Bu ne yahu, şaka mı gerçek mi anlayamadım.
Zira başka yerde bu haberi yapan yok, şaka da olabilir.
Eğer gerçekse, TC kerhane oldu demektir, doğruysa yazıklar olsun.
Başka ülkede bunlar yaşansaydı, yer yerinden oynardı, ama işin erbabı yapınca yaprak bile kıpırdamıyor...
Karaman'daki Tecavüz Olayını Dinleyin. Kanınız Donacak,
Yapanların Utanmazlıkları Karşısında Siz Utanacaksınız.!
İşte AKP Yalanları ve VAKIF Rezilliği
Vicdanı Olan Bunu İzledikten Sonra Kolaysa Denetimsiz VAKFLARI ve AKP'yi Savunsun
1-Tecavüz suçunun işlendiği ... VAKIF Yurtları Ruhsatsız ve
Kaçak
2-Anayasa'ya göre çocukları korumak devletin görevi bu görev
özel kurumlara devredilemez.
Not: Arkadaşlar, bu site de tıpkı Zaytung gibi olaylara espriyle yaklaşım yapan bir adresmiş.
Bu tür yaklaşımları sadece Zaytung ve bir kaç site yapıyor sanıyordum.
Meğerse haber bir espritüel yaklaşımmış, inanın bu siteyle
ilgili hiç bir bilgim yoktu.
Neredeyse büyük hata yapıp, fena eleştiri yapacaktım.
İyi ki şüpheyle yaklaşımda bulunmuşum, uyaran arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum.
Neyse, ben de bu sitenin adını bu vesileyle öğrenmiş oldum
ve tıpkı Zaytung gibi kara listeme
ekledim.
Bilginiz olsun istedim.
Bu bilgiyi, paylaşımdan kısa bir süre sonra edindiğim için
gecikmeli olarak vermek durumunda kaldığım için tüm okurlardan özür dilerim.
Tecavüz Mağduru Aileler Ensar Vakfını Suçlayanlara Karşı Dava Açmaya Hazırlanıyor.
Bugün görülen tecavüz davasındaki mağdur çocukların avukatlığını üstlenen Mahmut Uğurlu’nun çocukların tecavüze uğradığı Ensar Vakfı’nın Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu ile ortak hukuk bürosu işlettiğinin ortaya çıkmasıyla ilgili olarak basın organlarında çıkan haberler üzerine mağdur aileleri bir açıklama yaptı. Savunma görevini deneyimli avukat Mahmut Uğurlu’ya teslim eden aileler adına açıklama yapan aile temsilcisi, kendileri üstünden Ensar Vakfı’nın karalanmaya çalışıldığını söyleyerek, buna daha fazla göz yummayacaklarını belirtti.
Avukatımız Aracılığıyla Dava Açmaya Hazırlanıyoruz
Basın yayın organlarında çocuklarına tecavüz olayının abartılarak sunulduğu ve bu güzide kurumun yıpratılmaya çalışıldığını söyleyen mağdur aileler temsilcisi “Yani her ülkede olabilecek türden bir olay bizim başımıza geldi. Şimdi bu acı olayı bahane ederek Ensar Vakfı gibi nezih bir kurumu lekelemek isteyenlere karşı göğsümüzü siper edeceğiz. Netice olarak bu kurum bizim çocuğumuzdan bile daha önemli, tüm Türkiye’de milyonlarca öğrenciye hizmet götürüyor. Elbette arada istenmeyen olaylar olacaktır ancak iki çocuğu bahane edip de kimse vakıflarımızı ve hükümetimizi karalamaya kalkmasın. Avukatımızın önerisiyle Ensar vakfını karlamaya çalışan bazı dışarıdan destekli kişi ve kurumları tespit ettik. Şu an onları dava etme hazırlığı içerisindeyiz” dedi.
Biz ‘Eti Senin Kemiği Benim’ Demiştik, Hocası Bu Sözümüzü Yanlış Anlamış Olabilir
Temsilci “Eskiden çocuk öğretmenine teslim edilirken ‘eti senin kemiği benim’ denirdi. Biz de öğretmenine böyle teslim ettik. Ancak artık öğretmenin art niyetimi, yoksa yanlış anlaması mı diyelim, işler istenmeyen noktalara gelmiş. Artık bu saatten sonra yapacak bir şey, söyleyecek bir söz yok. Olan olmuş, biten bitmiş. Şimdi bu noktada bize düşen görev Ensar Vakfını suçlayanlara karşı birlik olmak ve bu fitneye fırsat vermemektir” dedi.
Biz de Televizyondan Öğrendik Olanları
Bir muhabirin “Çocukların durumu iyi mi?” şeklindeki sorusuna “Çocukların durumunu net olarak bilmiyorum, şu an vakıfte tedavi görüyorlar, bildiğiniz gibi biz onları vakfa teslim ediyoruz, genel olarak çocuklarla bu vakıftaki arkadaşlar ilgileniyorlar. Ama kesinlikle de tavsiye ediyorum, son derece başarılı hizmetleri var vakfımızın. İsterseniz birazdan telefonla arar öğrenirim çocukların son durumunu. Zaten bu olaylar olduğunda da biz bir şey fark edememiştik. Biz de televizyondan öğrendik olanı biteni, sonra da vakıftan arkadaşlar gelip, siz gerisini bize bırakın, biz halledeceğiz her şeyi dediler” şeklinde açıklamalarını noktaladı. kaparoz.com
Utanç tablosunu açıkladı: İhraç kararı verilen dosyalardan yüzde 41'i cinsel suçlar.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında CHP'nin verdiği gensoru Meclis'te
kabul edilmedi. Nabi Avcı, son 15 yılda devlet memurluğundan çıkarma
talebiyle bakanlığa gelen dosyalardan yüzde 41'inin cinsel suçlar
olduğunu söyledi. Cumhuriyet
Yılmaz Dikbaş, iğfal sözcüğünü ikinci anlamında kullanıyor.
İğfal ki ne iğfal
Cazim GÜRBÜZ
cazimgurbuz@yahoo.com
08 Şubat 2011
İğfal ki ne iğfalKitabın adı: İğfal... İğfal ya, sanmayın ki bu bir cinsel sapma ya da "Tecavüzcü Coşkun" kitabıdır. Değildir. Yılmaz Dikbaş, iğfal sözcüğünü ikinci anlamında, yani "baştan çıkarma, aldatma, ayartma" anlamında kullanıyor.
Kim kimi baştan çıkartıp ayartıyor acaba?
Kim olacak Avrupa Birliği. Bulmuş bizden bazı hafifmeşrepleri, "hibe" namı altında verdiği paralarla iğfal ediyor.
Bakınız 624 sayfalık kitabının önsözünde Dikbaş neler diyor:
"Bu kitapta, emperyalistlerin, yani sömürgeci yayılmacıların, ülkemizdeki kurum, kuruluş ve bazı kişileri nasıl baştan çıkardığını, aldattığını, kandırdığını, ayarttığını okuyacaksınız. Bu kitapta özellikle Avrupa Birliği"nin ülkemizdeki kurum ve kuruluşların yöneticileri ile bazı ünlü kişileri para karşılığı nasıl iğfal etmiş olduğunu göreceksiniz.
Dikbaş'ın kitabında (Asya-Şafak Yayınları) para verilerek iğfal edilen kişi ve kuruluşların tam dizelgesi ile tümünün cemaziyülevvelleri var. Şöyle bir iki örnek verelim.
Sözgelimi, yazar'ın deyimiyle "emzikli mandacı gazeteciler" var işin içinde. Bunların sayısı da oldukça kabarık... 2000 dolayında gazeteci, yazar, köşe yazarı, editör, televizyon programcısına AB, hibe vermiş, verirken de -bence- Roma Hukuku'nun o ünlü kuralının gereğini dilemiş: "veriyorum vermen için..."
İşte memleketimizden iğfal manzaraları, ibret ve dehşetle seyreyleyin:
-Mazlumder AB'den toplam 81.375 avro hibe aldı. Niye?
Bir başka dinci kuruluş olan Ensar Vakfı, AB'den 70.684, ABD'den 129.400 avro hibe aldı.
-Burası Muş'tur, iğfal olmuştur ve Yüksekova'da iğfal, 137.700 avro hibe.
-25 milyondan fazla işsizi olan AB, Adana Kiremithane Meslek Lisesi'ne 76.000 avroyu niye hibe eder ki?
-Avrupa Birliği hibe ile Samsun'a çıktı.
-Ahlaksız teklif... Her şey satılık, en başta da egemenlik ve bağımsızlık.
-Baskın Oran, Tesev, Soros Bağlantısı... Baskın Oran'ı İngilizler satın aldı mı?
-Soros'un danışmaları: Ahmet İnsel ve Neşe Düzel.
-Erasmusçu profesörler ve İbrahim Kaboğlu.
-İnsan Hakları Derneği, ÇYDD gibi kuruluşlar kaçar avro aldılar, bu avrolar neyin karşılığı?
-Ahmet Altan, faşist 12 Eylül darbesinden yanaydı. Eser Karakaş, uluslar arası vesayetten yana ve de kayıtsız, şartsız AB yanlısı olduğunu beyan etmekte.
-Burhan Felek "Ben fikir orospusuyum" dedi, oğlu Murat Belge Türk olmamaktan kıvanç duymuyor.
-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, AB mandacısı mı?
-Mine Kırıkkanat'da AB hibelerinden aldı ve Kanal Türk'te program yaptı.
Bunca tanıtım başlığına bile şaştınız, biliyorum. Şaştınız ama daha da şaşıracaksınız şimdi. Dikbaş iyice araştırmış.
Neyi mi? Avropol'u, Avrupa Tutuklama Emrini, AB Savcılığını. Yarın hani olur a, AB'ye girersek. Bir gün elinde bir Avrupa Tutuklama Emri ile Avrupa Polisi çalabilir kapınızı. "Ne mutlu Türküm diyene" dediğiniz için, ırkçılıktan ifadenizi alacaktır AB Savcısı, sonra da deliğe tıkacaktır sizi. O zaman, derdinizi anlatacak bir Marko Paşa bulur musunuz bilemem.
Dikbaş, "Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi" kitabıyla, AB'nin içyüzünü, torbadaki yüzünü çıkarmıştı ortaya, bu kitap o yüzün makyajını akıtıyor, çirkinliğini sergiliyor, satılmışları, iğfal edilmişleri ifşa ediyor.
İki de ibret ve dehşet dolu öykü var, okumayan ziyandadır, alın ve okuyun. yenicaggazetesi
Merak edenler alıp okur.
Eğer Tülin Baydar kitabımı alıp okursa, kendisini de kitabımın içinde bulacaktır!
Kendisinden emin olan Atatürkçüler kitabımı alıp okuyor! Korkanlar kitabımı görünce kaçıyor!
Esenlikler diliyorum,
Yılmaz Dikbaş
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52
Ciddiyiz Biz Grubu
Yılmaz Dikbaş, iğfal sözcüğünü ikinci anlamında kullanıyor.
İğfal ki ne iğfalCazim GÜRBÜZ
cazimgurbuz@yahoo.com
08 Şubat 2011
İğfal ki ne iğfalKitabın adı: İğfal... İğfal ya, sanmayın ki bu bir cinsel sapma ya da "Tecavüzcü Coşkun" kitabıdır. Değildir. Yılmaz Dikbaş, iğfal sözcüğünü ikinci anlamında, yani "baştan çıkarma, aldatma, ayartma" anlamında kullanıyor.
Kim kimi baştan çıkartıp ayartıyor acaba?
Kim olacak Avrupa Birliği. Bulmuş bizden bazı hafifmeşrepleri, "hibe" namı altında verdiği paralarla iğfal ediyor.
Bakınız 624 sayfalık kitabının önsözünde Dikbaş neler diyor:
"Bu kitapta, emperyalistlerin, yani sömürgeci yayılmacıların, ülkemizdeki kurum, kuruluş ve bazı kişileri nasıl baştan çıkardığını, aldattığını, kandırdığını, ayarttığını okuyacaksınız. Bu kitapta özellikle Avrupa Birliği"nin ülkemizdeki kurum ve kuruluşların yöneticileri ile bazı ünlü kişileri para karşılığı nasıl iğfal etmiş olduğunu göreceksiniz.
Dikbaş'ın kitabında (Asya-Şafak Yayınları) para verilerek iğfal edilen kişi ve kuruluşların tam dizelgesi ile tümünün cemaziyülevvelleri var. Şöyle bir iki örnek verelim.
Sözgelimi, yazar'ın deyimiyle "emzikli mandacı gazeteciler" var işin içinde. Bunların sayısı da oldukça kabarık... 2000 dolayında gazeteci, yazar, köşe yazarı, editör, televizyon programcısına AB, hibe vermiş, verirken de -bence- Roma Hukuku'nun o ünlü kuralının gereğini dilemiş: "veriyorum vermen için..."
İşte memleketimizden iğfal manzaraları, ibret ve dehşetle seyreyleyin:
-Mazlumder AB'den toplam 81.375 avro hibe aldı. Niye?
Bir başka dinci kuruluş olan Ensar Vakfı, AB'den 70.684, ABD'den 129.400 avro hibe aldı.
-Burası Muş'tur, iğfal olmuştur ve Yüksekova'da iğfal, 137.700 avro hibe.
-25 milyondan fazla işsizi olan AB, Adana Kiremithane Meslek Lisesi'ne 76.000 avroyu niye hibe eder ki?
-Avrupa Birliği hibe ile Samsun'a çıktı.
-Ahlaksız teklif... Her şey satılık, en başta da egemenlik ve bağımsızlık.
-Baskın Oran, Tesev, Soros Bağlantısı... Baskın Oran'ı İngilizler satın aldı mı?
-Soros'un danışmaları: Ahmet İnsel ve Neşe Düzel.
-Erasmusçu profesörler ve İbrahim Kaboğlu.
-İnsan Hakları Derneği, ÇYDD gibi kuruluşlar kaçar avro aldılar, bu avrolar neyin karşılığı?
-Ahmet Altan, faşist 12 Eylül darbesinden yanaydı. Eser Karakaş, uluslar arası vesayetten yana ve de kayıtsız, şartsız AB yanlısı olduğunu beyan etmekte.
-Burhan Felek "Ben fikir orospusuyum" dedi, oğlu Murat Belge Türk olmamaktan kıvanç duymuyor.
-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, AB mandacısı mı?
-Mine Kırıkkanat'da AB hibelerinden aldı ve Kanal Türk'te program yaptı.
Bunca tanıtım başlığına bile şaştınız, biliyorum. Şaştınız ama daha da şaşıracaksınız şimdi. Dikbaş iyice araştırmış.
Neyi mi? Avropol'u, Avrupa Tutuklama Emrini, AB Savcılığını. Yarın hani olur a, AB'ye girersek. Bir gün elinde bir Avrupa Tutuklama Emri ile Avrupa Polisi çalabilir kapınızı. "Ne mutlu Türküm diyene" dediğiniz için, ırkçılıktan ifadenizi alacaktır AB Savcısı, sonra da deliğe tıkacaktır sizi. O zaman, derdinizi anlatacak bir Marko Paşa bulur musunuz bilemem.
Dikbaş, "Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi" kitabıyla, AB'nin içyüzünü, torbadaki yüzünü çıkarmıştı ortaya, bu kitap o yüzün makyajını akıtıyor, çirkinliğini sergiliyor, satılmışları, iğfal edilmişleri ifşa ediyor.
İki de ibret ve dehşet dolu öykü var, okumayan ziyandadır, alın ve okuyun. yenicaggazetesi
İğfal, araştırmacı yazar Yılmaz Dikbaş’ın son kitabının adı.
***
Sevgili Atatürkçüler,
Ben kimlerin Ajan olduğunu adlarıyla, sanlarıyla, belgeleriyle yeni çıkan kitabım, "ATATÜRKÇÜLER YENİLDİ" de yazdım.Merak edenler alıp okur.
Eğer Tülin Baydar kitabımı alıp okursa, kendisini de kitabımın içinde bulacaktır!
Kendisinden emin olan Atatürkçüler kitabımı alıp okuyor! Korkanlar kitabımı görünce kaçıyor!
Esenlikler diliyorum,
Yılmaz Dikbaş
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52
Ciddiyiz Biz Grubu
Ensar vakfı ve Ensar olanlar dosyası.pdf


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder