Anımsadınız mı bilmem...
Evlere şenlik bir bakanımız vardı, yanındaki sürüyle beraber binlerce yıllık eserin üzerine basarak poz veriyordu ve ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ VE İÇLER ACISI REZALET başlığında paylaşmıştık.
Bu da öyle bir durum olacak gibi.
Zira 3. derece sit alanı ilan edilmesinden belli.
Peki ne demek 3. derece, "SİT'tiret alanı" mı demek oluyor?
Tek özelliği sadece ve sadece Müslüman olmaktan ibaret adamları hükümet yaparsanız, onlar da sadece ve sadece imam olanları yetkili yapar ve durum bu olur.
Korkarım bu işe dünya mirasçıları el atmayacak olursa, yerli emperyalistlerin talan iştahını durduracak ne hukuki yapımız ne de kurum ve kurullarımız yok.
Bakalım "SİT'tiret alanı" neymiş, işin uzmanları ne demiş?
08.02.2016
A. Dursun
TOKİ Başkanı Ergün Turan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada,
bölgede yaşayan vatandaşları başka yere taşıyarak dönüşüme
başladıklarını belirterek “Gecekonduları yıkınca altından yeraltı şehri
çıktı. Burası, 3. derece arkeolojik SİT alanı ilan edildi. Bilinen bir
yeraltı şehri değilmiş. Tamamen yeni bir keşif"
Bakanlık bölgede inceleme yapacak
"Bu
şehirde 7 kilometrelik tüneller uzanıyor. Bunun Nevşehir’e nasıl değer
katacağının çalışması yapılıyor” dedi. Turan, bölgede tarihi bir kentin
bulunması üzerine inşaat çalışmalarını durdurduklarını kaydederek
“Projeyi şehrin dışına taşıyacağız. Bu harcadığımız 90 milyon TL’yi de
zarar olarak görmüyoruz. Bu durumun Sayıştay’a takılacağını da
düşünmüyorum” diye konuştu. 27 Aralık 2014/Habertürk
Anadolu Ajansı - TOKİ yeraltı şehri buldu.
NEVŞEHİR
ROPORU
Nevşehir Kalesi birinci derece sit sahası ,
eteklerinde kalan söz konusu saha ise
üçüncü derece sit sahası olarak tescil edilmiştir.
Üçüncü derece sit sahası ilanının
amacı "bu alanda tarihi bir yerleşim olabilir ve bilimsel bir çalışma
sonucuna göre alan hakkında tekrar bir karar üretilecektir" anlamını taşır.
Bu
nedenle üçüncü derece sitlerde bir proje doğrultusunda bir fiziki müdahale veya
yapılanma isteniyor ise, alanda jeofizik , sondaj ve yüzey araştırması
sonuçları raporlarına göre ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları
tarafından projenin uygulanmasına izin
verilir veya alan birinci derece sit sahası olarak ilan edilir, alanda her
türlü fiziki müdahale ve yapılanma yasaklanır. Bu araştırma ve sondajlar,
konusunda uzman bir bilimsel danışman denetiminde, arkeolojik kazı metotları
doğrultusunda, müze müdürlüğü uzmanlarınca yapılır. Sit sahası sınırlarını belirleme çalışmaları
Lisansları doğrultusunda müzede çalışan
arkeologların , Koruma Kurulları uzman raportörlerinin ve bilimsel
danışmanların asli görevleridir. Bir taşeronluk hizmeti değildir.
Nevşehir Belediyesi KVK Kuruluna bir proje dahilinde
başvuru yapmadan sit sahasında yer alan
11 tanesi tescilli olmak üzere alandaki tüm yapıları yıkmıştır. Yıkım
esnasında kullanılmış olan ağır iş makineleri
yolların ve evlerin altında yer alan tarihi yer altı şehrinin odalarına
ve galerine de büyük zararlar vermiştir.
Yıkılan evlerin büyük bir kısmı taş
yığma kagir yapılardır. Bu taş malzeme içinde muhakkak ki devşirme tarihi
mimari yapı elemanları da kullanılmış
olmalıdır. Kitabeli veya kitabesiz bu mimari elemanlar kent tarihinin önemli
belgeleridir.
Tüm halkın gözü önünde yapılan
yazılı ve görsel basında davul zurna ile ilan edilen bu Vandalizm karşısında
devletimizin kültür varlıklarını korumak ve kollamak için görevlendirmiş olduğu
kurumlarının üç maymunu oynadıkları anlaşılmaktadır.
Tiyatronun ikinci perdesi ise daha
trajikomik bir sahne. Yapıların yıkımından arta kalan molozların temizliği için
belediye koruma kurulundan izin istiyor. Kurul temizlik çalışması müze
nezaretinde yapılacak diye izin veriyor.
Prosedür doğrultusunda kurul raportörleri
izin istenen alana gidip durum tespiti
yapacak ve kurul da bu rapora göre karar üretecek. Ne yazık ki her şeyi ile
ortaya çıkmış yer altı şehri birinci derece sit sahası ilan edilmesi gerekirken
bir de yetkileri olmadığı halde belediyeye sözde temizlik yapma izni verilerek
belediye bir noktada yasal sorumluluktan kurtarılıyor.
Yıkım için hiçbir izin almayan
belediyeye temizlik izni veriliyor.
Sit sahalarında temizlik çalışması
sadece otların temizliği anlamı taşır, sit sahasındaki hiçbir taş veya toprak
kaldırma taşıma ve kazma çalışması yapılamaz ve bu iş müze müdürlüğü tarafından
yapılır. Sit sahalarındaki temizlik
çalışması izni Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Dairesi Başkanlığınca
verilir. Koruma Kurullarının sit sahalarında temizlik çalışması izni verme
yetkisi yoktur. Müze Müdürlükleri dahi böyle bir yetkiye sahip deyidir.
Temizlik çalışması adı altında
belediyenin bir define kazısı yaptığı anlaşılmaktadır. Kültür toprağı kazılarak
çok değerli freskolar açığa çıkarılmıştır; muhakkak ki her tarihi yerleşim
yerinde bulunan ve kültür katlarının tarihlenmesine olanak sağlayan tarihi
belge niteliği taşıyan birçok sikke, seramik ve diğer objeler bulunmuş
olmalıdır.
SONUÇ OLARAK
- Sit alanlarına kepçe , dozer ve benzeri ağır iş makineleri sokulamaz. Bu nedenle yer altı kenti odaları ve galerileri zarar görmüştür.
- Böyle bir çalışma yapılması zorunlu ise çalışma öncesi halihazır durum tespiti de zorunludur. Yerleşim yerinin yerleşim planı çıkarılır, yıkılacak yapıların röleveleri alınır, hava ve yerden çekilen genel ve detay fotoğrafları ile belgelenir. Burada yaşayan halkın sosyoekonomik yapısı ve menşei konusunda anketler düzenlenir. Bu çalışmalar gelecek nesillere bırakılacak önemli belgelerdir. Kültür Bakanlığının önemli görevlerinden biri de modernlik adına veya bu örnekte olduğu gibi binlerce yıllık kentlerimizi dört yıllığına teslim ettiğimiz ve bu konularda ihtisası ve bilgisi olmayan belediye başkanlarının yok ettikleri kültürel değerlerimizi en azından belgelenmesidir.
- Yığma taş kagir binaların yıkımı ağır iş makineleri ile yapılmaz. Bu taş yapılarda kullanılan şponyel malzemeler içinde kitabeli veya işlemeli antik mimari elemanlar çıkması büyük bir olasılıktır. Bunlar sit sahasının tarihlenmesi acısından önemli belgelerdir.
- Tescilli 11 binanın yıkımı suçtur, görevlilerin halen buna göz yummuş olması daha büyük bir suç olmalıdır.
- Arkeolojik bulgular çıkar çıkmaz müze uzmanları durumu koruma kurulun bildirmeli, koruma kurulu uzmanlarının hazırlayacakları rapor doğrultusunda üçüncü derece sit kararı Kentsel Arkeolojik Sit olarak değiştirilmeli idi.
- Sit sahalarında temizlik çalışması izni sadece Kazılar Dairesi Başkanlığı’nca verilir. Koruma kurulu yetki ihlali yapmıştır.
- Freskoları boyutları dikkate alındığında derin bir kazı çalışması yapıldığı anlaşılmaktadır. Freskolar toprak altından çıkarıldıktan sonra belirli bir nem altında tutulmalıdır. Bu yapılmadığında hava ile temas eden freskolar kısa sürede renk kaybeder ve dökülürler. Bu durum toprak altından çıkarılan her tür tarihi obje için de söz konusudur. Belediye hangi konservatörü bu konuda görevlendirmiştir.
Bu Vandalizm derhal
durdurulmalı eski eserlerimizin tahribatına neden olanlar ve buna göz yuman eski
eserlerimizi korumakla görevli kamu görevlileri hakkında 2863 ve 3386 sayılı
yasalarda belirtilmiş olan hükümlere göre işlem yapılmalıdır.
Prof.
Dr. Ahmet Adil Tırpan
LAGINA'DA KARA ALARM
Muğla’nın Yatağan İlçesi’ne bağlı Turgut Beldesi sınırları
içerisinde yer alan 2500 yıllık Lagina Antik Kenti, 300 metre yakınındaki kömür
havzalarının tehdidi altında. 1993 yılından bu yana Selçuk Üniversitesi ile
Pamukkale Üniversitesi tarafından yürütülen ve binlerce tarihi eserin
çıkarıldığı Lagina kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ayrılan 115 bin YTL
tutarındaki ödeneğin aktarılmaması nedeniyle durma noktasına geldi.
Arkeologlar isyan ederken, Selçuk Üniversitesi Fen ve
Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı ve aynı zamanda Kazı Başkanı Prof.
Ahmet Tırpan, yaklaşan kömür havzası tehlikesine işaret etti.
İki üniversitenin öğrencileri ile yaklaşık 80 işçinin görev
aldığı, Güney Ege Linyit İşletmeleri’nin (GELİ) sponsorluğunda sürdürülen
kazılar için bu sezon bakanlıktan sadece 15 bin YTL ödenek çıkarıldığını ve
çalışmaların durma noktasına geldiğini aktaran Prof. Dr. Ahmet Tırpan,
"Kömür ocaklarının faaliyetlerinin artması ve havzaların gittikçe
genişlemesi, Lagina Antik Kenti’ni büyük riskle karşı karşıya bıraktı. Kazı ve
kurtarma çalışmalarının hızla yürütülmesi, 2500 yıllık eserlerin gün ışığına
çıkarılması gerekiyor. Paha biçilemeyecek eserlerin yer aldığı Lagina’da kaynak
aktarılmazsa kazılar 400 yıl daha sürer, eserler de kömür molozlarının altında
kalır" dedi.
Prof. Dr. Tırpan, eserlerin bir an önce çıkarılıp Milas’ın
Ören Beldesi’nde kurulma çalışmalarına başlanan Avrupa’nın en büyük açık hava
arkeoparkı olacak bölgeye taşınması gerektiğini vurgularken, "Sezon 20 gün
sonra tamamlanacak. Bakanlığın kazılardan sonra ödenek göndermesinin anlamı
yok. Kaynak aktarılmaması, öğrencilerde ve arkeologlarda hüsran yarattı. Geçen
yıl 2 bin önemli eser çıkarıp şampiyon olduğumuz Lagina kazılarına gerekli
duyarlılık gösterilmeli" diye konuştu.
Muğla Kültür ve Turizm Müdürü Murat Süslü ise bakanlıktan
gönderilen herhangi bir ödenek olmadığını bildirdi, "Kültür
varlıklarımızın ortaya çıkarılıp turizme kazandırılmasını biz de çok
istiyoruz" dedi. Hürriyet Ege, 30.08.2008
ANTİK KENTTE BİN YILLIK ZEYTİN AĞACI
Muğla'nın Yatağan İlçesi'ne bağlı Yeşilbağcılar beldesi
arkeolojik kazı alanı bölgesinde aralıksız devam eden kazı çalışmalarında bin
yıllık olduğu tahmin edilen zeytin ağacı çıkarıldı.
Yeşilbağcılar beldesi Osmanbağ mevkiinde çıkarılan bin
yıllık zeytin ağacının vinç ve tır eşliğinde Lagina'ya getirildi ve burada
koruma altına alındı. Koruma altına alınan bin yıllık zeytin ağacı Lagina antik
kentine dikildi. 20 ton ağırlığındaki bin yıllık zeytin ağacının Turgut
Belediyesinin itfaiye araçlarıyla sulandığı belirtildi. Osmanbağ mevkiinde
çıkarılan bin yıllık 20 ton ağırlığındaki, kök çapı 15 metre olan ve 5 metre
boyundaki zeytin ağacının 16 tane kolu olduğu belirtildi. Yeşilbağcılar beldesi
arkeolojik kazı alanı Osmanbağ mevkiinde kazı çalışanları tarafından çıkarılan
zeytin ağacının bir tabiat harikası olduğunu dile getiren Stratonekeia antik
kenti kazı Başkanı Doç.Dr. Bilal Söğüt, "Bin yıllık bu tabiat harikası
zeytin ağacını koruma altına almamız gerekiyor. Kazı alanından çıkarılan tarihi
eserler gibi bu zeytin ağacıda çok önemli bir eserdir" dedi. Lagina antik
kenti kazı Başkanı Prof.Dr. Ahmet Tırpan, "Osmanbağ mevkiinde çıkarılan
zeytin ağacını korumak için elimizden geleni yapacağız. Ağacı Lagina'da uygun
bir yere diktik. Antik kente antik ağaç yakışır" dedi. Haber Ekspres, 29.08.2008
SİT ALANLARI 'İNŞAAT ALANI' MI OLUYOR?
Arkeolojik sit alanlarının tüzel kişilere tahsisinin yolunu açan
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun verdiği İlke Kararı
tartışmaları beraberinde getirdi.
Resmi Gazete’de yayımlanarak dün yürürlüğe giren, Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun İlke Kararı’na göre, ören yerleri
ve buralarda bulunan arkeolojik taşınmaz kültür varlıkları tüzel kişilerin
kullanımına sunulacak. SİT alanlarını “inşaat alanı”na çevirebileceği
endişesini gündeme getiren kararda, “Ören yerleri ve ören yerlerinde bulunan
arkeolojik taşınmaz kültür varlıklarının; ziyaretçilere açık olmak üzere
Bakanlıkça tüzel kişilere yasa kapsamında kullandırılabileceği” ifadesi yer
alıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Ankara’da düzenlediği
bir basın toplantısında, gazetecilerin karara ilişkin sorularını da yanıtladı.
Yeni Yüksek Kurul kararıyla devletin imkanlarının “ayağa kaldırmaya” yetmediği
1. derece tarihsel ve arkeolojik SİT alanlarında özel sektörün imkanlarından
yararlanılabileceğini savunan Günay, “Bu yeni Yüksek Kurul kararı bizi bu
konuda biraz daha özgür davranmaya, rahat davranmaya, belli kurallar içinde bir
dayanışma yapma imkanını sağladı” diye konuştu.
Bu arada, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek
Kurulu’nun aldığı bu ilke kararı, Anadolu Ateşi tarafından Antalya’daki
Aspendos Antik Tiyatrosu’nun yanına yapılan “Aspendos Arena” önündeki tüm yasal
engelleri de kaldırmış oldu. Arkeologlar, “Aspendos Arena” inşaatına arkeolojik
sitlerin koruma alanı olduğu gerekçesiyle karşı çıkmış, Arkeoloji ve
Arkeologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpan yaptığı açıklamada, Efes,
Perge ve daha birçok antik kentte benzer uygulamanın başlatılabileceğine işaret
etmişti.
Öte yandan, arkeologlar ise İlke Kararı’nı, SİT alanlarının
“inşaat alanına” çevrilebileceği kaygısını taşıyor. Karara tepki gösteren
Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Proje Koordinatörü Arkeolog Oğuz Tanındı, bu
şekilde tahribatın yasalaştırıldığını savundu. Tanındı ANKA’ya yaptığı
açıklamada, söz konusu kararı “ören yerlerinin tüzel kişilere pazarlanması”
olarak değerlendirerek, kararın tahribatın yasalaştırılmasına yol açacağı
konusunda şiddetli kaygı duyduklarını ifade etti. “Üzerlerinde, kültürel
emanetlere ait kalıntıları barındıran ören yerlerinin ‘satılması’ ilke kararı
derhal gündemden kaldırılmalı ve bu konudaki girişimler, kültür varlıklarımıza
ve çevresel değerlerimize karşı işlenmiş suç sayılmalıdır” diyen Tanındı, kendi
çıkarlarına uygun olarak, ranta yönelik sürekli değiştirilen Koruma
Kurullarının, verecekleri izinlerin güvenilirliğinin de sorgulanması
gerektiğini savundu. Tanındı, “tarihi eserleri yalnızca bir rant alanı olarak
gören tüzel kişilere payda sağlayacak bu ilke kararı durumu daha da
karıştıracaktır” dedi. Evrensel, 07.08.2008
Mimarlar Odası: Nevşehir Belediyesi Kazı mı Yapıyor, Temizlik mi?
04 Şubat 2016 -Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Nevşehir Kalesi’nde kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan 11 tescilli bina ve alanda uzmanlar eşliğinde kazı yapmadığı için Nevşehir Belediyesi hakkında suç duyurusunda bulundu.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder