25 Mayıs 2018 Cuma

Türkiye'den, 15 Haziran'da Esad'a 30 milyar dolar gidiyor…

15 Haziran 2018 tarihi bayramın birinci günü.

Malumunuz bayramlaşmalar falan yapılıyor.

Ülkemizde 4 milyon civarında olduğu söylenen mültecilerin, 3 milyondan fazlası Suriyeli olduğu yetkililerce söylenmişti.

Tayyip Efendi, babasının kesesinden dağıtır gibi, ABD'nin çıkarlarına hizmet eden Suriyeli mültecileri bize besletirken, 30 milyar dolar harcadık diyordu.

Bu miktara itiraz edenlerde var elbet, lakin musluğun başındaki adam AKP Genel başkanı açılıyorsa, onu yalanlamak için elinde sağlam veriler olmalı.

Nitekim cebimizden alan da kendisi, ABD uşakları için harcayan da.

15 Haziran'da, içlerinde çok sayıda AB ve ABD ajanlarını da barındıran kalabalık, bayramlaşmak amacıyla, her yıl olduğu gibi Suriye’ye gidecekler.

Başka ifadeyle, bizim vergilerimizi ceplerine koyacaklar ve doğruca Esad amcalarının yanına yollayacaklar.

Daha evvel de çokça yayınladım, Suriyeliler başta olmak üzere, her ay ne kadar para verildiği artık kayıtlarda mevcut durumda.

Öyleyse bu paraları orada harcayacaklar değil mi?

Gerçi sokak ortasına sıçıyorlar da, velev ki tuvalete bile gitseler, 3 milyon Suriyeli 1 TL harcasa, al sana bayramın birinci günü 3 milyon TL'lik vergimiz Esad'ın keneflerine akacak demektir.

Günlük 10 TL harcasalar, bayramın birinci gün 30 Milyon TL Esad'a verilmiş olacak.

Bu da en az miktar yani.

30 milyon günlük harcamayı 3 günlük bayram ile çarpınca karşınıza 90 milyon TL Esad'ın kasasına, kenefine para girecek demektir.

Bunların bize maliyeti neymiş, 30 Milyar dolar değil mi?

Demek ki 15 Haziran’da Esad'a 30 milyarlık servetimiz, elini kolunu sallayarak gidecek demektir.

İşin en acı kısmıysa, "madem savaş var nasıl gidiyorlar, eğer savaş yoksa neden dönüyorlar" sorusunun yanıtsız kalmasıdır.

Aslen yanıtı, “Emperyalizm, eş başkanlarına öyle emrediyor” olacak, ancak kime inandıracaksınız, "vara yoğa hamd" edenlere mi? 


Muharrem İnce'nin "70 bin Suriyeli, bayram için gidebiliyorsa, kapatırım kapıyı almam" dediğini anımsıyorsunuzdur.

İnce'ye göre 70 bin kişi gidecekmiş.

Diğerleri ne yapacak?

Yoksa oy kullanmak için dönüşte zorlanırız diye gitmeyecek mi?

Bir de oy kullanmaları kısmı var. 

Deutsche Welle Türkçe'den Burcu Karakaş'ın haberine göre, Şam'dan kaçarak Lübnan üzerinden Türkiye'ye sığınan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Asmaa, "Suriyelilerin Erdoğan'a oy vereceğinin konuşulduğunu duyuyorum ve bu beni biraz hayal kırıklığına uğratıyor. Oy vereceklere ülkemizdeki karmaşık durumda mevcut iktidarın da payının olduğunu anlatasım var" demiş.

Erşahuni olan soyadını değiştirip Muhammed Erdoğan adını alan Türkmen kökenli işadamı ise, Türkiye'de 3 çocuk yapmış, şimdi Bursa 9. Sıra vekil adayı.

Savaş mağduru olmadığını özellikle vurguluyormuş ve "Suriye kimliğiyle konuşmuyorum, ben Türk vatandaşıyım. Suriye kelimesinin kullanılmasından da rahatsızlık duyuyorum, biz Osmanlı'dan geldik, Osmanlı torunuyuz” diyormuş.

Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını beş yıl önce edinmiş.

Düşünsenize, 5 yılda 3 çocuk ve 10 yıl sonra Türkiye'nin durumu ne olacak?

10 yıl sonra çıkıp, "Özerklik istiyoruz" deseler, ne yapılacak, onlara da terörist muamelesi mi yapılacak?

Elbet 10 yıl içinde ne Erdoğan ne Türkiye kalmayacağı için, “Doğu Türkiye'nin sorunu, bize ne” de diyebiliriz, belli mi olur? 


Çocuklarının ve ülkesinin yarınlarını, 3 adım sonrasının hesabını yapamayanlara emanet edenler, sanırım bunu akıllarına bile getirmiyorlar.

Ancak bu gün Erdoğan'a oy verenlerin çocukları, torunları, yarın atalarının mezarına en hafif tabiriyle tükürmeye gidecekleri, bu günden görünmektedir.

Direkt olarak Suriyelilerin, dolaylı olarak da Emperyalizm’ in maşalarının Türk milletine yaptığı kötülüklerin sonucunu görmemize az kaldı.

Lakin bunun sonuçlarına nasıl katlanacağız, işte orası meçhul.

Her neyse, 15 Haziran günü ya da bir gün evvelinden, Suriye sınırındaki mülteci hareketlenmesini TV'lerden izleyecek olursanız, sınırdan gidenlerin mülteciden çok yürütülen ve yürüyen 30 milyar dolar olduğunu unutmayın.

Buyurun, Suriyelilerin millete, devlete katkılarından örnekler...

25.5.2018

A. Dursun




Zengine teskere, fukara askere. Erdoğan YOK diyor, Binali VAR diyor...!

Başkanlık için ne dediler, nasıl döndüler? Kendi seslerinden...

Sandıkların birleştirilmesi daha da genişleyebilirse, TSK Kürdistan'dan çekilsin.

Bir ihanet kanunu daha TBMM'den geçerken, Kılıçdaroğlu kime hizmet için Erdoğan'a sataştı?

Erdoğan, "Fethullah'a teslim olmayan hiç kimsenin, bu ülkede geleceği olmayacak."

IŞİD’e Türkiye’de ne kadar sempati var?

% 300 zam yapılan başka ülke ve buna hamd eden başka halk tanıyan var mı?

Erdoğan, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırtmaktaki rolümüzü ustalıkla oynadık dedi.

Şehitlerimize vara yoğa Rahmet dilemek yüzsüzlüktür.

Sokak ortasına sıçan Arap, bize din öğretemez.

Araplara eğitim, Duş altında sıçmayın uyarılı resimlerle anlatılıyor. Utanç verici durum.

ESMA ŞEHİT OLURKEN, BİLAL İLE SÜMEYYE NE YAPIYORDU?





Adamlardaki rahatlığa bakın, ABD beslemelerine 30 milyar dolar harcıyorlar, sonra da orasını burasını yırtıyorlar ki, 30 milyar dolar gelsin diye.

Bu durum ancak vara yoğa hamd eden bir toplumda hoş görülebilir.


Berat Albayrak müthiş hedefi açıkladı tam 30.2 milyar dolar.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Enerji Verimliliği Forumu'nda açıklamalarda bulundu. Albayrak, konut dönüşümü ve enerji tasarrufunda 30 milyar doları bulan çalışmayı açıkladı.

29 Mart 2018
Enerji Verimliliği Forumu'nda konuşan Bakan Albayrak, "9 milyarlık dolarlık yatırımla hedeflenen 2033'e kadarki kazanım, yaklaşık 30.2 milyar dolar öngörülen unsur. Bu yaklaşık 23.9 milyon ton petrol eş değeri bir enerji tasarrufu demek." dedi. haberpopuler.com

Suriye´de yaşanan savaştan dolayı ülkemize gelen Suriyeliler Şanlıurfa´ın  Akçakale ilçesinde kurdukları baraka türü olan lokantada yapılan aramalarda 400 kilogram kedi etine el konuldu. İş yerleri mühürlendi.


dokuzeylulgazetesi


Suriyelilere 36 milyar TL harcadık
Türkiye, sayıları 3 milyona ulaşan Suriyeli mülteciler için AFAD bütçesinden bugüne kadar 12 milyar dolarlık harcama yaptı. Suriyeliler için toplamda harcanan para altyapı maliyetleriyle birlikte 8 tane üçüncü köprü ediyor. 



yenicaggazetesi



Recep Akdağ; Suriyelilere harcanan para 30 Milyar Dolar...
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Suriyelilere başta AFAD ve diğer devlet kurumları olmak üzere şahıslar, dernekler, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin yaptıkları yardımları üst üste konulduğunda 30 milyarlık dolarlık bir rakama ulaşıldığını belirterek, "Aslında bugüne kadar bunu çok daha detayıyla incelemiş olsak bu rakamların üstünü de bulabiliriz." dedi. gazete2023.com

"Suriyelilere yapılan yardım asla 30 milyar dolar etmez"
Göç uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan "Doğrudan Suriyelilere yapılan yardım asla 30 milyar dolar etmez. Bu yaklaşık 10 milyar dolar civarında görünüyor." dedi.

30 Aralık 2017
Suriye’deki iç savaş 6 yılı geride bıraktı. Savaştan kaçanlara kapılarını açan Türkiye’deki göçmenlerin sayısı 4 milyona yaklaştı.

Savaşın sona ermesi halinde zorunlu göçle Türkiye’ye gelen göçmenlerin büyük bir bölümünün ülkelerine geri döneceği siyasetçilerin açıklamalarına konu oldu. 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Gaziantep mitinginde konuşan Recep Tayyip Erdoğan Suriyeli göçmenlere ilişkin, “Bu kalıcı bir durum değil, bu ilelebet devam edecek bir durum değil” diye konuşmuştu.

Uzun yıllar Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin (HÜGO) müdürlüğünü yapan ve geçtiğimiz aylarda istifa ederek Türk-Alman Üniversitesi’nde çalışmaya başlayan Göç Uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan, Suriyeli göçmenlere ve entelektüel göçe dair açıklamalarda bulundu.
‘TÜRKLER DE BİR YILLIĞINA GİTMİŞTİ AMA 55 YILDIR ORADALAR’
Hacettepe Üniversitesi’nde yıllarca yurt dışındaki Türklerin uyum sorunları ve zorunlu göç üzerine çalışan Prof. Dr. Murat Erdoğan bir ay önce göreve başladığı Türk- Alman Üniversitesi’nde ‘Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi’ni kurdu. Bir yıl içinde Almanya’da da aynı merkezi açıp burada çalışmalarına devam edecek olan Erdoğan Türkiye’nin uyum konusuyla ilk kez Suriyelilerle yüzleştiğini söyledi.

Erdoğan, “Uyum sadece kalıcılık söz konusuysa insanların aklına gelen bir şeydir. Eğer Türkiye’ye göçen insanlarla bir arada yaşayacaksak uyum gerekiyor. Uzun süre devlet Suriyeliler konusunda şunu dedi, ‘Suriyeliler, savaş bitip Esad düşünce gidecek’. Toplumlarda sosyoloji her zaman siyaseti yener. Almanya’ya giden Türkler de bir yıllığına gitmişti ama 55 yıldır oradalar. Türkiye’ye gelen Suriyeliler de ikinci, üçüncü seneden sonra artık buralı olmaya başladılar. Sayılar arttı, her yere dağıldılar ve geri dönüş imkânları da kalmadı” dedi.

‘BİRLİKTE NASIL YAŞAYACAĞIZ ÜZERİNE ÇALIŞMAK GEREKİYOR’
gazeteduvaR'dan Serkan Alan'ın haberine göre; Türkiye’nin Suriyeliler’le ilgili kalıcı uyum politikaları oluşturmaya geç başladığının ve gerekli adımların tam anlamıyla hâlâ atılamadığının altını çizen Erdoğan’a göre “Birlikte nasıl yaşayacağız” üzerine sistemli bir şekilde  çalışılması gerekiyor. Avustralya, Kanada gibi tipik göçmen ülkelerinin tüm hayatı uyum çalışmalarına göre organize ettiğini söyleyen Erdoğan, kalıcı göçmenlere dair uyum politikalarının uygulandığı dünyadaki örnekleri şöyle anlattı, “Bizim gibi ülkeler dışarıdan çok fazla insanın gelmesini istemez. Türkiye’nin göç politikaları sadece Türk soyluların ülkeye gelmesine izin vermiştir. Uyum süreçleri bu yüzden kolay olmuştur. Dünyadaki örneklere baktığımızda Almanya aklımıza gelir. 60’lı yıllarda Türkiye’den işçi talep eden Almanların, ‘Biz Türkiye’den işçi istemiştik onlar insan yollamış’ diye bir sözü vardır. İşçiyi üretim mekanizmasının bir parçası olarak görmüşlerdir. Uçaktan inen insanları havaalanından direkt fabrikaya götürmüşlerdir. Göçen insanlar hayat kurmaya başladıklarında 80’li yıllardan itibaren uyum programı yapmaya başladılar. Bu göçmenler hayatın her alanında eşit haklara kavuştular. Sadece Almanya ile sınırlı değil Avrupa’daki birçok ülkede göçmenler siyasetten spora her alanda görünür olmaya başladı. Bizim de oraya bakmamız lazım. Suriyelilerle oluşan durumda, huzurumuzu bozmamak adına, uyum politikalarını uygulayıp çalışmalar yürütmek gerekiyor.”

‘SURİYELİLER TÜRKLERİN TENEZZÜL ETMEDİĞİ İŞLERDE ÇALIŞIYOR’
Göçmenlerle Türkiye vatandaşları arasındaki gerilimler zaman zaman haberlere konu oluyor. Kitlesel göçlerle gelenlerin işlerini ellerinden alacakları düşüncesiyle gerilimin ortaya çıkabileceğini söyleyen Erdoğan’a göre sayısı 1 milyonu bulan kayıt dışı çalışan Suriyeli var. “1 milyon Suriyeli inanılmaz düşük ücretlerle emek sömürüsü çarkının içerisinde çalışıyor” diyen Prof. Erdoğan, “Türklerin asla tenezzül etmeyeceği işler bunlar.  Herkesin beklentisinin aksine Türkiye’de çok büyük iş kaybı yaşanmadı. Türkler zaten o işleri yapmıyordu. Türkler arasında ciddi bir iş kaybı yaşanmaması Suriyelilerin şansı oldu. İş kayıpları olsaydı nefret çok daha yükselebilirdi. Şimdi ‘sahillerde geziniyorlar etrafa zarar veriyorlar’ tepkilerini görüyoruz. Çok az insan, geldiler işimizi elimizden aldılar diyor” diye konuştu.

‘SURİYELİLERE YAPILAN YARDIM ASLA 30 MİLYAR DOLAR ETMEZ’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriyelilere 30 milyar dolar harcandığı yönündeki açıklaması üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Nereye gitti bu 30 milyar dolar?” diye sorduğunu hatırlattığımız Prof. Erdoğan’a göre ‘Türkiye Hükümetinin en büyük yanlışı dünya kamuoyuna, çok yükün altına girdik biz, imajı çizmek oldu’. Prof. Erdoğan, “Hükümet yetkilileri belirli rakamlar söylediler harcadıklarına dair. Tamam harcadınız ama bunun nasıl harcandığının Türkiye ve dünya toplumlarına açıklanması lazım. Hükümet bunu açıklayamadı. Kemal Kılıçdaroğlu, bu para nereye gitti dedi. Hükümet sıkıştı. Doğrudan Suriyelilere yapılan yardım asla 30 milyar dolar etmez. Bu yaklaşık 10 milyar dolar civarında görünüyor. Dışarıya güçlü görünmek, çok harcama yaptık demek için afaki rakamlar veriliyor” dedi.

‘2019 SEÇİMLERİNDEN DOLAYI HÜKÜMET BU TOPA GİRMEZ’
Türkiye’nin 2016 yılına kadar Suriye sınırında “açık kapı” politikası izlediğini, bu yüzden Suriyeliler dışında 1 milyondan fazla diğer ülke vatandaşlarının da Türkiye’ye geldiğini söyleyen Prof. Erdoğan şöyle konuştu, “Savaş, zulüm varsa  ve insanlar ölümden kaçıyorsa insanları alacaksın ama kontrol edeceksin; kayıt yapacaksın. Hükümet son süreçte bu konunun çok ciddi olduğunu anladı. Fakat kapsamlı ve iddialı bir göç politikasını ortaya koymak için 2018 yılı hiç uygun değil. 2018’de Türkiye’de göçmenlere ilişkin çok radikal kararlar alınmasını beklemiyorum. 2019 seçimlerinden dolayı Hükümet asla bu topa girmez. Dünyada en fazla mülteci barındıran ülkelerden birisiyiz ama seçimlerde mülteciler konumuz dahi olmadı.”

‘AK PARTİ’Yİ GÖÇ PARTİSİ OLARAK NİTELEMEK MÜMKÜN’
Suriyeli göçmenler dışında ülke içindeki göç hareketliliğinin de önemli boyutlara ulaştığını söyleyen Prof. Erdoğan yılda 2.5 milyon Türkiye vatandaşının yer değiştirdiğini söyledi, “AK Parti’yi bir göç partisi olarak nitelemek mümkün” diyen Erdoğan, “Göç eden insanlar çok hırslılar. Başka bir hayata girdikleri için büyük bir motivasyonla geliyorlar. Ben daha iyi yaşayacağım, çocuklarım daha iyi okullara gidecek diyorlar. Bu politik alanda da kendisini gösteriyor” dedi. Bu insanların muhafazakârlıklarından da vazgeçemediklerini, geleneklerini bir şekilde sürdürmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, “Sonra bizler sokaklarda kurban kesen insanlar görüyoruz, ne oluyor kardeşim diyoruz. Türkiye’deki göç hareketliliği kafalarımızda, genelde doğudan  kalkıp İstanbul’a yönelen hareketler olarak kalmıştır. Bu göç hareketliliğinin niteliği çok değişti. İnsanlar on yıldır çoğunlukla Karadeniz’den aşağı akıyor. Birçok kent boşalıyor. Oradan İzmir’e, Bursa’ya yerleşiyorlar. Doğuda ise doğrudan İstanbul’a gelmek yerine Mersin, Adana gibi cazibe merkezlerine yöneliyorlar. Kontrol edemediğimiz için bu süreç siyasi ve kültürel olarak kendi handikaplarını beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.

‘İNSANLAR TÜRKİYE’DE KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSETMİYORLAR’
Son dönemde Türkiye’den yurt dışına doğru göç hareketliliğinin de arttığını söyleyen Erdoğan bunun nedeninin “daha huzurlu ve iyi bir yaşam arayışı” olduğunun altını çizdi. Türkiye’de entelektüel olarak tanımlanan grubun ise güneye doğru indiğini ifade eden Prof. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti, “Son dönemde yurt dışına göç etmek yaygınlaştı. Özellikle akademisyenlere, gazetecilere baktığımızda insanlar kendilerini Türkiye’de yeterince mutlu ve güvende hissetmiyor; yurt dışında yeni alanlar oluşturmaya çalışıyorlar. Uzağa gitmeye gerek yok, benim Hacettepe Üniversitesini bırakıp Türk -Alman üniversitesine geçme sebebim de önümüzdeki  süreçte ailemin yurt dışında  yaşama isteğinden kaynaklandı. Bazı ülkeler bunu ticarete dönüştürmüş durumda, yeni yasaları buna göre düzenliyorlar. Dünyanın her yerinde ülkeler nitelikli insanları kapmaya çalışıyorlar.”


7sabah.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder