6 Mayıs 2018 Pazar

Hoş geldin Tek Adam, hoş geldin parti devleti


Bu ülkede faşizm, tek adam rejimi, baskı, aklınıza gelecek, vatandaşın zararına olan hemen her şey, hemen her gün yaşanıyor, bazen de düzenleme yapıyoruz adı altında yasallaşıyor.

Bunu bazı uygulamalardan da görmek mümkündür.

Benzeri tek adamlık döneminin ve parti devletinin delilleri o kadar çok ki, fazla yoruma gerek bile bırakılmıyor.

Biz de yorumsuz olarak, içlerinden en yakın dönemle ilişkin olanlarına bakalım.

Bir de, bu uygulamalar, tek adamlık mı, faşizm mi, neye uygun onun analiz edildiği güzel bir yazıyı da göreceğiz.

7.5.2018

A. Dursun



CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, AKP'nin bugün yapılacak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı İstanbul İl Kongresi için, İstanbul Büyükşehir Belediye otobüslerinin seferber edilmesine isyan etti. 


Tekin, “Parti devletinin en büyük kanıtı bu” dedi. 
Tekin, Sözcü'den Zeynep Gürcanlı'ya yaptığı açıklamada, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan ettiği Muharrem İnce'nin Yalova'daki ilk mitinginin devlet televizyonu olan TRT tarafından canlı verilmediğini hatırlatarak, “81 milyon yurttaşımızın vergisiyle görev yapan TRT, Muharrem İnce'nin mitingini vermiyor. 


Diğer tarafta, devletin tüm olanakları tek bir siyasi parti için kullanılıyor. 
AKP'nin bugün İstanbul il kongresi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin otobüsleri bu kongre için seferber edilmiş durumda. 


Bu durum, parti devleti haline gelmenin en büyük kanıtıdır” dedi. 


Tekin, yapılanların Anayasa'ya aykırı olduğunu da vurgulayarak, Yüksek Seçim Kurulu'nu, tüm siyasi partilerin eşit imkânlardan yararlanmasını sağlaması için harekete geçmeye de çağırdı.
.yenicaggazetesi

Milli Eğitim, Erdoğan'ın mitingi için seferber oldu!
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Şanlıurfa İline bağlı Viranşehir Kaymakamlığı ve Viranşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden, ilçeye bağlı bütün okullara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mitingine katılmalarına dair yazı gönderildiğini söyledi.
“Şanlıurfa mitingine, ilçeye bağlı bütün okulların idarecileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velilerin katılımı uygun görülmektedir” içerikli yazıya sert tepki gösteren Tanal, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a soru önergesi verdi.Öğrencilerin ve devlet memurlarının siyasi etkinliğe zorlanmasının suç olduğunu ifade eden Tanal, şunları söyledi:

“Yazıda aynen şöyle diyor: 25.02.2018 Pazar günü Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingine katılmak ve ayrıca Şanlıurfa gezisi yapmak üzere listeleri müdürlüğümüzde mahfuz; İlçemize bağlı okulların idarecileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velilerinin katılması, müdürlüğümüzce uygun görülmektedir. Makamlarınızca da uygun görülmesi halinde olurlarınıza arz ederim. Yazının altında da İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Viranşehir Kaymakamının adı yazılı. Bu durumu nasıl açıklayacaklar. 

18 yaş altındaki, henüz eğitim çağında olan öğrencilerin, sırf AKP Genel Başkanı’nın mitingi dolu görünsün diye mitinge çağırılması, eğitimlerinden geri bırakılması utanç vericidir.İktidarın bu yola başvurması, ihtiyaç duyması büyük bir utançtır. Yazıklar olsun. Bu artık resmen parti devletine geçildiğinin kanıtıdır. Sayısız öğretmen, siyasi paylaşımları yüzünden işinden oldu. 

Buradan anlıyoruz ki memurun siyasete karışması değil, memurun muhalefet yapması yasak. Okula giden öğrencilerimiz dahi eğitimleri pahasına bir parti mitingine katılmaya mecbur bırakılıyorlar.Kimse bana mecburi değil demesin. 

Şanlıurfa’da bu yazının gittiği hangi okul, bu mitinge katılmama cesaretini gösterebilir? Bu yazı baskı ve tehdit yazısıdır. Mitinge katılmayan idarecileri, öğretmenleri sürecekler mi? Yoksa FETÖ damgası vurup ihraç mı edecekler? Sayın Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingleri dolu görünsün diye yapılan bu uygulama düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırıdır.” yenicaggazetesi

Okullara 'Erdoğan’ın mitingine katılın' talimatı.
27 Mart 2017
Evrensel’den Eylem Nazlıer’in haberine göre okullara gönderilen İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Turgay Akyol imzalı yazıda 50 öğrenci, üç öğretmen ve bir idarecinin miting alanında okullara ayrılan noktada hazır bulundurulması istendi.

‘Kaymakamlık adına’ gönderilen yazıda şunlar kaydedildi: “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 27 Mart 2107 Pazartesi günü (Bugün) saat 17:00’de İlçemiz Kaymakamlık önündeki meydanda halka hitap edeceklerdir. Bu nedenle okullarımızın 50 öğrenci, 3 öğretmen ve 1 idareci ile saat 14:30’da Kaymakamlık önündeki meydanda okullar için ayrılan alanda hazır bulunmaları müdürlüğümüzce uygun görülmüştür. Makamlarınızca da uygun görüldüğü taktirde gereğini onay emirlerinize arz ederim.” evrensel


Parti devleti nedir?
 
21.11.2014

Gökhan Bacık: Parti devleti nedir?

Türkiye’de ezbere doğal olarak yanlış yere kullanılan kelimeler var.


Mesela hemen herkes kızdığına eskiden beri “faşist” der.

Hâlbuki faşizm siyaset biliminde bir tanımı, şartları olan kavramdır. Yani “senin canını sıkan herkes faşist olmaz.”

Şimdiki tartışmalardan biri de Türkiye’nin parti devleti düzenine geçtiği üzerinedir.
Örneğin, Hilmi Yavuz geçenlerde yaptığı bir söyleşide “Demokratik toplumlarda sivil vesayet aslında örtük bir despotizmdir. Despotizmin demokrasilerdeki adı parti devletidir” dedikten sonra Türkiye’nin CHP devrinden sonra AKP ile “ikinci bir parti devleti devri” geçirdiğini söylemiştir.

Peki nedir bu parti devleti?

Partizanlık vatandaşlığın önüne geçer

Parti devletinin olup olmadığını anlamak için ilk bakılacak şey partizanlık meselesidir.
Parti devletinde vatandaşlık adeta işe yaramaz bir statü haline gelir. Önemli olan partizanlardır. Bütün imkanlar partizanlar için seferber edilir.

Partizanlar ihale alır, partizanlar memur olur, partizanlar “meşru vatandaş” olur.
“Ben de normal bir vatandaşım” demek gittikçe işe yaramaz hale gelir.

Kısacası parti devletinde partizanlar 1. sınıf vatandaş haline gelirken normal vatandaşlar da artık durumlarına göre 2. sınıf, 3. sınıf yahut “hain” gibi uygun kategorilere “yerleştirilir.”

Texas Üniversitesi’nden Kenneth F. Greene “otoriter rejimler ancak partizan rekabetine izin verir” demiştir.

Partizan rekabetinde “zavallı vatandaşlar” devlet imkanlarının partizanlar tarafından nasıl pay edildiğini bir dizi film gibi izler!

İstihbarat düzeni ortaya çıkar

Parti devleti bir “istihbarat düzenidir.”

Ancak burada bir şeyi karıştırmamak lazım: Zaman zaman istihbarat örgütleri “siyasi konjonktürden dolayı” her ülkede öne çıkabilir.

Mesela Arap Baharı sonrası bütün Ortadoğu’da bir istihbarat hareketliliği var.


İstihbarat düzeninde ise istihbarat kurumu artık “her politik kararın parçası” haline gelir.


İkincisi, istihbarat düzeninde “üzerinde yoğunlaşılan” ana konu iç tehditlerdir. O nedenle parti devletleri uluslararası olarak “prestij kaybına” uğrarken neredeyse bütün enerjilerini içeride düşman avlamakla harcarlar.

Kaçınılmaz olarak parti devletinde istihbarat inanılmaz derecede siyasallaşmıştır.


Hâlbuki bu çok tehlikelidir çünkü “ordu siyasallaşırsa darbe” olurken “istihbarat siyasallaşırsa iç barış bozulur” hatta bazı uç durumlarda iç çatışmalar bile çıkabilir.


Eski CIA şefi Robert Gates bir konuşmasında “Siyasallaşma istihbarat tarihi boyunca daima var olan bir sorundur” demiştir. Gates’e göre siyasallaşan istihbarat örgütü “delil aramak yerine davasına göre” delil uydurur ve böylece kaçınılmaz olarak “siyasi iradeyi yanıltarak” ona zarar vermeye başlar.

Örneğin 1960’larda Vietnam Savaşı süresince CIA “bazı siyasal pozisyonları korumak için istihbarat işi yapma hatasına” düşünce sürekli olarak Beyaz Saray’ı yanıltmıştır.


1969 yılında iki istihbaratçı –ki bunlardan birisi ünlü Amerikan muhbiri George Carver idi- “kariyer intiharı” yapmayı göze alarak başkana farklı raporlar verince Beyaz Saray bazı büyük hataları yapmaktan ancak vazgeçebilmiştir.

Benzer büyük siyasallaşma hatası CIA’nın Başkan Bush’un Irak’a girmek “sevdasına” destek olmak için “kitle imha silahları” konusunda son derece politize olmuş raporlar hazırlamasıdır.

Ya Türkiye?

Burada yazdıklarım siyaset biliminin ölçüleri.

Peki, Türkiye bir parti devleti oluyor mu? Bu sorunun cevabına herkes “kendi hayatına bakarak” karar verecek. duzceyerelhaber


AK Parti'de büyük tasfiye!
 
Vekillerin yarısı liste dışı kalabilir
05.05.2018

Son 4 seçimde mevcut milletvekillerinin yarısına yakınını değiştiren AK Parti'de 24 Haziran'da da 150’nin üzerinde milletvekilinin liste dışında tutulacağı konuşuluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçen yıl Mayıs ayında genel başkanlık koltuğuna oturması ile birlikte AK Parti’de başlayan değişimin, milletvekilli listelerine de yansımasına kesin gözüyle bakılıyor. AK Parti kulislerinde, 316 milletvekilinden en az yarısının liste dışı kalabileceği konuşuluyor.

Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberine göre, 7 bin 329 aday adayının başvurduğu AK Parti’de, Erdoğan’ın, Özbekistan ve Güney Kore gezisi sırasında da milletvekili listeleri üzerinde çalışma yaptığı belirtilirken, özellikle mevcut milletvekilleri ile ilgili değerlendirmelere ağırlık verdiği öğrenildi. Erdoğan’ın, milletvekilliği için AK Parti’ye davet edeceği farklı isimlerin de olabileceğine dikkat çeken parti kurmayları, yeni Meclis yapısında, daha fazla kadın ve genç isme yer verilmesinin beklendiğini dile getirdi. Milletvekilliği aday adaylığı başvuru ücreti olarak AK Parti’nin kasasına giren para ise 41 milyon 880 bin lira oldu.

BÜROKRATLAR GELİYOR…
AK Parti’nin bazı belediye başkanları ve il başkanlarının istifa ederek aday adayı olmasının yanı sıra, çok sayıda üst düzey bürokratın da AK Parti’yi tercih etmesi, mevcut milletvekillerinin listeye girme konusundaki işini zorlaştırıyor. Mevcut milletvekillerinden 23’ü kendi tercihi ile milletvekili başvurusu yapmazken, Meclis’te 316 sandalyesi bulunan AK Parti’de, yeniden başvuran 293 milletvekilinin de yüzde 40-50 oranında değişime uğrayabileceği belirtiliyor. Kulislerde, bazı milletvekillerinin yerel seçimlerde değerlendirilmesi amacıyla bilinçli olarak liste dışı tutulacağı, 10 civarında ismin ise kabinede görev verileceği gerekçesiyle listede yer almamalarına kesin gözüyle bakılıyor.


AK Parti kulislerinde, 24 Haziran seçimlerinde 150 civarında milletvekillinin liste dışında kalacağına yönelik değerlendirmeler, önceki seçimlerde yaşanan değişikliklere dayandırılıyor. AK Parti, 2002’de Meclis’te 365 milletvekili ile temsil edilmiş, sonrasında yaşanan istifalarla AK Parti’nin 2007 seçimlerine giderken milletvekili sayısı 351’e düşmüştü. AK Parti’de 2007 seçimlerinde 168 milletvekili liste dışı kalmıştı. 2007 seçimlerinde 341 milletvekilliği kazanan AK Parti, 2011 seçimlerinde bu milletvekillerinden 167’sine yer vermemişti. Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanlığında girilen 7 Haziran seçimlerinde 185 milletvekili liste dışı bırakılmış, 1 Kasım 2015’de yenilenen seçimlerde ise 258 milletvekilinden 53’üne listelerde yer verilmemişti. turkiyegazetesi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder