İklim değişikliklerinin de etkisiyle Arabistan'da, Abha
şehrindeki Sodha dağına, Asir eyaletinin bazı yerlerine, Baha, Tebük gibi
kuzeyde kalan yerlere kar yağdığını biliyoruz.
Ancak İslamiyet'in yayılma zamanlarında da yağıyor muydu
açıkçası araştırmak hiç aklıma gelmedi.
Bunu anlamak için en doğru yöntemin, Arabistan'daki yaşamı
anlatan Kur'an'a bakmak olduğunu düşünüyorum.
Ancak Kur'an kar yağışı ile ilgili açık bilgi içermez.
Farklı yağış şekilleri yerine yağmurdan bolca bahseder.
Örnek verecek olursak,
51/1'de geçen zariyati, tozdurmak, estirmek anlamına gelir,
zerven ise savurma anlamına gelir.
14/32'de geçen mines semai ifadesi gökyüzünden, maen
fe ahrace bihi ifadesi de suyu böylece yağdırdı/çıkarttı demektedir.
Yani mâen (su) ifadesini yağmura dönüştürüyor.
Daha bir çok yerde yağmurdan bahsetmektedir.
Hatta 10/24'de dünyevi yaşamın (meselul hayatid dunya)
yağmura, suya benzediğini (ke main) ifadesiyle pekiştirerek yağmurdan defalarca
bahsetmektedir.
Lakin Arapçada sıvı halde düşenler için indi ifadesi
kullanılırken, katı halde düşenler için düştü ifade olarak kullanılır.
Özetle Kur'an kar yağışını bilmemektedir.
Kim nasıl anlatırsa anlatsın, Kur'an'da doğrudan doğruya kar
yağmasıyla ilişkilendirilecek ayet yoktur.
Muhtemel anlamlandırma (Tevil) yoluyla ilişkilendirir miyiz
derseniz, elbet ki.
O zaman da Diyanet'in öz kızından şehvet duyması teviline
doğru gideriz ki bu tevilden çıkıp fetvaya dönüşür.
Tıpkı Beykoz Müftüsü Hüseyin Demirtaş'ın, iyi niyetli
olduğunu sandığım çabaları gibi.
Bakalım ne demiş?
18.01.2016
A. Dursun
Hangi kutsal masalda kar kelimesi geçiyor, aşağıdaki yazıdan bakınız.
Hangi kutsal masalda kar kelimesi geçiyor, aşağıdaki yazıdan bakınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder