Keşke imkân olsa da, yeryüzünde konuşulan her lisanı öğrensek.
Hiç bir lisana karşı değiliz elbet, lakin kendilerini Yahudi ya da farklı lisan ya da inançlara düşmanlık üzerinden tanımlayanların, hele de İbrani düşmanlığı içinde olanların, neden İbranice kursu açtığını anlamak gerçekten zor iş.
Bakalım ne demeye çalışıyorum.
Ensar vakfı neden İbranice kursu açar da, Türkçe ya da başka lisandan kurs açmaz?
Diyeceksiniz ki, Türkiye'de Türkçe kursunun ne işi var?
Araştırışsanız, bu günün Türkiye'sinde yazık ki Türkçe konuşmayı bilen neredeyse yok denecek kadar azalmış durumda.
Bunları daha evvel dile getirmiştim, o nedenle kısaca geçiyorum.
Ensar, buna itiraz etmiyor ancak vatandaşlardan itiraz epeyce mevcut.
Kısaca bakalım, vatandaşlarca hangi uygulamalarına, nasıl itirazlar da olmuş.
Kardeşlerim, onlar ihanet nöbetlerinde birer-ikişer geberecekler, biz demokrasi nöbetlerinde, vatan müdafaasında evvel Allah “Şüheda fışkıracak toprak sıksan şüheda / Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda, / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” diyecek, yola devam edeceğiz. 10.08.2016
Milletimiz, bu ihanet çetesine karşı net bir tavır alarak üzerine düşeni hakkıyla yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir. 2023’E DOĞRU-YENİ TÜRKİYE VİZYONU Birinci Baskı: 2018
Maddenin ikinci fıkrasında, kişilerin mensup oldukları dini inancın gereğini yerine getirmesinin veya dini ibadet veya ayinlerin bireysel ya da toplu olarak yapılmasının engellenmesi, yaptırım altına alınmıştır. SIRA SAYISI: 559
Bu eleştirilerde haklılık payı var mı dersiniz?
İnsan olarak bakarsanız haklı değiller, herkesin dilediği lisanı öğrenme hakkı vardır diyebilirsiniz.
Fakat kazın ayağı öyle değil.
Ensar'da diğerleri gibi, Kur'an hükümlerinin yeryüzüne hâkim olmasını, insanın manevi dinamiklerini zenginleştirmek, ilmi, fikri ve ahlaki yönden gelişmesine katkıda bulunmayı amaçladıkların iddia etmekteler.
Zira aşağıda Ensar'ın kendi açıklamasında da böyle söylenmiş.
Öyleyse, İslam ve Kur'an açısından bu mümkün mü sorusunun yanıtına bakmalıyız.
Örneğin 3/118'de, 25/18'de, 4/25, 4/144 ve 4/125'te, 60/9'da, 7/3'te, ne veli ne de dost edinilmeyecekleri sıralamış.
Ayrıca özellikle belirttiği, 2/120’de, yahudu ve len nasara (Yahudi ve Hristiyan) olarak ifade bulan ve sounda minallahi min veliyyin ve la nasir (Allah’tan dost ve yardım bulamazsın) tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Daha baskın olarak ise 5/51'de la tettehızul yehude ven nasara evliyae (Yahudiler ve Hristiyanlardan dost edinmeyin) uyarısını, kesin bir dille yasaklıyor.
Kitaptaki emre itaatsizliğin yani küfrün, ne kadar önemli bir vurgu olduğunu anlatabilmek için, 9/23'de, tettehızu abaekum ve ihvanekum evliyae inistehabbul kufre alal imani (imansızlar babalarınız, kardeşleriniz bile olsa) diyerek, çok önemli vurgu yaparak onları dahi dost edinmemelerini emrediyor.
İyi de, hani İslam dostluğu, kardeşliği emreden bir dindi diyebilirsiniz.
Ya da, Kur'an nefreti mi körüklüyor diyebilir siniz.
Bu tamamen sizin anlayışınızla ilgili...
Ancak bilin ki, Kur'an nefret suçlusu olarak dünyada yargılanmaya çoktan başladı bile.
Şunu diyebilirsiniz, ben öyle anlamıyorum ya da ben bu kısmını kabul etmiyorum veya bu kısmını böyle kabul etmiyorum gibi, kendinizi rahatlatacak birçok düşünce ileri sürebilirsiniz.
Elbet bunlar tamamen sizi ilgilendirir.
Ancak Kur'an kaynaklı yaşayacağım diyorsanız, Kur'an bunu açıkça emrediyor.
Sizin ne tercih edeceğinizi bir kenara bırakırsak, Ensar ve benzerlerinin bu uygulamalarının da, Kur’an ve İslam dışı olduğunu söylemekte sakınca olmaz.
Zira Kur'an eğer ki Allah'ın ve tek satırı değişmemiş sözleridir diyorsanız, durum budur.
Yok demiyorsanız zaten size denecek bir şey kalmamıştır.
Benim anlatmak istediğim özet olarak şudur.
Ya Kur'an'a iman edip, nasıl emrediyorsa öyle yaşayacaksınız ya da Invisible Church (Görünmez Kilise)'nin sizler üzerindeki etkisine boyun eğerek, kendileri Müslüman gibi yaşadıklarına inandırılmış, huzur dolu mürİTler olarak yaşayacaksınız.
Diyeceksiniz ki, huzur dolu yaşamak neden zararlı olsun?
Ben zaten öyle bir şey demedim, diyemem de.
Benim söylemek istediğim, günümüz Müslümanlarına İslam diye dayatılanın, İslam olmadığını, kendini Müslüman zannedenlerin de aslen dinsiz (Deist) olarak ama bilinçsiz Deistler olduğunu söylüyorum.
Sonra da AKP'li Külünk çıkıp, "En büyük tehlike Deizm" demesine güldüğümü anlatmaya çalışıyorum, hepsi bu.
Bir de Külünk ve diğerlerinin başına konan lider var, hani Tayyip diye bildiğiniz lider.
İşte asıl bu operasyonların merkezinde Tayyip mi var yoksa o da huzurlu deistler arasında mı, bunu merak ediyorum.
21.5.2018
A. Dursun
Her Türk'ün evine bir ÇİNLİ erkek, AKP'li Metin Külünk Uyuma...
Ensar Vakfı, 45 öğrenciye tecavüz; Erdoğan, "Vakit Ensar Olma Vakti".
Ensar tecavüzü ilk değilmiş, 2008 yılında da tecavüz yaşanmış.
Ensar adeta sapıklar vakfı gibi, eski başkanları da tecavüzcü çıktı.
Ensar'ı suçlayanlara dava açıyorlar, hem de tecavüz mağduru aileler.
Aile Bakanlığında skandal.
Okul ve çocuk bahçesinin 500 metre civarındaki camiler kapatılsın.
İslamcıların oğlancılık hamlesinde son nokta, sakalsız oğlan isterüüüük diye bağırıyorlar.
Tecavüzcü şerefsizler Komünist çıkmış, ya savunanlar? Demek ki Türkiye Müslüman değil.
"Çocuklar tecavüze uğrarken susulmaz" dediğim için kovuldum!
Ensar tecavüzünden, Ankara bombasına bir yol mu var?
Ülkeni ve çocuklarını korumak istiyorsan Arapçadan uzak tut.
ENSAR VAKFI GAZİANTEP ŞUBESİ HAKKINDA ASILSIZ İDDİALARA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
28 Ağustos 2014
Ensar Vakfı; ülkemiz insanının manevî dinamiklerini zenginleştirmek, ilmi, fikri ve ahlaki yönden gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla 1979 yılında kurulmuş ve kurulduğu günden bu güne dek bu amaca ulaşabilmek için çeşitli alanlarda faaliyet göstermiştir. Halen Türkiye genelinde 99 şubesi ile hizmet vermekte olan vakfımız, son yıllarda ise daha kaliteli ve verimli hizmet sunabilmek için bir alanda uzmanlaşma yolunu tercih etmiş, "din ve ahlak eğitimi" ile "değerler eğitimi" konusunu ulusal ve uluslararası düzeyde kendine amaç edinmiştir.
Vakfımızın Gaziantep Şubesi 2013 yılında kurulmuş olup genel merkezin misyonu ve vizyonu doğrultusunda çalışmalarına devam etmektedir.
Bir gazeteye ait internet sitesinde yayınlanan yazıda, Gaziantep'te faaliyet gösteren Genç Ensar Derneği’nin son günlerde gündemde olan terör örgütü İŞİD ile bağlantılarından bahsederken kasıtlı veya kasıtsız Ensar Vakfı Genel Merkezi’ni ve Gaziantep Şubesi’ni adı geçen dernekle aynı kabul etmiş ve haksız ithamlarda bulunulmuştur.
Ensar Vakfı Genel Merkezi, Gaziantep Şubesi ve Ensar Vakfı’nın hiçbir kuruluşunun Genç Ensar Derneği ile maddi, manevi, uzaktan yakından hiçbir şekilde bağlantısı yoktur. Habere ilişkin hukuki haklarımız saklı kalmak kaydıyla bahsi geçen dernekle ilgimiz olmadığını kamuoyuna saygıyla arz ederiz.





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder