Erdoğan, "İslam'ın halkımıza tam anlamıyla anlatılması lazım" diyor peşinden, "üzerimizdeki sorumluluk çok büyük. İslam aleminin gözü Türkiye'nin üzerindedir. Nereye gidiyorsam, İslam dünyasında hep gördüğüm budur ve bizlere ağlayarak yükledikleri yük çok ama çok fazla. Müslümanların umudu Türkiye'dir, sizsiniz" diyordu.
Her zaman olduğu gibi, henüz 1 Kasım seçimleri de yapılmadığından, bu söylemlerinde var olan, "Müslüman'ın Müslüman'a kırdırma projesi tüm canlılığı ve acımasızlığı ile sürmektedir" ifadeleri, sanki gelecekte uygulamaya konacak bir projenin habercisi gibiydi.
Nitekim dün paylaştığım yazıda, Fuat Avni'nin söylemlerinden de anlıyoruz ki, bir birine kırdırma oyunu, Müslümanlaşan Türklerle, Müslümanlaşmamış Türkler arasında başlatılacak gibi görünmektedir.
Her ne kadar Fuat Avni denen adamın, RTE'nin kendisi, ikinci kişiliği olduğu iddiaları varsa ve Avni'nin bir gaz alma ya da toplumu test etme, alıştırma, ısıtmakla görevli olduğunu düşünüyor ve itibar etmiyorsam dahi, velev ki haklı çıktı.
O zaman kim, kimleri kıracaktır sorusu acilen yanıt bulmalıdır.
Muhtemel bir iç savaşta kimlerin, kimlere karşı savaşacağı sanırım küçük şifrelerle kendisini belli etmektedir.
Örneğin TRT'nin spor kanalında Türkiye'nin Trakya bölümü yok sayılmıştır.
Bu bir renklendirme hatası, animasyon hatası veya başka bir şekilde sunum hatası olarak da görülebilir, açıklanması muhtemeldir.
Lakin TRT, Türkiye'nin resmi devlet ideolojisinin halka sunulduğu bir kanaldır ve bu kanala vergilerimizin neredeyse her zerresinden para aktarılmaktadır.
Tıpkı camilere aktarıldığı gibi.
Yazık ki hem camiler hem de devlet kurumları açık ve net olarak Türk düşmanlığı yapmakta, Cumhur'un başkanı olan şahıs tarafından inançsız, anti teist (A-teist) olanlar adeta ölümle tehdit edilmekte, namaz kılmayanların öldürülmesi bazı yandaş medya aracılığı ile toplumun beynine işlenmektedir.
Zaman zaman aynı güruh tarafından, namaz kılmayanların devlet memuru olmaması, türbanlıların sınavsız üniversiteye alınması gibi propagandalar da kasıtlı olarak yapılmaktadır.
TRT'nin yayınından bölüme bakalım.
Videonun sonunda göreceksiniz ki, Trakya bölgesi Türkiye haritasından adeta çıkartılmıştır.
Bölünmüş Türkiye haritası.
Peki, bu bize algılarımızı kurgulamak için mi yapılmıştır, yoksa Başbakanlık Psikolojik savaş ve harekat merkezi, MİT ve CIA eliyle hazırlanmış bir zihin kontrol operasyonu mudur?
Bunu nasıl anlayacağız, nasıl olacak da beyinlerimiz üzerinde oyunlar oynanıp oynanmadığına emin olacağız?
Bunun için AK Baas (Easat özentili Erdoğan) partisinin yayın organı olan TRT'nin dizisine bakacağız.
Baas Arapça Diriliş anlamındadır, o nedenle "Ertuğrul Baas" dizisi demekte sakınca yoktur, zira AKP'nin kurmayları AK Baas dizisinde vurgulanan kelimelerin özenle seçildiğini, tahminime göre bilmektedirler.
Öyleyse son iki bölümünden bazı kısımlara bakalım.
Diriliş (Baas) Ertuğrul 60.Bölüm'den bir kısıma bakıyoruz.
Irak Baas-Diriliş Partisi.rar
Videonun başındaki konuşmaları, halkın beyinlerindeki algılamalarını şahsen meal etmeye çalışacağım.
Bu topraklarda zulüm edildi (zulmedenler Cumhuriyetçi, türbana karşı gelenler olabilir mi, düşünün), kanımızdan, canımızdan nice insanı şehit eden PKK teröristlerini öldürdük.
Büyük Moğol ordusu (Rus, AB, ABD) geldiği vakit işimiz daha da zor olacak.
O yüzden senin bir an evvel hicret ederek, AK Müslümanların emin olacağı bir yurt kurman gerekir.
Büyük davalar, huzurlu diyarlarda (KaçAK Saray) yetişir, bundan asırlarca evvel ilk Müslümanların yaptığı gibi.
Atatürkçü müşrikler, Müslümanlara büyük eziyetler yapıyorlardı.
Onları işkencelerden geçiriyor, onlara hayatı zehir ediyorlardı.
AKP'den önceki İslamcı partileri kapatıyor, mallarına el
koyuyorlardı, onlara her türlü hakareti (işe almama, TSK'ne almama vs...)
yapıyorlardı.
Bir avuç partili için, bu yaşananlar artık katlanılmaz
olmuştu.
Partililer, Erdoğan'a gelerek, bu durumu şikayet ettiler.
Erdoğan onları dinledikten sonra, AKP diye parti
kurulacağını söyleyip, oraya katılmalarını (Hicret) söyledi.
Bunun üzerine yandaşlar AKP'ye hicret etmek için parti kurma
hazırlıklarına başladılar.
Lakin, Cumhuriyetçiler, Atatürkçüler buna engel olmaya
çalıştı, onları öldürmekle tehdit ettiler, AKP'ye gitmemeleri için, onlara her
türlü işkenceyi yaptılar.
AK Müslümanlar, bu zorluklara rağmen yeni parti kurup,
iktidar oldu ve Çankaya köşkü yerine KaçAK Saray'a hicret ettiler.
Kimisi eşten, kardeşinden, malından kimisi de her şeyinden
vazgeçerek, o KUTLU YOLA düştüler.
Bu kutlu yolun sonunda KaçAK Saray'a vardılar ve orada Ilımı-uyumlu,
AK İslam Devleti'ni kurdular.
Bütün insanlığı kurtarmayı vazife edindiler.
Şimdi burada bir anımsama yapalım.
Yazının başında verdiğim Erdoğan'ın " Nereye gidiyorsam,
İslam dünyasında hep gördüğüm budur ve bizlere ağlayarak yükledikleri yük çok
ama çok fazla. Müslümanların umudu Türkiye'dir, sizsiniz"
sözünü anımsayınız.
Ve devam edelim.
Videonun 2:03 dakikasından devamla,AK İslam devleti kısa
sürede genişleyerek büyük topraklara erişti.
Lakin burada Türkiye'nin topraklarından bahsedilmediğini, hizmetkarlığını,
eş başkanlığını yaptıklarının yani emperyalistlerin büyük topraklara eriştiğini ifade ettiğini
unutmayın, çünkü eş başkanlar sayesinde Türkiye ve Orta Doğu'da haritalar
değişti, kaynaklar el değiştirdi, bunu detaylarıyla anlatmıştık, geçiyorum.
Devam edelim...
Onların KaçAK Saray'a hicret etmesi sayesinde, emperyalizm
çöküşten kurtuluşa erdi.
Bütün hicretlerin amacı budur.
Hicret, her şeyin bittiği yerde yeniden başlamaktır.
Bu ifadeden şunu anlamamız mümkündür.
Erdoğan, yaptığı hataların farkına vardı ve her şey bitti
diye ona 17/25 Aralık komplosunu kurdular ancak her şeye yeniden başladı
anlamında yorumlayabiliriz.
Devamla, bilesin ki bu bir kaçış değil, menzile varmak için
çıkacağın bir yoldur.
Adem oğlu bu dünyada muhacirdir, senin hicretin (KaçAK
Saray'a göçün), bütün AK İslamcıların kurtuluşu için hicret olmalıdır.
İnşallah rabbim yar ve yardımcın olur.
Allah, beni ve hanedanımı, şürekamı, KaçAK Saray'a
sığınanları her daim, bu davanın bir neferi eylesin, gönlümüzden KaçAK Saray
ahlakını çıkartmasın.
Videonun başından itibaren yaklaşık 3 dakikalık bölümünü,
kendi anlayışıma göre tevil ettim.
Videonun 14:28 dakikasında kahramanımıza ailesi telkinde
bulunuyor.
Bir zamanlar Emine Erdoğan'a da çevresi türban takması için
telkinde bulunmuş Emine Hanım, "ağabeyim bana örtün dediğinde intihar
etmeyi düşündüm" dediğini anlatmıştı.
Nitekim kahramanımız öldürüleceği uyarılarına, "Cenk,
ölünce kaybedilmez. Cenk, düşmanlarımıza benzediğimizde kaybedilir, görüyorum ki
siz çoktan, benim cenk ettiğim düşmanlarıma benzemişsiniz bile" diyor.
KaçAK Saray'ı neden
hicret mekanı olarak telaffuz ettiğimi, sanırım bu sözler daha net anlatmış
olmalıdır.
Nitekim Erdoğan'ın cenk ettiği yer, Çankaya köşkü, sarhoş
diye vasıflandırdığı Atatürk ve ilkeleri, onun yolundan giden Türkler olduğu
açıktır.
Videoda ilginç bir kısım daha var.
Kahramanımızın annesi 16:42'de, "Demek bu cihanda
Araf'ta yaşamak düşermiş bize" diyor.
Bu düşünceyle ilgili özet açıklamayı aşağıda vereceğim.
Nihayetinde kahramanımızın annesi yaptığı duada, halkın
beynine telkine devem etmektedir.
21: 13'te, "Yarabbi, şer gördüklerimizde hayır, hayır
gördüklerimizde şer vardır, verdikleri kararla onları felakete sürüklemekten
koru" diyerek, izleyicinin beyinlerinde, Erdoğan'ın yapabileceği hatalardan
ötürü hoş görüyle karşılanması telkin edilmektedir.
Videonun 27:33 dakikasındaysa, KaçAK Saray biatçisi olmayanlara, "o güzel
günleri anımsamak düşer" denmektedir.
Nihayetinde Bordo Bere darbeli desteği aldığını açıkça
söylendiği sezon finali bölümündeki konuşmaları da bu şekilde kendiniz tevil
etmeye çalışırsanız, Türk halkının başına nasıl tuzaklar hazırlandığını,
kimlerin, hangi dine göre halkı hazırladığını daha net göreceksiniz.
Sezon Finalinden bölüm...
Atatürk
Cumhuriyeti'nin kapılarını düşmanlarına açan dinsizler, AK Müslimlerin devlet
sistemine girişine izin vermiyorlardı.
AK Müslimler, Atatürkçülerden, sistemden izin almadan KaçAK
Saray yoluna çıkmışlardı.
Beklenildiği gibi AK Müslimler, Sistemin içine sızmaya
başladıklarında, Cumhuriyetçilerin, Çankaya köşkü denilen yerde pusu
kurduklarını öğrendiler.
Bunun üzerine AK Müslimler birinci aşamada (Abdullah Gül
dönemi) orada konakladılar.
Karşılıklı ajanlar gönderilip anlaşmalar (TSK'ne
operasyonlar, kozmik odaya operasyonlar) yapıldı.
Lakin yapılan anlaşma, Cumhuriyetçilerin istediği gibi
görünmekteydi.
Bunun üzerine Hz. Erdoğan efendimiz umreyi (görevi)
yapamadan üzgün olarak TBMM'ye geri döndü.
Hz. eş başkanımızın arkadaşları bu hoşnutsuzlukları,
emperyalistlerin huzurunda dile getirdiler. (Sifonu çekmeyin vs...)
Hz. eş başkanımız onları teskin edip, görevi tevdi edenlere
güvenmelerini salık verdi.
Bir süre sonra emperyalistlerden izin gelmiş, yeniden seçim
nazil olmuştu.
Emperyalistler Hz. eş başkanımıza, "muhakkak ki biz sana apaçık Kürdistan emri verdik"
diyerek, Kürdistan'ın kurulacağını, dinsiz TC'nin yıkılacağını müjdelemişti.
Böylece AK Müslimlere sadece KaçAK Saray, Kürdistan
değil, T.C' nin yıkılacağı da müjdeleniyordu.
İnşallah sizler de hicret edeceğiniz KaçAK Saray'da, o KUTLU
davayı yaşayacak ve dünyanın AK Müslimleştirilmesi için mücadele
edeceksiniz.
İnsanların yaralarına vahi ile şifa sunacaksınız.
Burada bir anımsatma yapalım.
Hükümetin ilaç kararı ABD gündemine düşmüştü ve,
"ilaç yok Risale-i Nur verelim"
söylemleri gündeme gelmişti.
Anladık ki, kanser hastalarına da ilaç verilmiyormuş, bunun
asıl amacın Kürdistan nüfusunun oluşturulmasında katkı
yapmak olduğu sonradan ortaya çıkmıştı.
Devam edelim...
Düğün evinin defçisi, ölü evinin yasçısı konumunda
sunulan Arabi, konuşmasına "Allah sizin hayal ettiğiniz o büyük
devleti (Büyük İsrail Projesi) kurmayı nasip
etsin" diyerek sözünü bitiriyor.
Sazı bu kez kahramanımız eline alıyor ve, "Allah'a inananlar için her sure, Fetih suresi gibidir"
diye başlıyor anlatmaya.
Velev ki doğru olsun.
Öyleyse namaz kılarken her hangi bir sureyi okuyabiliriz
anlamına gelir ki, bu şekilde söylenirse aslında doğru söylenmiş olur.
Nitekim Zamm-ı sure (Muavvizeteyn) diye anılan, Felak ve Nas
sureleri okumanın zorunluluk olduğu şeklinde bazı ulemalar görüş bildirmişlerse
dahi, aslolan ikinci rekâtta birinci rekâttan daha uzun okumanın mekruh
olmasıdır.
Durum böyle olunca, namazda her hangi bir sureyi, bu kurala
bağlı kalarak okuyabilirsiniz.
Velev ki, namaz kılan biri ikinci rekatta kısa olduğu için
şöyle okudu.
وَكَوَاعِبَ
اَتْرَاباًۙ
Latin harfleriyle okunuşunu da vereyim.
Ve kevâ’ibe etrâbâ.
Şimdi sormak lazım, her sure Fetih suresiyse bu neyin
fethidir?
Anlamını bilmeyenler araştırsın ki, ne demek istediğimi
anladıklarında, akıllarında kalsın.
Kahramanımız devam ediyor.
Yüce Hz. eş başkanımızdan aldığımız güçle, zalim
Atatürkçülerin, afakı saran zulmüne karşı artık KaçAK Saray'da yerimizi alma
vaktidir.
"Cihan, Baas'ın (Diriliş)
sancısını çekiyor, Allah'ın izniyle KUTLU DOĞUM yakındır."
Peki, nedir bu KUTLU DOĞUM?
Aşağıda ilgili bağlantıyı ayrıca da vereceğim.
Videonun 7:56 dakikasında, "Bizi
Habib'inin ahlakı ile ahlaklandır" diyor.
Nedir bu Habib'in ahlakı, söz konusu Habib Peygamber
Muhammed midir, yeni bir Habib mi vardır?
Örneğin Habib'in Muhammed olduğunu varsayarsak, Ebu Musa'ya kulak verelim.
Ebu Musa şöyle demiştir: "Hz. Osman içeri girince Hz.
Peygamber dizlerini örttü."
Zeyd bin Sabit de şöyle demiştir:
"Allah Teâlâ Hz.
Peygamber'e vahiy indirdiği zaman, uyluğu benim uyluğumun üstünde idi. Uyluğu o
kadar ağırlaştı ki, o an baldırımın kırılacağından endişe ettim."
Yok Habib Hz. eş başkan ise, ona zaten çok zaman kulak
veriyoruz, özellikle anımsamaya gerek kalmıyor.
Video devamında kahramanımıza "BEYLİK" makamı veriyorlar ve makamın
mübarek olsun diyorlar.
Malumunuz mübarek kelimesi bereketli, kutsal anlamına
geldiği gibi, alay etmek için de kullanılan bir kelime olup, kullanılan yere
göre anlam kazanır.
Etimolojisine girmeyeceğim lakin, dizide sanki alay
edercesine kullanıldığını düşünmekteyim.
Nihayetinde videonun devamına bakarsanız, kahramanımız kutlu
yoldan sıça bahisle, aslında yeni yaratılan ılımlı-uyumlu evrensel olmayan,
sadece kendi müritlerine ait olan bir din yaratıldığını ortaya koymaktadırlar.
Videonun devamını bu mantıkla izlerseniz sonunda yeni bir
devlet kurma çalışmalarının yapıldığını anlıyorsunuz.
Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya onlar azimli olduklarını her
fırsatta sergilerken, korumaya azimli olanların ne karşılık vereceğini zaman
gösterecek.
Yazının başında sunduğum TRT videosuna bakarsanız, vaat edilen
Türkiye ya da yeni adıyla her ne olacaksa, nasıl bir şey olduğu görülecektir.
Yazık ki bu yolda en büyük harekat, onları başımıza musallat
edenler tarafından yapılmaktadır.
Umarım Türk halkı bu gerçekleri zaman geçirmeden
görebilsin.
Halk gözünü açamaz da göremez ise, gerisi boş konuşmak olur.
Yukarıda
söylediğim, Kahramanımızın annesi "Demek bu cihanda Araf'ta yaşamak düşermiş bize"
söylemine ilave yapacağım demiştim.
Kısaca değinelim.
Malumunuz A'raf denince ilk akla Dante gelmektedir.
Tabii ki
Dante'yi asıl Laiklik konusundan bakarak algılamakta fayda vardır.
İlla ki Dante ve laiklik kavramından bahsedecek isem unutulmaması gerken bir isim daha var.
O da Machiavelli dir.
Bir yazımdan alını yapayım. Tamamını okumak için ise bakınız.... Laikliğin tarihçesi; M.Ö 3000 yılları.
1265 yılında doğan Dante'de Laiklik savunuculuğu yaptığı bilinmektedir.
Tüm yaşamını din ile devlet işlerinin ayrılmasına adamıştır denebilir.
Dante'ye göre Papalık ruhani kudretin, imparatorluk da dünyevi kudretin sahipleridir ve her ikisi de tam anlamıyla eşittir.
Bu söylem aynı zamanda Hz. İsa'nın da krala karşı sunduğu "İki kılıç Teorisi" nin aynısıdır.
Eşit iki kuvvet sahiplerinden kilise devlet işlerine imparator da din işlerine karışmamalıdır.
Hatta Dante'ye göre, Cehennem tam Kudüs'ün altındadır.
Bu noktadan dünyanın merkezine oğru bir hat uzatılılrsa A'raf, Cehennemle tam hizada ancak yeraltında değildir.
Ancak tam tersine bir dağın tepesinde Cennet olduğu iddiasındadır.
Hatta varsaydığı bu çizgi gök yüzüne devam ettirilirse, Tanrıya ulaşılır savını öne sürer.
Dante hakikati aramaktadır.
İlahi Komedisinde(komedya) bu yol için 3 seyahat yapar.
1.si engellerle dolu olan Cehenneme seyahattir.
2.si Araf seyahatidir ki kolay ve ümit doludur.
3.sü ise Cennet'tir. Müzik, dans ve ışık içinde bir seyahattir.
Burada Dante'ye eşlik eden Virgil (Akıl), Beatris (Güzellik) ve Sen Bernar'ın betimlediği İlahi İrade (Kuvvet) rehberlik eder.
Seyahatlerinin sonunda Dante İlahi Nur'a, ilahi gerçeğe kavuşmaktadır.
Tüm bunların ışığında Dante ömrü boyunca din ile devlet işlerinin ayrılması gereğini hep sıcak tutmuş,ateşli bir laiklik savunucusu olmaya devam etmiştir.
Burada bir not daha düşmek gerekirse hem Dante , hem de Goethe İslam irfanından etkilendiği ancak farklı etkileri olduğu iddiaları da mevcuttur.
Bu iddiada Goethe'nin İslam'a saygı ve hürmet duyduğu iddia edilirken Dante ise, bir inatlaşma içinde olarak sonrasına kötü örnek olduğu iddiaları ne yazık ki anti laik söylemlerce daha çok kabul görmüştür.
Goethe Hafız -ı Şirazi ve Mevlana İslam düşünürlerinden etkilenirken, İlahi Komedya'nın yazarının da Ebu'l Ala El Maarri 'nin Risaletü'l Gufran veya Muhyiddini Arabi'nin bazı kitaplarından etkilendiği yine anti laik düşünce tarafından çok kabul görmektedir.
Niccolo di Bernado dei Machiavelli, (Türkçe söylenişiyle Makyavel) adlı bir İtalyan, bundan 500 yıl kadar önce, iktidarın, gücün, başarının nasıl elde edileceğine ve nasıl elde tutulacağına dair bazı fikirler ortaya attı.
Bu fikirlerini, Hükümdar (II Principe) isimli kitabında topladı.
Makyavel'in bu kitaptaki fikirleri "İktidar hiçbir ilke, kural tanımadan ele geçirilmeli ve aynı şekilde korunmalı," ya da "amaca giden her yol meşrûdur" şeklinde özetlenebilir.
Makyavelizm, İtalyan düşünür ve politikacı Niccolo Machiavelli'nin mezhebi (Fikir) üzerine kurulu bir yaklaşımdır.
Aslolan şeyin amaçlar olduğu, bu amaçların hangi yolda elde edildiğinin ise o kadar önemli olmadığını anlatır. Makyavelizmin kurucusu Machiavelli'dir.
Tarih ve politika biliminin kurucusu sayılan Floransalı bu düşünür, devlet adamı, askeri stratejist, şair, oyun yazarıdır.
Makyavelistler'in deyişine göre, "Hukuk ve ahlâk devlet için vardır" en önemli ve temel amaç devleti yaşatmak ve gücünü devamlı olarak artırmaktır.
Niccolo Machiavelli, Jean Bodin, Thomas Hobbes ve başka bazı düşünürler merkezi devlet düşüncesine karşılık dönemlerinde kiliseye karşı laik devleti savundukları söylenebilir.
Machiavelli'nin ön adı ise Niccolo'dur, hatta İngiltere de Machiavelli nin ön adı Niccolo'yu,"old nick"e (halk ağzında şeytan)'a dönüştürülmüştür.
Niccolo Machiavelli (1469-1527), ortaçağ filozofu olmakla beraber, tanrı kavramını düşüncesinin içine sokmak konusunda çabası yoktur. Ama ona göre "yöneticilerin dindar gözükmesi kitleleri mutlu eder. Bu nedenle önerilir" der.
Onun asıl ilgisini siyasi iktidar ve onun nasıl elde edileceği, elde tutulacağı ve kullanılacağı çekmektedir.
İlla ki Dante ve laiklik kavramından bahsedecek isem unutulmaması gerken bir isim daha var.
O da Machiavelli dir.
Bir yazımdan alını yapayım. Tamamını okumak için ise bakınız.... Laikliğin tarihçesi; M.Ö 3000 yılları.
1265 yılında doğan Dante'de Laiklik savunuculuğu yaptığı bilinmektedir.
Tüm yaşamını din ile devlet işlerinin ayrılmasına adamıştır denebilir.
Dante'ye göre Papalık ruhani kudretin, imparatorluk da dünyevi kudretin sahipleridir ve her ikisi de tam anlamıyla eşittir.
Bu söylem aynı zamanda Hz. İsa'nın da krala karşı sunduğu "İki kılıç Teorisi" nin aynısıdır.
Eşit iki kuvvet sahiplerinden kilise devlet işlerine imparator da din işlerine karışmamalıdır.
Hatta Dante'ye göre, Cehennem tam Kudüs'ün altındadır.
Bu noktadan dünyanın merkezine oğru bir hat uzatılılrsa A'raf, Cehennemle tam hizada ancak yeraltında değildir.
Ancak tam tersine bir dağın tepesinde Cennet olduğu iddiasındadır.
Hatta varsaydığı bu çizgi gök yüzüne devam ettirilirse, Tanrıya ulaşılır savını öne sürer.
Dante hakikati aramaktadır.
İlahi Komedisinde(komedya) bu yol için 3 seyahat yapar.
1.si engellerle dolu olan Cehenneme seyahattir.
2.si Araf seyahatidir ki kolay ve ümit doludur.
3.sü ise Cennet'tir. Müzik, dans ve ışık içinde bir seyahattir.
Burada Dante'ye eşlik eden Virgil (Akıl), Beatris (Güzellik) ve Sen Bernar'ın betimlediği İlahi İrade (Kuvvet) rehberlik eder.
Seyahatlerinin sonunda Dante İlahi Nur'a, ilahi gerçeğe kavuşmaktadır.
Tüm bunların ışığında Dante ömrü boyunca din ile devlet işlerinin ayrılması gereğini hep sıcak tutmuş,ateşli bir laiklik savunucusu olmaya devam etmiştir.
Burada bir not daha düşmek gerekirse hem Dante , hem de Goethe İslam irfanından etkilendiği ancak farklı etkileri olduğu iddiaları da mevcuttur.
Bu iddiada Goethe'nin İslam'a saygı ve hürmet duyduğu iddia edilirken Dante ise, bir inatlaşma içinde olarak sonrasına kötü örnek olduğu iddiaları ne yazık ki anti laik söylemlerce daha çok kabul görmüştür.
Goethe Hafız -ı Şirazi ve Mevlana İslam düşünürlerinden etkilenirken, İlahi Komedya'nın yazarının da Ebu'l Ala El Maarri 'nin Risaletü'l Gufran veya Muhyiddini Arabi'nin bazı kitaplarından etkilendiği yine anti laik düşünce tarafından çok kabul görmektedir.
Niccolo di Bernado dei Machiavelli, (Türkçe söylenişiyle Makyavel) adlı bir İtalyan, bundan 500 yıl kadar önce, iktidarın, gücün, başarının nasıl elde edileceğine ve nasıl elde tutulacağına dair bazı fikirler ortaya attı.
Bu fikirlerini, Hükümdar (II Principe) isimli kitabında topladı.
Makyavel'in bu kitaptaki fikirleri "İktidar hiçbir ilke, kural tanımadan ele geçirilmeli ve aynı şekilde korunmalı," ya da "amaca giden her yol meşrûdur" şeklinde özetlenebilir.
Makyavelizm, İtalyan düşünür ve politikacı Niccolo Machiavelli'nin mezhebi (Fikir) üzerine kurulu bir yaklaşımdır.
Aslolan şeyin amaçlar olduğu, bu amaçların hangi yolda elde edildiğinin ise o kadar önemli olmadığını anlatır. Makyavelizmin kurucusu Machiavelli'dir.
Tarih ve politika biliminin kurucusu sayılan Floransalı bu düşünür, devlet adamı, askeri stratejist, şair, oyun yazarıdır.
Makyavelistler'in deyişine göre, "Hukuk ve ahlâk devlet için vardır" en önemli ve temel amaç devleti yaşatmak ve gücünü devamlı olarak artırmaktır.
Niccolo Machiavelli, Jean Bodin, Thomas Hobbes ve başka bazı düşünürler merkezi devlet düşüncesine karşılık dönemlerinde kiliseye karşı laik devleti savundukları söylenebilir.
Machiavelli'nin ön adı ise Niccolo'dur, hatta İngiltere de Machiavelli nin ön adı Niccolo'yu,"old nick"e (halk ağzında şeytan)'a dönüştürülmüştür.
Niccolo Machiavelli (1469-1527), ortaçağ filozofu olmakla beraber, tanrı kavramını düşüncesinin içine sokmak konusunda çabası yoktur. Ama ona göre "yöneticilerin dindar gözükmesi kitleleri mutlu eder. Bu nedenle önerilir" der.
Onun asıl ilgisini siyasi iktidar ve onun nasıl elde edileceği, elde tutulacağı ve kullanılacağı çekmektedir.
Ülkemi pazarlamakla mükellefim diyen RTE,
Yunanistan'a kriz sırasında 400 milyar avro verildi, bizde isterüüüüüüüük
demiş.
İyi de, KaçAK Saray'ı kapat, terörist ve mülteci besleme, yabancı ajanları sınır dışı et, sen AB'ye borç ver, ne yalvarıp milletini rezil ediyorsun?.
Bir zamanlar postacılıkla görevlendirilmiş gibi çanta içinde paralar taşıyan birini başbakan yaparken aklın neredeydi?
25.6.2016
Ertuğrul dizisi, tecavüzleri de durdurmaya yetecek mi?
Veliler DİKKAT, tecavüzden sonra AKP ve Ensar eliyle çocuklarımıza kelle kesmeyi öğretiyorlar
Ertuğrul dizisinde, Hristiyanlık propagandası şifacılık kılıfıyla veriliyor.
Diriliş, Ertuğrul dizisi İslam'a ve Türklere ihanettir, durdurulmalıdır-1
Diriliş, Ertuğrul dizisi İslam'a ve Türklere ihanettir, durdurulmalıdır-2
Ertuğrul dizisinde Kur'an, nefret suçlusu gösteriliyor, Muktedir uyarılıyor, çocuklar katliama hazırlanıyor.
Martin
Luther.pdf
Laikliğin tarihçesi; M.Ö 3000 yılları.pdf
Kara Çarşafın Tarihçesi.pdf
Türban, Türkiye’nin başına nereden musallat oldu.rar
Laikliğin tarihçesi; M.Ö 3000 yılları.pdf
Kara Çarşafın Tarihçesi.pdf
Türban, Türkiye’nin başına nereden musallat oldu.rar
ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ TÜRK KÜLTÜR HAYATI.pdf
POSTMODERNİZMİN ORHAN PAMUK’UN ROMANLARINDAKİ YANSIMALARI.pdf
Vehhabilik, Şiilik, Tasavvuf ve İslam iddialı filozoflar
Tesettürlü Yahudiler ve Musa'nın ilk Cemaati
POSTMODERNİZMİN ORHAN PAMUK’UN ROMANLARINDAKİ YANSIMALARI.pdf
Vehhabilik, Şiilik, Tasavvuf ve İslam iddialı filozoflar
Tesettürlü Yahudiler ve Musa'nın ilk Cemaati
Türk halkı, tecavüze uğruyor, tecavüzcülerine hamd ediyor.
ABD, Lozan Antlaşmasını imzaladı mı?
Erdoğan, ABD'nin sallabaşı mısın?
Türkler’in işgalinde savunmasız kalırız.
İçişleri Bakanı Anayasa'yı tanımazsa, milleti kim koruyacak? El-ilah mı?
Devletimizin bekası, inancımız gereği ölüm bir nimettir, Oruç, melekliğe doğru yükseliş.
Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk Milleti Korumuyor
KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA İSYANI VE MISIR MESELESİ.pdf
1821 Mora İsyanı.pdf
“DERSİM” ADININ “TUNCELİ” OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ.pdf
Bunca ölen Türk çocukları haklarını helal edecek mi? pdf
Epilepsili Tayyip aşı olamaz.
Epilepsi-Çocuğu olanlar dikkat
BAŞBAKAN'IN ÖLEN DOKTORU / Şimdilik yorumsuz!
GDO Tarihçesi - Sperm Öldürücü Tohumlar
GERİ ÖDEME SİSTEMLERİ VE ULUSAL İLAÇ POLİTİKASI
Kızılay 'helal kan' üretecek
Erdoğan'ın hastalığı iyice arttı mı?
Akciğer kanseri aşısı kullanıma sokuldu
Namazla eroin tedavisi!Menzil Tarikatı eroin tedavisine el
atmış
Uyuşturucu trafiğinde transit bir ülke Türkiye !
EROİNLERİ ERBAKAN TEMİN ETTİ-Çiller, Refah'ın içinden AB'ciler
seçildi, eğitildi.
Titanyum dioksit nedir yan etkileri nelerdir?
AKP, Kürdistan nüfusu oluşturmak için, kanser hastalarına ilaç
vermeyi yasakladı.
Tayyip camdan (Prompter) okur, Televizyon izlerken 30 saniyede
neler oluyor?
Dünya tarihinin en büyük hırsızı Müslümanlar arasından çıktı.
Satılık mahrem / Hükümet Başörtüsü İçin Yasak İstedi.
Domuz Gribi Erzurum'dan Çıkmış Olmasın!
Teramisin, Amphisine, Roche duası!
Beyaz Türkler için Risale-i Nur tanzim edildi.
RİSALE-İ NUR'U İLKOKULDA TANIDIM/"Ağabeyler
Anlatıyor"-Risale-i Nur denen kepazelik.
Shell neden Risale-i Nur dağıtıyor?
Bakanlık Risale-i Nur basımını durdurmuş.
Babam duvarda bana gülümsüyor.-UĞUR MUMCU'NUN KIZI ÖZGE, '24
OCAK'IN BİR ÖNCESİ, BİR DE SONRASININ OLDUĞUNU' SÖYLÜYOR
Ziraat Bankası’nda Neler Oluyor, Şikeciler Kim?
ABD ve İsrail, bizi 20 yıl içinde yok edebilir (YÖK Başkanı)
Domuz gribi aşısı öldürüyor mu?
Domuz Gribi Erzurum'dan Çıkmış Olmasın!
Kısa kısa bilim.. Domuz gribinin aşısından başlıyor.
Eski Bakan Kilde, Bilderberg kararlarına göre GRİP AŞISI
milyonları öldürecek.
Dr. Rauni Kilde’nin Finlandiya’nın eski sağlık bakanı olduğu iddiası Yanlış.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder