23 Nisan 2018 Pazartesi

Fatih Portakal'da, Kürdistan ilan edilmelidir dedi.



Fatih Portakal'da,  "AKP'nin iyi polisi" rolünü üstlendi. Erdoğan Başkan olsun...
Daha 11 Nisan'da FOX TV'nin, "AKP'nin iyi polisi" rolünden bahsediyordum.

Portakal’da iyi polis rolünden kendisine düşen payı almış.

Diyor ki, Erdoğan iktidarda kalmalı ve ekonomini içine düşürdüğü durumdan kurtarmalı imiş.

FOX’un, TGRT’yi satın alarak Türkiye’de yerleştiğini bilmeyen yoktur.

FOX’un sahibinin gerçek kimliğini, Çanakkale savaşına bakarsanız anımsayacaksınız.

Portakal’ın kim olduğunu da eminim biliyorsunuzdur.

Portakal, aklı sıra doğru tespitler yapmakta görünüyor, gerçekten ekonomi bitik durumda, bunu tüm AKP’li vekiller de biliyor.

Ancak Portakal’ın bilmezden geldiği iki şey var.

Birincisi 17 yıldır ülkeyi yönetemeyen imam kadrosunun vebalini, yine millete yükleme çabasının varlığıdır.

Nitekim Eyyy Kılıçdaroğlu, Eyyy Fettoş demekle ülke yönetilmiyor.

17 yıldır ülke kaynaklarını kimlere peşkeş çektilerse, bunun hesabını vermeleri gerek.

Kimler milli kaynakları yuttuysa, hesabını vermeli veremeyenlerin varlıklarına el konmalıdır.
Başka türlü ekonomi düze çıkmaz.

Kendi vatandaşı aç ve sefil durumdayken, ABD emperyalizminin taşeronu mültecilere 32 milyar doları yedirenler, bunun hesabını vermesinler mi?

Portakal bunu mu istemektedir?

İkincisi AKP'li vekillerin, "24 Haziran sonrası Kürdistan için Londra'da girişime başladığını" görmeyelim mi istemektedir?

Avrupa ülkelerini düşman gösterip, "Fransa’dan 5 bin 700 ton et ithal edilmesi" anlaşması yapılmasının ardındaki sırları görmeyelim mi istemektedir? 



İşte sürekli söylediğim bu gerçek, yüzümüze bir tokat gibi bir kez daha patlamıştır.

Neydi o gerçek?

Bu günkü TBMM’de bulunan 4 partinin tamamı da, ABD tarafından dizayn edilmiş ve TBMM’nin tamamı Türk Milletine muhaliftir.

Yazık ki Türk medyasının neredeyse tamamı da, bu işgalin içinde yer almaktadırlar.

Öyleyse o soruyu bir kez daha yineleyelim.

Türkiye bunca işgal altındaysa, rejim neden değiştirilememiştir?

Çünkü parlamenter sistemde, tüm vekilleri ikna etmeye mecbursunuz, içlerinden bazı vekiller gerçeği görerek buna karşı dururlarsa, işgal ve bölünme gerçekleşemez de ondan.


2006 yılında CIA görevlisi Paul Bernard Henze, ABD başkanına sunduğu raporda bunu kendisi şöyle söylüyor.

 
"Türkiye’nin Parlamenter sistemiyle ABD politikalarının yanında bulunacağından emin olamıyoruz.

Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde meclis, meclisi ikna ettiğimizde Ordu, Ordu’yu ikna ettiğimizde yargı karşımıza çıkıyor. Eğer ABD çıkarı Türkiye’de federal devlet kurulmasıysa; mutlaka yargı, Ordu, meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir. Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o kişi ABD çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse; o yapıyı yıkmak ABD için sorun olmaz."


Erdoğan bunu bildiği için, “Başkanlık sistemi Amerikan Emperyalizminin bize tavsiyesi” diyordu.

Ancak çok fazla rant sağlayıp, şahsi çıkarlarına çalışmasıyla ilgili bilgi ve belgelerin, yabancı istihbarat örgütlerinin elinde olduğunu anlayınca, o da Başkanlık sistemini acilen getirmek zorunda kalmıştı. 




O zamana kadar yıkamadıkları Parlamenter sistem nedeniyle de, 1 Mart tezkeresi geçememiş, ABD işgali resmiyet kazanamamıştır.



BOP’un artık dayanacak gücü kalmamış durumdadır.

Ya Türkiye’de ucube bir başkanlık sistemi gelerek, parlamentonun ve dahi tüm kurum ve kuruluşların yetkisi tek adamda toplanıp, "Kürdistan tüzel kişiliği" ilan edilecek ya da BOP çökmek zorunda kalacaktır. 



İşte bu nedenle, 24 Haziran baskın seçimleri yapılmaktadır.

Eğer Erdoğan başkan seçilebilirse, Yeni Anayasa’nın kendisine verdiği Kürdistan Tüzel kişiliğini ilan ederek, BOP eş başkanlık görevini tamamlamış olacaktır.

Bahçeli’de, Kılıçdaroğlu’ da bu konuda hemfikirlerdir.

Kılıçdaroğlu’nun ortak Cumbaşkan adayı göstermesi eğer ki, Ekmeleddin’ deki gibi sağ tandanslı biri olursa, o zaman durumu herkes anlayacaktır.

Eğer seçim 2. Tura kalacak olursa da, kesinlikle Erdoğan seçimi alacaktır, Akşener’in bile Erdoğan karşısında şansı kalmayacaktır.

Tüm bu yapılanlar ve yaşananlar, ABD Emperyalizm’ inin çıkarlarına uygun şekilde devam etmektedir.

Umarım ki, bu kez yanılmış olurum, çok hem de çok istiyorum.

Artık yanılayım ne olur… 


Size bir soru...

Erdoğan,  Hafta sonu yaşanan gelişmelerde Yüksek Seçim Kurulu’nun süreci yönetip yönetemediğine yönelik soruya , "YSK mesela kararı cumartesi de verebilirdi. YSK kararı cumartesi verseydi belki o zaman bu 15'ler olayı olmayabilirdi. Gerek sözde İYİ, gerekse CHP bu zor duruma düşmeyebilirdi" demekle ne demek istemiştir? 23.04.2018 - 20:20

23.4.2018

A. Dursun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder