27 Aralık 2015 Pazar

Yeni Adana Gazetesi'nin 98.yılı kutlu olsun.



E-postamda paylaşılan, arkadaşımızın yaptığı yorumla sizlerin de okumasını önerdiğim bir bilgidir.

Yeni Adana Gazetesi'nin 98.yılı kutlu olsun


İstanbul´da bulunan Adanalılar bir araya geldiler ve 21 Aralık 1918’de İstanbul´da “Adana Müdafa-yı Hukuk-u Milliye Cemiyeti”ni kurdular. 

Dört gün sonra, 25 Aralık 1918 de Ahmet Remzi Yüregir ve arkadaşları tarafından ADANA Gazetesi yayınlanmaya başlandı. 

Adana Gazetesi Kuvayı Millici ve işgallere karşı olduğundan işgal güçleri tarafından hemen kapatılmasına rağmen Ahmet Remzi Yüregir ve arkadaşları yılmadı ve Pozantı ilçesinde bir tren vagonunda Yeni Adana adıyla yayınına devam etti. Türk Basının onuru Yeni Adana Gazetesinin 98. yılı kutlu olsun.

Türker Ertürk

 Arkadaşımızı yorumu şöyle olmuş.

Türk Tarihi , her nerede Türk varsa orada yazılır.

Adana , Osmanlı'dan çok önce kadim Türk varlığı kalesidir.

Türkler Dağları mesken tutmuş boylara Dağlı , düzlükte yurt kuran boylara da Ovalı der.

Ovalı , Dağlı hep birbirinin arkasını kollar savaşlarda , barışlarda .

Biri diğerine konuk olur , ÂFAT ( çok büyük felâketin yerel adı) zamanlarında.

Türkler neye , nereye ad vereceklerse bir canlıya ad verir gibi verir.

Adlarla resimlerini çizer , adreslerini , işlevlerini belirtir.

Karacaoğlan'da , bu nedenle , Çukurova da Bayramlık giyen bir insandır , Bahar aylarında.

Adana, "Çukurova ve Toros Dağı ile dağın TEK ova giriş- çıkışı Gülek Boğazı", birbiriyle ET- TIRNAK  gibi 3'lü yaşayan bir varlıktır.

Atatürk, o nedenle arkasında dağ olmayan Haleb'te değil , tek geçitli Toroslar'a sırtını dayamış Adana'da odaklandı, savunma stratejisinde.

İstiklâl Savaşımız tüm cephelerde ölümüne SAVUNMA üstüne kuruludur.

Neden ölümüne ?

Çünkü artık , gidecek yerimiz yoktur, son yurttur savunacağımız.

Atatürk dehası bunu, Adana konumunda hem görmüş hem uygulamıştır.

2011'den sonraki olaylarda, herkes gördü Atatürk'ün dehasını.

Esad Haleb'i savunamadı. Düşen Haleb'de kendini kurtaramadı.

Aynı olay Adana'da olsa tarih tekerrür eder.

Adana, işgalcileri 3'lü yapısıyla ezerdi.

Olmaz olmaz demeyin, sonra Suriye, Irak, Libya durumuna düşüveririz.

Bu 3 ülkenin aymaz yöneticileri, işgal olayına hiç bir stratejik hazırlık yapmamışlar.

Kolayca düşmelerinin tek nedeni budur.

Biz Adanalılar, Pozantı Günlerine KAÇ, KAÇ deriz.

Aralık 1918 sonundan 5 Ocak 1921'e kadar (Ankara Anlaşması) 4 yıl sürmüştür.

Pozantı, Yani Toroslar'a kaçış son derece kanlı ve felâketlidir.

Ermeniler akıl almaz katliamlar yapmışlardır , halk Toroslar'a ulaşıncaya kadar.

Ne acıdır ; bir çok kadın Ermeni , Fransız askerlerinin katliam ve tecavüzlerinden kaçarken kucaklarındaki bebeleri atmaya mecbur olmuşlar.

Pozantı'da bir çakma Vagonda basılan Yeni Adana bu hikâyelerle doludur.

Sonraki nesillere babalar ve dedeler bu olayları susarak geçiştirdi.

Sadece araştıran meraklı Adanalılar felâketlerin korkunçluğunu öğrenebildi.

Çocuklarımız "travma , düşmanlık duyguları yaşamasın , geleceklerine odaklansın" isteği ağır basmıştı.

İstiklâl Savaş'ımızın bütünü de okullarda , felâket ve katliam ayrıntılarına girmeden, hainler, kahramanlar incelenmeden suyuna tirit geçiştirilir.

Bu özenin yanlış olduğu besbelli.

Belli ki babalarımız , dedelerimiz , atalarımız bizlere kıyamamışlar , olanları içlerine atmışlar.

Yüzlerce GERÇEK felâket ve kahramanlık ile ilgili kitap, film, dizi yapılması gerekirken, canım Çukurova ile ilgili 3-5 cahil şerefsiz solcu-Kürtçü yalan, dolan, asparagaslarla ADANA TARİHİ, belli odaklarca, Dünya'da ve yurdumuzda Türklerle ilgili tüm olaylarda olduğu gibi, gizleniyor.

Bu döngü bir gün bir kırılacak , tam kırılacak.

Aymazları, hainleri bir gün mutlaka TEKRAR süpüreceğiz .

Çok yaşa Değerli Amiralimiz.

Adana'ya özel dikkat arkadaşlar.

Anadolu Türklüğünün "çook stratejik" KALEKAPISI' dır.

T.C. Burhan




Adana müdafaa-i hukuk cemiyetinin kurulmasının tarihi bir anısı vardır.



Bu anıyı Ferit Celal Güven'den naklen anlatan Sayın Bülent Ecevit'tir.



Yeni ufuklar dergisi, açık bütçelerin ve enflasyon batağının karanlıklarında 1976'da  batmıştır.



Batmadan evvel çıkaracağı son sayı için Vedat Günyol hocamız eski yazarlarından ve Türkiye'nin aydınlarından mektupla düşüncelerini yazmalarını istemiştir.



Son sayısı işte bu yazılarla çıkmıştır.



Son sayısı olan 275. sayısı için Sayın Müteveffa Bülent Ecevit'in  yazdığı veda yazısı şöyledir. 



Adresini, yaratan telgraf



Rahmetli Ferit Celal Güven Kurucu Mecliste bir anısını anlatmıştır. 

BU anıyı sayın Güven'in kendisi de yazmış mi idi bilmiyorum. 

Yazmadıysa unutulup gitmesin diye yazdı ise tazelensin diye anlatmakta yarar görüyorum.



Kurtuluş Savaşı başlarken henüz Adana içinde "Müdafaai Hukuk Cemiyeti kurulmadığı ve örgütlü direnişe geçilmediği günlerde, işgal altındaki Adana'nın üzgün Türk aydınları her akşam bir açık hava kahvesine gider, masalarda üçer beşer toplanıp eziklik içinde konuşup dertleşirlermiş.



Bir akşam Kurtuluş Savaşımıza büyük katkısı olan postacılardan biri ( Bir telgraf dağıtıcısı) bu kahveye girmiş. Elindeki bir telgrafı ilk masaya göstererek;

-Acaba bu telgraf sizlerden birine mi diye sormuş.

Masadakiler telgrafı okumuşlar. Hayır bize değil öteki masalara da bir sor demişler.

Dağıtıcı tek tek bütün masaları dolaşıp telgrafı göstermiş. 

Her masada oturanlar telgrafı okuduktan sonra; "Hayır telgraf bize değil yan masadakilere de bir sor" demişler.

Dağıtıcı sahibini bulamadığı telgrafla kapıdan çıkıp gitmiş.



Ertesi gün " Adana Müdafa-i hukuk cemiyeti" kurulmuş ve Kurtuluş hareketinin kıvılcımı yanmış.



Telgraf Adana Müdafa-i hukuk Cemiyeti Riyasetine diye başlıyormuş ve henüz var olmayan cemiyete belli, görevler veriliyormuş Altında da Mustafa Kemal'in imzası varmış....



Atatürk var olmayan bir adrese çektiği o telgrafın kendi adresini yaratacağını biliyordu.



Çünkü o Türk milletine güveniyordu."



Bülent Ecevit.



Biz bu yazıyı 1976 yılında kapanan Yeni ufukların son sayısı  275. sayısından alarak Kuvay-i Milliye'de yeni ufukların ilk sayısı 276. sayısında yayınladık.



Ancak sözü edilen dergimizi enflasyon kağıt zamları baskı zamları dağıtım zorlukları her türlü müspet kültür ve bilim faaliyetlerine set çekildiği  Türk milletinin elinden egemenliğini almak ve sömürgecilerin egemenliğini tesis etmek üzere harici bedhahlarca kurulan 14 mayıs 1950 saldırısının ulaştığı merhalede ancak 6 sayı yayınlayabildik.



Yazıyı Kuvay-i  Milliye'de yeni ufuklar dergisinden 276. sayısından alıyor ve sunuyorum.



Bundan daha elim ve vahim günlerin geleceğini de herkes gibi ben de biliyorum.



 Çünkü kuvay-i milliye'de yeni ufukların kapandığı tarih Ağustos 1999 da bir ABD doları 442.953 TL idi. Bunu ortalama yarım milyon kabul etsek.



Bu gün tam tamına DOLAR 6 kat artmıştır.



Türk kültürünü, Türkiye Cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmek mücadelesinde Türk parasının değerinin korunması önemli ve temel  bir konudur. Bu konuya eğilmeden mücadelemizi başarıya ulaştıramayız.


Aytekin Ertuğrul


ADANA´NIN FRANSIZLAR TARAFINDAN İŞGALİNDE ERMENİLERİN ADANA HALKINA YAŞATTIKLARI 10 TEMMUZ 1920 "ADANA´NIN KARA GÜNÜ", "KAÇ-KAÇ" OLAYININ ACI, HAZİN VE GERÇEK ÖYKÜSÜ


1920 Adana'da Kaç-Kaç Olayları


Bu zulme dayanamayan Türk aileleri 10 Temmuz 1920’de toplu halde şehri boşaltmaya başladılar. Bu olaya Kaç Kaç adı verilir. O günlerde Pozantı’da yayın yapan Yeni Adana Gazetesi sonraki bir tarihte Kaç Kaç olayının boyutlarını şu şekilde dile getirir.
 



Ahmet Remzi Yüreğir, (Adana, 1892-7 Ekim 1951), Türk gazeteci, politikacı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder