Daha önceki gün YSK rengini çoktan belli etti başlığında, başımıza örülen çorapları yazmaya çalışmış ardından YSK'yı alan Türkiye'yi alır mealinde nelerle karşı karşıya kaldığımızı irdelemeye çalışmıştım.
Fakat o yazının sonunda açıkladığım gerekçe ile YSK yerine başlığı AYM diye tercih edince, kinayem sanırım tam anlaşılmamış olsa gerek ki bazı ilginç yorumlar aldım.
Her neyse, anlayan bize yetiyor.
Anlaşılan o ki, ülkeyi bataklığa sürükleyenlerin elinden ne yargı ne başka bir şey bizi kurtaramayacak.
Milletin azim ve kararlılığına olan güvenimi hiç ama hiç kaybetmedim.
Her ne kadar çaresizlikten dolayı bu görüntüyü ve benzerlerini verenler olsa bile, milletime güvenmekten asla şüphem olmadı, çok kızdığım zamanlar olsa bile.Daha dün Erdoğan, sosyal medya hesabından "En düşük emekli aylığını 7 bin 500 liraya yükseltme kararı aldık" diye müjde vermiş.
Artık biliyoruz ki o hesaba Erdoğan'ın bizzat girip yazmaya ne mecali var ne zamanı.
O nedenle ben de "5500 TL’den az daha fazla alan milyonlar kimin çocuğu, bu ülkenin değil mi? Emekliden hala katkı payı alınıyor yazık yazık. Ne yaparsanız yapın, artık tuz kurtlandı. 18 yıllık emekli olarak hakkım helal olmasın" diye kısa bir yorum yaptım, bakarsınız Erdoğan'a iletirler umuduyla.
Gerçi iletseler ne olur ki, dünyadan haberi olmayan birine mesajın ulaşsa neye yarar?
Fehmi Koru'da son yazısında "Acaba emekliler zam haberinden sonra oylarını kitleler halinde AK Parti’ye yönlendirirler mi" diye sormak ihtiyacı hissetmiş.
Hani bizi duymazlar, duysalar da umursamazlar ama bakarsın ona bir yanıt verirler de biz de durumu anlarız, belli mi olur?
Kardeşim, ekonomik açıdan benim durumum vahim değil ama milletin durumu içler acısı yahu içler acısı.
Yoksullaşan halkın durumuna tanrı bile ağlıyor ama bu soytarılar tanrı adına yaptığını, zamları bile tanrının yaptırdığını söylemekten geri durmuyor.
İşte sana halkın durumu.
Aşağıdaki videoya lütfen göz atın, kırmızı daire içine aldığım kadının feryatlarına kulak verin, rezaletin boyutlarına bir bakın.
Video-Yoksulluğun resmini haykırıyor.Cüppeli'nin de destekçileri arasında olan (HAYDER) yoksul halk ile dalga geçer gibi yardıma kalkışmış.
Nedense yardımın görüntülerini sosyal medyasında paylaşmamışlar ya da ben göremedim.
Her neyse, 2000 öncesi, 2000 sonrası emekli ayrımı bile baştan başa bir zulüm.
Yetmiyor sığınmacılardan almadıkları katkı payını emeklilerden alıyorlar, pırlantadan alamadıkları vergiyi asgari ücretten alıyorlar durum düzelir mi, adalet sağlanır mı?
Bunu laf olsun diye sallamıyorum, belgesi var.
Erdoğan talimat vererek "Suriyelilerden de katkı payı alınacak" dediğinde, emekliden alınıp Suriyeliden katkı payı alınmadığı ispat ediliyordu.
Emekliye tecavüzü zevk haline getirenlerin başındaki isim ise yazık ki Yaşar Okuyan denen ucubedir.
Emekliyi perişan eden Yaşar Okuyan daha sonraları emekliden kesinti yapılacak diye ağlıyor, yine gözümüzün içine baka baka bizimle kafa yapıyordu.
Yaşar Okuyan'a neden ucube dediğimi Mamak Ceza Evinden yeni çıktığım yıllara denk gelen örneği ile sunmuştum.
Şimdi kalkmışlar bana masal anlatıyorlar.
Kılıçdaroğlu'da bunlardan farklı değil.
Tuncay Özkan'ın sosyal medya hesabından paylaştığı o dönemki emekli vaadine bakarsanız, bizimle nasıl dalga geçtiklerini, onların söylediğinin neredeyse birebir aynısını şimdilerde Erdoğan'ın yaparak emekliyle dalga geçtiğini, tek tip emekli yaratma sevdalarının devamının aynı olduğunu göreceksiniz.
Yahu anlamaları çok mu zor yoksa anlatmayı mı beceremiyoruz.
AKP öncesinden beri var olan, AKP ile de varlığını koruyan, bir nevi intibak sayılan aynı işe aynı ücret kuralı neden yok sayılıyor?
İlla çözüm AB/D'den dayatılması mı gerek?
5 bin gün pirim ödeyen 23.3.2023 tarihinde hangi maaşla emekli oluyorsa, 10-20-30 yıl evvel 5 bin gün pirim ödeyen de aynı maaşı alırsa olur biter.
Bunda anlaşılmayacak ne var?
Türkiye'nin yıllık refah payı çalışana yansıtılıyor emekliye yansıtılmıyor, o yüzden de emekli her yeni emekli olanla arası açılıyor, çünkü yeni emekli olan refah payından alarak geldiği için emeklilikte otomatik olarak fark etmiş oluyor, bunu anlayamayan insanların TBMM'de ne işi var, neden onları sırtımda taşıyorum, neden her ödediğim vergiden kıyak maaş alıyorlar da beni duymuyorlar.
Ben dediğim şahsen A. Dursun değil elbet, biz tüm emeklileriz.
Yazık ki 600 canlı türü sırtımıza basa basa bizi temsil ediyor numarasıyla resmen sömürüyorlar, resmen sömürüyorlar resmen.
Tıpkı kurbağa kaynatmaca oyunu gibi, bizimle dalga geçmekten başka işleri yok.
Ülke soyuluyor 600 vekil izliyor.
Aralarında tek tük ses yükselten olursa onların da dokunulmazlığını kaldırıp sesleri kısılıyor.
Bu düzen bitmeli, akıl hastaları, bağımsızlıktan haberi olmayanlar, biat kültüründen beslenenler vekil olmamalı arkadaş olmamalı.
Yettiniz yahu yettiniz.
Kendi çıkarlarınız olduğunda 3 dakikada eller havada, maaşlar artmış ya millet?
Bu soygun düzenini millet artık kaldıramıyor, altında eziliyor, inim inim inliyor ama duyan yok.
Yazık ki demokrasi diye önümüze konan sandıklarda kimler var, kimlere oy veriyoruz haberimiz yok.
Ülkedeki her tür rantı Ankara belirliyor, Ankara kime isterse rantı ona sunuyor.
Diyarbakır, Urfa, Mardin, Bursa, İstanbul vs... 81 vilayetin rantını TEK ADAM Ankara'dan belirliyor, kimse hesap soramıyor.
Bu ülke batmaz da ne olur?
Yerinden yönetime, özerk yönetime son derece karşıyım ve hala da karşıyım ama görünen o ki yerinden yönetimle TEK ADAMDAN yönetim arasında fark yok
Hiç değilse her bölgenin halkı kendi rantını yesin, nedir bu yahu nedir?
Buyurun, damat Selçuk Bayraktar'a İstanbul Özel Endüstri Bölgesi'ne 49,7 hektar ek alan daha tahsis edilmiş.
1607 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı İstanbul'un Esenyurt ve Arnavutköy ilçe sınırlarında olduğunu belirtiyor.
Kayınpeder önce Özel Endüstri Bölgesi olarak ilan ediyor damada bağışlıyor sonra yetmiyor kayınpeder giderayak bir güzellik daha yapıp damada ilave alan bağışlıyor.
Böyle mi söylemeliyiz?
Öyleyse bir kez daha sorayım.
Zavallı emekliye hadsiz zam, soygun düzenine örtü olabilir mi?
Emeklileri bölüp parçalamak kime oy kazandırır hiç düşündünüz mü?
İstanbul Büyük Şehir ve Esenyurt CHP'li ama Arnavutköy AKP belediyesi.
Peki buradan izin alındı mı, buradaki halka soruldu mu, kim kararı verdi?
Hadi CHP seçmenini iplemediniz ya AKP seçmeni, onu da mı iplemiyorsunuz, hani millete rağmen hiçbir şey olmayacaktı, unuttuk değil mi?
Merkezi yönetim yani TEK ADAM kararı ile iş bitti.
Öte yandan Erdoğan'a çiçek veren Türkiye Emekliler Derneği başkanı Kazım Ergün, bu kez da Bakan Bilgin'e içek vermiş.
Ben 18 yıllık emekliyim, bu derneğin başına hep bu isim oturuyor nedense?
Peki Bakan Bilgin ne yaptı da çiçek veriyor?
Onu da Bakan Bilgin'in ifadelerinden anlıyoruz: Ergün, 5 bin 500 liraya yükselttiğimiz en düşük emekli aylığının, bugünkü şartlar içerisinde yetersiz kaldığını söylemiş, bunun içinmiş.
Resmen komedi, tıpkı emekliye % 25'ten % 30'a çıkartılan zam olayının sahnelenmesi gibi, sen-ben-bizim oğlanlar sahnesi yine kurulmuş, oyuncular rollerini başarıyla oynuyor.
Kısaca Osmanlı Mehter Takımı dersem bilirsiniz, iki ileri bir geri…
Bizde petrol fiyatları da aynen böyle, iki ileri, bir geri.
Ehliyetsiz olarak 1974'ten beri, ehliyetli olarak da 1976'dan beri araba kullanırım.
Tarih sadece aptallar için tekerrür edermiş, yıllarca bizdeki tarih hep tekerrürden ibaret oldu ve asla bir depo için aldığım fiyatla ikinci depoyu dolduramadım.
İki gün önce fiyat geriledi diye depoyu fulledim bugün yine zam gelmiş.
Dünyada petrol fiyatları sürekli düşüyor, 22.3.2022 tarihinde Brent petrolün varil fiyatı 74,69 dolar, Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 69,08 dolardan yani düşüşle satılıyor ama bizde bir türlü düşüş kalıcı olmuyor.
Hani Cahil kesimden oy alıyoruz diyerek sirkatini cehaletiyle kapatmaya çalışan Taner Yıldız vardı anımsarsınız, işte o Taner Yıldız bizdeki petrol fiyatlarının dolara bağlılığından ötürü zamlandığını söylüyordu.
2014 yılında “Ham petrol fiyatlarının arttığını görüyoruz. Ham petrol fiyatlarının artması Türkiye’nin maliyetlerinin arttığı anlamına geliyor"; 2015 yılında "Dolardaki, paritedeki her artış bizim maliyetlerimizi, ham petrol kadar hatta zaman zaman daha fazla etkiliyor" diye masallara sarılıyordu.
İşin özeti, biz eşek oldukça semer vuran çok olur.
Ne olursa olsun, bu soygun düzeni derhal bitirilmelidir.
Aksi halde ülke parçalanmanın eşiğini çoktandır geçmiş durumdadır.
Bakın Nasuh Mahruki Videoda 12-13 milyon sığınmacı diyor?
Sosyal medya hesabından da açıklamalar yapmış.
Yeri gelmişken; Yavuz Ağıralioğlu denen bir canlı türü var.
Çıkmış TBMM'de konuşuyor ve "Kurduğumuz masada bize pusu kuruldu" demeye çalışıyor.
Yahu sen koskoca bir ülkenin içinde Türk, Kürt, Laz vs… dahil Müslüman olmayanlara pusu kurmuştun, unuttuk mu?
Her neyse, zaten onun da Cumhur Koalisyonuna geçeceği söylentileri yayılmaya başladı bile.
Tanrı varsa eğer, sonumuzu iyiyle buluştursun demekten başka çaremiz kalmadı gibi.
Nefret etmeme asla tasvip etmememe rağmen, soygun düzeni mutlaka değişmeli diyerek oyumu hükümet dışındakilere vermeyi şiar edinelim, zira Hablemitoğlu'nun deyişiyle Başka Türkiye yok.
Resim... Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Hz. Ali.
2/171: sağır, dilsiz ve kördürler, onlar (la ya'kılune) akıl edemezler.
59/13: entum, rehbeten min allahi eşeddu. (Siz, korku açısından Allah'tan şiddetlisiniz)
23.3.2023
A. Dursun




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder