Genelde soruyorlar, hani nerede söyledi, ne zaman söyledi diye.
Elbet herkesin anlayış düzeyinin aynı derecede olmasını bekleyemezsiniz.
Bu kez de böyle sorular geleceği için, öncelikle konuşmanın ilgili kısmının “tapesini” çıkartarak başlayayım.
Dakika 1:06:30, Genar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu
Başkanı İhsan Aktaş; “Türkiye’deki
milliyetçiler, ırkçı, şiddete dönük milliyetçiler olmadığına göre şu an vatan
için faydalı bir şey gibi görünüyor.
Bir milletin ülkesini sevmesi, toprağını sevmesi, vatanını
sevmesi ve vatanını sevmesinden öte gitmiyor Türkiye’deki milliyetçilik.
Ha, ne zaman bunu aşar da ırkçılığa dönüşürse, o zaman biz
de ona dönük eleştirilerimizi, yani herkes geliştirir.
Bu toplumda zaten aşırı radikal tutumları sevmiyor, öyle bir
özelliği var Türk toplumunun.
Ortalaması yüksek bir toplum ve artık Türk toplumu da, olanı
biteni kavrıyor.
Ben şunu gördüm, işte biz de bunu bu cümleyle de kapatayım.
İşte fay hatları, kutuplaşma, zıtlıklar falan filan çok
hikâyelendiriliyor.
Sanki böyle oluşturmaya çalışılır gibi, yabancı istihbarat
ve Türk devletinin karıştırıcı istihbaratı rol almadıkça, bu Türk toplumunun
bir biriyle kavgası yoktur ve hiç olmadı da.
12 Eylül dönemine bakın, sonraki dönemlere bakın, FETÖ’ye
bakın, işte FETÖ’nün hazırladığı bir GEZİ provokasyonu vardı, yani istihbarat
eliyle düşmanlaştırma olmadığı müddetçe, bu Türk toplumunun kendi içerisinde
bir düşmanlaşması yoktur ve bir kesim de, öteki kesimle savaşmamıştır bu
ülkede.
Bu anlamda da, bizim milliyetçiliğimiz şu an faydalı
milliyetçilik gibi görülüyor" diye açıklama yapıyor.
Kim bu İhsan Aktaş?
2016 Haziran ayının ilk günü, CNN Türk'ten Didem Arslan Yılmaz'ın Gece
Görüşü programında, CHP’li Cemal Canpolat ile tartışması vardı.
Bu programda yaptığı gibi, o programda da sürekli CHP’ye
vurmaya çalışıyor ve yeni anayasayı savunurken,
bu bir rejim tehdididir diye Menderes'i astılar demişti.
Canpolat’ta, "Menderes'i bugün sizinle birlikte işbirliği
yapanlar astılar. Dün Menderes'in idamına evet diyenler, bugün de kendi genel
başkanlarını bir gecede kapının önüne koyanlardır“ dediğinde sesi kesilmişti.
12 Haziran 2014’de Erdoğan Cumbaşkan olunca, yerine
Davutoğlu’nu atamış, 27 Ağustos 2014’te genel başkan seçilmiş, 6 Eylül 2014’te
güven oyu alarak başbakan olmuştu.
5 Mayıs 2016 tarihinde de, yine kendisini atayan Erdoğan
tarafından istifa ettirilmişti.
İşte CHP’li Canpolat’ın sahip çıkamadınız dediği de yaklaşık
2 ay kadar önce, Davutoğlu’nu istifaya götüren süreçte, kendi başkanınıza sahip
çıkamadınız demek istemişti.
Ama İslamcı pişkinliği bu topluma öylesine aşinadır,
öylesine kanıksanmıştı ki, Levent Gültekin’in Erdoğan’ın kazanma sırrını
açıklarken söylediği “utanma duygusunu yitirmek” deyimi, tam da buraya uygun
düşüyor.
Bunları da geçelim.
Konuşmasına dikkat ederseniz, laf ola, torba dola diye
konuşmamış.
Ne diyor Efendi?
“Yabancı istihbarat ve Türk devletinin karıştırıcı
istihbaratı rol almadıkça” diyor.
Yani benim yıllardır söylediğim, Bakan Beşir Atalay ve Vamık
Volkan ikilisinin oluşturduğu, "Başbakanlığa bağlı psikolojik savaş merkezi"
aracılığı ile provokasyonların yapıldığını mealen olsa dahi açıklıyor.
Nitekim hemen ardından, “FETÖ’nün hazırladığı bir GEZİ
provokasyonu vardı, yani istihbarat eliyle düşmanlaştırma olmadığı müddetçe”
diyerek, bu provokasyonun içinde yabancı istihbarat örgütleriyle beraber,
MİT’in de olduğunu iddia etmektedir.
31 Mayıs 2013 günü Gezi Parkı’nda başlayan hareketin olduğu
günlerde MİT Müsteşarı kim, Hakan Fidan değil miydi?
Fidan, Erdoğan tarafından korumaya ne zaman alınmıştı?
693 sayılı KHK ile MİT müsteşarına soruşturma izni artık
Cumbaşkana geçiyor, Milli Savunma Bakanlığı ve TSK'da görev yapan personele
ilişkin istihbarat hizmetleri MİT tarafından yürütülecek deniyordu.
Oysa Erdoğan, başbakanken Fuat isimli MİT mensubuna
soruşturma izni verebiliyordu, peki neden bu yetkiyi kendisine almıştı?
Suriye'nin kuzeyindeki Asifeti Şimal adlı terör grubuyla,
arabuluculuk için MİT müsteşarı Fidan’ın gitmiş olması sebep olabilir miydi?
Şimdi buradan savcılıklara suç duyurusunda bulunuyorum.
Elbet diyeceksiniz ki, ülkede hukuk, adalet, savcılık mı
kaldı?
Kaldı kaldı, kalmaz mı?
Bütün bunlar devletin hafızalarına kaydediliyor, kara gün
kararıp kalmaz.
Elbet devlet hafızası, bu günleri bir gün anımsayacak ve
gereken sorgulamaları yapacaktır.
Üstelik bu günlerde soruşturma yapmayan makamları da mutlaka
sorgulayacaktır.
Benden şimdilik, hafızalarınızda kalması amacıyla, bu kadar
olsun.
Gerisi devlet kurum ve kuruluşlarının görevdir, ben sıradan
vatandaş olarak, beynime yapılan zihin operasyonlarının başarısız olduğunun
bilinmesini istedim, hepsi bu…
16.4.2018
A. Dursun


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder