Kaç gündür KaçAK Saray'ın etrafında konuşlanmış zamanelerin birbirlerine karşı verdikleri dalkavukluk savaşını izliyoruz ve şah iken şahbaz olanların maskeleri düştükçe gerçek surat yapılarını görüyoruz ve bunlar bizi mi yönetiyor diye ağlamaktan kör olmak üzereyiz.
Savaşın görüntülerinin halka yansıması ise Allah'ın tüm vasıflarını üzerinde toplamış (yeni Allah) olan liderlerinin gözüne kimin daha fazla gireceği yarışında gibi görünüyorlar olmasıdır.
Bir taraftan Başdanışmanlar öte yandan eski AK'lanmış Vekiller birbirlerinin bir yerlerine çomak sokmakla meşgulken işin asıl vahameti ise bu yaşananların, ana muhalefetin vatana ihanetinin halkın gözünden kaçırılmasına çalışılıyor olması gören gözlerden kaçmıyor.
Bunlar ayrı tartışma konusu olmakla birlikte defalarca yazmış, anlatmıştım.
MASAK Genel Tebliğ Sıra no: 30 yayınlanmış, görüş ve önerilerinizi 18/08/2025 tarihine kadar iletebilirsiniz demişler.
30 sıra nolu tebliğin 32763 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan yönetmeliğe dayanarak hazırlandığı görülüyor.
Tebliğ'de ek-1 diye bölüm var, baktığınızda işin ilginç yanının ne olduğunu anlayabilirsiniz.
Bunun için tebliğin 3,4,5 ve 11. bölümlerinde geçen "birbiriyle bağlantılı" ifadeleri işin renginin belki de geçmişe dönük hamlelerinin sinyallerini veriyor olabilir.
Son bölümde verilen "Yükümlülerce bu Tebliğ ile getirilen hususlara riayet edilmemesi halinde Kanunda öngörülen cezalar" ifadesiyle 26323 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan 5549 nolu SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN'un 14. maddesine atıfla bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası verilebileceği belirtilmiş oluyor.
Asıl düşündürücü olan Erdoğan hakkında yargılama planları yapan Fettoş artıklarının bu hamleleri nasıl olup imzalattığıdır.
Erdoğan yargılanmalı mıdır, evet yargılanmalıdır hem de acilen ancak Fettoş artıklarınca yargılanma yapılacak olursa bu yargı değil cinayet sayılır.
Her ne kadar AKP milleti açlıkla işkenceye tabi tutmuş olsa dahi aynı insanlık suçunun işlenmesine göz yummak, geleceği yok edenlere göz yummak demektir.
Özgür Özel "gelip bilgi veren MİT mensuplarını deşifre mi edeceğiz" derken, MİT'in de bu pazarlıkların içinde olduğunu ve bunun gizli kalması gerektiğini mi anlatıyor yoksa, "Bu komisyon Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletin komisyonudur. Bu komisyon bir partinin komisyonuna dönüştürülmeye çalışılırsa çalışan yanlış yapar, ya sonunda geçen seferki gibi mahcup olur ya da tek başına o komisyonda oturur" demesinden, "Cumhur Koalisyonu'na örtü görevimizi hakkıyla icra edeceğiz, çekinmenize, korkmanıza gerek yok, cesaretiniz toplayın ve geçen seferki gibi mahcup olmamanızın garantisiyiz" mi demek istiyor anlamak çok zor olmasa gerek.
Özgür Özel acaba AKP'nin elini güçlendirmek, sömürülen halın, yoklukla kıvranan emeklinin başına çorap örmek amaçlı olarak halkın dikkati başka yöne çekmek için kendisine soruşturma açacak konuşmalar yapmış olabilir mi, bu soruşturmaların gerçek amacı AKP ve koalisyona rahat alan sağlamak mıydı yazık ki şimdiden hüküm vermek zor olsa dahi görünen köy misali çok şüpheye de gerek kalmayacak kadar açık.
Nitekim Suriye özel temsilcisi olarak atan ABD'nin Ankara büyükelçisi Tom Barrack'ın büyük utanmazlık ve cür'et gerektiren açıklamasına bakarsanız TBMM'de konuşlandırılmış 600 vekilin tamamının tüm bu şartlara rağmen o sıralarda utanmadan oturmaya devam etmesi düşünebilen akıllara durgunluk vermiş olmalıdır.
Özgür Efendi'miz ve muhalefet cenahları buna neden sessiz kalmaktadır, örneğin Erdoğan'a "bunlar senin camına konanları anlamadan okumalarından kaynaklanmıştır, bu görevi yürütecek kapasiten sekteye uğratılmıştır derhal istifa et ya da seçime git" diye neden söyleyemiyor da neymiş yeni bombalar patlatıyormuş, Akın Gürlek ile cebelleşiyormuş vs... vermişler eline bazı metinleri, Efendi Hazretleri de belge diye çıkıyor, böyle mücadele olmaz bu olsa olsa halka mücadelede iktidar ortaklığı olur.
O kadar istiyorsan gücü eline alırsın ve hesap sormaya başlarsın ama amaç üzüm yemek değil milleti dövenlerle ortaklık olunca durum böyle oluyor.
Senin muhalif olarak düşük kapasiten yüzünden CNN'de programa çıkan Pof. Şener Üşümezsoy, Kürt burjuvazisinin Türkiye’ye el koyma girişimi içinde olduğunu, yaşanan yeni sürecin bunun pazarlığı olduğunu söylüyor ya da söylemek ona kadar yol buluyor.
TBMM'de kürsüye çık, tüm millete ve vekillerine hitaben "bu Barrack kimin Barrack'ıdır ki gelip koca millete Barrack'lık yapabilmiştir, bu cesareti neden alıyorsun diye neden sormuyorsun eeeeey Tayyip Efendi" diyemiyorsun?
İşi bilenler "Fener Rum Patrikhanesi son altı yıldır, Lozan Antlaşması’na ve yasalarımıza aykırı olarak, Türkiye’nin Batı Anadolu Bölgesi’nde ağırlıklı olmak üzere eskiden Rum Ortodoks nüfusun yaşadığı ancak yüz yıldır Rum Ortodoks nüfusun olmadığı yerlere, bir nevi eski Bizans coğrafyasına peş peşe Yunanistan’dan ithal ettiği Metropolitleri atıyor. ABD ve Yunanistan destekli Patrikhane, kilise kalıntılarına Metropolit atayarak ne yapmaya çalışıyor? Bu uygulamanın anlamı nedir? Bizans’ı ihya mı etmek istiyor? Patrikhaneye bu cesareti kim veriyor" diye soruyorlar, sen de sorsana.
Bu Barrack kimin Barrack'ı diye sorgulayan isimlerden biri de Şarku'l Avast’tan İbrahim Hamidi imzalı analizinde kendini gösteriyor.
Şarku'l Avast’ta İbrahim Hamidi imzalı analizinde Brett McGurk'u Arabistanlı Lawrence olarak görmesine takılmıyorum.
Satır arasında geçen, “Barrack, Suriye Emeviliğine ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’ya olan hayranlığını dile getirerek, onu bağımsızlık için 12 yıl mücadele eden ABD’nin kurucu başkanı George Washington’a benzetti" ifadesi kafama takılıyor.
Aslen bir bölge adı olan Biladü'ş-Şam yani Şam Vilayeti ki Şam Emevîlere başkentlik de yapmıştır, Nisan 1946'da bağımsızlığını kazanınca bugün Suriye diye bildiğimiz yer oluştu.
Emevî halifeleri, Kureyş kabilesinden olduğu için şimdilerde halife olmak isteyenlerin ya da o hevesi içinden atamayanların önündeki en büyük engel Kureyş kabilesinden olmamalarıdır, Emevi döneminde Arap olmayan Müslümanları aşağılamak için Mevali derlerdi, yani yarı köle, özgür olmayan anlamında, neyse bunlar farklı detaylar gerektirdiği için kesiyorum.
Emevi ordusu, çekirdeğini Biladü'ş-Şam (1946’dan sonra Suriye) bölgesinden alır, Doğu Roma İmparatorluğu’ndaki Araplar tercih nedeniydi, çünkü sıradan savaşçılar olmadığı, eğitimli oldukları için tercih nedeniydi.
Emevîler döneminde yaşanan Türklere karşı yapılan katliamlar yaşanırken Orta Asya Göktürk egemenliği olmasına rağmen Emevîlerin Horasan valisi Ubeydullah bin Ziyad Türklerin katliam emirlerini vermiştir.
Horasan valisi ve dahi Emevi valisi Haccac bin Yusuf'a gelene kadar Halife Ömer bile Türklerle savaşmıştır.
Bunlara kısaca değinmemin gerekçesi, İbrahim Hamidi analizinde geçen Suriye Emeviliğine yapılan vurgudur.
Bazı İslamcı kesimin Barrack'a sempati ile baktığını görürseniz şaşırmayın.
Bunların tamamı işbirlikçilikten ve bölücülükten hatta Türk düşmanlığı üzerinden pirim yapmaktadırlar, çünkü aldıkları eğitim bunun üzerinedir.
İşte Özgür Özel Efendi'de misyonlarından vazgeçebilir de şu anca tüm gücü elinde tutuyor gösterilmeye çabalanan Erdoğan'a durumun vahametini anlatabilirse belki son şans, son kozlar ele geçirilebilir.
Hakkını yemeyelim, evet Murat KAPKİ ile Mücahit BİRİNCİ arasında cezaevinde gerçekleştirdiği iddia edilen görüşme önemlidir önemli olmaya da, en az bunun kadar emeklinin, asgari ücretlinin sırtına bindirilmiş bir soygun düzeni tesis edildiğini hatta "Erdoğan'ın her ihaleden %25 rüşvet aldığı" iddiaları neden araştırılmamıştır, neden milletin sırtından zenginleşenler görülmemektedir, kör olan halk mı halkı kandıran ve ortakçıları mı?Ne olursa olsun Efendi Özgür'de, bu haliyle CHP'de Cumhur koalisyonunun dümen suyunda yol tutmuşlardır bile.
Bölünmeye fiilen bölündük de resmi ilan neden gecikiyor inanın ben artık anlamakta zorlanıyorum.
Enflasyonun darmadağın ettiği halk çırpınırken Memur ve emeklisine % 10 teklif etmeye utanmayanların iktidar ve muhalefetinde yazık ki PKK teröristleri ve çıkartılacak olan af yasaları ile PKK emeklilerine Kürdistan vaat etmeleri sizce de ağlanacak durum değil mi?
Ama "OL" dedi mi olduranın penceresinden bakarsanız sorununuz kalmıyor.
Çocuklarınızla helalleşir misiniz, onlardan af mı dilersiniz ben bilmem.
Benim gönlüm rahat olacaktır, herkes kendi gönlünü eylesin, gerisi...
14.8.2025
A. Dursun


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder