29 Eylül 2025 Pazartesi

Türkiye'de her 2 kişiden biri hem borç batağında hem AKP'li hem de İsrail destekçisi.

Başlığı okuduğunuzda şaşırmış, onaylamış ya da itiraz etmiş olabilirsiniz ki bakış açınıza göre değişir.

Benim bakış açıma göre bunu irdeleyelim diyorum.

Yeni Türkiye modelinde 50+1 sitemine geçildiğinden bu yana her 2 kişiden en az birinin olurunu almadan meşruiyetinizi ilan etmiş ve hükümet kurma yetkisini elinize almış olamıyorsunuz.

Bu nedenle meşruiyetini halktan almayan hiç kimse de milli egemenlikten yana olmadığı gibi açık ve net olarak halk düşmanıdır, bakımsızlık ve özgürlük daha ötesi insanlık düşmanıdır.

Sanırım buna demokrasiyi özümsemiş hiç kimse itiraz edemeyecektir.

Bu sistemin kurucusu da onay verenlerinden biri de ben değilim, başka ifadeyle her iki kişiden biri ben değilim. 

Zaman zaman 50+1 onayı zayıflamış görünse dahi her ne kadar şaibelerle anılarak olsa bile yapılan seçimlerle bu onayın tekrar tekrar verildiği görülmektedir.

Bu bağlamda bana göre AKP'nin meşruiyet sorunu büyük ölçüde yoktur, hani şu son ABD ziyaretini değerlendiren muhalif siyasetçi ve basının diliyle "Erdoğan, meşruiyetini Trump'a onaylattı" ifadesi son derece yakışıksız ve hatalıdır. 

Elbet bu laf olsun diye söylenmedi, Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack tarafından dile getirildiği için söylendi, neyse uzatmayayım.  

Siyasal İslamcı gruplar tarafından Arap gelenekleri bizlere din diye dayatıldığı gibi aynı gruplar tarafından işlerine geldiğinde "atalarımızdan miras kalan gelenek" diye de dayatmalar sıkça kullanılmaktadır.

Bunu en iyi yandaş basının açık hatalarından görüyoruz.

Yandaş yenisafak, gazeteci Ersin Çelik haberi diyerek "TİKTOK KULLANMAK İSRAİL HEDEFİ OLMAKTIR" alt başlığı ile paylaşıyor.

Türkiye'de seçmenlerin neredeyse yarısında başlığa bakarak ilk intiba oluşuyor, bu başlıkla da yakaladığınız intiba "tik tok kullanırsanız İsrail sizi düşman kabul eder ve öldürür" algısı veriliyor.

Bence bu algıya göre "tik tok kullanın, tik tok karşıtları İsrail destekçisidir" ifadesi örtülü olarak verilmiştir, bu gerçeği örtebilmek için şu açıklamayı yapıyor.

Gazeteci Ersin Çelik ayrıca, TikTok'un ABD’de, yasaklanmaması karşılığında Oracle'ın kurucusu ve İsrail hayranı Larry Ellison'a satılmasına değinerek: “Tiktok’ta olmak, İsrail’de açık hedef olmak demektir. İsrail’e tavrımı nasıl koyabilirim sorusunun yanıtı basit: Tiktok’tan vazgeçmek. Bu platformdan çekildiğimizde, İsrail’e en büyük yaptırımı uygulamış olacağız.” 

Buradaki daha ileri aşamalardaki zihin kontrol algısındaki değerlendirmeler size kalsın, benim değerlendirmem budur, zaten yapılan yorumlara bakınca algı amacına ulaşmış mı görüyorsunuz.

Buna aynı zamanda ters psikoloji deniyor, ters psikoloji sadece bu yolla yapılmıyor ki, örneğin toplumsal açıdan aynı ters psikoloji uygulanımını benzer ifadelerle de gizlendiğini gördüğünüz çok örnek var, elbet bakmak ve anlamak isteyenler için.

İskilipli Atıf Hocayı ve İstiklal Mahkemelerince şehit edilen tüm âlimleri rahmetle yâd ediyorum, Anadilde eğitimin önündeki engeller devam ediyor diyen yerli ve milli Hizbullah temsilcisi ve AKK (AK Koalisyon) ortağı "TikTok gibi platformlara erişim engellenmelidir" diyor.

Yine AKP'nin yarattığı kesimden biri hüngür hüngür ağlayarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tiktoku kapatmayın diyordu.

Neymiş, oradan para kazanıyormuş.

Köy hayatında gibi izlenimi veren bu kız, acaba köydeki topraklarından haberi var mı, o topraklardan elde edeceği kazancın kimlerin elinde olduğunu hiç düşündü mü bilinmez ama onun bu ağlayışı, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman'ın, "TikTok'taki paylaşımları kesinlikle onaylamıyoruz. Milletimiz, TikTok'un kapatılmasını talep ediyor" açıklamasından kaynaklanıyordu.

Algı bu kadarla da sınırlı değil hem muhaliflere yandaşlık eden basın hem de iktidara yandaşlık eden basın insanları susturmanın, hafızaları silmenin, yoktan var etmenin tüm inceliklerini ortaklaşa sunmaktadırlar ve bunların tamamı da Ersin Çelik haberinin sunumunda olduğu gibi sindirme, uyutma taktik ve uygulamalarıdır.

Çünkü toplumu sindirmek isteyenlerin ortak hareket tarzları var, örneğin işgücü, iş yeri, emek değerlerinin yerine Pirinçle zenginlik hevesleri eken iktidar yandaşlarına ilaveten 3 madeni para ritüeli ile nasıl zengin olunacağı, burçlarına göre ne kadar zengin olunacağı gibi ucubeliklerin de muhalif kanattan yapılıyor olması toplumların yönetilmesi açısından elbet yönetenlerin de işine geldiği için bu masalları desteklemek, dejenere toplum yapısına ulaşılmasına  fayda sağlamak işlerine gelmektedir.

Fettoş denen ucube pisliğin önder olarak görüldüğü dönemlerde kaç muhalif medyanın Fettoş için kötü yazdığını görmüştünüz, örneğin sözcü gazetesinde Fettoş lağımının patladığına dair o dönemlerde kaç yazı görmüştünüz hiç düşündünüz mü? 

Para yönetimi, finansal bereket artırma yollarına yapılan ucube yatırımlar yerine emeğe yapılan yatırımlar konuşulmuş olsaydı, pazara akşam vakti gidin atıklar daha ucuz olur mealinde açıklama yapabilen Diyanet bu kadar utanmaz duruma düşürülebilir miydi, bugünkü iktidar var olabilir miydi, bugünkü dejeneratif yapı oluşabilir miydi onun kararını varsın aklını kullanabilenler versin.

Daha evvel de söylediğim gibi Kur'an emek nedir bilmez haliyle de hayatında tek kitaba bağlı kalanlar güçlenip çoğaldıkça emek, işçi, emekli, çalışan kısaca bordro mahkumları, tüm yaşamları boyunca ellerinden çalınan emekleri için hak aramakla uğraşmaktadırlar.

Güya muhalif medya her 2 kişiden 1’i borç batağında başlığında haber yapıyor.

Peki doğru mu?

Her ay sadece benim maaşımdan çalınan parayla 20 yılda 9.839.040 TL hakkımı yemiş, çalmışlar dedim ve hırsızlığın gittikçe hızlanmasının ardından alnı secdelilere sordum, 19 ayda tek emekliden çalınan 3.224.679 TL nerede?

Üstelik sorumu "bu hırsızları bulun" notuyla Hz. Erdoğan Efendi'mize X hesabından ilettiğimden 2 saat sonra X (Twitter) hesabım (ilki engellendi) askıya alındı ve henüz açılmış değil. 

27 Kasım 2014'te gram altın alış fiyatı 84,1590 TL ve ABD DOLARI alış 2,2149 TL olmuştu, bugün (29.9.2025) sabah saatlerinde 5.222 TL'ye kadar yükselen sonra 5.090,44 TL'ye düşen gram altın ve 51.700 TL'ye kadar yükselen sonra 41,5793 TL'ye düşen dolarda tarihi rekorlar gördük.

Halkı bu kadar ahmak yerine koyanları görmesi ve bulup ayıklaması gereken elbet ki TEK ADAM rejiminin sahibi ve sonradan destekçisi olan Erdoğan'dır.

Görebilir mi derseniz 25 yıldır ne yaptıysa şimdi de aynısını yapıyor, yani yanıtı sizler biliyorsunuz, ne diyorsanız o doğrudur.

Fakat kötü olan şeyse Bahçeli'nin ya da Bahçeli tarafının küçük koalisyon ortağı olarak nerede durduğu belirsizliğidir.

Erdoğan'ın "Tam takip ede medim" diyerek savuşturduğu konuda MHP TBMM Grubu X hesabından yapılan paylaşımda Bahçeli TRÇ önerisini yeniledi denmektedir.

Nitekim Bahçeli'nin teklifi aslında "The SCO, as a growing organization in Eurasia/Avrasya'da büyüyen bir örgüt olarak görülen Şanghay İşbirliği Örgütü" söyleminin sahipleriyle örtüşüyor fakat Bahçeli bu söylemin yazık ki farkında olamayacak kadar meleke sorunlarıyla karşı karşıya, zira ancak ve ancak o da camına koydukları metinleri okuyabilmektedir.

Türkiye ŞİÖ'ye diyalog ortağı olarak katıldığında ÇİN'den bile övgü almıştı, hatta daha da önemlisi "NATO karşıtı ittifak, 2. Varşova Paktı" gibi söylemlerin sıkça kullandığı günlerde "Barış Misyonu 2007" adıyla askeri tatbikat yapmışlardı.

Bahçeli o günlerde yaptığı mitinglerde Erdoğan'a doğru ip atmakla meşguldü ve Ağustos 2014 yılına geldiğimizdeyse Burdur Belediye Konferans ve Sergi Salonu'nda konuşurken oy istediği Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ismini tekraren yanlış telaffuz ediyordu.

Şimdi tutacağız bu adamın söylediği şekilde Avrasyacı modellemelre boyun eğeceğiz öyle mi?

Öte taraftan ABDullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı bittikten sonra Erdoğan ile yeni dönem başladığından beri Fethullahçı temizliği de yapılmaktaydı.

Bunun en bariz örneğini ABDullah Gül'ün atamalarını temizlemesiyle anlıyorduk. 

Bu temizlikte  

MHP'den ayrılan İYİ Parti grubu adına konuşan, önce Adalet Partisi sonra Doğru Yol Partisi ardından İYİ Parti'ye katılan Adnan Sezgin, TBMM'nin 12’nci Birleşiminde "Rusya ve Çin’in,
mevcut yönetimleriyle, rejimleriyle ne Afrika’da ne de dünyanın başka bir bölgesinde demokrasi ve
hukukun üstünlüğüne öncelik vermesini, insan haklarına saygı anlayışına katkı sağlamasını beklemek beyhudedir; Doğu Türkistan’da ve işgal altındaki Kırım’da da bunu açık şekilde görüyoruz. Uygur Türkleri ve Kırım Tatarları başta olmak üzere pek çok Türk ve Müslüman topluluk bu iki ülke rejimlerinin despotluğundan, totaliterliğinden, hukuk tanımazlığından çok çekmiştir, çekmeye devam etmektedir. AK PARTİ iktidarı ise bu iki ülkenin başını çektiği Şanghay İş birliği Örgütünün kapısında nöbet tutmakta, fırsat buldukça kendisini içeriye kabul ettirmeye yönelik girişimlerde bulunmaktadır.
Bunlar yani “Şuraya gireceğim; Rusya’yla, Çin’le bu stratejik ilişkiyi kuracağım.” hamleleri
iktidarın taktik hamleleri olarak takdim edilmektedir; bunu bazı yazarlar, iktidarın bazı sözcüleri öne sürmektedir. Bütün bunlar, bu iddialar, böyle, bu hataları taktikmiş gibi yorumlamaya çalışmak aldatma teşebbüsünden öteye gitmez çünkü ülkelerin uluslararası ilişkilerinde birlikte olmayı tercih ettikleri aktörler, coğrafyalar kendi rejimlerini açığa çıkarma açısından turnusol kâğıdı vazifesi yaparlar.
Nitekim, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın en yakın müttefiki faşist İtalya’ydı; savaşa girmese
dahi faşist İspanya da mihver devletlerinin yanında yer alıyordu. Savaşın başlangıcında totaliter Sovyet komünist rejimi ile totaliter Alman Nazi rejimi anlaşabilmişlerdi..." diyerek devam ediyor.

Özellikle "iktidarın taktik hamleleri olarak takdim edilmektedir; bunu bazı yazarlar, iktidarın bazı sözcüleri öne sürmektedir" söylemi ve " totaliter Sovyet komünist rejimi ile totaliter Alman Nazi rejimi anlaşabilmişlerdi" söylemi 2022 yılında TBMM'de söylenmiştir ve buna itiraz gelmemiştir.

Adnan Sezgin'in söylemini derinlemesine değerlendirmek isteyenlere önerim, 'eski Sovyet karşıtlığı olarak özetlenebilen' Atlantikçilik ve karşısında duran 'Rusya önderliğinde Asya ve Avrupa'yı dışlayıcı' kavramıyla Avrasyacılığı hem stratejik hem politik konseptine ait olmak anlamına geldiğini şeklinde özetlersek, Türkiye ŞİÖ'ye diyalog ortağı olarak katıldığında ifadesi ne kadar dikkat çekici olur değil mi?

Daha netleştirebilmeniz için Mehmet Naci Bostancı'nın Fettoş gazetesi ve Fettoş sayfasında da sunulan "Işığı Doğu'dan Yükselten El: Diyalog Avrasya" başlıklı yazısına bakmanızı öneririm.

Ayrıca yine Fettoşçu Avrasya Gazeteci ve Yazar Kuruluşları Diyalog Toplantıları vardı, orada da Hüseyin Gülerce'nin "Avrasya'nın Büyük Ailesi" yazısı var, ona da bir bakın derim.

Bir de şu satırları inceleyin, bakın ne söylüyor.

Türkiye'de Avrasya Birliği fikrini savunalar yıllar boyunca Amerikan Gladyosunun yıllardır yetiştirdiği Fethullah Gülen örgütünün hedefi olmuş, Türkiye’nin geleceği Avrasya’dadır diyen siyasetçiler, Akademisyenlerle birlikte Türk Silahlı kuvvetlerinin içerisindeki NATO-Amerika yerine müttefikliği Avrasya’da gören komutanların hemen hepsi çeşitli kumpaslarla mağdur edilmiş yıllarca zindanlara atıldı.

Sormak gerek bu Avrasyacılara, 12 Gün Savaşı diye tarihe geçen İsrail saldırısına karşı, ŞİÖ üyesi olan İran neden savunulamamıştır? 

Dikkatinizi çekiyor mu bilmem, PKK düşmanı ne kadar siyasetçi ve ilgili varsa hepsi Öcalan'ın önderliğini sindirmiş görülüyor, gazetelerde, yazılı ve görsel basında Öcalan kutsandıkça kutsanıyor.

Bence siz Eski MİT müsteşarı ve emekli Büyükelçi Sönmez Köksal'ın, Öcalan artık 'kurucu önder' olduktan sonra onların Türkiye'de siyaset yapmamaları söz konusu olmaz sözlerini bir inceleyin ve gerçeklerle, MHP'nin neyin Milliyetçisi olduğu ile yüzleşin.  

Daha sonra Trump'ın Gazze barış planı Filistin devletine kapı açıyor başlıklı yazıyı okuyun, bakalım neler düşüneceksiniz?

The plan also outlines a "temporary transitional governance" of "qualified Palestinians and international experts/nitelikli Filistinliler ve uluslararası uzmanlar" to run “day to day” public services in Gaza. That governing body would be “supported and supervised” by a “new international body” established by the United States in consultation with others, while the West Bank-based Palestinian Authority undertakes internal reforms until it is deemed capable of taking over Gaza at some future point.

Ne gariptir ki "nitelikli Filistinliler ve uluslararası uzmanlar" ifadesi Kanal İstanbul Tanıtım Filmindeki şok ayrıntı başlıklı videoya yorumda bulunurken dakika 5:02'de, saydığı ülke isimlerinden sonra şöyle diyor. "Bu yapıların işletmesi, o ülke insanına yaptırılacak..." şeklinde tespit yapmıştım.

Şimdi aynı durum, farklı arzda söylemle karşımıza çıktı.

Zaten Hamas'ı İsrail'in kurduğu sır değil, PKK'nın bitirileceğini yıllar öncesinden biliyoruz. 

Sanırım zaman doldu, Mahir Kaynak'ın dediği gibi "Kürdistan'ı bize kurdurtacaklar, hamisi de biz olacağız" olmasına da daha ne kadar vergilerimden milyarlarca dolar harcayacaklar işte bu masalı çözemedim.  

Bahçeli'nin 2028'de de Erdoğan Cumhurbaşkanı olsun mesajının arkasındaki gerçeğin AKP, ABD ve İsrail projesidir, proje bitene kadar AKP iktidarda kalacak olduğu su götürmez gerçek olarak ortada olduğudur.

Bundan sonra yaslanın arkanıza, başınıza ne gelirse hamd edin, şükredin Allah'ınıza. 

Bundan sonra KAAN balona dönerse kimse kimseyi suçlamasın.

Hakan Fidan KAAN uçağı üretimini yapamıyoruz dedikten sonra öp babanın elini.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ise ANKA-III için TF6000, KIZILELMA için TF10000 ve KAAN için TF35000 motorlarının planlandığı şekilde ilerliyor, Seri üretimimizi riske atmamak için yalnızca tek bir kaynağa bağlı kalmıyor, farklı tedarik kanallarıyla çalışıyoruz. KAAN’ın geleceği hiçbir şekilde tek bir ülkenin motoruna bağlı değildir açıklaması yapmış.

Hakan Fidan'ın bu açıklamasının ardındaki gerçek nedir yakında anlaşılır ancak Bahçeli'nin adamları bu açıklamanın içinde mi bilmiyorum, zira Bahçeli'nin Kürdistan Eyaletine olan düşkünlüğü ile Fidan'ın akrabalarının topluca BDP'ye katıldığını anımsarsak kafamızda bir şeyler sanırım oluşacak. 

Bunlar bile İsrail destekçiliği ile köstekçiliği arasındaki farkı anlamamıza yetmiyor mu dersiniz?

Dilerim Erdoğan'da bir an evvel fark eder yoksa Bahçeli aldı eline makası... 

Emekliler, asgari ücretliler siz beklemeye devam edin, daha sırtımızdan geçinecekleri devir bitmedi, ne de olsa Mevla, neylerse güzel eyliyor değil mi?

Soru şuu.

Türkiye'de her 2 kişiden biri hem borç batağında hem AKP'li hem de İsrail destekçisi olduğuna göre Mevla neyler? 

29.9.2025

A. Dursun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder