Hemen hepimiz çocukluğumuzda bize anlatılan, hatta çoğumuzun
çocuklarımıza anlattığı, Hans Christian Andersen tarafından 1837’de yayınlanan çocuk
öyküsü vardır, Kral Çıplak.
Keşke ebeveynlerimiz bize, biz de çocuklarımıza Kralın
çıplak oluşunu anlattığımız kadar, Allah’ın da çıplak olduğunu anlatabileydik.
Nasıl ki masalda sadece zekilerin görebildiği iddia edilen
bir elbise vardır ve aptallar bu elbiseyi göremez ise, aslen Allahlar da
böyledir.
Sadece inançlıların anlayabileceği, diğerlerinin ancak Allah
tarafından hidayete erdirilebilirlerse anlayabilecekleri dinler…
Nasıl ki Kral’ın elbisesini görür gibi yapan dalkavuklar
varsa, Allah’ın kendilerine hidayet verdiğini iddia edenlere karşı, onları
anlayabildiklerini iddia eden dalkavuklar da aynısıdır.
İnanmak nasıl ki bir ihtiyaç ise, inancını araştırmak,
kandırılmadan inanmak da bir o kadar ihtiyaçtır.
Daha ötesi inanmama hakkını kullanmak da bir ihtiyaçtır.
O nedenle inananlara da, inanmayanlara da söyleyeceğim bir
şey yoktur ve olamaz.
Benim söylemek istediğim, tıpkı Kralın dalkavukları gibi,
Allah’ın dalkavuklarının olduğu ve bunların bizlere her daim din pazarladığını,
dinler altında Allahlar yarattığını artık görmemiz gerekir.
Ancak o zaman Allah’ın artık çıplak olduğunu
anlayabileceğiz.
Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İKDAM Eğitim Derneği ve
Uluslararası Öncü Eğitimciler Derneği tarafından, “İMAM HATİP ÖĞRETMENLERİ
ZİRVESİ ve GENÇLİK ve İNANÇ ÇALIŞTAYI” yapılıyor.
Bir
zamanlar Bakan Nabi Avcı'ya, "ilkokullarda
başörtüsü olacak mı" sorusu yöneltiliyordu.
Bakan
Avcı, "Bu konuda uygulamalar ortaokul ve liseleri kapsıyor anaokulu ve ilkokulda
söz konusu değil. Provokasyon bekliyorum. İmam Hatip ortaokullarında zaten bu
uygulanıyordu. 5. sınıftan itibaren isteyen herkes bunu uygulayabilir"
diyordu. 23
Eylül 2014
Artık
Allah'ın çıplak olduğu görülebildiği için, anaokullarında bile türban
takıldığını görebiliyoruz.
Bunun önü alınamadığı gibi, Bakan Nabi Avcı'nın başını
çektiği İslamofaşist girişim, artık yüzsüzlüğü öylesine ele aldı ki,
ilkokullarda bile bunun ilanını yapar konuma geldiler.
23.12.2017 tarihinde e-postama da aynı bildiri gelmişti.
Bildiri şu şekildeydi.
Uluslararası Öncü Eğitimciler Derneği ve İKDAM Eğitim Derneği;
öğretmen adayı, öğretmen ve akademisyenleri, Konya’da
gerçekleştirilecek olan “İmam Hatip Öğretmenleri Zirvesi & Gençlik
ve İnanç Çalıştayı”na paylaşımlarıyla katkı sağlamaya çağırmaktadır.
İmam Hatip Öğretmenleri Zirvesi & Gençlik ve İnanç Çalıştayı ile İHO/İHL Meslek Dersleriöğretmenlerinin sınıf içi ve okul kapsamında
eğitime dair iyi örneklerinin paylaşılmasını, inancın
yapılandırılmasında din eğitimcisinin rolünün ve etki alanının
tartışılmasını amaçlamaktayız.
Türkiye
toplumunda özellikle gençlerde ortaya çıkan itikadi kafa karışıklıkları
ve ateizm-deizmin hızla artma eğilimi göstermesi, sahada gençlerle en
çok temas eden kişiler olarak din eğitimcilerinin neredeyse tümünün
tespit ettiği bir gerçektir. Bu çerçevede din eğitimcileri,
akademisyenler ve uzmanlar tarafından yapılacak tartışmanın, konunun
tanımlanması ve çözümlenmesi hususunda verimli olabileceği
kanaatindeyiz.
Bu ihtiyacı yaşayan siz din eğitimcilerini, özellikle İHO/İHL Meslek Dersleri öğretmenlerini İmam Hatip Öğretmenleri Zirvesi’neve Gençlik ve İnanç Çalıştayı’nabildiri sunumları ve müzakere önerileriyle katılmaya davet ediyoruz.
Zirve ile
gerçekleştirilecek paylaşımların dinleyiciler tarafından müzakere
edilerek öğretmenler arasında özgün kişisel deneyimlerin yaygınlaşması
beklenmektedir (Zirveye bildiri önerilerinizi göndermek için tıklayınız). İkinci gün yapılacak çalıştay ile katılımcıların tartışmalarının raporlanarak kamuoyuna duyurulması hedeflenmektedir (Çalıştaya müzakere önerinizi göndermek için tıklayınız).
Bu amacımızı gerçekleştirmek için alan öğretmenlerini ve din eğitimcisi
akademisyenleri aşağıdaki çerçeveye uygun paylaşımlarda bulunmaya davet
ediyoruz.
ÇALIŞTAY KONU BAŞLIKLARI
- İnancın Yapılandırılmasında Din Eğitimcisinin Rolü
- Sosyal Medyada İnanç Temalı Tartışmalar
- Gençlerdeki İnanç Sorgulamaları ve Din Dersleri Kitapları
- İtikat Öğretiminde Kullanılan Dilin Gençlere Uygunluğu
- Eğitimciye İnanç Öğretiminde Dışarıdan Verilecek Destekler
ÖRNEK PAYLAŞIM ve MÜZAKERE KONULARI
- Açık uçlu sınavların gençlerin doğru inanç arayışına katkısı,
- Akaid eğitiminde din eğitimcisinin uzmanlaşma ihtiyacı.
- Arapça öğretiminde etkili oyunlar ve etkinlikler,
- Bugünkü nesle kendi dilinden konuşmanın sınıftaki somut karşılığı.
- Değerlerin kazandırılmasına dönük sosyal sorumluluk çalışmaları
- Ders kitaplarındaki içerikle inanç öğretiminin bugünkü neslin diline ve zihnine yatkınlığı,
- Din eğitimcisinin dili, gençlerin dili,
- Din eğitimcisinin yalnızlığı,
- Din eğitimi amaçlı sosyal etkinlik planlamaları,
- Din eğitiminde inanç temalı destekleyici materyaller,
- Din eğitiminde itikat ve ibadet öğretiminde öncelikler,
- Din eğitiminde kullanılacak oyunlar,
- Din eğitiminde, soyut kavramları somutlaştırma etkinlikleri,
- Eğlenerek öğrenmeye yönelik etkinlikler,
- Ezber bozan siyer öğretimi çalışmaları,
- Ezbere dayalı din eğitiminden kavramaya ve uygulamaya dayalı din eğitimine etkinlik örnekleri,
- Farklı ve çatışan din anlayışları,
- Gençlerdeki inanç bunalımı,
- Gençlerin düşünce ve inanç belirleme süreçlerinde okulun etkisi,
- Hadisten davranışa yenilikçi etkinlikler,
- Hitabet dersinde etkili hatiplik uygulamaları,
- İbadet eğitiminde uygulamalı farklı çalışmalar,
- İHO öğrencilerine yönelik eğlenceli öğretim etkinlikleri,
- İmam Hatip Okulları ve Cami ortaklıklarına yönelik uygulama ve etkinlikler,
- İnancın oluşması sürecinde din eğitimcisinin tabii bilimlerden faydalanması,
- İnanç oluşumunda yapılandırmacı eğitime geçişin yolları,
- İnanç sorgulamalarında gençlere rehberlik,
- Kader, varoluş, yaratılış, görünmeyen varlıklar vb. temel konuların öğretimine yönelik yaklaşımlar,
- Meslek dersi öğretmenlerinin “Nasihatten, Rol Modelliğe” geçiş adımları,
- Meslek derslerinin öğretime yönelik oyun tabanlı etkinlikler,
- Mesleki uygulamaya yönelik etkinlikler,
- Modern itikadi sorunlar karşısında Kelam öğretimine yönelik alternatif yaklaşımlar,
- Okul çevresinde din eğitimine yönelik etkinlikler,
- Öğrenci davranışlarında adab-ı muaşereti kazandırmaya yönelik çalışmalar,
- Öğrencilerin öğretmeni aciz bırakan soruları
- Öğrencinin okul dışında gelişimini sağlayacak uygulama ve etkinlikler,
- Öğrenci-veli işbirliğinde din eğitimi etkinlikleri,
- Ruh terbiyesinde dini musiki çalışmaları,
- Sosyal medyada dinsizlik propagandası,
- Tefsir dersinde uygulama çalışmaları,
- Yatılı İHO’larda öğrencilerin sosyal, kültürel ve dini gelişimlerine katkı sağlamaya yönelik uygulama ve etkinlikler,
- Yeni bir din dili ihtiyacı(mı),
ÇERÇEVE
- Zirveye Sözlü Bildiri, Atölye Uygulaması ve Poster Bildiri önerilerinizle başvurabilirsiniz.
- Çalıştaya konu başlığına uygun müzakere önerinizi başlığı ve açıklamasını yazarak başvurabilirsiniz.
- Öneriler somut uygulama ve gözlemlere dayanmalıdır.
- Bildiri tarzı çalışmaların görsel zenginlikle ve interaktif katılımla sunulması önemsenmektedir.
- Çalıştaya sunulacak öneriler ile başvuru sahibinin davet edilip edilmeyeceğine karar verilecektir.
- Çalıştayda tartışma masaları oluşturulacak, masalarda tartışılan ve öne çıkan konular tüm katılımcıların katkılarıyla sonuç raporuna geçirilecektir.
- Bildiri sunumları 15, atölye uygulamaları 30 - 60 dakika ile sınırlı tutulacaktır.
KİMLER BAŞVURABİLİR?
- İmam Hatip Meslek Dersleri Öğretmenleri
- Alana Yönelik Çalışma Yapan Eğitimciler
- DKAB Öğretmenleri
- Alan Akademisyenleri
NASIL BAŞVURURABİLİRİM?
- Bildiri özetinizi / Çalıştay önerinizi ve kısa özgeçmişinizi hazırlayınız,
- 31 Aralık 2017 tarihine kadar bidiri ve atölye önerinizi http://www.
oncuegitimciler.org.tr/oneri adresinden, çalıştay önerinizi http://www. oncuegitimciler.org.tr/ calistay/ online olarak gönderiniz.
ZİRVE ve ÇALIŞTAY TAKVİMİ
- Bildiri Özeti / Çalıştay Önerisi Teslimi: 31 Aralık 2017
- Kabul Edilen Paylaşımların Duyurulması ve Programın İlanı: 15 Ocak 2018
- Bildiri ve Çalıştay Önerisi Tam Metinlerin Alınması: 03 Şubat 2018
- İmam Hatip Öğretmenleri Zirvesi: 03 Mart 2018
- Gençlik ve İnanç Çalıştayı: 04 Mart 2018
YOL VE KONAKLAMA
Paylaşımcıların ulaşım ve konaklama masrafları kendilerine aittir.
İLETİŞİM
YERYÜZÜ EĞİTİMCİLER HAREKETİ- İKDAM EĞİTİM DERNEĞİ
Sahibiata Mahallesi Mimar Muzaffer Caddesi Abide İşhanı No: 53/3 Meram/KONYA
E-Posta : in...@ikdam.org, Web: www. ikdam.org
Telefon : (0332) 350 87 08 – 0555 323 3772
ULUSLARARASI ÖNCÜ EĞİTİMCİLER DERNEĞİ
Kısıklı Mh. Yıldıran Sk. Şahlanoglu Ap. No: 2, Daire: 3, Üsküdar – İSTANBUL
E-posta: oncuegi...@ gmail.com, Web : www.oncuegitimciler.org.tr
Telefon ve Fax: 0 216 640 10 55
Elbet
bunlar birçok kesim tarafından eleştirdi, daha ötesi Erdoğan’ın eski yol
arkadaşları da bu eleştirmenler arasına katıldı.
İslamcı
yazar olarak tanınan, Erdoğan'ın eski yol arkadaşlarından, Deccal Dindarmış
kitabının yazarı Nazif Ay, Oda TV’deki bir yazısında Deizm
üzerine yazmış.
Kitabını
okumadım, ancak tanıtım bülteninde, "Deccalın açık kimliği, Süfyan,
Cehcah, Kahtani ve Mehdi, Dinlileştirerek dinsizleştirme projesi, Özal, Erbakan
ve Erdoğan'ı öne çıkaran hareketin perde arkasındaki esas kişi, Fethullah
Gülen'in gerçek kimliği ve rolü, Said Nursi'nin gerçek mezarı nere, Risale-i
Nur'a göre kıyamet ne zaman kopacak, AKP'yi içeriden deşifre eden Fuatavni
kimdir, Gezi Direnişi'nin Türkiye için anlam ve önemi nedir" gibi
soruları irdelediği yazılmış.
Aslında
alıp okumak isterdim, lakin biliyorum ki kendisi de kökten dinci zihniyetle
yetiştirildiği için, tanıtım bültenindeki sorgulamaları eksik ya da yanlı
yapacaktır.
Tıpkı
kendilerine Antiemperyalist Müslümanlar diyen bir grup gibi.
Çünkü
Müslüman Antiemperyalist olamaz, olması mümkün de değildir.
Bunu
ben söylemiyorum, Kur'an kendisi söylüyor.
Örneğin
Müslümanlara sorarsanız, "Kur'an insan hakları
için, insanlığın kurtuluşu için gelmiştir" diye inanırlar.
Dikkat
ediniz, inanırlar diyorum, araştırıp söylemişler demiyorum.
Emperyalizm
köleliğin en etkin savunuculuğunu yapar, insanları köle gibi kullanır, sömürür,
onların emeği üzerinden geçinir.
Emperyalizm'
in bu özelliği ortadayken, nasıl olur da İslam sömürüye karşı gelmiştir
diyebilirler?
Zira
Müslümanların bilmediği şey, "Kur'ân'a göre kölelik doğal bir kuruluş"
olduğu gerçeğidir.
Peki,
bunu biliyor olsaydı, gerçekten de köleliğe, sömürüye karşıysa ve bir yaratıcı
olması gerektiğine de inanıyorsa, her hangi bir dini mi seçerdi, dinsizliği
(Deizm) mi seçerdi?
Nihayetinde
Kur'an emekten habersizdir, emek nedir bilmez, emek kavramından da habersizdir.
Bunu
daha evvel de yazmıştım.
Emek
kelimesi Kur’an da geçmez, İncil’de 27, Zebur’da 1, Tevrat’ta 28 kez geçer.
Emek yerine Kur’an kazanç kavramını kullanmıştır ancak diğer metinlerde de kazanç kavramı İncil’de 11, Tevrat’ta 16 kez geçer.
Emek yerine Kur’an kazanç kavramını kullanmıştır ancak diğer metinlerde de kazanç kavramı İncil’de 11, Tevrat’ta 16 kez geçer.
Neyse,
Nazif Ay'ın yazısına tekrar dönelim.
Yazarın
kitabını okumadan bazı yorumlarda bulunmam, elbet niyet okumacılığı gibi
algılanabilir, ancak Oda TV'deki yazısına bakarsanız, niyet okumacılığından öte
söylem olduğunu görebilirsiniz.
Öyleyse
kısaca göz atalım.
Kendisi
de Konya Milli Eğitim Müdürlüğü'nün düzenlediği çalıştay' dan dem vurmuş ve
"Çalıştay da İmam Hatip liseleri
öğrencilerinin, din dersi öğretmenlerinin din konularını açıklamalarındaki
yetersizliklerden dolayı deizme (din tanımazlık) kaydığının üzerinde durulduğu
açıklandı" diye başlamış.
"...
Gün geldiğinde kendilerine kontrolsüzce zerk edilen zararlı bilgileri
sorgulayacaklarını ve aldatılışlarını fark etmenin bedeli olarak din dışı
oluşumlara yöneleceklerini tahmin etmede zorlanmıyordum. Türkiye’nin
gündemine acı
hakikat olarak geliverdi" diyor.
Bence
salt Türkiye’nin değil, dinlerin, din ticaretiyle geçinenlerin, din
yalancılarının gündemine geldi.
Çünkü
diğer bütün dinler gibi, “Kur'an-ı Kerim de, düşünmeyi, şüphelenmeyi değil, inanmayı
ister”, bu gerçeği kimse yok sayıp, üzerine örtemez.
Nitekim
düşünmek her ne kadar iktidarlar ve dinlerde yasak olsa dahi, bu yüzyılda
sorgulayıcılığı engellemek mümkün değil.
Yazar,
"Deizm en basit tanımıyla tanrı inancı olmasına rağmen din kurumunun
bağlayıcı kurallarını kabul etmeyen, yani dini ret eden bir inanç felsefesidir.
Deizm bir felsefedir, çünkü din ile ilgili her şeyi sorgulama alanına
sokmaktadır. Deizm için 'Dinsizlik dini'
de diyebiliriz" diyor.
Bu
tanım külliyen yanlış, din eksenli oluşturulmuş bir beyinin ifadesidir.
Zira
Deizm’ de tanrı inancı aslen yoktur.
Çünkü
tanrı tanımı zaten dinlerin varlığının kaynağıdır.
Başka
şekilde ifade edersem, din tacirlerinin yarattıklarına tanrı denir ve inanma
ihtiyacı ile gerçek anlamda bir yaratıcı olduğunu düşünebilen beyinler,
yaratıcı adına yine yaratılmışlar eliyle ortaya atılan iddiaların yarattığı
tanrılara inanmakta olduğundan, kimin yarattığı, yani hangi dinin yarattığı
ucubeliğe inanacağı kendilerince de bilmemekte ve günümüzde bu çelişkilere
karşı gelenlerle olan savaş yaşanmaktadır.
Bu
savaşın son ayağının adı ise, dinler arası diyalog olmuştur ki, birçok yazımda
bunun başlangıcının "3'lü dini merkez"
olduğunu yazmıştım.
Hem
"Esasında Deizm bir ahlaki tavır ve sapkınlığa varan dinsel açıklama ve
uygulamalara karşı sert bir haykırıştır, yani tüm din
içerikli haksızlıklara başkaldırıdır" diyor, hem de "Deizm,
dinler adına sergilenen saçmalıklara reaksiyon veren
bir dindir. Tarz, ekol ve moda
anlamlarına karşılık düşen din kelimesi, dine karşıt olan deizmi de
kapsamına almaktadır" diyerek, aslen dinleri aşağılamaya çalıştığını
gizlemekte fakat din harmanında yetişmiş yapı itibarı ile de yine dinsel
düşünceler içinde bocaladığını göstermektedir.
Zira
kendisine dayatılan İslam Dini’ ne bile, "moda
anlamlarına karşılık düşen din kelimesi" demekle açıkça tüm
dinleri, özellikle de İslam Dini' nin bir moda olduğunu söylüyor.
Medeniyet
ile moda kelimesini çok sık karıştıran dinci toplumlarda görülen bu hatayı,
kendisi de dinle beslenmiş beyninden kusmayı ihmal etmiyor.
DEİZM’i
düşman göstermeye çalışan başka bir isim daha var ki, yazar ondan da bahsetmiş.
Ancak
biz yazarın bahsettiği isim olan Külünk'ün nasıl bahsettiğine bakalım.
Videoyu açamıyorsanız buradan bakınız.
AKP'li Metin Külünk, "Eğer tedbir almazsak bu milletin evlatlarını bekleyen tehlike; Kur’an’ sız İslam, Peygambersiz Kur'an daha ötesini söylüyorum, Allah'ın yeryüzünde hiçbir şeye karışmayacaklarını iddia ettikleri deizm. FETÖ belasını savdık; ama Türkiye kendi başına bırakılmayacak. Şimdi Allah'ın varlığını kabul eden, ama Kur'an hükümlerinin Allah'ın yeryüzüne karışamayacağını iddia eden, her noktaya sirayet edecek yeni tehlikenin farkında olun. Bu tehlikeyi fark etmezsek 10 yıl sonra çok değil, 15 yıl sonra bambaşka tehlikeyle karşı karşıya geleceğiz" demiş.
AKP'li Metin Külünk, "Eğer tedbir almazsak bu milletin evlatlarını bekleyen tehlike; Kur’an’ sız İslam, Peygambersiz Kur'an daha ötesini söylüyorum, Allah'ın yeryüzünde hiçbir şeye karışmayacaklarını iddia ettikleri deizm. FETÖ belasını savdık; ama Türkiye kendi başına bırakılmayacak. Şimdi Allah'ın varlığını kabul eden, ama Kur'an hükümlerinin Allah'ın yeryüzüne karışamayacağını iddia eden, her noktaya sirayet edecek yeni tehlikenin farkında olun. Bu tehlikeyi fark etmezsek 10 yıl sonra çok değil, 15 yıl sonra bambaşka tehlikeyle karşı karşıya geleceğiz" demiş.
İyide,
dinsizlikten neden bu kadar yılmakta ve korkmaktadırlar?
Baştan
da söylediğim gibi, yarattıkları dinler, onlara büyük yalanlarını örtme, büyük
rant paylaşımlarında en büyük kalkan olmaktadır.
Düşünsenize,
arabasının bakımını hiç yaptırmadığı için frenleri tutmayan, hız sınırlarını
hiçe sayıp, bakımsız araçla yola çıktığı için suçsuz insanları öldüren birinin
neresini savunacaksınız?
Ancak
bozuk yaratıcılar üzerinden ortaya atılan dinler üzerinden "KADDER"
kavramına bu hataları gizleyebilirseniz, erk sahiplerine yakın olanların, başka
ifadeyle güçlülerin savunmasında en etken, en kullanışlı kavramı da yaratmış
olacaksınız.
Böylece
hem zengini korumuş kollamış, hem çoğunluktaki sömürülen, fukaranın sesini
yarattığınız Allahlara atfettiğiniz dinler eliyle susturmuş olacaksınız.
Böyle
bir durumda Fettoş'dan sonra elbet ki DEİZM onlar için yıkıcı, çıkarcı ve sömürgeciler
için en büyük tehlike olacaktır.
Allahlar ifademi bilerek seçtiğimi, çünkü
Kur'an'ın Allah'ının bu ifadeyi kullandığını daha evvel de söylemiştim.
ENBİYÂ:
57 Allah'a yemin olsun, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun
oynayacağım. (tallahi le ekidenne -Allah'a yemin
olsun, hile yapacağım)
ENBİYÂ:
109 Eğer yüz çevirirlerse de ki, hepinize açıkladım. Artık size vaat olunan
şey yakın mı uzak mı, bilmiyorum.
ENBİYÂ:
111 Bilmiyorum, belki de o, sizi denemek ve bir zamana kadar sizi
faydalandırmak içindir.
CİNN:
10 Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri
onlara bir hayır mı diledi?
YÛSUF:
91 tallahi lekad (Allah'a yemin olsun,
ant olsun)
MEÂRİC:
40 uksimu bi rabbil meşarikı vel megaribi (Şark ve garb'ın rabbine yemin
ederim)
Yazar,
"Laiklik farkındalıktı, empatiydi ve hayatın dinamiğine onay vermekti.
Osmanlının son döneminde derlenen hukuk eseri Mecelle'deki "Ezmanın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz!",
yani "Zamanın değişimi sonucunda birtakım kurallar da değişime uğramaktan
kurtulamaz" kaidesinin laikliğin uzun cümleyle formüle edilmiş şekli
olduğunu keşfedebildim" diyor.
Onu
da tam doğru olarak yazamamış, eğer ki edit hatası değilse.
Ardından
kullandığı ifade şöyle.
"Şu
konuyu iyi anlamamız gerekir, esasında her birimiz değişik özelliklerimizle bir
tür New Age ürünüyüz, daha doğrusu sakat din anlayışlarını ret eden birer
deistiz. Bu ifadem yanlış anlaşılmasın, “Deizmin üyesi bir New Age (Yeni din)
mensubuyuz” demiyorum, ama “Eskitilmiş ve yenilenemeyen pejmürde inançların
elemanı değiliz” diyorum. Kendini update (güncelleme) edemeyen bir dinin zaten
din olamayacağını savunuyoruz. Din sözcüğünün bir
diğer eşanlamının moda olduğunu hatırlatıyoruz"
Dinin
bir moda olduğunu burada ısrarla, tekrar vurguladığına dikkat çekiyorum.
Ayrıca
yazar, anlayabildiğim kadarı ile yenden Erdoğangillerden medet ummaktadır.
Nitekim
“Ezmânın tagayyürüyle, ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz”
ifadesinin, kim tarafından neden ve kime söylettirildiğini daha evvel
yazmıştım.
Görülen
odur ki, Allah artık tam anlamıyla çıplak konumdadır.
Çünkü
yazarın söylediği gibi moda olan din değil, önüne gelenin, yaratılmış Allah
kavramı üzerinden rant devşirmesi asıl moda olandır.
Ve
yazar bu gerçeği gördüğünü aslen ifade etmekle, rant kaynağından beslenememiş
olmasını ya da o kapının kendisine kapatılmış olduğunu eleştirmektedir.
Öyleyse
gerçeği artık haykırmaktan çekinmeyeceğiz.
Gerçek
şudur ki, "Allah
ÇIPLAK" durumdadır.
Umarım
milletimiz, bu gerçeği tüm çıplaklığı ile görecektir.
Ayrıca Metin Külünk
hakkında, buradan savcılığa suç duyurusunda bulunuyorum.
İnanmak
ne kadar özgürce yapılmalıysa, inanmamak da o kadar özgürce yapılmalıdır.
Yarın
bir gün, katiller ordusu halinde Deistlere saldırı düzenlenirse, katliamlar
yaşanır, "Deist olduğu için öldürdüm" ifadeleri, mahkeme kayıtlarına
düşmeye başlarsa, bunun suçlusu da, sorumlusu da, kendini bilmez kininin ve
dininin davacıları ve Metin Külünk olacaktır.
Bir
DEİST olarak, Savcılara ilanen suç duyurumdur.
08.4.2018
A.
Dursun
Müslümanların
diyet kaygılarına hizmet eden helal gıda pazarları dünya çapında büyüdü. The halal food markets, catering to the dietary concerns
of Muslims, have grown worldwide.




Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan dakika 20:20’de, “Bizim kafamızda şekillenmiş, kalıplaşmış bir dünya var, hepsi o. Ama gençler, o çemberin, o kalıbın dışına çıkması gerekiyorsa bir günde de çıkıyor, hiç gözünün yaşına bakmıyor.”
YanıtlaSilAKP'li Metin Külünk, “Türkiye kendi başına bırakılmayacak” diyor.
Kime inanacaksınız?
İslamofaşistlerden hangisi haklı?
http://ahmetdursunarsivi.blogspot.com.tr/2017/04/bu-kez-bakan-ahmet-arslan-hayr-derseniz.html