Ey obama, Ey Erdoğan, ikinizin de sonu geldi, arada fark
olsa da, olmasa da...!
Erdoğan'ın siyasi tabutuna çakılan çivilerin izlerine
gelirken, çok uzak zaman dilimine gitmeden, Obama'nın ahmaklıkları ve katkıları
ile başlayalım.
Ey Obama Efendimiz,
Daha 9 gün evvel Beyaz Saray'da, "Rusya'nın askeri
müdahalesi Esad rejimini güçlendirdi ve insani yıkımı daha da kötü hale getirdi,
IŞİD'i ortadan kaldırmanın yegane yolu, Suriye'deki kaosu bitirmektir. Pek çok
Suriyeli, Esad koltuğunu bırakana kadar onunla savaşmaktan vazgeçmez"
diyordun.
Sonrasındaysa yıllardır söylediğimiz, sosyal medyayı CIA
kontrolünde yönettiğini itiraf edercesine, "IŞİD mücadelesinde, Facebook,
Twitter, Youtube gibi Silikon Vadisi'nin
önde gelen bilişim firmalarıyla yakından çalışıyoruz, IŞİD'le mücadele kolay
olmayacak ancak ulusal gücümüzün tüm unsurlarını kullanacağız" açıklaman,
aslında çöküşünün ilanıydı.
Bere ağzından çıkanı kulağı duymaz adam, bu çöküşünüzü daha evvel de 9/11 olaylarında
olduğu gibi, hem ABD halkı hem dünya halklarının gördüğünü, sen mi
göremiyorsun?
Anımsarsanız o iğrenç planlarınız ortalıkta, sahipsiz
kalmıştı.
Tıpkı 9/11 gibi,
tıpkı Afganistan gibi...
Örneğin, Afganistan'da İslamofaşizm'i kışkırtan, Taliban'ı
Rusya'ya karşı silahlandırıp, sırtını sıvayan, sonra da kaçıp giden, Taliban
teröristtir diyen sen değil misin?
Komünizmle mücadele derneğini bizde kurduğunuz gibi, orada da "Komünizm dinsizliktir" propagandaları yapmadınız mı?
Rus salatasının adını, Amerikan salatası olarak ülkemizde değiştirmeye kalkmadınız mı?
İslamofaşizm yaratıp, cemaat liderlerini kendine bağlamak,
kuyruklarından teslim almak pek rantı bol bir iş, nasılsa senin köpeklerin, dilediğinde
tasmasını çekip işini bitiriyorsun.
Ama kazın ayağı bu kez göründüğünden çok farklı.
Sonuçta sizin siyaseteniz bitti.
Tahminen ABD'de anti-İslamcı yaratma çabanın karşılığını
rakibiniz Trump ustalıkla kullanıyor ve sanırım başkan olmaya en yakın olan
adaydır.
Her ne kadar penis boyutu tartışmasına girerek seviyeyi
biraz aşağı çekmiş olsa dahi bu kez Cumhuriyetçi aday kazanacak.
Bunda senin de katkın var elbet.
Din özgürlüğü var diye aldın İslamcı teröristleri ülkene,
saldırılarla Amerikan halkında İslam nefreti uyandırdın.
Trump'da bunu iyi kullanıyor.
Şimdi de tutmuş, 6 Mart 2014'te Rusya'ya uygulamaya koyduğunuz
yaptırımları 1 yıl daha uzatma emrini imzalamışsınız.
Siz ancak çevrenizde size biat edenleri aldatabilirsiniz ki
bu biatçilerden biri, yani Rus pilotu öldürdüğü söylenen Alparslan Çelik,
tıpkı sizin istediğiniz gibi açıklama yapmış.
"Türkmen Dağı düşerse, Akdeniz'e açılmış bir Kürdistan
devletini görmek kaçınılmaz olacak" demiş ardından, "İran bu zamana
kadar hep Müslüman kanı akıtan bir devlet. Hep haçlıyla iş tutmuş. Bugün de
adeta Rusya'nın kara kuvvetleri gibi davranıyor. Yüz binlerin kanının diyetine
onlar da ortak" açıklaması yapmış.
Peki, bu şahıs bu bilgileri verebilecek konumda mı, bu
bilgileri verirken, coğrafya bilgisi nedir?
Tamamen bir sıfır,
hem de kocaman bir sıfır.
22.11.2015 tarihli Hürriyet'ten Tolga Tanış'ın "Menbic
Boşluğu'nu Türkler mi dolduracak Kürtler mi?" başlıklı yazısında, Obama’nın IŞİD’le mücadeleden sorumlu özel temsilcisi Brett
McGurk ile yaptığı görüşmeden bahsediyordu.
Tanış'ın haberine göre McGurk, “Çarpık dünya görüşlerine
göre IŞİD, Armageddon Savaşı’nın buradan başlayacağına inanıyor” diyor demiş.
Düşünebiliyor musunuz, Armageddon savaşı diyor.
Yani Evengelistlerin inandıkları ve özellikle ve çoğunlukla Tevrat'ta geçen bir
söylemi, IŞİD'e yamıyorlar.
Bu kadar pervasız bunlar.
Yok haklılarsa, iddia ettiğim gibi IŞİD, PKK'yı bitirmek,
ABD işgaline fırsat yaratarak yeni Kürt siyasetini oraya yerleştirmek için kurulmuş
örgüt ve bunun sorumluları ve destekçileri Amerika'dır.
Dolayısı ile IŞİD'in Türkmen Dağı'nı terek etmeyeceği, ABD çıkarlarını
orada kalıcılaştırmak için savaştığı açıktır.
Peki bu nasıl olacak?
IŞİD yaratılmış ABD uşaklığını yaparken, onları BM nezdinde
terörist ilan ettirdikten sonra, tüm dünya bunları terörist kabul edince,
ABD'nin onlarla haklı mücadelesi ortaya çıkartılmış oldu.
Türkmenler dedikleri de, ABD destekli anti terör timleri
gibi çalışan gruplar haline getirildi.
Tıpkı Afganistan'da Taliban yarattıkları gibi, Türkmenlerden
de İslamcı ABD birlikleri oluşturdular.
Nitekim Alparslan Çelik'in ifadeleri de bu nedenle kendi
sözleri değil, ABD'li efendilerinin onlara öğrettiklerinden ibarettir.
Zira Brett McGurk'ın, "Sınırın Türkiye tarafında
güvenliğin sağlanması için NATO ya da koalisyon kapsamında bölgeye
konuşlandırılması önerilecek bir kuvvet" ten söz etmesi, Türkiye'nin
bitirilerek, Kürdistan'ın kurulma palanının bir parçası olduğu, bu tuzakta
aslında Erdoğan'ın hiç haberi olmadığı, bu nedenle Türkmen sandığı, ABD'nin
yarattığı İslamcı teröristlere Türkmen dediklerini şimdilik kimse fark
edemiyor.
Nihayetinde ülkem insanına her gün TV'lerden şehit olmanın
ne kadar yüce olduğunu anlatan haber ve dizilerle beyinleri uyuşturulmuş
durumdadır.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın, TBMM'de 2016 yılı bütçesi görüşmeleri
sırasında, "NATO'nun 2014'te
Galler'de yapılan Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde, üye tüm
ülkelerin savunma harcamalarının milli
gelirlerinin yüzde 2'sine kadar yükseltilmesini
taahhüt ettiler, Türkiye'de bu taahhüdünü önümüzdeki dönemde
gerçekleştirecek. İran ve Suudi Arabistan arasındaki en son kriz de Ortadoğu'daki durumun
kırılganlığını göstermektedir. Şundan emin olunuz ki bugün Türk Silahlı Kuvvetleri
dünden çok daha güçlü ve savaşa hazır ve hiç şüpheniz olmasın ki
Türkiye'nin yarınında da Türk Silahlı Kuvvetleri bugünden daha güçlü ve
hazırlıklı olacaktır" diyor.
Yılmaz'ın ifadelerinde geçen İran ve Suudi krizi söyleminde
yaptığı bir hata var.
"PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD, YPG
Suriye'deki karışıklıktan istifade
ederek bölgedeki alan dışı aktörlerin ve ülkelerin de desteğiyle mevzi kazanmaya çalışmaktadır"
söyleminde geçen YPG'nin uluslararası siyasette adının "Suriye Arap
Koalisyonu" olduğunu, bunu tanımlarlarken de "IŞİD'le savaşan Kürt
gücü YPG-J, Arap gruplardan oluşan Suriye Arap Koalisyonu" dendiğini
bilmiyor mu?
Suudi Arabistan'a arka çıkan Yılmaz, Yemen’deki Suudi
Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu sözcüsü Tuğgeneral Ahmet Asseri'nin,
"Suudi Arabistan, ABD öncülüğündeki koalisyonun Suriye’de düzenleyeceği
her türlü kara operasyonuna hazırdır” açılamasını duymamış mıdır?
Diyeceksiniz ki, "Arap Koalisyonu ile Suriye Arap
Koalisyonu'nu nasıl bağdaştırıyorsun?"
Bunu sorarsanız, güzel de sormuş olursunuz zira bilinçli okuyucu olduğunuzun kanıtı olur.
Suudiler de tüm İslamcılar gibi, ABD'nin uşaklığını
yapmıyorlar mı?
Öyleyse, New York Times'ın haberine göz atalım.
Diyordu ki, "Komutanları
Amerikan güçlerinin güvenlik testlerinden geçen Arap savaşçılar ile savaşta
etkinlileri ve sadakatleri halihazırda test edildiği için Washington’ın
güvendiği Kürt güçlere (Suriye Arap Koalisyonu/YPG) dayanacak. 3 bin-5 bin kişilik
Arap savaşçılar, Rakka operasyonunda sayıları 25 bin olan Suriye Arap Koalisyon
güçlerine entegre edilecek. Operasyonun amacı IŞİD’in başkenti konumundaki
Rakka’yı ele geçirmek değil, eyaleti izole etmek ve baskı oluşturmak
olacak" şeklinde açıklama yapıyordu.
Peki, Ekim 2015'te ABD, Kürt savunma gücü YPG ve YPJ (yani Suriye Arap Koalisyonu) kontrolündeki Haseke'ye
(onların Cizire kantonu dedikleri bölge), 50 ton silah ve cephane indirirken neden
kimsenin sesi çıkmamıştı?
Siz iyisi mi, onların bize ve Kürdistan'a bakış açılarını
yakından görmek için, A Dream of Secular Utopia in ISIS’ Backyard başlıklı
yazıya göz atın.
Daha sonra malumunuz ünlü Grup 20 (G-20) zirvesi yapıldığı
sırada ABD yine 200 ton silahı, Suriye Arap Koalisyonu'nun eline geçecek
şekilde, Suriye Demokratik Güçleri'ne yollamıştı.
Bu silahların tamamına yakınının YPG'nin eline geçtiğini, ÖSO'ya
bağlı Liva Tahrir'in eski komutanlarından Ahmet Nasır söylemişti.
Aynı tarihte Türkmen Casım Ali'de, "Suriye'nin
kuzeyinde şu anda Türkmen veya Arap halkının varlığından bahsetmek mümkün
değil" şeklinde açıklama yapıyordu.
Eğer Tayyip Erdoğan, kendisini yöneten, yönlendirenlere
kanarak IŞİD'e destek çıkmamış, IŞİD teröristlerini Türkiye'de tedavi ve
barınma ihtiyaçlarını sağlamamış olsaydı bunların hiç biri yaşanmayacaktı.
Ama Erdoğan bunları anlayacak bilgi ve istihbarat gücüne
sahip olmadığı için, kendisine kurmaylık yapanların aldatmalarıyla, ABD
talimatı gereği, gizlice IŞİD desteğinde bulunuyordu.
AYM'nin son Dündar kararı da, aslında bunun onayı anlamına gelmekte ve Erdoğan'ın içerde yargılanmasının önünü açmaktaydı.
Zira ABD'nin AYM'ye destek çıkışları da, Erdoğan'ın
uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanmasının önünü açan bir onay olduğunu
Cumhurbaşkanı fark ettiğinde, isyanı patlatmıştı.
Nitekim MİT tırları her pisliğin kokusunun saçıldığı dönem
olmuştu.
Bu arada unutmayalım ki, 4 Ocak 2016 tarihinde Suriye'deki
muhaliflerin, Suudi Arabistan'ın İran'la diplomatik ilişkilerini kesmesini
desteklediğini de anımsarsak Bakan Yılmaz'ın cehaleti, AKP'nin dış politikadaki yetersizliği kendini
gösterecektir.
Bu arada, Suriye'deki ateşkes denetim Merkezi'nin Rus Başkanı
Sergey Kuralenko, "El Nusra ve Ahrarur Şam teröristleri kontrolündeki
bölgelere Türkiye'den geçen TIR'larla silah taşınıyor, neredeyse her gün Türk
topraklarından geçiyor, kanıtlarının Rus TV kanalı RT çekim ekibi tarafından
ele geçirildi" diye açıklama yapmış.
Bu açıklamaları yaklaşık 2 aydır yapıyor ancak bu seferki biraz farklı, çünkü Merkel dahil AB liderleriyle görüşme yaptığı güne denk getirmişlerdi.
Bunu
da aşağıdaki videoyla göstermişler.
Açamıyorsanız alternatif adres olarak buraya bakabilirsiniz.
Hemen yukarıda bahsettiğim New York Times'ın haberinde
söylediği, "Fırat Nehri’nden Kilis’e uzanan 90 kilometrelik alana IŞİD’in
önünü kesmek için, ABD'nin Suriyeli isyancıların desteklenmesi" planında yaptığı
ilginç bir yoruma gelelim.
Yorumun sonunda şöyle diyordu.
"Obama ve Erdoğan'ın ortaklaşa açıklayacağı plandaki
muhtemel isyancıları Türkiye seçti, ABD bunları
güvenlik testlerine tabi tuttu" diyordu.
Şimdi gel de Sergey Kuralenko'nun açıklamalarına karşı çık,
çıkabilirsen.
Obama gidiyor, sanırım Trump gelecek gibi.
Velev ki Clinton gelsin, ne değişir?
ABD'de başkanlar seçilmez, atanır dediğimde kızanlar o zaman
görecekler.
Hangisi gelirse gelsin, Sünni İslamcıların artık dünyada
yeri kalmadı.
İran ile yapılan nükleer anlaşma zaten bunun bir deliliydi.
ABD ve Rus gizli iş birliğinin farkında varamayanlar ülke
yönetiyorsa, başkanlık yapması korkunç sonuçları ortaya çıkartacaktır.
Daha 3 adım sonrasının hesabını yapamayanlar, nasıl olur da
Türkiye gibi son derece kritik bir coğrafyada yer alan ülkeyi yönetip, yönlendirebilirler ki?
Onlar olsa olsa, Allah'ın vahy ettiğini sandıklarıyla
ilgilenebilirler.
Vahi dönemi de kapandığına göre, Türk milletinin sayesinde,
varlığını sürdürebilenlerin, yine Türk düşmanlığı ile siyasi yaşamlarına devam
etmeleri ne kadar mümkündür yakında göreceğiz.
Son olarak The Guardian'daki Kremlin açıklamasına göre, Vladimir
Putin, François Hollande, Angela Merkel, David Cameron, Matteo Renzi, Suriye konusunda
telefon görüşmesi yapmışlar. European leaders urge Russia to maintain Syria ceasefire
Görüşmede, "IŞİD, El Nusra Cephesi ve diğer terörist
gruplara" karşı tavizsiz mücadeleden bahsedilmiş.
Dikkat ederseniz Putin, Kuralenko'nun söylemlerini şimdiden
pazarlamış.
Bunun karşılığında Merkel'in açıklaması çok ilginç olmuş.
Merkel, Hollande'la beraber ortak bir açıklama yaparken,
"Telefon görüşmesinde, Putin'den Suriye hükümeti üzerindeki etkisini
kullanmasını istedim" diye açıklama yapmış.
Peki, Putin buna ne karşılık vermiş ya da ne istemiş olabilir?
Şahsi tahminime göre, "Erdoğan'ın IŞİD'e yaptığı silah sevkiyatını,
Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne getirmemize engel olmayın" demiş olabilir
mi?
Neden olmasın?
Gelecek de bir gün gelecek, çember yavaş yavaş daralıyor.
Hiç kuşkunuz olmasın ki, Erdoğan'ın yargılandığını
göreceğiz, belki de ilk olarak Türkiye'de başlayacak.
Bunun ayak sesleri geldi ama Erdoğan'a akıl verenler
gördükleri halde, asla konuyu seslendiremiyorlar, çünkü kendi çıkarları da her
an bitebilir ve daha ötesi onlar da bu yargılamaların içinde kendilerini
bulacaklarını bilirler.
Bu günün haberin özeti şu.
Erdoğan'ın siyasi tabutuna çakılan çivilere bir yenisi de,
Kremlin'in telefon görüşmesi olmuştur.
Benden söylemesi, tarihe bunu not edin.
05.03.2016
A. Dursun
Kritik Yıl 2029'a Hazırlık Başladı
30.06.2008
Nasa'nın "Dünyayı Bekleyen En Büyük Tehlike"
Dediği 20 Milyon Tonluk 300 Metre Çapındaki Göktaşı Apophis 2029'da Dünyanın 32
Bin Kilometre Yakınından Geçecek. Dünyayı Bekleyen En Büyük Tehlike
Bush'u ayakta tutan tarikatın lideri, kurduğu üniversiteyi Ergün Caner'e teslim etti. Babasıyla küçük yaşta ABD'ye göçen Ergün Caner, şimdi en tutucu Hıristiyan mezhebinin önderlerinden.
ABD'nin yeni güçlü adamı Evanjelist Türk
BUSH'UN BAĞLI OLDUĞU TARİKATIN ÜNİVERSİTESİNİN DEKANLIĞINA BİR TÜRK GETİRİLDİ...
Bush'u ayakta tutan tarikatın lideri, kurduğu üniversiteyi Ergün Caner'e teslim etti. Babasıyla küçük yaşta ABD'ye göçen Ergün Caner, şimdi en tutucu Hıristiyan mezhebinin önderlerinden. Başkan Bush'un da mensubu olduğu Evanjelistlerin kalesi Liberty Üniversitesi'nin İlahiyat Dekanı.Geleceğin dini liderleri arasında gösterilen Caner'in geçmişi şaibelerle dolu.
03.05.2005
Ergün Mehmet Caner (39), 'Evanjelistlerin Kalesi' olarak bilinen Liberty Üniversitesi'ndeki derslerinde gündelik kültürden aldığı örnekleri sıkça kullanıyor. Esprili anlatımıyla öğrencileri tarafından çok sevilen Caner , Hıristiyanlığı seçmiş bir Türk ve ABD'de geleceğin önemli dini liderlerinden biri olarak görülüyor.
'Evanjelist dünyanın aydın köpeği' olarak nitelendirilen Caner, 12 kitabın, yüzlerce makalenin yazarı. Caner'in 2 bin öğrencisi bulunuyor ve görevine temmuz ayında başlayacak. 1989 yılında Cumberland Üniversitesi'nde İncil Bilimleri eğitimi alan Ergün Mehmet Caner, İslam, Ortaçağ Kilisesi, cihat ve Haçlı Seferleri konularında uzman bir isim.
Cameron Diaz cevabı
Gençleri din konusunda eğitmek için popüler kültürden alıntılar yapan Caner, satır aralarında güncel olaylardan, iyi ve kötü filmlerden, TV dizilerinden, 50 Cent gibi rap gruplarından bile faydalanıyor. Caner, tıraşlı kafası ve top sakalıyla Evangelistlerin yenilikçi kuşağını temsil ediyor.
Müslümanlar kızgın
Ergün Mehmet Caner'in derslerine giren öğrencilerden Travis Bush, onun en iyi hoca olduğunu ve dağılan dikkatlerini toplamakta çok yetenekli olduğunu belirtiyor. Travis Bush'a göre Caner derste, 'Eğer Hıristiyansa hangi ünlü ile evlenmek istediklerini soruyor. Sınıftan Cameron Diaz, Brad Pitt' gibi sesler yükselince hocalarının verdiği cevap, 'Rüyanızda görürsünüz' oluyor.'
Ancak Türk asıllı öğretim üyesinin dekanlığa getirilmesi Amerikalı Müslümanlar arasında tepkiyle karşılandı.
Amerikalı Müslümanlar, 2002 yılında piyasaya çıkan 'İslam'ın İçyüzü' (Unveiling Islam) isimli kitabında Caner'in, İslam'a ve Hz. Muhammed'e hakaret etti-ğini söylüyor. Müslümanlar, Caner'in ABD'deki Hıristiyan-İslam ilişkilerine zarar verdiğini savunuyor.
Çocuk yaşlarda ailesi Türkiye'den ABD'ye göç eden Caner, 1982 yılında 16 yaşındayken bir arkadaşının ısrarıyla gittiği kilisede Hıristiyanlığa geçmiş. Caner bir röportajında babasının Ohio'nun Columbus şehrinde bir cami inşa eden mimar ve bir başka röportajında ise müezzin olduğunu söylüyor. Babası onu Hıristiyanlığı seçtiği için asla bağışlamamış. Babasının ölümünden sonra Caner'in etkisiyle diğer aile fertleri de Hıristiyanlığa geçmiş.
İran kökenli Azeri mi?
Röportajlarında Sünni olarak yetiştirildiğini belirten Caner'in İran kökenli bir Azeri olduğu sanılıyor. İsveçli annesi ise Caner'in söylediğine göre sonradan Hıristiyan olmuş. Babası Acar Caner, bir dönem Ohio Türk-Amerikan Derneği başkanlığı ve Ohio'daki İslam Vakfı Mütevelli Heyeti Üyeliği yapmış.
BUSH DA AYNI MEZHEP ÜYESİ
Adı İncil'in Yunancası olan ve müjde anlamına gelen Evanjelion bir Hıristiyanlık mezhebi. Dilimizde 'İncilci' olarak biliniyor. Sözlük anlamı yönünden Kitab-ı Mukaddes'e yönelmek, dönmek anlamını taşır. Ayrıca Hz. İsa'nın gerçek öğretisi yerine de kullanılmaktadır. Reform hareketi esnasında Martin Luther kelimeyi kendi kurduğu Evanjelist Kilise hareketi için uyarlamıştır. Bugün için Evanjelizm, Amerika'daki Hıristiyan toplumunun tutucu kanadını ifade etmektedir. İradenin Tanrı tarafından çizilen kaderin dışına çıkamayacağını öngören Evanjelistler, 'iyi' ile kötü' arasındaki savaşla gelecek olan kıyameti hızlandırmak için ellerinden geleni yapmaya söz vermişlerdir. ABD Başkanı George Bush da bu mezhebin mensubu. Bush'un ikinci kez seçilmesinde Evanjelistler etkili oldu. Evanjelistler Bush'u Tanrı'nın seçtiğine inanıyor. Öyle ki Irak Savaşı için cepheye gönderilen askerlerin büyük bir bölümü Evanjelist.
ÜSTADI İSLAM'IN DÜŞMANI
Liberty Üniversitesi'nin sahibi Jerry Falwell ülkenin önde Evanjelist vaizlerden birisi.
İslam dinine hakaret edip, Hazreti Muhammed'in terörist olduğunu söyleyince Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu ve Türk-Amerikan Dernekleri Asemblesi tarafından e-mail yağmuru ile protesto edilen Falwell, Caner'in varlığından çok memnun. Falwell, 'İnançlarımızı savunan Ergün Caner, konuştuğunda, dinleyiciler elektrikleniyor. Caner, Müslümanlar, Budistler, Hindular ve Bahailer ile karşı karşıya gelip tartışarak Evanjelist Hıristiyanlığın sesi haline geldi. Ona dost demekten gurur duyuyorum' diyor.
Türk'ten nefretin nedeni
Caner'in www.erguncaner.com adresli internet sitesinde şöyle bir ifade dikkati çekiyor: 'Niye esmer değilsiniz?
Bu benim en sevdiğim sorulardan biri. Dediğim gibi, ben Türk'üm ve bundan dolayı pek çok Müslüman beni yarım-kan sayar. Türkler, İranlı ve Avrupalı'dır. Yazın esmerleşir, kışın açılırız. Buna bir de korkunç insan hakları sicilimizi eklerseniz (Yunanlılar, Kürtler, Kazaklar, Kıbrıslılar, Iraklılar, Amerikalılar, vs ile savaştık) neden bu kadar çok nefret topladığımızı anlarsınız.'
Ergün Mehmet Caner, bir röportajında ise şöyle diyor:'11 Eylül olayları ABD'de yeni bir milli mesele yarattıysa da, bu mesele çerçevesinde tartışılan bazı konular bize yabancı değildi.1982'den beri, İsa'ya ihtiyacı olan 1.2 milyar Müslüman'ın doğru yolu bulmasını yürekten hissederek İslam hakkında konferanslar veriyoruz. aksam.com.tr
Bir dine davet aldım. Karar sizin Ahmet Dursun Bey diyor...
EVANGELİSTLER İŞ BAŞINDA !
SİYONİZM, EVANJELİZM SAPKINLIĞI VE SİYONİZMLE İTTİFAKI
EYALET YA DA BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARI.
Eyalet konusu zaman zaman gündeme gelmekle birlikte tarihini yanlış hatırlamıyorsam yasa tasarısı halinde Bölgesel Kalkınma Ajansları adı altında 24 Ocak 2006'da TBMM' de görüşülecek idi.
Yani şimdiki gibi,Milli devlet özellikleri büyük ölçüde değiştirilmek isteniyor idi.
Federalizm doğrultusunda bir adım,daha da ötesinde Türkiye'ye getireceği felaketlergöz ardı ediliyordu.Yani aslında,20.06.1913 tarihinde Osmanlı'nın Avrupa baskısı ile yayınladığı bir genelge hemen aklıma geliyor. Sadrazam Sait Halim Paşa'nın genelgesi diye de bilinir bu genelge.
Bu genelgeden dikkat çekici bir-iki madde aklımda kaldığı kadrı ile izaha çalışayım.
Tamamı için bakınız...
TSK bölünmenin neresinde?
KÜRDİSTAN zaten vardı.
YAŞASIN KÜRDİSTAN,YAŞASIN ŞERİAT
DOĞU TÜRKİYE'nin Kürtçülük ve dincilik üzerinde plasebo etkisi.
HAZRETİ BUSH'UN OVAL OFİSTEKİ TOKADI
Oval emir; Türklere Oral'dan bal, eline mal verin.
Yavşak Obama ve TBMM
Pezevenkler TBMM'ye neden gider?
DAVOS'ta BALYOZ yokmuydu?
Davos'un boynuzları, Cumhalifesi.
Yer:Malatya genelevi. Yıl: 1955-1960'lar da bir zaman. Ve o şişman tercümanın adı Turgut Özal idi.
Gizlenen AMERİKAN Rezaleti
Amerikan askerleri tecavüz, adam öldürme, Atatürk'e ve Türk bayrağına hakaret dâhil olmak üzere Türkiye'de sayısız suç işlemelerine rağmen ceza almadılar:
Gizlenen AMERİKAN Rezaleti
Mehmet Şevket Eygi kimdir?
Karşı Devrimin Kronolojisi
NURCULARIN VE AKP'NİN BOP İÇİNDEKİ MİSYONU
Kanlı PAZAR manifestosu
ABD VE İSRAİL HESABINA ÇALIŞAN CEMAAT HANGİSİ?
ATATÜRK'E DECCAL DİYENLER
EVET, ATATÜRK Deccal idi.
ATATÜRK'ÜN AĞZINDAN UYDURULANLAR
Her gün,"Gizlenen bir Atatürk"le karşılaşıyoruz.
FETHULLAH, SAİD-İ NURSİ, DİNLER ARASI DİYALOG İHANETİ
Türkiye'ye hazırlanan tuzağın özeti. Öcalan, CIA, Said-i Nursi, cinsel sapkınlık
AJAN ŞEBEKESİ: FETHULLAH CEMAATİ.
ŞEVKİ YILMAZ, "pezevenklerin oluşturduğu Türk parlementosu"
Necip Fazıl Kısakürek Gerçeği.
Gül, PKK'nın fikir babasını ödüllendirdi!
27 MAYIS 1960'TAN, 12 EYLÜL 1980'E GERÇEK BAKIŞ
ETKEN TOPLUM ve EDİLGEN TOPLUM ARASINDAKİ UÇURUM

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder