir yemin ederse, hatta bu, yeşil bir misvak çubuğu için dahi olsa, mutlaka cehennem deki yerini hazırlamış olur."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5800 : "Kul (bazan), Allah'ın rızasına uygun olan bir kelamı, ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah onun sebebiyle cennetteki derecesini yükseltir. Yine kul (bazan) Allah'ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah, o sebeple onu cehennem de yetmiş yıllık aşağıya atar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5900 : - Cehennem ehli de beş kısımdır: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5900 : 5904 - Abdullah İbnu Habeşi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir sidre ağacını keserse, Allah onun başını cehennem e uzatır."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5900 : "Bu hadis muhtasardır. Manası şudur: "Kırda bayırda yolcuların ve hayvanların gölgesinden istifade ettikleri bir sidre ağacını, o ağaçta herhangi bir hak sahibi olmayan bir kimse, haksız olarak keserse Allah onun başını cehennem e uzatır" demektir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 5900 : 5997 - İbnu Ebi Evfa anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hâriciler cehennem in köpekleridir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6000 : 6033 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim âlimlere karşı böbürlenmek, cahillerle münakaşa etmek ve halkın dikkatini üzerine çekmek maksadıyla ilim öğrenirse Allah onu cehennem e sokar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6100 : 6158 - Muğire İbnu Ş'u'be radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile birlikte öğleyi gün ortası sıcaklığında kılardık. (Bir ara) bize: "Öğle namazını serinliğe bırakın. Zira hararetin iddeti cehennem in kabarmasındandır" buyurdular."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6300 : 6324 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Saffan İbnu'l-Muattal, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir husus sorarak: "Ey Allah'ın Resulü! Ben size sizin bildiğiniz, benim bilmediğim bir şey soracağım" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Nedir o?" deyince: "Gece ve gündüzlerin saatleri içerisinde namaz kılmanın mekruh olduğu bir saat var mı?" dedi. Resulullah şu cevabı verdi: "Evet! Sabah namazını kıldın mı, artık güneş doğuncaya kadar namazı terket. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Doğduktan sonra, güneş başın üzerinde ok gibi dik oluncaya kadar (geçen zaman içinde) namaz kıl. Çünkü bu esnada kılınan namazlara melekler hazır bulunurlar ve namazlar makbuldür. Güneş ne zaman ki başın üstünde ok gibi dik durur, namazı terket. Çünkü tam o sırada cehennem tutuşturulur ve kapıları açılır. Bu hal, güneş senin sağ kaşından kayıncaya kadar devam eder. Güneş kaydı mı, artık, ikindi namazı kılıncaya kadarki zaman içinde kılınan namazlarda melekler hazır olur ve o namazlar makbuldür. İkindi namazını kıldın mı artık güneş batıncaya kadar namaz kılmayı terket."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6400 : 6438 - Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir bedevi Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, babam sıla-i rahim yapardı... daha neler neler yapardı. O simdi nerede?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem de" diye cevap verdi.Bedevi bu cevaba öfkelenmiş gibiydi, sormaya devam ederek: "Pekala babanız nerede?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Sen nerede bir mürik kabrine uğrarsan onu cehennem le müjdele!" buyurdular. Bilahare bu bedevi müslüman oldu ve dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bana cidden yorucu bir vazife yükledi, uğradığım her kafir kabrine mutlaka ateşi müjdeledim."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6400 : 6443 - Ebu Malik el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Yas tutmak cahiliye işlerinden biridir. Yas tutan kadın, tevbe etmeden ölürse, Allah Teala hazretleri, ona katrandan bir elbise, cehennem alevinden de bir gömlek biçer."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6400 : 6444 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Yas tutma cahiliye işlerinden biridir. Zira yas tutan kadın, ölmezden önce tevbe etmezse, Kıyamet günü, üzerinde katrandan bir gömlek ve onun üstünde de cehennem aleminden bir gömlek giydirilmiş olarak diriltilir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6400 : "Allah, düşük çocuğun baba ve annesini cehennem e sokacağı zaman, düşük çocuk Rabbi ile mücadele eder. Sonunda ona: "Ey Rabbine karşı gelen düşük, haydi ebeveynini cennete sok!" denilir. Bunun üzerine düşük çocuk, onları göbek bağı ile çekerek cennete sokar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6600 : 6669 - Abdullah (İbnu Mes'ud) radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Halk arasında hüküm veren hiç kimse yoktur ki, Kıyamet günü bir melek ensesinden tutmuş olarak onu getirmesin. Sonra melek başını semaya kaldırır. Eğer (meleğe): "Onu at!" diyen olursa melek onu cehennem in öyle derin bir çukuruna atar ki, kırk yılda o çukurun dibine varabilir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6600 : 6671 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Yaş bir misvak çubuğu için bile olsa, şu minberimin yanında bile bile yalan yere yemin eden hiçbir köle ve cariye yoktur ki ona cehennem vacip olmasın."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6600 : 6687 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Yalancı şahidin ayakları, (daha şehadet mahallinden) ayrılmadan Allah Teâla hazretleri ona cehennem i vacip kılar."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6800 : 6811 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim Allah yolunda murâbıt olarak ölürse, kendisine, yapmakta olduğu salih amellerin ücreti (sanki ölmemiş gibi Kıyamet gününe kadar verilir), rızkı da mütemadiyen verilir, kabirdeki hesaba çekicilerden emin olur. Allah Teâla hazretleri onu, Kıyamet günü cehennem korkusundan emin olarak diriltir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6800 : 6853 - Ata İbnu Ebi Rabah Ka'be'yi tavaf ederken İbnu Hişâm radıyallahu anhüm'ün kendisine şöyle soru sorduğuna ve kendisinin şöyle cevap verdiğine şahit oldum: "İbnu Hişâm: "Rükn-i Yemani hakkında bilgi verir misin?" diye sordu. Atâ dedi ki: "Ebu Hureyre radıyallahu anh'ın rivayetine göre, Aleyhissalatu vesselam demiştir ki: "Rükn-i Yemani yetmiş(70) bin meleğe emanet edilmiştir. Kim (onun yanında): "Allahım! Senden af, dünya ve ahirette âfiyet diliyorum. Rabbimiz! Bize dünyada iyiyi, ahirette de iyiyi ver ve bizi cehennem azabından koru!" diye dua ederse o melekler "âmin!" derler." Atâ, Hacerü'l-esved'in bulunduğu köşeye gelince: "Ey Ebu Muhammed! Bu Hacerü'I-esved rüknü hakkında ne işittin?" dedi. Ata şu cevabı verdi: "Ebu Hureyre radıyallahu anh bana, ResÎulullah aleyhissalatu vesselâmın: "Kim hacerü'l-esvede yönelirse, şüphesiz Rahmân (olan) Allah'a yönelmiş olur" buyurduğunu anlattı.. " 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6800 : Aleyhissalâtu vesselâm sözlerine şöyle devam ettiler: "Bilesiniz! Şurası muhakkak ki mallarınız, kanlarınız birbirinize karşı haramdır, tıpkı şu ayınızın şu belde ve şu gündeki haramlığı gibi. Bilesiniz! (Kıyamet günü) Havz'ın başına hepinizden önce ben geleceğim. Ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim. Sakın benim yüzümü kara çıkarmayın. Haberiniz olsun! Ben pek çok kimseyi (şefaatimle) ateşten kurtaracağım. Bazı kimseler de benden kurtarılacak (zebaniler onları götüreceklerdir). Ben: "Ey Rabbim! (Zebanilerin benden kaçırdıkları) benim sahabeciklerimdi (niye cehennem e götürülüyorlar?)" diyeceğim. Allah Teâla hazretleri şöyle buyuracak: "Senden sonra onların neler ihdas ettiklerini sen bilmiyorsun!"

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6800 : 6884 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Uhud, şüphesiz bizi seven, bizim de kendisini sevdiğimiz bir dağdır ve cennet bahçelerinden bir bahçenin üstündedir. Ayr dağı da cehennem derelerinden bir derenin üzerindedir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6900 : 6975 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim gümüş bir kaptan su içerse, sanki karnına cehennem ateşi doldurmuş gibi olur."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 6900 : 6995 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Humma (ateşli hastalık), cehennem in körüklerinden bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden uzaklaştırın."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7000 : 7048 - Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resülü, anne ve babanın çocukları üzerinde hakları nedir?" diye sormuştu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Onlar senin cennet ve cehennem indirler" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7000 : 7058 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü insanlar saf saf olurlar -İbnu Nümeyr dedi ki:"Cennet ehli saf saf olurlar: Derken cehennem ehlinden bir kişi cennet ehlinden birine uğrar ve: "Ey fülan! Hatırladın mı sen su istemiştin de ben sana bir içimlik su vermiştim" der, (ve bu suretle şefaat diler). (Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki:) "Adam, o kimseye şefaat eder. (Cehennem lik olan bir başka) adam, cennetlik olan bir başkasının yanından geçer ve ona: "Sana abdest suyu verdiğimi hatırlıyor musun?" der (şefaat ister. O da hatırlar) ve ona şefaat eder." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7000 : (Ravi) İbnu Nümeyr (rivayetinde biraz farkla) şöyle der: "Ve cehennem lik olanlardan biri cennetlik olanlardan birine): "Ey falan! Beni şöyle şöyle bir işe gönderdiğin günü hatırlıyor musun? Ben o gün senin için gitmiştim. (Bu sözüyle şefaatini ister. Cennetlik olan) kimse de ona şefaat eder."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7000 : 7072 - Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben yüzükoyun yatar vaziyette iken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yanıma geldi. Ayağıyla bana dürtüp: "Ey Cüneydib, bu yatış, cehennem ehlinin yatışıdır" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7000 : 7073 - Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm mescidde, yüzükoyun yatıp uyuyan bir adamın yanından geçmişti. Ayağıyla dürterek: "Kalk, otur! Zira bu, cehennem (dekiler)e mahsus bir uykudur (yatıştır)" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7000 : 7096 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle derlerdi: "Elhamdulillah alâ külli hail. Rabbi eüzu bike, min hâli ehli'n-nâr" (Her hal için Allah'a hamdolsun. Ey Rabbim cehennem ehlinin halinden sana sığınırım."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : 7110 - İbnu Abbâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Kur'ân'dan bir sure öğretir gibi şu duayı bize öğretmişti: "Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, Mesih Deccâl'in fitnesinden, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : 7113 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir adama: "Namazda ne diyorsun?" diye sordu. Adam: "Teşehhüdü (Ettahiyyatu, Allahümme salli, Allahümme barik...) okuyorum. Sonra Allah'tan cennet diliyor ve cehennem ateşinden O'na sığınıyorum. Ama vallahi ben, ne senin okuduğunu ne de Muaz'ın okuduğunu bilmiyorum" dedi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (adama): "Biz de senin okuduğun şeyler çerçevesinde okuyoruz" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : "Size doğru olmanızı sıdkı, tavsiye ederim. Çünkü sıdk birr (denen Allah'ın rızasına götüren en iyi amelle beraberdir) ikisi de cennettedir. Yalandan sakının. Çünkü o, fücürla beraberdir ve ikisi de cehennem dedir. Allah'tan afiyet dileyin. Çünkü, kimseye Çünkü, kimseye yakinden sonra afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir. Birbirinizle hasedleşmeyin. Birbirinizle aranızdaki iyi münasebetleri kesişmeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları kardeşler olun!"

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : 7144 - Ebu Bekrı's-Sıddık radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Sabah namazını kim kılarsa, o Allah'ın zimmetindedir. Allah'ın bu garantisini ihlal etmeyin. Kim onu öldürürse, Allah, yüzüstü cehennem e atıncaya kadar öldürenin peşini bırakmaz."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : 7152 - Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam (bir keresinde): "İki müslüman birbirlerine kılıç çekerlerse kâtil de maktül de cehennem dedir" buyurmuşlardı. Orada bulunanlar: "Ey AIlah'ın Resülü! Katili anladık, cehennem dedir; ya maktulün suçu ne?" dediler. 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : 7155 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki: Kişi, (bazan) Allah'ın gazabına sebep olan bir kelâm eder, kendisi o sözde bir mahzur görmez. Ama o söz sebebiyle, cehennem ateşinin yetmiş yıllık dibine iner."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : 7160 - Avf İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Yahudiler yetmişbir fırkaya bölündüler, onlardan sadece bir fırka cennetliktir, yetmiş fırka cehennem liktir. Hıristiyanlar ise yetmişiki fırkaya bölündüler. Bunlardan da yetmişbir fırka cehennem liktir, sadece biri cennetliktir. Muhammed'in nefsi elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun! Benim ümmetim yetmişüç fırkaya bölünecek, bunlardan biri cennetlik, yetmişikisi cehennem liktir." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7100 : Huzeyfe bu hadisi anlatınca orada bulunan Sıla radıyallahu anh kendisine: "O yaşlılar namaz nedir, oruç nedir, hacc nedir, sadaka nedir bilmezken "Lâ ilâhe illallah" kelimesi onlara bir fayda sağlar mı?" dedi. Huzeyfe (bu söze) cevap vermedi. Ama Sıla bu sorusunu üç kere tekrarladı.. Her seferinde Huzeyfe onun sorusuna cevaptan kaçındı. Sonunda üçüncü tekrar üzerine Sıla'ya yönelerek: "Ey Sıla kelime-i tevhid onları (hiç olsun ebedî) cehennem den kurtarır" dedi ve bunu üç kere tekrar etti."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7238 - Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Haya imandandır. İman (sahibi) ise cennettedir. Hayasızlık (ve bundan kaynaklanan kabalıklar, çirkin ve kırıcı sözler) cefa (eziyet, zulüm, haksızlık)dan bir parçadır. Cefa (eden de) cehennem dedir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7260 - Ebu Züheyr es-Sakafi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bize, Nebavet veya Benavet'te -ravi dedi ki: Benave, Taif'te bir yerdir- hitapta bulundu ve dedi ki: "Cennet ehlini cehennem ehlinden tefrik edip bileceğiniz zaman yakındır." Ashab: "Ne ile bileceğiz ey Allah'ın Resülü?" dediler. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm açıkladı: 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : "(Kişiler hakkında yapacağınız iyilikle anma ve kötülükle anma suretiyle, sizler, birbirinize karşı Allah'ın şahitlerisiniz, (sizin hayırla yâdettikleriniz cennetliktir, zemmederek, kötülüyerek andıklarınız da cehennem liktir)."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7262 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cennetlik kişi o kimsedir ki, Allah kulağını hakkında halkın hayırlı övgüleriyle doldurmuştur, kendisi de hayırla yadedildiğini işitir. Cehennem lik olan da, kendi kulakları, halkın hakkındaki kötü anmalarıyla dolan ve bunu bizzat işiten kimsedir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7277 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Ölü kabre konulur. Salih kişi, kabrinde korkusuz ve endişesiz oturtulur. Sonra kendisine: "Hangi dinde idin?" denilir. "İslâm dinindeydim" der. "Şu adam nedir?" denilir. "O, Allah'ın Resülü Muhammed'dir, bize Allah indinden açık deliller getirdi, biz de onu tasdik ettik" der. Ona: "Allah'ı gördün mü?" denilir. O: "Allah'ı görmek hiç kimseye mümkün ve muvafık değildir" der. Bu safhadan sonra cehennem e doğru bir delik açılır. Oraya bakar, ateş alevlerinin birbirini kırıp yok etmeye çalıştığını görür. Kendisine: "Allah'ın seni koruduğu ateşe bak!" denilir. Sonra ona cennet cihetinden bir delik açılır ve onun güzelliklerine ve içinde bulunan (nimet)lere bakar. Kendisine: "İşte senin makamın!" denilir ve yine ona: "Sen bunlar hususunda yakîn (kesin iman) sahibi idin. Bu iman üzere öldün, bu iman üzere yeniden diriltileceksin inşaallah!" denilir. 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : Kötü adam da kabrinde korku ve endişe ile oturtulur. Kendisine: "Hangi dinde idin?" diye sorulur. "Bilmiyorum" diye cevap verir. Kendisine: "Bu adam kimdir?" denilir. Halkı dinledim, bir şeyler söylüyorlardı, onu ben de söyledim" der. Ona cennet cihetinden bir delik açılır. Cennetin güzelliklerine, içinde bulunan nimetlerine bakar. Ona: "Allah'ın senden uzaklaştırdığı şu cennete bak!" denilir. Sonra ona cehennem e doğru bir delik açılır. Oraya bakar. Alevlerin birbirini yeyip yoketmekte olduğunu görür. Ona: "İşte makamın burasıdır. Sen cehennem in varlığı hususunda şekk (ve inkâr) içerisinde idin, bu şekk üzere öldün ve bu şekk üzere diriltileceksin inşaallah!" denilir."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7282 - Hz. Hafsa radıyallahu anha anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ben Bedir ve Hudeybiye'ye katılanlardan hiç kimsenin cehennem e girmemesini ümid ederim" buyurdular. Ben: "Ey AIlah'ın Resülü! Allah Teala hazretleri: "Sizden cehennem e varmayacak hiç kimse yoktur. Bu senin Rabbin katında kesinleşmiş bir hükümdür" (Meryem 71), buyurmadı mı?" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "(Ey Hafsa!) Sen Allah'ın: "Sonra biz, Allah'tan korkup (O'na karşı gelmekten) sakınanları kurtarır, zalimleri de toptan orada bırakırız" (Meryem 72) buyurduğunu işitmedin mi?" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : "Bizler müslümanlarız!" dediler. Bir kadın tandırına yakacak atmakla meşguldü ve yanında bir oğlu vardı. Tandırın alevi yükselince kadın çouğu uzaklaştırdı. Sonra kadın, Resülullah aleyhissalâtu vesselam'ın yanına geldi ve: "Sen Allah Resulüsün öyle mi ?"dedi. Aleyhissalâtu vesselam: "Evet!" deyince, "Annem ve babam sana feda olsun! Allah Erhamü'r-Rahimin (yani merhametli olanların en merhametlisi) değil mi?" dedi. Kadın, "Evet!" cevabını alınca bu sefer: "Allah'ın kullarına olan rahmeti, annenin yavrusuna olan merhametinden daha fazla değil mi?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm yine: "Elbette!" buyurdu. Kadın: "Anne çocuğunu asla ateşe atmaz! (daha merhametli olan Allah kullarını nasıl cehennem e atar?)" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselâm ağlayarak başını eğdi. Sonra başını kadına doğru kaldırarak: "Şüphesiz Allah, hak yoldan sapıp O'na itaat etmeye tenezzül etrneyen ve tevhid kelimesini söylemekten imtina eden azgın kulundan başka kullarına azab vermeyecektir" buyurdu."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7291 - Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Şu dünya ateşiniz var ya! Bu, cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür. Eğer o, su ile iki kere söndürülmemiş (harareti giderilmemiş) olsaydı, ondan faydalanamazdınız. Şurası muhakkak ki, bu dünya ateşi, aziz ve celil olan Allah'a, bir daha eski hararetine döndürmemesi için dua eder."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7293 - Hâris İbnu Ukayş radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki, benim ümmetimde öyle şefaati makbul kimseler var ki, birinin şefaatiyle Mudar kabilesinin insanlarından daha çok kimse cennete girecektir. Benim (davetime muhatap olan) ümmetimden öylesi de var ki, vücudu ateş için irileşir ve cehennem in bir köşesini teşkil eder."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7294 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ağlama, cehennem ahalisi üzerine gönderilir. Bunun üzerine onlar da (ağlamaya başlarlar ve) gözyaşları kuruyuncaya kadar ağlarlar. Sonra (yaş yerine) kan ağlarlar. Öyle ki yüzlerinde kanallar meydana gelir. Eğer bu kanallara gemiler salınsa gemiler yürür."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7295 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü ölüm getirilir. Sırat üzerinde durdurulur ve: "Ey cennet ahalisi!" diye nida edilir. Cennettekiler, (bu çağrı üzerine) içinde bulundukları (o güzel) yerden çıkarılacakları korku ve heyecanıyla bakarlar. Sonra da: "Ey cehennem ahalisi!" diye nida edilir. Onlar da içinde bulundukları (o fena) yerden çıkarılacakları ümid ve sevinciyle bakarlar. (Ölüm gösterilerek) "Bunu tanıyor musunuz?" denilir. (Cennetlikler ve cehennem likler hepsi bir ağızdan:) "Evet! Bu ölümdür" derler." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7299 - Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'ın cennete soktuğu hiç kimse yoktur ki, onu yetmişiki zevce ile evlendirmiş olmasın. Bunlardan ikisi hüru'l-ayn (siyah gözlü), yetmiş tanesi cehennem liklerden kendine düşen mirasıdır. Bu kadınlardan herbiri şehvet çekicidir ve cennetlik her erkeğin şehvet gücü dâimidir." 

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : Hişam İbnu Halid der ki: "(Hadiste geçen) "Cehennem liklerden kendine düşenmirası" ibaresinden maksad, cehennem e giren erkeklerdir; bunların kadınlarına cennet ehli varis olurlar, tıpkı Firavun'un hanımına varis olunduğu gibi."

Kütüb-ü Sitte - Hadisler 7200 : 7300 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "(Cennette) sizden herbirinin iki tane menzili vardır: "Bir menzili cennette, bir menzili de cehennem de. Ölünce cehennem e girerse cennet ehli onun menziline varis olur. İşte Allah Teâla hazretlerinin şu sözü bu durumu teyid eder: "İşte onlar varislerin ta kendileridir" (Mü'minün 10)." 

  İnanç Virüsü-5 (The Root of evil The Virus of Faith)



Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-ÎMÂN  MÜ'MİNİN EBEDİYYEN CEHENNEM 'DE KALMIYACAĞINA DÂİR EBÛ SAÎD HADÎSİ 

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : Abdullâh b. Abbâs Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Bana Cehennem gösterildi. Bir de gördüm ki ehl-i Cehennem 'in ekseri kadınlardır. Onlar küfrederler." (bunun üzerine): "(Yâ Resûlâ'llâh,) Allâh'a mı küfrederler?" diye soruldu. (Cevâben) buyurdu ki: Onlar kocalarına (karşı) küfrân ederler. İhsâna (karşı) küfrân ederler. Birisine dünyâ, dünyâ oldukça ihsân etsen de sonra senden (hoşuna gitmiyen) bir şey görse "Ben senden hiç bir hayır görmedim." der. 27

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : Ebû Bekre Nufey' b. Hâris Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'den işittim, "İki müslüman kılıçlariyle karşılaştıkları zaman kâtil de maktûl de Cehennem 'dedir." buyuruyordu. "Yâ Resûlâ'llâh, kâtil böyle, ya maktûle ne oluyor?" diye sordum. "(Maktûl) arkadaşını öldürmeğe harîs idi de ondan." buyurdu. 29

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-ÎMÂN İman-İslâm ÎMÂNIN ZİYÂDE VE NOKSAN KABÛL ETTİĞİNE VE MÜ'MİNİNİN CEHENNEM DE EBEDİYYEN KALMIYACAĞINA DÂİR ENES HADÎSİ 

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : Enes b. Mâlik Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Lâ İlâhe İllâ'llâh deyib de kalbinde bir arpa ağırlığınca hayır (yâni îmân) bulunan kimse Cehennem 'den çıkacaktır. Lâ İlâhe İllâ'llâh deyib de kalbinde bir buğday ağırlığınca hayır (yâni îmân) bulunan kimse Cehennem 'den çıkacaktır. Lâ İlâhe İllâ'llâh deyip de kalbinde bir zerre ağırlığınca hayır (yâni îmân) bulunan kimse Cehennem 'den çıkacaktır. 41

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : Esmâ' b. Ebî Bekr Şöyle demiştir: (Küsûf zamânında) Âişe radiya'llâhu anhâ namaz kılarken nezdine gittim. "(Bu) Halka ne oluyor? (neden korkuyorlar?)" dedim. (Küsûf vukûa geldiğini anlatmak için) gök yüzüne doğru (başı ile) işâret etti. Meğer hep namaza durmuşlarmış. Âişe radiya'llâhu anhâ: "Sübhâna'llâh!" dedi. "Bu bir âyet (-i azâb veya tekarrüb-i Kıyâmet) mi?" diye sordum. Başiyle "Evet." diye işâret etti. Bunun üzerine ben de (namaza) durdum. Üzerime baygınlık gelinceye kadar (durdum). (Yanımdaki kırbadan) başıma su dökmeğe başladım. (Namazdan sonra) Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem Allâh'a (Hamd ü) senâ edip buyurdu ki "Cennet ve Cehennem 'e kadar (evvelce) bana gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı ki, bu makamda görmüş olmayayım. Bana vahyolundu ki, siz kabirlerinizde Mesîh-i Deccâl (yüzünden çekilecek) imtihanlara benzer, yâhud ona karîb bir imtihân geçireceksiniz. (Kabre girmiş kimseye) 'Bu adam (Yâni Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem) hakkındaki ilmin nedir?, diye sorulacak. Mü'min, yâhud sâhib-i yakîn olan kimse: 'O (Zât-ı Şerîf) Muhammed'dir. O (Zât-ı Şerîf) Allâh'ın Resûlüdür. Bize (Âyât-ı) beyyinât ile hidâyet getirdi. Biz de da'vetine icâbet ve (isrine) mütâbeat ettik. O (Zât-ı Şerîf) Muhammed (salla'llâhu aleyhi ve sellem)dir., diyecek. (Ve bu söz) üç kere (tekrâr olunacak). Ondan sonra (o kimseye): '(Öyle ise) yat da rahâtına bak. O (Zât-ı Şerîf'in nübüvvetine) yakînin olduğunda şüphe kalmadı., denilecek. (Yok eğer) münâfık ise veyâhud kalbinde şek varsa (o suâle karşı): 'Ben ne bileyim? işittim, öteki beriki bir şeyler söylüyorlardı. Ben de söyledim., cevâbını verecek." 76

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle demiştir: (Bir def'a) kadınlar "Yâ Resûlâ'llâh, (sözlerini dinlemek için) erkeklerden bize meydan kalmıyor. Kendiliğinden bize bir gün tahsîs et." dediler. (Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem) onlara (mîâd olarak) bir gün ta'yîn etti. Kadınlar yevm-i muayyende Huzûr-ı Risâlet-Penâhî'ye geldiler. O da kendilerine va'z etti, (bâzı şeyler) emretti. Buyurduğu sözler meyânında: "İçinizden hiçbir kadın yoktur ki evlâdından üç tânesini (âhirete kendinden) evvel yollasın da, Cehennem 'e karşı onun için bir siper peydâ olmasın." sözü vardı. İçlerinden biri: "İki tânesi de (öyle değil mi?)" dedi. (Cevâben): "İki tânesi de öyledir." buyurdu. Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den vârid olan diğer rivâyetde (mukayyed olarak) "Sinn-i bülûğa varmamış üç evlâd." denilmiştir. 87

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : Alî b. Ebî Tâlib Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'den işitdim, buyurdu ki benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem 'deki yerine hazırlansın. Buhârî'ye göre: Rib'ıyy b. Hırâş, Alî (b. Ebî Tâlib) radiya'llâhu anh'den Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in "Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem 'e girsin." buyurduğunu işittiğini kendisinden duymuş. 90

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : Seleme İbn-i Ekva' Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'den işittim, buyurdu ki: Benim söylediklerimi her kim bana isnâd ederse Cehennem 'deki yerine hazırlansın. 91

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-İLİM Hz. Peygamber'e yalan isnadı;Hz. Peygamber'i rüyâda görmek;Hz. Peygamber'in isimlerini almak PEYGAMBER (S.A. VE S.)İN KÜNYESİNİN AD OLARAK KONULAMIYACAĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Şöyle demiştir: Nebiyy-i ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Benim adımı (kendinize, yâhud birbirinize) takınız. Künyemi de (yâni Ebû'l-Kâsım künyesini) de takınmayınız. (Şu da ma'lûm olsun ki,) her kim beni rü'yâda görürse hakîkatte beni görmüş olur. Zîrâ şeytan benim sûretime temessül edemez. Bir de, her kim benim ağzımdan bilerek yalan uydurursa Cehennem 'deki yerine hazırlansın. 92

Sahih-i Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-İLİM Hz. Peygamber'e itâat;İmanda İhlâs KELİME-İ ŞEHÂDET'İ KALBEN TASDÎK EDEN KİŞİYE CEHENNEM ATEŞİNİN HARÂM OLDUĞUNA DÂİR ENES HADÎSİ 

Sahih-i Buhari - Bölüm 2 : Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle demiştir: Bir Kurban, ya Ramazan bayramında Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, yanımıza namezgâha çıktı. Kadınların yanından geçti. Ve (onlara): "Kadınlar, sadaka veriniz. Zîrâ bana Cehennem halkı gösterildi, çoğu sizler idiniz." buyurdu. (Kadınlar): "Yâ Resûlâ'llâh, neden?" diye sordular. "Çünkü siz (ötekine, berikine) çokca lâ'net eder, zevclerinize karşı küfrân-ı ni'met gösterirsiniz. (Ne acîbdir ki kendini zapteden tam akıllı ve dîninde) hazimli kimsenin aklını sizin kadar eksik akıllı ve dîninde) hazimli kimsenin aklını sizin kadar eksik akıllı, eksik dinli hiç bir kimsenini çelebildiğini görmedim." buyurdu. "Aklımızın, dînimizin eksikliği nedir? Yâ Resûâ'llâh." dediler. "Kadının şahâdeti, erkeğin şahâdetinin yarısı değil midir?" diye sordu. "Evet." dediler. "İşte bu aklın eksikliğinden. Hayız gördüğü zaman da namaz kılmaz, oruç tutmaz değil mi?" buyurdular. "Evet." dediler. "İşte bu da dîninin eksikliğinden." cevâbını verdi. 209

Sahih-i Buhari - Bölüm 3 : KİTÂBU'S-SALÂT Evlerde kılınan nâfile namazın fazîleti;İmanda İhlâs PEYGAMBER (SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN, ENSÂR'DAN BİR MÜSLÜMANIN RİCÂSI ÜZERİNE, EVİNE GELEREK NAMAZ KILDIRMASI VE Bİ'L-MÜNÂSEBE, "ALLÂHU TEÂLÂ, RIZÂ-YI BÂRÎ'Yİ ARAYARAK 'LÂ İLÂHE İLLA'LLÂH' DİYEN KİMSEYİ CEHENNEM 'E HARÂM ETMİŞTİR." BUYURMASI 

Sahih-i Buhari - Bölüm 3 : KİTÂBU'S-SALÂT  PEYGAMBER (SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) E NAMAZDA İKEN CEHENNEM 'İN ARZEDİLDİĞİNE DÂİR ENES HADÎSİ 

Sahih-i Buhari - Bölüm 3 : Ebû Saîd-i Hudrî (Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunur ki, (bir gün) ahâdîs(-i Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'i) söylemekle meşgûl idi. Derken Mescid(-i Şerîfin) binâsı bahsine geçip dedi ki: Biz, birer kerpiç taşıyorduk. Ammâr ise kerpiçleri ikişer ikişer taşırdı. Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem onu (öyle) görünce üzerindeki toprağı silkerek: "Vah Ammâr! Vah Ammâr! Kendisini fie-i bâğiye katledecektir. (Ammâr) onları Cennet'e, onlar ise onu Cehennem 'e da'vet ederler." buyurmağa başladı. Ebû Saîd radiya'llâhu anh der ki, Ammâr (bunu işidince): "Fitnelerden Allâh'a sığınırım." derdi. 279

Sahih-i Buhari - Bölüm 3 : KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT Öğle namazı vakti "SICAĞIN ŞİDDETİ CEHENNEM 'İN KAYNAMASINDANDIR..." HADÎSİ;YAZIN SICAĞINDA ÖĞLE NAMAZINI SERİN ZAMÂNA TE'HÎRİN MÜSTEHAB OLDUĞU 

Sahih-i Buhari - Bölüm 3 : Ebû Hüreyre Şöyle demiştir: Resulullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Sıcak şiddetlendiği vakitte salât (-ı Zuhru) serinliğe bırakınız. Zîrâ sıcağın şiddeti Cehennem 'in kaynamasındandır. Nâr(-ı Cehennem ) Rabbine arz-ı şekvâ etti. "Yâ Rab, beni ben yiyorum. (İzin ver)" dedi. Allâhu Teâlâ da iki def'a nefes almasına izin verdi. Nefesin bir kışın, diğeri yazın. En çok ma'rûz olduğunuz sıcak ile sizi en ziyâde üşüten zemherîr (işte budur). 321

Sahih-i Buhari - Bölüm 3 : Ebû Zerr-i Gıfârî Şöyle demiştir: Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte bir seferde bulunuyorduk. Müezzin (Bilâl-i Habeşî radiya'llâhu anh) Öğlen ezânını okumak istedi. Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem: "Serinliği bekle (de öyle oku)." buyurdu. (Bir müddet) sonra yine okumağa davrandı. Yine: "Serinliği bekle (de öyle oku)." buyurdu. (Müezzin) tâ tepelerin gölgelerini uzanmış gördüğümüz zamâna kadar (bekledi). Buhârî'nin bu hadîse âit rivâyetinde: Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Şüphesiz sıcağın şiddeti Cehennem 'in kaynamasındandır. Binâenaleyh sıcak şiddetlendiği zaman namazı serinliğe bırakınız." ziyâdesi vardır. 322

Sahih-i Buhari - Bölüm 3 : Enes b. Mâlik Şöyle demiştir: (Bir def'a) Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem güneş (nısfü'n-nehârdan) meylettiğinde (Hücre-i Saâdetten) çıktı. Öğleni kıldırdıktan sonra minbere (çıkıp) ayakta durdu. Kıyâmetten bahis buyurdu. O gün (pek) büyük şeyler olacağını haber verdi. Sonra: "Bana bir şey sormak isteyen varsa (şimdi) sorsun. Bu makâmımda durduğum müddetçe bana her ne sorarsanız (hemen) haber vereceğim." buyurdu. Halk (Nebî aleyhi's-salâtü ve's-selâm'ın gazabından müteessir olarak) pek ziyâde ağlaştılar. (Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem de) tekrar tekrar hep "Sorsanıza!" diyordu. Derken Abdullâh b. Huzâfe es-Sehmî (radiya'llâhu anh) ayağa kalkıp "Benim babam kimdir?" diye sordu. "Baban Huzâfe'dir." buyurdu. Sonra yine: "Sorsanıza!" (diye ilhâh) buyurdu. Bunun Üzerine Ömer b. el-Hattâb (radiya'llâhu anh) iki diz üstü gelip: "Yâ Resûlâ'llâh bu kadarı elverir. Biz) Allâhu Teâlâ'yı Rab, İslâm'ı din, Muhammed (salla'llâhu aleyhi ve sellem)'i Nebî olarak kabûl ve tasdîk ettik." dedi. Bunun üzerine (Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem biraz) sükût buyurduktan sonra: "Demincek Cennet ile Cehennem şu duvarın yüzünde bana arz olundu. Ne böyle hayrın, ne de böyle şerrin mislini görmüş değilim." buyurdu. 323

Sahih-i Buhari - Bölüm 4  : BÂBU BED'İ'L-EZÂN Güneş tutulması ve namazı;Nâfile namazı uzatmak PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN KÜSÛF NAMAZI VE NAMAZIN SONUNDA HALKA, KENDİSİNE CENNET VE CEHENNEM 'İN YAKLAŞTIRILDIĞINI BEYAN BURUMALARI HAKKINDA ESMÂ' (RADİYA'LLÂHU ANHÂ) HADÎSİ Esmâ' b. Ebî Bekr Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz küsuf namazını kıldırdı idi. (Şöyle ki:) Kıyâma durup kıyâmı çok uzattı. Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başına kaldırıp kavmeyi (çok) uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra (yine) secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra ayağa kalkıp kıyâmı uzattı. Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırıp kavmeyi (çok) uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra (yine) secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra namazdan çıktı. -(Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (İyi biliniz,) Cennet bana yaklaştı, (yaklaştı,) o kadar ki, eğer cür'et edeydim salkımlarından bir tânesini (alıp) size getirebilecektim. Cehennem de bana o kadar yaklaştı ki "Ey Rabbim, ben de onlarla berâber miyim" de(meğe başla)dım. (Orada bir de ne göreyim?) bir kadını bir kedi tırmalayıp duruyor. "Buna ne oluyor?" diye sordum. "(Bu kadın) bu kediyi ölünceye kadar haps etti. Ne yiyeceğini verdi, ne de yeryüzündeki haşerattan nafakalansın diye salıverdi." dediler. 417

Sahih-i Buhari - Bölüm 4  : BÂBU BED'İ'L-EZÂN Cehennem azâbı;Haşr;Rü'yetullah;Sırat KIYÂMET GÜNÜNDE MÜ'MİNLERİN ALLÂH'I RÜ'YETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Şöyle demiştir: (Bir def'a) öteki, beriki: "Yâ Resûlâllâh, Kıyâmet gününde biz Rabbimizi görecek miyiz?" diye sordular. (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm Efendimiz Hazretleri de mukâbeleten): "Ayın on dördüncü gecesi rü'yete mâni' hiçbir bulut yokken Kamer(i görmek husûsun)da şek ve ihtilâf eder misiniz?" diye suâl buyurdu. "Hayır, yâ Resûlâllâh (bunda ihtilâf etmeyiz)" denince tekrar: "Ya, rü'yete mâni' hiçbir bulut yokken Güneş (i görebileceğiniz) de şek ve ihtilâf eder misiniz?" diye suâl buyurdu. (Yine): "Hayır, yâ Resûlâllâh. (Bunda da ihtilâf etmeyiz)" denince buyurdu ki: İşte O'nu siz böyle (açık) göreceksiniz. Kıyâmet gününde nâs haşrolunacak (yâni bir araya toplanacak. Rabbimiz Teâla ve Tekaddes Hazretleri): "Her kim her neye tapıyor idiyse onun ardına düşsün" buyuracak. (Yâhud Hakk'ın emriyle bu sözü diyen diyecek.) Artık kimi Şems'in, kimi Kamer'in, kimi tâğutların ardına düş(üp gid)ecek. Yalnız bu ümmet, içlerinde münâfıkları da olduğu halde (yerinde durup) kalacak. Allah (Tebâreke ve Teâlâ Hazretleri) onlara (evvelce tanıdıklarından başka bir sûrette) gelip: "Ben sizin Rabbinizim" buyuracak. Onlar (Rabb-i Müteallerini o tecellî ile tanımıyacakları için: "Sen'den Allâh'a sığınırız.) Rabbimiz bize gelinceye kadar bizim yerimiz burasıdır. (Yerimizden ayrılmayız). Rabbimiz bize geldiğinde biz O'nu tanırız" diyecekler. Allâhu Azze ve Celle (Hazretleri) onlara (Bu def'a tanıdıkları sûrette) gelip: "Ben Rabbinizim" buyuracak. Onlar da: "(El-Hak) Sen bizim Rabbimizsin" diyecekler. Ve Allâhu Teâlâ(nın) onları da'vet buyur(ması üzerine ona tâbi' ola)cak(lar). Cehennem 'in de (tam) ortasına Sırât (yâni köprü) kurulur. Ümmetini (onun üstünden) en evvel geçirecek ben olacağım. O gün Rüsül(-i Kirâm) dan başka hiçbir kimse (hevl ve dehşet dolayısiyle) tekellüm edemez. Rüsül(-i Kirâm)ın da o günkü kelâmı "İlâhî, selâmet ver, selâmet ver" (den ibâret) olacaktır. Cehennem 'de sa'dân dikenlerine benzer çengeller vardır. Sa'dân dikenlerini (hiç) görmüşlünüz var mı? -Evet (vardır.)- İşte bu çengeller sa'dân dikenlerine benzer. Ancak şu var ki, ne kadar büyük olduklarını yalnız Allâhu Teâlâ bilir. İşte bunlar nâsı (kötü) amellerinden dolayı kapıp alırlar. Kimi (kötü) ameli dolayısiyle helâk olur. Kimi hardal gibi ezim ezim ezildikten sonra necat bulur. Nihâyet Allâhu Teâlâ ehl-i nârdan her kimlere rahmet buyurmayı dilemişse (onları çıkaracak. Dünyâda iken) Allâh'a ibâdet etmiş olanları çıkarmalarını meleklere emredecek, onlar da onları çıkaracaktır. (Melekler) onları âsâr-ı sücûddan (yâni secde a'zâlarındaki izlerden) tanıyacaklardır. Ve (işte onlar öylece) çıkarılacaklardır. Allâhu Teâlâ eser-i sücûdu ye(yip mahvet)meyi nâr(-ı Cahîm)e harâm kılmıştır. Binâenaleyh Âdem-oğlunun bütününü (Cehennem ) ateş(i) yer de yalnız eser-i sücûdu yiyemez. Bunlar ateşten kavrulup kapkara olarak çıkarılacaklar. Üzerlerine Âb-ı hayât dökülecek de seyl uğrağında biten yabânî reyhan tohumları nasıl (çabuk) biterse (yeniden) öylece biteceklerdir. Sonra Allâh(u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri) kulları arasında (hüküm ve) kazâyı hitâma erdirir. (Ancak) Cennet ile Cehennem arasında yüzü ateşe dönük bir kimse kalır ki, o, Cennet'e girecek ehl-i nârın sonuncusu olacaktır. (O kimse): "Yâ Rab, yüzümü (şu) ateşden döndür. 450

Sahih-i Buhari - Bölüm 4  : CUM'A BAHSİ  CUM'ANIN FAZILETİ HUSÛSUNDA EBÛ ABS'İN HADÎSİ Ebû Abs (Abdurrahmân İbn-i Cebr-i Ensârî) Ravi'nin (salât-ı) Cum'a'ya giderken: "Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in: Her kimin ayakları Allah yolunda toza bulanırsa o(nun vücûdu) nu Allâhu Teâlâ Cehennem (ateşin) e harâm eder, buyurduğunu işittim" dediği (sened-i sahîh-i muttasıl ile) rivâyet olunmuştur. 493

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : KÜSÛF BAHSİ Cehennem azâbı;Cennet nîmetleri;Güneş tutulması ve namazı;Kadınlar;Nankörlük KÜSUF NAMAZINDA ZÂT-İ RİSÂLET'E CENNET'İN ARZ OLUNDUĞUNA DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ Abdullâh b. Abbâs (da) küsûf bahsini uzun uzadıya zikrettiği rivâyet olunmuştur. (Müşârün-ileyh bu hadîste küsûf namazını ta'rîf ettikten) sonra şöyle demiştir: ...dediler ki: Yâ Resûlâ'llâh, (namaz içinde) durduğun yerden (görmediğimiz) bir şeye elinle uzandığını gördük sonra (yine namaz içinde irkilip geri geri geldiğini) gördük. Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem: "(Evet) ben cenneti gördüm ve bir (üzüm) salkımına elimle uzandım. Eğer o salkımı ben ele geçirebilseydim dünyâ bâkî kaldıkça ondan yerdiniz (de tükenmezdi). Âteş (-i cahîm) i de gördüm (lâkin) ömrümde bugün gördüğüm kadar çirkin, berbat hiçbir manzara görmemiştim. Cehennem 'in ekser ahâlîsini de kadınlar olarak gördüm" buyurdu. "Yâ Resûla'llâ, ne sebeble (kadınlar buna müstahak oluyorlar?)" diye sordular. (Cevâben:) "Küfürleri sebebiyle" buyurdu. "Allâh'a îmân mı etmiyorlar?" (diye tekrar sordular). "Kocalarına karşı (küfrân-ı ni'met) ederler. İyiliğe karşı (küfrân-ı ni'met) ederler. (İçlerinden) birine dünyâ dünyâ oldukça iyilik etsen de sonra senden (marzîsine muhâlif ufacık) bir şey görse (hemen) senden hiçbir hayır görmedim ki der" buyurdu. 551

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 :  Gece namazı (teheccüt);Hz. Peygamber'in duâları;Teheccüd RESÛLULLÂH SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM'İN TEHECCÜDE KALKTIKLARINDA OKUDUKLARI DUÂ HAKKINDA İBN-İ ABBÂS HADÎSİ Abdullâh b. Abbâs (İsnâd-ı sahîh) ile şöyle rivâyet edilmiştir: Abdullâh İbn-i Abbâs demiştir ki: Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem, gecenin bir kısmında teheccüd için kalkdıklarında (şöyle) duâ buyururdu: Yâ Rab! Her hamd Sen'in içindir. Sen, göklerin ve her yerin ve bunlardaki her şeyin dâimî müdebbirisin. Yine her hamd Sen'in içindir. Sen, göklerin ve her yerin ve bunlardaki her şeyih nûrusun, (bunları aydınlatırsın). Yine her hamd Sen'in içindir. Sen göklerin ve her yerin ve bunlarda bulunan her şeyin sâhibisin. Yine her hamd Sen'in içindir. Sen haksın, Sen'in va'din de haktır. (Âhirette) Sen'i görmek de haktır. Sözün haktır. Cennet'in de haktır. Cehennem 'in de haktır. Peygamberlerin de haktır. Muhammed (sallâllâhü aleyhi ve sellem) de haktır. Kıyâmet günü de haktır. Yâ Râb! Ancak Sana itâat ettim, Sana inandım, Sana güvendim, Sana yöneldim, yalnız Sen'in (bürhanların)a dayanarak (düşmanlarla) mücâdele ettim. Aramızda yalnız Sen'i hakem kıldım. Yâ Râb! Önce işlediğim ve sonra işlerim sandığım, gizli yaptığım ve âşikâre işlediğim (bütün) günahlarımı bağışla!.. (Âhiret hayâtında beni) takdîm eden, (Dünyâ târihinde nübüvvetimi) te'hîr eden ancak Sen'sin. (Allâhım!) İbâdete lâyık tanrı yoktur, yalnız Sen varsın, yâhud Sen'den başka ibâdete lâyık tanrı yoktur. Hakîmâne tasarruf da, tam kuvvet de Allah ile kâimdir. 575

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : TEHECCÜD BAHSİ Gece namazı (teheccüt);Rüyâ;Teheccüd TEHECCÜD NAMAZININ FAZÎLETİ HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer İbn-i Ömer demiştir ki: "Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in sağlığında (Ashâb'dan) birisi bir düş gördüğü zaman onu Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e hikâye ederdi. Ben de bir düş görmek ve onu Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e arzetmek isterdim. (O sırada) ben, (erken) tâze bir gençdim. Ve Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem zamânının âdeti üzere mescidde uyurdum. Bir kere ben de rü'yamda gördüm ki: Gûyâ beni iki melek yakalayıp benimle Cehennem 'e gittiler. Cehennem , kuyu duvarı gibi (taşla) örülmüş olarak göründü. Onun iki boynuz (gibi iki cenâh)ı vardı. Burada (Kureyş'ten) kendilerini iyice tanıdığım kimseler bulunuyordu. Şimdi ben: Cehennem 'den Allâh'a sığınırım, demeğe başladım. (Bundan sonra) İbn-i Ömer demiştir ki: (Bu sırada) bize, başka bir melek mülâkî oldu. Ve bana korkma, dedi. Bu rü'yâmı (hemşîrem Ümmü'l-mü'minîn Hafsa'ya anlattım. Hafsa da Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e arzetti. Resûl-i Ekrem: Abdullâh ne iyi adamdır. Fakat gecenin bir kısmında (kalkıp da) namaz kılmağı âdet edinseydi, buyurmuş. Bundan sonra ben gecenin az bir kısmı müstesnâ olmak üzere geceleri uyumadım. 576

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : NAMAZDA İSTİÂNE BAHSİ Putlara kurban RESÛL-İ EKREM'İN HUSÛF NAMAZINDA İLERİ, GERİ HAREKET ETTİĞİNE DÂİR HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ Ümmü'l-mü'minîn Âişe Resûl-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem'in: (Husûf namâzında) Cehennem 'i de gördüm, dedikten sonra şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Cehennem ateşinin bâzısı bâzısına (şiddet-i harâretle) kahr ü galebeye çalışıyordu. Cehennem 'de "Amr İbn-i Lühayy"i de gördüm. Bu Amr, (putlar nâmına) develeri adak olarak salıverirdi. (Putlara böyle kurban nezrini en önce o koymuştu). 612

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Allâh'a şirk koşmamak MÜŞRİKİN CEHENNEM 'E, MUVAHHİDİN DE CENNET'E DÂHİL OLACAĞINA DÂİR ABDULLÂH İBN-İ MES'ÛD HADÎSİ Abdullâh b. Mes'ûd İbn-i Mes'ûd Hazretleri, bir kerre Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem: "Allâh'a bir şeyi menend addederek ölen kimse, Cehennem 'e dâhil olur" demişti. Ben de dedim ki: Allâh'a hiç bir şeyi menend addetmiyerek ölen kimse Cennet'e dâhil olur. 618

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Hz. Peygamber'e yalan isnadı;Ölüye ağlamak ÖLÜYE NEVHA VE FERYÂD EDEREK AĞLAMANIN KERÂHETİ HAKKINDA MUĞÎRE HADÎSİ;RESÛL-İ EKREM'İN LİSÂNINDAN YALAN UYDURMANIN CEZÂSI HUSÛSUNDAKİ HABERLER Muğîre b. Şu'be Mugîre, Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Benim ağzımdan yalan söylemek, başka bir kimseyi dedi diye yalan söylemek gibi değildir. Her kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa Cehennem 'deki yerine hazırlansın! Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu da işittim: Hangi meyyit ki, ona nevha ve figân edilirse, bu nevha sebebiyle azâb olunur. 640

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Kabir suali;Münker-Nekir;Ölüye makâmı gösterilir KABİR SUÂLİ HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ Enes b. Mâlik Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: (Mü'min) kul, kabrine konulup onun ashâb ve yârânı geri dönüp gittiklerinde -ki meyyit, bunlar yürürken ayakkablarının sesini bile muhakkak işitir- ona (Münker ve Nekîr adlı) iki melek gelir. Bunlar meyyiti oturturlar. Ve ona: - Hâ! Şu Muhammed -salla'llâhu aleyhi ve sellem- denilen kimse hakkında (ki kanâatin nedir?) Ne dersin? diye sorarlar. O mü'min de: - Samîmî bildiğim ve size de bildirmek istediğim şudur ki, Muhammed salla'llâhu aleyhi ve sellem Allâh'ın kulu, ve Allâh'ın Resûlü'dür, diye cevab verir. Bunun üzerine melekler tarafından: - Ey mü'min! Cehennem 'deki yerine bak, Allâhu Teâlâ bu azâb yerini senin için Cennet'ten (yüce) bir makâma tebdîl eyledi, denilir. Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem: "O mü'min, Cehennem ve Cennet'teki iki makâmını birden görür" buyurmuştur. Fakat kâfir veyâhud münâfık olan meyyit (meleklerin bu suâline karşı): - Muhammed hakkında birşey bilmiyorum. Halkın ona (peygamber) dedikleri bir sözü (işitir), ben de halka uyup söylerdim, diye cevâb verir. Bu iki melek tarafından bu kâfir veya münâfıka: - Hay sen anlamaz ve uymaz olaydın! denilir, sonra bu kâfir veya münâfıkın iki kulağı arasına demirden bir topuzla vurulur. O topuzu yiyince kâfir veyâ münâfık şiddetli sayha ile bir bağırır ki, bu feryâdı ins ve cinden başka bu ölüye yakın olan herşey işitir. 658

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Çocuğa telkin RESÛL-İ EKREM'İN HÂDİMİ BULUNAN BİR YEHÛDÎ ÇOCUĞUNU MARAZ-I MEVTİNDE İYÂDE BUYURUP TA'LÎM-İ DÎN ETTİKLERİNE DÂİR ENES HADÎSİ Enes b. Mâlik (Abdü'l-Kuddüs) adlı bir yehûdî çocuğu vardı. Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'e hizmet ederdi. (Bir ara) çocuk hastalandı. Nebî aleyhi's-selâm bunu iyâdeye geldi. Ve başucunda oturdu. Ve çocuğa: "Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk (yanında bulunan) babası (nın yüzü) ne baktı. Babası oğluna: - Ebü'l-Kâsım salla'llâhu aleyhi ve sellem'in emrini kabûl et! dedi. Abdü'l-Kuddüs de hemen: - (Eşhedü en lâ ilâhe illâ'llâh ve eşhedü enne Muhammeden resûlu'llâh) deyip müslüman oldu. Nebiyy-i Erham salla'llâhu aleyhi ve sellem (hastanın yanından) çıkarken: Şu çocuğu Cehennem ateşinden halâs eden Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senâlar olsun, diyordu. 663

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ  ALÎ İBN-İ EBÎ TÂLİB RADİYA'LLÂHU ANH'İN KAZÂ VE KADERE DÂİR BİR HADÎSİ Alî b. Ebî Tâlib (Biz bir kere) Bakî-i Garkad (kabristanında) bir cenâzede bulunduk. Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem de yanımıza gelip oturdu, biz de etrâfına oturduk. Resûl-i Ekrem'in elinde bir asâ vardı. O hazret başını eğdi. Asâsiyle yere vurmağa başladı. Sonra buyurdu ki: - Sizden hiçbir kimse ve nüfûsu mahlûkadan hiçbir nefis yoktur ki, onun (Allâhu Teâlâ tarafından) Cennet'teki ve Cehennem 'deki yeri takdîr ve ta'yîn edilmemiş olsun! Onun şakî ve saîd olduğu tesbit olunmamış bulunsun! Bunun üzerine Ashâb-ı Kirâm'dan birisi dedi ki: - Öyle ise yâ Resûla'llâh! Ameli ve ibâdeti bırakıp Cenâb-ı Hakk'ın takdîrine i'timâd edemez miyiz? Bizdenm, saâdet ehli (olması mukadder) olan her kişiyi kazâ-yı ilâhî, ehl-i saâdetin (hayır) ameline sevkeder, (kişi Cennet'e nâil olur). Yine bizden ehl-i şakâvetten (olması mukadder) olan her kişiyi de kazâ-yı İlâhî, ehl-i şakâvetin (şer) ameline sevkeder, (bu da Cehennem 'e girer). Resûl-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem cevâben: - Saâdet ehline, saâdet sâhiblerinin (hayır) ameli (sevdirilerek) îfâsı kolaylaştırılır. Ehl-i şakâvete de eşkıyâ zümresinin (şer) işleri (sevdirilerek) îfâsı teshîl edilir, buyurdu. Sonra Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem şu mealdeki âyet-i kerîmeyi okudu: - O kimse ki Allah hakkını verir, Allah'tan korkar, güzel kelimeyi, (Lâ ilâhe illâ'llâh) Kelime-i Tevhîd'ini tasdîk eder, muhakkak biz o kimseye hayra karşı yüsrü mûcib bir haslet müyesser kılarız. O kimse ki, hakku'llâh'a buhl edip inâyet-i ilâhiyyeden istiğnâ ve güzel kelimeyi tekzîb eder, ona da hayra karşı usrü şiddet-i mûcib bir haslet müyesser kılarız. 666

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ İntihar;Kendini öldürmek (intihar);Yemin İSLÂM'DAN BAŞKA BİR DÎNE YEMÎN VE HÜKMÜ Sâbit İbn-i Dahhâk Resûl aleyhi's-selâm buyurdu ki: Kim ki İslâm'dan başka bir dîne kâzib ve müteammid olarak yemîn ederse, o kimse dediği gibi (yalancı) dır. Kim ki, keskin bir âletle kendini öldürürse, bu kimse de Cehennem ateşinde o âletle azâb olunur. 667

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ İntihar;Kendini öldürmek (intihar) İNTİHÂRIN NEV'İNE GÖRE MÜNTEHİRİN AZÂB OLUNACAĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: (Dünyâda ip ve emsâli ile) kendini boğan kimse Cehennem 'de kendini boğar (ak, bıçak gibi şeylerle) kendini vuran da Cehennem 'de kendini vurar(ak azâb olunur). 669

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Ölüyü hayırla anmak;Şâhitlik;Tezkiye ÖLÜYÜ İYİLİKLE YÂD ETMEK Enes b. Mâlik (Bir kerre) Resûl-i Ekrem ile bâzı Ashâbının yanlarından bir cenâze geçti. Ashâb-ı Kirâm bu cenâzeyi hayır ile andılar. Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem de "vâcib oldu!" buyurdu. Sonra başka bir cenâze daha geçmişti. Ashâb-ı Resûl bunu da şer ile andılar. Resûl-i Ekrem de yine "vâcib oldu" buyurdu. Bunun üzerine Ömer İbn-i Hattâb: - Ne vâcib oldu, yâ Resûla'llâh? diye sorması üzerine, Resûlullâh: - Şu önce geçen cenâzeyi hayır ile yâdettiniz, ona Cennet vâcib oldu. Sonraki cenâzeyi şer ile andınız. Buna da Cehennem vâcib oldu. Çünkü siz yeryüzünde Allâh'ın şahidlerisiniz, buyurdu. 670

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Deccâl;Kabir azâbındar Allah'a sığınmak RESÛL-İ EKREM'İN KABİR AZÂBINDAN İSTİÂZE BUYURDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle duâ buyurmağa devam, (ve ümmetime ta'lîm) ederdi, dediği rivâyet edilmiştir: - Yâ Rab! Kabir azâbından, Cehennem azâbından, hayat ibtilâsından, ölüm şedâidinden, mesîh deccâlın fitnesinden sana sığınırım! 677

Sahih-i Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Ölüye makâmı gösterilir ÖLÜYE CENNET VE CEHENNEM 'DEKİ MAKÂMININ GÖSTERİLECEĞİNE DÂİR ABDULLAH İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Sizden biriniz vefât ettiğinde sabah ve akşam ona kendi makâmı gösterilir: O kimse ehl-i Cennet'ten ise, ehl-i Cennet makâmâtından bir makam; ehl-i nârdan ise, Cehennem 'in hücrelerinden bir karargâh gösterilir. Ve ona: Burası senin (müstakbel ve ebedî) durağındır. Kıyâmet günü Allah seni buraya gönderecektir, denilir. 678

Sahih-i Buhari - Bölüm 6 : KİTÂBÜ'Z-ZEKÂT Allah huzûruna çıkış;Güzel söz sadakadır;Kıyâmet alâmetleri;Malın çoğalması;Sadaka vermek;Tasadduk;Yol kesmek ZEKÂTA MÜSÂREAT HAKKINDA ADİY İBN-İ HÂTİM HADİSİ Adiyy İbn-i Hâtim Şu haber rivâyet edilmiştir: (Bir kere) ben, Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in yanında iken Huzûru Saâdet'e iki kişi geldi. Bunun birisi (ortalığın) fakr-ü ihtiyâcından yana, yakıla bahsediyordu. Öbürüsü de yol kesildiğinden (emniyet ve âsâyiş bulunmadığından) şikâyet etmişti. Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem (bunlara cevâb verip) buyurdu ki: Amma kat'-ı tarîk mes'elesi: (çok sürmez), az sonra sana bir zaman gelir ki, o vakit ticâret kervanı kimsenin himâye ve kefâletine muhtâc olmıyarak tâ Mekke'ye kadar çıkar, (gider). Ortalığın müzâyakasına gelince: sizin biriniz (elinde) sadakasiyle (kapı kapı) dolaşıp da kendisinden bu sadakayı kabûl edecek bir kimse bulamayacak bir halde müreffeh günler gelmedikçe kıyâmet kopmaz. Sonra sizden biriniz (Âhirette) Allâhu Teâlâ'nın Dîvân-ı Sübhânîsinden muhakkak durur. Hem de Allah ile kendi arasında ne bir hicab, ne de Allah kelâmını terceme edecek bir terceman bulunmıyarak duracaktır. Sonra Cenâb-ı Mevlâ o kula: - Sana ben mal vermedim mi? diye her halde sorar. O kul da: - Evet, (verirdin Allâh'ım) diye muhakkak cevab verir. Sonra Hak Teâlâ: - Sana ben Peygamber göndermedim mi? diye elbette sorar. O kul da: - Evet, (gönderdin Rabbim) diye şüphesiz cevâb verir. Bu halde o kimse sağına bakar, Cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Sonra soluna bakar, Cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Ashâbım! Şimdi sizin her biriniz tek bir hurmanın yarısı ile, bunu da bulamazsa güzel sözle olsun kendisini Cehennem ateşinden korusun! 696

Sahih-i Buhari - Bölüm 6 : KİTÂBÜ'Z-ZEKÂT Kız çocukları;Sadaka vermek;Tasadduk HAZRET-İ ÂİŞE'NİN BİR HURMA SADAKA BUYURMALARI. ÂİŞE HAZRETLERİ BİR KEREDE KENDİSİNE HAZRETİ MUÂVİYE TARAFINDAN HEDİYE EDİLEN İKİ KESE ALTINI BİR GÜNDE FUKÂRAYA DAĞITMIŞ, AKŞAM VAKTİ ZEYTİN EKMEKLE İFTAR ETMİŞTİR Ümmü'l-mü'minîn Âişe Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kere) kendisinin iki kız çocuğu ile yanıma tese'ül ederek bir kadın girmişti. O sırada yanımda bir hurmadan başka bir şey bulunmuyordu. O bir hurmayı ona verdim. Kadın hurmayı iki çocuğu arasında taksîm etti. Ve kendisi ondan bir şey yemedi. Sonra kalkıp çıktı, (gitti). Müteâkıben yanıma Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem girdi. Bu vâkıayı kendilerine bildirdim. Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki. Kadın, erkek her hangi bir mü'min şu kız çocukları yüzünden bir sûretle sıkıntı çekerse (hayır bilsin! Çünkü) kız çocukları, kendisi için Cehennem ateşinden koruyan birer perde olurlar. 699

Sahih-i Buhari - Bölüm 7 : KİTÂBÜ'S-SAVM Ramazanın fazîleti RAMAZAN GELDİĞİNDE CENNET KAPILARI AÇILIP CEHENNEM KAPILARI KAPANDIĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem 'in: "Ramazân-ı şerîf geldiğinde Cennet kapıları açılır" buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir. Yine Ebû Hürerye radiya'llahu anh'ten Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem 'in: "Ramazan girdiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları da kapanır, bütün şeytanlar da zincire vurulurlar" buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir. 900

Sahih-i Buhari - Bölüm 8 :  Kul hakkı  Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle rivâyet edilmiştir. Müşârün-ileyh Hazretleri Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'den şöyle buyurulduğunu nakletmiştir: Kıyâmette mü'minler Cehennem (üzerine kurulmuş Sırat) dan kurtulduktan sonra Cennet'le Cehennem arasındaki (ikinci bir) köprüde tevkîf olunurlar. Burada dünyâda aralarında bulunan (ufak tefek) mezâlimden biribirine hakkını vererek hisablaşırlar. (Küçük günahlarından da) pâklenip arındıkları zaman, bunların Cennet'e girmelerine izin verilir. (Sonra Resûl-i Ekrem): - Muhammed salla'llahu aleyhi ve sellem'in hayâtı yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki: o mü'minlerden biri Cennet'teki ârâm-gâhını dünyâda yaşadığı meskeninden daha iyi bilir ve (kılavuzsuz) bulur, buyurmuştur. 1085

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Hilkatin mebdei;Kazâ-Kader İNSANIN YARADILIŞINDAKİ TEKÂMÜL TAVIRLARI Abdullâh b. Mes'ûd Rivâyete göre, demiştir ki: Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem bana (insanın hilkati atvârından) haber verdi -ki o, kendi doğru söyler, kendisine de doğru bildirilir- buyurdu ki: sizin biriniz (in hilkati mebdeinde) ana vebaba maddeleri kırk gün ananın karnında toplanır, (halka müstaid bir halde tahammür eder). Sonra o maddeler o kadar zamân (kırk gün) içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman (kırk gün) içinde mudga = bir çiğnem ete tahavvül eder. (Dördüncü tekâmül tavrında) Allah bir Melek gönderir. Ve tekâmül eden mudgaya (şu) dört kelime (yi yazması) emrolunur ki: onun işini, rızkını, ecelini, şakî veya saîd olduğunu yaz! denilir. (İbn-i Mes'ûd demiştir ki: Abdullah'ın hayâtı yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki: Melek bunları yazdıktan) sonra ona ruh üflenir. (Cenin canlanır). İmdi sizden bu kişi (bu fıtratı îcâbı dünyâda) iyi iş işler de hattâ kendisiyle Cennet arasında yalnız bir kulaç mesâfe kalır. Bu sırada (Meleğin ana karnında yazdığı) yazı gelir; o kişiyi önler. Bu def'a o, Cehennem liklerin işini işlemeğe başlar (da Cehennem 'e girer) sizden bir kişi de (fenâ) iş işler. Hattâ kendisiyle Cehennem arasında ancak bir kulaç mesâfe kalır. Bu sırada (Meleğin yazdığı) kitâbı gelir onu önler. Bu def'a o kişi ehl-i Cennetin işini (hayır iş) işler, (Cennet'e girer). 1324

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Melekler BU LEHCELERDEN ÖRNEKLER Ya'lâ İbn-i Ümeyye "Ben, Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in minber üzerinde (ehl-i Cehennem in Cehennem muhâfızına:) yâ Mâli! (Rabb'ın hakkımızdaki hükmünü versin!) diye nidâ ettiklerini (bildiren âyeti) okuduğunu işittim" dediği rivâyet olunmuştur. 1332

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Erkeğin karısını yatağına dâveti;Kadının kocası yatağa çağırdığında imtina etmesi CENNET VE CEHENNEM 'İN EL'ÂN MAHLÛK VE MEVCUT OLDUKLARI Ebû Hüreyre Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Kişi kadınını (cinsî mukarenet için) yatağına da'vet eder de kadın imtinâ ederek zevc asabî bir halde gecelerse, Melekler o kadına sabaha kadar lâ'net ederler. 1337

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Cebrâil (A.S);Cehennem muhafızları;Deccâl;Hz. Îsâ;Hz.Mûsâ;Hz. Peygamber'in Mi'rac'da gördükleri;Îsâ (A.S);Mûsâ (A.S.) CENNET VE CEHENNEM 'İN EL'ÂN MAHLÛK VE MEVCUT OLDUKLARI Abdullâh b. Abbâs Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Mi'râc'da) bana gece sefer ettirildiğinde ben Mûsâ'yı esmer yüzlü, uzun boylu, kıvırcık saçlı (bir tipte) gördüm. Mûsâ (uzunluk ve esmerlik cihetiyle) sanki Kahtan adamlarından bir er kişi. Îsâ'yı da gördüm: ne uzun, ne kısa, orta boyda benzi kırmızı ile beyaza mâil olup başı, salıverilmiş düz saçlı kişi idi. Allah'ın bana gösterdiği hayrete şâyân daha birtakım garîbeler arasında Cehennem muhâfızı Mâlik'i ve Deccâl'ı da gördüm. Ey mü'min, Peygamberinin Mûsâ'ya kavuşmasından şüphede olma! 1338

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Ölüye makâmı gösterilir CENNET VE CEHENNEM 'İN EL'ÂN MAHLÛK VE MEVCUT OLDUKLARI Abdullâh b. Ömer Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğ rivâyet olunmuştur: Sizden biriniz öldüğünde sabah, akşam âhiretteki yeri kendisine gösterilir: eğer o ölü ehl-i Cennet'ten ise kendisine ehl-i Cennet'in makamlarından gösterilir. Eğer ehl-i nârdan ise cehennem likler (in yerin) den gösterilir. 1339

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Cennet ehli;Kadınlar CENNET HALKININ ÇOĞUNUN FAKİRLER, CEHENNEM LİKLERİN DE KADINLAR OLDUĞU RİVÂYETİNİN TEVCÎHİ İmrân İbn-i Husayn Rivâyet olunduğuna göre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem: "Ben, (Mi'râc gecesi) Cennet'de baktım da ehl-i Cennet'in çoğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehennem 'e de baktım. Cehennem 'dekilerin çoğunu da kadınlar (teşkîl ettiğini) gördüm" buyurmuştur. 1340

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Hz. Ömer'in fazîleti CENNET HALKININ ÇOĞUNUN FAKİRLER, CEHENNEM LİKLERİN DE KADINLAR OLDUĞU RİVÂYETİNİN TEVCÎHİ Ebû Hüreyre Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in huzûrunda bulunduğumuz sırada o, bize şöyle buyurdu: - Ben bir kere uyurken kendimi Cennet'te gördüm. O sırada bir kadın (Ümm-i Süleym) bir köşkün yanında abdest almakta idi. (Yanımdaki Meleklere:) bu köşk kimin için (hazırlanmış) tır? diye sordum. Onlar: Ömer İbn-i Hattâb için! dediler. (Buraya girmek itedim. Fakat) Ömer'in gayretini (kıskançlığını) hatırladım da hemen yüzümü arkama çevirdim. (Resûlullah'ın bu lâtîfeli müjdesi üzerine) Ömer (sevincinden) ağladı da: yâ Resûla'llah! Sana karşı mı kıskançlık edeceğim? dedi. 1341

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Humma hastalığı CEHENNEM VE EHL-İ CEHENNEM İN VASFI VE NEBE' SÛRESİ ÂYETİ Ümmü'l-mü'minîn Âişe Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem: "Hummâ (hastalığı) Cehennem harâretinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz!" buyurmuştur. 1349

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Cehennem ateşi CEHENNEM 'İN VASFI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem: - Sizin (şu dünyâ) ateşiniz, Cehennem ateşinin yetmiş cüz'ünden bir parçadır, buyurmuş. Ashâb tarafından: -Yâ Resûla'llah! Dünyâ ateşi (kâfirleri, fâcirleri azâb için) her halde kâfîdir, denildi. Resûlullah: - Cehennem ateşi (mikdarca ve sayıca) dünyâ ateşleri (nin umûmu) üzerine altmış dokuz derece fazla kılındı: Bunlardan her birinin harâreti bütün dünyâ ateşinin harâreti gibidir. 1350

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Başkasına iyilik emrettiği halde kendi tutmamak;Cehennem azâbı CEHENNEM 'İN VASFI HAKKINDA ÜSÂME HADÎSİ Üsâme b. Zeyd b. Hârise Rivâyete göre, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğini işittim, demiştir: Kıyâmet gününde bir kişi getirilip Cehennem 'e atılır da Cehennem 'de onun barsakları derhal karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi (barsakları etrâfında) değirmen merkebinin değirmende döndüğü gibi döner. Bunun üzerine Cehennem halkı o kişinin başına toplanıp da: - Ey filân! Hal ve şânın nedir? Sen bize (dünyâda) iyilikle emredip bizi kötülükten nehyeden (bir öğütçü) değil mi idin? derler. O da: - (Evet ben öyle idim. Fakat) ben sizi ma'rûf ile emr ederdim. Halbuki kendim yapmazdım. Yine ben sizi münkerden nehyederdim de kendim işlerdim! diye cevap verir. 1351

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Allâh'a şirk koşmamak;Cehennem azâbı ŞİRK İLE İLGİLİ HADİS Enes b. Mâlik Rivâyet olunduğuna ve müşârün-ileyh, rivâyetini Resûlullah'a ref' ve îsâl ettiğine göre: Allahu Teâlâ (Kıyâmet gününde) Cehennem liklerin azâb cihetiyle en hafîfi olan (Ebû Tâlib gibi) birisine: - Farzedelim ki, yeryüzünde mal olarak ne varsa hep senin olsa, şu azâbtan kurtulmak için onu fedâ eder mi idin? diye soracaktır. O da: - Evet, fedâ ederdim, yâ Rabbî! diyecek. Bunun üzerine Allahu Teâlâ: - Fakat sen, Âdem (atan) in sulbünde iken ben senden (şimdi göze aldığın fedâkârlıktan) daha ehven bir şey istemiştim ki, bana şirk ve küfür etmemendi. Fakat sen (dünyâya gelince Tevhid'den) imtinâ edip şirki iltizâm ettin! diyecektir. 1370

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Âdem (A.S);Kıyâmet günü;Ye'cüc-Me'cüc MUHAMMED ÜMMETİ CENNET HALKININ YARISIDIR Ebû Saîd-i Hudrî Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Kıyâmet günü) Allah Tebâreke ve Teâlâ, Âdem (atamız) a: - Yâ Âdem diyecek, o da icâbet ederek: - Yâ Rab! Fermânına mükerreren icâbet ve mülâzemet eder ve her emrini infâza dâimâ kıyâm ve mübâderet eylerim! Ve her hayır, Sen'in emir ve fermânında tecellî eder, diyecek. Bunun üzerine Allahu Teâlâ: - Cehennem 'e girecekleri (halk arasından) seçip gönder! buyuracak. Âdem Peygamber: - Yâ Rab! Cehennem 'e gönderileceklerin mikdârı ne kadardır? diye soracak... Allahu Teâlâ: - Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu! diye cevap verecek. Ve Cenâb-ı Hak Âdem'e böyle buyurduğu sıra (bunun verdiği şiddetli korkudan) gûyâ çocuk ihtiyarlayacak, her gebe kadın da çocuğunu düşürecek. Ve o anda, Habîbim, mahşer halkını (korkudan) sarhoş sanırsın! Halbuki onlar hiç de sarhoş değillerdir. Ancak o sekir, Allah'ın şiddetli (emrinin netîcesi duyulan) azâb (ın bir eseri) dir. Resûlullah'ın huzûrunda bulunan Ashâb: Yâ Resûla'llah: O (binde) bir hangimiz olabilir? diye sordular. Resûlullah: - Size müjdeler olsun, sizden bir kişiye mukabil Ye'cûc ve Me'cûc'dan bin kişi (Cehennem 'e gönderilecektir) buyurdu. Sonra da: Hayâtım yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn eder de kat'î olarak umarım ki: siz (Muhammed ümmeti) ehl-i Cennet'in dörtte birini teşkîl edesiniz! diye müjdeledi. Bunun üzerine biz: Allahu Ekber, dedik. Bunun üzerine Resûlullah: Umarım ki, ehl-i Cennet'in üçte birisi olasınız! buyurdu. Biz yine tekbîr getirdik. Bunun üzerine de: Umarım ki: ehl-i Cennet'in yarısı olasınız! buyurdu. Biz de tekbîr getirdik. En sonu Resûlullah: Siz mahşer halkının umûmuna kıyâs edilince, ancak siz bir beyaz öküzün derisi üzerindeki siyah bir tüy mesâbesindesiniz. Yâhut da siyah bir öküz derisinde sanki beyaz bir tüy, buyurdu. 1373

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ İbrâhim (A.S);Kıyâmet günü;Müşrik ataya mağrifet dilememek HAZRET-İ İBRÂHÎM VE BABASI ÂZER Ebû Hüreyre Rivâyete göre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Kıyâmet gününde İbrâhîm, babası Âzer ile -Âzer'in yüzü simsiyah toz, toprak içinde- karşılaşacaktır. İbrâhîm babasına: - Ben sana (dünyâda) bana âsî olma! demedim mi? diyecek. Babası da ona: - İşte bugün sana âsî olmayacağım, diye cevap verecek. Bunun üzerin İbrâhîm: Yâ Rab! Sen bana insanlar ba's olunduğ gün beni zelîl ve rüsvây etmeyeceğini va'detmiştin. Şimdi Allah'ın rahmetinden çok uzak olan babamın vaziyetinden daha çok âr ve hayâyı mûcib hangi rüsvaylık olabilir, diyecektir. Allahu Zü'l-Celâl de: - Yâ İbrâhîm, ben Cennetimi kâfirlere haram kılmışımdır! diyecek. Bundan sonra Hak Teâlâ tarafından: Yâ İbrâhim, şu iki ayağının altındaki nedir? denilecek. İbrâhim bakınca bir de nö görsün ayakları altında kana bulanmış bir sırtlan (ki, İbrâhîm'in babası bu fenâ sûrete mesh edilmişti). Bu çirkin manzara üzerine onun ayaklarından yakalanıp Cehennem 'e atılacaktır. 1375

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Hz. Peygamber'in dâveti;Süleyman (A.S.)'ın bir çocuğun annesi tâyin kıssası SÜLEYMÂN ALEYHİ'S-SELÂM VE İKİ KADIN ARASINDA VESÎLE-İ NİZÂ OLAN BİR ÇOCUK HAKKINDAKİ HÜKMÜNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Gelen rivâyete göre, Ebû Hüreyre Resûlulah salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir: Benim (insanları Cehennem 'den korumak için İslâm'a da'vetteki) benzerimle (bâtıl üzerine ısrarda) insanların benzeri şu bir kişinin hal ve şânı gibidir ki o, (odasında) bir ateş (bir mum) yakmış, kelebekler ve şu (sivrisinek gibi) birtakım hayvanlar kendilerini ateşe atmağa başlarlar. Yine Ebû Hüreyre rivâyetle der ki: (Vaktiyle) iki kadın ve kadınlarla berâber onların iki oğlan çocukları vardı. Bunlar (yolda giderken) kurt gelerek bunlardan birisinin (büyük kadının) çocuğunu hemen kapıp gitmiş. Bunun üzerine (çocuğunu kurt kapan büyük) kadın eşi (küçük) kadına: kurt senin çocuğunu götürdü, der. Öbür kadın da: hayır, senin çocuğunu götürdü, der. Nihâyet bu iki hasım muhâkemelerini Dâvud'a arzederler. O da oradaki büyük kadına hükmeder. (Kurdun kaptığı çocuk küçük kadına âit olur). Bunlar muhâkemeden çıkıp Dâvud'un oğlu Süleymân'a giderler. Ve (babasının hükmünü istinâfen) ona bildirirler. O da: haydi bana bir bıçak getiriniz! Çocuğu iki kadın arasında paylaştıralım, demiş. Bunun üzerine küçük kadın: aman öyle yapma, Allah sana rahmet etsin!. Çocuk bu kadınındır, demekle Süleymân da çocuğun küçük kadına âit olduğuna hükmetmiştir. 1394

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Cennet, Cehennem haktır;Hz. Îsâ;Îsâ (A.S) MÂİDE SÛRESİ'NİN 71 VE 72 NCİ ÂYETLERİNDE TESLİS AKÎDESİNİN HAZRET-İ ÎSÂ DİLİYLE REDDİ Ubâde b. es-Sâmit Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her kim: [Allah'dan başka ibâdet olunacak hiç bir ma'bûd yoktur, yalnız Allah vardır, şerîki yoktur; Muhammed de muhakkak Allah'ın kulu ve O'nun Resûlüdür. Îsâ da Allah'ın kulu ve Resûlüdür. Ve (tekvînî bir emir ile) Meryem (in rahmin)e bıraktığı bir kelimesidir. Ve (bu sûretle) Allah tarafından (hayat verilen) bir ruhtur. (Bir zî-hayattır). Cennet (in varlığı) haktır (ve gerçektir). Cehennem de haktır (ve gerçektir)] diye diliyle ikrâr ve kalbiyle tasdîk ederse, Allah o kimseyi (Cennet'in sekiz kapısından hangisini isterse oradan) Cennet'e kor. O, kul hangi amelde olursa olsun (ayırd etmez). 1397

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : İBRET-ÂMİZ BENÎ İSRÂİL KISSALARI Hz. Peygamber'e yalan isnadı;İbretli kıssalar nakletmek;İlim tebliği;İsrâiliyyât RESÛL-İ EKREM'İN SÖYLEMEDİĞİ BİR SÖZÜ SÖYLEDİ DİYE BİLE BİLE YALAN İSNÂDININ FENÂLIĞI VE CEZÂSI HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Amr b. Âs Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Benim tarafımdan (teblîğ edilen Kur'an'dan) bir âyet olsun (halka) ulaştırınız, (öğretiniz!) Benî İsrâil (in ibretli kıssaların) dan da haber verebilirsiniz!. Bun(u haber vermek) de beis yoktur. Her kim de (benim söylemediğim bir şey'i söyledi diye) bile bile bana yalan isnâd ederse, o da Cehennem 'deki yerini hazırlasın! 1411

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : KUREYŞ'İN MENÂKIBI BAHSİ Neseb iddiası KENDİSİNİN MENSÛB OLMADIĞI ECNEBÎ BİR SOYA BİLE BİLE NİSBET İDDİASI HARAM OLDUĞUNA DÂİR EBÛ ZER HADÎSİ Ebû Zerr-i Gıfârî Rivâyete göre müşârün-ileyh, Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir: Bir kişi (gerek erkek, gerek dişi) babasından başkasına -babası olmadığını bile bile- neseb iddia ederse, hiç şüphesiz o kimse küfr(ân-ı ni'met) etmiştir. Her hangi bir kişi de aralarında karâbet olmayan bir kavimden olduğunu iddia ederse, o (soysuz kişi) de (bizden değildir! O, varsın) Cehennem 'deki durağına hazırlansın!. 1427

Sahih-i Buhari - Bölüm 9 : HUZÂA KISSASI Câhilyenin saibe âdeti;Huzaa kabîlesi HUZÂÎ AMR İBN-İ ÂMİRÎ'NİN SÂİBE (=DEVELERİ SALMA ADAK) YAPAN İLK KİŞİ OLDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Küsûf namazı kılarken) ben Cehennem 'de Huzâî Amr İbn-i Âmirî'yi kendi barsaklarıı (ateş içinde) sürükler bir halde gördüm. Çünkü Amr-ı Huzâî, develeri salma adak yapanların önderi idi. 1435

Sahih-i Buhari - Bölüm 10 : İSLÂM'DA NÜBÜVVET ALÂMETLERİ Fitneden kaçmak;Hz. Peygamber'in haber verdiği fitneler İSTİKBÂLE ÂİT PEYGAMBERİMİZİN HABERLERİNİ EN ÇOK NAKLEDEN HUZEYFE İBN-İ YEMÂN'IN MÜHİM BİR RİVÂYETİ Huzeyfe b. el-Yemânî Rivâyete göre, şöyle demiştir: Nâs, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'e (geleceğe âit) hayır (lı işler) den sorarlardı. Ben de (tersine İslâm ümmetine gelecek) şerden -o şerrin bana erişmesinden korkarak- sorardım. Bu endîşe ile bir kere: - Yâ Resûla'llah! Biz vaktiyle câhiliyet devrinde şirk ve küfr içinde idik. Sonra Allah'ın Peygamber'i şu İslâm umdeleriyle bize geldi. Bu hayır ve saâdetten sonra, gelecek bir şer ve fitne var mıdır? diye sordum. Resûlullah: - Evet vardır, buyurdu. Ben: - O şerden ve fitneden sonra bir hayır ve salâh var mıdır? dedim. Resûlullah: - Evet, bir hayır ve salâh vardır. Fakat onun içinde bâzı şerr-ü fesâd bulunacak (hayırı bulandıracak, safvetini bozacak) buyurdu. Ben: - O hayrın (temizliğini bulandıran) kiri nedir? diye sordum. Resûlullah: - O devrin âmirlerinden bir zümre, ümmeti, benim sünnetim hilâfına idâre edecekler. Sen o devrin âmir ve vâlîlerinden bâzılarının hareketlerini (ma'rûf bulup) tasvîb, bâzılarının hareketlerini de (münker bulup) red edeceksin! buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! Bu karışık hayır devrinden sonra yine bir şerr-ü fesad devri hulûl edecek midir? dedim. Resûlullah: - Evet edecektir. O devirde bir takım dâîler (çığırtkanlar) halkı Cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların da'vetine icâbet ederse, onu Cehennem 'e atacaklar, buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! Bu da'vetçileri bize vasfetseniz! dedim. Resûlullah: - Onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle (bizim azîz duygularımıza seslenerek) konuşurlar. (Halbuki gönüllerinde hayırdan eser yoktur) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! O (uğursuz) devir bana yetişirse (ben o devirde yaşarsam) nasıl hareket etmemi emredersiniz? dedim. Resûlullah: - İslâm cemâatine mütâbaat, ve onların devlet reîsine mutâvaat eyle! (Devlet reîsi zulmederse, seni divğr, malını alırsa bile sözünü dinle, itâat eyle!) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! Onlar cemâat hâlinde değiller (de bozgunculukla parçlanmışlar) sa, başlarında devlet reîsi de yoksa, dedim. Resûlullah: - O fırkaların hepsinden ayrıl! (Evine çekil!). Velev ki bu i'tizâl, bir ağaç kökünü ısırman sûretiyle (meşakkatli) olsa bile. Artık ölüm erişinceye kadar bu i'tizâl üzere bulun! buyurdu. 1471

Sahih-i Buhari - Bölüm 10 : İSLÂM'DA NÜBÜVVET ALÂMETLERİ Hz. Peygamber'in huzûrunda bağırmak RESÛL-İ EKREM'İN SÂBİT İBN-İ KAYS (RADİYA'LLÂHU ANH) İ CENNETLE MÜJDELEMESİ VE SÂBİT'İN DE YEMÂME MUHÂREBESİNDE ŞEHÎD OLMASI HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ Enes b. Mâlik Rivâyete göre, Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem bir ara Sâbit İbn-i Kays'i kaybetmiş (görememiş) ti. (Sâbit İbn-i Kays'e ne oldu; hiç görünmiyor? diye sordu.) Ashâb'dan birisi: - Yâ Resûla'llah! Ben Sâbit'in hâl ve şânını sizin için öğrenirim! dedi. Ve o zât Sâbit'e gitti. Onu, evinde başını eğerek oturur bir halde bulmuş ve: - Ne haldesin? diye sormuş. O da: - Hâlim yaman kötü!. (Sâbit:) sesini Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in sesinden ziyâde yükseltir bir kimsedir. Onun şimdiye kadar işlediği hayır ve ibâdet hiç olmuştur. Artık Sâbit cehennem liktir, diye cevap vermiş. Bu adam da Resûlullah'a gelerek Sâbit şöyle söyledi, diye haber vermiştir. O Sahâbî ikinci def'a Sâbit'in yanına büyük bir müjde ile dönüp gitmiştir. Şöyle ki: Resûlullah Efendimiz o Sahâbî'ye: - Sâbit'e git, ona: Sen cehennem lik kişilerden değilsin, belki cennetlik bahtiyarlardansın, de! buyurmuştur. 1474

Sahih-i Buhari - Bölüm 10 : MEB'ASÜ'N-NEBÎ SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM BÂBI Hz. Peygamber'in Ebû Tâlib'e şefâati RESÛL-İ EKREM'İN EBÛ TÂLİB İÇİN ŞEFÂATİ Abbâs b. Abdülmuttalib Rivâyete göre bir kere Abbas, Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'e: - Yâ Resûla'llah! Amucam (Ebû Tâlib hakkında şefâat) den seni nasıl bir alıkoydu? Allah'a yemîn ederim ki, o, seni her zaman tecâvüzden muhâfaza ederdi. Ve senin hesâbına düşmanlarına karşı asabîleşirdi! dedi. Resûllulah şöyle cevab verdi: - Şimdi Ebû Tâlib topuklarına kadar -dibi yakın- ateşten bir çukur içindedir. Eğer benim (şefâatim) olmasaydı muhakkak o, Cehennem 'in en derin çukurunda bulunurdu. 1548

Sahih-i Buhari - Bölüm 10 : BENÎ NADÎR'İN TEHCÎRİ VAK'ASI Ebû Râfi'in katli AZGIN YEHÛDÎ VE MÜSLÜMAN DÜŞMANI EBÛ RÂFİ'İN KATLİ Berâ' b. Âzib Rivâyete göre şöyle demiştir. Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem Ensâr'dan birtakım kimseleri yehûdî Ebû Râfi' (i öldürmek)e gönderdi. Bunlar üzerine de Abdullah İbn-i Atîk'i bey yaptı. Ebû Râfi', Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'e ezâ eder ve aleyhinde (ki her harekete mâlen) yardım eylerdi. Bu (zengin yehûdî) Hicaz toprağında kendisine âid (müstahkem) bir kalede otururdu. Abdullah İbn-i Atîk ile arkadaşları kaleye yaklaştıklarında gün batmıştı. Köy halkı da (deve, sığır, koyun gibi) yaylım hayvanlariyle mer'adan dönmüşlerdi. Bu vaziyet üzerine Abdullah İbn-i Atîk arkadaşlarına: - Siz yerinizde oturunuz da ben (Ebû Râfi'nin kalesine) gideyim. Ve (kale) kapıcılarına nezâketli bulunayım. Bu sûretle kaleye girebileceğimi sanırım! dedi, kale kapısına doğru yürüdü. Nihâyet kapıya yaklaştı. Sonra (kendisini saklamak üzere) maşlahına büründü. Sanki bir ihtiyâcını gideriyordu. Artık halk tamâmiyle kaleye girmişti. Bu sırada kale kapıcısı: - Ey Allah'ın kulu, kaleye girmek istersen hemen gir! Zîrâ ben kapıyı kapamak istiyorum! dedi. Ben de hemen girdim. Ve (merkeb ahırına) gizlendim. Halkın kaleye girmesi üzerine kapıcı kapıyı kilitledi ve anahtarları bir direğe astı. İbn-i Atîk der ki: Hemen kalktım: Anahtarları alarak kapıyı açtım. Ebû Râfi'nin yanında akşamdan sonra gece sohbeti yapılırdı. Ve bu sohbet, kalenin üst katlarında yapılırdı. Bu gece sohbeti sona erip dostları Ebû Râfî'in yanından dağılınca hemen ben yanına çıktım. Ve her kapıyı açtıkça iç tarafından sürmeliyordum. Düşünmüştüm ki, eğer Ebû Râfi'in adamları beni anlarlarsa herifi öldürünceye kadar bu iyi fırsatı bana bırakmazlar. Bu sûretle Ebû Râfi'in yattığı odaya kadar vardım. O, karanlık bir oda içinde, âilesinin arasında (yatmış) idi. Odanın neresinde olduğunu kestiremedim. Anlamak için: - Ebû Râfi'! diye seslendim: - Kim o? diye cevâb verdi. Hemen ben ses tarafına yaklaştım. Ve kılıcımla ilk darbeyi yerleştirdim. Fakat dehşet içinde idim, bir iş göremedim (öldüremedim). Ebû Râfi' haykırdı. Hemen ben odadan dışarı çıktım. Ve kısa bir zaman eğlenip sonra odaya (tekrar) daldım da (sesimi değiştirerek): - Bu feryat nedir, yâ Ebâ Râfi'? dedim. - Anan Cehennem 'e! Sen seslenmeden önce birisi beni oda içinde kılıçla vurdu! dedi. Abdullah İbn-i Atîk der ki: Ona bir darbe daha yerleştirdim, iyice yaraldım. Fakat yine öldüremedim. Sonra kılıcın keskin ucunu karnına bastım. Nihâyet Ebû Râfi' arkasına devrildi. Bu defa herifi öldürdüğümü anladım ve hemen kapıları birer birer açmağa başladım. (Bu sûretle savuşup) kale merdiveninin tâ son basamağına varmıştım. Burada yere erdiğimi sanarak ayağımı atmıştım. (Meğer daha sona gelmemiş olduğumdan) mehtaplı bir gecede merdivenden düştüm. Baldırım kırıldı. Hemen bir sargı ile bu kırığı sardım, sonra yürüdüm. Kapıya kadar varıp orada oturdum. Ve kendi kendime: Şunu öldürüp öldürmediğimi iyice anlayıncaya kadar bu gece kaleden çıkmam, dedim. Horoz ötmeğe başlayınca ölü i'lâncısı kale sûrunun üstüne durup: 

Sahih-i Buhari - Bölüm 10 : HAYBER GAZÂSI  SEHL İBN-İ SA'D'IN HAYBER HÂTIRASI Sehl b. Sa'd Rivâyete göre Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem Hayber harbinde müşrik yehûdîlerle karşılaşıp cenk etmişlerdi. (O günün harbi sona erip) Resûlullah askerî karargâhına, öbürleri (düşman) de askerî merkezlerine dönmüşlerdi. Fakat Resûlullah'ın Ashâb'ı içinde (Kuzman adında) bir kişi vardı ki, o, düşman ordusundan ayrı düşen, yâhud orduya iltihak etmemiş bulunan (kıyıda bucakta bulduğu) yehûdînin peşini bırakmayıp amansız ta'kîb ediyor ve onu vuruyordu. (Bu adamın cengâverliği Resûlullah'a arzolunup:) - Yâ Resûla'llah! Bizden hiçbir kişi filânın gösterdiği kahramanlık derecesinde kifâyet gösteremedi! denildi. Bunun üzerine Resûlullah: - Fakat o Cehennem liklerden! buyurdu. (Ashâb Peygamber'in bu haberini zihinlerinde büyüttüler. Hattâ) Ashâb'dan bir kişi (Huzâî Eksüm): - Öyle ise ben bunu tarassud eder, gözlerim (ve onu ta'kîb ederim!) dedi. Râvî İbn-i Sa'd der ki: Huzâî, bu Kuzman'la berâber harb sâhasına çıktı; o, harb saffının neresinde durduysa o da onunla berâber durdu. Ve o, harbde ne derece çeviklik gösterdiyse Huzâî de onunla berâber gösterdi. Râvî İbn-i Sa'd der ki: Nihâyet Kuzman ağır bir sûrette yaralandı. (Bu ağır darbe acısiyle) ölümün everek (intihar kasdiyle) kılıcı (nın demiri)ni yere koydu. Ve kılıcın ağzını (keskin çalım yerini) iki memesi arasına koyarak kılıcın üstüne yüklendi. Ve bu sûretle kendisini öldürdü. Bunun üzerine Huzâî Eksüm Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'e vardı. Ve: - Yâ Resûla'llah, şehâdet ederim ki, sen muhakkak Allah'ın Peygamberi'sin! dedi. Resûlullah: - Sana ne oldu? (Bu şehâdetin sebebi nedir?) diye sordu. Huzâî: - Yâ Resûla'llah! Önün sıra hani şu Cehennem liklerden olduğunu haber verdiğin kişi (Kuzman) yok mu? Hakîkaten o Cehennem liklerdendir! dedi. Ve (hâdiseyi şöyle hikâye etti): Yâ Resûla'llah! Kuzman'ın Cehennem liklerden olduğuna dâir haberinizi halkın i'zâm etmesi üzerine ben: Bu adamı ta'kîb ve tarassud ederim! demiştim. Ve hakîkaten ardı sıra çıkıp onun her hareketini araştırdım. Nihâyet bu adam ağır sûrette yaralandı ve ölümünü everek kılıcının demirini yere, keskin ağzını iki memesi arasına koydu. Sonra kılıcının üstüne yüklendi. Ve bu sûretle nefsini öldürdü. Bunun üzerine Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem: - İnsanlar arasında bir sınıf vardır ki, halka görünüşe göre ehl-i Cennet'e yaraşan hayırlı işler yapar. Halbuki o, Cehennem liklerdendir. Yine insanlardan bir kısım da vardır ki, halka görünüşüne göre Cehennem liklere âid kötü işler yapar. Halbuki o, Cennetliklerdendir! buyurdu. 1609

Sahih-i Buhari - Bölüm 11 : RESÛL-İ EKREM'E GÖNDERİLEN KABÎLELERİN HEY'ETLERİ Esved-i Ansî;Hz. Peygamber'e gelen elçiler;Müseylemetu'l-Kezzâb MÜSEYLEMETÜ'L-KEZZÂB: YALANCI PEYGAMBER Abdullâh b. Abbâs Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem zamânında Müseylimetü'l-Kezzâb (Medîne'ye) gelmişti. O: - Eğer Muhammed kendisinden sonra beni halef kılarsa kendisine uyarım! dedi. Müseylime, kavminden kalabalık bir hey'etle gelmişti. Resûlullah Müseylime'nin yanına gitti. (Hatîb-i Resûlullah denilen) Sâbit İbn-i Kays İbn-i Şemmâs da Resûlullah ile berâber gitmişti. Resûlullah'ın elinde hurma dalından bir değnek bulunuyordu. Resûlullah -kavmi içinde oturan- Müseylime'nin tâ karşısında durdu. (Onunla İslâm hakkında görüştü. Müseylime nübüvvet pâyesinden kendisine bir hisse verilmesini istedi.) Resûl-i Ekrem: (Değil nübüvvetten bir pay,) şu dal parçasını benden istesen onu bile sana vermem. Sen de Allah'ın, hakkındaki hüküm ve takdîrini tecâvüz edemezsin! (O hüküm kezzâb, maktûl, cehennem î olmandır.) Eğer sen bana ve Hakk'a muhâlefet edersen, Allah seni muhakkak helâk eder. Ve ben muhakkak sanırım ki, sen, -onda gördüğüm eşkâle göre- (rü'yâmda) bana gösterilen (meş'ûm) kişisin! İşte bu zât (hatîbim) Sâbit'tir. Benim tarafımdan sana (îcâp eden) cevâbı verecektir! buyurdu. Sonra Müseylime'nin yanından dönüp gitti. (Râvî) İbn-i Abbâs der ki: Ben Ebû Hüreyre'ye Resûl-i Ekrem'in Müseylimetü'l-Kezzâb'a: Eşkâl benzeyişine göre sen, muhakkak bana rü'yâmda gösterilen meş'ûm şahıs olacaksın! sözünün mâhiyetini sordum. Ebû Hüreyre bana şöyle cevâb verdi: Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Bir kere ben uyurken rü'yâmda iki kolumda iki altın bilezik gördüm, bunlar kadın zîneti olduğu için bu rü'yâm beni kederlendirdi. Sonra rü'yâmda bana bu bileziklere üflemekliğim vahyolundu. Ben de bunlara üfledim. Bunların ikisi de uçtu. Ben bu iki bileziği benden sonra türeyecek iki yalancı (Peygamber) ile te'vîl ettim ki, bunun birisi Ansî (Esved) dir. Öbürüsü de Müseylime'dir. 1648

Sahih-i Buhari - Bölüm 11 :  Allâh'a oğul isnadı;Allâh'a şirk koşmamak;İmanda İhlâs;Nisâ Sûresi âyetlerinin tefsîri;Rü'yetullah  Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'e bâzı kimseler gelerek: Yâ Resûla'llah! Kıyâmet gününde Rabbimizi görecek miyiz? diye sormuşlardı -Müellif Buhârî yukarda rivâyeti geçen Rü'yet hadîsini burada tekmîl zikretti-. Bundan sonra Resûl-ü Ekrem buyurdu ki: Kıyâmet günü hulûl ettiğnde bir dellâl: "Her ümmet neye ve kime tapıyor idiyse peşine düşsün!" diye ilân edecek. Bunun üzerine Allah'dan başka şeylere ve putlara, heykellere tapa-gelen ne kadar müşrikler varsa -onlardan hiç biri geri kalmaksızın- Cehennem 'e dökülecekler. Artık ortalıkta yalnız Allah'a ibâdet eden gerek sâlih, gerek fâcir kimselerin (müşrik olmıyan) ehl-i Kitâb bakıyyelerinden başka kimse kalmayınca yahûdîler'den geri kalanlar çağrılacak ve onlara: Siz, kime ibâdet ederdiniz? diye sorulacak. Onlar: Allah'ın oğlu Uzeyre, diye cevâb verecekler. Bunun üzerine onlara: Yalan söylüyorsunuz. Allah hiç bir eş ve oğul edinmedi, denilecek. Şimdi siz ne istersiniz? diye sorulacak. Onlar da: Ey Rabbimi, çok susadık; bize su ihsân et, diyecekler. Bunun üzerine onlara: Haydi suya geliniz., diye işâret olunacak. Ve Cehennem 'e doğru sevk olunacaklar. Cehennem onlara serâb gibi görülecek. (Su sanarak) biribirlerini çiğneyerek giderken Cehennem 'e düşecekler. Sonra Nasârâ çağrılacaklar. Onlara da: Siz kime kulluk ederdiniz? diye sorulacak. Onlar da: Allah'ın oğlu Mesîh (Îsâ'ya) diyecekler. Onlara da: Yalan söylüyorsunuz. Allah ne eş, ne oğul edinmedi, denilecek ve ne dilekleri olduğu sorulacak. Onlar da yahûdîlerin sevk olundukları gibi Cehennem 'e sevk olunacaklar. Artık ortada sâlih veya fâsık olarak Allah'a ibâdet ve ubûdiyyet eden mü'min muvahhidlerden başka kimse kalmayınca âlemlerin Rabbi onlara (mahlûkattan hiç bir şeye benzememek düstûriyle) bildikleri en yakın bir sıfatta tecellî edecek ve Allahu Teâlâ tarafından bu muvahhidlere: - Ya siz ne bekliyorsunuz? (Görüyorsunuz ya) her ümmet ibâdet ettiği şeyin ardına düşüyor, buyuracak. Onlar da: - Ey Rabbimiz biz dünyâda bu şirk ve küfür sâhiblerinden -kendilerine en çok muhtaç olmaklığımıza rağmen (dünyâda)- ayrı yaşadık. (Senin rızân için) bunlarla görüşmedik. (Şimdi onlara uyar mıyız?) Biz şimdi kendisine kulluk edegeldiğimiz Rabbimiz (in kerem ve inâyetin) i bekliyoruz, diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak iki, yâhud üç def'a: - Ben sizin Rabbinizim, buyuracak. Onlar da her def'asında: - Allah'a hiç bir şeyi şerîk etmeyiz, diyecekler. 1692

Sahih-i Buhari - Bölüm 11 :  Cennet ehli;Meryem Sûresi âyetlerinin tefsîri  Ebû Saîd-i Hudrî Rivâyete göre Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Kıyâmet günü (ehl-i Cennet, Cennet'e, Cehennem likler de Cehennem 'e ayrıldıktan sonra) ölüm, aklı, karalı alaca bir koyun sûretinde getirilecek. Bir dellâl: Ey Cennet halkı, diye bağıracak! Cennet'tekiler hemen boyunlarını uzatıp başlarını kaldıracaklar ve (bulundukları yerden çıkacak) bakacaklar, Şimdi dellâl: Bunu bilir misiniz? diye sorar. Ehl-i Cennet'in hepsi onu görerek: Evet biliriz, bu ölümdür, derler. Sonra dellâl: Ey Cehennem halkı, diye yüksek sesle seslenir! Onlar da boyunlarını uzatıp başlarını kaldırırlar. Ve (bulundukları berzahtan çıkıp korku içinde) bakarlar. Dellâl: Bunu biliyor musunuz, diye sorar. Onlar da hepsi onu görerek: Evet biliriz, bu ölümdür, derler. Bundan sonra koyun sûretindeki ölüm (Cennet'le Cehennem arasında) boğazlanır. Bundan sonra dellâl: "Ey Cennet halkı! Cennet'te ebedî yaşayacaksınız, artık ölüm yoktur. (Cehhennem halkına da) Ey Cehennem 'likler siz de karargâhınızda ebedîsiniz, size de ölüm yoktur!" diyecek. Bundan sonra münâdî: ... Bu gaflettekiler ehl-i dünyâdır ... âyetini okur. 1715

Sahih-i Buhari - Bölüm 11 :  Kaf Sûresi âyetlerinin tefsîri  Enes b. Mâlik Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Âhiret'te cehennem likler Cehennem 'e atılacaklar. Ve (her mücrim atıldıkça Cehennem ): Daha ziyâde var mı? (Yerim var haydi getiriniz,) diyecek. Tâ (izzet ve şevket sâhibi olan Rabbimiz) ayağını basacak (onu horlıyacak). Bu def'a da Cehennem : Yetişir yetişir, diyecek. 1738

Sahih-i Buhari - Bölüm 11 :  Cennetle Cehennem in nizası;Kaf Sûresi âyetlerinin tefsîri  Ebû Hüreyre Rivâyete göre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Cennet'le Cehennem biribirleriyel cenkleştiler. Şöyle ki: Cehennem ben kibirli ve zorlu kimselere tahsîs olundum, dedi. Cennet de: Bana ne oldu ki, bana nâsın yalnız zayıf ve sakat kısmı dâhil olur, dedi. Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ Cennet'e buyurdu ki: Sen benim rahmetim (in tecellî ettiği yer) sin. Ben kullarımdan rahmet etmek dilediğim kimselere seninle rahmetimi izhâr ederim. Cehennem 'e de dedi ki: Şüphesiz ki, sen de azâbım (ın makarri) sin; kullarımdan azâb etmek istediğim kimselere seninle azâb ederim. Cennet'le Cehennem 'den her ikisi için dolmak hakkı vardır. Fakat Cehennem 'den her ikisi için dolmak hakkı vardır. Fakat Cehennem dolmak bilmez. En sonu Allah ona ayağını basar, (kahr ve tezlîl eder) O da: Yetişir, yetişir, yetişir, der. İşte o zaman Cehennem dolar ve cehennem dekiler birbirlerine karışıp toplanır. (Cehennem 'e tıka basa doldurulmakla) Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ halktan hiç bir kimseye zulm etmez. Cennet'e gelince (onda boş yer kalmaz); Allahu Teâlâ (Cennet'in boşluklarını doldurmak için) yeniden birtakım halk yaratır (bunları iskân eder). 1739

Sahih-i Buhari - Bölüm 11 :  Cennet ehli;Hîlekâr;Kalem Sûresi âyetlerinin tefsîri;Katı yürekliler;Kibirliler  Huzâî Hârise İbn-i Vehb ( Şöyle dediği rivâyet olunmuştur. Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: Ashâbım, haberiniz olsun, size ehl-i Cenneti bildireyim: Her zayıf olan ve halk tarafından zayıf görülen (mütevâzı') her mü'min Cennet'liktir. (Halbuki) o mü'min Allah (ın kerem ve inâyetine) yemîn etse, muhakkak ki Allah onu (ihsân ve inâyeti ile) yemîninde gerçek çıkarırdı. Ey Ashâbım, iyi dinleyiniz, size Cehennem halkını da bildireyim. Onlar da katı yürekli, kibirli ve hîlekâr, ululuk taslıyan kimselerdir. 1752

Sahih-i Buhari - Bölüm 12 : TEADDÜDÜ ZEVCE BAHSİ Fakirin hakkını vermeyen zenginler CENNET'LİKLERİN ÇOĞU FAKÎRLER, CEHENNEM LİK'LERİN ÇOĞU İSE KADINLARDIR Üsâme b. Zeyd b. Hârise Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur. Cennet kapısının üstünde oturdum. Bir de gördüm ki, (sorgusuz) Cennet'e girenlerin çoğu fakirlerdir. Mal sâhibleri zenginlerse, bunların cehennem lik olanlarından başkaları (Cennet kapısının önünde, yâhud ârafda hesâb için) hapis ve tevkîf olunmuşlardır. Zenginlerin (fukâra hakkını vermiyen) ehl-i nâr olanları ise, Cehennem 'e konulmaları önce emrolunmuştu. Cehennem kapısının önünde de durdum. Bir de baktım ki, Cehennem e gidenlerin çoğu kadınlardır. 1819

Sahih-i Buhari - Bölüm 12 : KİTABÜ'L-EŞRİBE Gümüş kaptan su içmemek ALTIN, GÜMÜŞ KAPTAN SU VE SÂİR İÇKİ İÇMENİN UHREVÎ UKÛBETİ HAKKINDA ÜMM-İ SELEME HADÎSİ Ümm-i Seleme Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in kadını Ümm-i Seleme radiya'llahu anhâ'dan Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Hani şu gümüş kaptan bir şey içen kişi yok mu? Muhakkak o kişi karnına cehennem ateşini (çurp çurp diye) içerek gönderir. 1904

Sahih-i Buhari - Bölüm 12 : KİTÂBÜ'T-TIB İntihar;Kendini öldürmek (intihar) HER NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN İNTİHÂRIN ÂHİRETDEKİ AĞIR CEZÂSI VE EBEDÎ AZÂBI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her kim bir dağdan (yüksek bir yerden) kendisini aşağıya atıp öldürürse, bu intihar eden kimse cehennem ateşinde ebedî ve dâimî sûrette kendisini yüksekten aşağıya bırakır (bir halde azâb olunur). Şu bir kimse de zehir içer de, canına kıyarsa zehiri elinde içer bir halde ebedî ve dâimî bir sûrette cehennem ateşinde (azâb olunacak) tır. Her hangi bir kimse de kendisini (bıçak gibi) bir demir parçasiyle öldürürse, o da bıçağı elinde karnına vurarak ebedî ve dâimî sûrette cehennem de (azâb olunacak) tır. 1940

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-EDEB Doğruluk;Yalancılar SÖZDE VE İŞDE DOĞRULUK İNSANI HAYRA İRŞÂD EDER. YALANCILIK DA İNSANI ŞERRE SÜRÜKLER, VE ALLAH HUZÛRUNDA KEZZÂB DEFTERİNE YAZILIR, MEÂLİNDEKİ İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Abdullâh b. Mes'ûd Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Sözünde, işinde) doğruluk insanı hayra irşâd eder, hayırlı işler de Cennet'e kılavuzluk eder. O kimse ki, doğruluk şi'ârıdır. Nihâyet (bu seciyesiyle) sıddık (vasfına müstahak) olur. Yalancılık da muhakkak insanı fücûra (şerre) sürükler, şer de Cehennem 'e götürür. O kimse ki, yalancılık onun şi'ârıdır. Nihâyet bu (idmanlı) yalancı da Allah'ın dîvânında "Kezzâb" defterine yazılır. 1997

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Mü'min Cennete girer KIYÂMET GÜNÜNDE ALLAH HUZÛRUNA ALLAH RIZÂSI İÇİN LÂ İLÂHE İLLÂ'LLÂH DİYEREK GELEN KİMSEYE ALLÂHU TEÂLÂ CEHENNEM ATEŞİNİ HARAM KILAR, MEÂLİNDE İTBÂN RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ VE ÎZÂHI Ensâr'dan İtbân İbn-i Mâlik Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Kıyâmet gününde Lâ ilâhe illâ'llah diyerek ve bu tevhîd kelimesiyle Allah'ın zâtını kasdederek (Allah divânına) hiç bir kul gelmez, ancak Allahu Teâlâ ona Cehennem i haram kılar. 2022

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Allâh'ın rahmeti;Devamlı ibâdet ALLÂHU TEÂLÂ'YA EN SEVİMLİ İBÂDET VE HAYIRLI İŞ -AZ OLSA BİLE- DEVAMLI OLANIDIR, MEÂLİNDEKİ HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ Ebû Hüreyre Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: Allah'ın rahmet deryâsındaki bunca genişliği kâfirler bilseydi, Cennet'ten ümidlerini kesmezlerdi. Eğer mü'minler de Allah'ın tâmûsundaki her gûnâ azâbı bilselerdi, Cehennem azâbınadn emîn olmazlardı. 2031

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Güzel söz;Kötü söz KİM Kİ DİLİNİ, TENÂSÜL UZVUNU ŞERDEN MUHÂFAZA ETMEYİ TE'MÎN EDERSE, BEN DE ONA CENNET-İ TE'MÎN EDERİM, MEÂLİNDEKİ SEHL İBN-İ SA'D HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kul Allah'ın hoşnûd olduğu (mübârek kelimeler) den bir kelimeyi (o kelimeye hiç ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kelime sebebiyle o kimsenin derecesini yüceltir. Şu bir kul da vardır ki, Allahu Teâlâ'nın gazâbını mûcib bir kelimeyi (ona ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kötü söz sebebiyle o kimseyi Cehennem 'in dibine indirir. 2033

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN İbâdet meşakkati;Şehvetin kötülüğü ASHÂB'IM! CENNET SİZE NALINLARINIZIN TASMASINDAN YAKINDIR. CEHENNEM DE BÖYLEDİR, MEÂLİNDE İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Cehennem şehvet perdesiyle örtülmüştür. (Oraya) şehvetler (irtikâbiy)le (girilir). Cennet de nefsin hoşlanmadığı ibâdetlerle korunmuştur, (buraya da ibâdet meşakkatleriyle girilir). 2035

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Cennet, Cehennem insana yakındır ASHÂB'IM! CENNET SİZE NALINLARINIZIN TASMASINDAN YAKINDIR. CEHENNEM DE BÖYLEDİR, MEÂLİNDE İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Abdullâh b. Mes'ûd Rivâyete göre, Resûlullah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: (Ashâb'ım!) Cennet sizin her birinize nalınının tasmasından daha yakındır, Cehennem de bunun gibi (yakın) dır. (Tâ'at Cennet'e, ma'sıyet Cehennem 'e yaklaştırır). 2036

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Cennet ehli ÂHİRETTE ÖLÜM OLMADIĞINA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ehl-i Cennet Cennet'e, ehl-i Cehennem Cehennem 'e (ayrılıb) gidince ölüm (mefhûmuna, gürbüz bir koç sûretinde vücud verilerek) getirilir. Tâ Cennetle Cehennem arasında yatırılarak kesilir. Sonra bu münâdî: Ey ehl-i Cennet artık ölüm yoktur, ey Cehennem halkı ölüm yoktur! Diye i'lân eder. Ehl-i Cennetin ferâhına bir ferah daha ziyâde olunur, ehl-i Cehennem 'in de hüzün ve kederine bir hüzün daha yüklenir. 2051

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN  CEHENNEM HALKININ SÎMÂLARI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH ENES HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem: "(Kıyâmet gününde) kâfirin iki omuzu arası sür'atli bir süvâri yürüyüşü ile üç günlük mesâfedir" buyurmuştur. 2053

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN  CEHENNEM HALKININ SÎMÂLARI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH ENES HADÎSİ Enes b. Mâlik Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kısım halk kendilerine Cehennem ateşi dokunduktan sonra, sîmâları kırmızımsı siyah bir renkte olarak Cehennem 'den çıkıp Cennet'e girecekler de bunları ehl-i Cennet cehennem likler diye çağıracaklardır. 2054

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Kıyâmet dehşeti CEHENNEM 'DE EN HAFÎF AZÂB İLE İLGİLİ NU'MAN İBN-İ BEŞİR RADİYA'LLÂHU ANH'DEN RİVAYET Nu'mân b. Beşîr Rivâyete göre, Hazret-i Nu'mân Resûlu'lalh Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Kıyâmet gününde ehl-i cehennem in azâb cihetiyle en hafif cezâ göreni o kimsedir ki, onun iki ayağı altının çukurlarına iki ateş parçası konulacak, bunların te'sîriyle onun beyni bakır tencere ve kumkuma gibi kaynayacaktır. 2055

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN  EHL-İ CENNET VE CEHENNEM 'E MAKAMLARININ GÖSTERİLMESİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH'DEN RİVAYET Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Hiç bir kişi Cennet'e giremiyecektir, ancak o, dünyâda günâh işlediyse muhakkak Cehennem deki makkarını görecektir. Tâ ki Cennet'e girdiği zaman bu ni'mete ziyâde şükür ede. Hiç bir kişi de Cehennem 'e giremiyecektir. Ancak o, dünyâda sevâb işlediyse Cehennem 'e girmezden önce muhakkak Cennetteki ebedî makamını görecektir. Tâ ki (Cehennem 'de bulunduğu müddetce) Cennet'teki makamına mütehassir olsun (Cehennem âzâbını iyice tatsın). 2056

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Havz-ı kevser PEYGAMBER'İN HAVZI HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER, ENES İBN-İ MÂLİK, EBÛ HÜREYRE, HÂRİSE İBN-İ VEHB GİBİ ASHÂB-I KİRÂM'IN MÜTEADDİT RİVÂYETLERİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir ara (ben havuzumun başında) duruyordum. Bir de orada bir cemâat gördüm. Hattâ onları tanıdım. Benimle onlar arasında (ve onlar üzerinede me'mûr) bir melek belirdi. Bu cemâate geliniz! Dedi. Ben de bu meleğe: (Bunlarla) nereye gidiyorsun? Diye sordum. Melek: Vallahi Cehennem 'e, diye cevab verdi. Bunların günâhı nedir ki? Dedim. Melek: Yâ Resûla'llah! Sen (in vefâtın) dan sonra bunlar kıçlariyle dönüp (dinlerine) arkalarını çevirerek irtidâd ettiler, dedi. Sonra (havuz başında) bir cemâat daha gördüm. Hattâ onları da tanıdım. Benimle bunlar arasında (bunların üzerine me'mûr) bir melek çıktı da bunlara: Haydi geliniz! Dedi. Ben bu meleğe: Bunlarla nereye gidiyorsun, diye sordum: Vallahi Cehennem 'e diye cevab verdi. Bunların günâhı nedir ki? Dedim. Melek: Sen(in vefâtın) dan sonra bunlar kıçlariyle dönüp arkalarını çevirerek irtidâd ettiler, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: Sanmam ki bu (havuza yaklaşıb da geri çevrilenler) den Cehennem 'den kurtulanlar olsun. Ancak çobansız, yolunu şaşıran deve sürüsünden yolunu bulanlar misâli bunlardan da (tek tük) Cehennem 'den kurtulanlar olsun, buyurdu. 2060

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 :  Kazâ-Kader KAZÂ VE KADER HAKKINDA ŞÜPHELER VE BU ŞÜPHELERDEN CEVAPLAR DAİR İMRAN İBN-İ HUSAYN RADİYA'LLÂHU ANH'DEN RİVAYET İmrân İbn-i Husayn Rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kere Resûl-i Ekrem'e bir kimse (İmrân'dan kendisi): Yâ Resûla'llah! Ehl-i Cennet cehennem liklerden (Allah'ın kazâ ve kaderiyle) bilinir, (ayırd edilir) mi? Diye sordu. Resûlu'llah: Evet ayırd edilir, buyurdu. İmrân: Öyle ise (Cennetlik, Cehennem lik ezelde belli olunca) hayır işliyenler, ibâdet edenler niçin işlenmeli? Dedi. Resûl-i Ekrem: Herkes niçin yaradıldıysa onu işler, kendisi için (ezelde) ne müyesser (ve mukadder) kılındıysa onu yapar, buyurdu. 2062

Sahih-i Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-EYMÂN Çocuğu kendinden önce ölenler ÜÇ ÇOCUĞU ÖLEN BİRİNE CEHENNEM ATEŞİ İSABET ETMEZ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Müslümanlardan üç çocuğu ölen bir kişiye Cehennem ateşi isâbet etmez; meğer ki Allah'ın andı yerini bulacak kadar ola, (bu sûrette hafif isâbet eder). 2071

Sahih-i Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'L-FİTEN Silâhla oynamamak DİN KARDEŞE KARŞI TEŞHÎR-İ SİLÂHDAN MEN'E DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sakın sizin biriniz silâhını (teşhîr edip de) din kardeşine işâret etmesin! Çünkü işâret eden kimse bilmez ki, belki şeytan eline hız verir de (din kardeşini vurur); bu sûretle Cehennem 'den bir çukura yuvarlanır. 2116

Sahih-i Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları DU'Â VE İSTİÂZE HAKKINDA HAZRET-İ ÂİŞE'NİN UZUN BİR RİVÂYETİ Ümmü'l-mü'minîn Âişe Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle du'â ederdi: Allah'ım! Tenbellikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, günâhtan, ödeklikten, kabir suâlinden ve kabir azâbından, Cehennem ateşinden ve Cehennem azâbından, zenginlik gurûrunun şerrinden, yoksulluk sefâletinden Sana sığınırım! Allah'ım! Bir gözü silik Deccâl'in şerrinden Sana sığınırım! Allah'ım! Günâhlarımın kirini (el deymedik) kar, buz suyu ile yıka, kalbimi de günâhlardan -beyaz elbîseyi kirden temizler gibi- pâkla; benimle günâhlarımın arasını da doğu ile batı arası uzaklığı kadar uzak kıl! 2154

Sahih-i Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Allâh'ı zikretmek;Tesbihin fazîleti ALLÂH'I ZİKR HUSÛSUNDA EBÛ HÜREYRE'NİN MUFASSAL BİR RİVÂYETİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Allah'ın bir sınıf melekleri vardır ki, bunlar yolları, sokakları dolaşırlar, ehl-i zikri ararlar, onlar Azîz ve Celîl olan Allah'ı zikreden bir cemâat bulunca biribirlerine: Aradığınıza geliniz, diye seslenirler. Bunun üzerine melekler ehl-i zikri dünyâ semâsına kadar kanadlariyel tavâf ederler. Cenâb-ı Hak onları pek iyi bildiği halde meleklere: - Kullarım ne söylüyorlar? Diye sorar. Onlar da: - (Sübhâna'llah diyerek) Sen'i tesbîh ediyorlar, (Allahü Ekber diye) Sen'i tekbîr ediyorlar, (El-Hamdü li'llah diyerek) Sana hamd ü senâ ediyorlar, sûretinde cevab verirler. Sonra Cenâb-ı Hak: - Bu kularım Ben'i görürler mi ki? Diye sorar. - Hayır, Va'llahi Sen'i göremezler, derler. - O kullarım ya beni görseler nasıl olurlar? Buyurur. - Onlar Sen'i görseler Sana ibâdet ve ubûdiyetleri daha şiddetli, temcîd ve tahmîdleri daha çetin, tesbîhleri daha çok olur, derler. Cenâb-ı Hak: - Ben'den ne diliyorlar? Diye sorar. - Cennet istiyorlar, diye cevab verirler. Cenâb-ı Hak: - Onlar Cennet'i görmüşler mi? - Hayır, Va'llahi onlar Cennet'i görmemişlerdir. - Ya onlar Cennet'i görselerdi? - Eğer görselerdi, Cennet'e karşı hevesleri daha çok, talebleri daha şiddetli, rağbetleri daha büyük olurdu. Cenâb-ı Hak: - O kullarım neden istiâze ederler? Melekler: - Cehennem 'den! - Cehennem 'i gördüler mi? - Hayır Ya Rabbî! Va'llahi görmediler. - Ya görselerdi nasıl olurlardı? - Ondan daha çok kaçınırlardı, korkuları daha çok olurdu. Bunun üzerine Cenab-ı Hak meleklere: - Ey melekler! Sizi şâhid kılarım ki, ben bu zikreden kullarımı mağfiret ettim, buyurur. Meleklerden birisi: - O zikredenlerin arasında filân kişi vardı ki, o, zikredenlerden değildir; bir hâcet için oraya gelmiş oturmuştu, der. Cenâb-ı Hak: - O mecliste oturanlar öyle sâhib-i kemâl kimselerdir ki, onlarla birlik oturanlar şakî olamaz, cevâbını verir. 2161

Sahih-i Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in şefâati;Mü'min Cennete girer ŞEFÂAT-İ KÜBRÂ HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Enes b. Mâlik Ma'bed İbn-i Hilâl ma'rifetiyle şefâ'at hadîsi rivâyet olundu, Ebû Hüreyre'den uzun bir metin ile rivâyet olunan şefâ'at hadîsi yukarıda geçti. Buradaki rivâyetin sonuna Enes İbn-i Mâlik şu ma'lûmâtı ziyâde etmiştir. Mahşer halkı 'Îsâ'ya gelirler (şefâ'at dilerler). Hazret-i 'Îsâ da onlara: - İstediğiniz umûmî şefâ'atci ben değilim. Lâkin siz, Muhammed Salla'llahu aleyhi ve sellem'e gidip mürâcaat ediniz, diyecek. Bunun üzerine ehl-i mahşer bana gelecekler. Ben de onlara: - Umum beşeriyete şefâ'at bana ihsân olunmuştur. Rabbimden müsâ'ade istiyeyim, diyeceğim. Rabbimden istediğim de müsâ'ade olunacak, ve bana Allahu Teâlâ'ya arz-ı Mahmedet için şimdi hâfızamda bulunmıyan birtakım hamd ü senâlar ilhâm olunacak. Bu mehâmid-i seniyye ile Allahu Teâlâ'ya hamdü senâ edip Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Sonra bana Allahu Teâlâ: - Yâ Muhammed! Başını secdeden kaldır, hem (ne istersen) söyle, sözün dinlenecek, (ne dilersen) iste verilecektir, şefâ'at et, şefâ'atin de kabûl olunacaktır, buyuracak ben de artık: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, gönlünde arpa dânesi kadar îmânı olan müslümanları Cehennem 'den çıkar, denilecek. Resûl-i Ekrem der ki: Ben de gidip vazîfemi îfâ edeceğim. Sonra dönüp geleceğim. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk'a o birtakım hamdü senâlarla hamd edip sonra Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Bunun üzerine bana taraf-ı ilâhîden: - Yâ Muhammed! Başını secdeden kaldır, ve (ne dilersen) söyle, sözün dinlenecek, ve iste; istediğin verilecektir. Şefâ'at de et, şefâ'atin kabûl olunacaktır, buyurulacak. Ben de hemen: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, gönlünde zerre veyâ hardal dânesi kadar îmânı olan müslümanları Cehennem 'den çıkar, denilecek. Ben de gidip onları çıkaracağım. Sonra dönüp geleceğim. Bu def'a da Cenâb-ı Hakk'a evvelki hamd ü senâlarla hamd edip sonra Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Bunun üzerine taraf-ı ilâhîden bana: - Yâ Muhammed! Başını kaldır ve ne dilersen söyle, sözün dilenecek, ve iste, dileğin verilecek, şefâ'at de et, şefâ'atin kabûl olunacaktır, buyurulacak. Ben de: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, hardal dânesine yakın mikdarda, azın azı îmânı olan kimseleri Cehennem 'den çıkar, denilir. Ben de gidip onları çıkarırım. 2187

Sahih-i Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in şefâati TESBÎH VE TAHMÎD HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK VE EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Enes b. Mâlik Gelen bir rivâyet tarîkında deniliyor ki: Ben dördüncü def'a dönüp geleceğim. Ve Allahu Teâlâ'ya o mehâmid-i mübâreke ile hamd ü senâ edip sonra secdeye kapanacağım. Bunun üzerine bana: - Yâ Muhammed! Başını kaldır ve söyle; sözün dinlenecek, iste, dileğin verilecek. Şefâ'at et, şefâ'atin de kabûl olunacaktır, denilecek. Ben de: - Yâ Rab! Bana müsâ'ade buyur da Lâ ilâhe illa'llah, diyen bütün ehl-i tevhîd hakkında şefâat edeyim, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak: - İzzetim ve celâlim, kibriyâ ve azametim hakkı için Lâ ilâhe illa'llah, diyen ehl-i tevhîd'in hepsini muhakkak sûrette Cehennem 'den çıkaracağım, buyuracaktır. 2188

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder