Sosyal medya yasaklı ama, İstiklal Caddesi’nde patlama 5 ölü, 36 yaralı.
Türkiye'de ne zaman bir bomba patlatılsa, YouTube, facebook,
twitter kendini kapatıyor.
İyi de neden kapatıyor, neye, kime hizmet etmekteler?
İşte bu soru, detaylı irdelenmesi gereken bir konudur.
Örneğin konuyu bir resim eşliğinde paylaşan twitter
kullanıcısı, paylaşımından hemen sonra sayfaya bir daha ulaşılamadığı için, ne
detaylar yazıldı, yazıp yazılmadığı, kimlerin bu mesajın altında hangi
paylaşımlarda bulunduğunu göremiyorsunuz.
YouTube ve facebook için de durum aynısı.
Öyleyse soralım, neden sosyal medyayı kapatıyorsunuz, amaç
nedir, bunlara kim ya da kimler karar vermektedir?
Neden sadece Türkiye'den girişler engellenmektedir de, başka
ülkelerden giriş serbesttir?
Aklıma bir çok soru geliyor, şeytanın avukatlığını yapacak
değilim ancak bu soruların yanıtlarını, ilgili kurum yetkilileri vermelidir?
Diyelim ki, patlama haberi verildi.
Patlamayla ilgili bir veya bir kaç isim belirlendi var
sayalım.
Bu kişilerin mutlaka sosyal medyada hesapları var, arkadaş
oldukları, özel olarak yazıştıkları vardır.
Bunlar kimlerle bağlantılı, kimlerle nasıl mesaj
paylaştılar, hangi şifreli mesajlar kullandılar, bağlantıları nedir gibi
araştırmalar bir bakıma engellenmiştir.
Neden engelleme yapılmaktadır, bu karatmanın arkasında hangi
hesaplar vardır?
YouTube, facebook, twitter karartma yaptıkları anlarda, acaba
isim belirlenen kişilerin hesaplarını siliyorlar ya da bağlantıları
yakalanmasın diye karartma mı yapıyorlar?
YouTube, facebook, twitter kimlere çalışmakta, kimlerle
ortaklık kurmaktadırlar?
Kişisel bilgileriniz yeterli değildir, sahte isim kullanıp
kullanmadığınızı belirleyemiyoruz, arkadaşlarınızla gerçek isminizle ilişki
kurun diye, bizlerin hesaplarını engelleyenler, teröristlere gelince neden
karatma yapmaktadırlar?
İşin en garip kısmı ise, ön belleğe bile erişim kısılanmış
durumdadır ki, bu akıllara her ihtimali getirmektedir.
YouTube, facebook, twitter gibi medya sahipleri, hangi ülke çıkarlarına
ya da hangi terörist eylemlerine destek olmaktadırlar ki, halkın haber alma
hakkını engellemektedirler?
Hangi ülke kanunları, halkın haber alama hakkını, keyfiyete
dayalı sınırlama hakkı vermektedirler?
Hangi mahkeme kararı vardır ki, sosyal medyayı yavaşlatma
yetkisini kendilerinde bulmaktadırlar?
Herkes şunu iyi bilmeli ki, istihbarat örgütlerinin bilmediği
hiç bir faaliyet yoktur.
Öyleyse hangi istihbarat örgütüne hizmet etmekteler ki,
sosyal medyayı karatma faaliyetinin içine girmişlerdir.
Hangi bilgi ve belgeleri temizlemekle görevlendirilmiş ve bu
görevi onlara verenler hangi ülkenin istihbaratıdır?
Malumunuz, Türkiye yabancı istihbarat elemanlarının cirit
attığı bir ülke konumundadır.
Daha 3 gün evvel, İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik
Bölümü Öğretim Görevlisi Chris Stephenson, "Barış İçin Akademisyenler
İnisiyatifi" üyelerine verdiği destek nedeniyle, İstanbul Adalet
Sarayı'nda PKK'nın propagandasını yaptığı iddiasıyla gözaltına alınarak sınır
dışı edilmişti.
Y-CHP'nin bekçisi konumundaki şahıs ise, buna destekçi
olduğunu açıklıyordu.
Şşahsen Chris Stephenson'a her hangi bir suçlamayı ben
yöneltmiyor ve tarafı da olmuyorum ancak madem ülkede kör, topal bir hukuk var,
hukuka uyulmalıydı ve hukuk bu gün yine Chris Stephenson'ın yasağını
kaldırmıştır.
Chris Stephenson, yasağın kalkması kararından hemen sonra
BBC'ye verdiği demeçte, "barış talebi o kadar doğal bir şeydi ki"
diyor.
Elbet ki barış talep etmek kadar doğal ne olabilir, buna kim
itiraz edebilir.
Lakin barış talep edenlerin, bir devletten talep ediyor
olması demek, karşısındaki talep sahiplerinin de bir devlet olduğunu öncelikle
kabul ettirmeye yönelik olması unutulmamalıdır.
Bu vesileyle aslında bunlara sebep olanların yargılanması
gerektiğini de biliyoruz.
Örneğin OSLO'da, terör örgütünü karşısına alıp, terörist değil
de sanki bir devletle pazarlık yapıyor konumuna getirenler ilk suçlulardır.
Tüm bu gerçekler ortada dururken, "Barış İçin
Akademisyenler İnisiyatifi" oluşturmak da, o deklarasyona imza atmakta suç
olamaz.
Eğer suç varsa, terör örgütünü sanki devletleştirme çabası
içine girmiş gibi davranarak, İngiltere garantörlüğünde masaya oturanlardır.
İşin özeti şudur.
Bu ülkenin başında dönen dolapları hemen her vatandaş
bilmektedir, bu nedenle başka ülkelerin istihbarat örgütlerine hizmet etmek
gibi işlev gören, eğer varsa, isimleri belliyse, o teröristlerin paydaşlarıyla
neler yazıştığı hakkında karatma yapar gibi görüntü veren sosyal medya
Türkiye'de faaliyette bulunamamalıdır.
Unutulmasın ki, arkasında istihbarat örgütleri olmayan hiç
bir terörist ve terör örgütleri yaşama şansı bulamaz.
İstihbarat örgütlerinin, terörist beslemekle görevli olduğu
bu dönemde, bu tür faaliyetler içine girercesine davranan sosyal medya,
Türkiye'den tamamen yasaklanmalı, ülkede hiç bir faaliyetlerine izin
verilmemelidir.
Ya da, bu tür girişimlere bir daha başvurmayacağını açıkça
ilan etmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içerisinde faaliyet
gösterecek, para kazanacaksanız, bu ülke insanına da, yaslarına da saygılı
olmayı öğreneceksiniz.
Türk halkı, sizin koyun sürünüz değildir.
Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt edebilen bir
halktır.
Her ne kadar AKP ve Erdoğan'a destek veriyor görünse dahi,
onlardan da tüm bunların hesabını soracak güç ve azimdedirler.
Kimsenin, Türk halkına yön vermeye, akıl vermeye
kalkışamayacağını eğer devlet yetkilileri anlatamazlarsa, umarım inanıyorum ki Türk
halkı anlatacaktır.
Ey YouTube, facebook, twitter, kirli emellerinize işaret
eden bu tür karatmalarla, Türk halkına ne ahlak ne de ders verecek konumda
değilsiniz, çekin elinizi bu kirli oyundan.
19.3 .2016
A. Dursun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder