29 Haziran 2016 Çarşamba

İç Savaş başlatılıyor, Aleviler aşağılanıyor, fuhuş serbestleşiyor,



Sonra da merak ediliyor, IŞİD kimin ortağı, neden Türkiye'de rahat hareket edebiliyorlar diye.

Daha 5 gün evvel Cumhuriyet gazetesinin haberinde, İsrail askeri istihbarat şefi Halevi, “İsrail, Suriye’deki durumun IŞİD’in yenilmesiyle sona ermesini istemiyor” dediğini yazıyordu.




Her ne kadar twitter hesabından, yazışma arkadaşımız Sayın Rafael Sadi, bu haber yanlıştır, doğrusunu yazacağım demişse dahi, henüz doğrusu dediğinin ne olduğunu yayınlamamıştır. twitter-Rafael Sadi

Malumunuz Sayın Sadi'yi, "" başlıklı yazısından anımsıyor olmalısınız.



 Acaba, Erdoğan'ın İsrail'den özür dilemesinde, bu anlayışın rolü var mıydı dersiniz?


Neden böyle söylüyorum?




Çünkü IŞİD'e silah taşıyan Erdoğan hükümeti olduğu artık tüm dünyada biliniyorken ve TBMM Başkanı'nın, dindar anayasa yapacaklarını söylemişken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin mescidinde Hafız Selman Okumuş ve ekibinin katılımıyla Kur'an tilaveti düzenlesin.




Bu da yetmesin, tüm savcı ve yargıçlara katılım SMS'i yollasın. Cumhuriyet

Elbet ki yargının başı çay toplamaya giderse, KaçAK Saray'da yapılırsa,  rezalet diz boyuna çıkmışsa, neden IŞİD Türkiye'de dilediği yerde bomba patlatmasın ki?

Zaten IŞİD üyeleri birer birer serbest bırakılmadı mı, 10 Haziran 2014'te Türkiye'nin Musul Başkonsolos'u Öztürk Yılmaz'ı kaçırıp, 20 Eylül 2014 tarihinde serbest bırakmadılar mı?

O dönemlerde basında çıkan haberlerde, IŞİD'e fidye ödenmedi ancak Türkiye'de tutuklu bulunan teröristlerin önemli miktarı serbest bırakıldı yazıyordu.


Olay bununla da bitmiyor. 

İç savaşı başlatabilmenin temel şartlarından biri etnik milliyetçilikleri körüklemek ki, RTE hemen her konuşmasında etnik köklere defalarca vurgu yaparak, halkın etnik ayrışmasına körükle gitmiştir, ikincisi de mezhepsel ayrılıkçılıktır.

Yazık ki Erdoğan ve iktidarı bunu da sıklıkla uygulamışlardır.

Son örneği, MEB'in 4 yıl önce başlattığı Öğretmenlere seminer programındaki değişimle yüzünü göstermiştir.

25 Haziran 2016'da, öğretmenlerin seminer döneminde incelenmesi ve tartışması istenen kitapların arasında, tek zorunlu kılınan ve birinci sırada yer alan "Türkiye'de Maarif Davası-(pdf)" adlı kitapta, Alevilik inancı için; 'Çürütülmüş zihniyetin harabesi halindedir" ifadesi kullanılıyor.




Milli Eğitim Şurası'nda Eğitim Bir-Sen tarafından kaldırılması önerilen karma eğitimle ilgili olarak kitapta;


 "Kız ve erkek öğretiminin terbiyedeki hususiyetlerini ayrı ayrı belirtmek ve kızların terbiyesine şimdikinden daha büyük önem vermek gayesiyle, liselerde kız ve erkek öğretiminin ayrılması lazımdır" şeklinde tanımlama yapılıyor.

Bu durum açık ve net olarak, anayasanın eşitlik ilkesiyle çelişmektedir.

Aynı zamanda, yine anayasa'nın laiklik ilkesine aykırılık oluşturmakta ve bu durum,
Öğretmenlere seminer programı adı altında, devlet kasasından öğretmenlere ek ders ücreti ödenerek yapılan faaliyette yapılmaktadır.

Yani milletin parasıyla millete düşmanlık yaptırılmaktadır, tıpkı camilerdeki imamlara, giderlerine, dinsiz, anti-teist veya başka inançtan olanların vergilerinden, alkolden alınan vergilerden maaş ödemesi gibidir.

Nitekim daha evvel de Türkiye'de bomba patlatan IŞİD teröristlerinin dediği gibi, AKP ve kadroları için Türkiye, Dârü'l-harb durumundadır.

O nedenle her tür hırsızlık, katliam onlar için olması gereken bir durumdur.

Anımsarsanız, şehit haberleri geldiği gün, Erdoğan'ın düğünü vardı ve TSK'nin başkanı da şahitlik yapmaktaydı.

Daha bitmedi, O...çocuğu diyemem çünkü hiç bir O... bu kadar şerefsizleri doğuramamıştır ve hepsi de sizleri dinsizlikle, a-tesitlikle suçlamaktadırlar.

 Öğretmenlerin kitabın içeriğine itiraz etmesi üzerine öğretmenlerin “dinsizlikle” suçlandığı ve “Siz de kaynak kitap aldıramazsınız” tehdidi ile karşılaştığı öğrenildi.


Herhangi bir hayvan veya ölü ile cinsel ilişkide bulunarak ya da istimna ile menisi akan kimsenin orucu bozulur, yalnız kaza gerekir.







Cinsi arzuyu tam tatmin etmek. İster cinsi ilişkide bulunan (etkin), ister bulunulan (edilgen) olsun cinsi ilişkide bulunanlara kefaret orucu tutmaları gerekir. Bu ilişkide boşalma olmasa da temasın gerçekleşmesiyle suç gerçekleşmiş olur. Ancak temas edilenin yaşayan şehvet duyulabilecek bir yaşta olması şarttır. Eğer bir kadın kendisini küçük çocuk ya da deli ile ilişkide bulunmak için teslim ederse yine kefaret orucu gerekir.
Unutarak yemek, içmek ya da cinsel ilişkide bulunmak orucu bozmaz. Oruçlu olduğu halde unutarak yiyip içen kimse, orucunu tamamlasın. Onu yedirip içiren ancak Allah’tır. Cinsi ilişkide aynı manadadır. İlişki sırasında oruçlu olduğunu hatırlayan, hemen ilişkisini çeker. Eğer hatırladıktan sonra, beklerse orucu bozulur. Sabah vaktı girmiş olma korkusu ile kendini çekse de sabah vakti girdikten ve kendini geri çektikten sonra, menisi aksa bir şey lazım gelmez.




Seyda Muhammed Konyevi’yi merak ediyorsanız bazı konuşmaları

Muhammed Konyevi Islamisohbetler-1

Muhammed Konyevi Islamisohbetler-2

Muhammed Konyevi Islamisohbetler-3

Muhammed Konyevi Islamisohbetler-4

Bununla da sınırlı değil, muhtarlara nikah yetkisi yeniden devreye sokuluyormuş.

İşin özeti, Türkiye kerhaneye çevrilecek, ailelerinize sahip çıkın, benden söylemesi.

Türk aile yapısını bozacaklar, ülke külliyen bir genelev'e dönüşecek.

Biraz daha sabrederseniz göreceksiniz.

Dünyanın zenginlerine, kadın pazarlayan ülke halini almamıza ramak kaldı, tıpkı IŞİD gibi ülke gavat ve fuhuş cenneti olacak.

29.6.2016

A. Dursun


YILDIRIM , GRUP TOPLANTISINDA AÇIKLADI

Başbakan Binali Yıldırım, AKP grup toplantısındaki konuşmasında, mahalleye dönüştürülen köylerin muhtarlarıyla, il ve ilçe müftülerine evlendirme yetkisi verileceğini açıkladı. 

Jinha'nın haberine göre, ileriki dönemde gerçekleştirecekleri projeleri partililer ve kamuoyu ile paylaşan Binali, ‘’Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerin muhtarlarına da evlendirme yetkisi veriyoruz. Ayrıca il ve ilçe müftüleri de resmi nikahları kıyabilecek’’ ifadelerini kullandı. Evlilik yaşının düşürüldüğü, cinsel ve psikolojik istismar haberlerinin arttığı günümüzde evlendirme yetkisinin geniş bir yelpazeye açılıyor olması AKP politikalarında yeni bir adım değil. Kadını toplumda sadece aile, annelik veya eş kavramları üzerinden tanımlayan politikalar eski Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde de dile getirilmişti.

AKP'LİLER EVLENDİRME PROGRAMLARINI ARATMIYOR

Ahmet Davutoğlu Başbakanlığı  döneminde gerçekleştirdiği Urfa mitinginde kullandığı, "İşiniz var, maaşınız var, aşınız var. Ne kaldı, eş kaldı eş. Biz bu toprakla insanlarının çoğalmasını bereketlenmesini istiyoruz. Eş lazım dediğinizde önce anne babanıza gideceksiniz. Onlar size hayırlı bir eş bulacak. Onlar bulamazsa bize başvuracaksınız” ifadeleriyle kadın örgütlerinden tepki almıştı.

Bunun yanı sıra eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam döneminde gündeme gelen evlenecek kişilere çeyiz yardımı ve belirli Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlarının evlilik durumdan dolayı silinmesi yönündeki söylemlerde tepkiyle karşılanmıştı. 

Kadının, toplumda belirli kalıplar dışında temsiliyet bulmasının önüne geçen hükümet söylemleri şimdi Binali Yıldırım ile devam ediyor.


ÇOCUK GELİN SAYISI ARTAR
Uygulama din görevlilerince “sevinçle” karşılanırken birçok çevre tarafından ise “Çocuk gelin sayısını artırabilir” diye tepkiyle karşılandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran “köy muhtarı dediğin kişi o köydeki insanın amcasıdır, dayısıdır, halasının oğludur. Yarın bugün bir akrabasından bu yönde ısrarlı bir talep gelirse  veya bir yanlışa tanık olursa onu görmezden gelebilir. Burada bütün köy muhtarları böyle yapacak demiyorum ama suistimaller olabilir” dedi.

Cankurtaran “Söz konusu kararın hangi ihtiyaç nedeniyle alındığını merak ediyorum. Ülkede nikah memuru sıkıntısı mı var? Ya da nikah memurları iş yoğunluğundan nikahlara mı  yetişememeye başladılar? Bu açıklamanın Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un Cumhuriyet dönemini zulüm olarak nitelendirip, “Bırakın insanlar camilerde evlensinler, düğünlerini yapsınlar” açıklamasının ardından gelmesi de manidar. Nikahın müftüler tarafından da kılınması aileler arasında sıkıntı yaratabilir. Örneğin evlenen çiftlerden birinin ailesi nikahı müftünün kıymasını isterken diğer aile bunu istemezse yeni evlenen insanlar arasında gerginlik doğabilir. Cumhuriyet, nikah gibi kutsal bir olayı nikah memurlarına bırakırken biraz da bu farklılıkları gözeterek insanları ortak bir noktada buluşturmak istemişti. Ancak asıl mesele bu karardan dolayı yaşanabilecek sıkıntılardır. Çünkü mevcut haliyle bile çocuk yaşta evlilikleri engellemede sorun yaşanırken bu düzenleme çocuk gelinlerin sayısını daha da  arttırabilir. Çünkü köy muhtarı dediğin kişi o köydeki insanın amcasıdır, dayısıdır, halasının oğludur. Yarın bugün bir akrabasından bu yönde ısrarlı bir talep gelirse  veya bir yanlışa tanık olursa onu görmezden gelebilir. Burada bütün köy muhtarları böyle yapacak demiyorum ama suistimaller olabilir. Daha geçtiğimiz günlerde resmi  verilere göre Türkiye'de 181 bin çocuk gelin olduğu açıklanmıştı. Biz çocuk yaşta evliliklerle nasıl mücadele edebiliriz diye düşünürken bu düzenleme bu toplumsal  sorunu iyice körükleyebilir” diye konuştu.

DİYANET -SEN OLUMLU BAKIYOR
Konuyla ilgili Sözcü gazetesinin sorularını yanıtlayan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar; Diyanet-Sen'in 2007 yılından beri toplu görüşme ve toplu sözleşme masasına taşıdığı toplumsal içerikli taleplerinden birisinin “müftülere nikah yetkisi olduğunu” söyledi.
Diyanet Sen’in yıllardır “nikahın tek olduğunu ve bununda resmi nikah olduğunu savunduğunu” belirten Bayraktutar “Diyanet-Sen vatandaşlara  nişan ve düğün törenlerine resmi nikah-dini nikah ikilemi yaşatmamak için isteyen vatandaşların nikah töreninde müftülere verilecek yetki ile resmi nikahın yanında duada okunarak bu görevin yerine getirilebileceğini savunmuştu. Vatandaşların nişan ve düğün törenlerinde davet üzerine görevi gereği dualar okuyan pek çok din görevlisini sanık durumuna düşürerek mağdur eden yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi amacıyla müftülere de resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmasını, kadın  haklarını ve onurunu korumak için önce resmi nikah kıyılması gerektiğini her zaman istemişti. Müftülere verilecek resmi nikah kıyma yetkisi ile bu ikilem ortadan  kalkarak resmi nikaha eklenecek dua ile nikah tamamlanacak” dedi.

“VATANDAŞ DA RAHATLAYACAK BİZ DE”
“Resmi nikah olmadan dini nikah kıyılmamalıdır” diyen Bayraktutar “Ancak yıllardır var olan bu yasağa rağmen halkımız din görevlisini söz, nişan ve düğüne çağırıp dini nikah kıymasını istemektedir. Bir nevi teamül haline gelmiş olan bu uygulama yasalarla çeliştiği için en çok din görevlilerini mağdur etmektedir. Halkın dini hassasiyetlerinden kaynaklanan ve uzun yıllardır teamül haline gelmiş olan bu uygulamalar müftülere verilecek resmi nikah kıyma yetkisi ile çözümlenecektir” yorumunda bulundu. Bayraktutar karar için “hem vatandaşlarımız manen rahatlayacak hem de din görevlilerimiz TCK’nın 230’ncu maddesi kapsamında suçlu duruma düşmeyeceklerdir. Diyanet-Sen  olarak gecikmeli de olsa atılan bu adımları olumlu karşılıyor, bir an önce yasal düzenlemelerin tamamlanarak hayata  geçilmesini temenni ediyoruz” dedi.


İzmir’in Menderes ilçesinde iki yıl önce yaşları 7 ve 11 arasında değişen altı öğrencisine porno film izlettiği ve istismarda bulunduğu iddiasıyla hakkında 102 yıl hapis cezası istenen emekli öğretmen A.Ş., tutuklandı. 28 Haziran 2016

Kayseri'de 16 yaşındaki kız öğrencisine yönelik cinsel taciz ve mesaj atarak ölümle tehdit etmekten tutuksuz yargılanan 32 yaşındaki edebiyat öğretmeni 'cinsel taciz' suçundan beraat, 'tehdit' suçundan 10 ay hapse mahkum oldu. Sanık öğretmen, "Kendisi ile bir dönem sevgiliydik. Tek suçum onu sevmek. Aşık oldum efendim" dedi. 27 Haziran 2016

İzmir’in Menderes ilçesinde iki yıl önce yaşları 7 ve 11 arasında değişen altı öğrencisine porno film izlettiği ve istismarda bulunduğu iddiasıyla hakkında 102 yıl hapis cezası istenen emekli öğretmen A.Ş., tutuklandı. 28 Haziran 2016 





Almanya'nın Hamburg kentinde Avrupa’nın ilk Alevi Mezarlığı açıldı. Mezarlıkta yaklaşık 250 mezar yeri bulunuyor.



 Ceviz Kabuğu "Alevilik ve Cemevleri" 6 Aralık 2014



Açılamıyorsa, buradan izleyebilirsiniz.

 
SYKP İstanbul: Tayyip Erdoğan ülkeyi dinamitlemeye, halkımızı katletmeye devam ediyor!
Haremlik selamlık eğitim yaygınlaşıyor
'Utanmasalar deprem kendiliğinde oldu diyecekler, oruç tutmayanlar yüzünden oldu' . siyasihaber3




Rusya'ya 'İzvinitye' diyen Türkiye tazminatta verecek
Vladimir Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov, bundan sonra atılacak adımlarınsa ikişkileri onarma yönünde atılması gerektiğini ifade etti. kazete.com

 

Rus medyası sapıttı, Erdoğan'a tecavüz edilirken karikatür yayınlandı.

Şerefli, onurlu teröristler, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda şerefini ispat etti.

Erdoğan sırayla özür dileme serisine başladı. Putin'den de özür diledi.

Türkiye’den Papa'nın ‘soykırım’ açıklamasına sözde tepki. 

 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder