CIA'nin "Çevreme Duyarlıyım" oyunu oynandığı için İşgalci güçleri görmemiz perdeleniyor.

Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 101. yıl dönümü kutlanıyorken, akıllarda kalan Milli kavramının Eğitimden çıkartılma çabasını anımsayalım istedim ancak bir vatandaşın ilginç sorgusunu da yabana atmayalım diyorum.

ÇEVREME DUYARLIYIM DEĞERLERİME SAHİP ÇIKIYORUM PROJESİ İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ

ÇEVREME DUYARLIYIM, DEĞERLERİME SAHİP ÇIKIYORUM PROJESİ UYGULAMA USUL VE ESASLARI 2023

ÇEVREME DUYARLIYIM, DEĞERLERİME SAHİP ÇIKIYORUM PROJESİ TANITIMI. Giresun

ÇEVREME DUYARLIYIM DEĞERLERİME SAHİP ÇIKIYORUM PROJESİ-PEYGAMBER DUALARI-ESRA DOKUMACI

Narlıca İmam Hatip Ortaokulu Değerler Kulübü.

Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum projesi kapsamında öğrenciler, huzurevini ziyaret etti.

ÇEDES'te görevlendirilen çocuk istismarcısı müftü tutuklandı, gericiler savunma yarışına girdi

Oğlancı ve lezbiyen liseler istendi.

Bütün arkadaşlarımın, Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Yukarıda değindiğim vatandaş konusu, ABD'nin USS Gerald R. Ford Uçak Gemisi'nin Türkiye'de ne işi olduğunu şüphelendiği için sormuş ve depremlerle ilişkilendirmiş.

Hani şu Selçuk Bayraktar'ın görüntü verdiği, Antalya'ya gelen uçak gemisi var ya, işte o gemi.

TCG Anadolu'yla birlikte tatbikat yapacaklarmış.

Bence vatandaşın sorgusu güzel bir şey ancak neden depremle ilişkilendirdiğini anlayamadım.

Belki de asıl görülmesi gerekenlerin saklanması için depremle ilişkilendirmesini tercih etmiş olabilir, şahsı tanımadığım için onun şüphesi kadar benim de şüphemi dile getirmem gerek diye düşündüm.

Bana kalırsa CIA'nin yarattığı Yeni Allah (Yeni Türkiye) nasıl hamleler yapacak, Şeri Anayasa nasıl hazırlanacak, SADAT'ın KaçAK Saray'ın haberi olduğu halde hazırladığı anayasa mı yoksa KaçAK Saray dehlizlerinde beslenen Fettoşçuların hazırladığı yeni Anayasa'ya destek için mi geldi sorgulaması yapmak daha uygun olurdu diye düşündüm.

Nihayetinde 2011’de Yeni Anayasa yapılmazsa Türkiye İşgal edilebilir demiştim, sanırım vakit geldi, yoksa millet bu kadar yoksulluğa neden itilsin, emekliler özellikle de 2008'den bugüne her 6 ayda bir aldıkları zamla neden ölüme daha yakınlaştırılsın?

TRT'nin arşivlerinden...

Şeref yoksunu akİT

Türk Milleti'nin 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun.

Nice 30 Ağustoslara...

30.8.2023

A. Dursun

Kemal Kılıçdaroğlu, Fatih Erbakan ve Pervin Buldan Büyük Taarruz ve Atatürk’ü anmadı.

Bu ilave MEB’in ÇEDES uygulaması rezaletlerle anılmaya başlanmasının üzerine sayfaya sonradan aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

Kindar ve dindar gençlik, kindar ve dindar atalardan mı gelir, kindar ve dindar eğitime mi tabidir?

Bu sorunun yanıtını herkesin kendisi verebilmesi mümkündür ancak bu konuda yönlendirme yapmak yerine, özgür irade ile karar verilebilmesi açısından aşağıdaki başlıklara göz atmak yeterli olur kanısındayım.

Bilişsel çelişki-Bilişsel uyumsuzluk diye bilinen, Leon Festinger isimli Amerikalı sosyal psikoloğun tanımına bakmak gerek.

Tanıma göre kişilerin kararlarının belirleyiciliği inançlarıyla ilgilidir ki inancın nasıl tanımlandığının hiç önemi yoktur.

Tüm inanç sahipleri inançlarıyla çelişen her şeye tepki göstermek, onlara savaş açmak eğilimi içindedir ki, bu istemeseler de inançlarının bir gereği, zorunluluğudur.

Az bile olsa düşünebilen insanlar kendilerini hatalı davranışları karşılığında haklı çıkartmak konusunda hayli ısrarcıdırlar, bu ısrarcılık insanın yapısı gereği olduğundan içlerindeki çatışmayı aza indirgemek, haklı ve aklı olanı değil inançlarının gereğinin kendisine yaptırdıklarını haklı kılabilmek için yaptıklarının abartılacak bir şey olmadığı öğretisi üst seviyede kendisine zerk edilir ki vicdanın yerini din, empatinin yerini nefret alabilsin.

Böylece kendilerini öğrenilmiş çaresizliğin ezikliğine bırakarak vicdanını susturmayı başarırlar.

Bu başarı öyle ki, kendilerini diğer insanlardan daha üstün görmeye sürükler ve başkalarının da kendileri gibi davrandıklarında huzura kavuşacaklarına inanmaya başlarlar, bu da ileriki yaşamlarında ailesine, çocuklarına, çevresine karşı şiddet sarmalına dönüşür ve bu şiddete karşı hiç tepki yokmuş gibi duymazdan, aldırmazdan, umursamazdan gelir.

Bu yöntem toplumsal çatışma ve uyumsuz yaşamlarında aynaya hiç bakmadan yani gerçeklerle hiç yüzleşmeden yaşayarak kendilerinin ne kadar haklı olduğu konusunda yine kendilerini kandırmaya devam ederler.

Kendilerini kandırırlar ancak sürekli söyledikleri şey şudur, "inançlarımızın gereğini yapıyoruz".

Öyle ki, dünyadaki yaşanan hızlı gelişime, ilerlemeye kendilerini kapatırlar.

Tek kaynaktan beslenmeye başlarlar, bilgi artık onlar için değersiz, inanç ise ölünecek kadar kutsaldır ve daha ötesi öldürecek kadar da kutsallaşmıştır, ilk aşamadaki saldırgan tavır ya da girişimlerinin yegâne nedeni kendisinin görüşlerini çürütmek isteyenler olsa bile daha ilerideki şiddet ve ölümcül girişimleri inançlarının gereğini yapamadıkları için kendisine karşı olanlar, engel olanlardır.

Yaşayan her yeni gelişim, öğreti ve sair bilgiler inançlarımızla çelişiyorsa, karar mekanizmalarımız inançlarımızla çelişen hiçbir şeyi kabullenemiyor, kesin ispat edilmiş olsalar bile, bu değişimin aşırı zor olduğu için ÇEDES denen proje bu sistemi pekiştirmek ve cehaletin yaygın kılınması için vurulmuş en keskin balta haline getirilmek istenmektedir.

Henüz öğrenme çağındaki bebekler, aileleri, ülkeleri ve gelecekleri açısından ölümcül derecede tehlikeli, ÇEDES denen bu projeyi dayatmak isteyenler açısından da bir o kadar ölümüne uygulanmalıdır, aksi halde amaçlanan işgal başarıya ulaşamaz olur.

ÇEDES projesinin ülkemize nasıl tehlikeleri getirdiğini görebilme yetisini kindar ve dindar nesil hedefleyenlerin anlamasını beklemek bir lüksten öte ihanete çanak tutmaktan başka anlamı yoktur.

O nedenle aşağıdaki bağlantılar konu hakkında fikir sahibi olmanız için sunulmuştur.

A. Dursun