Asıl olan kendi lisanıyla düşünüp, kendi lisanıyla yazmaktır.
Onca kez bunu yaptığımız halde, Türkçe olarak düşünüp, yazarsak sonuç nasıl çıkar?
Bir de günümüz Türkçesiyle düşünüp, Arap alfabesiyle yazmaya çalışalım, her ne kadar usule uymasa dahi deneyelim bazı yerlerini.
Türkçe: (Baş, Arapça'da re's olarak ifade edilir.)
Arapçası: رأس
Türkçe: Örtü
Arapçası: غطاء
Türkçe: başörtüsü
Arapçası: الحجاب
Türkçe: Örtülerinizi
Arapçası: الحجاب
Türkçe: baş örtülerinizi
Arapçası: غطاء الرأس
Birleşik yazarsak....
Türkçesi: başörtülerinizi
Arapçası: حجابك
Türkçe düşünüp, Arap alfabesiyle yazmaya kalkarsanız durum böyle oluyor ki, yine başörtüsü anlamını onların dayatmalarına oturtamıyorsunuz.
--------
Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. اقول نساء المؤمنين ، فإنها قد تجنب العيون حرام ، لأنها محافظة على العفة.
---------
Görünen kısımlar müstesna, zînetlerini göstermesinler. عرض قطع استثنائية ، وإظهار الزينة.
---------
Örtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. صدق على الجانبين حتى الإفراج عنهم الغطاء.
Not:Özellikle bu kısım şöyle de olabilir. على الجانبين حتى الإفراج عنهم الغطاء تا
--------
şimdi de A’râf Sûresinin 41 .Ayetinde geçen örtü(غطاء) kelimesine bakalım.
Neden A’râf diyorum?Çünkü,buradaki örtü(غطاء) anlamına en yakın olanıdır da ondan.
Onlar için cehennem ateşinden döşek, üstlerinde de cehennem ateşinden örtüler var. بالنسبة لهم في نار جهنم من فراش وغطاء رأس من نار جهنم هي أيضا.
İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.(A’râf/41) وبهذه الطريقة يمكننا معاقبة الظالمين.
-------
وَلْيَضْرِبْنَبِخُمُرِهِنَّعَلَىجُيُوبِهِنَّ
Ve'l yadribne bi humurihinne ala cuyubihinneve'l yadribne (ve li yadribne): Vurmak, darp etmek. Not: Bazı tevilciler -ve örtsünler- anlamına geldiğini iddia etmektedirler.
bi humuri-hinne: Örtü, örten. Not: Bazı tevilciler başörtüleri anlamına geldiğini iddia etmektedirler. Oysaki başörtüsü olması için yukarıda anlattık.
Re's(baş) takısı kullanılmadığından bu anlamı çıkartmak ancak bazı çarpık zihniyet ya da menfaatçilerin işine gelmektedir.
Himar-ır re's olsaydı kuşku olmaksızın başörtüsü denirdi.
Hmr açısıyla bakarak Kur'an'da hamr'ın içki anlamında kullanıldığını bunun da zihni, akıl kullanmayı kısıtladığını ileri sürerek harfsel kökleriyle kıyaslamak yoluyla başörtüsü iddiasında olanlara dikkat etmek gerekir.
Hamr: Örtmek anlamında mastar; çiğ üzüm şırasından sıkılmış ve köpüğü atılmış şarabın ismi. İçkiye, aklı örttüğü için "humar" denir. Himar: Hımır maddesi, setr, örtü ve kapalılık;bundan dolayı(örtü/örtmek/kapamak anlamından dolayı) baş örtüsü olarak ta kesin hüküm olup olmadığı tartışmalara konu olmaktadır.
Bu konu daha önceki yazılarımda detaylı olarak incelenmiştir.
http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=3004.0
Görüldüğü üzere baş(رأس) ne şekilde kullanılmıştır.
Ayrıca başkaca benzeşim için bakınız...pultar.org
Öyle ise artık bu konuyu uzatmaya,eğip bükmeye gerek varmıdır?
***
"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler." (NUH SURESİ / 7)
Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz. (MAİDE SURESİ / 6)
Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, hacc"da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram"da olmayanlar içindir. Allah"tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır. (BAKARA SURESİ / 196)
Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır. (YASİN SURESİ / 8)
İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkâr edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. (HAC SURESİ / 19)
Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen. (SECDE SURESİ / 12)
"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur ki pek yakında." (İSRA SURESİ / 51)
İman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: "Allah"ın size açtık (açıkladık)larını, Rabbiniz katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" (BAKARA SURESİ / 76)
Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (AL-İ İMRAN SURESİ / 119)
Başlarına iğrenç bir azab çökünce, dediler ki: "Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip-giderirsen, andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz. (A"RAF SURESİ / 134)
Ne zaman ki/yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları/ elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp-saptıklarını görünce: "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler. (A"RAF SURESİ / 149)
Kendilerinden önce gelip geçmişlerin/başlarından geçen/günlerin bir benzerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: "Bekleyedurun. Şüphesiz ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim." (YUNUS SURESİ / 102)
"Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil." (HUD SURESİ / 89)
Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur"an olsaydı /yine bu Kur"an olurdu/. Hayır, emrin tümü Allah"ındır. İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. İnkâr edenler, Allah"ın va"di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.) (RA"D SURESİ / 31)
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalbleri /sanki/ bomboştur. (İBRAHİM SURESİ / 43)
Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır. (HİCR SURESİ / 45)
Ve onların hepsi, kıyamet günü O"na, "yapayalnız, tek başlarına" geleceklerdir. (MERYEM SURESİ / 95)
O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. (NEML SURESİ / 82)
Firavun"un karısı dedi ki: "Benim için de, senin için de bir göz bebeği; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." Oysa onlar/başlarına geleceklerin/şuurunda değillerdi. (KASAS SURESİ / 9)
Onun tomurcukları, şeytanların başları gibidir. (SAFFAT SURESİ / 65)
Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona/ateşe/ sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba/veya yandaş/larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içindedirler. (ŞURA SURESİ / 45)
Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. (VAKIA SURESİ / 19)
Onlara: "Gelin Allah"ın Resûlü sizin için mağfiret/bağışlanma/ dilesin," denildiği zaman başlarını yana çevirdiler. Sen, onların büyüklük taslamışlar olarak yüz çevirmekte olduklarını görürsün. (MÜNAFİKUN SURESİ / 5)
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır; (MÜRSELAT SURESİ / 41)
Demek ki Allah(cc) baş demeyi birçok yerde söyleme yetenek ve kaabiliyetindedir.
Öyle ise onun adına tevil yapacağım diyerek, parantezler içinde baş anlamına gelmeyen bir tevil nasıl olurda baş anlamı ile yorumlanır ki?
Bu anlam özellikle de neden Nur/31'e yüklenmektedir iyi düşününüz...
-------------------------------------
وَقُل لِّلۡمُؤۡمِنَـٰتِ يَغۡضُضۡنَ مِنۡ
أَبۡصَـٰرِهِنَّ وَيَحۡفَظۡنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبۡدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا
مَا ظَهَرَ مِنۡهَاۖ وَلۡيَضۡرِبۡنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِہِنَّۖ وَلَا
يُبۡدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوۡ ءَابَآٮِٕهِنَّ أَوۡ
ءَابَآءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوۡ أَبۡنَآٮِٕهِنَّ أَوۡ أَبۡنَآءِ بُعُولَتِهِنَّ
أَوۡ إِخۡوَٲنِهِنَّ أَوۡ بَنِىٓ إِخۡوَٲنِهِنَّ أَوۡ بَنِىٓ أَخَوَٲتِهِنَّ أَوۡ
نِسَآٮِٕهِنَّ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَـٰنُهُنَّ أَوِ ٱلتَّـٰبِعِينَ غَيۡرِ
أُوْلِى ٱلۡإِرۡبَةِ مِنَ ٱلرِّجَالِ أَوِ ٱلطِّفۡلِ ٱلَّذِينَ لَمۡ يَظۡهَرُواْ
عَلَىٰ عَوۡرَٲتِ ٱلنِّسَآءِۖ وَلَا يَضۡرِبۡنَ بِأَرۡجُلِهِنَّ لِيُعۡلَمَ مَا
يُخۡفِينَ مِن زِينَتِهِنَّۚ وَتُوبُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَ
ٱلۡمُؤۡمِنُونَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ (٣١)
---------------------------------------Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini /harama bakmaktan/ korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Örtülerini, yakalarının üzerine örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları , ellerinin altında bulunanlar , erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar.
Ey müminler! Hep birden Allah`a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. / (31)
------------------------
İngilizce
And say to the believing women that they should lower their gaze and guard their modesty; that they should not display their beauty and ornaments except what appear thereof; that they should draw their veils over their bosoms and not display their beauty except to their husbands, their fathers, their husbands' fathers, their sons, their husbands' sons, their brothers, or their brothers' sons, or their sisters' sons, or their women, or the slaves whom their right hands possess or male servants free of physical needs, or small children who have no sense of the shame of sex; and that they should not strike their feet in order to draw attention to their hidden ornaments. And O ye Believers! Turn ye all together towards Allah that ye may attain Bliss. (31)
-------------------
Almanca
Und sprich zu den gläubigen Frauen, daß sie ihre Blicke zu Boden schlagen und ihre Keuschheit wahren und ihren Schmuck nicht zur Schau tragen sollen - bis auf das, was davon sichtbar sein darf, und daß sie ihre Tücher um ihre Kleidungsausschnitte schlagen und ihren Schmuck vor niemand enthüllen sollen als vor ihren Gatten oder Vätern oder den Vätern ihrer Gatten oder ihren Söhnen oder den Söhnen ihrer Gatten oder ihren Brüdern oder den Söhnen ihrer Brüder oder Söhnen ihrer Schwestern oder ihren Frauen oder denen, die sie von Rechts wegen besitzen, oder solchen von ihren männlichen Dienern, die keinen Geschlechtstrieb mehr haben, und den Kindern, die der Blöße der Frauen keine Beachtung schenken. Und sie sollen ihre Füße nicht so stampfen, daß bekannt wird, was sie von ihrem Schmuck verbergen. Und wendet euch allesamt reumütig Allah zu, o ihr Gläubigen, auf daß ihr erfolgreich sein möget. (31)
------------
Fransızca
Et dis aux croyantes de baisser leurs regards, de garder leur chasteté, et de ne montrer de leurs atours que ce qui en paraît et qu’elles rabattent leur voile sur leurs poitrines; et qu’elles ne montrent leurs atours qu’à leurs maris, ou à leurs pères, ou aux pères de leurs maris, ou à leurs fils, ou aux fils de leurs maris, ou à leurs frères, ou aux fils de leurs frères, ou aux fils de leurs sœurs, ou aux femmes musulmanes, ou aux esclaves qu’elles possèdent, ou aux domestiques mâles impuissants, ou aux garçons impubères qui ignorent tout des parties cachées des femmes. Et qu’elles ne frappent pas avec leurs pieds de façon que l’on sache ce qu’elles cachent de leurs parures. Et repentez-vous tous devant Allah, ô croyants, afin que vous récoltiez le succès(1). (31)
---------
İspanyolca
Y di a las creyentes que bajen la mirada y guarden sus partes privadas, y que no muestren sus atractivos a excepción de los que sean externos; y que se dejen caer el tocado sobre el escote y no muestren sus atractivos excepto a sus maridos, padres, padres de sus maridos, hijos, hijos de sus maridos, hermanos, hijos de sus hermanos, hijos de sus hermanas, sus mujeres*, los esclavos que posean, los hombres subordinados carentes de instinto sexual o los niños a los que aún no se les haya desvelado la desnudez de la mujer.Y que al andar no pisen golpeando los pies para que no se reconozcan adornos* que lleven escondidos.Y volveos a Allah todos, oh creyentes, para que podáis tener éxito. (31)
----------
Endonezya
Katakanlah kepada wanita yang beriman: "Hendaklah mereka menahan pandangannya, dan memelihara kemaluannya, dan janganlah mereka menampakkan perhiasannya, kecuali yang nampak daripadanya. Dan hendaklah mereka menutupkan kain kudung ke dadanya, dan janganlah menampakkan perhiasannya, kecuali kepada suami mereka, atau ayah mereka, atau ayah suami mereka, atau putera-putera mereka, atau putera-putera suami mereka, atau saudara-saudara laki-laki mereka, atau putera-putera saudara laki-laki mereka, atau putera-putera saudara perempuan mereka, atau wanita-wanita Islam, atau budak-budak yang mereka miliki, atau pelayan-pelayan laki-laki yang tidak mempunyai keinginan atau anak-anak yang belum mengerti tentang aurat wanita. Dan janganlah mereka memukulkan kakinya agar diketahui perhiasan yang mereka sembunyikan. Dan bertaubatlah kamu sekalian kepada Allah, hai orang-orang yang beriman supaya kamu beruntung. (31)
--------
Malezya
Dan katakanlah kepada perempuan-perempuan yang beriman supaya menyekat pandangan mereka dan memelihara kehormatan mereka dan janganlah mereka memperlihatkan perhiasan tubuh mereka kecuali yang zahir daripadanya; dan hendaklah mereka menutup belahan leher bajunya dengan tudung kepala mereka; dan janganlah mereka memperlihatkan perhiasan tubuh mereka melainkan kepada suami mereka atau bapa mereka atau bapa mertua mereka atau anak-anak mereka, atau anak-anak tiri mereka atau saudara-saudara mereka atau anak bagi saudara-saudara mereka yang lelaki atau anak bagi saudara-saudara mereka yang perempuan, atau perempuan-perempuan Islam atau hamba-hamba mereka atau orang gaji dari orang-orang lelaki yang telah tua dan tidak berkeinginan kepada perempuan atau kanak-kanak yang belum mengerti lagi tentang aurat perempuan dan janganlah mereka menghentakkan kaki untuk diketahui orang akan apa yang tersembunyi dari perhiasan mereka dan bertaubatlah kamu sekalian kepada Allah, wahai orang-orang yang beriman, supaya kamu berjaya. / (31)
Allah hiç bir yerde baş dememiş olmasına rağmen, tevilciler ne hikmet ise Allah'ın demediği şeyi anlamakta hiç gecikmemişler be BAŞ kelimesini sokuşturmuşlardır.
Önceleri parantez içinde, ileriki yıllarda ise alenen...
Konu hakkında detaylı bir yazım var idi.
Bakınız derim.
içki KELİMESİNİN
GEÇTİĞİ AYETLER
Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz; (BAKARA SURESİ / 219)
Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. (MAİDE SURESİ / 90)
Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah"ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? (MAİDE SURESİ / 91)
Sizin tümünüzün dönüşü O"nadır. Allah"ın va"di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O"dur. İnkâr edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azab vardır. (YUNUS SURESİ / 4)
Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem sarhoşluk verici içki, hem güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını kullanabilen bir topluluk için, gerçekten bunda bir ayet vardır. (NAHL SURESİ / 67)
Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Şüphesiz biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (KEHF SURESİ / 29)
Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki). (SAFFAT SURESİ / 46)
Sonra kendileri için onun üzerinde kaynar su karıştırılmış bir içkileri de vardır. (SAFFAT SURESİ / 67)
***
Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz; (BAKARA SURESİ / 219)
Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. (MAİDE SURESİ / 90)
Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah"ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? (MAİDE SURESİ / 91)
Sizin tümünüzün dönüşü O"nadır. Allah"ın va"di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O"dur. İnkâr edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azab vardır. (YUNUS SURESİ / 4)
Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem sarhoşluk verici içki, hem güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını kullanabilen bir topluluk için, gerçekten bunda bir ayet vardır. (NAHL SURESİ / 67)
Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Şüphesiz biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (KEHF SURESİ / 29)
Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki). (SAFFAT SURESİ / 46)
Sonra kendileri için onun üzerinde kaynar su karıştırılmış bir içkileri de vardır. (SAFFAT SURESİ / 67)
***
sarhoşluk KELİMESİNİN GEÇTİĞİ AYETLER
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler. (HİCR SURESİ / 71)
Ayrıca üstteki (NAHL SURESİ / 67) de geçmektedir.
***
Hamr: Örtmek anlamında mastar; çiğ üzüm şırasından sıkılmış ve köpüğü atılmış şarabın ismi. İçkiye, aklı örttüğü için "humar" denir. Himar: Hımır maddesi, setr, örtü ve kapalılık;bundan dolayı (örtü/örtmek/kapamak anlamından dolayı) başörtüsü olarak ta kesin hüküm olup olmadığı tartışmalara konu olmaktadır.
Bu konu daha önceki yazılarımda detaylı olarak incelenmiştir.
13/9/2006
İlk şeyhülislamın Nur 31 tercümesi
Oysa ki yaratan BAŞ demeyi çok iyi biliyor ve defalarca baş diyebildiği halde...KUR'AN DA BAŞ KELİMESİNİN GEÇTİĞİ BAZI AYETLER
Ya da
A. Dusun arşivi
Ve Rusların güdümünde başlayan Molla Selim ve Şeyh Şahabettin ...
UÇKUR TANRILARI, KUR'AN DAKİ AYRAÇ ŞERİAT.
Molla, yargıçlık yapabilir mi?
Kur'an yorumlamak için hangi bilgiler gerekir, halktan olanlar ne söylemiş, hangi alimler ne demiş.
AMERİKAN KUR'AN'I, FURKAN
“... Muhammed ile kardeşi evlerinin arkasında kuzu güdüyorlardı. Kardeşi koşarak gelip bana ve babasına:
Hz. Muhammed’in süt annesi Halime anlatıyor:

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder