29 Mart 2023 Çarşamba

Erdoğan'a has icadı, kader anlayışı da çöktü.

Şu sıradan inanan insanlar için yapılan kader tanımı ya da kapsamından bahsetmiyorum elbet, Erdoğan'ın kendi uydurduğu kader kavramından bahisle söylüyorum.

Hitabet sanatında kitlelere karşı konuşurken hamaseti bol kavramlar kullanmak güzel ama bu kavramları kullanırken, hele de anlamını bilmeden konuşmak insanı olmadık durumlara düşürür.

Zaten anlamını bilerek okuyun, konuşun diyen de Kur'an'ın kendisi, aksi halde "Teramisin, Amphisine, Roche duası" yaparlar siz de ayet diye huşu içinde dinler ve uyursunuz o da ayrı ya neyse.

Konuşmalarına bol hamaset sosu kullandığı için "Allah'ın üzerinde Allah vardır" dediğinin bile farkına varamayacak kadar kindarlaşan Erdoğan, depremi de kader sosuyla karıştırdığından ötürü artık vatandaş illallah çekmişti.

Bunun kendisi farkına varabilecek durumda mı orası da meçhul ama birileri farkına varmış olsa gerek, camına yeni kader tanımı yapsın diye ince metin koymuş okutuyorlar.

Erdoğan ya da camına koyan her kimlerse baktı millet artık yemiyor, seçimlere beş kala derhal kader aldatmasından "U" dönüşü yaptırmışlar ancak söylemeyi unuttukları şey Erdoğan'ın çöken kaderine doğru hızla ilerliyor olduğudur.

Kendi okumasından sesli...

Dakika 4:02 Tabii tehditleri deprem, sel, heyelan, yangın olarak kimi zaman küçük çaplı, kimi zaman 6 Şubat’ta olduğu gibi çok büyük ölüm ve yıkım getiren sonuçlarıyla yaşıyoruz. Hep söylediğimiz gibi tabiatın kendi işleyişine saygılı bir hayat nizamı kurmazsanız, bir gün gelir tabiat hakkı olanı alır götürür. Atalarımız çok güzel söylemiş, dere yatağında akar. Depreme dayanıksız bina yaparsanız ilk büyük sallantıda yıkılır. Dere yatağına bina inşa ederseniz, ilk büyük yağışta sele kapılır. Ormanları korumazsanız ilk büyük yangında varınızı-yoğunuzu kül eder. Yumuşak ve meyilli sırta ev kurarsanız, gün gelir toprak onu yutar.

Şimdi gel de Erdoğan ya da camına kim koyduysa o yazıyı onlara sorma.

Yahu daha dün kader dediğiniz şey şimdi nasıl oluyor da tabiatın hakkı oluveriyor, siz dalga mı geçiyorsunuz?

Sonra devam ediyor...

Ben Rizeliyim, bizde heyelan çok olur. Ve öyle olur ki o çay fidanlarıyla birlikte evinizi de alır götürür. Maalesef geçmişin ihmalleri ve eksikleri yüzünden ülkemizde tabii afetlere karşı hassasiyet taşıyan pek çok yerleşim yeri var. Biz bir yandan yeni yapıların bu gerçeklere uygun şekilde inşasını sağlarken, diğer yandan da mevcut yapı stokumuzu yenilemenin yollarını arıyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmalarıyla 3,3 milyon aileyi, TOKİ konutlarıyla 1,2 milyon aileyi güvenli ve huzurlu evlere kavuşturduk. Kamu binalarını da aynı anlayışla planlı bir şekilde yeniliyoruz. tccb.gov.tr

Camına yazı koyanlar öylesine sinsi, öylesine pervasızca yazmışlar ki, izlerken içim sızladı.

Neden mi?

Şöyle yazmışlar camına, "Ve öyle olur ki o çay fidanlarıyla birlikte evinizi de alır götürür"...

İnsanın aklına hemen, "sen bu satırları okuyana kadar Rize'de yaşadıklarını hiç mi anımsamadın yoksa Rize'de hiç mi yaşamadın? Yaşadıysan ve dediğin gibi evlerinizi alıp gördüğünde size KADER diye mi öğretmişleri de millete kader diye dayattınız? Yoksa siz kader kavramının sadece kalabalıklara karşı kullanılacak hamaset kavramı olduğunu mu sanmıştınız" diye sorsalar ne yanıt verecek, o yazıyı koyanlara Erdoğan bu soruyu bir sorsun bakalım onlar ne diyebilecek? 

Ya da "Hizbullah ile Koalisyon" kurduktan sonra bu kavramları Hizbullah-İlim ya da Hizbullah-Menzil grubuna mı devrettiniz ki artık tabiata dönüş yaptınız?

Yok arkadaş yok, CIA öğretisindeki İslam ile bu işlerin gitmeyeceğini artık onlar da gördü.

Bu ifadeleri çok mu acıtıcı çok mu incitici geldi acaba?

65 yıllık yaşamımda incinmediğim hiçbir siyasi yapı olmadığı gibi son 20 yıllık emeklilik hayatımda da acıtıcı gelmeyen hiçbir parti, lider ve uygulaması olmadı.

Sürekli sordular, "40 katır mı 40 satır mı" diye.

Şimdi de soruyorlar, Kürdistan'mı Şeriat'mı diye.

Anlaşıldı siz olmasanız da 6'lı çete ülkeyi bölecek anladık, aday adaylarının hiç birinde iş yok, hepsinin beslendiği kaynak, onları besleyen el aynı.

Sinan Oğan diyenler var ama boş uğraş, o da ne olduğu meçhullerden sadece verilen rolü oynuyor, o nedenle sahnede.

Biz nasıl size sabrettiysek siz de bu sözlerime sabretmeye Cumhur'un başı olarak mecbur, yaklaşık 2 aydan az kalan seçim sürecinde de mahkumsunuz.

Nitekim her şeyin bir zamanı vardır hatta sizinki müruruzamana uğradı.

Ama ahtım var, sizin yargılanmanızı sağlamayan her kim olursa olsun o ölmeden ölmeyeceğim ki, onun da sonunu göreyim.

Ben öte tarafta hesaplaşmayı kabul eden biri değilim.

Daha birkaç saat önce de asgari ücrete zam açıklaması yapmışsın.

Ne dediysen tersini yaptığı için artık ne dediğinin bir önemi de kalmadı.

3600 gün pirim ödeyen 7500 TL alacak, 10 bin gün ödeyen 8 bin TL alacak adaletinizin taaaaa…

Temmuz’da zam varmış, deme yahu bilmiyorduk gayet güzel ve bedavadan kafa buluyorsun.

Ama senin bilmediğin bir şey varsa o da Temmuz’da sen artık siyasal tarihin çöplüğündeki yerini alacaksın.

Ben 20 yıllık emekliyim, 20 yılda 40 defa hakkımız gasp edildi, hep bunların ve benzerlerinin zihniyetinden kaynaklı olarak, yeter artık be bir sus kardeşim sus artık yahu.

Eeeey basın mensupları, bu adama bir şey sorup durmayın yahu nefretimizi mi kusturacaksınız?

9/8 zimmeten, yurdunekum bi efvahihim ve te'ba kulubuhum, ve ekseruhum fasikun (bir hak gözetmeyenlerin kalpleri dirense de sözlerle sizi razı ederler, onların çoğu fasıklardır)

Öyleyse fasıklardan olmamak için gelecek olanların mutlaka emekliye yapılan bu zulmün hesabını sormaları gerek.

Gerisi artık beni ilgilendirmiyor, hesap sormayanlar da onlarla ortak olacaktır.  

Artık yalana karnımız tok.

Gerisini kendiniz düşünün.

29.3.2023

A. Dursun

 

Behçet Kemal Çağlar'ı bir gün yalan konusu ile ilgili bir seminer vermesi için davet ederler. Salon tıka basa doludur. İçeri girer.

Salondaki insanlara bakarak: '' Seminere birazdan başlayacağız fakat önce bir şeyi öğrenmem lazım. Tevfik Fikret'in son şiiri olan “Yalana Övgü” yü kaçınız okudu? ''

Salondaki insanların çoğu el kaldırır.

Yazar konuşmasına devam eder.

"Doğru yere gelmişim; Tevfik Fikret'in öyle bir şiiri yok."

İyi yalan nasıl söylenir? Bekir Coşkun 

Akılları sıra yeni silmişler ama bir kez yazdınız, ne yapalım unutulma hakkı mı verelim?

TVNET; Hizbullah'ın siyasi temsilcisi HÜDA PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz "gerekirse PKK ile ittifak yapabiliriz" dedi.

 

İnanmayalar yandaşına bakabilir.

TVNET Programlar Müdür Veyis Ateş'in hazırlayıp sunduğu Habere Bakış'a konuk olan HÜDA-PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz, seçimlerle ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. 

"İlkeler bazında anlaştıktan sonra her partiyle ittifaka hazırız." diye konuşan Yılmaz, BDP ile ittifak ise kapıyı açık bıraktı. 90'lı yıllarda Hizbullah ile PKK arasında yaşanan çatışmaları hatırlatan Ateş'in 'PKK ile helalleşmeye hazır mısınız?' sorusuna ise Yılmaz, 'Halkımızın menfaati söz konusu ise olabilir' yönünde cevap verdi. yenisafak

"Devlet arşivlerinde İran'la bağları var" Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'dan HÜDA PAR ifşası.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder