Terör örgütleriyle pazarlık konusunda defalarca yazdım, Türkiye'nin terörist diye gördüğü örgütleri, mahkemelerin onlar hakkında verdikleri kararlarıyla birlikte yazdığım yazılara engel getirildi.
Bütün bunlara rağmen yine de haykırıyorum, "Video-Hizbullah’ı TBMM’ye taşıyanlar Millî Yas ilan edemez" diyorum, bu günkü TBMM'nin ne yerli ne de milli olmadığını düşünüyorum.Bu konuda HSK'ya, Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla erişime engellen yazım ve dahi sayfam hakkında suç duyurusunda bulunuyorum başlığında ilavelerle birlikte açıklamalarda bulundum ama yazık ki Türk halkının duyarlılığı kadar siyasilerin, yetkililerin, sorumluların duyarlı olmadığı son şehit haberlerinde tekrar ortaya konulmuş oldu.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bir daha okur musun?
ZEKERİYA YAPICIOĞLU (Devamla) – Aynen okuyorum, bakınız: “Olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir.” diyoruz, tamam mı? Siz eğer… (CHP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) TBMM
Hizbullah lideri TBMM'de meydan okuyarak eyalet istedi.
PKK'da Hizbullah gibi Anayasa'nın ilk üç maddesini değiştirerek Eyaletleşmek, federasyon istemiyor mu, o nedenle terörist demiyor muyuz, Mehmetçik bunları yok etmek için şehit düşerken bunlar iktidar ortağı yapılmadı mı, oy verirken eli titremeyenler Mehmetçiğe "ŞEHİT" derken yüzünüz kızarmıyor mu?
TBMM’de Ümmet-i Kürdistan’ı Terör örgütü Hizbullah 85 milyonun gözünün içine baka baka dayatıyor, Milliyetçiler uyuyor, CHP genel başkanı uyuyor, Emperyalistler ellerini ovuşturuyor, Türkler suya bakmaya devam ediyor.
PKK az mı gelmişti ki Hizbullah’ı TBMM’ye soktunuz eeeeeey Milliyetçiler, size soruyorum size.
Erdoğan, ülkeyi Eyaletlere böleceğiz, Lazistan, Kürdistan vs... bunların hiç biri kayıp değildir demesine rağmen oy verirken hiç mi ürpermediniz?
AKP'nin ortaklarından Hizbullah lideri çıkmış TBMM kürsüsünde bölünmeyi istiyor, Eyaletleşmeyi istiyor ama her fırsatta Milliyetçi hamaseti, tek vatanı, tek bayrağı savunmaya çalışıyor rolü artık tutmuyor.
Anayasa'nın ilk üç maddesine göz dikenlerin PKK ve Hizbullah olduğunu bilen siyasetçiler ağızlarını açamıyor, ne Bahçeli ne Erdoğan ne Özgür Özel ne de diğerleri.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargı Reformu Strateji ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısı katılımı sırasında "Anayasa'nın üçüncü maddesi açıktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Değiştirilemez maddedir. Bu maddelerin tartışılması söz konusu olamaz" demiş demeye de amaç nasıl hasıl olmuş dersiniz?
Madem öyledir, Anayasa'nın ilk ç maddesine milletin gözü önünde meydan okuyanları TBMM'ye neden taşıdınız?
Yoksa Anayasa'nın üçüncü maddesini değiştirme teklifi yapacaksınız da meclise taşıdığınız teröristleri toplumu alıştırıp ısıtması için mi görevlendirdiniz, öyleyse toplumu neye alıştırmaktadırlar?
Yoksa hırsızlarla yapılan ortaklıkla talan olan bütçeden yaklaşık 13,5 milyon emekliye %38 zam, 2,5 milyon emekliye % 50'lik zamla 13,5 milyonu ölüme terk edeceğinizi mi örtmek istediniz?
Nedir bu milletin çektiği, sürekli önüne tehdit unsuru olarak sürdüğünüz teröristlerle ortaklığınız var mıdır, neden bunları unutmamızı istemektesiniz, çıkarlarınız nedir?
2024 seçimlerine şunun şurasında 94 gün kalmış durumda ve hala İBB adayını Erdoğan açıklayamadı, tıpkı dalga geçtiği Kılıçdaroğlu durumuna düştü.
Ortalıkta Vali Yerlikaya söylemi dönüp durmaktadır.
Belki de Ali Yerlikaya'ya bazı operasyonları yapma talimatı vermeleri muhtemel İstanbul adayını hazırlıyor olmalarıdır ki bu operasyonlar hırsızlıkla, soygunla çökertilen ekonomi altında inleyen başta emekli ve çalışanlarımızın oylarını almak için göz boyama taktiğinden başka ifadesi yoktur.
Neden göz boyama diyorum?
Öcalan’ın 9 Ekim 2009'da avukatları aracılığıyla Kürt Sorunu çözümüne ilişkin AKP açılımının tıkandığını söyleyerek bir iyi niyet girişimi olarak PKK gruplarının Türkiye'ye gelmesini istemesi üzerine 19 Ekim 2009 tarihinde Avrupa ve Irak'ın Kuzeyinden üç grup Türkiye'ye girdiğinde onlarla kim ilgilenmişti?
Hatta gazeteciler Habur'dan Sokulmayınca gece vakti Peşmerge çayıyla ısındı haberleri yapılmıştı ve gazeteciler Şırnak Valisinden yardım isteyince onlarla ilgilenen kimdi?
14 yıl önce sınırlarımızı kalbura çevirilerken Şırnak Valisi olan, 14 yıl sonra "SINIRLARIMIZ KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR" diyen bugünün İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'dan başkası değil elbet.
Ne oldu şaşırdınız mı?
AKP iktidara geldiğinde doğanlar bugün askerlik yapıyorlar, o gün 10 yaşında olanlar ise bugün 30 yaşındalar ve 10 yaşındaki çocuk siyasetten ne haberi olacak, demem o ki unutulma hakkı ile hafızalarımızı zaten sildiler ama bugün 30 yaşında olanlar bile Habur Sınır kapısında çadır mahkemeleri kurup o çadırlarda PKK'lı teröristleri affedenlerin CHP olduğunu sanmaları gayet normaldir.
Düşünsenize 19 Ekim 2009'da teröristlerle anlaşma yapıldığı gün doğanlar bile bugün 14 yaşında, okumaktan aciz bir toplumda kime ne anlatacaksın kardeşim?
Oslo vardı OSLO, unuttunuz mu acaba?
Türkiye ve IKBY (Irak'a bağlı özerk Kürdistan Bölgesel Yönetimi) arasındaki Habur Sınır Kapısı'na alternatif olarak inşa edilmesi planlanan Ovaköy'ün Irak tarafı, AA ekibince görüntülendiğinde tarihler 3 Kasım 2017'yi gösteriyordu, yani diğerlerine göre daha dün sayılır ama yasadışı olmadığı halde bunu bile anımsayan neredeyse yok.
Diyeceksiniz ki yasadışı olan çok mu anımsanıyor?
Elbet o da ayrı bir sorun, çünkü millet ne kadar fakirleşirse o kadar ezilir, ne kadar ezilirse o kadar teslimiyetçi olur ve sonunda bu cendere zulüm krallığını ilan ettirir ki yaşadığımız günler bunun neredeyse tam ispatı.
Baksanız soyguncular ve ortakları kamu ihalelerinde liste başı çıkıyor, yanlış anlaşılmasın sadece AKP değil MHP ve CHP'li belediyelerden de ihaleler aynı şekilde peşkeş çekiliyor.
15 Temmuz darbesinin Finansörü BAE'dir dedikten sonra Soylu'yu yalanlar gibi görevden alanlar BAE ile muhteşem kalkınma hamlesi ilan ediyor ve adına 1. Dönem JETCO Protokolü dedikleri bir deklarasyon yapıyorlardı.
Adından anlaşıldığı üzere henüz ilk kez yapılmış, bilmek istediğim ise şudur, bu deklarasyonun devamında kamu ihaleleri yeni mafyaya pardon darbecilere mi verilecektir öğrenme hakkımız da yazık ki elimizden alınmış durumda.
Ola ki yetkisiz bırakılan Sayıştay bir yanlışlık icabı görür de ifşa ederse ya da dürüst gazeteciler ortaya koyabilirlerse bakarsınız kamu kaynaklarının yeni sömürgesi kim anlayabiliriz ama iş ne kadar işten geçmiş ne kadar soyulmuşuz öğrendikten sonra ne olur ki?
Akkuyu bile Rusya'nın diyen şu Fettoşçu dedikleri çocuk bakarsınız yeni mafya ihalelerini de yazar belli mi olur?
Ne de olsa halihazırda KaçAK Saray dehlizlerinde pamuklar içinde sarmalanmış durumdalar.
Hiçbiri babamdan miras kalan partiler değil, soysuza soysuz, hırsıza hırsız demeyi bilmeyen millet ezilmeyi hak etmiş demektir.
İçlerinde sadece CHP var ama o da karakterden yoksun insanların işgaline uğramış durumda, o nedenle destekleyemiyorum çünkü Atatürk'ün tek bir çivisi kalmadı ne var ne yok söktüler.
İnönü ile başladı Ecevit ile devam etti Baykal ile üst aşamaya sıçradı Kılıçdaroğlu ile dibe çakıldı ve sırada Özgür Özel ve onun da Bilge Kral söylemi ve ziyaretiyle ihanete ortaklığı var.
Ö. Özel'e az aşağıda değineceğim ama siyasilerin aymazlığı yüzünden geldiğimiz son noktanın yerle yeksan olmaktan başka bir anlamı yok.
Siyasilerin palavralarından bıktım, her şehit haberinde ayrı masal anlatıp duruyorlar ama sorumlular nedense TRT'de müzik programlarında inleyen nameler eşliğinde milletle dalga geçmekten ötürü ayrı bir zevk aralığında yaşadıkları da görülüyor.
Basın ne alemde derseniz birkaçına bakalım.
Sızdırma mıdır toplumu alıştırıp-uyuşturma operasyonu mudur bilmem, bildiğim tek şey nasıl ki parası olana teskere veriliyorsa asgari ücretliye de sadaka veriliyor ve emekli ölüme sevk ediliyor, tıpkı şehit evlatlarımızın aileleri gibi toplumun büyük kesimini sömürenlerin bildiği tek şey hamaset.
Bu hamasetin kaybedenleri sürekli olarak şehit aileleri, emekliler, asgari ücretliler, çalışanlar oluyor ama kimseye bir şey hissettirmiyorlar, nasıl mı?
Asgari ücret yılda bir kez yapılıyor diye asgari ücrete yapılan zammı yüksek tutup emekliye yapılanı onun yarısından az veriyorlardı.
İlk 6 ay emekli ezim ezim ezilirken ikinci altıncı ayda belki zam oranına yetişiriz diye beklerken bir de bakıyorsunuz Cumhurbaşkanı başta olmak üzere asgari ücretlere de ikinci kez zam emeklilerle beraber yeniden veriliyor olmuştu.
Bu rakam öylesine korkunç fark yaratmaya başlamıştı ki örneğin 20 yıl evvel emekli olan ben 3,47 kat asgari ücret karşılığı ile emekli olduğum halde 2024 muhtemel zammı sonrası tek asgari ücreti bile alamayacağım ve korkarım ki 2024 ikinci yarısı Temmuz 2024'te emekliye verilecek zamla beraber asgari ücret ve Cumhurbaşkanı maaşlarına ikinci zam verilir ve biz emekliler tamamen toprağın altına sokuluruz.
Bakan Şimşek'e İngiliz Mehmet diyen KaçAK Saray Baş danışmanını o vakit çok kötü eleştirmiştim, şimdilerde Merkez Başkanı'nın da milletle dalga geçtiğini ve İngiliz Mehmet diyenlerin ne kadar doğru tespitler yaptığını da görünce vay anasını diyorum, biri kimler yönetiyor, kimleeeeeer kimlerle demekten yoruldum yoruldum.
İşte milletin evlatları ağlayarak soruyor,
Bunu durdurabilecek olan ne Özgür Özel ne Erdoğan ne Bahçeli ne de bu günkü TBMM'dir.
Bunu durdurabilecek tek güç milletimizin aziz iradesi ve üstün sağduyusu ile alacağı karardır.
Bunun için denenmemiş tek liderin Özgür Özel olduğunu sananlar yanılmaktadır, PKK ile iş birliği yapanlar geçmişte kimlerse bugün de onlardır ve gelecekte de onlar olacaktır, sadece isimlerinin değişmiş olması sizi aldatmasın.
Öcalan'ın özgürlüğünden bahsetmeyi engelleyenler ne kadar samimidir derseniz kıyas imkanlarınız da mevcut elbet, yeter ki kıyaslamayı tercih edin.Hizbullah'ı TBMM'ye sokanlar, Hizbullah ile Öcalan'ı besleyen kirli ellerin aynı olduğunu bilmiyor mu, hadi bilmesin o vakit KaçAK Saray'ın karanlık dehlizlerinde Fettoş Efendi'sine methiye düzenleri de mi bilmiyor?
Buna rağmen Asil milletimizin bağrından çıkan soylu ordumuzun, terörün tüm unsurlarını ve sebep olanlarını da ortadan kaldıracağına inancımız tamdır.
47/4'te, yeşaullahu lentasara minhum (Allah dileseydi onlardan intikam alırdı) diyor ve 85/8'de ve ma nekamu minhum illa en yu’minu billahil azizil hamid (ve onlardan aldıkları intikam, sadece aziz ve hamid olan Allah'a iman ettiklerinden) dolayı diyor ve dahası da var, CIA öğretisinde söyledikleri Yeni Türkiye (Türkiye Yüzyılı) ile yarattıkları toplum adına mı demeç vermiştir bilmek gerek, zira 54/44'te de Em yekulune nahnu cemiun muntesir (Yoksa "Biz, intikam almağa gücü yeten bir topluluğuz mu diyorlar) diye soruyor.
Oradaki muntesir (muntesirun) yardımlaşan, namağlup anlamlarına da gelir ancak buradaki anlamı intikam olarak verilmiştir.
Bunu nereden anlıyoruz derseniz bir sonraki kısımda (54/45) se yuhzemul cem’u (hezimete uğratılacak) demesinden ötürü intikam anlamını almıştır.
Öyleyse kendisini her fırsatta ritüel olarak dahi olsa Müslüman gösterenlerin göreve getirildiği iktidarda bu bakan ne demeye çalışıyor, ağzından çıkanı kulağı duyuyor mu, hangi toplumun intikamını alıyorlar, kimin adına intikam sahipleri olmaktadırlar, intikam aldıklarınız ya da kimler adına intikam aldıklarınız varsa bu milletin bilme hakkı vardır.
Hizbullah ve KaçAK Saray dehlizlerinde beslenenlerin söylemlerine tekrar bakacak olursak, Bakan Efendi'nin intikam alma söylemlerinin açıklanmaya muhtaç olduğu ortadadır.
Başka bir sorun da Şehitlere kahraman denmez, denemez.
Örneğin Kur'an'ın hiçbir sayfasında doğrudan kahraman sözü geçmez ve Tevrat’ta bile 2 yerde geçer.
YARATILIŞ KİTABI: Yar.6: 4 İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi. Dip Not "Nefiller": İbranice "Düşmüş kişiler" anlamına gelir. Septuaginta bunu "Devler" diye çevirir. Aynı sözcük Say.13:32-33 ayetlerinde de geçer.
ESTER: Est.10: 2 Büyüklüğü, kahramanlıkları ve Mordekay'ı her bakımdan nasıl onurlandırdığı Pers ve Med krallarının tarihinde yazılıdır.
Öcalan'ın adına yayınlanan bazı kitaplarda Pers ve Medlerden nasıl bahsedildiğini sanırım herkes biliyor, hatta AYM kararlarında da MED tv olarak geçen satırları sanırım okuyanlar biliyordur.
Nitekim asıl bilinmesi gereken İncil'in peygamberi İsa uğruna savaşarak ölenlere kahraman denir.
Çünkü onlarda şehit kavramı bu şekilde anlaşılmakta olup AKP ile yaratılan "ayağı takıldı şehidi, kafasını çarptı şehidi, görev şehidi) gibi uydurmalarla şehitlik makamını da dejenere ettiler ama kimse farkında değil.
Kendilerine inanç ulemaları diye bakılanların şehitlik konusunda ne dediğine bakarsanız neredeyse şehit denen kavramın nasıl bozulduğunu iddia etmeye çalıştıklarını da göreceksiniz.
Neyse uzatmayım, "Yedi Uyurlar, Türk, Hint ve Çin mit kahramanları" hakkında biraz bilgilenmeniz sorunun büyük kısmını çözecektir.
Özgür Özel'e gelirsem, Bilge Kral masalından beslenenler kervanındaki yerini o da almış bulunuyor.O nedenle Baykal, Kılıçdaroğlu ile arasında hiç fark yok.
Bir bakıyorsun PKK'ye methiye düzenleyenlerin elini sanatçı niyetiyle öpüyor bir bakıyorsun AKP+MHP'nin şehitler üzerinden yayınladığı ortak bildiriye imza atmamasının kendince haklı nedenini ilan ederek muhalif kanatta olduğunu vurguluyor.
Özetle Özgür Özel'de Yeni Anayasa mimarları arasındaki yerini alacağını gösterirken milletin yani gerçekleri gördüğü için muhalif olanların gazını almak için supap görevi kendisine verilmiş gibi davranıyor.
Kardeşim ya muhalifsindir ya taraf bunun ortası yok, çekimser diye bir kavramı kimin literatüre soktuğuna bakarsanız sanırım durum anlaşılıyor.
Örneğin bir olay ya da olguda ya katilden, soyguncudan, talancıdan yanasındır ya karşısında ya insan onurundan yanasındır ya karşısında her ikisinin ortasında olamazsın, ortada olmak yani çekimser olmak "sıra bana gelene kadar devam ediniz" demektir, o gün geldiğinde de "sarı öküzü vermeyecektik" demektir, bunun ortası olmaz, olamaz.
TBMM'ye Hizbullah'ı, PKK'yı sokanlarla yol yürüyecek misin karşılarında mı olacaksın, buna karar vereceksin, başka yolu yok.
Her gün gelen şehitlerin babası-annesi siz değilsiniz, bu millet o evlatlarını yetiştirirken nelerini feda ediyor bilmez gibi davranan soysuzlara ya da onlarla o evlatları öldürenleri aynı kefeye koyanlarla aynı çatı altında olunamaz, zira şehitlerimize vara yoğa rahmet dilemek yüzsüzlüktür ifadesini laf olsun amacıyla söylemedik.
Nitekim açılım günlerinde şehit Mehmetçiğin naaşını Cola ve dondurma şemsiyesi altında bırakanlara, onlara oy verenlere şehitlerimiz lanet etmektedirler.
Bahçeli son çıkışında "TBMM, bölücülerin aklanma paklanma yeri değildir" derken haklı demek isterdim ama yazık ki içinde olduğu koalisyon ortaklarından Hizbullah liderinin Anayasa'nın ilk üç maddesini ve dolayısı ile Türkiye'nin parçalanmasını TBMM kürsüsünden isterken aynı çatı altında kendisi de dinlemiş ve açıklamasında buna hiç değinmeden AYM başkan ve üyelerini hedef almayı tercih ettiğinden hamaseti bol masalcılık yapmaktan öte gidememiştir.
Bundan ötesi yoktur, TBMM'den Türk milletinin gözünün içine baka baka bölünmeyi savunanlara "Du bakali n'olecak" dememiz beklenemez.
Gelecek bir gün geldiğinde, artık gidecek geri kalmamış olacaktır.
O gün gelmeden, iş işten geçmeden herkes ayağını denk alsın.
Aşağıdaki arşivlerde "Yerli ve Milli" söylemine sığındırılan Hizbullah'ı tanıyın derim.
Batı düşmanlığı ve laik rejim karşıtlığı gibi özellikler
Türkiye Hizbullah'ını klasik bir radikal İslamcı terör örgütü sınıfına sokacak
türden özelliklerdir. Fakat bu araştırmadaki bazı bulgular örgütün radikal
İslamcı terörizm içerisinde özel bir yere sahip olduğunu göstermektedir.
.../..
Örgütün radikal İslamcı terörizmden ayrıldığı diğer önemli nokta ise “Kürt Kimliği” ne yaptığı yoğun vurgudur. Örgütün söyleminde İslamî kaygılar nedeniyle “etnik kimlik” “cemaatsel kimlik” ten sonra gelmektedir. Fakat “Kürt Sorunu” nun etnik ayrılıkçı PKK tarafından değil, İslamcı bir çizgide olan Hizbullah tarafından çözülebileceği iddiası, “Güney ve Kuzey Kürdistan” şeklinde ifadeler kullanması Türkiye Hizbullah'ını radikal İslamcı terörizm çizgisinden “etnik ayrılıkçı-radikal İslamcı” bir örgüt çizgisine yaklaştırmaktadır.
Radikal İslamcı terörizm perspektifinden çelişkili görülen bu durum, örgütün etkin olduğu bölgelerin Kürt nüfusun yoğun yaşadığı yerler olduğu dikkate alındığında, taban desteği bulma anlamında rasyonel bir strateji olarak görülebilir.
Türkiye Hizbullah'ının yasadışı şiddeti meşru gösterme şekli genel olarak meşru müdafaa doktrinine dayanmaktadır. Örgütün yayımladığı tek doküman olan “Kendi Dilinden Hizbullah ve Mücadele Tarihinden Önemli Kesitler” isimli kitabın analizinde elde edilen bulgular, kendisini laik Kemalist rejimin “zulmüne”, “baskısına” ve “işkencesine” maruz kalan Müslümanların bir temsilcisi olarak gören örgütün, başvurduğu şiddeti son çare olarak meşru müdafaa temelinde haklı gösterdiğini ortaya koymaktadır. Radikal İslamcı terörizmin meşru gösterilmesi-Türkiye Hizbullahı örneği.pdf
Yazık ki bu toprakların sadece çocukları, anne-babaları değil hayvanları bile Ankara’nın orta yerinde yakılarak öldürülüyor ve buna kimse ses çıkartmadığı gibi örtülü destek de oluyorlar.
Sonra da kalkıp milli yas ilan etmesini beklemek insanın kendiyle alay etmesinden başka bir anlamı kalmıyor.
Bu günkü tüm siyasi partilere oy verenlerin elleri vicdanlarına bir kez gidebilse, bu millet o gün kurtulmuş olur.
Başka söze gerek de yoktur.
Kime oy verirseniz verin hep onlar kazanıyor, millet değil bunu artık anlamak gerekmiyor mu?
Yeni yılda buluşmak umuduyla...
27.12.2023
A. Dursun
AÇIKLAMANIN SUÇ OLDUĞUNU BİLİYORUM-PKK ve Bölünme için Gizli Oturum yapıldı.
VİDEO-KaçAk Saray'daki bazı odaların isimleri, Amed, Botan, Serhat mı?
28 ŞUBAT SÜRECİNDE MEYDANA GELEN BAZI OLAYLARIN
İNCELENMESİ.pdf
Kürt Kimliğinin İslamcılaşma Süreci: Kürt Haması Mümkün
mü.pdf
Kimlik Zemini Olarak Dergiler, Anmalar ve Bildiriler: Tevhid
Dergisi Örneği.pdf
KÜRT SAĞI’NIN KİMLİK İNŞASI: HİZBULLAH VE ZEHRA VAKFI
ÖRNEĞİ.pdf
AFGANİSTANDA RADİKAL İSLAMCI GRUPLARIN SOSYAL TABANI: TALİBAN ÖRNEĞİ.pdf
TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELESİ: KAVRAMLAR, ÖRGÜTLER VE AKTÖRLER.pdf
STRATEJİ, ÖRGÜTLENME VE MOTİVASYONUYLA KENDİNE ÖZGÜ BİR TERÖRİST ÖRGÜT: FETÖ.pdf
Terörizm ile Mücadele Kapsamında Türkiye, İngiltere ve İspanya’nın Karşılaştırılması.pdf
YENİ SOL DALGADAN KÜRESEL DALGAYA TÜRKİYE’DE TERÖRİZM-Kara Harp Okulu.pdf
Radikalizm ve Aşırıcılıktan Terörizme: Siyasal Şiddetin Araçsallaştırılması.pdf
Neo-Avrasyacı Perspektiften Rusya Federasyonu'nun Güvenlik Algısı.pdf
TEORİ VE PRATİKTE TERÖRİST ÖRGÜTLERİN ŞEHİR EYLEM YÖNELİMLERİ VE STRATEJİLERİ.pdf
HÜDA PAR liderinin cevap vermek istemediği Barzani sorusu.
İslami şirketler 500 trilyona hükmediyor.
Hizbullah, Sözleşmeli Er Emre Taşkın'a şehit diyememiş.
Soru: "Eeey Kürdistan, artık sahibin var" diyenler kim?
Kendi yayınlarından: Hizbullah Cemaati, kurucu lideri merhum
Hüseyin Velioğlu...
Yapıcıoğlu Kürdistan Bölgesi ziyaretini değerlendirdi.
Diyarbakır'da çocukları Said Nursi gibi giydirdiler.
HÜDA PAR: Şeyh Sait, Peygamberimizin soyundan...
Millî Savunma Bakanlığı basın açıklaması.
Oğan: HÜDA PAR yeşil Kürdistan, HDP kızıl Kürdistan kurmak istiyor.
AK Parti listesinden milletvekili adayı olan HÜDA-Par yöneticisi Hizbullah'tan hapis yatmış.
HÜDA PAR lideri Zekeriya Yapıcıoğlu, Erbil'de Mesud Barzani ile görüştü.
Ümit Özdağ'dan Mustafa Destici'ye TİP tepkisi! Sen git HÜDA PAR'la domuz bağı oyna.
BBP lideri Destici resti çekti! HÜDA PAR'ın 'Hizbullah terör örgütüdür' demesi lazım.
İSTİLA... CIA İşgali, Emine Erdoğan'ın türban taktığı gün başlamadı ama hız kazandı.
Emperyalizm'in 6'lı çetesi iktidar olursa... Çeteyi tanımak ister misiniz?
İslami Stockholm sendromu, Rabbim çok şükür kardeşim şehit oldu.
Bütün dünya Türkiye ile dalga geçiyor, tek sebep daha çok vara yoğa hamd etmek.
Bizimle dalga geçen geçene, Türkiye ve mürİT gerçekleri.
PKK açılımı yeniden gündemde, Yılmaz Erdoğan barış istemeye devam ediyor.
Diyanet Erdoğan'ı Faizcilikle suçluyor.
Bakan Varank, siz kimden yanasınız? Akıldan yana mı, humakiden yana mı?
Bilal Erdoğan'ın paralel devleti TÜGVA'nın yemini de varmış...!
.png)


.png)


.png)



.png)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder