Sözcü TV'de Tanju Özcan konuşuyor ve ilginç ancak mükemmel bir teşbihte bulunuyor.
Dakika 10:53 Tanju Özcan, sen hangi Kürt sorununu masaya yatırdığını düşünüyorsun, kimi kandırıyorsun iktidar olarak veya MHP ile birlikte, DEM ile birlikte?
Şeytan üçgeni gibi, Bermuda şeytan üçgeni gibi, Türk milletini kandırmaya çalışıyorsun.
Bizi aptal yerine koymayın, bu masayı siz kurmadınız, size kurdurdular bu masayı.
Kim kurdurdu?
ABD'nin başını çektiği Emperyal güçler kurdurdu.
Tanju Özcan'ın söylediği az bile kalıyor.
Terörist Mazlum Abdi, Jerusalem Post'a verdiği demeçte, "Yardım azaldı ve güvenlik personeli sayısı da düştü" diyor, ABD'yi ‘IŞİD'e karşı mücadele’ için kendilerine destek olmaya devam etmesini istiyordu.
Mazlum Abdi'nin İsrail basınına verdiği röportajın arka planını, Suriyeli Kürtler Rabıtası Başkanı Abdulaziz Temo ve Kamışlı kökenli Kürt kanaat önderi Dr. Mehdi Davut çok yerinde analiz etmişler.
Temo, Mazlum Abdi'nin başında bulunduğu örgütün Şam'a karşı baskı kurmak için kontrol ettikleri kamplardan 5 bin IŞİD'liyi salıverme tehdidinde bulunduğunu, ayrıca Kamışlı'da devlet gibi
davranarak yeni kimlik ve pasaport basmaya çalıştıklarını belirtti. Temo'ya
göre İsrail, örgüte "pes etmeyin" mesajı vererek yeni manevralar için
cesaretlendiriyor diyor.
Davut ise PKK'nın Suriye yapılanması ile ABD arasındaki bağın tamamen
koptuğunu, Şam üzerinden irtibat kurun, Amerika'ya da Şam pasaportuyla
gelin" mesajını verdiğini aktardığını söylemiş.
Bunun anlamının da Tanju Özcan'ın da belirttiği, yıllarca bizlerin de söylediği
gibi Kandırıldığımız ortada.
IŞİD denen yapının özelde Kürdistan görünümlü genelde Büyük İsrail projesinin bir parçası olduğunu, bu yapıların artık ortadan kaldırılması gerektiğini, kalan terör örgütlerinin sonuç itibarı ile Suriye ordusuna Entegrasyonu ABD ve diğer Emperyal paydaşları defalarca deklere etmişti ama bu görevin Türkiye'ye verildiğini ilk kez Devlet Bahçeli'nin ağzından duyacağımı hiç düşünmemiştim.
Nihayetinde Türkiye'de Kürtçe ikinci dil olur mu olmaz mı tartışmaya bile gerek duymam ancak Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ilan edilen bölgenin, Eğitim Kurulu Eş Başkanı ve Kürt Dil Bayramı öncülerinden Semira Hecî Elî, okullarda çocukların 3 dilde eğitim gördüğünü, eğitimlerinin demokratik ve kadın özgürlüğü sistemine dayandırdıklarını söylüyordu.
Aynı Semira Hecî Elî, şimdi de ABD'nin de desteklediği Suriye Ordusuna entegrasyon için "Entegrasyon şartlarımızdan biri Kürtçenin Suriye Anayasası’na girmesi" açıklaması yapıyor.
Salt bu değil elbet, Suriye Kürt Ulusal Konsey Başkanı Muhammed İsmail'de "Özerk Yönetim ve Suriye Demokratik Güçleri'nin Savunma Bakanlığı'na entegrasyonu teknik bir meseledir" diyerek hem isteklerinin kabul edilmesiyle bu sorunun çözülebileceğini, kabul edilmediğindeyse sorunun çözülemeyeceğini açık açık ilan etmiş olması henüz Suriye'de bir adım dahi atılamadığını gösteriyor.
Aslında Kürt, Kürtçe, Kürdistan sorununu yaratanların asıl sorunlarının Emperyal iştahların doyumsuzluğu sorunu olduğu artık su yüzüne çıkmaya başlıyor.
Emperyal iştahların yarattığı terör unsurları yok edilmeden Suriye pastasından dilim almak kolay olmayacak, elbet her ülke bu paydan en büyük dilimi alma çabasında fakat en çok masrafı yapan Türkiye bu pastadan ne kadar pay alacağı şimdilik meçhul görünüyor.
Nitekim Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın "Türkiye-Suriye gümrük kapısında modernizasyon" açıklamaları ve Türkiye Ticaret Bakanlığı verilerine göre, savaşın sona erdiği 2024 yılını yüzde 1,5 küçülmeyle kapatan Esad'sız bir Suriye ekonomisinin 2025'te yüzde 1 büyümesi bekleniyorsa Türkiye'nin halini varın siz düşünün.
Bakan Ömer Bolat'ın sosyal medya hesabından yaptığı iki bölümlük paylaşımına göre "Büyüme hızımız 2025 yılının ilk çeyreğinde %2,5, ikinci çeyreğinde %4,9 oranında gerçekleşmiştir. 2025 yılının üçüncü çeyreğinde ise %3,7 olarak kaydedilmiştir. Böylece yılın ilk dokuz ayında büyüme hızımız %3,7 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme hızı ile verisi açıklanan OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 3. ülke, G20’de ise 5. ülke olduk" diyor.Bolat'a sormak lazım, ilk dokuz ayında büyüme hızımız %3,7olduysa emekli olarak neden bize yansımıyor, yoksa Suriye'nin imarı Türkiye'nin imarından daha mı önemli?
Gerçi Erdoğan 40 milyar dolar harcadık, 40 milyar daha harcayacağız diye canlı yayında söylüyordu.
İyi de biz neden anlamayan topluluk olmuştuk?
Nitekim Erdoğan için Türk değil ama Kürt açılımı geçiş süreci sıkıntıları daha öncelikliydi.
Hatta Erdoğan bu tür gafletini elinde olmayarak gizleyemiyor, 25.9.2009 yılında Kürdistan'ı "hazmettire hazmettire yedireceğiz" 02 Mart 2015'te ise "İmralı üzerine düşeni yaptı" dediği halde hepimiz sindire sindire yiyorduk.
Palavra sindirmeyi sindirim sistemimize hazmettirmeye başladığımız günden beri de iki yakamız bir araya gelmedi.Adamın dedikleri o gün olmasa dahi ileriki günlerde birer birer gerçekleşti.
Diyecekseniz ki bu Erdoğan ya da AKP'nin söylemleri olduğundan emin misin?
İşte ondan kimse emin değil, nitekim Brezilya, nadir toprak elementlerinin tüm üretimini AB'ye vereceğini taahhüt etmesine rağmen 2030 yılına kadar tüm hakları ABD'ye vermiş ve konuyu bildiğini iddia eden bir hesaptan "AB Sanayi Komiseri: "Brezilya'ya nadir toprak madeniyle ilgili görüşmek için gitmem gerekiyordu..." dediği paylaşılmış ve hesap sahibi "Amerikan vasalı olmanın SIFIR faydası var. Sıfır. Avrupa'yı mahvetti" notu düşmüş.
Vasallara kalan ülkelerin kendilerine ait başta yer altı ve üstü değerleri dahil ahlaki değerleri de elinde kalmaz.
Birkaç gün evvel bir anketten bahsedilmişti, vatandaşlara Türkiye'nin en öncelikli sorunu nedir diye sorulmuş ve açıkara birinciliği ahlaki çöküş almış.
Eskiler aç köpek fırın yıkar derlerdi, insan da farklı değil, işsiz aç kalırsa ne yıkıp parçalayacağı belirsizleşir.
Başta yoksulluk olmak üzere işsizlik, açlık, emeklilere aşağılık yaşamı layık görmek ahlak çöküşünün en basit görüntüsüdür.
Bir genç kızımız Uğur Mumcu'nun ürk tanımına istinaden Ahlaki Çöküş Değil, Normların Değişimi Diyeceksiniz başlığında harika tespit yapmış.
Akıl yerine iman,
Bilim yerine dogma,
Eleştirel düşünce yerine biat,
Birey yerine cemaat,
Hukuk yerine kutsal otorite
Bu denklemin sonucu her zaman çöküştür.
Bence okunmalı.
Türkiye'de yoksulluk sınırının da açlık sınırının da altında yaşama mahkûm edilen % 95'lik kesime tutup en az 5 çocuk yapın diyenlerle yapanların ahlak ölçüleri benim değerlendireceğim şey değildir.
Ülkesinde açlık çekenler dururken Suriye ya da farklı yerlerdeki özellikle Araplara vergilerimizi peşkeş çekmek nasıl bir çöküntüdür millet bilsin.
Unutmayın ki Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu'nun raporuna göre Katar En Zengin Arap Ülkesi olduğu halde Türkiye olarak, 90 uçak, önce 4 bin tonluk sonra 11 bin tonluk gemi dolusu yardım yolladık milletimize de buna hamd etmesini öğrettik.Gerçekten Bermuda Şeytan Üçgeni olsa bile bu kadar ekonomik yıkım yaşatmazdı ama bunlar, 21 yıl önce emekli olduğumda 3,47 kat asgari ücretin karşılığına denk gelen maaş alıyordum, şimdilerde tek asgari ücrete zor ulaşabilir oldum, hele 2026 asgari ücreti açıklansın, ben bile asgari ücretin altında kalacağım.
Buna sebep olanların, görmezden gelenlerin iki yakası bir araya gelmesin, çocuklarının inim inim inlediğini kendileri görmeden ölmesinler.
Varsa bir tanrı, o zaman iman edeceğim, öte taraf varsa eğer sonsuza kadar yansam dahi hakkımı asla affetmiyorum.
11.12.2025
A. Dursun
Erdoğan: Babasına olan kin duygusunu, emekli üzerinden mi tatmin ediyor?
Alnı secdelilere soruyorum, 19 ayda tek emekliden çalınan 3.224.679 TL nerede?
Türkiye’yi emekliler için Epstein Adası yapacak hain Kaçak Saray’da mı, kim bu kaçak saray haini?
1955 ve 1965 doğumlular Kayıp nesil mi?
TBMM, hibrit vekillerin Allah'a tecavüz etme yeri değildir.
14 Mayıs 2023 seçimlerinden önce okuma tavsiyesi. Foucault ve İran Devrimi...
Erdoğan: Babasına olan kin duygusunu, emekli üzerinden mi tatmin ediyor.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder