Nurettin Veren denen canlının konuştuğuna, yazdığına bakın ne diyor?
"...hükümet ve devlet düşerse, Kâbe düşer, Mekke düşer, Kudüs, Şam ve
Kahire düşer, İslamiyet zarar görür..."
Kimse de çıkıp, "Ne biçim konuşuyorsun,
Peygamber gittiğinde Kâbe düşmüş, İslam bitmiş mi ki, Erdoğan Hükümeti giderse
İslam biter diyebiliyorsun, Erdoğan Allah ya da Peygamber midir ki, o düşerse
İslam düşsün, bu nasıl bir akıl hastalığının yansımasıdır"
diyen yok.
Yahu sen daha İslam'ın temeli diye inandığını iddia ettiğin kitaptan haberin
yok.
Bak ne diyor orada.
5/97'de, Cealallâhul ka’betel (Kâ’be’yi Allah yaptı) diyor.
Sen ne diyorsun?
Erdoğan giderse Kâ’be düşer...
Yani "Allah’ta kim, kendi yaptığını korumaktan aciz, onu ancak Erdoğan
korur" diyorsun, bunun farkında mısın?
Yok, "Kur'an yanılmış, yalan söylemiştir" diyorsan, o zaman başka.
Eğer "Kur'an Allah'ın doğrudan sözüdür" diyorsan, öyleyse sen
Erdoğan'ı yeni Allah ya da en hafif tabiriyle Peygamber olarak ikame
ettin.
Bazen çok düşünüyorum.
Bu Fettoş denen şerefsiz, acaba bunlara laf
söylerken haklı mıydı diye.
Baksanıza, akıl hastası çıkıyor, yaranacağım, rant elde edeceğim diye, Allah'ı
reddettiğini açıkça ilan ediyor.
Allah kendi eserini koruyamaz diye iddia ediyor.
Öyleyse diyor, "yeni Allah'a 4 elle
sarılmalıyız" mealinde açıklamalar yapıyor.
Yazık bu millete yazık, 17 yılda hem dünyada hem Türkiye'de ne Müslüman bıraktı
bu haçlı zihniyeti ne de Allah'ın hâkimiyetini.
Bunların Aldatma ve Kandırma Partizanlığı ile dolu, ne kadar hastalıklı yapıya sahip olduğunu ifade ederken bir yazımda konuyla ilgili şu kıssayı vermiştim.
.../...
Peki, milleti kandırmanın tövbeyle kurtuluşu mümkün müdür?
Nedir tövbe ya da tevbe?
128 ve 129. ayetleri Mekke'de, diğerleri Medine'de inen Tevbe suresi, 129
ayettir.
Sureye adını veren 104. ayet olmakla birlikte farklı isimlerle de anılır.
Ancak bu farklı söylemler içinde en çok bahsi geçen Berâe'dir.
Surenin başında besmele olmayışının nedeniyse, Enfal Suresi’nin devamı
olduğu kuşkusunun giderilememiş olmasıdır.
Peygamber tarafından Ebu Bekir, hac emiri olarak tayin edilip Kâ’be’ye yollanır
ancak Tevbe inince bu kez Ali’yi tebliğ görevi
için Kâ’be’ye yollar.
Bekir onu görünce, "Amir olarak mı geldin, yoksa memur olarak
mı?" der.
Ali ise, sadece Tevbe’yi tebliğe görevli olduğunu söyler.
Bayramın ilk günü Ali, Akabe Cemresi yanında ayaküstü olarak “beni peygamber
memur etti” der ve sureden bir bölüm okur.
Daha sonra, 4 şeyi tebliğe memurum der ve şunları söyler.
1. Bu yıldan sonra Kâ’be'ye hiçbir müşrik yaklaşmayacak,
2. Hiç kimse çıplak olarak Kâ’be'yi ziyaret etmeyecek,
3. Müminden başkası cennete girmeyecek, (Bu ifade
Kur'an'a aykırı, çelişkilidir.)
4. Müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar, antlaşma süresinin
sonuna kadar yürürlükte kalacak.
Ancak 3. Maddede söylediği konuda, Kur’an’da çelişki mevcuttur.
Merak edenlere yazının devamı…
Görüldüğü üzere, Müslümanlar neye inandığını bilmediği gibi, neye
inanmadığını da bilmediklerinden, her sakallı, alnı secdeli, takkeli, türbanlı
onlar için artık mü'min sayılmaktadır.
Özetle İslam dini, çarşaf ve kıldan ibaret bir din ekline getirildikten
sonra, Allah ile kandırılmak da bir din olmuştur.
Başımıza gelen felaketler, bizi yöneten akıl hastalarının çoğalmasından
kaynaklıdır.
Daha ne diyeyim, diyen zaten demiş.
35/5'te, la yegurrannekum billahil garur (aldatıcılar sakın sizi Allah ile aldatmasın)
40/4'te ve 3/196'da, la yegurranneke tekallubelluzine keferû fîl bilad (Kâfirlerin
belde belde dolaşması sizi aldatmasın)
Yazık ki 24 Haziran'da yine aldatılacaksınız...
14.5.2018
A. Dursun
Erdoğan'ın siyasi tabutuna çakılan çivilerin izleri...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder