Sonra da merak ediliyor, IŞİD kimin ortağı, neden Türkiye'de rahat hareket edebiliyorlar diye.
Daha 5 gün evvel Cumhuriyet gazetesinin haberinde, İsrail askeri istihbarat şefi Halevi, “İsrail, Suriye’deki durumun IŞİD’in yenilmesiyle sona ermesini istemiyor” dediğini yazıyordu.
Her ne kadar twitter hesabından, yazışma arkadaşımız Sayın Rafael Sadi, bu haber yanlıştır, doğrusunu yazacağım demişse dahi, henüz doğrusu dediğinin ne olduğunu yayınlamamıştır. twitter-Rafael Sadi
Malumunuz Sayın Sadi'yi, "sınıf arkadaşım Erdoğan" başlıklı yazısından anımsıyor olmalısınız.
Acaba, Erdoğan'ın İsrail'den özür dilemesinde, bu anlayışın rolü var mıydı dersiniz?
Neden böyle söylüyorum?
Çünkü IŞİD'e silah taşıyan Erdoğan hükümeti olduğu artık tüm dünyada biliniyorken ve TBMM Başkanı'nın, dindar anayasa yapacaklarını söylemişken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin mescidinde Hafız Selman Okumuş ve ekibinin katılımıyla Kur'an tilaveti düzenlesin.
Elbet ki yargının başı çay toplamaya giderse, KaçAK Saray'da yeni İslam'ın yeni Kur'an tilâveti yapılırsa, rezalet diz boyuna çıkmışsa, neden IŞİD Türkiye'de dilediği yerde bomba patlatmasın ki?
Zaten IŞİD üyeleri birer birer serbest bırakılmadı mı, 10 Haziran 2014'te Türkiye'nin Musul Başkonsolos'u Öztürk Yılmaz'ı kaçırıp, 20 Eylül 2014 tarihinde serbest bırakmadılar mı?
O dönemlerde basında çıkan haberlerde, IŞİD'e fidye ödenmedi ancak Türkiye'de tutuklu bulunan teröristlerin önemli miktarı serbest bırakıldı yazıyordu.
Olay bununla da bitmiyor.
İç savaşı başlatabilmenin temel şartlarından biri etnik milliyetçilikleri körüklemek ki, RTE hemen her konuşmasında etnik köklere defalarca vurgu yaparak, halkın etnik ayrışmasına körükle gitmiştir, ikincisi de mezhepsel ayrılıkçılıktır.
Yazık ki Erdoğan ve iktidarı bunu da sıklıkla uygulamışlardır.
Son örneği, MEB'in 4 yıl önce başlattığı Öğretmenlere seminer programındaki değişimle yüzünü göstermiştir.
25 Haziran 2016'da, öğretmenlerin seminer döneminde incelenmesi ve tartışması istenen kitapların arasında, tek zorunlu kılınan ve birinci sırada yer alan "Türkiye'de Maarif Davası-(pdf)" adlı kitapta, Alevilik inancı için; 'Çürütülmüş zihniyetin harabesi halindedir" ifadesi kullanılıyor.
Milli Eğitim Şurası'nda Eğitim Bir-Sen tarafından
kaldırılması önerilen karma eğitimle ilgili olarak kitapta;
Bu durum açık ve net olarak, anayasanın eşitlik ilkesiyle çelişmektedir.
Aynı zamanda, yine anayasa'nın laiklik ilkesine aykırılık oluşturmakta ve bu durum,
Öğretmenlere seminer programı adı altında, devlet kasasından öğretmenlere ek ders ücreti ödenerek yapılan faaliyette yapılmaktadır.
Yani milletin parasıyla millete düşmanlık yaptırılmaktadır, tıpkı camilerdeki imamlara, giderlerine, dinsiz, anti-teist veya başka inançtan olanların vergilerinden, alkolden alınan vergilerden maaş ödemesi gibidir.
Nitekim daha evvel de Türkiye'de bomba patlatan IŞİD teröristlerinin dediği gibi, AKP ve kadroları için Türkiye, Dârü'l-harb durumundadır.
O nedenle her tür hırsızlık, katliam onlar için olması gereken bir durumdur.
Anımsarsanız, şehit haberleri geldiği gün, Erdoğan'ın düğünü vardı ve TSK'nin başkanı da şahitlik yapmaktaydı.
Daha bitmedi, O...çocuğu diyemem çünkü hiç bir O... bu kadar şerefsizleri doğuramamıştır ve hepsi de sizleri dinsizlikle, a-tesitlikle suçlamaktadırlar.
Öğretmenlerin kitabın içeriğine itiraz etmesi üzerine öğretmenlerin “dinsizlikle” suçlandığı ve “Siz de kaynak kitap aldıramazsınız” tehdidi ile karşılaştığı öğrenildi.
Herhangi bir hayvan veya ölü ile cinsel ilişkide bulunarak ya da istimna ile menisi akan kimsenin orucu bozulur, yalnız kaza gerekir.
Cinsi arzuyu tam tatmin etmek. İster cinsi ilişkide bulunan
(etkin), ister bulunulan (edilgen) olsun cinsi ilişkide bulunanlara kefaret
orucu tutmaları gerekir. Bu ilişkide boşalma olmasa da temasın gerçekleşmesiyle
suç gerçekleşmiş olur. Ancak temas edilenin yaşayan şehvet duyulabilecek bir
yaşta olması şarttır. Eğer bir kadın kendisini küçük çocuk ya da deli ile
ilişkide bulunmak için teslim ederse yine kefaret orucu gerekir.
Unutarak yemek, içmek ya da cinsel ilişkide bulunmak orucu bozmaz. Oruçlu olduğu halde unutarak yiyip içen kimse, orucunu tamamlasın. Onu yedirip içiren ancak Allah’tır. Cinsi ilişkide aynı manadadır. İlişki sırasında oruçlu olduğunu hatırlayan, hemen ilişkisini çeker. Eğer hatırladıktan sonra, beklerse orucu bozulur. Sabah vaktı girmiş olma korkusu ile kendini çekse de sabah vakti girdikten ve kendini geri çektikten sonra, menisi aksa bir şey lazım gelmez.
Unutarak yemek, içmek ya da cinsel ilişkide bulunmak orucu bozmaz. Oruçlu olduğu halde unutarak yiyip içen kimse, orucunu tamamlasın. Onu yedirip içiren ancak Allah’tır. Cinsi ilişkide aynı manadadır. İlişki sırasında oruçlu olduğunu hatırlayan, hemen ilişkisini çeker. Eğer hatırladıktan sonra, beklerse orucu bozulur. Sabah vaktı girmiş olma korkusu ile kendini çekse de sabah vakti girdikten ve kendini geri çektikten sonra, menisi aksa bir şey lazım gelmez.
Seyda Muhammed Konyevi’yi merak
ediyorsanız bazı konuşmaları
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-1
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-2
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-3
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-4
Bununla da sınırlı değil, muhtarlara nikah yetkisi yeniden devreye sokuluyormuş.
İşin özeti, Türkiye kerhaneye çevrilecek, ailelerinize sahip çıkın, benden söylemesi.
Türk aile yapısını bozacaklar, ülke külliyen bir genelev'e dönüşecek.
Biraz daha sabrederseniz göreceksiniz.
Dünyanın zenginlerine, kadın pazarlayan ülke halini almamıza ramak kaldı, tıpkı IŞİD gibi ülke gavat ve fuhuş cenneti olacak.
29.6.2016
A. Dursun
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-1
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-2
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-3
Muhammed Konyevi Islamisohbetler-4
Bununla da sınırlı değil, muhtarlara nikah yetkisi yeniden devreye sokuluyormuş.
İşin özeti, Türkiye kerhaneye çevrilecek, ailelerinize sahip çıkın, benden söylemesi.
Türk aile yapısını bozacaklar, ülke külliyen bir genelev'e dönüşecek.
Biraz daha sabrederseniz göreceksiniz.
Dünyanın zenginlerine, kadın pazarlayan ülke halini almamıza ramak kaldı, tıpkı IŞİD gibi ülke gavat ve fuhuş cenneti olacak.
29.6.2016
A. Dursun
YILDIRIM , GRUP TOPLANTISINDA AÇIKLADI
Başbakan Binali Yıldırım, AKP
grup toplantısındaki konuşmasında, mahalleye dönüştürülen köylerin
muhtarlarıyla, il ve ilçe müftülerine evlendirme yetkisi verileceğini
açıkladı.
Jinha'nın haberine göre,
ileriki dönemde gerçekleştirecekleri projeleri partililer ve kamuoyu ile
paylaşan Binali, ‘’Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen
köylerin muhtarlarına da evlendirme yetkisi veriyoruz. Ayrıca il ve ilçe
müftüleri de resmi nikahları kıyabilecek’’ ifadelerini kullandı.
Evlilik yaşının düşürüldüğü, cinsel ve psikolojik istismar haberlerinin
arttığı günümüzde evlendirme yetkisinin geniş bir yelpazeye açılıyor
olması AKP politikalarında yeni bir adım değil. Kadını toplumda sadece
aile, annelik veya eş kavramları üzerinden tanımlayan politikalar eski
Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde de dile getirilmişti.
AKP'LİLER EVLENDİRME PROGRAMLARINI ARATMIYOR
Ahmet
Davutoğlu Başbakanlığı döneminde gerçekleştirdiği Urfa mitinginde
kullandığı, "İşiniz var, maaşınız var, aşınız var. Ne kaldı, eş kaldı
eş. Biz bu toprakla insanlarının çoğalmasını bereketlenmesini istiyoruz.
Eş lazım dediğinizde önce anne babanıza gideceksiniz. Onlar size
hayırlı bir eş bulacak. Onlar bulamazsa bize başvuracaksınız”
ifadeleriyle kadın örgütlerinden tepki almıştı.
Bunun
yanı sıra eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam
döneminde gündeme gelen evlenecek kişilere çeyiz yardımı ve belirli
Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlarının evlilik durumdan dolayı
silinmesi yönündeki söylemlerde tepkiyle karşılanmıştı.
Kadının,
toplumda belirli kalıplar dışında temsiliyet bulmasının önüne geçen
hükümet söylemleri şimdi Binali Yıldırım ile devam ediyor.
ÇOCUK GELİN SAYISI ARTAR
Uygulama
din görevlilerince “sevinçle” karşılanırken birçok çevre tarafından ise
“Çocuk gelin sayısını artırabilir” diye tepkiyle karşılandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran “köy
muhtarı dediğin kişi o köydeki insanın amcasıdır, dayısıdır, halasının
oğludur. Yarın bugün bir akrabasından bu yönde ısrarlı bir talep gelirse
veya bir yanlışa tanık olursa onu görmezden gelebilir. Burada bütün
köy muhtarları böyle yapacak demiyorum ama suistimaller olabilir” dedi.
Cankurtaran
“Söz konusu kararın hangi ihtiyaç nedeniyle alındığını merak ediyorum.
Ülkede nikah memuru sıkıntısı mı var? Ya da nikah memurları iş
yoğunluğundan nikahlara mı yetişememeye başladılar? Bu açıklamanın
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un Cumhuriyet dönemini zulüm olarak
nitelendirip, “Bırakın insanlar camilerde evlensinler, düğünlerini
yapsınlar” açıklamasının ardından gelmesi de manidar. Nikahın müftüler
tarafından da kılınması aileler arasında sıkıntı yaratabilir. Örneğin
evlenen çiftlerden birinin ailesi nikahı müftünün kıymasını isterken
diğer aile bunu istemezse yeni evlenen insanlar arasında gerginlik
doğabilir. Cumhuriyet, nikah gibi kutsal bir olayı nikah memurlarına
bırakırken biraz da bu farklılıkları gözeterek insanları ortak bir
noktada buluşturmak istemişti. Ancak asıl mesele bu karardan dolayı
yaşanabilecek sıkıntılardır. Çünkü mevcut haliyle bile çocuk yaşta
evlilikleri engellemede sorun yaşanırken bu düzenleme çocuk gelinlerin
sayısını daha da arttırabilir. Çünkü köy muhtarı dediğin kişi o köydeki
insanın amcasıdır, dayısıdır, halasının oğludur. Yarın bugün bir
akrabasından bu yönde ısrarlı bir talep gelirse veya bir yanlışa tanık
olursa onu görmezden gelebilir. Burada bütün köy muhtarları böyle
yapacak demiyorum ama suistimaller olabilir. Daha geçtiğimiz günlerde
resmi verilere göre Türkiye'de 181 bin çocuk gelin olduğu açıklanmıştı.
Biz çocuk yaşta evliliklerle nasıl mücadele edebiliriz diye düşünürken
bu düzenleme bu toplumsal sorunu iyice körükleyebilir” diye konuştu.
DİYANET -SEN OLUMLU BAKIYOR
Konuyla ilgili Sözcü
gazetesinin sorularını yanıtlayan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet
Bayraktutar; Diyanet-Sen'in 2007 yılından beri toplu görüşme ve toplu
sözleşme masasına taşıdığı toplumsal içerikli taleplerinden birisinin
“müftülere nikah yetkisi olduğunu” söyledi.
Diyanet Sen’in
yıllardır “nikahın tek olduğunu ve bununda resmi nikah olduğunu
savunduğunu” belirten Bayraktutar “Diyanet-Sen vatandaşlara nişan ve
düğün törenlerine resmi nikah-dini nikah ikilemi yaşatmamak için isteyen
vatandaşların nikah töreninde müftülere verilecek yetki ile resmi
nikahın yanında duada okunarak bu görevin yerine getirilebileceğini
savunmuştu. Vatandaşların nişan ve düğün törenlerinde davet üzerine
görevi gereği dualar okuyan pek çok din görevlisini sanık durumuna
düşürerek mağdur eden yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi amacıyla
müftülere de resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi için gerekli
düzenlemeler yapılmasını, kadın haklarını ve onurunu korumak için önce
resmi nikah kıyılması gerektiğini her zaman istemişti. Müftülere
verilecek resmi nikah kıyma yetkisi ile bu ikilem ortadan kalkarak
resmi nikaha eklenecek dua ile nikah tamamlanacak” dedi.
“VATANDAŞ DA RAHATLAYACAK BİZ DE”
“Resmi
nikah olmadan dini nikah kıyılmamalıdır” diyen Bayraktutar “Ancak
yıllardır var olan bu yasağa rağmen halkımız din görevlisini söz, nişan
ve düğüne çağırıp dini nikah kıymasını istemektedir. Bir nevi teamül
haline gelmiş olan bu uygulama yasalarla çeliştiği için en çok din
görevlilerini mağdur etmektedir. Halkın dini hassasiyetlerinden
kaynaklanan ve uzun yıllardır teamül haline gelmiş olan bu uygulamalar
müftülere verilecek resmi nikah kıyma yetkisi ile çözümlenecektir”
yorumunda bulundu. Bayraktutar karar için “hem vatandaşlarımız manen
rahatlayacak hem de din görevlilerimiz TCK’nın 230’ncu maddesi
kapsamında suçlu duruma düşmeyeceklerdir. Diyanet-Sen olarak gecikmeli
de olsa atılan bu adımları olumlu karşılıyor, bir an önce yasal
düzenlemelerin tamamlanarak hayata geçilmesini temenni ediyoruz” dedi.
İzmir’in Menderes ilçesinde iki yıl önce yaşları 7 ve 11 arasında değişen altı öğrencisine porno film izlettiği ve istismarda bulunduğu iddiasıyla hakkında 102 yıl hapis cezası istenen emekli öğretmen A.Ş., tutuklandı. 28 Haziran 2016
Kayseri'de 16 yaşındaki kız öğrencisine yönelik cinsel taciz ve mesaj atarak ölümle tehdit etmekten tutuksuz yargılanan 32 yaşındaki edebiyat öğretmeni 'cinsel taciz' suçundan beraat, 'tehdit' suçundan 10 ay hapse mahkum oldu. Sanık öğretmen, "Kendisi ile bir dönem sevgiliydik. Tek suçum onu sevmek. Aşık oldum efendim" dedi. 27 Haziran 2016
İzmir’in Menderes ilçesinde iki yıl önce yaşları 7 ve 11 arasında değişen altı öğrencisine porno film izlettiği ve istismarda bulunduğu iddiasıyla hakkında 102 yıl hapis cezası istenen emekli öğretmen A.Ş., tutuklandı. 28 Haziran 2016
Kayseri'de 16 yaşındaki kız öğrencisine yönelik cinsel taciz ve mesaj atarak ölümle tehdit etmekten tutuksuz yargılanan 32 yaşındaki edebiyat öğretmeni 'cinsel taciz' suçundan beraat, 'tehdit' suçundan 10 ay hapse mahkum oldu. Sanık öğretmen, "Kendisi ile bir dönem sevgiliydik. Tek suçum onu sevmek. Aşık oldum efendim" dedi. 27 Haziran 2016
İzmir’in Menderes ilçesinde iki yıl önce yaşları 7 ve 11 arasında değişen altı öğrencisine porno film izlettiği ve istismarda bulunduğu iddiasıyla hakkında 102 yıl hapis cezası istenen emekli öğretmen A.Ş., tutuklandı. 28 Haziran 2016
Almanya'nın Hamburg kentinde Avrupa’nın ilk Alevi Mezarlığı açıldı. Mezarlıkta yaklaşık 250 mezar yeri bulunuyor.
Ceviz Kabuğu "Alevilik ve Cemevleri" 6 Aralık 2014
SYKP İstanbul: Tayyip Erdoğan ülkeyi dinamitlemeye, halkımızı katletmeye devam ediyor!
Haremlik selamlık eğitim yaygınlaşıyor
Haremlik selamlık eğitim yaygınlaşıyor
'Utanmasalar deprem kendiliğinde oldu diyecekler, oruç tutmayanlar yüzünden oldu' . siyasihaber3
Rusya'ya
'İzvinitye' diyen Türkiye tazminatta verecek
Vladimir
Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov, bundan sonra atılacak adımlarınsa ikişkileri
onarma yönünde atılması gerektiğini ifade etti. kazete.com










Hiç yorum yok:
Yorum Gönder