Bilinmeyen
KELİMESİNİN GEÇTİĞİ AYETLER
(Sonra
gelen kuşaklar) Diyecekler ki: "Üç'tüler, onların dördüncüsü
köpekleridir." Ve: "Beştiler, onların altıncısı köpekleridir"
diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. "Yedidirler, onların
sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onların
sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez."
Öyleyse onlar konusunda açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar
hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma. (KEHF SURESİ / 22)
**********
Gayb KELİMESİNİN GEÇTİĞİ AYETLER
**********
Gayb KELİMESİNİN GEÇTİĞİ AYETLER
Onlar,
gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden infak ederler. (BAKARA SURESİ / 3) (Allah:) "Ey Adem, bunları onlara
isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince
de dedi ki: "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben
bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim."
(BAKARA SURESİ / 33) Bunlar,
gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i
sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında
değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin. (AL-İ İMRAN SURESİ / 44)
Allah, murdar olanı, temiz olandan
ayırd edinceye kadar mü'minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda
bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama
Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah'a ve elçisine iman
edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır. (AL-İ
İMRAN SURESİ / 179) Ey iman
edenler, Allah görünmezlikte (gaybte) kendisinden kimin korktuğunu ortaya
çıkarmak için ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği avdan bir şeyle andolsun
sizi deneyecektir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa, onun için acı bir azab
vardır. (MAİDE SURESİ / 94) Allah,
elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek: "Size verilen cevap nedir?"
Onlar da: "Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri (gaybleri) bilen
Sen'sin Sen." (MAİDE SURESİ / 109) Allah:
"Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve anneni Allah'ı bırakarak iki ilah
edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım
olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu
bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Gerçekten,
görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen." (MAİDE SURESİ / 116) De ki: "Size Allah'ın hazineleri
yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum.
Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki: "Kör olanla, gören
bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?" (EN'AM SURESİ / 50) Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan
başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O,
bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve
kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır. (EN'AM
SURESİ / 59) O, gökleri ve
yeri hak olarak yaratandır. O'nun "ol" dediği gün (her şey) oluverir,
O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni
bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. (EN'AM SURESİ /
73) De ki: "Allah'ın
dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim.
Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir
kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, bir uyarıcı ve bir müjde
vericiden başkası değilim." (A'RAF SURESİ / 188) Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allah,
onların gizli tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Allah,
gaybın bilgisine sahip olandır. (TEVBE SURESİ / 78) Onlara geri döndüğünüzde size özür
belirttiler. De ki: "Özür belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz.
Allah bize, durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir, O'nun
elçisi de. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen'e döndürüleceksiniz ve
O, yaptıklarınızı size haber verecektir." (TEVBE SURESİ / 94) De ki: "Yapıp-edin. Allah sizin
yapıp-ettiklerinizi (amellerinizi) görecektir. O'nun elçisi ve mü'minler de.
Yakında gaybı ve müşahede edilebileni Bilen'e döndürüleceksiniz ve O, size
yaptıklarınızı haber verecektir." (TEVBE SURESİ / 105) Bir de derler ki: "Rabbinden üzerine
bir ayet (mucize) indirilse ya!.." De ki: "Gayb yalnızca Allah'ındır,
siz bekleyedurun; ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim." (YUNUS
SURESİ / 20) "Ben size
Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu
söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak bir
hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda
(bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir." (HUD
SURESİ / 31) Bunlar: Sana
vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce
bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva
sahiplerinindir. (HUD SURESİ / 49) Göklerin
ve yerin gaybı Allah'ındır, bütün işler O'na döndürülür; öyleyse O'na kulluk
edin ve O'na tevekkül edin. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.
(HUD SURESİ / 123) "Dönün
babanıza ve deyin ki: '-Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz,
bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın kollayıcıları
değiliz." (YUSUF SURESİ / 81) Bu,
sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf'un
kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar
verdikleri zaman sen yanlarında değildin. (YUSUF SURESİ / 102) O, gaybı da, müşahede edileni de bilendir.
Pek büyüktür, yücedir. (RA'D SURESİ / 9) Göklerin
ve yerin gaybı Allah'a aittir. (Kıyamet) Saatin(in) emri de yalnızca (süratli)
göz açıp kapama gibidir veya daha yakındır. Şüphesiz, Allah her şeye güç
yetirendir. (NAHL SURESİ / 77) (Sonra
gelen kuşaklar) Diyecekler ki: "Üç'tüler, onların dördüncüsü
köpekleridir." Ve: "Beştiler, onların altıncısı köpekleridir"
diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. "Yedidirler, onların
sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onların
sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez." Öyleyse
onlar konusunda açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında
bunlardan hiç kimseye bir şey sorma. (KEHF SURESİ / 22) De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah
daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne
güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç
kimseyi ortak kılmaz." (KEHF SURESİ / 26) Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) kendi
kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O'nun va'di yerine gelecektir. (MERYEM
SURESİ / 61) O, gayba mı tanık
oldu, yoksa Rahman (olan Allah)ın katında(n) bir ahid mi aldı? (MERYEM SURESİ /
78) Onlar, Rablerine karşı
gayb ile (O'nu görmedikleri halde) bir haşyet içindedirler ve onlar, kıyamet
saatinden 'içleri titremekte olanlardır.' (ENBİYA SURESİ / 49) Gaybı ve müşahede edilebileni bilendir;
onların ortak koştuklarından yücedir. (MÜ'MİNUN SURESİ / 92) De ki: "Göklerde ve yerde gaybı
Allah'tan başka kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna
varmıyorlar." (NEML SURESİ / 65) İşte
gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O'dur.
(SECDE SURESİ / 6) İnkâr
edenler, dediler ki: "Kıyamet-saati bize gelmez." De ki: "Hayır,
gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre
ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da,
daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır."
(SEBE' SURESİ / 3) Böylece
onun (Süleymanın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını
yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere
yıkılıp-düşünce, açıkca ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı
böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp-yaşamazlardı. (SEBE' SURESİ / 14)
De ki: "Şüphesiz Rabbim hakkı
(batılın yerine veya dilediği kimsenin kalbine) koyar. O, gaybleri bilendir.
(SEBE' SURESİ / 48) Oysa daha
önce onu inkar etmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil
uzatıyorlardı). (SEBE' SURESİ / 53) Hiç
bir günahkar bir başka günahkarın günahını yüklenemez. Eğer yükü ağır olan
kimse (bir başkasını) onu taşımaya çağırsa, -bu, yakın-akrabası da olsa-
kendisine ondan hiç bir şey yükletilmez. Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden
'içleri titreyerek-korkmakta' olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın.
Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır.
Sonunda dönüş Allah'adır. (FATIR SURESİ / 18) Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Gerçek şu
ki O, sinelerin özünde (saklı) olanı bilir. (FATIR SURESİ / 38) Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb
ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın.
İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele. (YASİN SURESİ / 11)
De ki: "Ey gökleri ve yeri
yaratan, gaybı ve müşahede edilebileni bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa düştükleri
şeylerde, kullarının arasında sen hüküm vereceksin." (ZÜMER SURESİ / 46)
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin
gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı görendir. (HUCURAT SURESİ / 18) Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır,
böylece yazıp-duruyorlar? (TUR SURESİ / 41) Gaybın ilmi onun yanında da o mu görüyor? (NECM SURESİ / 35)
Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık
belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla
birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar
için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, kendisine ve
elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin
(ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.
(HADİD SURESİ / 25) O Allah
ki, O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da, müşahede edilebileni de bilendir.
Rahman, Rahim olan O'dur. (HAŞR SURESİ / 22) De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm,
şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni
de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber
verecektir." (CUM'A SURESİ / 8) Gaybı
da, müşahede edilebileni de bilen, Aziz (üstün ve güçlü), Hakim (hüküm ve
hikmet sahibi)dir. (TEĞABÜN SURESİ / 18) Gerçek
şu ki, Rablerinden gayb ile (O'nu görmedikleri halde) içleri
titreyerek-korkanlara gelince; onlar için bir mağfiret (bağışlanma) ve büyük
bir ecir vardır. (MÜLK SURESİ / 12) Yoksa
gayb (görünmeyenin bilgisi) onların yanında mıdır ki, kendileri yazıp
duruyorlar? (KALEM SURESİ / 47) O,
gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz
(ona muttali kılmaz.) (CİN SURESİ / 26) O,
gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz (ya da cimrilikte
bulunup kıskançlık yapmaz.) (TEKVİR SURESİ / 24)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder