Bütün dinler, bütün devlet yönetimlerinden uzaklaştırılmadıkça insanlık savaşlardan, felaketlerden kurtulamayacaktır. Çünkü dinler açıkça, yaratıcının (Allah, rab, vs…) yasalarının dışındaki ifadelerden oluşmaktadır.
İslam literatüründe Allah’ın evi deyimi büyük çoğunlukla Kâ’be için kullanılmıştır.
Taberani, Hâkim, Beyheki vs... dayanaklı hadislerde, Mescitler, Camiler Allah’ın evidir şeklinde görüşler bildirilmiştir.
Beytullah olarak söylendiği de biliniyor.
Beyt ev demek olmasına rağmen sonuna (ullah) ilavesiyle (Beytullah) Allah’ın evi anlamı da kazandırılmaya çalışılmıştır.
İslam’ın ilk yıllarında Allah’ın münezzeh kavramları karıştırılmamış kabul etsek dahi, ileriki yıllarda bu kavramlar özellikle karıştırılmıştır.
Bunlara güzel bir uydurma da yakıştırmış selef-i salih(Selefin yolu) şeklinde üst üste ilavelerle İslam’dan sapmaların yolu açılmış, yeni din kavramı başlatılmış olmaktadır.
Örneğin; beğenin, beğenmeyin İmam-ı Gazali'den alıntılarla anlatılan çok safsatalara da rastlamaktayız.
Zıllullah (Allah’ın gölgesi), Yedullah (Allah’ın eli) şeklinde uydurmaların da ne yazık ki tevil edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Çünkü fırkalara ayrılanlar öyle sapkınlaşmışlar ki, günümüzde inanç dünyası tamamen bunların cezasını çekmektedir.
Bu bütün inançlarda böyledir.
Adı üzerinde inanç.
Öyle inanıyorsan öyledir.
Peki, ama inandığını söylediğin kaynağa neden bakmıyorsun?
Bakamazsın, çünkü sana birileri onu anlaman için anlatılması gerektiğini söylediler.
Çünkü aklını teslim etmeyi öğrettiler, sen zayıf beyinlisin, az akıllısın diye anlattılar.
Sen de öyle kabul ettin.
Hiç düşünmedin ki, eğer ki inandığım Allah benim için bir şey yaratmış, göndermiş ise, onu anlayacak kadar akıl da vermiştir.
Ancak sen aklını kiraya verdiğin için, kasıtlı olarak yaratılan kavram kargaşasında boğuluyorsun.
Çünkü, sen anlamayacaksın, anlayan aklı evveller bu işten para kazanacak, sen de onların rant kapısını kapatmayacaksın.
İşte tüm dinler budur.
Ranttan öteye gitmezler.
Allah insanları yarattığında kime kulluk edeceğini söylemedi mi?
Hangi kaynağa inanıyorsun?
Hangi kaynak sana anlamadığın bir lisandan hitap ediyor?
Biz bu kitapta eksik hiç bir şey bırakmadık diyen, herkesin anlayacağı dilden gönderdik diyen Allah, neden senin anlamadığın şeyi sana yollasın bre mübarek?
Öylece birilerine teslim olursan işte Orgeneral Başbuğ gibi oltaya yem olursun.
Gelelim Sayın Başbuğ'un yanılgısına.
TSK denen en güvenilir kurum, nasıl olur da böyle insanlar yetiştirebilir anlamak mümkün değil.
Sen bilmiyor olabilirsin, senin danışmanların yok mu?
Allah’ın evi diye bir tabir mi var?
10/87'de, buyuten vec’alu buyutekum kıbleten (evlerinizi kıble kılın) diyecek, sen Allah'ın evi diyeceksin.
Yaşar Nuri Öztürk - Camiler Allah’ın evi değil.
Toplum; belirli bir mevkie gelmiş, hemen her kesimin ne diyecek, ağzından hangi sözcükler dökülecek diye pür dikkat kesilmiş baktığı birinin, bu sözleri sarf etmesini nasıl yorumlar hiç düşündün mü?
Kimsin sen bre Başbuğ, Mücessime, müşebbihe misin kimsin?
Allah’ın evi senin neyine?
Beytülmal'dan Humus peşinde misiniz?
Başka ifade şekli bulamıyorsan bırak, adına başkaları açıklama yapsın da milletin kafasını bulandırma.
İslam bilginizin olması, gerekmiyor.
Fakat bilmediğiniz konuları neden toplumun yüzüne baka baka kullanıyorsunuz?
Ulemalığı birilerinin elinden mi kapmaya çalışıyorsunuz?
Allah’ın evinden ne anlıyorsunuz ki, o deyimi kullanıyorsunuz?
Öfke bir genelkurmay başkanına hiç yakışmıyor.
İşte öfke ile kalkarsanız hem kurumu hem de toplumu yanlış yönlendirirsiniz.
Şimdi ulema atıkları dese ki "Bak, Başbuğ bile Allah’ın evi dedi, haydi her yeri Allah’ın evi ile dolduralım" ne yapacaksınız?
Bu vebali alabilecek misiniz?
Muhammed’in ibadet yeri yapmaya gerek görmeyişini neden açıklamıyorsunuz da Allah’ın evi polemiğine giriyorsunuz?
İslam’da Allah’ın evi yoktur.
Yukarda örnekledim.
İbadet hane vardır.
O hane sizin anladığınız, ifade etmeye çalıştığınız ev haline dönüşürse işte o vakit işgal tamamlanır.
İslamiyet’te tapınak olmayışının nedeni; düzenli olarak sadece orada tapınma yapılmaması içindir.
Aksi halde oralar cami olmaktan çıkar tapınak olur, adına da Allah’ın evi derler.
O zaman evde, çimende, toprakta, balkonda vs... yerlerde ibadet yapılmaktan çıkar, tapınaklar oluşur.
Putperestlikle tanrısal inançları ayıran en önemli fark budur.
Muhammed'in yıktırdığı camilerin sayısını biliyor musunuz?
Muhammed'den daha mı iyi biliyordunuz?
Muhammed neden Allah’ın evlerini yıktırsın?
Örneğin Kuğba köyündeki camiyi yıktırmasının gerekçesi nedir bilir misiniz?
Dedikodu, işe yaramaz insanların bir araya gelişidir.
Bakınız... Muhammed, camileri neden yıktırdı?
"Muhammed, Malik İbni Dahşam ve İbni Adi ile bir haber gönderip camileri yıktırdığı" yazılıdır demiştim.
Şimdi Muhammed'in yıktırdığı yerler Allah’ın evi oluyor öyle mi?
Siz de tescil makamı mı fetva makamı mı oluyorsunuz?
Yahu yeni bir din yaratmaya mı çaba sarf ediyorsunuz da biz anlamıyoruz?
Tıpkı birilerine bir yerlerden gelen talimatlarla yeni İslam modeli görevi verildiği gibi sizlere de yeni bir görev mi verildi?
Yoksa öfke gösterinizin arkasında bir şeyler mi saklıyorsunuz?
Size ne?
Allah’ın evinden size ne?
Siz İslam ordusu değilsiniz.
Askeri Müslüman olan/olmayan birçok unsurdan oluşmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin ordususunuz?
Anlamak istiyorum.
Mümtaz'er Türköne denen cühelanın sözlerinden mi etkilendiniz?
Sizi kim etkiliyor?
Yoksa Türkiye Cumhuriyeti yeni bir İmparatorluğa gidiyor da milletten sakladığınız için sıkıntı mı yaşamaktasınız?
Yoksa Türkiye Cumhuriyeti yeni bir İmparatorluğa gidiyor da milletten sakladığınız için sıkıntı mı yaşamaktasınız?
Bu ne cüret, bu cahil cesaretini nereden, kimden alıyorsunuz?
Bu cehaletinizin arkasında mutlaka birileri olmalı diye düşünüyorum.
Aksi halde TSK dini konularda hiç bir şekilde örnekleme veremez.
Burası İslam cumhuriyeti olmadı.
En azından şimdilik.
Siz de İslam orduları başkomutanı değilsiniz.
Yeni tapınaklar oluşturmanıza Türk halkı seyirci kalmayacak, kabullenmeyecektir.
Mademki Nizam-ı Cedit Ordusu başkumandanlığına soyunuyorsunuz o halde şunları iyi okuyunuz.
Muhammed dahi öyle kafasına göre cami yıktırmamıştır.
Ona geldiği iddia edilen ayetlere delil gösterilmektedir.
Peki ya siz neye delil ederek bu sözleri sarf ettiniz anlamakta hala zorlanıyorum.
Şimdi iyi takip ediniz.
Muhammed neden camileri yıktırmıştır?
Deliller.
(TEVBE/107) Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır:
Zarar vermek için, nankörlük/gerçeği örtmek için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.
(TEVBE/108) Böyle bir mescitte sakın namaza durma! Daha ilk gününde takva üzerine kurulan bir mescit, içinde namaz kılman için çok daha uygundur. Temizlenmek arzusu taşıyan erler vardır o mescitte. Allah, temizlenenleri sever.
(TEVBE/109) Peki, binasını Allah'tan gelen bir sakınma duygusu ve hoşnutluk üzerine kuran mı hayırlıdır yoksa binasını sel artıklarının ucundaki yarın kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı? Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez.
Şimdi burada nerede var ibadet edebilmek için cami, tapınak vb... gibi yer ibaresi?
Ha...!
Biz bilmiyorsak buyurun engin dini bilginizle bize izah edin de öğrenelim.
Siz şu ayetleri örnek gösterebilirsiniz de.
(İBRAHİM/37) "Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını senin kutsal evinin yanındaki, ziraata elverişsiz vadiye yerleştirdim ki, namazı/duayı yerine getirsinler, ey Rabbimiz! Sen de insanlardan bazı gönülleri, onlardan hoşlanır yap. Çeşitli meyvelerle onları rızıklandır ki, şükredebilsinler!"
Ancak bu ayetin hiç bir satırında Allah’ın evi anlamı çıkmaz.
Buradan sadece ibadet yeri anlamı çıkar ki bunu karıştıracak olursanız sonucunu yukarıda özetlemiştim.
(BAKARA/125) Hatırla o zamanı ki, biz o evi insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua/namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık:
"Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin!"
Burada da durum aynı, Kâ’be için söyleniyor.
Hatta alttaki ayetle de pekiştiriliyor.
(HAC/26) Bir zamanlar Kâ’be’nin yerini İbrahim'e şu şekilde hazırlamıştık: "Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler,/kıyama/ duranlar, rükû ve secdeye varanlar için Evim'i tertemiz et!
Üstelikte her ümmetin nasıl ibadet edeceğini de burada belirtiyor.
(HAC/67) Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol aldıran bir kılavuzun ardındasın.
Sonuç olarak Allah’ın evi falan yoktur.
İnananlar için Allah’a ibadet vardır.
Bu ibadetin de öyle evde, barkta, sinemada vs... gibi yerlerde yapılacağı tanımlanmamıştır.
Öyle bir tanımlama olsaydı sizin dediğiniz gibi Allah’ın evi olurdu ve bunlara da tapınak denirdi.
Ne de olsa öfkesine yenilen biri, eğitilmiş bir beyin olamayacağı gibi TSK’nin başında da olamaz.
Olsa olsa Nizam-ı Cedit Ordusu baş Uleması olur.
Haydi İslami bilgileriniz kısıtlı diyelim, o halde sizlere başka kaynaklara bakmanızı da öneririm.
Onlardan da iki örnek vereyim de size olmasa dahi, danışmanlarınıza yol gösterici olsun.
MISIRDAN ÇIKIŞ: Çık.15: 13 Öncülük edeceksin sevginle kurtardığın halka, Kutsal konutunun yolunu göstereceksin gücünle onlara.
MISIRDAN ÇIKIŞ: Çık.26: 33 Perdeyi kopçaların altına asıp Levha Sandığı'nı perdenin arkasına koy. Perde Kutsal Yer'le En Kutsal Yer'i birbirinden ayıracak.
Görüldüğü üzere İslam literatüründe, kutsal ile en kutsal ayrımı yoktur.
Ancak başka literatürlerde…?
Herkes en iyi bildiği işi, TSK ise vatan savunmasını yapsın.
Kalan it sürüsü her nevi tüccara bizler her daim haddini bildiririz.
Yeter ki vatanı savunma görevi bizlere kadar inmesin.
Saygı ile...
27 Ocak 2010
Ahmet Dursun


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder