6 Ocak 2025 Pazartesi

PKK ile Hayırlı Cuma Barışına Ramak Kala Bahçeli ve Erdoğan'a Tehdit: “YA KÜRDİSTAN'I İLAN ET YA DA HER YER GAZZE OLUR”

PKK denince akla gelen eski isimlerden Hasip Kaplan 23 Ekim 2024 tarihli Can Dündar'ın yayınında "İngiltere'de hayırlı cuma ile barış sağlandı" diyor, anlaşılan o ki Türk halkı ve TBMM hariç dış bağlantıları olan herkes her şeyden haberdarmış.

Kaplan'ın söylemini daha evvel de hayli detaylı olarak "Hristiyanların Cuma’sı Mübarek olsun" başlığında sunmuştum.

Malumunuz "Müslümanlar Kürdistan'ı istiyor, mutlaka Ümmet-i Kürdistan olmalı" iddiasında oldukları için sürekli sosyal medyadan Hayırlı Cumalar mesajı yollayıp duruyorlar, bunlardan trol olanlar aldıkları görev gereği yapıyorlardı ama sıradan Müslümanlar ise bunun iyi bir şey olduğunu sandıkları için yapıyorlardı.

Erdoğan'ın sosyal medyasını yöneten eller de aynı söylemleri Erdoğan adına paylaştıkları için, karanlık dehlizlerdeki eli Erdoğan çok iyi bilmeli diye düşünüyorum.

Hasip Kaplan'ın ve benzerlerinin de iyi bildiği Hayırlı Cuma barışı bakalım ne zaman gerçekleşecek.

Zira Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın yılbaşının ertesi günü söylediği "PKK’nın şubatta silah bırakacağını düşünüyorum" söylemini bugün sıkça dillendirmeye başlayanlar oldu. 

AKP'nin içinde o kadar akil adam var ki, dehlizlerin karanlığına gerek kalmadan dilerim bir şeyler yaparlar.

Bu gidişle sanırım bir Hayırlı Cuma barışı da bizde yapılacak gibi, yoksa on yıldır neden sürekli hayırlı cumalar diye Hristiyan söylemine ait slogan ve mesajlar atılsın ki?

Gerçi bizdeki kendisini Müslüman sananlar aslında Hristiyan olduklarının bile farkında değiller nitekim bu başarının sırrı da "İslam inancında olanların, Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçmesi gerekmez. Oldukları yerde, oldukları gibi kalsınlar, ama bizim istediğimiz gibi düşünsünler" görüşünü benimserler. Müslüman gibi düşünmek yerine Hıristiyan gibi düşünsün. Ancak Müslüman gibi yaşadığına inansın" diyen yani "Invisible Church" denen yapılanmanın başarısıdır.

Bu başarı tesadüfen değil elbet, CIA yayınladığı gizli belgelerde bu operasyonların adını ve gerekçelerini de açıklamıştı ya neyse, görmek istemeyenden daha kör, anlamak istemeyenden daha sağır ne olabilir ki?

İşe bakın ki Tülay Hatimoğulları Bahçeli ve Erdoğan’ı tehdit etti. 

Ya Kürdistan’ı ilan et ya da her yer Gazze olur diyor iyi mi?

2025 yılına girdim gireli yazmak, düşünmek, olayları irdelemek istemiyorum.

Lakin bir PKK sevici tehdit edince anlaşıldı ki Emperyalistler kazandı halklar kaybetti, nitekim bu ifadeleri sıradan bir vatandaş kullansa devlet tüm gücüyle onu bulur ve gerekeni yapardı.

Görülen o ki Devleti Devlet Bey ve ortakları teslim etmiş görünüyor.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları sadece Cumhur koalisyonunu değil Bahçeli ve Erdoğan’a nezdinde Türk milletini de ne cür’et ile tehdit etti, bu güç nereden geliyor diye düşünmenin anlamı da yok.

Gayet normal değil mi?

Nitekim milletimiz Erdoğan’a Kürdistan Tüzel kişiliği kurma yetkisini son Anayasa ile verilmişti, o zamanlar Erdoğan tehdit ediyordu ya 400 vekili verin bu iş tatlı bitsin ya da tatsız biz bitiririz mealinde konuşuyor hatta Emperyal ajan Kılıçdaroğlu'da "Eğer terörü bitireceksen ben sana vereceğim o 400 vekili, söz veriyorum" diyordu.

Tahminen Kılıçdaroğlu Emine Erdoğan'ın deyişiyle da çok mutmain olmuştur, gerçi halef-selef ilişkisinde olduğu Özgür Özel'de ondan aşağı ajan değil, o da durumdan pek mutmain vaziyette voltalayıp kıyak maaşını cebine indirmekle meşgul.

Erdoğan, millete Eyalet sisteminden korkmayın derken paydaşlarına da sistemin kapılarını ardına kadar açacağız diye ilan ediyor hatta Laikliği yıkmak için 5-6 yıl gerektiğini de söylüyordu.

Haliyle de CIA İslam'ını şiar edinenlerden çekinen vatandaşlar ise şeriatçı komşu yerine Kürdistanlı komşu tercih ederim demeye başlamışlardı nitekim amaç da oydu ve başarmışlardı.

O köprünün altından ilk akan sular sığınmacı göçünün yaşanacağını sanki biliyorlarmış gibi (!!!) Suriye sınırlarımız başta olmak üzere mayınların temizlenmesiyle daha ötesi mayınlı arazilerin temizlenme işi İsrail şirketine verilmesiyle başladı, köprüden çok sular aktı, nihayet Kürdistan ilanının önündeki son engel olan Putin-Esad koalisyonu Türkiye tarafından kaldırıldı ve artık Kürdistan ilanına sıra geldi.

Fakat işin garip tarafı Kürdistan ilanı ile birlikte Erdoğan’ın özelliği de kalmamış olacak ve KaçAK Saray’ın karanlık dehlizlerinde konuşlanan ihanet şebekesi olan Fettoş’un itleri derhal karanlıklardan çıkıp ortalıkta yeniden boy gösterecek ve asıl arzuladıkları Emperyalist iştahları doyurma zevkine sonunda erecekler.

Cumhur Koalisyonuna verdiğiniz her oy Kürdistan'ın tuğlaları oldu.

Çok söyledim, Erdoğan bunları göremeyecek kadar kendinden geçmiş, sağlığı ile cebelleşmekten milletin iflas ettiğini göremez olmuştur, artık bunlara oy verilmemelidir dedim ama dinletemedim.

Düşünsenize bir emekli olarak çıkıp “Erdoğan asgari ücrete % 30 verdi biz emekliye % 15, üstelik yeniden değerleme oranı da % 43,93 olduğu halde. Eğer Erdoğan Efendi emekliye de en az % 30 vermez ise HER YER GAZZE OLUR” desem ne olurdu?

Her halde Gazze ne anlama gelir diye soran olmaz doğrudan başımı ezen bir devlet gücü karşımda olurdu.

Çok uzatmaya gerek var mı bilmem, Emperyalist ajanları cesaretlendiren Cumhur Koalisyonuna hitaben bakın neler söylüyor Tülay isimli canlı.

Videoyu izlemek için...


Parantez içindeki ifadeler, Tülay'ın sözlerinden benim anlayabildiklerimdir.

"4 parça Kürdistan'ın bulunduğu 4 devlete sesleniyoruz. Demokratikleşme sağlanmadığı müddetçe Emperyalist güçlerin bölgede oyun sürmesinin önünü açmış olursunuz. O nedenle 4 ülkede de Irak'ta da İran'da da Suriye'de de Türkiye'de de (Büyük İsrail projesi için toprak istenen ülkeler) Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Gelişmeler bizlere bunu dayatmaktadır. Umuyoruz ki ülkeler ne demek istediğimizi iyi anlar. Bu tarihsel kırılmada ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek barışı inşa edeceğiz ya negatif (Ya 400 vekil verirsin ya da biz biliriz gibi) yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak. O nedenle devlet aklına biz buradan seslenmek istiyoruz. İmralı'da gerçekleşen bu görüşme yetmez, İmralı kapıları açılmalıdır, Öcalan’ın barış için, sadece Türkiye barışı değil bütün Ortadoğu barışı için de çalışabileceği fiziki koşulların sağlanması gerekir. Bir noktanın daha altını çizeceğim. Bu süreç önemli bir süreç, hepimiz büyük bir heyecanla (Bahçeli kına yakabilir mealinde olmuş) takip ediyoruz. Ama rehavete kapılmayalım. 'Nasılsa işler hal oluyor barış oluyor' deyip demokratik mücadelemizi zayıflatan (bebek katliamlarımızı durduran demeye gelmiş) bir duruma asla düşmemeliyiz. Bugün İmralı kapıları açıldıysa siz değerli halkımızın verdiği mücadele (halkın bir kesimini başka bir kesimine karşı kışkırtma) sayesindedir. Bu görüşmelerin bir barış sürecine evrilebilmesinin yolu siz değerli halkımızın demokratik zeminde eylemlerini, etkinliklerini, sözünü, fikrini ve duygusunu alanlarda meydanlarda en örgütlü şekilde en üst seviyeye taşıyarak bunun önünü (kalkışma, şiddet ve isyana çağrı) açabiliriz. Bu bir süreç olacaksa, bir barış süreci (savaştıklarının Türk devleti ve dahi hükümetinin olduğunun ilanı) inşa olacaksa bu barış sürecinin Kürt halkının kazanımları lehine neticelenebilmesi için siz değerli halkımızın mevcut olan mücadelesini katlayarak büyütmesi ve geliştirmesi (kalkışmaya ara vermeden daha fazla şiddete teşvik ve çağrı) gerekiyor. O nedenle asla rehavete kapılmadan sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’nin dört bir yanında devrimci hareketlerle, sosyalistlerle, demokratlarla, aydınlarla, yazarlarla yani ezcümle 'Bu topraklar kana doydu artık yeter, barış istiyoruz' diyen (bizim dediklerimizi demeyenlerin kanını akıtmaya devam edeceğiz itirafı) her kesimle çalışmalarımızı sürdürmeye ve bu sesi büyütmeye hep beraber devam edeceğiz. Sizler bunu yaparsanız bütün halklar adına hep birlikte (Emperyalistlerle hep birlikte/beraber anlamında) kazanabiliriz."

Yazının başında yeni yıl tüm insanlığa huzur, bolluk, mutluluk getirsin ve inanç sömürüsünü bitirsin diyeyim uzatmayım diye düşünerek başlamıştım ama olmuyor, olmuyor, olmuyor.

Sömürü, aşağılanmak, bölünme tehdidi bitsin demeye diyoruz da gerçekleşmesi muhtemel olmayan bir dilekte bulunmak bile insanın içini acıtıyor.

Türkiye artık parçalanmış ülkeler kategorisindeki yerini aldı.

Nasıl mı?

2004 yılından beri yazıyor, anlatıyorum birçoğu engellenmiş olsa dahi birçoğu da ortada duran yazılarımda detaylar mevcuttur ancak asıl bitirici ilk hamle yukarıda özetlediğim üzere PKK'ya hitaben "verin 400 milletvekili bu olay huzur içinde çözülsün" söylemiyle başlamıştı.

İkinci ve kesin bitirici darbe de "Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz" sözüyle başlamıştı.

Başlayan şey, tüm emeklinin, asgari ücretlinin, memurun kısaca bordro mahkûmu dediğimiz kesimlerin soyulması üzerine kurgulanmış bir sistem inşa etmekti ve edildi.

Bu sistemin asıl kurucu unsuru Fettoş denen sümüklü cühelanın satılmış işbirlikçileri eliyle yapılıyor yazık ki 80 milyonun kaderiyle oynayan adam bundan habersiz hareket ediyor bunu da tüm dünyaya önüne koydukları cama yazdıklarını okutarak ilan ediyorlardı.

Sümüklü Fettoş'un ajanları yazık ki darbe girişimi olayından sonra en güvenli limanın KaçAK Saray'ın karanlık dehlizleri olduğunu bildiklerinden, ellerindeki belge ve bilgilerle AKP seçmeni ve Türk milletine yeni oyunlar kurmak için karanlık dehlizlere çekilmişlerdi.

O günden sonra tüm planlar özel korunaklı yapı içinde oluşturuluyor, sineğin bile izinsiz giriş yapamadığı ortamda Türk milletinin ve devletinin kuyuları kazılmış, devlet çökertilme hamleleri süratle işleme konuyordu.

Kimi zaman hırslarına yenik düşenler kimi zaman da beyinlerindeki karanlık dehlizlerden kopup gelen sözlerle kendilerini defalarca açık edenleri millet olarak hepimiz görüyorduk.

Son örneğini N. Kurtulmuş ve Bahçeli'de görmüştük.

Hani Kurtulmuş'un "Devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz bu metin değiştirilmesi gerekir" dediği ucube Anayasa tanımı isteğine karşı Bahçeli güya sert çıkışmış görüntü veriyordu.

Daha sonra aynı Bahçeli, Cumhur Koalisyonu'nun kurtulabilmesi için bebek katili terörist başı Öcalan'ın DEM ile konuşması daha ötesi TBMM'de konuşmasını istiyordu.

Çok dallandırmadan soralım, Bahçeli ne oldu ki bir katilden yardım umar duruma düştü, ne oldu ki on binlerce gencin, bebeğin, kadının, görevlinin kanına girmiş lanet insanlardan medet uman bir devlete dönüştürüldük, ne oldu, neler oldu dersiniz?

Neyse, Erdoğan tek adam yetkisiyle donatıldıktan sonra yaptığı can alıcı işlerden biri de Barış Pınarı harekâtı olmuştu.

Hatta ben de geç kalınmış hamle diyerek eleştirmiş ama desteklediğimi açıklamıştım ancak can ciğer kuzu sarması oldukları, Kanal İstanbul arazilerini parsel parsel sattıkları Kuveyt bile destek vermemiş hatta Arap Birliği, Barış Pınarı Harekâtı için İşgal demişti.

Buna rağmen operasyonlar durdurulmamış ve devam ettirilmeye gidilince şaşırmıştım, ta ki ABD parmak sallayana kadar, şimdilerde o parmağın sahipleri Tülay Hanımgiller oldu ya neyse.

Defalarca parmak salladıkları için hangi parmak olduğunu da haklı olarak şaşırtıyorsunuz.

Hani S-400 olayı, F-35 olayı yaşadığımız günlerde karşımıza çıkartılan CAATSA yasası vardı.

Ya da nasıl anımsatayım şu PACT (Protect Against Conflict by Turkey Act) tasarısı deyince hafızasını tazeleyenlere, uzatmayım ama Barış Pınarı'nı sonlandır diye Erdoğan'a yapılan baskının kapsamında 120 gün içinde ABD Dışişleri ve Hazine Bakanlığı ortak çalışmayla Erdoğan'ın ve tüm birinci derece akrabalarının mal varlığı, yasal olarak açıklanmış bildirimleri ile yatırımlarına ilişkin rapor hazırlaması gündeme getirilince operasyon durdurulmuştu.

Sabahattin ÖNKİBAR yeni yılın ilk videosunda Erdoğan'ın 90 milyar doları var mı sorusuna yanıt vermiş ancak Rahmi Koç'un Erdoğan'ın 1 milyar doları olduğunu söylemesine vurgu yapmış.

Erdoğan hanedanlığı için ne ilk ne de son söylenti olacak, zira Bilal'in de 128 milyar doları olduğu haberleri çıkmıştı.

Esad 2011 yılında Irak, Suriye, İran'ın da katıldığı mutabakat ile boru hattı kararı aldıklarında Katar bundan büyük darbe yemişti.

Haliyle Erdoğan'ın kardeşlerim dediği Katar, ABD'nin de talimatları ile Esad'ın devrilmesi için son hızla çalışma yürütmüşlerdi.

Esad'ın devrilmesiyle Suriye'de istikrar sağlanacak sözleri yazık ki ABD'nin çıkarlarına hizmet eden yönetimlerin getirilmesiyle sağlanacağını anlamazdan gelmenin Arapçasıydı.

Nitekim şimdilerde vaat edilen, vaat sahiplerine göre ise yaşanan istikrar masallarının söylem temelinde yatan da budur.

ABD'nin anladığı şekilde istikrar tesis edilirse İran, Irak ve Suriye üzerinden yeni boru hattı inşa edilerek Rus gazına ihtiyaç kalmamış olacağını hesaplamaktadırlar.

Putin bunun farkında olduğu için, Suriye'de ABD çıkarlarına hizmet edecek bir istikrarı baltalamayı öncelikle Türkiye üzerinden yapmayı planladığı ortaya çıkmaya başladı ve unutmayın ki Katar Esad devrilmeden iki ya da üç gün önce arabulucu rollerden çekildiğini, tamamen Türkiye'ye devrettiğini söylüyordu.

Bunun anlamlarından birinin de Katar'ın Türkiye'nin başına geleceklerden sorumlu olmak istemiyor olması ve ABD'nin Suriye'yi tamamen Türkiye'ye temizletilmesi, masraflarını üstlenmesi misyonunu yükleyeceği idi, nitekim öyle de oldu ve Emperyalizm’ in tahrip ettiklerini beslediğimiz yetmez gibi şimdi de imarından sorumlu tutulur olduk, neyle hangi parayla mı?

Elbet ki Asgari ücrete % 30 verip işçi emeklisine % 15, memur emeklisine % 11 zam verilmesiyle elde edilen fazlanın kimlere peşkeş çekeceğinin hesabını Hazine mutlaka yapmıştır daha ötesi milyarlarca paranın üstüne yatan Diyanet fetvasını bile almışlardır, yoksa Diyanet müftüsü Diyanet bütçesini neden savunup o cübbenin altında siyasete soyunsun, adamların giydiği cübbe bu nedenle cüppeye dönüşüyor farkında bile değiller, adam resmen haramı savunuyor yahu resmen.

Katar'ın kaçmasında sadece Türkiye'nin başına gelecekler değil Putin'in gazabından çekinmesi de etkili oldu.

Türkiye ABD yaptırımlarından kurtulmuş gibi davransa dahi bu kez Rusya'nın yaptırımlarıyla başımız derde girecek gibi.

Örneğin "Putin'den Anadolu Efes’in şirketine kayyum" başlıklı bir haber, bakar bakmaz Tuncay Özilhan'ın zora düşürüldüğü ortaya çıkıyor.

Neredeyse tam 10 yıl önce Katarlı ortağımızla rahat ve konforluyuz diyorlardı ama siyasete bulaştırılmış kazın ayağı 15 yıl içinde hayli değişti.

Az değil borsada şirketin 21 milyar lira kaybettiği söyleniyor, Özilhan için bile hayli büyük para.

Bizim yarım akıllı yandaş medya ise boy boy Esad'ı biz devirdik diye duyurup eski ve yeni MİTçilerin Ulu cami namazı, Kasyun Dağı'nda çay keyfi görüntülerini servis etmeleri aslında Türkiye'yi soykırımcı ilan etmek isteyenlere koz sunmaktan başka şey ifade etmez.

Yahu MİT başkanının ulu camide namazla ne işi var, diyelim ki gitti bunlar gizli olur, basına sızdırılmaz yahu, bu nasıl MİT kafası, hiç mi düşünemiyorlar?

29 Aralık 2022 yılında yandaş kanallardan Rusya 20 Milyar Dolarlık Borcu Sildi haberi geliyordu.

Oysa 15 Ekim 2023'te BOTAŞ'tan Rusya'ya olan doğal gaz borcuna ilişkin açıklama diyerek Rusya'ya olan doğal gaz borcunun 27,5 milyar dolar düzeyine çıktığı ve bu borcun yapılandırılması haberleri yalandır diyordu.

Burada ilginç olan 27,5 milyar dolar borç yok bu yalan demiyor, ya ne diyor?

Borcun yapılandırma haberi yalandır diyor, başka ifadeyle 27,5 milyar dolar borç var demek istiyor.

2024 yılında borç ödendi mi?

Hayır ödenmedi.

Çok sürmeyecek gibi, yarın Putin Efendi giyerse bir potin işte o vakit seyreyle dünyayı.

Tülay Hatimoğulları Erdoğan ve Bahçeli'ye meydan okurken kullandığı Emperyalistler kelimesi çok komik kaçmış olsa bile nasılsa dinleyeni var konuşuyor her ağzı olan.

Cumhur Koalisyonu yalnız değil, taşeronlarından önce Emperyal güç de doğrudan devrede.

Fransa dışişleri bakanı Jean-Noel Barrot, “PKK/YPG Kuzey Suriye’dekiler silahlarını bırakmalı. Fransa’nın müttefiki olan Kürtler için siyasi çözüm bulunmalıdır. Suriye’nin kuzeyinde sürekli bir istikrar sağlanmalıdır. Suriye’de terör ve aşırı şiddetin devam etmesine izin verilmemelidir. Biz Kürtlerle terörizme karşı mücadele ettik. Bir kez daha terör ve şiddet Suriye’de baş göstermemelidir. Suriye’de ırkçılığa yer verilmemelidir” dedikten sonra Colani (Eş Şara) "Suriye'deki Kürt Güçleri Savunma Bakanlığına Bağlanacak" diyor.

Sanırsınız Colani ve Tülay Hatimoğulları Barrot'un konuşma metnini çalmış ya da Barrot Tülay'dan ya da Colani'den rol çalmış.

Bunun anlamı nedir?

Çok yakın bir gelecekte Fransa başta olmak üzere AB ve ABD’den emir alan Colani komutasındaki güçler, ÖSO ile çatışabilir, zira gerçekte Büyük İsrail, görünürde Kürdistan’ı kurdurmak için Kürt diye tanımladığı ama Kürt ile ilgisi olmayan kendi besledikleri teröristleri entegre etme planları yapıyorlar.

Afganistan’da kendi ajanlarına bunu başaramadıkları için kaçarken uçaktan düşüp ölenlerin olduğu sahneler yeniden yaşanmasın istiyorlar.

Cumhur koalisyonu bunu önlemek için Öcalan’a muhtaç kaldı sanıyorsanız yanılıyorsunuz, bunların tamamı AB ve ABD güdümlü kararlar mekanizmalarının gerektirdiği hareketlerdir.

Örneğin Erdoğan'ın "Biz Suriye'ye adım atmadık ama Suriye'yi evelallah her yönüyle ele almak suretiyle şu andaki hâle getirdik" cümlesini kendi yeteneği dahilinde kurduğunu mu sanıyorsunuz?

Bu da önüne konan camdan yapılan bir okumadır.

Fırsat olsa da bir gazeteci bu cümleyi sorma fırsatı bulsa muhtemeldir ki "ben öyle bir şey demedim" diyecektir, çünkü bu söylem gelecekte Türkiye'yi yargılatmaya sebep olabilir.

Sadece Suriye’deki on binlerce kadın, çocuk, sivil ölümün sorumlusu bizi demektir, Erdoğan her ne kadar melekelerinden yoksun olsa dahi bu cümleyi kuracak kadar da izanını yitirmiş biri değildir.

O nedenle Erdoğan, KaçAK Saray’ın karanlık dehlizlerini örümceklerden temizlemeyi derhal başlatmalıdır.

Hatta çok geç bile kalınmıştır fakat zararın neresinden dönülürse kârdır. 

Erdoğan "Kadife eldiven içinde devletin demir yumruğu" demeye kalkmış ama masal derlerse şaşmayın zira teröristlere Ramazan nedeniyle sabrediyoruz diyordu.

Bu arada ilginç bir gelişme daha var.

Suudi Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, "Suriye'nin istikrar ve ilerlemeye ulaşmasının ve en önemlisi ülke halkının yeteneklerinden faydalanmasının zamanının geldiğini" söylemiş.

Bazı yandaş ve İslamcı köşelerde bu haber Suudi Arabistan, Suriye’de Rönesans istiyor diye sunulmuş.

Neden böyle algıladılar dersiniz?

Ticaretin gücü öncülüğünde ortaya çıkan Rönesans, skolastik düşüncenin imhası, dinlerin çöküşü, din tacirlerinin sistemden elenmesi gibi sonuçlar açısından aydınlanma çağını Suriye için de istemiş oldukları için yandaş Rönesans diye rol biçmiş.

Nitekim troller ve sömürü düzeni aydınlanma çağıyla birlikte azalmıştır.

Bugün görülmektedir ki Suudiler artık Laik sisteme doğru hızla yol alırken bizi yönettiğini ananlar orta çağ karanlığına KaçAK Saray dehlizlerindeki planlarla hazırlanmaktadır. 

Belki de Erdoğan'ın "Biz Suriye'ye adım atmadık ama Suriye'yi evelallah her yönüyle ele almak suretiyle şu andaki hâle getirdik" demesi de bundandır bilemiyorum. 

Bu durum pek iç açıcı görünmüyor ve gelecekte Türkiye Suudiler, AB ve ABD ülkeleri ile soğuk savaş dönemine de girebilir, bu ülkeler her ne kadar ABD'nin talimatlarına uyan ülkeler olsa bile Suriye halkı gerçekten yeni Rönesans yaşamaya karar verecek olursa, bizi karanlığa gömen ellere orada yer olmayacak demektir.

Dilerim yönetenler bunu da düşünmüş olsun.

Yöneten demişken Türkiye'yi yöneten Devlet Bahçeli'dir demiş izlediğim bir stratejist ama Bahçeli'nin camdan okuduğunu yani konuşmadığını bilmez gibi konuşması hiç anlaşılır olmamıştır.

Belki Bahçeli'yi yöneten eller demek istedi ama diyemedi desem o da mümkün fakat gerçekten Bahçeli'nin de Erdoğan'ın da artık elini çekmesi şarttır.

Aynı kişiler iktidarda kalır ve aynı yöntemlerle ülke yönetilirse zaten görünen köy kılavuz istemiyor, yapacak bir şey kalmaz, az insafları varsa Erdoğan ve Bahçeli'nin camına metin koyanlar koyaktan vazgeçsin de bakalım meleke ve beyin faaliyetleri karar verecek durumda mıdır görelim.

Artık sık sık kendime soruyorum, gerçekten de "AKP, ABD ve İsrail projesidir, proje bitene kadar AKP iktidarda kalacak" diyenler haklı ise proje ne zaman bitecek de Cumhur koalisyonu ne zaman gidecek?

Rifat Serdaroğlu, SECCADE ŞEYTANI diyorum ben bunlara...

Tuncay Mollaveisoğlu ile 12'den programının konuğu olan Doğru Parti ve Çoban Ateşi Hareketi Genel Başkanı Rifat SerdaroğluSECCADE ŞEYTANI diyorum ben bunlara” diyor.

2004 yılından itibaren henüz sosyal medya çok revaçta değilken kendisiyle gruplarda yazışıyorduk, fikirlerini az çok biliyorum ve Namık Kemal Zeybek'in de birlikte hareket edeceğini duymak beni biraz olsa da umutlandırmış olduğu için videonun tamamını izledim.

Yaklaşık 1 saat 10 dakikalık programın tamamını izlerseniz önemli tespitlerin olduğunu göreceksiniz.

Seccade şeytanlarının kim olduğunu isim isim saymaya kalksanız inanın ne zamanınız yeter ne hafızanız.

Zaten KaçAK Saray’ın karanlık dehlizlerinden başta Erdoğan’ı aldatan eller tüm ülkenin içine ettiler ama yazık ki vatandaş bunu göremedi.

Neyse Serdaroğlu’nun tespitlerinden bir bölümüne bakalım.

Dakika 44:44, Rifat Serdaroğlu Cumhur ittifakını kimse küçümsemesin. Siz Bahçeli'yi gözünüzün önüne getirin, sağında Çakıcı, solunda bilmem ne, arkasında öteki mafya babası bilmem ne, dön oradan Hizbullah'ın temsilcileri burada.

Bunlar bu devlettin Diyarbakır Emniyet Müdürü'nü öldürdü bu adamlar. Tayyip bunları parlamentoya soktu. Bu ne Türk milletinin ne Allah'ın affedebileceği bir olay değildir. Yani böyle bir grup var, merkez sağı parçaladı, zaten ilk parçalama Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu ile parçalandı.

Bugün Ağar'da Türkiye'nin en zengin adamlarından biri haline geldiği söyleniyor. Erkan Mumcu'nun da otelleri motelleri olduğu söyleniyor, ne derece doğrudur bilmiyorum.

Dakika 49:27, Birlik olalım, bu birlikteliği bozan kim olursa rezil ederim onu. Özgür Özel ise Özgür Özel, kimsenin babasının malı değil bu ülke, bizim dedelerimiz dedelerimizin babaları boşuna ölmedi kardeşim, hiçbiri umurumda değil, herkes görevini yapacak.

Seccade şeytanı diyorum ben bunlara, seccadede şeytan olur mu, seccade insanın namaz kıldığı temiz bir zemin. Seccadeye dadanmış şeytan bu yobazlar, bunlarda ne Allah korkusu var ne İslam korkusu var ne kul korkusu var ezip geçiyorlar herkesi.

Çocuklara tecavüz eden adam Müslüman olsa ne olur olmasa ne olur, insan değil bunlar, aynı şekilde hayvanlara yaptıkları zulümler.

Biz 5 parti ile birlikteliği sağlayacağız.

Konuşmanın tamamını ilgili kanaldan izleyebilirsiniz. 

Ne garip değil mi, bir millet kendi toplumsal hafızası silinirken açlıkla terbiye ediliyor ve sesi çıkmıyor, yetmiyor toplumun hafızasını da unutulma hakkı yasası ile siliyorlar yetmiyor internet önbelleği ne getirilen yasak ile siliyorlar ne güzel değil mi?

Son olarak şunu da ilave edeyim ki Namık Kemal ZEYBEK'in kurucusu olduğu partiye oy vereceğim ancak bu birleşme gerçekleşirse de birleşmeye oy vereceğim. 

06.01.2025

A. Dursun

Hayırlı Cuma söylemi, PKK'lıların ortaklaşa kullandığı örtülü selamlaşma ritüelidir.

Konuşmacılar arasında Hayırlı Cuma Anlaşması’nı yürürlüğe koyan Polis Vakfı başkanı Sör Bill Jeffrey ve İrlanda Cumhuriyeti Dışişleri eski Bakanı Dermot Ahern gibi isimler vardı. İnsani Diyalog Merkezi Avrasya Bölge Yöneticisi David Gorman katılımcılarla Filipinler barış sürecine ilişkin deneyimlerini paylaştı. Barışa giden yolları işlemek.

 

Haber metinlerinde başlıklarda sıkça başvurulan yöntemlerden biri haberi yapılan olay veya durumla ilgili eksik bilgi vermektir. Eksik bilgi verme temelde verilmek istenen mesaja okuyucuyu hazırlamak ve okuyucunun bilginin farklı yönlerini görmesini engellemektir. Bu yolla ideolojik bir tutum sergilenir ve bir anlamda bilgi manipüle edilir. Delphine Minoui’nin 3 numaralı haberinde Osman Baydemir’in La démocratie en danger (demokrasi tehlikede) sözü ara başlık olarak kullanılmıştır. Ara başlıkta demokrasinin neden tehlikede olduğu hakkında herhangi bir açıklama yoktur. Alt başlıkta sözlerine yer verilen Osman Baydemir’in ifadesi doğru bir bilgi olarak sunulmuştur. 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ SEMPOZYUMU


 

Arşivlerden hafızalarda kalanlar...

Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova, Telegram üzerinden: "Vurgulayalım ki, Kiev yetkilileri Gazprom'un sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen Rusya'dan Avrupa ülkelerine mavi yakıt pompalanmasını durdurmaya karar verdi... Şimdi, eskiden ekonomik olarak başarılı ve bağımsız olan Avrupa Birliği'nin diğer ülkeleri, Amerikan himayesinin bedelini ödemek zorunda kalacak."

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Zakharova'nın açıklamasına cevaben Newsweek'e şunları söyledi: "Bu, Ukrayna'nın karar vereceği bir konu. Rusya, güvenilmez bir enerji tedarikçisi olduğunu kanıtladı ve kötü niyetli ticaretin göstergesi. Ukrayna, müttefikleri ve ortaklarından gelen ekonomik destekle, Avrupa'nın geri kalanı ve küresel olarak bir enerji merkezi olma fırsatına sahip. Bu çabayı ve küresel enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesini desteklemeye kararlıyız." Russia Warns Europe Will 'Pay the Price' for Ukraine Cutting Off Gas


"KCK tüm il ve ilçelere yayıldı. Örgütsel sistematiğini tamamladı. Egemenlik hakkı olarak vergi almaya başladı. Asker ve polis direndiğinde onları evinizin penceresinden şöyle vuracaksınız falan diye milis eğitimi yapıldı. Askere ve polise size ateş açılmadıkça karışmayacaksınız, ama büyük kalkışmaya hazır olmalısınız” diye halka ve milis güçlere 20 bin Kaleşnikof dağıtıldı. Bunu devlet biliyor, ama karışmadı, ses çıkarmadı" diyen Gültekin Avcı’ya göre; Doğu illerinde yapılan PKK ve KCK toplantılarında konuşulanlar çözüm sürecinde nerelere gelindiğini gösteriyordu. Buralarda: “Artık 20 yıl savaşabilecek güce sahibiz. Başbakan demek Kürdistan demektir. Aman Başbakan'a zarar gelmesin” dendiğini yazıyordu! Şeytanilerin Ortak Hedefi: MİLLİ GÖRÜŞ - MİLLİ ORDU!

 

A.B.D Savunma Bakanı William Cole 28 Nisan 1997 de George Üniversitesinde düzenlenen konferansta: "Tarikatlar bazı ülkelerin vurucu gücüdür," demişti. Bu vurucu gücü daha etkin hâle getirmek ve tahribatı artırmak için İslam dünyasında bilinen 80 (seksen) bin cemaat ve tarikat sayısını 2027 yılına kadar 150 (yüz eli) bine çıkarmayı hedeflediklerini dillendiriyordu... Allah Rızası A.Ş. (Korsan Tarikat Korsan Şeyh)-Hasan Songür

 

KaçAK Saray Milletin malı ise, 1.150 odası da Depremzedelere açılsın. Doğu'da sinsi plan devrede mi?

KaçAK Saray'daki bazı odaların isimleri, Amed, Botan, Serhat mı?

Öcalan’a ‘bebek katili’, ‘katil’, ‘terörist’, ‘terörist başı’, ‘cani’, ‘eşkıya başı’, ‘eşkıya’ denmeyecek

Kahpe Bizans'a yasak geldi!

Duymayan, anlamayan kalmasın, Öcalan serbest bırakılacak ama bu, devlet sırrıydı.

AÇIKLAMANIN SUÇ OLDUĞUNU BİLİYORUM-PKK ve Bölünme için Gizli Oturum yapıldı.

Öcalan'a ev için, İmralı'da inşaat başlattılar.

Erdoğan'ın Onurlu, şerefli dediği terörist Öcalan'a, İçişleri Bakanlığı da Parti Lideri demiş...

Fethullah Gülen mi Abdullah Öcalan mı Cennetlik?

Erdoğan'a ayet indiren Yasin Aktay, halktan özür diler mi?

Erdoğan, gerekirse papaz elbisesi bile giyerim...!

Her devrim önce çocuklarını yer. Çanlar Zekeriya Öz için çalıyor. İslamofaşist Darbe Silivri'de çocuklarını yiyor.

Cuma düzenlemesinden sonra, cima düzenlemesi de olacak mı, Diyanet mi, kerhane mi?

Kur'an'da Cuma kaç kere geçer?

Salâ okunması Şirk midir?

En kötü bombalı saldırılardan biri Hayırlı Cuma anlaşmasından sonra yapılmıştı.

Demokratik Gelişim Enstitüsü-Hayırlı Cuma (Good Friday) Anlaşması

İngiltere ve İrlanda Cumhuriyeti hükümetleri arasında 1998'de imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması

1998 Belfast Hayırlı Cuma Anlaşması ile sona erdiği kabul edilir.

ETA'nın 58 yıllık silahlı mücadelesi Hayırlı Cuma Anlaşması ile bitti.

Hayırlı Cuma örnek oldu İngiltere ve AB, Brexit için yeniden düzenlenmiş bir anlaşma üzerinde uzlaşı sağladı 

AKP'yi kim kurdu? TAYYİP ERDOĞAN'A GÖNDERİLEN CFR PLANI

TSK içindeki Tayyip özel örgütü...!

"Kürdistanlı Yeni Anayasa" için, analarımızı nasıl belliyorlar görün, uyumayın, uyanın...

Erdoğan, mülteci adı altında, BOP ajanlarını vatandaş yapacak.

İcazet töreni adıyla şeriat kalkışması serbest, müzik, eğlence bağlamlı yaşam şekli yasak.

Müritleri Haydar Baş'a Başkaldırdı

Genç Kumayla Nefis Terbiyesi!..

19. YÜZYIL OSMANLI TOPLUMUNDA TARİKATLARIN DEVLET OTORİTESİ KARŞISINDAKI TUTUMLARI

Eski MİT mensubu; Aydınlık Hareketi'ni, solu bölmek için biz kurduk.

SİYONİST YAHUDİLER: TÜRKİYE’DEKİ 72 TARİKATI BİZ KURDUK

Barzani bir devlet değil, bir Aşiret lideridir.

"Kürdistanlı Yeni Anayasa", aynı zamanda yalana, talana helallik oylaması olacak.

Cami yap köşeyi dön.

BOP Eş Başkanı yeniden göreve döndü.

CIA, ajanlarını İslam boyasıyla örtüp TBMM'ye soktu.

AKP ile IŞİD temasını İHH sağlıyor...

Eş Başkan gibi konuşan yetenekli Bahçeli, bir dahaki seçimlerde DEM adayı olsun.

AKP, PKK ile ortak çalıştığını mı gizlemeye çalışıyor, nedir bu yaşananların anlamı?

Beşar Esad hangi Suriyelileri kabul edecek, bize ne kadar terörist düşecek?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder