Geleneksel İslamcılar, Kur'an detay vermez derken, yenilikçi
İslamcılar her detayın Kur'an da bulunduğunu söyler.
Detay vermez diyenler detaylandırmaları türlü yollarda
olduğunu özellikle de raviler yoluyla yapılabileceğini söylerler.
Yenilikçi İslamcılarsa ravilere gerek olmadığını çünkü
Allah'ın kitaplarının tümü tamamlayıcı olduğunu iddia ederler.
Elbet bunda Kur'an'ın diğer kitapları da kabul etmesinin
rolü vardır fakat bu görüş de ravilerden destek aldığı kadar, yetersiz
durumlarda diğer kitaplardan da destek kullanırlar.
O nedenle İslam son din olmaktan çıkartılmış durumda ve yeni
ya da Ilımlı-Uyumlu İslamla ülke kenefe çevrilmiş durumdadır.
İşin gerçeği şudur.
Kur'an 122 ayette kadın kelimesi kullanırken, İncil 224
bölümde, Zebur 8, Tevrat 561, raviler sayısız defa kadın vurgusu yapmışlardır.
Yine kızlar kelimesi Kur'an'da 16 yerde geçerken, İncil'de
ve Zebur'da 8 yerde, Tevrat'ta 195
bölümde geçmektedir.
Demek ki dinsel metinler detayın dibine kadar
girebiliyorlarmış.
Fakat nedense örneğin hiç bir kutsal metinde kar yağışından,
kar'ın ne olduğundan bahsetmez.
Onun yerine bol bol yağmurdan bahseder.
Neden acaba?
Yoksa ilahlar soğuktan habersizler midir?
Hiç sanmıyorum çünkü soğuk nedir ilahların bildiği birer
küçük örnekle verilmiş ama soğuk havanın düzeyini artırdığında yağışın kar
şeklinde düştüğünü ilahlar bilememiştir.
Tek bir yerde kar'dan bahseden ilah vardır ki, o da
Tevrat'ın ilahıdır.
Sanırım onu da bir yanlışlık icabı çeviriciler ya da Tevrat
yazıcıları tesadüfen koymuş olmalılar.
Zira Tevrat yazıcıları arasında memurlar, köylüler,
çiftçiler, esnaflar, öğretmenler gibi değişik meslek gruplarından insanlar
bulunduğu için, yazarlarken bir hata sonucu KAR'dan bahsetmiş olmalılar.
Buna en yakın olarak şunları verebiliriz.
Kur'an için:
SÂD : 42. Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve
içilecek soğuk bir
su.
FUSSILET : 16. Bundan dolayı biz de onlara dünya
hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir
rüzgâr gönderdik. Ahret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardım
da edilmez.
İNSÂN : 13.
Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne
de dondurucu soğuk .
İncil için:
Matta - BÖLÜM 10 : Mat.10: 42 Bu sıradan
kişilerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuksu bile veren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz
kalmayacaktır."
Yuhanna -
BÖLÜM 18 : Yu.18: 18 Hava soğuk olduğu
için köleler ve nöbetçiler yaktıkları kömür ateşinin çevresinde durmuş ısınıyorlardı.
Petrus da onlarla birlikte ayakta ısınıyordu.
Elçilerin
İşleri - BÖLÜM 28 : Elç.28: 2 Yerliler bize
olağanüstü bir yakınlık gösterdiler. Hava yağışlı ve soğuk olduğu
için ateş yakıp hepimizi dostça karşıladılar.
Vahiy -
BÖLÜM 3 : Va.3: 15 `Yaptıklarını biliyorum. Ne soğuksun, ne sıcak. Keşke ya soğuk ya sıcak
olsaydın!
Vahiy -
BÖLÜM 3 : Va.3: 16 Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni
ağzımdan kusacağım.
Pavlus'un
Mektupları - Pavlus'tan Korintliler'e İkinci Mektup :
susuzluğu tattım. Çok kez yiyecek sıkıntısı çektim, soğukta çıplak kaldım.
Tevrat için:
Tevrat - YARATILIŞ
KİTABI : Yar.8: 22 "Dünya durdukça Ekin ekmek,
biçmek, Sıcak, soğuk , Yaz, kış, Gece, gündüz hep var olacaktır." Tanrı
Nuh'la Antlaşma Yapıyor
Tevrat -
EYÜP : Eyüp.24: 7 Geceyi
giysisiz, çıplak geçiriyorlar,Örtünecek şeyleri yok soğukta.
Tevrat -
ÖZDEYİŞLER : Özd.25: 20 Dertli kişiye
ezgi söylemek, Soğuk günde giysilerini üzerinden almaya, Ya da sodaya sirke katmaya
benzer.
Tevrat -
ÖZDEYİŞLER : Özd.25: 25 Susamış kişi
için soğuksu neyse,
Uzak ülkeden gelen iyi haber de öyledir.
Tevrat - YEREMYA : Yer.18: 14 Kayalık
bayırlardan Lübnan'ın karı hiç eksik olur mu? Uzaktan akan
soğuk sular hiç kesilir mi?
Zebur soğuk nedir onu bile bilmemektedir.
Görüldüğü üzere dinlerin yayıldığı coğrafyada kar yağışı
olmadığından ancak soğuk hissedilebildiğinden kutsal masallar kar yağışından
habersidir.
Aşağıdaki videoda geçen Cehennem, kutsal masallarda nasıl
geçmiş şimdi ona bakalım.
A. Dursun
Kur'an'da kar yağışı geçiyor mu?
31.1.2016A. Dursun
İnanç Virüsü-1 (The Root of evil The Virus of Faith)
KUR'AN:
BAKARA : 24. Bunu
yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden
sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır.
BAKARA : 39.
İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar.
BAKARA : 81.
Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o
kimseler cehennemliktirler. Onlar
orada devamlı kalırlar.
BAKARA : 126.
İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a
ve ahret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim
inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına
sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!
BAKARA : 201.
Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahrette de
iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler.
BAKARA : 206.
Böylesine "Allah'tan kork!" denilince benlik ve gurur kendisini
günaha sev keder. Ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir!
BAKARA : 217.
Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük
bir günahtır. Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mes'cid-i Haram'ın
ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük
günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri
yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler.
Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler
dünyada da ahrette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar.
BAKARA : 221.
İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir
kadından, imanlı bir cariye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest
erkekleri de evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir
köle kesinlikle daha iyidir. Onlar cehenneme çağırır. Allah ise, izni ile
cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini
insanlara açıklar.
BAKARA : 257.
Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr
edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp
karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı
kalırlar.
BAKARA : 275.
Faiz yiyenler, şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi
kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri
yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan
sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan
kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse,
işte onlar cehennemliktir, orada
devamlı kalırlar.
ÂL-İ
İMRÂN : 12. İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak
ne kötü bir yerdir!
ÂL-İ
İMRÂN : 116. İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da
Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedî
kalacaklardır.
ÂL-İ
İMRÂN : 151. Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na
ortak koşmaları sebebiyle, kâfirlerin kalplerine yakında korku salacağız.
Gidecekleri yer de cehennemdir. Zalimlerin
varacağı yer ne kötüdür!
ÂL-İ
İMRÂN : 162. Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan
bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne
kötü bir varış noktasıdır.
ÂL-İ
İMRÂN : 185. Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü
yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennem den
uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı
ise aldatma metâından başka bir şey değildir.
ÂL-İ
İMRÂN : 191. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine
yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin
düşünürler. Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tespih ederiz. Bizi cehennem azabından
koru !
ÂL-İ
İMRÂN : 192. Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay
etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.
ÂL-İ
İMRÂN : 197. Azıcık bir menfaattir o. Sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir!
NİSÂ : 55.
Onlardan bir kısmı İbrahim'e inandı, kimi de ondan yüz çevirdi; kavurucu bir
ateş olarak cehennem yeter.
NİSÂ : 93.
Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu
lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.
NİSÂ : 97.
Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: "Ne işte
idiniz!" dediler. Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap
verdiler. Melekler de: "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz
ya!" dediler. İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş
yeridir.
NİSÂ : 115.
Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve
müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.
NİSÂ : 121.
İşte onların yeri cehennemdir; ondan
kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır.
NİSÂ : 140. O,
Kitap'ta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut
onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya
kadar kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette
Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennem de bir
araya getirecektir.
NİSÂ : 145.
Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.
NİSÂ : 169.
Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onları
yoluna. Bu da Allah'a çok kolaydır.
MÂİDE : 10.
İnkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir.
MÂİDE : 86.
İnkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.
A'RÂF : 18.
Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki,
onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!
A'RÂF : 41.
Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır. İşte zalimleri
böyle cezalandırırız!
A'RÂF : 44.
Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vaat ettiğini gerçek bulduk, siz de
Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir.
"Evet!" derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti
zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır.
A'RÂF : 46. Cennetlikler
ve cehennemlikler arasında
bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki,
bunlar henüz cennete giremedikleri halde umarak cennet ehline: "Selâm
size!" diye seslenirler.
A'RÂF : 47.
Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler
topluluğu ile beraber bulundurma! derler.
A'RÂF : 50. Cehennem ehli,
cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize
verin! diye seslenirler. Onlar da: Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır,
derler.
A'RÂF : 179.
Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için
yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır,
onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar
gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
ENFÂL : 14.
İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin
azabı vardır.
ENFÂL : 16.
Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma
durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o,
Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası, varılacak ne kötü
yerdir!
ENFÂL : 36.
Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar.
Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda
mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır.
ENFÂL : 37. Allah'ın
murdarı temizden ayıklaması ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının
üstüne koyup hepsini yığarak cehenneme atması içindir. İşte onlar ziyana uğrayanların kendileridir.
ENFÂL : 50.
Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve "Tadın yakıcı cehennem azabını"
o kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin!
TEVBE : 35. Cehennem
ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları
dağlanacağı gün, "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık
yığmakta olduğunuz şeylerin tadın!"
TEVBE : 49.
Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der.
Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem ,
kâfirleri mutlaka kuşatacaktır.
TEVBE : 63. Bilmediler
mi ki, kim Allah ve Resulüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî
kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır.
TEVBE : 68.
Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî
kalacakları cehennem ateşini vaat etti O, onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir!
Onlar için devamlı bir azap vardır.
TEVBE : 73. Ey
Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran.
Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!
TEVBE : 95.
Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden vazgeçmeniz için Allah
adına ant içecekler. Artık onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır.
Kazanmakta olduklarına karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.
TEVBE : 109.
Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa
yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine
giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
TEVBE : 113. Cehennem ehli
oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, ortak
koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara.
YÛNUS : 27. Kötülük yapanlara gelince, kötülüğün
cezası misli iledir. Onları zillet kaplayacaktır. Onları Allah'a karşı
koruyacak hiç kimse yoktur. Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya
bürünmüştür. İşte onlar da cehennem ehlidir. Onlar orada ebedî
kalacaklardır.
HÛD : 17. Rabbin tarafından açık bir delile
dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce,
bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı bulunan kimse midir? Çünkü
bunlar ona inanırlar. Zümrelerden hangisi onu inkâr ederse işte cehennem ateşi
onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin Rabbin tarafından
bildirilmiş gerçektir; fakat insanların çoğu inanmazlar.
HÛD : 44. "Ey yer suyunu yut! Ve ey gök tut!"
denildi. Su çekildi; iş bitirildi; Cûdî üzerine yerleşti. Ve: "O zalimler
topluluğunun canı cehenneme!"
denildi.
HÛD : 119. Ancak Rabbinin merhamet ettikleri
müstesnadır. Zaten Rabbin onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun
ki cehennemi tümüyle
insanlar ve cinlerle dolduracağım" sözü yerini buldu.
RA'D : 18.
İşte Rablerinin emrine uyanlar için en güzel vardır. Ona uymayanlara gelince,
eğer yeryüzünde olanların tümü ile bunun yanında bir misli daha kendilerinin
olsa, onu mutlaka feda ederler. İşte onlar var ya, hesabın en kötüsü onlaradır.
Varacakları yer de cehennemdir. O ne
kötü yataktır!
İBRÂHİM : 16.
Ardından da cehennem vardır; kendisine irinli su içirilecektir!
İBRÂHİM : 29.
Onlar cehenneme
girecekler. O ne kötü karargâhtır!
HİCR : 43. Muhakkak cehennem , onların
hepsine vat olunan yerdir.
HİCR : 44. Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan
her kapı için birer gurup ayrılmıştır.
NAHL : 29. "O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin!
Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!"
İSRÂ : 8. Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat
siz eğer yine dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane
yaptık.
İSRÂ : 18. Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı
dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir,
sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.
İSRÂ : 39. İşte bunlar, Rabbinin sana vahy ettiği
hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme; sonra kınanmış ve uzaklaştırılmış
olarak cehenneme
atılırsın.
İSRÂ : 63. Allah buyurdu: Git! Onlardan kim sana
uyarsa, iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir. Tam bir ceza!
İSRÂ : 97. Allah kime hidayet verirse, işte doğru
yolu bulan odur; kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka
dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde
yüzükoyun haşr ederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun
alevini artırırız.
KEHF : 29. Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise
dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık
ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır. İmdat dileyecek olsalar
imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne
fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!
KEHF : 100. Ve, gözleri beni görmeye kapalı
bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.
KEHF : 101. Ve, gözleri beni görmeye kapalı
bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.
KEHF : 102. Kâfirler, beni bırakıp da kullarımı
dostlar edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi kâfirlere bir konak olarak
hazırladık.
KEHF : 106. İşte, inkâr ettikleri, ayetlerimi ve resullerimi
alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir.
MERYEM
SURESI : 68. Öyle ise, Rabbine ant olsun ki, muhakkak surette onları
şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş
vaziyette cehennemin
çevresinde hazır bulunduracağız.
MERYEM
SURESI : 86. Günahkârları da susuz olarak cehenneme süreceyiz.
TAHA
SURESI : 74. Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, cehennem sırf onun
içindir. O ise orada ne ölür ne de yaşar!
ENBİYÂ : 29.
Onlardan her kim: "Tanrı O değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte biz,
zalimlere böyle ceza veririz!
ENBİYÂ : 98.
Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakıtısınız.
Siz oraya gireceksiniz.
ENBİYÂ : 101.
Tarafımızdan kendilerine güzel akıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte
bunlar cehennemden uzak
tutulurlar.
HACC : 51.
Ayetlerimiz hakkında birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlara gelince, işte
bunlar, cehennemliklerdir.
HACC : 72. Ayetlerimiz
açık açık kendilerine okunduğunda, kâfirlerin suratlarında hoşnutsuzluk
sezersin. Onlar, kendilerine ayetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine
saldırırlar. De ki: Size bundan daha kötüsünü bildireyim mi? Cehennem ! Allah,
onu kâfirlere bildirdi. O, ne kötü sondur!
MÜ'MİNÛN : 41. Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç
bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik.
Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
MÜ'MİNÛN : 44. Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi
gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu
peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları
ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
MÜ'MİNÛN : 103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse,
artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; ebedî cehennem dedirler.
NÛR : 57. İnkâr edenlerin, yeryüzünde aciz
bırakacaklarını sanmayasın! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeri!
FURKÂN : 12. Cehennem ateşi
uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini ve uğultusunu
işitirler.
FURKÂN : 34. Yüzükoyun cehenneme toplanacak olanlar; işte onlar,
yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.
FURKÂN : 65. Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını
üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.
ŞUARÂ : 91. Cehennem de
azgınlara apaçık gösterilir.
NEML : 90. Kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar. Ancak
yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz.
ANKEBÛT : 25. Dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya
hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra
kıyamet günü birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet
okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da
yoktur.
ANKEBÛT : 54. Senden azabı çarçabuk istiyorlar. Hiç
şüpheleri olmasın, cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır.
ANKEBÛT : 68. Allah'a karşı yalan uyduran yahut
kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok!
SECDE : 20. Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları
yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine:
Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.
FÂTIR : 36. İnkâr edenlere de cehennem ateşi
vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da
onlara biraz olsun hafifletilmez. İşte biz, küfürde ileri giden her nankörü
böyle cezalandırırız.
YÂSÎN : 63. İşte, bu size vaat edilen cehennemdir.
SÂFFÂT : 23.''Allah'tan başka . Onlara cehennemin yolunu gösterin''.
SÂFFÂT : 55. O zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
SÂFFÂT : 64. Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.
SÂFFÂT : 163. Cehenneme girecek kimseden
başkasını.
SÂD : 56. Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir
kalma yeridir.
SÂD : 59. İşte bu sizinle beraber cehenneme girecek topluluktur. Onlar
rahat yüzü görmesin. Onlar mutlaka ateşe gireceklerdir.
SÂD : 64. İşte bu, cehennem ehlinin
tartışması, şüphesiz bir gerçektir.
SÂD : 85. "Mutlaka sen ve sana uyanların
hepsiyle cehennemi
dolduracağım!."
ZÜMER : 8. İnsanın başına bir sıkıntı gelince,
Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince,
önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler
koşar. De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!
ZÜMER : 32. Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine
gelen gerçeği yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirlerin yeri cehennem de değil
mi?
ZÜMER : 60. Kıyamet gününde Allah hakkında yalan
söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Kibirlenenlerin kalacağı
yer cehennem de değil midir?
ZÜMER : 71. O küfredenler, bölük halinde cehennem e
sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara:
Size, içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar
eden peygamberler gelmedi mi? derler. "Evet geldi" derler ama, azap
sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur.
ZÜMER : 72. Onlara: İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin;
kibirlenenlerin yeri ne kötü! denilir.
MÜ'MİN : 6. İnkâr edenlerin cehennem ehli
olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşti.
MÜ'MİN : 7. Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde
bulunanlar, Rablerini hamt ile tespih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de
bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi
kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından
koru.
MÜ'MİN : 49. Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine:
Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler.
MÜ'MİN : 60. Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin,
kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.
MÜ'MİN : 76. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin!
Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!
FUSSILET : 29. Kâfirler cehennemde: Rabbimiz! Cinlerden ve
insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye
onları ayaklarımızın altına alalım! diyecekler.
ŞÛRÂ : 7. Şehirlerin anası ve onun çevresinde
bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman
için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahy ettik. Bir bölümü cennette, bir bölümü
de çılgın alevli cehennemdedir.
ZUHRUF : 74. Şüphesiz suçlular cehennem azabında
devamlı kalacaklar.
DUHÂN : 47. Zebaniler, tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin!
DUHÂN : 56. İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık
ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından
korumuştur.
CÂSİYE : 10. Ötelerinde de cehennem vardır.
Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir
fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
FETİH : 6. Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık
erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan
kadınlara azap etmesi içindir. Müslümanlar için bekledikleri kötülük çemberi
başlarına gelsin! Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır.
Orası ne kötü bir yerdir!
KAF
SURESI : 24.Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, cehenneme atın.
KAF
SURESI : 30. O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O da "Daha var mı?"
der.
TÛR : 13.O gün cehennem ateşine
itilip atılırlar :
TÛR : 18. Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefa
sürerler, Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.
RAHMÂN : 43.
İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir.
RAHMÂN : 44.
Onlar, cehennemle kaynar
su arasında dolaşır dururlar.
VÂKIA : 94. Ve
cehenneme
atılmaktır.
HADÎD : l9.
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, işte onlar, Rableri yanında sözü özü
doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nurları
vardır. İnkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.
MÜCÂDELE : 8.
Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak
günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları
görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir
şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden
Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara
yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!
MÜCÂDELE : 17.
Onların malları da oğulları da Allah'a karşı kendilerine bir fayda vermez.
Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır.
HAŞR : 3.
Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada cezalandıracaktı.
Ahrette de onlar için cehennem azabı vardır.
HAŞR : 20. Cehennem ehliyle
cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erişenlerdir.
TEĞÂBÜN : 10.
İnkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler.
Orada ebedî kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!
TAHRÎM : 9. Ey
Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran.
Onların varacağı yer cehennemdir. O
gidilecek yer ne de kötüdür!
MÜLK : 6.
Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. O, ne kötü
dönüştür!
MÜLK : 8.
Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa,
onun bekçileri onlara: Size, korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye
sorarlar.
MÜLK : 10.
Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!
diye ilâve ederler.
MÜLK : 11.
Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık uzak olsun, o alevli cehennemin mahkûmları!
CİNN : 15.
Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.
CİNN : 23. Ancak
Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve
Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki ona, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi
vardır.
MÜDDESSİR : 31.
Biz cehennem in işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların
sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan yaptık ki, böylelikle,
kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını
atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler,
kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek
istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta
bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden
başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.
NEBE : 21.
Şüphesiz, cehennem pusuda beklemektedir.
NÂZİ'ÂT : 36. Ve
görene cehennem açık bir şekilde gösterilmiştir.
NÂZİ'ÂT : 39.
Şüphesiz cehennem tek barınaktır.
TEKVÎR : 12. Cehennem tutuşturulduğunda,
İNFİTÂR : 14.
Kötüler de cehennem dedirler.
MUTAFFİFÎN : 16.
Sonra onlar cehenneme
girerler.
BÜRÛC : 10.
Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tövbe de
etmeyenlere cehennem azabı ve yanma cezası vardır.
FECR : 23. O
gün cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu
hatırlamanın ne faydası var!
BEYYİNE : 6.
Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler.
İşte halkın en şerlileri onlardır.
TEKÂSÜR : 6.
Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.
İnanç Virüsü-2 (The Root of evil The Virus of Faith)
İNCİL
Matta - BÖLÜM 5 : Mat.5: 22 Ama ben
size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine
aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurul'da yargılanacaktır.Kim kardeşine
ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir.
Matta -
BÖLÜM 5 : Mat.5: 29 Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar
at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir.
Matta -
BÖLÜM 5 : Mat.5: 30 Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at.
Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.
Matta -
BÖLÜM 10 : Mat.10: 28 Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden
korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı'dan korkun.
Matta -
BÖLÜM 18 : Mat.18: 9 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at.
Tek gözle yaşama kavuşman, iki gözle cehennem ateşine
atılmandan iyidir.
Matta -
BÖLÜM 23 : Mat.23: 15 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler,
ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları
dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennem lik
yaparsınız.
Matta -
BÖLÜM 23 : Mat.23: 33 "Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından
nasıl kaçacaksınız?
Markos -
BÖLÜM 9 : Mar.9: 43-44 Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes.
Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir.
Markos -
BÖLÜM 9 : Mar.9: 45-46 Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes.
Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir.
Markos -
BÖLÜM 9 : Mar.9: 47 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at.
Tanrı'nın Egemenliği'ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir.
Luka -
BÖLÜM 12 : Luk.12: 5 Kimden korkmanız gerektiğini size açıklayayım: Kişiyi
öldürdükten sonra cehenneme atma
yetkisine sahip olan Tanrı'dan korkun. Evet, size söylüyorum, O'ndan korkun.
Yakup'un
Mektubu - BÖLÜM 3 : Yak.3: 6 Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir
kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın
gidişini alevlendirir.
Petrus'un
İkinci Mektubu - BÖLÜM 2 : 2.Pe.2: 4 Tanrı günah işleyen melekleri
esirgemedi; onları cehenneme atıp
karanlıkta zincire vurdu. Yargılanıncaya dek orada tutulacaklar.
İnanç Virüsü-3 (The Root of evil The Virus of Faith)
Raviler
Kütüb-ü Sitte -
Hadisler 1
: 1 - Ubade İbnu's-Sâmit el-Ensarî hazretleri demiştir ki: "Hz. Peygamber
aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdular: "Kim Allah'tan başka ilâh
olmadığına Allah'ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed'in onun kulu ve Resûlu
olduğuna, keza Hz. İsâ'nın da Allah'ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem'e attığı
bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennem in hak olduğuna
şehâdet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine
koyacaktır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1 : Tirmizî Sıfatu Cehennem 10,
(2601).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1 : 11 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Muhammed'in nefsini kudret eliyle
tutan zâta yemîn ederim ki, bu ümmetten her kim -Yahudî olsun, Hristiyan olsun-
beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa mutlaka cehennem ehlinden
olacaktır".
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1 : Adamcağız -veya cemaatten biri- yine sordu: Öyleyse niye
çalışılsın ki? Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamada bulundu:
"Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli müyesser kılınır, ateş ehli
olanlara da cehennem liklerin ameli müyesser kılınır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1 : 47 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor; Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm): "Her çocuk fıtrat üzerine doğar" buyurdu ve
sonra da "Şu ayeti okuyun" dedi: "Allah'ın yaratılışta verdiği
fıtrat..." (Rum; 30). Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözünü
şöyle tamamladı: "Çocuğu anne ve babası Yahudileştirir veya
Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir. Tıpkı hayvanın doğurunca, azaları tam
olarak yavru doğurması gibi. Siz kesmezden önce, kulağı kesik olarak doğmuş
hayvana rastlar mısınız?" Dinleyenler: "Ey Allah'ın Resûlu, küçükken
ölenler hakkında ne dersiniz (cennetlik mi, cehennem lik mi?)
diye sordular. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi:
"(Yaşasalardı) nasıl bir amel işleyeceklerdi Allah daha iyi bilir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1 : "-Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in huzurunda
olduğumuz sırada bize cennet ve cehennem den söz
edilir, sanki gözlerimizle görmüş gibi oluruz. Oradan ayrılıp çoluk çocuğumuza,
bağ bahçemize karışınca çoklukla unutup gidiyoruz". Hz. Ebu Bekir
(radıyallahu anh) de:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1 : "-Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelâl'e kasem olsun
siz, benim yanımdaki hâli dışarda da devam etirip (cennet ve cehennem i) hatırlama
işini koruyabilseniz melekler sizinle yataklarınızda, yollarda müsafaha ederdi.
Fakat ey Hanzala, bazan öyle bazan böyle olması normaldir (münâfıklık
değildir)" dedi ve (son cümleyi üç kere tekrarladı."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 100 : 143 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Gümüş kaptan su içen, karnına cehennem ateşi
dolduruyor demektir"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 300 : "-Mal biriktirenleri, cehennem ateşinde
kızdırılan taşlarla müjdele. Bu kızgın taşlar onların her birinin memelerinin
uçlarına konacak, tâ kürek kemiklerinden çıkacak; kürek kemiklerine konacak, ta
meme uçlarından çıkacak. (Böylece) çalkalanıp duracaklar" dedi. Bu
konuşmayı dinleyenler başlarını indirdiler. Onlardan hiçbirinin bu adama cevap
verdiğini görmedim. Bunun üzerine adam dönüp gitti. Ben de peşinden onu takip
ettim. Nihayet bir direğin dibine oturdu.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 400 : 423 - Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Kur'ân'ı okur, ezberler,
helâl kıldığı şeyi helâl kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabûl ederse
Allah, o kimseyi cennete koyar. Ayrıca hepsine cehennem şart
olmuş bulunan ailesinden on kişiye şefaatçi kılınır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 400 : 463 - Nu'mân İbnu Beşir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Dua,
ibadettir", sonra şu ayeti okudu: "Rabbiniz: Bana dua edin ki size
icâbet edeyim. Bana ibâdet etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler varya, alçalmış
ve hakir olarak cehennem e gireceklerdir" buyurmuşlardır" (Mü'min, 69).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : 513 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm), Bedir savaşında Kureyş'i yendikten sonra Medine'ye
döndüğü zaman Yahudileri toplayarak onlara: "Kureyş'in başına gelen
musibet size de gelmeden Müslüman olun" dedi. Onlar cevâben: "Ey
Muhammed, Kureyş'ten savaşmasını bilmeyen top bir grubu mağlub etmen sakın seni
aldatmasın. Şayet bizimle savaşacak olursan bizim kimler olduğumuzu öğrenecek
ve bizim gibisiyle hiç karşılaşmadığını anlayacaksın!" dediler. Bunun
üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "(Habibim), "O (Yahudi)
kafirlerine de ki: Yakında mağlub olacaksınız ve (toptan) cehennem e
sürüleceksiniz. O, ne kötü yataktır, (Bedir muharebesinde) karşılaşan iki grub
hakkında sizin için muhakkak bir ibret vardı. (Onlardan) bir grub Allah yolunda
dövüşüyordu, diğeri ise kâfirdi" (Âl-i İmrân, 12-13).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : 562 - Hârice İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zeyd
İbnu Sâbit (radıyallahu anh)'i şöyle derken dinledim: "Kim bir mü'mini
kasden öldürürse cezâsı, içinde temelli kalacağı cehennem dir.
Allah ona gazab etmiş, lânetlemiş ve büyük azab hazırlamıştır" (Nisa, 93)
ayeti, Furkân suresindeki "Onlar, allah'ın yanında başka tanrı tutup ona
yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar..."
(Furkân 68) ayetinden altı ay kadar sonra nâzil oldu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : Nesâî merhumun bir rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Kim
bir mü'mini kasden öldürürse cezası, içinde ebedi kalacağı cehennem dir"
ayeti indiği zaman (ayette ifade edilen şiddet sebebiyle) çok korktuk. Bunun
üzerine (bize rahatlık getiren) Furkân suresindeki "Onlar, Allah'ın
yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız
yere kıymazlar..." ayeti nazil oldu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : 563 - Sa'îd İbnu Cübeyr (radıyallahu anh) anlatıyor: "İbnu
Abbas (radıyallahu anhümâ)'a: "Bir mü'mini kasden öldürenin tevbesi makbul
olur mu?" diye sordum da bana "Hayır!" diye cevap verdi. Ben de
kendisine, Furkân suresindeki: "Onlar ki Allah'ın yanında başka tanrı
tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar... Ancak tevbe
eden, inanıp, yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini
iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder" (Furkan, 68-70)
ayetini okudum. Bana şu cevabı verdi. "Senin okuduğun ayet Mekke'de nâzil
olmuştur. Onu Medine'de nazil olan: "Kim bir mü'mini kasden öldürürse, cezası,
içinde ebedî kalacağı cehennem dir..." (Nisa, 93) ayeti neshetmiştir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : merhum, "Kim bir mü'mini kasden öldürürse cezası içinde
ebedî kalacağı cehennem dir" ayeti hakkında şöyle söylemiştir: "Evet, bu cürmün
cezası budur. Ancak, Allah dilerse onun bu cezasını affeder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : 573 - Etbauttâbiin'den Muhammed İbnu Abdirrahman anlatıyor:
(Abdullah İbnu Zübeyr'in hilâfeti sırasında Şamlılara karşı gönderilmek üzere)
Medine halkından askeri bir birlik teşkili kararlaştırıldı. Birliğe de
yazıldım. Bu esnada İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın azadlısı İkrime ile
karşılaştım, durumu ona anlatmıştım. Bu sefere katılmayı bana şiddetle
yasakladı. Sonra da şunu anlattı: "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) bana
haber verdi ki: "Müslümanlardan bir grup (Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) devrinde) müşriklerle berâberdi ve onların sayılarını artırıyorlardı.
Müşriklere atılan ok, bazan gelip onlardan birine isabet etip öldürdüğü
oluyordu. Kılıç darbeleriyle hayatlarını kaybedenler de vardı. Bunun üzerine
Cenâb-ı Hak şu ayeti indirdi: "Kendilerine yazık edenlerin canlarını
melekler aldıkları zaman onlara: "Ne yaptınız bakalım? deyince, "Biz
yeryüzünde zavallı kimselerdik" diyecekler, melekler de: "Allah'ın
arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" cevabını verecekler,
onların varacakları yer cehennem dir. Orası ne kötü
dönülecek yerdir" (Nisa, 97).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : Yukarıdaki ayetler inince Büşeyr, müşriklere iltihak etti.
Gidip Sülâfe Bintu Sa'd İbni Sümeyye'ye misafir oldu. Bunun üzerine Cenab-ı
Hakk şu ayeti indirdi: "Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra,
Peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi, döndüğü yöne
döndürür ve onu cehennem e sokarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir. Allah kendisine ortak
koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a
ortak koşan derin bir sapıklığa sapmış olur." (Nisa, 115-116).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : Enes (radıyallahu anh) devamla dedi ki: "Ben sağıma soluma
bakmaya başladım. Bir de ne göreyim, herkes elbisesini başına sarmış ağlıyordu.
(Kimseden ses çıkmıyordu). Derken, münakaya falan ettiği zaman, babasından
başka birisine nisbet edilen bir kimse ilk konuşan oldu: "Ey allah'ın
Resûlü! Babam kimdir?" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Baban Hüzâfedir" buyurdu. Hz. Ömer (radıyallahu anh) de: "Rabb
olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Muhammed'den
razıyız. Fitnelerden Allah'a sığınırız" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm) de: "Hayır ve şer her ikisinin de bugünkü kadar bol indiğini hiç
mi hiç görmedim. Bana cennet ve cehennem gözle
görülecek hale getirildi ve onları şu duvarın önünde gördüm." dedi.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 500 : İbnu'l-müseyyib, Ebu Hüreyre'den şu sözü nakleder:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Amr İbnu Âmir
el-Huzâ'iyi, cehennem de barsaklarını sürürken gördüm. Bu adam, hayvanları putlara adak
olsun diye ilk salıveren (sâibe bırakan) kimse idi."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : 612 - Müslim İbnu Yesâr el-Cühenî anlatıyor: "Hz. Ömer
(radıyallahu anh)'den: "Rabbim Benî Adem'den, bellerinden zürriyetlerini
alıp da onları nefislerine karşı şâhid tutarak: "Rabbiniz değil
miyim?" diye işhâd ettiği vakit belâ (evet) dediler: Şâhidiz. "Kıyamet
günü bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz. Yahud: "Ancak önceden
atalarımız şirk koştular, biz ise onlardan sonra bir zürriyet idik, şimdi o
bâtılı te'sis edenlerin yaptıklarıyla bizi helâk mı edeceksin?"
demeyesiniz" (A'raf 172-173) ayetinden soruldu Hz. Ömer (radıyallahu anh)
şu cevabı verdi: "Bu ayetten Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a da
sorulmuştu. O şöyle açıkladı: "Allah Teâla hazretleri, Hz. Adem'i yarattı
sonra sağ eliyle meshedip ondan bir zürriyet çıkardı ve: "Bunlar cennet
içindir, bunlar cennet ehlinin ameliyle amel ederler" dedi. Rabb Teâla,
ikinci defa sırtını okşadı, ondan bir nesil daha çıkardı ve: "Bunları da cehennem için
yarattım, bunlar da cehennem ehlinin amelini işleyecekler" dedi.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : Cemaatten bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! (kaderimiz
ezelden yazılmış ise) niye amel ediyoruz? diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) şu açıklamayı yaptı: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak
yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıştırır. Öyle ki cennetliklerin bir
ameli üzere ölür ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli
olarak yaratmışsa, onu da cehennem liklerin amelinde istimal
eder. Öyle ki bu da cehennem liklerin bir ameli üzere ölür, Allah da onu cehennem e koyar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : 619 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Tekrar
savaşmak için bir tarafa çekilmek veya bir başka topluluğa katılmak maksadı
dışında, savaş günü arkasını düşmana dönen kimse Allah'tan bir gazaba uğramış
olur. Onun varacağı yer cehennem dir. Ne kötü bir
dönüştür!" (Enfâl, 16) ayeti Bedir günü indi."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : 642 - Tabiinden Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: "Rebeze'ye
uğramıştım. Orada Ebu Zerr (radıyallahu anh)'i gördüm. Kendisine: "Seni
buraya getiren sebep nedir?" diye sordum. Şöyle açıkladı:
"Şam'daydım. Bir ayet hakkında Muâviye (radıyallahu anh) ile ihtilâfa
düştük. Ayet şu: "Ey iman edenler! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların
mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü
biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele. Bunlar cehennem ateşinde
kızdırıldığı gün, alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. "Bu,
kendiniz için biriktirdiğinizdir, biriktirdiğinizi tadın" denecek"
(Tevbe, 34-35). Muâviye (radıyallahu anh): "Bu ayet ehli kitap hakkında
inmiştir" dedi. Ben ise: "Hem bizim, hem de onlar hakkında indi"
dedim. Bu mesele üzerinde aramızda ihtilaf çıktı. Halife Hz. Osman (radıyallahu
anh)'a yazarak beni şikayet etti. Hz. Osman bana yazarak Medine'ye gelmemi
emretti. Bunun üzerine Medine'ye geldim. Halk, sanki daha önce beni hiç
görmemiş gibi, çoklukla etrafımı sardı. Durumu Osman (radıyallahu anh)'a açtım.
Bana: "İstersen buraya yakın bir yere git" dedi. İşte beni buraya getiren
gerçek sebep budur. Benim üzerime Habeşli siyahi bir köleyi âmir tayin etseler
mutlaka dinler, itaat ederim."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : Ka'b şunu da dermiş: "Allah'a yeminle söylüyorum, Allah
beni İslâm'la şereflendirdikten sonra, bana göre, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a söylediğim doğru sözden daha büyük bir nimet vermemiştir. (Allah'ın
bana lutfettiği birinci büyük nimeti İslâm'la müşerref olmam, ikinci büyük
nimeti de Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a doğru söz söylememi nasib etmiş
olmasıdır). Aksi takdirde, diğer yalan söyleyenler gibi ben de helâk olacaktım.
Nitekim Cenâb-ı Hak, vahiy indirdiği zaman, yalan söyleyenler hakkında, bir
kimse için söylenebilecek en kötü şeyi söylemiştir. Allahu Teâla şöyle
buyurmuştur: "Döndüğünüzde, kendilerin çıkışmamanız için, Allah'a yemin
edeceklerdir. Siz onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar pistirler. Yaptıklarının
karşılığı olarak varacakları yer cehennem dir.
Kendilerinden hoşnud olasınız diye, size yemin verirler. Siz onlardan razı
olsanız bile, Allah yoldan çıkmış fasık kimselerden razı olmaz" (Tevbe,
95-96).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : 664 - Ebu Umame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm): "Ardında cehennem vardır,
orada kendisine irinli su içirilecektir" (İbrahim 14, 16) ayeti hakkında
şu açıklamayı yaptı: "İrin ağzına yaklaştırılır, ondan ikrah eder,
iğrenir. Biraz daha yaklaştırılınca suratı yanar ve başının derisi dökülür.
İrini içince kıçından çıkıncaya kadar, (geçtiği yerleri ve bu meyanda)
bağırsaklarını param parça eder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : Tirmizi, Cehennem , 4, (2586).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 600 : 667 - İbnu Abbas (radıyallahu anhüma), "Allah'ın verdiği
nimetleri nankörlükle karşılayanları ve milletlerini helâk yurduna,
yaslanacakları cehennem e götürenleri görmüyor musun?" (İbrahim, 27-28) ayetini
açıklama sadedinde: "Onlar vallahi Kureyş kâfirleridir. Nankörlükle
karşılanan nimet de Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'dir. "Helak
yurduna... götürdüler"in manası, "Bedir günü ateşe ...
götürdüler" demektir.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : 701 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah(aleyhissalâtu vesselâm) okudu: "Ey Muhammed! Hâlâ gaflet
içinde bulunanları ve hâlâ inanmayanları, onları işin bitmiş olacağı o hasret
günü ile uyar" (Meryem 39). Sonra dedi ki: "(Kıyamet günü) ölüm alaca
bir koç suretinde getirilir. Cennetle cehennem arasında
yer alan sur üzerinde durdurulur. Önce:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : -"Ey cehennem ahalisi!" diye
bağırılır, onlar da başlarını kaldırırlar. Sonra sorulur:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : Koç yatırılır ve kesilir. Eğer, Allah cennet ahalisi için
hayata hükmetmemiş olsaydı, neşeyle ölürlerdi. Cehennem ahalisi
için de Allah hayata, bekaya hükmetmemiş olsaydı onlar da üzülerek
ölürlerdi."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : "(Hudeybiye biatına katılan) ashâbu'ş-şecere'den hiç kimse
inşaallah cehennem e girmeyecektir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : Bunun üzerine Hz. Hafsa (radıyallahu anhâ) şu ayeti okudu:
"Sizden cehennem e uğramayacak yoktur. Bu, Rabbinin, yapmayı üzerine aldığı
kesinleşmiş bir hükümdür" (Meryem 71).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : 705 - Süddî anlatıyor: "Mürre el-Hemedânî'ye, "Sizden
cehennem e uğramayacak yoktur" (Meryem 71) ayetinden sordum. Bunun
üzerine bana İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ın Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'den rivayet ettiği şu hadisi rivayet etti: "İnsanlar ateşe
girerler, sonra amellerine göre ondan çıkarlar: Onların ilk grubu şimşek
hızıyla çıkar, ikinci grub rüzgar gibi çıkar. Sonra at sür'atiyle, at binicisi
süratiyle, sonra yaya koşusuyla, en sonra da yaya yürüyüşüyle çıkar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : 772 - Alâ İbnu Ziyâd'ın anlattığına göre, cehennem i
zikrederken bir adam kendisine:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : "- Allahu Tealâ: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı
giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah
günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir"
(Zümer, 53) ve: "...Aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe
yoktur" (Mü'min 43) buyurmuş olunca, ben ümidsizliğe düşürebilirim. Ne var
ki, siz kötü amellerinize rağmen cennetle müjdelenmekten hoşlanıyorsunuz.
Halbuki Allah, Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i itaat edenler için cennetle
müjdelemek, isyan edenler için de cehennem le
korkutmak üzere gönderdi." dedi.
İnanç Virüsü-4 (The Root of evil The Virus of Faith)
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 700 : Tirmizî, Sıfatu Cehennem 4,
(2584-2587), Tefsir, Sâil (Meâric) 3319).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 800 : 804 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Kureyş
müşrikleri, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'le kader mevzuunda tartışmak
için geldiler. Bunun üzerine şu âyet nâzil oldu (meâlen): "O gün onlar
yüzlri üstünde sürüklenirler. (Onlara) tadın cehennem in
dokunuşunu" (denilir). Şüphesiz ki biz, herşeyi bir takdir ile
yarattık" (Kamer, 48-49).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 800 : 847 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm), (Müddessir suresinin, "Onu sarp bir yokuşa
sardıracağım" mealindeki 17. âyetinde geçen (sarp yokuş) kelimesini
"Ateşten bir dağdır, kâfır ona yetmiş yılda çıkar, çıktıktan sonra tekrar
yetmiş yılda cehennem e geri iner. Böylece cehennem de
ebediyyen azab çeker" diye açıklamıştır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 800 : 848 - Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Yahudilerden
bir kısmı, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in bazı ashâbına:
"Peygamberiniz, cehennem bekçilerinin sayısını biliyor mu?" diye sordular. Onlar:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 800 : "- Yahudiler, dedi, onlara: "Peygamberiniz cehennem bekçilerinin
sayısını biliyor mu?" diye sordu.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 800 : Yahudiler geldiler ve: "- Ey Ebu'l-Kasım, cehennem in
bekçileri kaç tanedir?" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)
parmaklarıyla bir on, bir de dokuz göstererek "19" dedi.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 800 : "Ölümü görüp bildiği halde gamsız-kedersiz yaşayana
şaşarım. Cehennem e kesinlikle inandığı halde gülene şaşarım. İçinde yaşayanlarla
birlikte dünyanın devamlı değiştiğini görüp de ondan tatmin bulana şaşarım.
Kadere inanıp da (haram-helal ayırımı yapmadan hırsla mal peşinde) yorulana
şaşarım. Âhiret hesabına inanıp da o maksadla çalışmayana şaşarım."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 900 : - Taşla başı yarılan, o ilk gördüğün adam, Kur'ân'ı atıp
reddeden, farz namazlarda uyuyup kılmayan kimsedir. Ensesine kadar yüzünün
derileri, burnu, gözü soyulan adam, evinden çıkıp yalanlar uydurup, etrafa
yalan saran kimsedir. Fırın gibi bir binanın içinde gördüğün kadınlı erkekli
çıplak kimseler, zina yapan erkek ve kadınlardır. Kan nehrinde yüzüp ağzına taş
atılan adam fâiz yiyen adamdır. Ateşin yanında durup onu yakan ve etrafında
dönen pis manzaralı adam, cehennem in, ateşin bekçisidir.
Bahçede gördüğün uzun boylu adam İbrahim (aleyhissalâtu vesselâm)'di. Onun
etrafındaki çocuklar ise, fıtrat üzere (bûluğa ermeden) ölen çocuklardır.
"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 900 : 946 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında kişi, bir rüya görecek olsa
onu aleyhissalâtu vesselâm efendimize anlatırdı. O sıralarda ben genç, bekâr
bir delikanlıydım, mescidde yatıp kalkıyordum. Bir gün rüyamda, iki meleğin
beni yakalayıp cehennem in kenarına kadar getirdiklerini gördüm. Cehennem kuyu
çemberi gibi çemberlenmişti. Keza (kova takılan) kuyu direği gibi iki de direği
vardı. Cehennem de bazı insanlar vardı ki onları tanıdım. Hemen istiâzeye başlayıp
üç kere: "Ateşten Allah'a sığınırım" dedim. Derken beni getiren iki
meleği üçüncü bir melek karşılayıp, bana: "Niye korkuyorsun?
(korkma)" dedi.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 900 : O bana rüyada gösterildi. Üzerinde beyaz bir elbise vardı.
Şayet cehennem lik olsaydı, beyaz renkli olmayan bir elbise içerisinde olması
gerekirdi. "
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 900 : "Allah korkusuyla göz yaşı döken kimse, süt memeye geri dönmedikçe
ateşe girmez. Bir kul üzerinde, Allah yolunda yapışan tozla, cehennem in dumanı
biraraya gelmez."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 900 : 977 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Rasûlullah
buyurdu ki: "Kâfır ile onu öldüren ebediyyen cehennem de bir
araya gelmezler, keza bir kulun karnında, Allah yolunda (yutulmuş olan) tozla cehennem ateşi bir
araya gelmezler, keza, bir kulun kalbinde imanla hased bir araya
gelmezler."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1100 : "O cehennem dedir!" buyurdu. Bu
söz üzerine adamı görmeye gittiler. üzerinde, ganimetten çalınmış bir aba
buldular."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1600 : 1621 - Yahya İbnu Ebî Râşidin İbnu Ömer'den naklettiğine göre,
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle
söylediğini işitmiştir: "Kim şefaat ederek, Allah'ın haddlerinden birinin
tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmiş olur.
Kim bilerek bâtı1 bir dâvayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah
kendisine buğzeder. Kim mü'mine onda olmayan bir kötülüğü nisbet ederse, bundan
tevbe edinceye kadar cehennem liklerin vücudlarından çıkan irinlerden hâsıl olan çirkefin içine
iskan eder. Kim haksız bir dâvaya yardımcı olursa, Allaah'ın gazabını kazanmış
olarak döner."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1600 : 1658 - Târık İbnu Şihâb (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ömer
İbnu'l-Hattâb dedi ki: "(Birgün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
aramızdan doğrularak mahlükatın ilk yaratılışından başlayarak (geçmiş olan
gelecek olan bütün safaları) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehennem e
girmesine kadar anlattı. Bunu bir kısmı öğrendi, bir kısmı unuttu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1600 : Buhârî, Bed'ül-Halk 10; Müslim, Mesâcid 185, (617); Tirmizî,
Sıfatu Cehennem 9, (2595); İbnu Mâce, Zühd 38, (4319); Muvatta, Yükûtu's-Salât 27,
(1,15).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1700 : 1722 - Nu'man İbnu Beşîr (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Dua ibadetin kendisidir"
buyurdular ve sonra şu âyeti okudular. (Meâlen): "Rabbiniz: ''Bana dua
edin ki size icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler
alçalmış olarak cehennem e gireceklerdir" buyurdu." (Gâfır 60).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1700 : Tirmizî, Cehennem 9, (2597).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1700 : "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) teşehhüdden sonra
şunu okurdu: "Allahümme inni eüzu bike min azâbi cehennem ve eüzu
bike min azâbi'I-kabri ve eüzu bike min fitneti'd-Deccâl ve eüzu bike min
fitneti'I-mahyâ ve'I-memât. (AIIahım, ben cehennem azabından
sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım. Deccal fitnesinden de sana
sığınırım, hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım)".
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1700 : Allahım! Anlayışım kıt, amelim az da olsa (dünyevi ve uhrevi)
ihtiyaçlarımı senin kapına indiriyor (karşılanmasını senden taleb ediyorum).
Ràhmetine muhtacım, halimi arzediyorum. (İhtiyacım ve fakrim sebebiyledir ki)
ey işlere hükmedip yerine getiren, kalplerin ihtiyacını görüp şifâyâb kilan
Rabbim! Denizlerin aralarını ayırdığın gibi benimle cehennem azabının
arasını da ayırmanı, helâke dâvetten, kabir azabindan korumanı diliyorum.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1700 : Ey Allahım! Ey (Kur'ân gibi, din gibi) kuvvetli ipin, (şeriat
gibi) doğru yolun sahibi! Kâfirler için cehennem vaadettiğin
kıyamet gününde, senden cehennem e karşı emniyet, arkadan
başlayacak ebediyet gününde de huzur-i kibriyana ulaşmış mukarrebin meleklerle,
(dünyada iken çok) rükü ve secde yapanlar ve ahidlerini ifa edenlerle birlikte
cennet istiyorum. Sen sınırsız rahmet sahibisin, sen (seni dost edinenlere)
hadsiz sevgi sahibisin, sen dilediğini yaparsın. (Dilek sahipleri ne kadar çok,
ne kadar büyük şeyler isteseler hepsini yerine getirirsin.)
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1700 : 1790 - Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) teheccüt namazı kılmak üzere
geceleyin kalkınca şu duayı okurdu: "AIIahım, Rabbimiz! Hamdler sanadır.
Sen arz ve semâvatin ve onlarda bulunanIarın kayyumu ve ayakta tutanısın,
hamdler yalnızca senin içindir. Sen semâvat ve arzın ve onlarda bulunanların
nûrusun, hamdler yalnızca sanadır. Sen haksın, va'din de haktır. Sana kavuşmak
haktır, sözün haktır. Cennet haktır, cehennem de
haktır. Peygamberler hàktır, Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) de haktır.
Kıyamet de haktır.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1700 : "Elhamdulillah geceye erdik. Mülk de, Allah için geceye
erdi. AIlah'tan başka ilâh yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur,
hamdler 0'nàdır, O, her şeye kâdirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayrı, bundan
sonra olacak hayrı senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak şerden ve bundan
sonra olacak şerlerden sana sığınıyorum. Ràbbim! TembeIlikten yaşlılığın
kötülüklerinden sana sığınıyorum. Rabbim! Cehennem azabından,
kabir azabından sana sığınıyorum!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1800 : 1845 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah'ın duasının çoğu: "Allahümme âtina fi'd-dünya haseneten
ve fi'l âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr. (Allahım bize dünyada da bir
hayır, ahirette de bir hayır ver, bizi cehennem azâbından
koru" idi."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1800 : 1846 - Yine Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim cenneti üç
kere isterse, cennet: "AIIah'ım onu cennete koy" der. Kim AIIah'tan
üç sefer ateşe karşı koruma taleb ederse, cehennem :
"AIIah'ım onu ateşten koru" der."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : "Sizden silahları ve binekleri alacağız. Sizin mal ve
mülkünüzden elimize geçenleri ganimet yapacağız, bizden ele geçirdiklerinizi
bize iade edeceksiniz, bizden öldürdüklerinizin (diyetini) borçlanacaksınız,
sizin ölüleriniz cehennem lik olacak (onlar için herhangi. bir ödeme yapmayacağız). Allah
Resülü'nün halifesine ve muhâcirlerine sizi mazur kılmalarına sebep olacak bir
durum (iyi hal) gösterinceye kadar kabileleri, develerin peşini takib etmeye
bırakacak (onlara karışmayacak)sınız."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : Hz. Ebü Bekir (radıyallâhu anh) bu söylediklerini heyet
mensuplarına teklif olarak arzetti. Hz. Ömer (radıyallahu anh) söz alıp şunu
söyledi: "Bahsettiğin "yerden -yurttan edecek savaş ve rezil- rüsvay
edecek sulh" sözün var ya! Ne güzel de söyledin. Ya şu, "Sizden ele
geçirdiklerimizi ganimet yapacağız, bizden ele geçirdiklerinizi iade
edeceksiniz!" sözün var ya! Ne güzel söyledin. "Bizden öldürdükleriniz
için borçlanacaksınız, sizin ölüleriniz cehennem lik"
sözüne gelince, bizim ölülerimiz Allah'ın emri üzerine savaştılar ve
öldürüldüler, onların ecirleri Allah'ın üzerinedir, onlar için diyet
yoktur."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : "Eğer cehennem i görselerdi ondan daha
şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı" derler. Bunun üzerini Rabb
Teâla şunu söyler:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : 1964 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki: "Bir kadın, eve
hapsettiği bir kedi yüzünden cehennem e gitti. Kediyi hapsederek
yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşerâtından yemeye de salmamıştı."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : "Ey Ebü Hüreyre! Bu üç kimse, Kıyamet günü, cehennem in,
aleyhlerinde kabaracağı Allah'ın ilk üç mahlükudur!" dedi."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : 1978 - Ka'b İbnu Mâlik (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim:
"Kim âlim geçinmek, sefihlerle münâzara yapmak ve halkın dikkatlerini
kendine çekmek gibi maksadlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehennem e
atar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : "O, dedi, cehennem de bir
vâdidir; cehennem , o vâdiden her gün yüz kere AIIah (c.c)'a sığınma taleb
eder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 1900 : 1984 - Ebü Vâil anlatıyor: "Hz. Üsâme (radıyallâhu anh)'yi
işittim diyordu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kıyamet günü bir adam getirilip ateşe atılır. Karnındaki barsakları
dışarı çıkar. Onları, eşeğin değirmen taşını dönderdiği gibi dönderir. Derken, cehennem ahâlisi
etrafında toplanır ve: "Ey fülan, sen dünyada iken (bize) ma'rufu emderip,
münkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim
ama kendim yapmazdım, münkeri yasaklardım ama kendim yapardım" diye cevap
verir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 2000 : 2050 - Üsâme İbnu Zeyd (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "(Mirâc
sırasında) cennetin kapısında durup içeri baktım. Oraya girenlerin büyük
çoğunIuğunun miskinler olduğunu gördüm. Dünyadaki imkân sâhiplerinin cehennem likleri
ateşe gitmeye emrolunmuşlardı, geri kalanlar da mahpus idiler. Cehennem in
kapısında da durdum. Oraya girenlerin büyük çoğunluğu da kadınlardı."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 2100 : 2142 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'ın anlattığına göre:
"Kendisine bir adam gelip: "Ben ressamım, şu resimleri yaptım. Bana
bu hususta fetva ver!" dedi. İbnu Abbas adama: "Bana yaklaş!"
emretti, adam yaklaşınca: "Bana daha da yaklaş!" dedi. Adam yaklaştı.
İbnu Abbas elini başının üzerine koydu ve: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ı dinledim. Şöyle diyordu: "Bütün tasvirciler ateştedir. Allah
ressamın yaptığı her bir resim için bir nefis koyar ve bu ona cehennem de azab
verir." İbnu Abbas devamla adama dedi ki: "İlla da resim yapacaksan
ağaç yap, canı olmayan şeyin resmini yap."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 2100 : 2149 - Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sehâvet sahibi
Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennem den
uzaktır. Cimri ise AIlahtan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehennem e
yakındır. Câhil sehâvet sahibini AIIah, cimri ibadet düşkününden daha çok
sever."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 2300 : 2368 - Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hararet
şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Çünkü, şiddetli hararet cehennem den bir
kabarmadır.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 2300 : "Şiddetli hararet cehennem in bir
kabarmasıdır. Öyleyse, hararet şiddetlenince öğle namazını (vakit) serinleyince
kılın" dedi.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 2300 : Bundan sonra namaz -güneş gün ortasında mızrağın tepesine
gelinceye kadar- yine (meleklerin) beraberlik ve şehadetine mazhardır. Güneşin
tepe noktasına gelme saati, cehennem kapılarının açıldığı ve cehennem in
coşturulduğu bir saattir; namazı (eşyaların gölgesi) doğu tarafa sarkıncaya
kadar terkedin.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 2800 : 2862 - Tirmizî'de Mu'az İbnu Enes 'ten merfu olarak şu rivayet
kaydedilmiştir: "Cum'a günü kim cemaatin omuzlarını yararak ilerlerse cehennem e bir
köprü ittihaz olunur. ''
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 3000 : 3014 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bayrama katıldım. Efendimiz hutbeden
önce, ezansız ve ikametsiz namaz kıldırdı. Sonra Bilâl (radıyallahu anh)'e
dayanarak kalktı. AIlah'tan korkmayı emretti ve O'na itaate teşvik etti.
İnsanlara vaaz edip (ölümü, ahireti, cenneti, cehennem i)
hatırlattı.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 3000 : "Allah için tasadduk edin, zira sizin ekseriyetiniz cehennem odunusunuz!''
buyurdu. Yanakları kararmış itibarlı kadınlardan biri kalkarak:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 3000 : "Niçin ey Allah'ın Resülü? dedi (niye cehennem odunlarıyız?)''
Resulullah açıkladı:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 3000 : 3088 - Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"ResuluIIah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ramazan ayı
girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennem in
kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 3300 : Bir diğer rivâyette şöyle buyrulmuştur: Kim üç günden fazla küs
kalır ve ölürse cehennem e girer.''
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 3900 : 3967 - Rafi İbnu Hadic radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hararet, cehennem den bir
kabarmadır. Hararetinizi (soğuk) su ile soğutunuz."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4000 : 4097 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma
anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir
ayet bile olsa benden başkasına götürün. Beni İsrail (hikâyelerin)den de
rivayet edin, bunda bir mahzur yok. Ancak kim bile bile bana yalan nisbet ederse
cehennem deki yerini hazırlasın."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4200 : Ebu Süfyan İbnu'l-Haris İbni Abdilmuttalib ona şöyle cevap
verdi: "Allah bu yapılanı (yangını) devam ettirsin. -Büreyre'nin etrafını
da cehennem yaksın. Yangından hengimizin uzakta olduğunu bileceksin.- Mekke,
Medine'den hangisinin zarardide olduğunu göreceksin."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4200 : "Hayır eşitlik yok! Bizim ölülerimiz cennette, sizinkiler cehennem de!
deyin!" buyurdular.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4200 : "Es Seleme! Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıryor,
cennetin de cehennem in de hak olduğunu biliyorsan, benimle şehadet arasına engel
olma!" dedi. Ben de onu bıraktım. Abdurrahman'la karşılaştılar.
Abdurrahman'ın atını hemen öldürdü, Abdurrahman da onu yaralayarak öldürdü ve
onun atına atladı. Derken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın süvarisi Ebu
Katade radıyallahu anh Abdurrahman'a yetişti, yaralayıp öldürdü. Muhammed'in
yüzünü şerefli kılan Zat'a yemin olsun, ben onları yaya koşarak takip ettim.
Öyle ki, arkamda Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabı ve tozları
sebebiyle bir şey görmüyordum. Gün batımı öncesine kadar böyle devam ettik. Bu
sırada bir dağ yoluna saptılar, orada Zû-Karad denen bir su vardı. Sudan iç mek
için sapılmıştı, çünkü susamışlardı. Peşlerinden koşarak gelen bana baktılar.
Ben onları bundan uzaklaştırdım, bir damla bile tadamadılar. Oradan çıkıp
zorlak veren bir dağ yoluna saptılar. Ben koşup onlardan bir adama yetiştim,
omuz kemiğine bir ok sapladım.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4200 : "Kim bir
müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese,
Allah ona mutlaka onun mislini cehennem den
tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir)
sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâla Hazretleri
mutlaka, onun bir mislini cehennem den ona giydirecektir. Kim
de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder
(orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için
riyakarlıklara girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler
makamına oturtarak (rezil eder ve mürailere münasib azabla
azablandırır.)"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4200 : "Kim bir mü'mini
bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet
günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana
kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kıyamet günü, cehennem köprülerinden
birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar
hapseder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4400 : "(Sorma), Şerr var! Sesim, "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm'ın sesinin üstüne çıkıyordu, bütün amelim gitti, cehennem liğim"
dedi. Adam, Sâbit'in bu sözlerini işitince doğru Aleyhissalâtu vesselâm'a geldi
ve durumu haber verdi.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4400 : "Ona git ve şöyle buyurdular, sen cehennem lik
değilsin, bilakis sen cennetliksin!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4400 : "Öncekini hayırla yâdettiniz ona cennet vacib oldu.
İkincisini kötülükle yadettiniz ona da cehennem vacib
oldu. Sizler Allah'ın yeryüzündeki şahidlerisiniz!" buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4400 : "Allah sana, cehennem hey'etini
çıkarmanı emrediyor!" Adem sorar:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4400 : "Ey Rabbim, cehennem hey'eti
ne kadardır?"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4400 : "Müslüman bir kimse öldü mü, Allah ona bedel bir yahudi
veya hıristiyanı cehennem e koyar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4500 : "Yasaklanmadığı müddetçe senin için istiğfar
edeceğim!" dedi. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah şu vahyi indirdi.
"(Meâlen:) "Akraba bile olsalar, onların cehennem lik
oldukları ortaya çıktıktan sonra müşrikler hakkında Allah'tan af dilemek ne
Peygamber'e ve ne de iman edenlere uygun düşmez" (Tevbe 113).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4500 : "Evet! dedi, olacak. O ateşin sığ bir yerindedir. Eğer ben
olmasaydım cehennem in en derin yerinde olacaktı."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4600 : "Kim güzel bir şekilde abdest alır, müslüman kardeşine,
sevap düşüncesiyle hasta ziyaretinde bulunursa, cehennem den
yetmiş yılllık yürüme mesafesi uzaklaştırılır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4600 : "Ey Allah'ın Resûlü, dedim. Beni cehennem den
uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4600 : Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (burada hikayeyi tamamlayarak)
dedi ki: "Ben de size beş şeyi emrediyorum: Allah onları bana emretti.
Dinlemek, itaat etmek, cihâd, hicret ve cemaat. Zira, kim cemaatten bir
karışcık ayrılırsa boynundaki İslam bağını çıkarıp atmıştır, geri dönen hariç.
Kim de cahiliye davası güderse o cehennem molozlarından
biridir!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4600 : Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! O kimse namazını kılar,
orucunu tutar idiyse (yine mi cehennem lik)?"
diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4600 : "Kim müslüman olduğu halde, saçından bir kıl beyazlarsa,
bu, Kıyamet günü onun için bir nûr olur. Kim Allah yolunda bir ok atarsa, bu
düşmana değse de değmese de, atan için bir köle azadı yerine geçer. Kim mü'min
bir köleyi azad ederse bu onun için cehennem den bir
azadlık vesilesi olur: Her bir uzuv için bir uzvu ateşten kurtulur.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4700 : "Evet! buyurdular. Cehennem kapısına
çağıran davetçiler var. Kim onlara icabet ederek o kapıya doğru giderse, onlar
bunu ateşe atarlar" buyurdular. Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben (o
güne) ulaşırsam, bana ne emredersiniz?" dedim.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4700 : "Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali
koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır;
(daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennem lik
olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa
olsun!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4700 : "Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik,
birkısmı da cehennem liktir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4700 : "Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennem deki yeri
yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : "Sizden birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde
cem olur. Sonra bu kadar müddetle "alaka" olur. Sonra bu kadar
müddette "mudga" olur. Sonra Allah bir meleği dört kelimeyle
gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar,
sonra ona ruh üflenir. Kendinden başka ilah olmayan zâta yemin olsun, sizden
biri, (hayatı boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle
cennet arasında bir zirâlık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve cehennem ehlinin
ameliyle amel ederek cehennem e girer. Aynı şekilde sizden biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin
amelini işler. Kendisiyle cehennem arasında bir ziralık
mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar ve cennet ehlinin amelini işleyerek
cennete girer."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : "Kişi vardır, uzun müddet cennet ehlinin amelini işler,
sonra da ameli cehennem ehlinin ameliyle hitam bulur. Yine kişi vardır, uzun müddet cehennem ehlinin
ameliyle amel eder de sonunda cennet ehlinin ameliyle hitam bulur."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : "Sen Allah'ın cenneti de cehennem i de
yarattığını, beriki için de öteki için de ahali yarattığını bilmiyor
musun?" buyurdular."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : "Sadaka zengine helal değildir; sağlığı yerinde güç kuvvet
sahibine de helal değildir. O, sersefil edici, fakre düşen, haysiyeti kırıcı
borca giren, eleme boğan kana bulaşan kimseler dışında hiç kimseye helal
değildir. Öyleyse, kim malını artırmak için insanlara el açarsa, bu, Kıyamet
günü suratında cırmalama yaralarına ve cehennem de
yiyeceği kızgın taşlara dönüşür. Öyleyse (buyursun) dileyen azla yetinsin,
dileyen de çoğaltmaya çalışsın."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : "Kadı üçtür: Biri cennetlik, ikisi cehennem liktir.
Cennetlik olan, hakkı bilip öyle hükmedendir. Hakkı bilip hükmünde (bile bile)
adaletsiz davranan cehennem liktir. Halka câhilâne hükümde bulunan da cehennem liktir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : "Arz kimseyi takdis etmez. İnsanı mukaddes kılan şey
amelidir. Bana ulaştığına göre, sen orada tabib kılınmışsın ve hastaları tedavi
ediyormuşsun. Eğer tedavi edebiliyorsan ne mutlu sana. Eğer mütetabbib isen,
insanları öldürüp cehennem lik olmaktan sakın!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : 4864 - Sahiheyn'in bir rivayetinde hadis şöyledir: "Ben de
sizin gibi bir insanım. Siz dâvalarınızın halli için bana geliyorsunuz.
Bazınızın hüccet yönüyle, diğer bazısından daha ikna edici olması, böylece
benim, işittiğime dayanarak onun lehine hükmetmem mümkündür. Kimin lehine,
kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennem den bir
ateş parçası kesmiş oluyorum."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4800 : "Eğer semâ ve arz ehli bir mü'minin kanını (haksız yere
dökmede) iştirak etselerdi, Allah her ikisini birden cehennem e
atardı."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 4900 : "Kim kendisini dağdan atarak intihar ederse o cehennem lik olur.
Orada ebedî olarak kendini dağdan atar. Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinin
içinde elinde zehir olduğu halde ebedî olarak ondan içer. Kim de kendisine
demir saplayarak intihar ederse, cehennem de ebedî
olarak o demiri karnına saplar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : 3. Geri kalanları, ateşe tapanlar. Cehennem , onların
kaylûle yaptığı yerde onlarla kaylûle yapar, geceledikleri yerde onlarla
birlikte geceler, onların sabahladıkları yerde onlarla sabahlar, onların
akşamladıkları yerde onlarla beraber akşamlar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Sen Rabbimizsin!" derler. Rabb Teâla onları
(cennete) davet eder. Cehennem in üzerine Sırat kurulur. Peygamberler arasında, ümmetiyle
Sırat'tan ilk geçen ben olurum. O gün peygamberler dışında kimse konuşmaz.
Peygamberlerin o günkü kelamı da:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Allahümme sellim, Allahümme sellim (Ey Rabbimiz selamet
ver, ey Rabbimiz selamet ver!)" olacak. Cehennem de, deve
dikeninin dikenleri gibi kancalar var. Deve dikeninin dikenlerini gördünüz
mü?" diye sordu. Ashab: "Evet!" deyince Aleyhissalatu vesselam
devam etti:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Rabb Teâla, sonra, kullar arasındaki hükmünü tamamlayacak.
Derken cennetle cehennem arasında bir kul kalacak. Bu, cennete girmede cehennem liklerin
sonuncusudur. Yüzü cehennem e doğru ilerlerken:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Üç yerde kimse kimseyi hatırlamaz: Mizan yanında; tartısı
ağır mı geldi hafif mi öğreninceye kadar; Sahifelerin uçuştuğu zaman; kendi
defteri nereye düşecek, öğreninceye kadar: Sağına mı soluna mı; yoksa arkasına
mı? Sırat'ın yanında; cehennem in iki yakası ortasına kurulunca; bunu geçinceye kadar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : 5057 - Yezîd İbnu Süheyb el-Fakîr anlatıyor: "Hâricilerin
görüşlerinden biri içime işlemişti, Haccetmek, sonra da (propaganda yapmak
üzere) insanların karşısına çıkmak arzusuyla, kalabalık bir grup içerisinde
yola çıktık. Medine'ye uğradık. Orada Câbir İbnu Abdillah radıyallahu anh,
insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennem likleri
zikretti. Ben: "Ey Resûlullah'ın arkadaşı! Sen ne konuşuyorsun? Halbuki
Allah Teâla Hazretleri: "(Ey Rabbim!) Ateşe kimi atarsan mutlaka onu
rezil-rüsvay edersin" (Âl-i İmran 192); "Ateşten her çıkmak
isteyişlerinde oraya geri çevrilirler" (Secde 20) buyurmaktadır"
dedim. Hz. Câbir:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "O, Muhammed aleyhissalâtu vesselam'a mahsus mahmûd
makamdır. Allah Teâla Hazretleri o makamın hatırına, cehennem den
çıkaracaklarını çıkarır!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Kıyamet günü, cehennem liklerin,
dünyada en müreffeh olanı getirilerek ateşe bir kere batırılacak. Sonra:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Allah Teâla Hazretleri azabı en hafif olan cehennem liğe:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Cennetlikler cennette, cehennem likler de
cehennem de oldukları zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennem in
arasına konup orada kesilir. Sonra bir münadi nida eder:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Ey ehl-i cennet! Artık ebediyet var, ölüm yok! Ey ehl-i
nâr! Artık ebediyet var, ölüm yok! Cennetliklerin sürûru bununla daha da artar.
Cehennem liklerin de hüznü artar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : 5078 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Yaktığınız ateş var ya, bu, cehennem ateşinin
yetmiş cüzünden bir cüzdür!" buyurmuştu. (Yanındakiler):
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Buhari, Bed'ü'l-Halk 10; Müslim, Cennet 29, (2843); Muvatta, Cehennem 1, (2,
994); Tirmizi,
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 8, (2594); Muvatta, Cehennem 2, (2,
994). Metin Tirmizi'ye aittir.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 4, (2587).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 2, (2578).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Veyl, cehennem de bir vadidir. Kâfir
orada, kırk yıl batar da dibine ulaşamaz."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Eğer zakkûmdan, dünyaya tek damla damlatılacak olsa, bu
dünya ehlinin yiyeceklerini ifsad ederdi. Öyleyse, yiyecek ve içeceği zakkum
olan cehennem liğin hali ne olur (anlayın)!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : irmizi, Cehennem 4, (2588).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Buhari, Bed'ü'l-Halk 10; Müslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Cehennem 9,
(2595).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Tirmizi, Cehennem 1, (2577).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Kıyamet günü cehennem ,
yetmişbin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmişbin
melek vardır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : Müslim, Cennet 29, (2842); Tirmizi, Cehennem 1,
(2576).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : CENNET VE CEHENNEM İN MÜŞTEREK YÖNLERİ
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek!" dedi. Cehennem i
yaratınca, Cebrail'e:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Cennetin etrafı mekârihle (nefsin hoşlanmadığı şeylerle)
sarılmıştır. Cehennem in etraf ı da şehevi (nefsin arzuladığı, cazip) şeylerle
sarılmıştır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Cehennem , içerisine âsiler atıldıkça: "Daha var mı?" demekten
geri durmaz. Bu hal, Rabbu'l-İzze'nin cehennem in
üzerine ayağını koyup, iki yakasını dürüp birleştirmesine kadar devam eder.
İşte o zaman cehennem :
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5000 : "Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı
ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş
ebediyyen değişmez. Cehennem likler için de durum böyledir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Size cehennem ehlini haber vereyim mi?
Bunlar kaba, cimri ve kibirli kimselerdir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Buhari, Tefsir, Nûn 1, Edeb 61, Eymân 9; Müslim, Cennet 46,
(2853); Tirmizi, Cehennem 13, (2608).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Buhari, Rikâk 8; Müslim, İman 363, (213); Tirmizi, Cehennem 12,
(2607).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Siz isteyin durun! Kâfirlerin istekleri (burada)
boşadır!" derler" (Gâfir 50). Cehennem likler
bekçilerden ümidi kesince:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : (Hadisin ravilerinden) A'meş rahimehullah der ki: "Bana
bildirildi ki, cehennem liklerin Mâlik'e yalvarmaları ile Mâlik'in onlara verdiği cevap
arasında bin yıllak zaman geçecektir. Cehennem likler,
bu sefer aralarında:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Resûlullah devamla dedi ki: "Bu cevap üzerine, cehennem ehli her
çeşit hayırdan ümidlerini keserler; hıçkırmaya, nedâmet etmeye, dövünüp
yırtınmaya başlarlar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 5, (2589).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 4, (2585).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Kâfirin cehennem deki bir
azı dişi Uhud dağı kadardır. Derisinin kalınlığı da üç gecelik yol
mesafesidir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Müslim, Cennet 44, (2851); Tirmizi, Cehennem 3, (2580,
2581, 2582).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 3, (2583).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Zürriyyetinden cehennem e
girecekleri ayır!" emreder. Âdem:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : CENNETLİKLERİN VE CEHENNEM LİKLERİN
MÜŞTEREKEN ZİKREDİLDİĞİ HADİSLER
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Cennet ve cehennem ,
aralarında (ihtilaf ederek Allah nezdinde) dâvâ açtılar. Cehennem :
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Sen benim rahmetimsin. Kullarımdan dilediklerime
rahmetimi seninle ulaştıracağım!" Sonra da cehennem e hitap
etti:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "İkiniz(in de vazifesi var! İkiniz de) dolacaksınız!"
buyurdu. Ancak cehennem , bir türlü dolmak bilmedi. Allah Teâla da ayağını üzerine bastı.
Derken cehennem :
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Yeter! Yeter!" diye inledi. Bu suretle dolmuş olan cehennem in ağzı
birbirine kavuştu. Allah mahlûkatından hiçbir ferde asla zulmetmez.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Hakkıyla cehennem lik olan cehennem likler
var ya, onlar cehennem de ne ölürler ne de yaşarlar. Lâkin günahları -yahut hataları
denmiştir- sebebiyle ateşe dûçar olan birkısım kimseler vardır ki, ateş onları
tamamen öldürür. Yanıp kömür olduktan sonra, kendilerine şefaat edilme izni
verilir. Böylece grup grup getirilirler ve cennet nehirlerine dağıtılırlar.
Sonra:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Mü'minler cehennem den
kurtarılıp, cennetle cehennem arasındaki köprüde bir müddet hapsedilirler. Bu sırada, aralarında
dünyada geçmiş olan haksızlıklar kısas edilir. Böylece günahlardan temizlenip
paklandıktan sonra cennete girmelerine izin verilir. Nefsimi kudret elinde
tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun, onlardan herbiri, cennetteki evini,
dünyadaki evinden daha iyi bilir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Muhammed aleyhissalâtu vesselâm'ın şefaati ile, birkısım
insanlar cehennem den çıkacak, cennete girecektir. Bunlara cehennem likler
denecektir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Buhari, Rikak 513, Ebu Davud, Sünnet 23, (4740); Tirmizi, Cehennem 10,
(2603).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : Tirmizi, Cehennem 10, (2602).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Cennete en son giren kimse, bazan yürür, bazan ağlar.
Ateş de arada sırada onu yalar geçer. Cehennem i tamamen
geçince dönüp ona bir nazar eder ve:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın
mı? Sen bizi cehennem den kurtarmadın mı (daha ne isteyeceğiz?)" derler. Derken
perde açılır. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey
verilmemiştir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : 5176 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Benim hakkımda yalan söylemeyin.
Zira benim üzerime yalan uyduran cehennem e
girer."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Benim üzerime söylenen yalan, bir başkası üzerine
söylenen yalan gibi değildir. Öyleyse kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennem deki
yerini hazırlasın!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : 5182 - Bir diğer rivayette: "Kalbinde hardal tanesi kadar
iman bulunan bir kimse cehennem e girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete
girmez."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "Kıyamet günü, mütekebbirler küçük karıncalar gibi
haşrolunurlar. Onları her yönden zillet bürümüştür. Cehennem de Bûles
denen bir hapishâneye sevkedilirler Ateşlerin ateşi onları bürür. Cehennem ehlinin
irinleri kendilerine içecek olarak verilir. Bu içeceğe tînetu'l-habâl
denir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5100 : "İnsanlar, ya cehennem kömüründen
başka bir şey olmayan ölmüş ecdadlarıyla övünmekten vazgeçerler, yahut da Allah
katında, burnuyla pislik yuvarlayan mayıs böceğinden daha adi bir derekeye
düşerler. Allah Teâlâ hazretleri sizlerden cahiliye kibrini temizledi. Artık o,
muttaki bir mü'min yahut bedbaht bir,fâcirdir. İnsanların hepsi Hz. Âdem'in
evlatlarıdır. Adem ise topraktan yaratılmıştır."
Kütüb-ü Sitte
- Hadisler 5300 : "Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle
bedduada bulunmayın."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5300 : "Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun,
istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennem de
çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm" buyurdular. Dinleyenlerden cesaretli bir
kadın:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5300 : "Niye cehennem liklerin çoğunu kadınlar
teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5300 : 5341 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm bir gün bize namaz kıldırdı, sonra minbere çıktı, eliyle
kıble cihetine işaret etti ve: "Size namaz kıldırdığım andan beri, bana
cennet ve cehennem gösterildi. Onlar şu duvarın önünde temessül etmiş vaziyette
idiler. Hayırda ve şerde bugünkü kadarını hiç görmedim" buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5300 : "0, annesine, Hâviye cehennem ine
götürüldü!" derler. Aleyhissalâtu vesselâm devamla der ki:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5400 : 5456 - Hâni Mevlâ Osmân İbnu Affân radıyallahu anh anlatıyor:
"Hz. Osman radıyallahu anh, bir kabrin üzerinde durunca sakalı ıslanıncaya
kadar ağlardı. Kendisine: "Cenneti ve cehennem i
hatırladığın vakit ağlamıyorsun, fakat kabri hatırlayınca ağlıyorsun!"
dediler. Bunun üzerine: "Çünkü Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle
söylediğini işittim:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5400 : "Sizden biri ölünce, kendisine akşam ve sabah (cennet veya
cehennem deki) yeri arzedilir. Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin
(yeridir), ateş ehlinden ise (yeri) ateş ehlinin (yeridir). Kendisine:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5500 : "Evet! Ey Rabbim, verdin!" deyip sağına bakacak, cehennem den başka
bir şey görmeyecek, soluna bakacak cehennem den başka
bir şey görmeyecek."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5500 : "Defolun! Vallahi biz ebediyyen size cehennem de halef
olmayacağız!" buyurdu. Sonra da:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5500 : "Eğer bana yaklaşsaydı melekler onu uzuv uzuv kapıp
parçalayacaktı!" buyurdu. Bunun üzerine Allah Teâla hazretleri şu ayeti
inzal buyurdu. (Meâlen): "Fakat insan, kendisini ihtiyaçtan uzak görünce
azgınlaşır. Dönüş ancak Rabbinedir. Allah'ın kulunu namaz kılmaktan alıkoyanı
gördün mü? Gördün mü o kâfiri? Eğer o doğru yol üzerinde olsa yahut kötülükten
sakınmayı tavsiye etse daha hayırlı olmaz mıydı? Gördün mü o kâfiri? Eğer o
yalanlayıp haktan yüz çevirirse, Allah'ın kendisini gördüğünü bilmez mi?
Andolsun ki, eğer o inkâr ve isyanına son vermezse, biz onu alnından yakalayıp cehennem e
sürükleriz. Zira o, pek yalancı ve günahkar bir alındır. O kavmini yardıma
çağırsın. Biz de zebânileri çağıracağız. Hayır sen ona aldırma, secde et ve
Rabbine yaklaş" (Alak-6-19).
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5700 : "Sen kendini kurban etme. Çünkü, eğer mü'min biriysen,
mü'min bir canı öldürmüş olacaksın; yok eğer kâfirsen, cehennem e gitmede
acelecilik etmiş olacaksın. En iyisi, bir koç satın al, bunu müslümanlar için
kes. Çünkü İshâk aleyhisselâm senden daha hayırlıdır. O bir koç ile
fidyelendi" diye cevap verdi. Adam bu cevabı İbnu Abbas radıyallahu
anhümâ'ya haber verdi. Bunun üzerine:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5700 : "Sübhânallah, Azîz ve Celîl olan Allah: "Münafıklar cehennem in en
aşağı derekesindedir" (Nisa 145) buyuruyor" dedi. Bunun üzerine
Abdullah tebessüm etti. Huzeyfe de mescidin bir kenarına oturdu. Derken
Abdullah kalktı ve arkadaşları da dağıldılar. Huzeyfe beni çağırmak için bana
bir çakıl attı, yanına geldim. Bana: "Abdullah'ın gülmesi tuhafıma gitti,
halbuki o benim söylediğimi bilen birisi. Yemin olsun nifak, siz (Tâbiîler)den
daha hayırlı bir kavme indirildi. Onlar (nifaktan) sonra tevbe ettiler. Allah
da tevbelerini kabul etti" dedi."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5700 : "Kim, (mahkeme gereği, yapması icabeden) bir yeminde yalan
yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennem deki
yerini hazırlamış olur."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5700 : "Resulullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki:
"Kim müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun
için cehennem vacib olmuştur. Allah Teâla ona cenneti de mutlaka haram
kılmıştır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5700 : "Şu minberimin yanında kim günaha sebep olan bir yemin
ederse, hatta bu, yeşil bir misvak çubuğu için dahi olsa, mutlaka cehennem deki
yerini hazırlamış olur."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5800 : "Kul (bazan), Allah'ın rızasına uygun olan bir kelamı,
ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah onun sebebiyle cennetteki derecesini
yükseltir. Yine kul (bazan) Allah'ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi
ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah, o sebeple onu cehennem de yetmiş
yıllık aşağıya atar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5900 : - Cehennem ehli de beş kısımdır:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5900 : 5904 - Abdullah İbnu Habeşi radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir sidre
ağacını keserse, Allah onun başını cehennem e
uzatır."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5900 : "Bu hadis muhtasardır. Manası şudur: "Kırda bayırda
yolcuların ve hayvanların gölgesinden istifade ettikleri bir sidre ağacını, o
ağaçta herhangi bir hak sahibi olmayan bir kimse, haksız olarak keserse Allah
onun başını cehennem e uzatır" demektir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 5900 : 5997 - İbnu Ebi Evfa anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Hâriciler cehennem in
köpekleridir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6000 : 6033 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim âlimlere karşı
böbürlenmek, cahillerle münakaşa etmek ve halkın dikkatini üzerine çekmek
maksadıyla ilim öğrenirse Allah onu cehennem e
sokar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6100 : 6158 - Muğire İbnu Ş'u'be radıyallahu anh anlatıyor: "Biz
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile birlikte öğleyi gün ortası sıcaklığında
kılardık. (Bir ara) bize: "Öğle namazını serinliğe bırakın. Zira hararetin
iddeti cehennem in kabarmasındandır" buyurdular."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6300 : 6324 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Saffan
İbnu'l-Muattal, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir husus sorarak: "Ey
Allah'ın Resulü! Ben size sizin bildiğiniz, benim bilmediğim bir şey
soracağım" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Nedir o?" deyince:
"Gece ve gündüzlerin saatleri içerisinde namaz kılmanın mekruh olduğu bir
saat var mı?" dedi. Resulullah şu cevabı verdi: "Evet! Sabah namazını
kıldın mı, artık güneş doğuncaya kadar namazı terket. Çünkü güneş şeytanın iki
boynuzu arasından doğar. Doğduktan sonra, güneş başın üzerinde ok gibi dik
oluncaya kadar (geçen zaman içinde) namaz kıl. Çünkü bu esnada kılınan
namazlara melekler hazır bulunurlar ve namazlar makbuldür. Güneş ne zaman ki
başın üstünde ok gibi dik durur, namazı terket. Çünkü tam o sırada cehennem tutuşturulur
ve kapıları açılır. Bu hal, güneş senin sağ kaşından kayıncaya kadar devam
eder. Güneş kaydı mı, artık, ikindi namazı kılıncaya kadarki zaman içinde
kılınan namazlarda melekler hazır olur ve o namazlar makbuldür. İkindi namazını
kıldın mı artık güneş batıncaya kadar namaz kılmayı terket."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6400 : 6438 - Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Bir bedevi Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey Allah'ın
Resulü, babam sıla-i rahim yapardı... daha neler neler yapardı. O simdi
nerede?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem de"
diye cevap verdi.Bedevi bu cevaba öfkelenmiş gibiydi, sormaya devam ederek:
"Pekala babanız nerede?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Sen
nerede bir mürik kabrine uğrarsan onu cehennem le
müjdele!" buyurdular. Bilahare bu bedevi müslüman oldu ve dedi ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bana cidden yorucu bir vazife yükledi,
uğradığım her kafir kabrine mutlaka ateşi müjdeledim."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6400 : 6443 - Ebu Malik el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Yas tutmak cahiliye
işlerinden biridir. Yas tutan kadın, tevbe etmeden ölürse, Allah Teala
hazretleri, ona katrandan bir elbise, cehennem alevinden
de bir gömlek biçer."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6400 : 6444 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Yas tutma cahiliye
işlerinden biridir. Zira yas tutan kadın, ölmezden önce tevbe etmezse, Kıyamet
günü, üzerinde katrandan bir gömlek ve onun üstünde de cehennem aleminden
bir gömlek giydirilmiş olarak diriltilir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6400 : "Allah, düşük çocuğun baba ve annesini cehennem e
sokacağı zaman, düşük çocuk Rabbi ile mücadele eder. Sonunda ona: "Ey
Rabbine karşı gelen düşük, haydi ebeveynini cennete sok!" denilir. Bunun
üzerine düşük çocuk, onları göbek bağı ile çekerek cennete sokar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6600 : 6669 - Abdullah (İbnu Mes'ud) radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Halk arasında
hüküm veren hiç kimse yoktur ki, Kıyamet günü bir melek ensesinden tutmuş
olarak onu getirmesin. Sonra melek başını semaya kaldırır. Eğer (meleğe):
"Onu at!" diyen olursa melek onu cehennem in öyle
derin bir çukuruna atar ki, kırk yılda o çukurun dibine varabilir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6600 : 6671 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Yaş bir misvak çubuğu için bile
olsa, şu minberimin yanında bile bile yalan yere yemin eden hiçbir köle ve
cariye yoktur ki ona cehennem vacip olmasın."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6600 : 6687 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Yalancı şahidin ayakları, (daha
şehadet mahallinden) ayrılmadan Allah Teâla hazretleri ona cehennem i vacip
kılar."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6800 : 6811 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim Allah yolunda murâbıt olarak
ölürse, kendisine, yapmakta olduğu salih amellerin ücreti (sanki ölmemiş gibi
Kıyamet gününe kadar verilir), rızkı da mütemadiyen verilir, kabirdeki hesaba
çekicilerden emin olur. Allah Teâla hazretleri onu, Kıyamet günü cehennem korkusundan
emin olarak diriltir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6800 : 6853 - Ata İbnu Ebi Rabah Ka'be'yi tavaf ederken İbnu Hişâm
radıyallahu anhüm'ün kendisine şöyle soru sorduğuna ve kendisinin şöyle cevap
verdiğine şahit oldum: "İbnu Hişâm: "Rükn-i Yemani hakkında bilgi
verir misin?" diye sordu. Atâ dedi ki: "Ebu Hureyre radıyallahu
anh'ın rivayetine göre, Aleyhissalatu vesselam demiştir ki: "Rükn-i Yemani
yetmiş(70) bin meleğe emanet edilmiştir. Kim (onun yanında): "Allahım!
Senden af, dünya ve ahirette âfiyet diliyorum. Rabbimiz! Bize dünyada iyiyi,
ahirette de iyiyi ver ve bizi cehennem azabından
koru!" diye dua ederse o melekler "âmin!" derler." Atâ,
Hacerü'l-esved'in bulunduğu köşeye gelince: "Ey Ebu Muhammed! Bu
Hacerü'I-esved rüknü hakkında ne işittin?" dedi. Ata şu cevabı verdi:
"Ebu Hureyre radıyallahu anh bana, ResÎulullah aleyhissalatu vesselâmın:
"Kim hacerü'l-esvede yönelirse, şüphesiz Rahmân (olan) Allah'a yönelmiş
olur" buyurduğunu anlattı.. "
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6800 : Aleyhissalâtu vesselâm sözlerine şöyle devam ettiler:
"Bilesiniz! Şurası muhakkak ki mallarınız, kanlarınız birbirinize karşı
haramdır, tıpkı şu ayınızın şu belde ve şu gündeki haramlığı gibi. Bilesiniz!
(Kıyamet günü) Havz'ın başına hepinizden önce ben geleceğim. Ben sizin
çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim. Sakın benim yüzümü kara
çıkarmayın. Haberiniz olsun! Ben pek çok kimseyi (şefaatimle) ateşten
kurtaracağım. Bazı kimseler de benden kurtarılacak (zebaniler onları
götüreceklerdir). Ben: "Ey Rabbim! (Zebanilerin benden kaçırdıkları) benim
sahabeciklerimdi (niye cehennem e götürülüyorlar?)" diyeceğim. Allah Teâla hazretleri şöyle
buyuracak: "Senden sonra onların neler ihdas ettiklerini sen
bilmiyorsun!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6800 : 6884 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Uhud, şüphesiz bizi seven, bizim de
kendisini sevdiğimiz bir dağdır ve cennet bahçelerinden bir bahçenin
üstündedir. Ayr dağı da cehennem derelerinden bir derenin
üzerindedir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6900 : 6975 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim gümüş bir kaptan su içerse,
sanki karnına cehennem ateşi doldurmuş gibi olur."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 6900 : 6995 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Humma (ateşli
hastalık), cehennem in körüklerinden bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden
uzaklaştırın."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7000 : 7048 - Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam:
"Ey Allah'ın Resülü, anne ve babanın çocukları üzerinde hakları
nedir?" diye sormuştu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Onlar senin cennet ve
cehennem indirler" buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7000 : 7058 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü insanlar saf saf
olurlar -İbnu Nümeyr dedi ki:"Cennet ehli saf saf olurlar: Derken cehennem ehlinden
bir kişi cennet ehlinden birine uğrar ve: "Ey fülan! Hatırladın mı sen su
istemiştin de ben sana bir içimlik su vermiştim" der, (ve bu suretle
şefaat diler). (Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki:) "Adam, o
kimseye şefaat eder. (Cehennem lik olan bir başka) adam, cennetlik olan bir başkasının yanından
geçer ve ona: "Sana abdest suyu verdiğimi hatırlıyor musun?" der
(şefaat ister. O da hatırlar) ve ona şefaat eder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7000 : (Ravi) İbnu Nümeyr (rivayetinde biraz farkla) şöyle der:
"Ve cehennem lik olanlardan biri cennetlik olanlardan birine): "Ey falan!
Beni şöyle şöyle bir işe gönderdiğin günü hatırlıyor musun? Ben o gün senin
için gitmiştim. (Bu sözüyle şefaatini ister. Cennetlik olan) kimse de ona
şefaat eder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7000 : 7072 - Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben yüzükoyun
yatar vaziyette iken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yanıma geldi. Ayağıyla
bana dürtüp: "Ey Cüneydib, bu yatış, cehennem ehlinin
yatışıdır" buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7000 : 7073 - Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm mescidde, yüzükoyun yatıp uyuyan bir adamın yanından
geçmişti. Ayağıyla dürterek: "Kalk, otur! Zira bu, cehennem (dekiler)e
mahsus bir uykudur (yatıştır)" buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7000 : 7096 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle derlerdi: "Elhamdulillah alâ
külli hail. Rabbi eüzu bike, min hâli ehli'n-nâr" (Her hal için Allah'a
hamdolsun. Ey Rabbim cehennem ehlinin halinden sana sığınırım."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : 7110 - İbnu Abbâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm, Kur'ân'dan bir sure öğretir gibi şu duayı bize öğretmişti:
"Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, Mesih Deccâl'in fitnesinden, hayat ve
ölüm fitnesinden sana sığınırım."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : 7113 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir adama: "Namazda ne
diyorsun?" diye sordu. Adam: "Teşehhüdü (Ettahiyyatu, Allahümme
salli, Allahümme barik...) okuyorum. Sonra Allah'tan cennet diliyor ve cehennem ateşinden
O'na sığınıyorum. Ama vallahi ben, ne senin okuduğunu ne de Muaz'ın okuduğunu
bilmiyorum" dedi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (adama): "Biz de
senin okuduğun şeyler çerçevesinde okuyoruz" buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : "Size doğru olmanızı sıdkı, tavsiye ederim. Çünkü sıdk
birr (denen Allah'ın rızasına götüren en iyi amelle beraberdir) ikisi de
cennettedir. Yalandan sakının. Çünkü o, fücürla beraberdir ve ikisi de cehennem dedir.
Allah'tan afiyet dileyin. Çünkü, kimseye Çünkü, kimseye yakinden sonra
afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir. Birbirinizle hasedleşmeyin.
Birbirinizle aranızdaki iyi münasebetleri kesişmeyin. Birbirinize sırt
çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları kardeşler olun!"
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : 7144 - Ebu Bekrı's-Sıddık radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Sabah namazını kim
kılarsa, o Allah'ın zimmetindedir. Allah'ın bu garantisini ihlal etmeyin. Kim
onu öldürürse, Allah, yüzüstü cehennem e
atıncaya kadar öldürenin peşini bırakmaz."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : 7152 - Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalatu vesselam (bir keresinde): "İki müslüman birbirlerine kılıç
çekerlerse kâtil de maktül de cehennem dedir"
buyurmuşlardı. Orada bulunanlar: "Ey AIlah'ın Resülü! Katili anladık, cehennem dedir; ya
maktulün suçu ne?" dediler.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : 7155 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki: Kişi, (bazan)
Allah'ın gazabına sebep olan bir kelâm eder, kendisi o sözde bir mahzur görmez.
Ama o söz sebebiyle, cehennem ateşinin yetmiş yıllık dibine iner."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : 7160 - Avf İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Yahudiler
yetmişbir fırkaya bölündüler, onlardan sadece bir fırka cennetliktir, yetmiş
fırka cehennem liktir. Hıristiyanlar ise yetmişiki fırkaya bölündüler. Bunlardan
da yetmişbir fırka cehennem liktir, sadece biri cennetliktir. Muhammed'in nefsi elinde olan
Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun! Benim ümmetim yetmişüç fırkaya bölünecek,
bunlardan biri cennetlik, yetmişikisi cehennem liktir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7100 : Huzeyfe bu hadisi anlatınca orada bulunan Sıla radıyallahu anh
kendisine: "O yaşlılar namaz nedir, oruç nedir, hacc nedir, sadaka nedir
bilmezken "Lâ ilâhe illallah" kelimesi onlara bir fayda sağlar
mı?" dedi. Huzeyfe (bu söze) cevap vermedi. Ama Sıla bu sorusunu üç kere
tekrarladı.. Her seferinde Huzeyfe onun sorusuna cevaptan kaçındı. Sonunda
üçüncü tekrar üzerine Sıla'ya yönelerek: "Ey Sıla kelime-i tevhid onları
(hiç olsun ebedî) cehennem den kurtarır" dedi ve bunu üç kere tekrar etti."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7238 - Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Haya imandandır. İman (sahibi) ise
cennettedir. Hayasızlık (ve bundan kaynaklanan kabalıklar, çirkin ve kırıcı
sözler) cefa (eziyet, zulüm, haksızlık)dan bir parçadır. Cefa (eden de) cehennem dedir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7260 - Ebu Züheyr es-Sakafi radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bize, Nebavet veya Benavet'te -ravi
dedi ki: Benave, Taif'te bir yerdir- hitapta bulundu ve dedi ki: "Cennet
ehlini cehennem ehlinden tefrik edip bileceğiniz zaman yakındır." Ashab:
"Ne ile bileceğiz ey Allah'ın Resülü?" dediler. Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : "(Kişiler hakkında yapacağınız iyilikle anma ve kötülükle
anma suretiyle, sizler, birbirinize karşı Allah'ın şahitlerisiniz, (sizin
hayırla yâdettikleriniz cennetliktir, zemmederek, kötülüyerek andıklarınız da cehennem liktir)."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7262 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cennetlik kişi o
kimsedir ki, Allah kulağını hakkında halkın hayırlı övgüleriyle doldurmuştur,
kendisi de hayırla yadedildiğini işitir. Cehennem lik olan
da, kendi kulakları, halkın hakkındaki kötü anmalarıyla dolan ve bunu bizzat
işiten kimsedir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7277 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Ölü kabre konulur. Salih kişi,
kabrinde korkusuz ve endişesiz oturtulur. Sonra kendisine: "Hangi dinde
idin?" denilir. "İslâm dinindeydim" der. "Şu adam nedir?"
denilir. "O, Allah'ın Resülü Muhammed'dir, bize Allah indinden açık
deliller getirdi, biz de onu tasdik ettik" der. Ona: "Allah'ı gördün
mü?" denilir. O: "Allah'ı görmek hiç kimseye mümkün ve muvafık
değildir" der. Bu safhadan sonra cehennem e doğru
bir delik açılır. Oraya bakar, ateş alevlerinin birbirini kırıp yok etmeye
çalıştığını görür. Kendisine: "Allah'ın seni koruduğu ateşe bak!"
denilir. Sonra ona cennet cihetinden bir delik açılır ve onun güzelliklerine ve
içinde bulunan (nimet)lere bakar. Kendisine: "İşte senin makamın!"
denilir ve yine ona: "Sen bunlar hususunda yakîn (kesin iman) sahibi idin.
Bu iman üzere öldün, bu iman üzere yeniden diriltileceksin inşaallah!"
denilir.
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : Kötü adam da kabrinde korku ve endişe ile oturtulur. Kendisine:
"Hangi dinde idin?" diye sorulur. "Bilmiyorum" diye cevap
verir. Kendisine: "Bu adam kimdir?" denilir. Halkı dinledim, bir
şeyler söylüyorlardı, onu ben de söyledim" der. Ona cennet cihetinden bir
delik açılır. Cennetin güzelliklerine, içinde bulunan nimetlerine bakar. Ona:
"Allah'ın senden uzaklaştırdığı şu cennete bak!" denilir. Sonra ona cehennem e doğru
bir delik açılır. Oraya bakar. Alevlerin birbirini yeyip yoketmekte olduğunu
görür. Ona: "İşte makamın burasıdır. Sen cehennem in
varlığı hususunda şekk (ve inkâr) içerisinde idin, bu şekk üzere öldün ve bu
şekk üzere diriltileceksin inşaallah!" denilir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7282 - Hz. Hafsa radıyallahu anha anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ben Bedir ve Hudeybiye'ye
katılanlardan hiç kimsenin cehennem e girmemesini ümid
ederim" buyurdular. Ben: "Ey AIlah'ın Resülü! Allah Teala hazretleri:
"Sizden cehennem e varmayacak hiç kimse yoktur. Bu senin Rabbin katında kesinleşmiş
bir hükümdür" (Meryem 71), buyurmadı mı?" dedim. Bunun üzerine
Aleyhissalâtu vesselâm: "(Ey Hafsa!) Sen Allah'ın: "Sonra biz,
Allah'tan korkup (O'na karşı gelmekten) sakınanları kurtarır, zalimleri de
toptan orada bırakırız" (Meryem 72) buyurduğunu işitmedin mi?"
buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : "Bizler müslümanlarız!" dediler. Bir kadın tandırına
yakacak atmakla meşguldü ve yanında bir oğlu vardı. Tandırın alevi yükselince
kadın çouğu uzaklaştırdı. Sonra kadın, Resülullah aleyhissalâtu vesselam'ın
yanına geldi ve: "Sen Allah Resulüsün öyle mi ?"dedi. Aleyhissalâtu
vesselam: "Evet!" deyince, "Annem ve babam sana feda olsun!
Allah Erhamü'r-Rahimin (yani merhametli olanların en merhametlisi) değil
mi?" dedi. Kadın, "Evet!" cevabını alınca bu sefer: "Allah'ın
kullarına olan rahmeti, annenin yavrusuna olan merhametinden daha fazla değil
mi?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm yine: "Elbette!"
buyurdu. Kadın: "Anne çocuğunu asla ateşe atmaz! (daha merhametli olan
Allah kullarını nasıl cehennem e atar?)" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselâm ağlayarak
başını eğdi. Sonra başını kadına doğru kaldırarak: "Şüphesiz Allah, hak
yoldan sapıp O'na itaat etmeye tenezzül etrneyen ve tevhid kelimesini
söylemekten imtina eden azgın kulundan başka kullarına azab vermeyecektir"
buyurdu."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7291 - Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Şu dünya ateşiniz
var ya! Bu, cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür. Eğer o, su ile iki kere
söndürülmemiş (harareti giderilmemiş) olsaydı, ondan faydalanamazdınız. Şurası
muhakkak ki, bu dünya ateşi, aziz ve celil olan Allah'a, bir daha eski
hararetine döndürmemesi için dua eder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7293 - Hâris İbnu Ukayş radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Şurası muhakkak
ki, benim ümmetimde öyle şefaati makbul kimseler var ki, birinin şefaatiyle
Mudar kabilesinin insanlarından daha çok kimse cennete girecektir. Benim
(davetime muhatap olan) ümmetimden öylesi de var ki, vücudu ateş için irileşir
ve cehennem in bir köşesini teşkil eder."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7294 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ağlama, cehennem ahalisi
üzerine gönderilir. Bunun üzerine onlar da (ağlamaya başlarlar ve) gözyaşları
kuruyuncaya kadar ağlarlar. Sonra (yaş yerine) kan ağlarlar. Öyle ki yüzlerinde
kanallar meydana gelir. Eğer bu kanallara gemiler salınsa gemiler yürür."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7295 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü ölüm getirilir. Sırat
üzerinde durdurulur ve: "Ey cennet ahalisi!" diye nida edilir.
Cennettekiler, (bu çağrı üzerine) içinde bulundukları (o güzel) yerden çıkarılacakları
korku ve heyecanıyla bakarlar. Sonra da: "Ey cehennem ahalisi!"
diye nida edilir. Onlar da içinde bulundukları (o fena) yerden çıkarılacakları
ümid ve sevinciyle bakarlar. (Ölüm gösterilerek) "Bunu tanıyor
musunuz?" denilir. (Cennetlikler ve cehennem likler
hepsi bir ağızdan:) "Evet! Bu ölümdür" derler."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7299 - Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'ın cennete soktuğu hiç kimse
yoktur ki, onu yetmişiki zevce ile evlendirmiş olmasın. Bunlardan ikisi
hüru'l-ayn (siyah gözlü), yetmiş tanesi cehennem liklerden
kendine düşen mirasıdır. Bu kadınlardan herbiri şehvet çekicidir ve cennetlik
her erkeğin şehvet gücü dâimidir."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : Hişam İbnu Halid der ki: "(Hadiste geçen) "Cehennem liklerden
kendine düşenmirası" ibaresinden maksad, cehennem e giren
erkeklerdir; bunların kadınlarına cennet ehli varis olurlar, tıpkı Firavun'un
hanımına varis olunduğu gibi."
Kütüb-ü
Sitte - Hadisler 7200 : 7300 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "(Cennette) sizden
herbirinin iki tane menzili vardır: "Bir menzili cennette, bir menzili de cehennem de.
Ölünce cehennem e girerse cennet ehli onun menziline varis olur. İşte Allah Teâla
hazretlerinin şu sözü bu durumu teyid eder: "İşte onlar varislerin ta
kendileridir" (Mü'minün 10)."
İnanç Virüsü-5 (The Root of evil The Virus of Faith)
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-ÎMÂN MÜ'MİNİN
EBEDİYYEN CEHENNEM 'DE KALMIYACAĞINA DÂİR EBÛ SAÎD HADÎSİ
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : Abdullâh b. Abbâs Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu
aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Bana Cehennem gösterildi.
Bir de gördüm ki ehl-i Cehennem 'in ekseri kadınlardır. Onlar küfrederler." (bunun üzerine):
"(Yâ Resûlâ'llâh,) Allâh'a mı küfrederler?" diye soruldu. (Cevâben)
buyurdu ki: Onlar kocalarına (karşı) küfrân ederler. İhsâna (karşı) küfrân
ederler. Birisine dünyâ, dünyâ oldukça ihsân etsen de sonra senden (hoşuna
gitmiyen) bir şey görse "Ben senden hiç bir hayır görmedim." der. 27
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : Ebû Bekre Nufey' b. Hâris Şöyle demiştir: Resûlu'llâh
salla'llâhu aleyhi ve sellem'den işittim, "İki müslüman kılıçlariyle
karşılaştıkları zaman kâtil de maktûl de Cehennem 'dedir."
buyuruyordu. "Yâ Resûlâ'llâh, kâtil böyle, ya maktûle ne oluyor?"
diye sordum. "(Maktûl) arkadaşını öldürmeğe harîs idi de ondan."
buyurdu. 29
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-ÎMÂN İman-İslâm ÎMÂNIN ZİYÂDE VE NOKSAN KABÛL ETTİĞİNE
VE MÜ'MİNİNİN CEHENNEM DE EBEDİYYEN KALMIYACAĞINA DÂİR ENES HADÎSİ
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : Enes b. Mâlik Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu
aleyhi ve sellem buyurdu ki: Lâ İlâhe İllâ'llâh deyib de kalbinde bir arpa
ağırlığınca hayır (yâni îmân) bulunan kimse Cehennem 'den
çıkacaktır. Lâ İlâhe İllâ'llâh deyib de kalbinde bir buğday ağırlığınca hayır
(yâni îmân) bulunan kimse Cehennem 'den çıkacaktır. Lâ İlâhe
İllâ'llâh deyip de kalbinde bir zerre ağırlığınca hayır (yâni îmân) bulunan
kimse Cehennem 'den çıkacaktır. 41
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : Esmâ' b. Ebî Bekr Şöyle demiştir: (Küsûf zamânında) Âişe
radiya'llâhu anhâ namaz kılarken nezdine gittim. "(Bu) Halka ne oluyor?
(neden korkuyorlar?)" dedim. (Küsûf vukûa geldiğini anlatmak için) gök
yüzüne doğru (başı ile) işâret etti. Meğer hep namaza durmuşlarmış. Âişe
radiya'llâhu anhâ: "Sübhâna'llâh!" dedi. "Bu bir âyet (-i azâb
veya tekarrüb-i Kıyâmet) mi?" diye sordum. Başiyle "Evet." diye
işâret etti. Bunun üzerine ben de (namaza) durdum. Üzerime baygınlık gelinceye
kadar (durdum). (Yanımdaki kırbadan) başıma su dökmeğe başladım. (Namazdan
sonra) Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem Allâh'a (Hamd ü) senâ edip
buyurdu ki "Cennet ve Cehennem 'e kadar (evvelce) bana
gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı ki, bu makamda görmüş olmayayım. Bana
vahyolundu ki, siz kabirlerinizde Mesîh-i Deccâl (yüzünden çekilecek)
imtihanlara benzer, yâhud ona karîb bir imtihân geçireceksiniz. (Kabre girmiş
kimseye) 'Bu adam (Yâni Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem) hakkındaki
ilmin nedir?, diye sorulacak. Mü'min, yâhud sâhib-i yakîn olan kimse: 'O (Zât-ı
Şerîf) Muhammed'dir. O (Zât-ı Şerîf) Allâh'ın Resûlüdür. Bize (Âyât-ı) beyyinât
ile hidâyet getirdi. Biz de da'vetine icâbet ve (isrine) mütâbeat ettik. O
(Zât-ı Şerîf) Muhammed (salla'llâhu aleyhi ve sellem)dir., diyecek. (Ve bu söz)
üç kere (tekrâr olunacak). Ondan sonra (o kimseye): '(Öyle ise) yat da rahâtına
bak. O (Zât-ı Şerîf'in nübüvvetine) yakînin olduğunda şüphe kalmadı.,
denilecek. (Yok eğer) münâfık ise veyâhud kalbinde şek varsa (o suâle karşı):
'Ben ne bileyim? işittim, öteki beriki bir şeyler söylüyorlardı. Ben de
söyledim., cevâbını verecek." 76
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle demiştir: (Bir def'a) kadınlar "Yâ
Resûlâ'llâh, (sözlerini dinlemek için) erkeklerden bize meydan kalmıyor.
Kendiliğinden bize bir gün tahsîs et." dediler. (Resûlu'llâh salla'llâhu
aleyhi ve sellem) onlara (mîâd olarak) bir gün ta'yîn etti. Kadınlar yevm-i
muayyende Huzûr-ı Risâlet-Penâhî'ye geldiler. O da kendilerine va'z etti, (bâzı
şeyler) emretti. Buyurduğu sözler meyânında: "İçinizden hiçbir kadın
yoktur ki evlâdından üç tânesini (âhirete kendinden) evvel yollasın da, Cehennem 'e karşı
onun için bir siper peydâ olmasın." sözü vardı. İçlerinden biri: "İki
tânesi de (öyle değil mi?)" dedi. (Cevâben): "İki tânesi de
öyledir." buyurdu. Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den vârid olan diğer
rivâyetde (mukayyed olarak) "Sinn-i bülûğa varmamış üç evlâd."
denilmiştir. 87
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : Alî b. Ebî Tâlib Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi
ve sellem'den işitdim, buyurdu ki benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim
benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem 'deki
yerine hazırlansın. Buhârî'ye göre: Rib'ıyy b. Hırâş, Alî (b. Ebî Tâlib)
radiya'llâhu anh'den Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in "Benim
ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem 'e
girsin." buyurduğunu işittiğini kendisinden duymuş. 90
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : Seleme İbn-i Ekva' Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu
aleyhi ve sellem'den işittim, buyurdu ki: Benim söylediklerimi her kim bana
isnâd ederse Cehennem 'deki yerine hazırlansın. 91
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-İLİM Hz. Peygamber'e yalan isnadı;Hz. Peygamber'i
rüyâda görmek;Hz. Peygamber'in isimlerini almak PEYGAMBER (S.A. VE S.)İN
KÜNYESİNİN AD OLARAK KONULAMIYACAĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Şöyle
demiştir: Nebiyy-i ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Benim adımı
(kendinize, yâhud birbirinize) takınız. Künyemi de (yâni Ebû'l-Kâsım künyesini)
de takınmayınız. (Şu da ma'lûm olsun ki,) her kim beni rü'yâda görürse
hakîkatte beni görmüş olur. Zîrâ şeytan benim sûretime temessül edemez. Bir de,
her kim benim ağzımdan bilerek yalan uydurursa Cehennem 'deki
yerine hazırlansın. 92
Sahih-i
Buhari - Bölüm 1 : KİTÂBÜ'L-İLİM Hz. Peygamber'e itâat;İmanda İhlâs KELİME-İ
ŞEHÂDET'İ KALBEN TASDÎK EDEN KİŞİYE CEHENNEM ATEŞİNİN
HARÂM OLDUĞUNA DÂİR ENES HADÎSİ
Sahih-i
Buhari - Bölüm 2 : Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle demiştir: Bir Kurban, ya Ramazan
bayramında Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, yanımıza
namezgâha çıktı. Kadınların yanından geçti. Ve (onlara): "Kadınlar, sadaka
veriniz. Zîrâ bana Cehennem halkı gösterildi, çoğu sizler idiniz." buyurdu. (Kadınlar):
"Yâ Resûlâ'llâh, neden?" diye sordular. "Çünkü siz (ötekine,
berikine) çokca lâ'net eder, zevclerinize karşı küfrân-ı ni'met gösterirsiniz.
(Ne acîbdir ki kendini zapteden tam akıllı ve dîninde) hazimli kimsenin aklını
sizin kadar eksik akıllı ve dîninde) hazimli kimsenin aklını sizin kadar eksik
akıllı, eksik dinli hiç bir kimsenini çelebildiğini görmedim." buyurdu.
"Aklımızın, dînimizin eksikliği nedir? Yâ Resûâ'llâh." dediler.
"Kadının şahâdeti, erkeğin şahâdetinin yarısı değil midir?" diye
sordu. "Evet." dediler. "İşte bu aklın eksikliğinden. Hayız
gördüğü zaman da namaz kılmaz, oruç tutmaz değil mi?" buyurdular.
"Evet." dediler. "İşte bu da dîninin eksikliğinden."
cevâbını verdi. 209
Sahih-i
Buhari - Bölüm 3 : KİTÂBU'S-SALÂT Evlerde kılınan nâfile namazın fazîleti;İmanda
İhlâs PEYGAMBER (SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN, ENSÂR'DAN BİR MÜSLÜMANIN
RİCÂSI ÜZERİNE, EVİNE GELEREK NAMAZ KILDIRMASI VE Bİ'L-MÜNÂSEBE, "ALLÂHU
TEÂLÂ, RIZÂ-YI BÂRÎ'Yİ ARAYARAK 'LÂ İLÂHE İLLA'LLÂH' DİYEN KİMSEYİ CEHENNEM 'E HARÂM
ETMİŞTİR." BUYURMASI
Sahih-i
Buhari - Bölüm 3 : KİTÂBU'S-SALÂT PEYGAMBER
(SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) E NAMAZDA İKEN CEHENNEM 'İN
ARZEDİLDİĞİNE DÂİR ENES HADÎSİ
Sahih-i
Buhari - Bölüm 3 : Ebû Saîd-i Hudrî (Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunur ki, (bir
gün) ahâdîs(-i Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'i) söylemekle meşgûl idi.
Derken Mescid(-i Şerîfin) binâsı bahsine geçip dedi ki: Biz, birer kerpiç
taşıyorduk. Ammâr ise kerpiçleri ikişer ikişer taşırdı. Nebiyy-i Ekrem
salla'llâhu aleyhi ve sellem onu (öyle) görünce üzerindeki toprağı silkerek:
"Vah Ammâr! Vah Ammâr! Kendisini fie-i bâğiye katledecektir. (Ammâr)
onları Cennet'e, onlar ise onu Cehennem 'e da'vet
ederler." buyurmağa başladı. Ebû Saîd radiya'llâhu anh der ki, Ammâr (bunu
işidince): "Fitnelerden Allâh'a sığınırım." derdi. 279
Sahih-i
Buhari - Bölüm 3 : KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT Öğle namazı vakti "SICAĞIN ŞİDDETİ
CEHENNEM 'İN KAYNAMASINDANDIR..." HADÎSİ;YAZIN SICAĞINDA ÖĞLE NAMAZINI
SERİN ZAMÂNA TE'HÎRİN MÜSTEHAB OLDUĞU
Sahih-i
Buhari - Bölüm 3 : Ebû Hüreyre Şöyle demiştir: Resulullâh salla'llâhu aleyhi ve
sellem buyurdu ki: Sıcak şiddetlendiği vakitte salât (-ı Zuhru) serinliğe
bırakınız. Zîrâ sıcağın şiddeti Cehennem 'in
kaynamasındandır. Nâr(-ı Cehennem ) Rabbine arz-ı şekvâ
etti. "Yâ Rab, beni ben yiyorum. (İzin ver)" dedi. Allâhu Teâlâ da
iki def'a nefes almasına izin verdi. Nefesin bir kışın, diğeri yazın. En çok
ma'rûz olduğunuz sıcak ile sizi en ziyâde üşüten zemherîr (işte budur). 321
Sahih-i
Buhari - Bölüm 3 : Ebû Zerr-i Gıfârî Şöyle demiştir: Resûlullâh salla'llâhu aleyhi
ve sellem ile birlikte bir seferde bulunuyorduk. Müezzin (Bilâl-i Habeşî
radiya'llâhu anh) Öğlen ezânını okumak istedi. Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu
aleyhi ve sellem: "Serinliği bekle (de öyle oku)." buyurdu. (Bir
müddet) sonra yine okumağa davrandı. Yine: "Serinliği bekle (de öyle oku)."
buyurdu. (Müezzin) tâ tepelerin gölgelerini uzanmış gördüğümüz zamâna kadar
(bekledi). Buhârî'nin bu hadîse âit rivâyetinde: Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem
salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Şüphesiz sıcağın şiddeti Cehennem 'in
kaynamasındandır. Binâenaleyh sıcak şiddetlendiği zaman namazı serinliğe
bırakınız." ziyâdesi vardır. 322
Sahih-i
Buhari - Bölüm 3 : Enes b. Mâlik Şöyle demiştir: (Bir def'a) Resûlullâh
salla'llâhu aleyhi ve sellem güneş (nısfü'n-nehârdan) meylettiğinde (Hücre-i
Saâdetten) çıktı. Öğleni kıldırdıktan sonra minbere (çıkıp) ayakta durdu.
Kıyâmetten bahis buyurdu. O gün (pek) büyük şeyler olacağını haber verdi.
Sonra: "Bana bir şey sormak isteyen varsa (şimdi) sorsun. Bu makâmımda
durduğum müddetçe bana her ne sorarsanız (hemen) haber vereceğim."
buyurdu. Halk (Nebî aleyhi's-salâtü ve's-selâm'ın gazabından müteessir olarak)
pek ziyâde ağlaştılar. (Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem de) tekrar
tekrar hep "Sorsanıza!" diyordu. Derken Abdullâh b. Huzâfe es-Sehmî
(radiya'llâhu anh) ayağa kalkıp "Benim babam kimdir?" diye sordu.
"Baban Huzâfe'dir." buyurdu. Sonra yine: "Sorsanıza!" (diye
ilhâh) buyurdu. Bunun Üzerine Ömer b. el-Hattâb (radiya'llâhu anh) iki diz üstü
gelip: "Yâ Resûlâ'llâh bu kadarı elverir. Biz) Allâhu Teâlâ'yı Rab,
İslâm'ı din, Muhammed (salla'llâhu aleyhi ve sellem)'i Nebî olarak kabûl ve
tasdîk ettik." dedi. Bunun üzerine (Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve
sellem biraz) sükût buyurduktan sonra: "Demincek Cennet ile Cehennem şu
duvarın yüzünde bana arz olundu. Ne böyle hayrın, ne de böyle şerrin mislini
görmüş değilim." buyurdu. 323
Sahih-i
Buhari - Bölüm 4 : BÂBU BED'İ'L-EZÂN Güneş
tutulması ve namazı;Nâfile namazı uzatmak PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN KÜSÛF NAMAZI
VE NAMAZIN SONUNDA HALKA, KENDİSİNE CENNET VE CEHENNEM 'İN
YAKLAŞTIRILDIĞINI BEYAN BURUMALARI HAKKINDA ESMÂ' (RADİYA'LLÂHU ANHÂ) HADÎSİ
Esmâ' b. Ebî Bekr Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem
Efendimiz küsuf namazını kıldırdı idi. (Şöyle ki:) Kıyâma durup kıyâmı çok
uzattı. Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başına kaldırıp kavmeyi
(çok) uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını
kaldırdı. Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra
(yine) secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra ayağa kalkıp kıyâmı uzattı.
Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırıp kavmeyi (çok)
uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı.
Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra (yine)
secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra namazdan çıktı. -(Resûlullâh
salla'llâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (İyi biliniz,) Cennet bana yaklaştı,
(yaklaştı,) o kadar ki, eğer cür'et edeydim salkımlarından bir tânesini (alıp)
size getirebilecektim. Cehennem de bana o kadar yaklaştı ki "Ey Rabbim, ben de onlarla
berâber miyim" de(meğe başla)dım. (Orada bir de ne göreyim?) bir kadını
bir kedi tırmalayıp duruyor. "Buna ne oluyor?" diye sordum. "(Bu
kadın) bu kediyi ölünceye kadar haps etti. Ne yiyeceğini verdi, ne de
yeryüzündeki haşerattan nafakalansın diye salıverdi." dediler. 417
Sahih-i
Buhari - Bölüm 4 : BÂBU BED'İ'L-EZÂN Cehennem azâbı;Haşr;Rü'yetullah;Sırat
KIYÂMET GÜNÜNDE MÜ'MİNLERİN ALLÂH'I RÜ'YETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû
Hüreyre Şöyle demiştir: (Bir def'a) öteki, beriki: "Yâ Resûlâllâh, Kıyâmet
gününde biz Rabbimizi görecek miyiz?" diye sordular. (Aleyhi's-salâtü
ve's-selâm Efendimiz Hazretleri de mukâbeleten): "Ayın on dördüncü gecesi
rü'yete mâni' hiçbir bulut yokken Kamer(i görmek husûsun)da şek ve ihtilâf eder
misiniz?" diye suâl buyurdu. "Hayır, yâ Resûlâllâh (bunda ihtilâf
etmeyiz)" denince tekrar: "Ya, rü'yete mâni' hiçbir bulut yokken
Güneş (i görebileceğiniz) de şek ve ihtilâf eder misiniz?" diye suâl buyurdu.
(Yine): "Hayır, yâ Resûlâllâh. (Bunda da ihtilâf etmeyiz)" denince
buyurdu ki: İşte O'nu siz böyle (açık) göreceksiniz. Kıyâmet gününde nâs
haşrolunacak (yâni bir araya toplanacak. Rabbimiz Teâla ve Tekaddes
Hazretleri): "Her kim her neye tapıyor idiyse onun ardına düşsün"
buyuracak. (Yâhud Hakk'ın emriyle bu sözü diyen diyecek.) Artık kimi Şems'in,
kimi Kamer'in, kimi tâğutların ardına düş(üp gid)ecek. Yalnız bu ümmet,
içlerinde münâfıkları da olduğu halde (yerinde durup) kalacak. Allah (Tebâreke
ve Teâlâ Hazretleri) onlara (evvelce tanıdıklarından başka bir sûrette) gelip:
"Ben sizin Rabbinizim" buyuracak. Onlar (Rabb-i Müteallerini o
tecellî ile tanımıyacakları için: "Sen'den Allâh'a sığınırız.) Rabbimiz
bize gelinceye kadar bizim yerimiz burasıdır. (Yerimizden ayrılmayız). Rabbimiz
bize geldiğinde biz O'nu tanırız" diyecekler. Allâhu Azze ve Celle
(Hazretleri) onlara (Bu def'a tanıdıkları sûrette) gelip: "Ben
Rabbinizim" buyuracak. Onlar da: "(El-Hak) Sen bizim
Rabbimizsin" diyecekler. Ve Allâhu Teâlâ(nın) onları da'vet buyur(ması
üzerine ona tâbi' ola)cak(lar). Cehennem 'in de
(tam) ortasına Sırât (yâni köprü) kurulur. Ümmetini (onun üstünden) en evvel
geçirecek ben olacağım. O gün Rüsül(-i Kirâm) dan başka hiçbir kimse (hevl ve
dehşet dolayısiyle) tekellüm edemez. Rüsül(-i Kirâm)ın da o günkü kelâmı
"İlâhî, selâmet ver, selâmet ver" (den ibâret) olacaktır. Cehennem 'de
sa'dân dikenlerine benzer çengeller vardır. Sa'dân dikenlerini (hiç)
görmüşlünüz var mı? -Evet (vardır.)- İşte bu çengeller sa'dân dikenlerine
benzer. Ancak şu var ki, ne kadar büyük olduklarını yalnız Allâhu Teâlâ bilir.
İşte bunlar nâsı (kötü) amellerinden dolayı kapıp alırlar. Kimi (kötü) ameli
dolayısiyle helâk olur. Kimi hardal gibi ezim ezim ezildikten sonra necat
bulur. Nihâyet Allâhu Teâlâ ehl-i nârdan her kimlere rahmet buyurmayı dilemişse
(onları çıkaracak. Dünyâda iken) Allâh'a ibâdet etmiş olanları çıkarmalarını
meleklere emredecek, onlar da onları çıkaracaktır. (Melekler) onları âsâr-ı
sücûddan (yâni secde a'zâlarındaki izlerden) tanıyacaklardır. Ve (işte onlar
öylece) çıkarılacaklardır. Allâhu Teâlâ eser-i sücûdu ye(yip mahvet)meyi nâr(-ı
Cahîm)e harâm kılmıştır. Binâenaleyh Âdem-oğlunun bütününü (Cehennem ) ateş(i)
yer de yalnız eser-i sücûdu yiyemez. Bunlar ateşten kavrulup kapkara olarak
çıkarılacaklar. Üzerlerine Âb-ı hayât dökülecek de seyl uğrağında biten yabânî
reyhan tohumları nasıl (çabuk) biterse (yeniden) öylece biteceklerdir. Sonra
Allâh(u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri) kulları arasında (hüküm ve) kazâyı hitâma
erdirir. (Ancak) Cennet ile Cehennem arasında yüzü ateşe dönük
bir kimse kalır ki, o, Cennet'e girecek ehl-i nârın sonuncusu olacaktır. (O
kimse): "Yâ Rab, yüzümü (şu) ateşden döndür. 450
Sahih-i
Buhari - Bölüm 4 : CUM'A BAHSİ CUM'ANIN FAZILETİ HUSÛSUNDA EBÛ ABS'İN HADÎSİ
Ebû Abs (Abdurrahmân İbn-i Cebr-i Ensârî) Ravi'nin (salât-ı) Cum'a'ya giderken:
"Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in: Her kimin ayakları Allah yolunda
toza bulanırsa o(nun vücûdu) nu Allâhu Teâlâ Cehennem (ateşin)
e harâm eder, buyurduğunu işittim" dediği (sened-i sahîh-i muttasıl ile)
rivâyet olunmuştur. 493
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : KÜSÛF BAHSİ Cehennem azâbı;Cennet
nîmetleri;Güneş tutulması ve namazı;Kadınlar;Nankörlük KÜSUF NAMAZINDA ZÂT-İ
RİSÂLET'E CENNET'İN ARZ OLUNDUĞUNA DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ Abdullâh b. Abbâs
(da) küsûf bahsini uzun uzadıya zikrettiği rivâyet olunmuştur. (Müşârün-ileyh
bu hadîste küsûf namazını ta'rîf ettikten) sonra şöyle demiştir: ...dediler ki:
Yâ Resûlâ'llâh, (namaz içinde) durduğun yerden (görmediğimiz) bir şeye elinle
uzandığını gördük sonra (yine namaz içinde irkilip geri geri geldiğini) gördük.
Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem: "(Evet) ben cenneti gördüm ve
bir (üzüm) salkımına elimle uzandım. Eğer o salkımı ben ele geçirebilseydim
dünyâ bâkî kaldıkça ondan yerdiniz (de tükenmezdi). Âteş (-i cahîm) i de gördüm
(lâkin) ömrümde bugün gördüğüm kadar çirkin, berbat hiçbir manzara görmemiştim.
Cehennem 'in ekser ahâlîsini de kadınlar olarak gördüm" buyurdu.
"Yâ Resûla'llâ, ne sebeble (kadınlar buna müstahak oluyorlar?)" diye
sordular. (Cevâben:) "Küfürleri sebebiyle" buyurdu. "Allâh'a
îmân mı etmiyorlar?" (diye tekrar sordular). "Kocalarına karşı
(küfrân-ı ni'met) ederler. İyiliğe karşı (küfrân-ı ni'met) ederler. (İçlerinden)
birine dünyâ dünyâ oldukça iyilik etsen de sonra senden (marzîsine muhâlif
ufacık) bir şey görse (hemen) senden hiçbir hayır görmedim ki der"
buyurdu. 551
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : Gece namazı
(teheccüt);Hz. Peygamber'in duâları;Teheccüd RESÛLULLÂH SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE
SELLEM'İN TEHECCÜDE KALKTIKLARINDA OKUDUKLARI DUÂ HAKKINDA İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Abdullâh b. Abbâs (İsnâd-ı sahîh) ile şöyle rivâyet edilmiştir: Abdullâh İbn-i
Abbâs demiştir ki: Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem, gecenin bir kısmında
teheccüd için kalkdıklarında (şöyle) duâ buyururdu: Yâ Rab! Her hamd Sen'in
içindir. Sen, göklerin ve her yerin ve bunlardaki her şeyin dâimî müdebbirisin.
Yine her hamd Sen'in içindir. Sen, göklerin ve her yerin ve bunlardaki her
şeyih nûrusun, (bunları aydınlatırsın). Yine her hamd Sen'in içindir. Sen
göklerin ve her yerin ve bunlarda bulunan her şeyin sâhibisin. Yine her hamd
Sen'in içindir. Sen haksın, Sen'in va'din de haktır. (Âhirette) Sen'i görmek de
haktır. Sözün haktır. Cennet'in de haktır. Cehennem 'in de
haktır. Peygamberlerin de haktır. Muhammed (sallâllâhü aleyhi ve sellem) de
haktır. Kıyâmet günü de haktır. Yâ Râb! Ancak Sana itâat ettim, Sana inandım,
Sana güvendim, Sana yöneldim, yalnız Sen'in (bürhanların)a dayanarak
(düşmanlarla) mücâdele ettim. Aramızda yalnız Sen'i hakem kıldım. Yâ Râb! Önce
işlediğim ve sonra işlerim sandığım, gizli yaptığım ve âşikâre işlediğim
(bütün) günahlarımı bağışla!.. (Âhiret hayâtında beni) takdîm eden, (Dünyâ
târihinde nübüvvetimi) te'hîr eden ancak Sen'sin. (Allâhım!) İbâdete lâyık tanrı
yoktur, yalnız Sen varsın, yâhud Sen'den başka ibâdete lâyık tanrı yoktur.
Hakîmâne tasarruf da, tam kuvvet de Allah ile kâimdir. 575
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : TEHECCÜD BAHSİ Gece namazı (teheccüt);Rüyâ;Teheccüd TEHECCÜD
NAMAZININ FAZÎLETİ HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer İbn-i
Ömer demiştir ki: "Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in sağlığında
(Ashâb'dan) birisi bir düş gördüğü zaman onu Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve
sellem'e hikâye ederdi. Ben de bir düş görmek ve onu Resûlullâh salla'llâhu
aleyhi ve sellem'e arzetmek isterdim. (O sırada) ben, (erken) tâze bir gençdim.
Ve Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem zamânının âdeti üzere mescidde
uyurdum. Bir kere ben de rü'yamda gördüm ki: Gûyâ beni iki melek yakalayıp
benimle Cehennem 'e gittiler. Cehennem , kuyu duvarı gibi (taşla)
örülmüş olarak göründü. Onun iki boynuz (gibi iki cenâh)ı vardı. Burada
(Kureyş'ten) kendilerini iyice tanıdığım kimseler bulunuyordu. Şimdi ben: Cehennem 'den
Allâh'a sığınırım, demeğe başladım. (Bundan sonra) İbn-i Ömer demiştir ki: (Bu
sırada) bize, başka bir melek mülâkî oldu. Ve bana korkma, dedi. Bu rü'yâmı
(hemşîrem Ümmü'l-mü'minîn Hafsa'ya anlattım. Hafsa da Resûlullâh salla'llâhu
aleyhi ve sellem'e arzetti. Resûl-i Ekrem: Abdullâh ne iyi adamdır. Fakat
gecenin bir kısmında (kalkıp da) namaz kılmağı âdet edinseydi, buyurmuş. Bundan
sonra ben gecenin az bir kısmı müstesnâ olmak üzere geceleri uyumadım. 576
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : NAMAZDA İSTİÂNE BAHSİ Putlara kurban RESÛL-İ EKREM'İN HUSÛF
NAMAZINDA İLERİ, GERİ HAREKET ETTİĞİNE DÂİR HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Ümmü'l-mü'minîn Âişe Resûl-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem'in: (Husûf
namâzında) Cehennem 'i de gördüm, dedikten sonra şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Cehennem ateşinin
bâzısı bâzısına (şiddet-i harâretle) kahr ü galebeye çalışıyordu. Cehennem 'de
"Amr İbn-i Lühayy"i de gördüm. Bu Amr, (putlar nâmına) develeri adak
olarak salıverirdi. (Putlara böyle kurban nezrini en önce o koymuştu). 612
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Allâh'a şirk koşmamak MÜŞRİKİN CEHENNEM 'E,
MUVAHHİDİN DE CENNET'E DÂHİL OLACAĞINA DÂİR ABDULLÂH İBN-İ MES'ÛD HADÎSİ
Abdullâh b. Mes'ûd İbn-i Mes'ûd Hazretleri, bir kerre Resûlullâh salla'llâhu
aleyhi ve sellem: "Allâh'a bir şeyi menend addederek ölen kimse, Cehennem 'e dâhil
olur" demişti. Ben de dedim ki: Allâh'a hiç bir şeyi menend addetmiyerek
ölen kimse Cennet'e dâhil olur. 618
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Hz. Peygamber'e yalan isnadı;Ölüye ağlamak ÖLÜYE
NEVHA VE FERYÂD EDEREK AĞLAMANIN KERÂHETİ HAKKINDA MUĞÎRE HADÎSİ;RESÛL-İ
EKREM'İN LİSÂNINDAN YALAN UYDURMANIN CEZÂSI HUSÛSUNDAKİ HABERLER Muğîre b.
Şu'be Mugîre, Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu
işittim, demiştir: Benim ağzımdan yalan söylemek, başka bir kimseyi dedi diye yalan
söylemek gibi değildir. Her kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa Cehennem 'deki
yerine hazırlansın! Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu da
işittim: Hangi meyyit ki, ona nevha ve figân edilirse, bu nevha sebebiyle azâb
olunur. 640
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Kabir suali;Münker-Nekir;Ölüye makâmı gösterilir
KABİR SUÂLİ HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ Enes b. Mâlik Nebî salla'llâhu
aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: (Mü'min) kul, kabrine
konulup onun ashâb ve yârânı geri dönüp gittiklerinde -ki meyyit, bunlar
yürürken ayakkablarının sesini bile muhakkak işitir- ona (Münker ve Nekîr adlı)
iki melek gelir. Bunlar meyyiti oturturlar. Ve ona: - Hâ! Şu Muhammed
-salla'llâhu aleyhi ve sellem- denilen kimse hakkında (ki kanâatin nedir?) Ne
dersin? diye sorarlar. O mü'min de: - Samîmî bildiğim ve size de bildirmek
istediğim şudur ki, Muhammed salla'llâhu aleyhi ve sellem Allâh'ın kulu, ve
Allâh'ın Resûlü'dür, diye cevab verir. Bunun üzerine melekler tarafından: - Ey
mü'min! Cehennem 'deki yerine bak, Allâhu Teâlâ bu azâb yerini senin için
Cennet'ten (yüce) bir makâma tebdîl eyledi, denilir. Nebî salla'llâhu aleyhi ve
sellem: "O mü'min, Cehennem ve Cennet'teki iki
makâmını birden görür" buyurmuştur. Fakat kâfir veyâhud münâfık olan
meyyit (meleklerin bu suâline karşı): - Muhammed hakkında birşey bilmiyorum.
Halkın ona (peygamber) dedikleri bir sözü (işitir), ben de halka uyup
söylerdim, diye cevâb verir. Bu iki melek tarafından bu kâfir veya münâfıka: -
Hay sen anlamaz ve uymaz olaydın! denilir, sonra bu kâfir veya münâfıkın iki
kulağı arasına demirden bir topuzla vurulur. O topuzu yiyince kâfir veyâ
münâfık şiddetli sayha ile bir bağırır ki, bu feryâdı ins ve cinden başka bu
ölüye yakın olan herşey işitir. 658
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Çocuğa telkin RESÛL-İ EKREM'İN HÂDİMİ BULUNAN BİR
YEHÛDÎ ÇOCUĞUNU MARAZ-I MEVTİNDE İYÂDE BUYURUP TA'LÎM-İ DÎN ETTİKLERİNE DÂİR
ENES HADÎSİ Enes b. Mâlik (Abdü'l-Kuddüs) adlı bir yehûdî çocuğu vardı. Nebî
salla'llâhu aleyhi ve sellem'e hizmet ederdi. (Bir ara) çocuk hastalandı. Nebî
aleyhi's-selâm bunu iyâdeye geldi. Ve başucunda oturdu. Ve çocuğa:
"Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk (yanında bulunan) babası (nın yüzü) ne
baktı. Babası oğluna: - Ebü'l-Kâsım salla'llâhu aleyhi ve sellem'in emrini
kabûl et! dedi. Abdü'l-Kuddüs de hemen: - (Eşhedü en lâ ilâhe illâ'llâh ve
eşhedü enne Muhammeden resûlu'llâh) deyip müslüman oldu. Nebiyy-i Erham
salla'llâhu aleyhi ve sellem (hastanın yanından) çıkarken: Şu çocuğu Cehennem ateşinden
halâs eden Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senâlar olsun, diyordu. 663
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ ALÎ İBN-İ
EBÎ TÂLİB RADİYA'LLÂHU ANH'İN KAZÂ VE KADERE DÂİR BİR HADÎSİ Alî b. Ebî Tâlib
(Biz bir kere) Bakî-i Garkad (kabristanında) bir cenâzede bulunduk. Nebî
salla'llâhu aleyhi ve sellem de yanımıza gelip oturdu, biz de etrâfına oturduk.
Resûl-i Ekrem'in elinde bir asâ vardı. O hazret başını eğdi. Asâsiyle yere
vurmağa başladı. Sonra buyurdu ki: - Sizden hiçbir kimse ve nüfûsu mahlûkadan
hiçbir nefis yoktur ki, onun (Allâhu Teâlâ tarafından) Cennet'teki ve Cehennem 'deki
yeri takdîr ve ta'yîn edilmemiş olsun! Onun şakî ve saîd olduğu tesbit
olunmamış bulunsun! Bunun üzerine Ashâb-ı Kirâm'dan birisi dedi ki: - Öyle ise
yâ Resûla'llâh! Ameli ve ibâdeti bırakıp Cenâb-ı Hakk'ın takdîrine i'timâd
edemez miyiz? Bizdenm, saâdet ehli (olması mukadder) olan her kişiyi kazâ-yı
ilâhî, ehl-i saâdetin (hayır) ameline sevkeder, (kişi Cennet'e nâil olur). Yine
bizden ehl-i şakâvetten (olması mukadder) olan her kişiyi de kazâ-yı İlâhî,
ehl-i şakâvetin (şer) ameline sevkeder, (bu da Cehennem 'e
girer). Resûl-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem cevâben: - Saâdet ehline,
saâdet sâhiblerinin (hayır) ameli (sevdirilerek) îfâsı kolaylaştırılır. Ehl-i
şakâvete de eşkıyâ zümresinin (şer) işleri (sevdirilerek) îfâsı teshîl edilir,
buyurdu. Sonra Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem şu mealdeki âyet-i
kerîmeyi okudu: - O kimse ki Allah hakkını verir, Allah'tan korkar, güzel
kelimeyi, (Lâ ilâhe illâ'llâh) Kelime-i Tevhîd'ini tasdîk eder, muhakkak biz o
kimseye hayra karşı yüsrü mûcib bir haslet müyesser kılarız. O kimse ki,
hakku'llâh'a buhl edip inâyet-i ilâhiyyeden istiğnâ ve güzel kelimeyi tekzîb
eder, ona da hayra karşı usrü şiddet-i mûcib bir haslet müyesser kılarız. 666
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ İntihar;Kendini öldürmek (intihar);Yemin İSLÂM'DAN
BAŞKA BİR DÎNE YEMÎN VE HÜKMÜ Sâbit İbn-i Dahhâk Resûl aleyhi's-selâm buyurdu
ki: Kim ki İslâm'dan başka bir dîne kâzib ve müteammid olarak yemîn ederse, o kimse
dediği gibi (yalancı) dır. Kim ki, keskin bir âletle kendini öldürürse, bu
kimse de Cehennem ateşinde o âletle azâb olunur. 667
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ İntihar;Kendini öldürmek (intihar) İNTİHÂRIN
NEV'İNE GÖRE MÜNTEHİRİN AZÂB OLUNACAĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre
Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir:
(Dünyâda ip ve emsâli ile) kendini boğan kimse Cehennem 'de
kendini boğar (ak, bıçak gibi şeylerle) kendini vuran da Cehennem 'de
kendini vurar(ak azâb olunur). 669
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Ölüyü hayırla anmak;Şâhitlik;Tezkiye ÖLÜYÜ
İYİLİKLE YÂD ETMEK Enes b. Mâlik (Bir kerre) Resûl-i Ekrem ile bâzı Ashâbının
yanlarından bir cenâze geçti. Ashâb-ı Kirâm bu cenâzeyi hayır ile andılar. Nebî
salla'llâhu aleyhi ve sellem de "vâcib oldu!" buyurdu. Sonra başka
bir cenâze daha geçmişti. Ashâb-ı Resûl bunu da şer ile andılar. Resûl-i Ekrem
de yine "vâcib oldu" buyurdu. Bunun üzerine Ömer İbn-i Hattâb: - Ne
vâcib oldu, yâ Resûla'llâh? diye sorması üzerine, Resûlullâh: - Şu önce geçen
cenâzeyi hayır ile yâdettiniz, ona Cennet vâcib oldu. Sonraki cenâzeyi şer ile
andınız. Buna da Cehennem vâcib oldu. Çünkü siz yeryüzünde Allâh'ın şahidlerisiniz, buyurdu.
670
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Deccâl;Kabir azâbındar Allah'a sığınmak RESÛL-İ
EKREM'İN KABİR AZÂBINDAN İSTİÂZE BUYURDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû
Hüreyre Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle duâ buyurmağa devam, (ve
ümmetime ta'lîm) ederdi, dediği rivâyet edilmiştir: - Yâ Rab! Kabir azâbından, Cehennem azâbından,
hayat ibtilâsından, ölüm şedâidinden, mesîh deccâlın fitnesinden sana
sığınırım! 677
Sahih-i
Buhari - Bölüm 5 : CENÂZE BAHSİ Ölüye makâmı gösterilir ÖLÜYE CENNET VE CEHENNEM 'DEKİ
MAKÂMININ GÖSTERİLECEĞİNE DÂİR ABDULLAH İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer
Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
Sizden biriniz vefât ettiğinde sabah ve akşam ona kendi makâmı gösterilir: O
kimse ehl-i Cennet'ten ise, ehl-i Cennet makâmâtından bir makam; ehl-i nârdan
ise, Cehennem 'in hücrelerinden bir karargâh gösterilir. Ve ona: Burası senin
(müstakbel ve ebedî) durağındır. Kıyâmet günü Allah seni buraya gönderecektir,
denilir. 678
Sahih-i
Buhari - Bölüm 6 : KİTÂBÜ'Z-ZEKÂT Allah huzûruna çıkış;Güzel söz sadakadır;Kıyâmet
alâmetleri;Malın çoğalması;Sadaka vermek;Tasadduk;Yol kesmek ZEKÂTA MÜSÂREAT
HAKKINDA ADİY İBN-İ HÂTİM HADİSİ Adiyy İbn-i Hâtim Şu haber rivâyet edilmiştir:
(Bir kere) ben, Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in yanında iken Huzûru
Saâdet'e iki kişi geldi. Bunun birisi (ortalığın) fakr-ü ihtiyâcından yana,
yakıla bahsediyordu. Öbürüsü de yol kesildiğinden (emniyet ve âsâyiş
bulunmadığından) şikâyet etmişti. Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem
(bunlara cevâb verip) buyurdu ki: Amma kat'-ı tarîk mes'elesi: (çok sürmez), az
sonra sana bir zaman gelir ki, o vakit ticâret kervanı kimsenin himâye ve
kefâletine muhtâc olmıyarak tâ Mekke'ye kadar çıkar, (gider). Ortalığın
müzâyakasına gelince: sizin biriniz (elinde) sadakasiyle (kapı kapı) dolaşıp da
kendisinden bu sadakayı kabûl edecek bir kimse bulamayacak bir halde müreffeh
günler gelmedikçe kıyâmet kopmaz. Sonra sizden biriniz (Âhirette) Allâhu
Teâlâ'nın Dîvân-ı Sübhânîsinden muhakkak durur. Hem de Allah ile kendi arasında
ne bir hicab, ne de Allah kelâmını terceme edecek bir terceman bulunmıyarak
duracaktır. Sonra Cenâb-ı Mevlâ o kula: - Sana ben mal vermedim mi? diye her
halde sorar. O kul da: - Evet, (verirdin Allâh'ım) diye muhakkak cevab verir.
Sonra Hak Teâlâ: - Sana ben Peygamber göndermedim mi? diye elbette sorar. O kul
da: - Evet, (gönderdin Rabbim) diye şüphesiz cevâb verir. Bu halde o kimse
sağına bakar, Cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Sonra soluna bakar, Cehennem ateşinden
başka bir şey göremez. Ashâbım! Şimdi sizin her biriniz tek bir hurmanın yarısı
ile, bunu da bulamazsa güzel sözle olsun kendisini Cehennem ateşinden
korusun! 696
Sahih-i
Buhari - Bölüm 6 : KİTÂBÜ'Z-ZEKÂT Kız çocukları;Sadaka vermek;Tasadduk HAZRET-İ
ÂİŞE'NİN BİR HURMA SADAKA BUYURMALARI. ÂİŞE HAZRETLERİ BİR KEREDE KENDİSİNE
HAZRETİ MUÂVİYE TARAFINDAN HEDİYE EDİLEN İKİ KESE ALTINI BİR GÜNDE FUKÂRAYA
DAĞITMIŞ, AKŞAM VAKTİ ZEYTİN EKMEKLE İFTAR ETMİŞTİR Ümmü'l-mü'minîn Âişe Şöyle
dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kere) kendisinin iki kız çocuğu ile yanıma
tese'ül ederek bir kadın girmişti. O sırada yanımda bir hurmadan başka bir şey
bulunmuyordu. O bir hurmayı ona verdim. Kadın hurmayı iki çocuğu arasında
taksîm etti. Ve kendisi ondan bir şey yemedi. Sonra kalkıp çıktı, (gitti).
Müteâkıben yanıma Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem girdi. Bu vâkıayı
kendilerine bildirdim. Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki. Kadın,
erkek her hangi bir mü'min şu kız çocukları yüzünden bir sûretle sıkıntı
çekerse (hayır bilsin! Çünkü) kız çocukları, kendisi için Cehennem ateşinden
koruyan birer perde olurlar. 699
Sahih-i
Buhari - Bölüm 7 : KİTÂBÜ'S-SAVM Ramazanın fazîleti RAMAZAN GELDİĞİNDE CENNET
KAPILARI AÇILIP CEHENNEM KAPILARI KAPANDIĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Resûlullah
salla'llahu aleyhi ve sellem 'in: "Ramazân-ı şerîf geldiğinde Cennet
kapıları açılır" buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir. Yine Ebû Hürerye
radiya'llahu anh'ten Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem 'in: "Ramazan
girdiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları
da kapanır, bütün şeytanlar da zincire vurulurlar" buyurdu, dediği rivâyet
edilmiştir. 900
Sahih-i
Buhari - Bölüm 8 : Kul hakkı Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle rivâyet edilmiştir.
Müşârün-ileyh Hazretleri Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'den şöyle
buyurulduğunu nakletmiştir: Kıyâmette mü'minler Cehennem (üzerine
kurulmuş Sırat) dan kurtulduktan sonra Cennet'le Cehennem arasındaki
(ikinci bir) köprüde tevkîf olunurlar. Burada dünyâda aralarında bulunan (ufak
tefek) mezâlimden biribirine hakkını vererek hisablaşırlar. (Küçük
günahlarından da) pâklenip arındıkları zaman, bunların Cennet'e girmelerine
izin verilir. (Sonra Resûl-i Ekrem): - Muhammed salla'llahu aleyhi ve sellem'in
hayâtı yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki: o mü'minlerden biri
Cennet'teki ârâm-gâhını dünyâda yaşadığı meskeninden daha iyi bilir ve
(kılavuzsuz) bulur, buyurmuştur. 1085
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Hilkatin mebdei;Kazâ-Kader İNSANIN
YARADILIŞINDAKİ TEKÂMÜL TAVIRLARI Abdullâh b. Mes'ûd Rivâyete göre, demiştir
ki: Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem bana (insanın hilkati atvârından)
haber verdi -ki o, kendi doğru söyler, kendisine de doğru bildirilir- buyurdu
ki: sizin biriniz (in hilkati mebdeinde) ana vebaba maddeleri kırk gün ananın
karnında toplanır, (halka müstaid bir halde tahammür eder). Sonra o maddeler o
kadar zamân (kırk gün) içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o
kadar zaman (kırk gün) içinde mudga = bir çiğnem ete tahavvül eder. (Dördüncü
tekâmül tavrında) Allah bir Melek gönderir. Ve tekâmül eden mudgaya (şu) dört
kelime (yi yazması) emrolunur ki: onun işini, rızkını, ecelini, şakî veya saîd
olduğunu yaz! denilir. (İbn-i Mes'ûd demiştir ki: Abdullah'ın hayâtı yed-i
kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki: Melek bunları yazdıktan) sonra ona ruh
üflenir. (Cenin canlanır). İmdi sizden bu kişi (bu fıtratı îcâbı dünyâda) iyi
iş işler de hattâ kendisiyle Cennet arasında yalnız bir kulaç mesâfe kalır. Bu
sırada (Meleğin ana karnında yazdığı) yazı gelir; o kişiyi önler. Bu def'a o, Cehennem liklerin
işini işlemeğe başlar (da Cehennem 'e girer) sizden bir kişi
de (fenâ) iş işler. Hattâ kendisiyle Cehennem arasında
ancak bir kulaç mesâfe kalır. Bu sırada (Meleğin yazdığı) kitâbı gelir onu
önler. Bu def'a o kişi ehl-i Cennetin işini (hayır iş) işler, (Cennet'e girer).
1324
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Melekler BU LEHCELERDEN ÖRNEKLER Ya'lâ İbn-i
Ümeyye "Ben, Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in minber üzerinde (ehl-i Cehennem in Cehennem muhâfızına:)
yâ Mâli! (Rabb'ın hakkımızdaki hükmünü versin!) diye nidâ ettiklerini (bildiren
âyeti) okuduğunu işittim" dediği rivâyet olunmuştur. 1332
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Erkeğin karısını yatağına dâveti;Kadının
kocası yatağa çağırdığında imtina etmesi CENNET VE CEHENNEM 'İN EL'ÂN
MAHLÛK VE MEVCUT OLDUKLARI Ebû Hüreyre Resûlullah salla'llahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Kişi kadınını (cinsî mukarenet
için) yatağına da'vet eder de kadın imtinâ ederek zevc asabî bir halde
gecelerse, Melekler o kadına sabaha kadar lâ'net ederler. 1337
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Cebrâil (A.S);Cehennem muhafızları;Deccâl;Hz.
Îsâ;Hz.Mûsâ;Hz. Peygamber'in Mi'rac'da gördükleri;Îsâ (A.S);Mûsâ (A.S.) CENNET
VE CEHENNEM 'İN EL'ÂN MAHLÛK VE MEVCUT OLDUKLARI Abdullâh b. Abbâs Nebî
salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Mi'râc'da)
bana gece sefer ettirildiğinde ben Mûsâ'yı esmer yüzlü, uzun boylu, kıvırcık
saçlı (bir tipte) gördüm. Mûsâ (uzunluk ve esmerlik cihetiyle) sanki Kahtan
adamlarından bir er kişi. Îsâ'yı da gördüm: ne uzun, ne kısa, orta boyda benzi
kırmızı ile beyaza mâil olup başı, salıverilmiş düz saçlı kişi idi. Allah'ın
bana gösterdiği hayrete şâyân daha birtakım garîbeler arasında Cehennem muhâfızı
Mâlik'i ve Deccâl'ı da gördüm. Ey mü'min, Peygamberinin Mûsâ'ya kavuşmasından
şüphede olma! 1338
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Ölüye makâmı gösterilir CENNET VE CEHENNEM 'İN EL'ÂN
MAHLÛK VE MEVCUT OLDUKLARI Abdullâh b. Ömer Resûlullah salla'llahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğ rivâyet olunmuştur: Sizden biriniz öldüğünde sabah,
akşam âhiretteki yeri kendisine gösterilir: eğer o ölü ehl-i Cennet'ten ise
kendisine ehl-i Cennet'in makamlarından gösterilir. Eğer ehl-i nârdan ise cehennem likler
(in yerin) den gösterilir. 1339
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Cennet ehli;Kadınlar CENNET HALKININ ÇOĞUNUN
FAKİRLER, CEHENNEM LİKLERİN DE KADINLAR OLDUĞU RİVÂYETİNİN TEVCÎHİ İmrân İbn-i Husayn
Rivâyet olunduğuna göre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem: "Ben, (Mi'râc
gecesi) Cennet'de baktım da ehl-i Cennet'in çoğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehennem 'e de
baktım. Cehennem 'dekilerin çoğunu da kadınlar (teşkîl ettiğini) gördüm"
buyurmuştur. 1340
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Hz. Ömer'in fazîleti CENNET HALKININ ÇOĞUNUN
FAKİRLER, CEHENNEM LİKLERİN DE KADINLAR OLDUĞU RİVÂYETİNİN TEVCÎHİ Ebû Hüreyre Şöyle
dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in huzûrunda
bulunduğumuz sırada o, bize şöyle buyurdu: - Ben bir kere uyurken kendimi
Cennet'te gördüm. O sırada bir kadın (Ümm-i Süleym) bir köşkün yanında abdest
almakta idi. (Yanımdaki Meleklere:) bu köşk kimin için (hazırlanmış) tır? diye
sordum. Onlar: Ömer İbn-i Hattâb için! dediler. (Buraya girmek itedim. Fakat)
Ömer'in gayretini (kıskançlığını) hatırladım da hemen yüzümü arkama çevirdim.
(Resûlullah'ın bu lâtîfeli müjdesi üzerine) Ömer (sevincinden) ağladı da: yâ
Resûla'llah! Sana karşı mı kıskançlık edeceğim? dedi. 1341
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Humma hastalığı CEHENNEM VE EHL-İ CEHENNEM İN VASFI
VE NEBE' SÛRESİ ÂYETİ Ümmü'l-mü'minîn Âişe Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah
salla'llahu aleyhi ve sellem: "Hummâ (hastalığı) Cehennem harâretinin
şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz!" buyurmuştur. 1349
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Cehennem ateşi CEHENNEM 'İN VASFI
HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlullah salla'llahu
aleyhi ve sellem: - Sizin (şu dünyâ) ateşiniz, Cehennem ateşinin
yetmiş cüz'ünden bir parçadır, buyurmuş. Ashâb tarafından: -Yâ Resûla'llah!
Dünyâ ateşi (kâfirleri, fâcirleri azâb için) her halde kâfîdir, denildi.
Resûlullah: - Cehennem ateşi (mikdarca ve sayıca) dünyâ ateşleri (nin umûmu) üzerine altmış
dokuz derece fazla kılındı: Bunlardan her birinin harâreti bütün dünyâ ateşinin
harâreti gibidir. 1350
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : BED'ÜL-HALK BAHSİ Başkasına iyilik emrettiği halde kendi
tutmamak;Cehennem azâbı CEHENNEM 'İN VASFI HAKKINDA ÜSÂME HADÎSİ Üsâme b. Zeyd b. Hârise Rivâyete
göre, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğini işittim,
demiştir: Kıyâmet gününde bir kişi getirilip Cehennem 'e atılır
da Cehennem 'de onun barsakları derhal karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi
(barsakları etrâfında) değirmen merkebinin değirmende döndüğü gibi döner. Bunun
üzerine Cehennem halkı o kişinin başına toplanıp da: - Ey filân! Hal ve şânın
nedir? Sen bize (dünyâda) iyilikle emredip bizi kötülükten nehyeden (bir
öğütçü) değil mi idin? derler. O da: - (Evet ben öyle idim. Fakat) ben sizi
ma'rûf ile emr ederdim. Halbuki kendim yapmazdım. Yine ben sizi münkerden
nehyederdim de kendim işlerdim! diye cevap verir. 1351
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Allâh'a şirk
koşmamak;Cehennem azâbı ŞİRK İLE İLGİLİ HADİS Enes b. Mâlik Rivâyet olunduğuna ve
müşârün-ileyh, rivâyetini Resûlullah'a ref' ve îsâl ettiğine göre: Allahu Teâlâ
(Kıyâmet gününde) Cehennem liklerin azâb cihetiyle en hafîfi olan (Ebû Tâlib gibi) birisine:
- Farzedelim ki, yeryüzünde mal olarak ne varsa hep senin olsa, şu azâbtan
kurtulmak için onu fedâ eder mi idin? diye soracaktır. O da: - Evet, fedâ
ederdim, yâ Rabbî! diyecek. Bunun üzerine Allahu Teâlâ: - Fakat sen, Âdem
(atan) in sulbünde iken ben senden (şimdi göze aldığın fedâkârlıktan) daha
ehven bir şey istemiştim ki, bana şirk ve küfür etmemendi. Fakat sen (dünyâya
gelince Tevhid'den) imtinâ edip şirki iltizâm ettin! diyecektir. 1370
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Âdem
(A.S);Kıyâmet günü;Ye'cüc-Me'cüc MUHAMMED ÜMMETİ CENNET HALKININ YARISIDIR Ebû
Saîd-i Hudrî Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet
olunmuştur: (Kıyâmet günü) Allah Tebâreke ve Teâlâ, Âdem (atamız) a: - Yâ Âdem
diyecek, o da icâbet ederek: - Yâ Rab! Fermânına mükerreren icâbet ve mülâzemet
eder ve her emrini infâza dâimâ kıyâm ve mübâderet eylerim! Ve her hayır,
Sen'in emir ve fermânında tecellî eder, diyecek. Bunun üzerine Allahu Teâlâ: - Cehennem 'e
girecekleri (halk arasından) seçip gönder! buyuracak. Âdem Peygamber: - Yâ Rab!
Cehennem 'e gönderileceklerin mikdârı ne kadardır? diye soracak... Allahu
Teâlâ: - Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu! diye cevap verecek. Ve
Cenâb-ı Hak Âdem'e böyle buyurduğu sıra (bunun verdiği şiddetli korkudan) gûyâ
çocuk ihtiyarlayacak, her gebe kadın da çocuğunu düşürecek. Ve o anda, Habîbim,
mahşer halkını (korkudan) sarhoş sanırsın! Halbuki onlar hiç de sarhoş
değillerdir. Ancak o sekir, Allah'ın şiddetli (emrinin netîcesi duyulan) azâb
(ın bir eseri) dir. Resûlullah'ın huzûrunda bulunan Ashâb: Yâ Resûla'llah: O
(binde) bir hangimiz olabilir? diye sordular. Resûlullah: - Size müjdeler
olsun, sizden bir kişiye mukabil Ye'cûc ve Me'cûc'dan bin kişi (Cehennem 'e
gönderilecektir) buyurdu. Sonra da: Hayâtım yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn
eder de kat'î olarak umarım ki: siz (Muhammed ümmeti) ehl-i Cennet'in dörtte
birini teşkîl edesiniz! diye müjdeledi. Bunun üzerine biz: Allahu Ekber, dedik.
Bunun üzerine Resûlullah: Umarım ki, ehl-i Cennet'in üçte birisi olasınız!
buyurdu. Biz yine tekbîr getirdik. Bunun üzerine de: Umarım ki: ehl-i Cennet'in
yarısı olasınız! buyurdu. Biz de tekbîr getirdik. En sonu Resûlullah: Siz
mahşer halkının umûmuna kıyâs edilince, ancak siz bir beyaz öküzün derisi
üzerindeki siyah bir tüy mesâbesindesiniz. Yâhut da siyah bir öküz derisinde
sanki beyaz bir tüy, buyurdu. 1373
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ İbrâhim
(A.S);Kıyâmet günü;Müşrik ataya mağrifet dilememek HAZRET-İ İBRÂHÎM VE BABASI
ÂZER Ebû Hüreyre Rivâyete göre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur: Kıyâmet gününde İbrâhîm, babası Âzer ile -Âzer'in yüzü simsiyah
toz, toprak içinde- karşılaşacaktır. İbrâhîm babasına: - Ben sana (dünyâda)
bana âsî olma! demedim mi? diyecek. Babası da ona: - İşte bugün sana âsî
olmayacağım, diye cevap verecek. Bunun üzerin İbrâhîm: Yâ Rab! Sen bana
insanlar ba's olunduğ gün beni zelîl ve rüsvây etmeyeceğini va'detmiştin. Şimdi
Allah'ın rahmetinden çok uzak olan babamın vaziyetinden daha çok âr ve hayâyı
mûcib hangi rüsvaylık olabilir, diyecektir. Allahu Zü'l-Celâl de: - Yâ İbrâhîm,
ben Cennetimi kâfirlere haram kılmışımdır! diyecek. Bundan sonra Hak Teâlâ
tarafından: Yâ İbrâhim, şu iki ayağının altındaki nedir? denilecek. İbrâhim
bakınca bir de nö görsün ayakları altında kana bulanmış bir sırtlan (ki,
İbrâhîm'in babası bu fenâ sûrete mesh edilmişti). Bu çirkin manzara üzerine
onun ayaklarından yakalanıp Cehennem 'e atılacaktır. 1375
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Hz.
Peygamber'in dâveti;Süleyman (A.S.)'ın bir çocuğun annesi tâyin kıssası
SÜLEYMÂN ALEYHİ'S-SELÂM VE İKİ KADIN ARASINDA VESÎLE-İ NİZÂ OLAN BİR ÇOCUK
HAKKINDAKİ HÜKMÜNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Gelen rivâyete göre, Ebû
Hüreyre Resûlulah salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:
Benim (insanları Cehennem 'den korumak için İslâm'a da'vetteki) benzerimle (bâtıl üzerine
ısrarda) insanların benzeri şu bir kişinin hal ve şânı gibidir ki o, (odasında)
bir ateş (bir mum) yakmış, kelebekler ve şu (sivrisinek gibi) birtakım
hayvanlar kendilerini ateşe atmağa başlarlar. Yine Ebû Hüreyre rivâyetle der
ki: (Vaktiyle) iki kadın ve kadınlarla berâber onların iki oğlan çocukları
vardı. Bunlar (yolda giderken) kurt gelerek bunlardan birisinin (büyük kadının)
çocuğunu hemen kapıp gitmiş. Bunun üzerine (çocuğunu kurt kapan büyük) kadın
eşi (küçük) kadına: kurt senin çocuğunu götürdü, der. Öbür kadın da: hayır,
senin çocuğunu götürdü, der. Nihâyet bu iki hasım muhâkemelerini Dâvud'a
arzederler. O da oradaki büyük kadına hükmeder. (Kurdun kaptığı çocuk küçük
kadına âit olur). Bunlar muhâkemeden çıkıp Dâvud'un oğlu Süleymân'a giderler.
Ve (babasının hükmünü istinâfen) ona bildirirler. O da: haydi bana bir bıçak
getiriniz! Çocuğu iki kadın arasında paylaştıralım, demiş. Bunun üzerine küçük
kadın: aman öyle yapma, Allah sana rahmet etsin!. Çocuk bu kadınındır, demekle
Süleymân da çocuğun küçük kadına âit olduğuna hükmetmiştir. 1394
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : AHÂDÎS-İ ENBİYÂ ALEYHİMÜ'S-SALÂTÜ VE'S-SELÂM BAHSİ Cennet, Cehennem haktır;Hz.
Îsâ;Îsâ (A.S) MÂİDE SÛRESİ'NİN 71 VE 72 NCİ ÂYETLERİNDE TESLİS AKÎDESİNİN
HAZRET-İ ÎSÂ DİLİYLE REDDİ Ubâde b. es-Sâmit Rivâyet olunduğuna göre, Nebî
salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her kim: [Allah'dan başka
ibâdet olunacak hiç bir ma'bûd yoktur, yalnız Allah vardır, şerîki yoktur;
Muhammed de muhakkak Allah'ın kulu ve O'nun Resûlüdür. Îsâ da Allah'ın kulu ve
Resûlüdür. Ve (tekvînî bir emir ile) Meryem (in rahmin)e bıraktığı bir
kelimesidir. Ve (bu sûretle) Allah tarafından (hayat verilen) bir ruhtur. (Bir
zî-hayattır). Cennet (in varlığı) haktır (ve gerçektir). Cehennem de haktır
(ve gerçektir)] diye diliyle ikrâr ve kalbiyle tasdîk ederse, Allah o kimseyi
(Cennet'in sekiz kapısından hangisini isterse oradan) Cennet'e kor. O, kul
hangi amelde olursa olsun (ayırd etmez). 1397
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : İBRET-ÂMİZ BENÎ İSRÂİL KISSALARI Hz. Peygamber'e yalan
isnadı;İbretli kıssalar nakletmek;İlim tebliği;İsrâiliyyât RESÛL-İ EKREM'İN
SÖYLEMEDİĞİ BİR SÖZÜ SÖYLEDİ DİYE BİLE BİLE YALAN İSNÂDININ FENÂLIĞI VE CEZÂSI
HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Amr b. Âs Nebî salla'llahu
aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Benim tarafımdan
(teblîğ edilen Kur'an'dan) bir âyet olsun (halka) ulaştırınız, (öğretiniz!)
Benî İsrâil (in ibretli kıssaların) dan da haber verebilirsiniz!. Bun(u haber
vermek) de beis yoktur. Her kim de (benim söylemediğim bir şey'i söyledi diye)
bile bile bana yalan isnâd ederse, o da Cehennem 'deki
yerini hazırlasın! 1411
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : KUREYŞ'İN MENÂKIBI BAHSİ Neseb iddiası KENDİSİNİN MENSÛB
OLMADIĞI ECNEBÎ BİR SOYA BİLE BİLE NİSBET İDDİASI HARAM OLDUĞUNA DÂİR EBÛ ZER
HADÎSİ Ebû Zerr-i Gıfârî Rivâyete göre müşârün-ileyh, Nebî salla'llahu aleyhi
ve sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir: Bir kişi (gerek erkek, gerek dişi)
babasından başkasına -babası olmadığını bile bile- neseb iddia ederse, hiç
şüphesiz o kimse küfr(ân-ı ni'met) etmiştir. Her hangi bir kişi de aralarında
karâbet olmayan bir kavimden olduğunu iddia ederse, o (soysuz kişi) de (bizden
değildir! O, varsın) Cehennem 'deki durağına hazırlansın!. 1427
Sahih-i
Buhari - Bölüm 9 : HUZÂA KISSASI Câhilyenin saibe âdeti;Huzaa kabîlesi HUZÂÎ AMR
İBN-İ ÂMİRÎ'NİN SÂİBE (=DEVELERİ SALMA ADAK) YAPAN İLK KİŞİ OLDUĞUNA DÂİR EBÛ
HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu
rivâyet olunmuştur: (Küsûf namazı kılarken) ben Cehennem 'de Huzâî
Amr İbn-i Âmirî'yi kendi barsaklarıı (ateş içinde) sürükler bir halde gördüm.
Çünkü Amr-ı Huzâî, develeri salma adak yapanların önderi idi. 1435
Sahih-i
Buhari - Bölüm 10 : İSLÂM'DA NÜBÜVVET ALÂMETLERİ Fitneden kaçmak;Hz. Peygamber'in
haber verdiği fitneler İSTİKBÂLE ÂİT PEYGAMBERİMİZİN HABERLERİNİ EN ÇOK
NAKLEDEN HUZEYFE İBN-İ YEMÂN'IN MÜHİM BİR RİVÂYETİ Huzeyfe b. el-Yemânî
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Nâs, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'e
(geleceğe âit) hayır (lı işler) den sorarlardı. Ben de (tersine İslâm ümmetine
gelecek) şerden -o şerrin bana erişmesinden korkarak- sorardım. Bu endîşe ile
bir kere: - Yâ Resûla'llah! Biz vaktiyle câhiliyet devrinde şirk ve küfr içinde
idik. Sonra Allah'ın Peygamber'i şu İslâm umdeleriyle bize geldi. Bu hayır ve
saâdetten sonra, gelecek bir şer ve fitne var mıdır? diye sordum. Resûlullah: -
Evet vardır, buyurdu. Ben: - O şerden ve fitneden sonra bir hayır ve salâh var
mıdır? dedim. Resûlullah: - Evet, bir hayır ve salâh vardır. Fakat onun içinde
bâzı şerr-ü fesâd bulunacak (hayırı bulandıracak, safvetini bozacak) buyurdu.
Ben: - O hayrın (temizliğini bulandıran) kiri nedir? diye sordum. Resûlullah: -
O devrin âmirlerinden bir zümre, ümmeti, benim sünnetim hilâfına idâre
edecekler. Sen o devrin âmir ve vâlîlerinden bâzılarının hareketlerini (ma'rûf
bulup) tasvîb, bâzılarının hareketlerini de (münker bulup) red edeceksin!
buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! Bu karışık hayır devrinden sonra yine bir
şerr-ü fesad devri hulûl edecek midir? dedim. Resûlullah: - Evet edecektir. O
devirde bir takım dâîler (çığırtkanlar) halkı Cehennem kapılarına
çağıracak. Her kim onların da'vetine icâbet ederse, onu Cehennem 'e
atacaklar, buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! Bu da'vetçileri bize vasfetseniz!
dedim. Resûlullah: - Onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle
(bizim azîz duygularımıza seslenerek) konuşurlar. (Halbuki gönüllerinde
hayırdan eser yoktur) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! O (uğursuz) devir bana
yetişirse (ben o devirde yaşarsam) nasıl hareket etmemi emredersiniz? dedim.
Resûlullah: - İslâm cemâatine mütâbaat, ve onların devlet reîsine mutâvaat
eyle! (Devlet reîsi zulmederse, seni divğr, malını alırsa bile sözünü dinle,
itâat eyle!) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla'llah! Onlar cemâat hâlinde değiller (de
bozgunculukla parçlanmışlar) sa, başlarında devlet reîsi de yoksa, dedim.
Resûlullah: - O fırkaların hepsinden ayrıl! (Evine çekil!). Velev ki bu
i'tizâl, bir ağaç kökünü ısırman sûretiyle (meşakkatli) olsa bile. Artık ölüm
erişinceye kadar bu i'tizâl üzere bulun! buyurdu. 1471
Sahih-i
Buhari - Bölüm 10 : İSLÂM'DA NÜBÜVVET ALÂMETLERİ Hz. Peygamber'in huzûrunda
bağırmak RESÛL-İ EKREM'İN SÂBİT İBN-İ KAYS (RADİYA'LLÂHU ANH) İ CENNETLE
MÜJDELEMESİ VE SÂBİT'İN DE YEMÂME MUHÂREBESİNDE ŞEHÎD OLMASI HAKKINDA ENES
İBN-İ MÂLİK HADÎSİ Enes b. Mâlik Rivâyete göre, Nebî salla'llahu aleyhi ve
sellem bir ara Sâbit İbn-i Kays'i kaybetmiş (görememiş) ti. (Sâbit İbn-i Kays'e
ne oldu; hiç görünmiyor? diye sordu.) Ashâb'dan birisi: - Yâ Resûla'llah! Ben
Sâbit'in hâl ve şânını sizin için öğrenirim! dedi. Ve o zât Sâbit'e gitti. Onu,
evinde başını eğerek oturur bir halde bulmuş ve: - Ne haldesin? diye sormuş. O
da: - Hâlim yaman kötü!. (Sâbit:) sesini Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in
sesinden ziyâde yükseltir bir kimsedir. Onun şimdiye kadar işlediği hayır ve
ibâdet hiç olmuştur. Artık Sâbit cehennem liktir,
diye cevap vermiş. Bu adam da Resûlullah'a gelerek Sâbit şöyle söyledi, diye
haber vermiştir. O Sahâbî ikinci def'a Sâbit'in yanına büyük bir müjde ile
dönüp gitmiştir. Şöyle ki: Resûlullah Efendimiz o Sahâbî'ye: - Sâbit'e git,
ona: Sen cehennem lik kişilerden değilsin, belki cennetlik bahtiyarlardansın, de!
buyurmuştur. 1474
Sahih-i
Buhari - Bölüm 10 : MEB'ASÜ'N-NEBÎ SALLA'LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM BÂBI Hz.
Peygamber'in Ebû Tâlib'e şefâati RESÛL-İ EKREM'İN EBÛ TÂLİB İÇİN ŞEFÂATİ Abbâs
b. Abdülmuttalib Rivâyete göre bir kere Abbas, Nebî salla'llahu aleyhi ve
sellem'e: - Yâ Resûla'llah! Amucam (Ebû Tâlib hakkında şefâat) den seni nasıl
bir alıkoydu? Allah'a yemîn ederim ki, o, seni her zaman tecâvüzden muhâfaza
ederdi. Ve senin hesâbına düşmanlarına karşı asabîleşirdi! dedi. Resûllulah
şöyle cevab verdi: - Şimdi Ebû Tâlib topuklarına kadar -dibi yakın- ateşten bir
çukur içindedir. Eğer benim (şefâatim) olmasaydı muhakkak o, Cehennem 'in en
derin çukurunda bulunurdu. 1548
Sahih-i
Buhari - Bölüm 10 : BENÎ NADÎR'İN TEHCÎRİ VAK'ASI Ebû Râfi'in katli AZGIN YEHÛDÎ VE
MÜSLÜMAN DÜŞMANI EBÛ RÂFİ'İN KATLİ Berâ' b. Âzib Rivâyete göre şöyle demiştir.
Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem Ensâr'dan birtakım kimseleri yehûdî Ebû
Râfi' (i öldürmek)e gönderdi. Bunlar üzerine de Abdullah İbn-i Atîk'i bey
yaptı. Ebû Râfi', Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'e ezâ eder ve
aleyhinde (ki her harekete mâlen) yardım eylerdi. Bu (zengin yehûdî) Hicaz
toprağında kendisine âid (müstahkem) bir kalede otururdu. Abdullah İbn-i Atîk
ile arkadaşları kaleye yaklaştıklarında gün batmıştı. Köy halkı da (deve,
sığır, koyun gibi) yaylım hayvanlariyle mer'adan dönmüşlerdi. Bu vaziyet
üzerine Abdullah İbn-i Atîk arkadaşlarına: - Siz yerinizde oturunuz da ben (Ebû
Râfi'nin kalesine) gideyim. Ve (kale) kapıcılarına nezâketli bulunayım. Bu
sûretle kaleye girebileceğimi sanırım! dedi, kale kapısına doğru yürüdü.
Nihâyet kapıya yaklaştı. Sonra (kendisini saklamak üzere) maşlahına büründü.
Sanki bir ihtiyâcını gideriyordu. Artık halk tamâmiyle kaleye girmişti. Bu
sırada kale kapıcısı: - Ey Allah'ın kulu, kaleye girmek istersen hemen gir!
Zîrâ ben kapıyı kapamak istiyorum! dedi. Ben de hemen girdim. Ve (merkeb
ahırına) gizlendim. Halkın kaleye girmesi üzerine kapıcı kapıyı kilitledi ve
anahtarları bir direğe astı. İbn-i Atîk der ki: Hemen kalktım: Anahtarları
alarak kapıyı açtım. Ebû Râfi'nin yanında akşamdan sonra gece sohbeti
yapılırdı. Ve bu sohbet, kalenin üst katlarında yapılırdı. Bu gece sohbeti sona
erip dostları Ebû Râfî'in yanından dağılınca hemen ben yanına çıktım. Ve her
kapıyı açtıkça iç tarafından sürmeliyordum. Düşünmüştüm ki, eğer Ebû Râfi'in
adamları beni anlarlarsa herifi öldürünceye kadar bu iyi fırsatı bana
bırakmazlar. Bu sûretle Ebû Râfi'in yattığı odaya kadar vardım. O, karanlık bir
oda içinde, âilesinin arasında (yatmış) idi. Odanın neresinde olduğunu
kestiremedim. Anlamak için: - Ebû Râfi'! diye seslendim: - Kim o? diye cevâb
verdi. Hemen ben ses tarafına yaklaştım. Ve kılıcımla ilk darbeyi yerleştirdim.
Fakat dehşet içinde idim, bir iş göremedim (öldüremedim). Ebû Râfi' haykırdı.
Hemen ben odadan dışarı çıktım. Ve kısa bir zaman eğlenip sonra odaya (tekrar)
daldım da (sesimi değiştirerek): - Bu feryat nedir, yâ Ebâ Râfi'? dedim. - Anan
Cehennem 'e! Sen seslenmeden önce birisi beni oda içinde kılıçla vurdu!
dedi. Abdullah İbn-i Atîk der ki: Ona bir darbe daha yerleştirdim, iyice
yaraldım. Fakat yine öldüremedim. Sonra kılıcın keskin ucunu karnına bastım.
Nihâyet Ebû Râfi' arkasına devrildi. Bu defa herifi öldürdüğümü anladım ve
hemen kapıları birer birer açmağa başladım. (Bu sûretle savuşup) kale
merdiveninin tâ son basamağına varmıştım. Burada yere erdiğimi sanarak ayağımı
atmıştım. (Meğer daha sona gelmemiş olduğumdan) mehtaplı bir gecede merdivenden
düştüm. Baldırım kırıldı. Hemen bir sargı ile bu kırığı sardım, sonra yürüdüm.
Kapıya kadar varıp orada oturdum. Ve kendi kendime: Şunu öldürüp öldürmediğimi
iyice anlayıncaya kadar bu gece kaleden çıkmam, dedim. Horoz ötmeğe başlayınca
ölü i'lâncısı kale sûrunun üstüne durup:
Sahih-i
Buhari - Bölüm 10 : HAYBER GAZÂSI SEHL İBN-İ
SA'D'IN HAYBER HÂTIRASI Sehl b. Sa'd Rivâyete göre Resûlullah salla'llahu
aleyhi ve sellem Hayber harbinde müşrik yehûdîlerle karşılaşıp cenk etmişlerdi.
(O günün harbi sona erip) Resûlullah askerî karargâhına, öbürleri (düşman) de
askerî merkezlerine dönmüşlerdi. Fakat Resûlullah'ın Ashâb'ı içinde (Kuzman
adında) bir kişi vardı ki, o, düşman ordusundan ayrı düşen, yâhud orduya
iltihak etmemiş bulunan (kıyıda bucakta bulduğu) yehûdînin peşini bırakmayıp
amansız ta'kîb ediyor ve onu vuruyordu. (Bu adamın cengâverliği Resûlullah'a
arzolunup:) - Yâ Resûla'llah! Bizden hiçbir kişi filânın gösterdiği kahramanlık
derecesinde kifâyet gösteremedi! denildi. Bunun üzerine Resûlullah: - Fakat o Cehennem liklerden!
buyurdu. (Ashâb Peygamber'in bu haberini zihinlerinde büyüttüler. Hattâ)
Ashâb'dan bir kişi (Huzâî Eksüm): - Öyle ise ben bunu tarassud eder, gözlerim
(ve onu ta'kîb ederim!) dedi. Râvî İbn-i Sa'd der ki: Huzâî, bu Kuzman'la
berâber harb sâhasına çıktı; o, harb saffının neresinde durduysa o da onunla
berâber durdu. Ve o, harbde ne derece çeviklik gösterdiyse Huzâî de onunla
berâber gösterdi. Râvî İbn-i Sa'd der ki: Nihâyet Kuzman ağır bir sûrette
yaralandı. (Bu ağır darbe acısiyle) ölümün everek (intihar kasdiyle) kılıcı
(nın demiri)ni yere koydu. Ve kılıcın ağzını (keskin çalım yerini) iki memesi
arasına koyarak kılıcın üstüne yüklendi. Ve bu sûretle kendisini öldürdü. Bunun
üzerine Huzâî Eksüm Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'e vardı. Ve: - Yâ
Resûla'llah, şehâdet ederim ki, sen muhakkak Allah'ın Peygamberi'sin! dedi.
Resûlullah: - Sana ne oldu? (Bu şehâdetin sebebi nedir?) diye sordu. Huzâî: -
Yâ Resûla'llah! Önün sıra hani şu Cehennem liklerden
olduğunu haber verdiğin kişi (Kuzman) yok mu? Hakîkaten o Cehennem liklerdendir!
dedi. Ve (hâdiseyi şöyle hikâye etti): Yâ Resûla'llah! Kuzman'ın Cehennem liklerden
olduğuna dâir haberinizi halkın i'zâm etmesi üzerine ben: Bu adamı ta'kîb ve
tarassud ederim! demiştim. Ve hakîkaten ardı sıra çıkıp onun her hareketini
araştırdım. Nihâyet bu adam ağır sûrette yaralandı ve ölümünü everek kılıcının
demirini yere, keskin ağzını iki memesi arasına koydu. Sonra kılıcının üstüne
yüklendi. Ve bu sûretle nefsini öldürdü. Bunun üzerine Resûlullah salla'llahu
aleyhi ve sellem: - İnsanlar arasında bir sınıf vardır ki, halka görünüşe göre
ehl-i Cennet'e yaraşan hayırlı işler yapar. Halbuki o, Cehennem liklerdendir.
Yine insanlardan bir kısım da vardır ki, halka görünüşüne göre Cehennem liklere
âid kötü işler yapar. Halbuki o, Cennetliklerdendir! buyurdu. 1609
Sahih-i
Buhari - Bölüm 11 : RESÛL-İ EKREM'E GÖNDERİLEN KABÎLELERİN HEY'ETLERİ Esved-i
Ansî;Hz. Peygamber'e gelen elçiler;Müseylemetu'l-Kezzâb MÜSEYLEMETÜ'L-KEZZÂB:
YALANCI PEYGAMBER Abdullâh b. Abbâs Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah
salla'llahu aleyhi ve sellem zamânında Müseylimetü'l-Kezzâb (Medîne'ye)
gelmişti. O: - Eğer Muhammed kendisinden sonra beni halef kılarsa kendisine
uyarım! dedi. Müseylime, kavminden kalabalık bir hey'etle gelmişti. Resûlullah
Müseylime'nin yanına gitti. (Hatîb-i Resûlullah denilen) Sâbit İbn-i Kays İbn-i
Şemmâs da Resûlullah ile berâber gitmişti. Resûlullah'ın elinde hurma dalından
bir değnek bulunuyordu. Resûlullah -kavmi içinde oturan- Müseylime'nin tâ
karşısında durdu. (Onunla İslâm hakkında görüştü. Müseylime nübüvvet pâyesinden
kendisine bir hisse verilmesini istedi.) Resûl-i Ekrem: (Değil nübüvvetten bir
pay,) şu dal parçasını benden istesen onu bile sana vermem. Sen de Allah'ın, hakkındaki
hüküm ve takdîrini tecâvüz edemezsin! (O hüküm kezzâb, maktûl, cehennem î
olmandır.) Eğer sen bana ve Hakk'a muhâlefet edersen, Allah seni muhakkak helâk
eder. Ve ben muhakkak sanırım ki, sen, -onda gördüğüm eşkâle göre- (rü'yâmda)
bana gösterilen (meş'ûm) kişisin! İşte bu zât (hatîbim) Sâbit'tir. Benim
tarafımdan sana (îcâp eden) cevâbı verecektir! buyurdu. Sonra Müseylime'nin
yanından dönüp gitti. (Râvî) İbn-i Abbâs der ki: Ben Ebû Hüreyre'ye Resûl-i
Ekrem'in Müseylimetü'l-Kezzâb'a: Eşkâl benzeyişine göre sen, muhakkak bana
rü'yâmda gösterilen meş'ûm şahıs olacaksın! sözünün mâhiyetini sordum. Ebû
Hüreyre bana şöyle cevâb verdi: Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem buyurdu
ki: Bir kere ben uyurken rü'yâmda iki kolumda iki altın bilezik gördüm, bunlar
kadın zîneti olduğu için bu rü'yâm beni kederlendirdi. Sonra rü'yâmda bana bu
bileziklere üflemekliğim vahyolundu. Ben de bunlara üfledim. Bunların ikisi de
uçtu. Ben bu iki bileziği benden sonra türeyecek iki yalancı (Peygamber) ile
te'vîl ettim ki, bunun birisi Ansî (Esved) dir. Öbürüsü de Müseylime'dir. 1648
Sahih-i
Buhari - Bölüm 11 : Allâh'a oğul
isnadı;Allâh'a şirk koşmamak;İmanda İhlâs;Nisâ Sûresi âyetlerinin
tefsîri;Rü'yetullah Ebû Saîd-i Hudrî
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'e
bâzı kimseler gelerek: Yâ Resûla'llah! Kıyâmet gününde Rabbimizi görecek miyiz?
diye sormuşlardı -Müellif Buhârî yukarda rivâyeti geçen Rü'yet hadîsini burada
tekmîl zikretti-. Bundan sonra Resûl-ü Ekrem buyurdu ki: Kıyâmet günü hulûl
ettiğnde bir dellâl: "Her ümmet neye ve kime tapıyor idiyse peşine
düşsün!" diye ilân edecek. Bunun üzerine Allah'dan başka şeylere ve
putlara, heykellere tapa-gelen ne kadar müşrikler varsa -onlardan hiç biri geri
kalmaksızın- Cehennem 'e dökülecekler. Artık ortalıkta yalnız Allah'a ibâdet eden gerek
sâlih, gerek fâcir kimselerin (müşrik olmıyan) ehl-i Kitâb bakıyyelerinden
başka kimse kalmayınca yahûdîler'den geri kalanlar çağrılacak ve onlara: Siz,
kime ibâdet ederdiniz? diye sorulacak. Onlar: Allah'ın oğlu Uzeyre, diye cevâb
verecekler. Bunun üzerine onlara: Yalan söylüyorsunuz. Allah hiç bir eş ve oğul
edinmedi, denilecek. Şimdi siz ne istersiniz? diye sorulacak. Onlar da: Ey
Rabbimi, çok susadık; bize su ihsân et, diyecekler. Bunun üzerine onlara: Haydi
suya geliniz., diye işâret olunacak. Ve Cehennem 'e doğru
sevk olunacaklar. Cehennem onlara serâb gibi görülecek. (Su sanarak) biribirlerini çiğneyerek
giderken Cehennem 'e düşecekler. Sonra Nasârâ çağrılacaklar. Onlara da: Siz kime
kulluk ederdiniz? diye sorulacak. Onlar da: Allah'ın oğlu Mesîh (Îsâ'ya)
diyecekler. Onlara da: Yalan söylüyorsunuz. Allah ne eş, ne oğul edinmedi,
denilecek ve ne dilekleri olduğu sorulacak. Onlar da yahûdîlerin sevk
olundukları gibi Cehennem 'e sevk olunacaklar. Artık ortada sâlih veya fâsık olarak Allah'a
ibâdet ve ubûdiyyet eden mü'min muvahhidlerden başka kimse kalmayınca âlemlerin
Rabbi onlara (mahlûkattan hiç bir şeye benzememek düstûriyle) bildikleri en
yakın bir sıfatta tecellî edecek ve Allahu Teâlâ tarafından bu muvahhidlere: -
Ya siz ne bekliyorsunuz? (Görüyorsunuz ya) her ümmet ibâdet ettiği şeyin ardına
düşüyor, buyuracak. Onlar da: - Ey Rabbimiz biz dünyâda bu şirk ve küfür
sâhiblerinden -kendilerine en çok muhtaç olmaklığımıza rağmen (dünyâda)- ayrı
yaşadık. (Senin rızân için) bunlarla görüşmedik. (Şimdi onlara uyar mıyız?) Biz
şimdi kendisine kulluk edegeldiğimiz Rabbimiz (in kerem ve inâyetin) i
bekliyoruz, diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak iki, yâhud üç def'a: - Ben
sizin Rabbinizim, buyuracak. Onlar da her def'asında: - Allah'a hiç bir şeyi
şerîk etmeyiz, diyecekler. 1692
Sahih-i
Buhari - Bölüm 11 : Cennet ehli;Meryem
Sûresi âyetlerinin tefsîri Ebû Saîd-i
Hudrî Rivâyete göre Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Kıyâmet günü (ehl-i Cennet, Cennet'e, Cehennem likler de
Cehennem 'e ayrıldıktan sonra) ölüm, aklı, karalı alaca bir koyun sûretinde
getirilecek. Bir dellâl: Ey Cennet halkı, diye bağıracak! Cennet'tekiler hemen
boyunlarını uzatıp başlarını kaldıracaklar ve (bulundukları yerden çıkacak)
bakacaklar, Şimdi dellâl: Bunu bilir misiniz? diye sorar. Ehl-i Cennet'in hepsi
onu görerek: Evet biliriz, bu ölümdür, derler. Sonra dellâl: Ey Cehennem halkı,
diye yüksek sesle seslenir! Onlar da boyunlarını uzatıp başlarını kaldırırlar.
Ve (bulundukları berzahtan çıkıp korku içinde) bakarlar. Dellâl: Bunu biliyor
musunuz, diye sorar. Onlar da hepsi onu görerek: Evet biliriz, bu ölümdür,
derler. Bundan sonra koyun sûretindeki ölüm (Cennet'le Cehennem arasında)
boğazlanır. Bundan sonra dellâl: "Ey Cennet halkı! Cennet'te ebedî
yaşayacaksınız, artık ölüm yoktur. (Cehhennem halkına da) Ey Cehennem 'likler
siz de karargâhınızda ebedîsiniz, size de ölüm yoktur!" diyecek. Bundan
sonra münâdî: ... Bu gaflettekiler ehl-i dünyâdır ... âyetini okur. 1715
Sahih-i
Buhari - Bölüm 11 : Kaf Sûresi âyetlerinin
tefsîri Enes b. Mâlik Nebî salla'llahu
aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Âhiret'te cehennem likler Cehennem 'e
atılacaklar. Ve (her mücrim atıldıkça Cehennem ): Daha
ziyâde var mı? (Yerim var haydi getiriniz,) diyecek. Tâ (izzet ve şevket sâhibi
olan Rabbimiz) ayağını basacak (onu horlıyacak). Bu def'a da Cehennem : Yetişir
yetişir, diyecek. 1738
Sahih-i
Buhari - Bölüm 11 : Cennetle Cehennem in
nizası;Kaf Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ebû Hüreyre Rivâyete göre Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur: Cennet'le Cehennem biribirleriyel cenkleştiler. Şöyle ki: Cehennem ben
kibirli ve zorlu kimselere tahsîs olundum, dedi. Cennet de: Bana ne oldu ki,
bana nâsın yalnız zayıf ve sakat kısmı dâhil olur, dedi. Azîz ve Celîl olan
Allahu Teâlâ Cennet'e buyurdu ki: Sen benim rahmetim (in tecellî ettiği yer)
sin. Ben kullarımdan rahmet etmek dilediğim kimselere seninle rahmetimi izhâr
ederim. Cehennem 'e de dedi ki: Şüphesiz ki, sen de azâbım (ın makarri) sin;
kullarımdan azâb etmek istediğim kimselere seninle azâb ederim. Cennet'le Cehennem 'den her
ikisi için dolmak hakkı vardır. Fakat Cehennem 'den her
ikisi için dolmak hakkı vardır. Fakat Cehennem dolmak
bilmez. En sonu Allah ona ayağını basar, (kahr ve tezlîl eder) O da: Yetişir,
yetişir, yetişir, der. İşte o zaman Cehennem dolar ve cehennem dekiler
birbirlerine karışıp toplanır. (Cehennem 'e tıka
basa doldurulmakla) Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ halktan hiç bir kimseye
zulm etmez. Cennet'e gelince (onda boş yer kalmaz); Allahu Teâlâ (Cennet'in
boşluklarını doldurmak için) yeniden birtakım halk yaratır (bunları iskân
eder). 1739
Sahih-i
Buhari - Bölüm 11 : Cennet
ehli;Hîlekâr;Kalem Sûresi âyetlerinin tefsîri;Katı yürekliler;Kibirliler Huzâî Hârise İbn-i Vehb ( Şöyle dediği
rivâyet olunmuştur. Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu
işittim: Ashâbım, haberiniz olsun, size ehl-i Cenneti bildireyim: Her zayıf olan
ve halk tarafından zayıf görülen (mütevâzı') her mü'min Cennet'liktir.
(Halbuki) o mü'min Allah (ın kerem ve inâyetine) yemîn etse, muhakkak ki Allah
onu (ihsân ve inâyeti ile) yemîninde gerçek çıkarırdı. Ey Ashâbım, iyi
dinleyiniz, size Cehennem halkını da bildireyim. Onlar da katı yürekli, kibirli ve hîlekâr,
ululuk taslıyan kimselerdir. 1752
Sahih-i
Buhari - Bölüm 12 : TEADDÜDÜ ZEVCE BAHSİ Fakirin hakkını vermeyen zenginler
CENNET'LİKLERİN ÇOĞU FAKÎRLER, CEHENNEM LİK'LERİN
ÇOĞU İSE KADINLARDIR Üsâme b. Zeyd b. Hârise Nebî salla'llahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur. Cennet kapısının üstünde oturdum.
Bir de gördüm ki, (sorgusuz) Cennet'e girenlerin çoğu fakirlerdir. Mal
sâhibleri zenginlerse, bunların cehennem lik
olanlarından başkaları (Cennet kapısının önünde, yâhud ârafda hesâb için) hapis
ve tevkîf olunmuşlardır. Zenginlerin (fukâra hakkını vermiyen) ehl-i nâr
olanları ise, Cehennem 'e konulmaları önce emrolunmuştu. Cehennem kapısının
önünde de durdum. Bir de baktım ki, Cehennem e
gidenlerin çoğu kadınlardır. 1819
Sahih-i
Buhari - Bölüm 12 : KİTABÜ'L-EŞRİBE Gümüş kaptan su içmemek ALTIN, GÜMÜŞ KAPTAN SU
VE SÂİR İÇKİ İÇMENİN UHREVÎ UKÛBETİ HAKKINDA ÜMM-İ SELEME HADÎSİ Ümm-i Seleme
Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in kadını Ümm-i Seleme radiya'llahu anhâ'dan
Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur:
Hani şu gümüş kaptan bir şey içen kişi yok mu? Muhakkak o kişi karnına cehennem ateşini
(çurp çurp diye) içerek gönderir. 1904
Sahih-i
Buhari - Bölüm 12 : KİTÂBÜ'T-TIB İntihar;Kendini öldürmek (intihar) HER NE ŞEKİLDE
OLURSA OLSUN İNTİHÂRIN ÂHİRETDEKİ AĞIR CEZÂSI VE EBEDÎ AZÂBI HAKKINDA EBÛ
HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurmuştur: Her kim bir dağdan (yüksek bir yerden) kendisini aşağıya
atıp öldürürse, bu intihar eden kimse cehennem ateşinde
ebedî ve dâimî sûrette kendisini yüksekten aşağıya bırakır (bir halde azâb
olunur). Şu bir kimse de zehir içer de, canına kıyarsa zehiri elinde içer bir
halde ebedî ve dâimî bir sûrette cehennem ateşinde
(azâb olunacak) tır. Her hangi bir kimse de kendisini (bıçak gibi) bir demir
parçasiyle öldürürse, o da bıçağı elinde karnına vurarak ebedî ve dâimî sûrette
cehennem de (azâb olunacak) tır. 1940
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-EDEB Doğruluk;Yalancılar SÖZDE VE İŞDE DOĞRULUK İNSANI
HAYRA İRŞÂD EDER. YALANCILIK DA İNSANI ŞERRE SÜRÜKLER, VE ALLAH HUZÛRUNDA
KEZZÂB DEFTERİNE YAZILIR, MEÂLİNDEKİ İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ
Abdullâh b. Mes'ûd Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet
olunmuştur: (Sözünde, işinde) doğruluk insanı hayra irşâd eder, hayırlı işler
de Cennet'e kılavuzluk eder. O kimse ki, doğruluk şi'ârıdır. Nihâyet (bu
seciyesiyle) sıddık (vasfına müstahak) olur. Yalancılık da muhakkak insanı
fücûra (şerre) sürükler, şer de Cehennem 'e
götürür. O kimse ki, yalancılık onun şi'ârıdır. Nihâyet bu (idmanlı) yalancı da
Allah'ın dîvânında "Kezzâb" defterine yazılır. 1997
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Mü'min Cennete girer KIYÂMET GÜNÜNDE ALLAH
HUZÛRUNA ALLAH RIZÂSI İÇİN LÂ İLÂHE İLLÂ'LLÂH DİYEREK GELEN KİMSEYE ALLÂHU
TEÂLÂ CEHENNEM ATEŞİNİ HARAM KILAR, MEÂLİNDE İTBÂN RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ VE
ÎZÂHI Ensâr'dan İtbân İbn-i Mâlik Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: Kıyâmet gününde Lâ ilâhe illâ'llah diyerek ve bu
tevhîd kelimesiyle Allah'ın zâtını kasdederek (Allah divânına) hiç bir kul
gelmez, ancak Allahu Teâlâ ona Cehennem i haram
kılar. 2022
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Allâh'ın rahmeti;Devamlı ibâdet ALLÂHU
TEÂLÂ'YA EN SEVİMLİ İBÂDET VE HAYIRLI İŞ -AZ OLSA BİLE- DEVAMLI OLANIDIR,
MEÂLİNDEKİ HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ Ebû Hüreyre Şöyle dediği rivâyet olunmuştur:
Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: Allah'ın
rahmet deryâsındaki bunca genişliği kâfirler bilseydi, Cennet'ten ümidlerini
kesmezlerdi. Eğer mü'minler de Allah'ın tâmûsundaki her gûnâ azâbı bilselerdi, Cehennem azâbınadn
emîn olmazlardı. 2031
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Güzel söz;Kötü söz KİM Kİ DİLİNİ, TENÂSÜL
UZVUNU ŞERDEN MUHÂFAZA ETMEYİ TE'MÎN EDERSE, BEN DE ONA CENNET-İ TE'MÎN EDERİM,
MEÂLİNDEKİ SEHL İBN-İ SA'D HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kul Allah'ın hoşnûd olduğu (mübârek
kelimeler) den bir kelimeyi (o kelimeye hiç ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız
söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kelime sebebiyle o kimsenin derecesini
yüceltir. Şu bir kul da vardır ki, Allahu Teâlâ'nın gazâbını mûcib bir kelimeyi
(ona ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kötü
söz sebebiyle o kimseyi Cehennem 'in dibine indirir. 2033
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN İbâdet meşakkati;Şehvetin kötülüğü ASHÂB'IM!
CENNET SİZE NALINLARINIZIN TASMASINDAN YAKINDIR. CEHENNEM DE
BÖYLEDİR, MEÂLİNDE İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete
göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Cehennem şehvet
perdesiyle örtülmüştür. (Oraya) şehvetler (irtikâbiy)le (girilir). Cennet de
nefsin hoşlanmadığı ibâdetlerle korunmuştur, (buraya da ibâdet meşakkatleriyle
girilir). 2035
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Cennet, Cehennem insana
yakındır ASHÂB'IM! CENNET SİZE NALINLARINIZIN TASMASINDAN YAKINDIR. CEHENNEM DE
BÖYLEDİR, MEÂLİNDE İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Abdullâh b. Mes'ûd
Rivâyete göre, Resûlullah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
(Ashâb'ım!) Cennet sizin her birinize nalınının tasmasından daha yakındır, Cehennem de bunun
gibi (yakın) dır. (Tâ'at Cennet'e, ma'sıyet Cehennem 'e
yaklaştırır). 2036
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Cennet ehli ÂHİRETTE ÖLÜM OLMADIĞINA DÂİR
İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ehl-i Cennet Cennet'e, ehl-i Cehennem
Cehennem 'e (ayrılıb) gidince ölüm (mefhûmuna, gürbüz bir koç sûretinde
vücud verilerek) getirilir. Tâ Cennetle Cehennem arasında
yatırılarak kesilir. Sonra bu münâdî: Ey ehl-i Cennet artık ölüm yoktur, ey Cehennem halkı
ölüm yoktur! Diye i'lân eder. Ehl-i Cennetin ferâhına bir ferah daha ziyâde
olunur, ehl-i Cehennem 'in de hüzün ve kederine bir hüzün daha yüklenir. 2051
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN CEHENNEM HALKININ
SÎMÂLARI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH ENES HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete
göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem: "(Kıyâmet gününde) kâfirin iki
omuzu arası sür'atli bir süvâri yürüyüşü ile üç günlük mesâfedir"
buyurmuştur. 2053
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN CEHENNEM HALKININ
SÎMÂLARI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH ENES HADÎSİ Enes b. Mâlik
Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kısım
halk kendilerine Cehennem ateşi dokunduktan sonra, sîmâları kırmızımsı siyah bir renkte
olarak Cehennem 'den çıkıp Cennet'e girecekler de bunları ehl-i Cennet cehennem likler
diye çağıracaklardır. 2054
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Kıyâmet dehşeti CEHENNEM 'DE EN
HAFÎF AZÂB İLE İLGİLİ NU'MAN İBN-İ BEŞİR RADİYA'LLÂHU ANH'DEN RİVAYET Nu'mân b.
Beşîr Rivâyete göre, Hazret-i Nu'mân Resûlu'lalh Salla'llahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Kıyâmet gününde ehl-i cehennem in azâb
cihetiyle en hafif cezâ göreni o kimsedir ki, onun iki ayağı altının
çukurlarına iki ateş parçası konulacak, bunların te'sîriyle onun beyni bakır
tencere ve kumkuma gibi kaynayacaktır. 2055
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN EHL-İ
CENNET VE CEHENNEM 'E MAKAMLARININ GÖSTERİLMESİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU
ANH'DEN RİVAYET Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurmuştur: Hiç bir kişi Cennet'e giremiyecektir, ancak o, dünyâda günâh
işlediyse muhakkak Cehennem deki makkarını görecektir. Tâ ki Cennet'e girdiği zaman bu ni'mete
ziyâde şükür ede. Hiç bir kişi de Cehennem 'e
giremiyecektir. Ancak o, dünyâda sevâb işlediyse Cehennem 'e
girmezden önce muhakkak Cennetteki ebedî makamını görecektir. Tâ ki (Cehennem 'de
bulunduğu müddetce) Cennet'teki makamına mütehassir olsun (Cehennem âzâbını
iyice tatsın). 2056
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-İSTİ'ZÂN Havz-ı kevser PEYGAMBER'İN HAVZI HAKKINDA
ABDULLÂH İBN-İ ÖMER, ENES İBN-İ MÂLİK, EBÛ HÜREYRE, HÂRİSE İBN-İ VEHB GİBİ
ASHÂB-I KİRÂM'IN MÜTEADDİT RİVÂYETLERİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî
Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir ara (ben havuzumun başında)
duruyordum. Bir de orada bir cemâat gördüm. Hattâ onları tanıdım. Benimle onlar
arasında (ve onlar üzerinede me'mûr) bir melek belirdi. Bu cemâate geliniz! Dedi.
Ben de bu meleğe: (Bunlarla) nereye gidiyorsun? Diye sordum. Melek: Vallahi Cehennem 'e, diye
cevab verdi. Bunların günâhı nedir ki? Dedim. Melek: Yâ Resûla'llah! Sen (in
vefâtın) dan sonra bunlar kıçlariyle dönüp (dinlerine) arkalarını çevirerek irtidâd
ettiler, dedi. Sonra (havuz başında) bir cemâat daha gördüm. Hattâ onları da
tanıdım. Benimle bunlar arasında (bunların üzerine me'mûr) bir melek çıktı da
bunlara: Haydi geliniz! Dedi. Ben bu meleğe: Bunlarla nereye gidiyorsun, diye
sordum: Vallahi Cehennem 'e diye cevab verdi. Bunların günâhı nedir ki? Dedim. Melek:
Sen(in vefâtın) dan sonra bunlar kıçlariyle dönüp arkalarını çevirerek irtidâd
ettiler, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: Sanmam ki bu (havuza yaklaşıb da
geri çevrilenler) den Cehennem 'den kurtulanlar olsun. Ancak çobansız, yolunu şaşıran deve
sürüsünden yolunu bulanlar misâli bunlardan da (tek tük) Cehennem 'den
kurtulanlar olsun, buyurdu. 2060
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : Kazâ-Kader KAZÂ VE KADER
HAKKINDA ŞÜPHELER VE BU ŞÜPHELERDEN CEVAPLAR DAİR İMRAN İBN-İ HUSAYN
RADİYA'LLÂHU ANH'DEN RİVAYET İmrân İbn-i Husayn Rivâyete göre, şöyle demiştir:
Bir kere Resûl-i Ekrem'e bir kimse (İmrân'dan kendisi): Yâ Resûla'llah! Ehl-i
Cennet cehennem liklerden (Allah'ın kazâ ve kaderiyle) bilinir, (ayırd edilir) mi?
Diye sordu. Resûlu'llah: Evet ayırd edilir, buyurdu. İmrân: Öyle ise
(Cennetlik, Cehennem lik ezelde belli olunca) hayır işliyenler, ibâdet edenler niçin
işlenmeli? Dedi. Resûl-i Ekrem: Herkes niçin yaradıldıysa onu işler, kendisi
için (ezelde) ne müyesser (ve mukadder) kılındıysa onu yapar, buyurdu. 2062
Sahih-i
Buhari - Bölüm 13 : KİTÂBÜ'L-EYMÂN Çocuğu kendinden önce ölenler ÜÇ ÇOCUĞU ÖLEN
BİRİNE CEHENNEM ATEŞİ İSABET ETMEZ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ
Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet
olunmuştur: Müslümanlardan üç çocuğu ölen bir kişiye Cehennem ateşi
isâbet etmez; meğer ki Allah'ın andı yerini bulacak kadar ola, (bu sûrette
hafif isâbet eder). 2071
Sahih-i
Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'L-FİTEN Silâhla oynamamak DİN KARDEŞE KARŞI TEŞHÎR-İ
SİLÂHDAN MEN'E DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî
Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sakın sizin biriniz silâhını
(teşhîr edip de) din kardeşine işâret etmesin! Çünkü işâret eden kimse bilmez
ki, belki şeytan eline hız verir de (din kardeşini vurur); bu sûretle Cehennem 'den bir
çukura yuvarlanır. 2116
Sahih-i
Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları DU'Â VE İSTİÂZE
HAKKINDA HAZRET-İ ÂİŞE'NİN UZUN BİR RİVÂYETİ Ümmü'l-mü'minîn Âişe Rivâyete
göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle du'â ederdi: Allah'ım!
Tenbellikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, günâhtan, ödeklikten, kabir
suâlinden ve kabir azâbından, Cehennem ateşinden
ve Cehennem azâbından, zenginlik gurûrunun şerrinden, yoksulluk sefâletinden
Sana sığınırım! Allah'ım! Bir gözü silik Deccâl'in şerrinden Sana sığınırım!
Allah'ım! Günâhlarımın kirini (el deymedik) kar, buz suyu ile yıka, kalbimi de
günâhlardan -beyaz elbîseyi kirden temizler gibi- pâkla; benimle günâhlarımın
arasını da doğu ile batı arası uzaklığı kadar uzak kıl! 2154
Sahih-i
Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Allâh'ı zikretmek;Tesbihin fazîleti ALLÂH'I
ZİKR HUSÛSUNDA EBÛ HÜREYRE'NİN MUFASSAL BİR RİVÂYETİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah
Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Allah'ın
bir sınıf melekleri vardır ki, bunlar yolları, sokakları dolaşırlar, ehl-i
zikri ararlar, onlar Azîz ve Celîl olan Allah'ı zikreden bir cemâat bulunca
biribirlerine: Aradığınıza geliniz, diye seslenirler. Bunun üzerine melekler
ehl-i zikri dünyâ semâsına kadar kanadlariyel tavâf ederler. Cenâb-ı Hak onları
pek iyi bildiği halde meleklere: - Kullarım ne söylüyorlar? Diye sorar. Onlar
da: - (Sübhâna'llah diyerek) Sen'i tesbîh ediyorlar, (Allahü Ekber diye) Sen'i
tekbîr ediyorlar, (El-Hamdü li'llah diyerek) Sana hamd ü senâ ediyorlar,
sûretinde cevab verirler. Sonra Cenâb-ı Hak: - Bu kularım Ben'i görürler mi ki?
Diye sorar. - Hayır, Va'llahi Sen'i göremezler, derler. - O kullarım ya beni
görseler nasıl olurlar? Buyurur. - Onlar Sen'i görseler Sana ibâdet ve
ubûdiyetleri daha şiddetli, temcîd ve tahmîdleri daha çetin, tesbîhleri daha
çok olur, derler. Cenâb-ı Hak: - Ben'den ne diliyorlar? Diye sorar. - Cennet
istiyorlar, diye cevab verirler. Cenâb-ı Hak: - Onlar Cennet'i görmüşler mi? -
Hayır, Va'llahi onlar Cennet'i görmemişlerdir. - Ya onlar Cennet'i görselerdi?
- Eğer görselerdi, Cennet'e karşı hevesleri daha çok, talebleri daha şiddetli,
rağbetleri daha büyük olurdu. Cenâb-ı Hak: - O kullarım neden istiâze ederler?
Melekler: - Cehennem 'den! - Cehennem 'i gördüler mi? - Hayır Ya Rabbî! Va'llahi görmediler. - Ya
görselerdi nasıl olurlardı? - Ondan daha çok kaçınırlardı, korkuları daha çok
olurdu. Bunun üzerine Cenab-ı Hak meleklere: - Ey melekler! Sizi şâhid kılarım
ki, ben bu zikreden kullarımı mağfiret ettim, buyurur. Meleklerden birisi: - O
zikredenlerin arasında filân kişi vardı ki, o, zikredenlerden değildir; bir
hâcet için oraya gelmiş oturmuştu, der. Cenâb-ı Hak: - O mecliste oturanlar
öyle sâhib-i kemâl kimselerdir ki, onlarla birlik oturanlar şakî olamaz,
cevâbını verir. 2161
Sahih-i
Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in şefâati;Mü'min Cennete girer
ŞEFÂAT-İ KÜBRÂ HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Enes b. Mâlik
Ma'bed İbn-i Hilâl ma'rifetiyle şefâ'at hadîsi rivâyet olundu, Ebû Hüreyre'den
uzun bir metin ile rivâyet olunan şefâ'at hadîsi yukarıda geçti. Buradaki
rivâyetin sonuna Enes İbn-i Mâlik şu ma'lûmâtı ziyâde etmiştir. Mahşer halkı
'Îsâ'ya gelirler (şefâ'at dilerler). Hazret-i 'Îsâ da onlara: - İstediğiniz
umûmî şefâ'atci ben değilim. Lâkin siz, Muhammed Salla'llahu aleyhi ve sellem'e
gidip mürâcaat ediniz, diyecek. Bunun üzerine ehl-i mahşer bana gelecekler. Ben
de onlara: - Umum beşeriyete şefâ'at bana ihsân olunmuştur. Rabbimden müsâ'ade
istiyeyim, diyeceğim. Rabbimden istediğim de müsâ'ade olunacak, ve bana Allahu
Teâlâ'ya arz-ı Mahmedet için şimdi hâfızamda bulunmıyan birtakım hamd ü senâlar
ilhâm olunacak. Bu mehâmid-i seniyye ile Allahu Teâlâ'ya hamdü senâ edip
Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Sonra bana Allahu Teâlâ: - Yâ Muhammed!
Başını secdeden kaldır, hem (ne istersen) söyle, sözün dinlenecek, (ne
dilersen) iste verilecektir, şefâ'at et, şefâ'atin de kabûl olunacaktır,
buyuracak ben de artık: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun
üzerine bana: - Haydi git, gönlünde arpa dânesi kadar îmânı olan müslümanları Cehennem 'den
çıkar, denilecek. Resûl-i Ekrem der ki: Ben de gidip vazîfemi îfâ edeceğim.
Sonra dönüp geleceğim. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk'a o birtakım hamdü senâlarla
hamd edip sonra Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Bunun üzerine bana taraf-ı
ilâhîden: - Yâ Muhammed! Başını secdeden kaldır, ve (ne dilersen) söyle, sözün
dinlenecek, ve iste; istediğin verilecektir. Şefâ'at de et, şefâ'atin kabûl
olunacaktır, buyurulacak. Ben de hemen: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz
edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, gönlünde zerre veyâ hardal dânesi
kadar îmânı olan müslümanları Cehennem 'den
çıkar, denilecek. Ben de gidip onları çıkaracağım. Sonra dönüp geleceğim. Bu
def'a da Cenâb-ı Hakk'a evvelki hamd ü senâlarla hamd edip sonra Cenâb-ı Hakk'a
secdeye kapanacağım. Bunun üzerine taraf-ı ilâhîden bana: - Yâ Muhammed! Başını
kaldır ve ne dilersen söyle, sözün dilenecek, ve iste, dileğin verilecek,
şefâ'at de et, şefâ'atin kabûl olunacaktır, buyurulacak. Ben de: - Yâ Rab!
Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, hardal
dânesine yakın mikdarda, azın azı îmânı olan kimseleri Cehennem 'den
çıkar, denilir. Ben de gidip onları çıkarırım. 2187
Sahih-i
Buhari - Bölüm 14 : KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in şefâati TESBÎH VE TAHMÎD
HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK VE EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Enes b. Mâlik
Gelen bir rivâyet tarîkında deniliyor ki: Ben dördüncü def'a dönüp geleceğim.
Ve Allahu Teâlâ'ya o mehâmid-i mübâreke ile hamd ü senâ edip sonra secdeye
kapanacağım. Bunun üzerine bana: - Yâ Muhammed! Başını kaldır ve söyle; sözün
dinlenecek, iste, dileğin verilecek. Şefâ'at et, şefâ'atin de kabûl
olunacaktır, denilecek. Ben de: - Yâ Rab! Bana müsâ'ade buyur da Lâ ilâhe
illa'llah, diyen bütün ehl-i tevhîd hakkında şefâat edeyim, diye niyâz
edeceğim. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak: - İzzetim ve celâlim, kibriyâ ve azametim
hakkı için Lâ ilâhe illa'llah, diyen ehl-i tevhîd'in hepsini muhakkak sûrette Cehennem 'den
çıkaracağım, buyuracaktır. 2188
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder