Obama yönetime geldiği günlerde ve daha öncesindeki
vaatlerinde, "Kürdistan'ın Türklere Kurdurtacağım" vaatlerinde
bulunuyordu.
"Yakında Obama
gidiyor, son günleri yaklaştı, sanırım sözünü unuttu" diyordum ki,
birden her şey değişti.
Anlaşılan Kürdistan'ın kuruluşu tamamlanmış ve ilanında
sıkıntı var.
Baksanıza işgal valisi gibi, ülkenin tam göbeğine gelen
Biden'i, KaçAK Saray dahil, TSK ve tüm güvenlik kurum ve kuruluşları, TBMM
sadece izlemekle yetindiği günler yaşıyoruz.
Ağzımızda tek söz "Ya Allah Bismillah, Allahu
Ekber" ve "yetmez ama evet" veya "hamd olsun" dan başka bir şey çıkmıyor.
Nihayetinde İslam kullanılmaya müsait duruma getirilmiştir.
Obama'nın Endonezya'daki okul kaydı imiş.
Obama's Indonesian school registration listing him as Muslim
Zaten Obama'da Müslüman'dır ya, hatta Müslümanlarla sıkı ş
birliğinin nedenleri olarak onun Müslüman olduğu söylemleri dış basında yaygınlaştırılmış,
iç basındaysa Obama'nın parmağında "La ilahe illallah" yazan yüzük
taşıdığı palavraları uydurulmuştu.
O nedenle, Müslüman birinin elçisi de Müslüman sayılmasında
hiç bir sakınca yoktur, nitekim o da Ümmet-i Muhammed olduğuna göre,
dilediğince gelip ülkemize talimatlar yağdırabilir, gerekirse İslam yolunda
mücadele etmesinde hiç bir sakınca da yoktur.
Bu anlayışı yaratmalarının tek nedeni, işgalde İslam en
kullanışlı hale getirilmesiydi.
Onca şehit veriyoruz, TV'ler dahil tüm medya vur patlasın,
çal oynasın derdinde.
Sanki işgale uğrayan başka ülke, sanki bizim tek koruyucumuz
Allah ve o da tamamen bizimle gibi bir operasyonla karşı karşıyayız.
Kürdistan kurulursa bir de devlet başkanı gerek.
Parlamenter sistemde başkanlık olmayacağına göre, bir de
başkanımız olması gerek.
Erdoğan'ın aceleyle başkanlık sistemini istemesinin sırırı
artık açığa çıkmış durumda.
Anlaşıldı ki Kürdistan'a engel olunamıyor, kurulacak.
Allah'ın emri, Müslümanların da yardımıyla kuruluyor ancak
burada merak ettiğim şey şudur.
Bu gün ülkemizde yaşayan vatandaşların kimliklerinde doğum
yerleri, kurulacak olan Kürdistan devletinin sınırları içinde kalanların
durumları ne olacak?
Onlar yeni Kürdistan devletine mi sürgün edilecek, yoksa
daha çok bölünme yaşasın diye Demirtaş'ın da dediği gibi, tüm ülke eyaletlere
ayrılmak zorunda mı kalacak?
Bu işin Kürdistan ile sınırı kalmayacağı açıktır.
Önümüzde Yugoslavya ve diğerleri gibi bir çok örnek dururken,
hala parçalanmanın Kürdistan ile sınırlı kalacağını düşünen ya milleti salak sanmaktadır
ya da gerçekten öyledir, ben farkına varamıyorumdur.
Zira baksanıza, 14 yıldır aynı palavraları sallayanlar, yıl
2016 olmasına rağmen yine aynı masallarla milleti avutmayı başarabiliyorsa,
onlar bizden çok daha akıllıdır.
Bunun başka izahı varsa birileri anlatsın.
Millete dar gelen, bana bol gelmez.
Bundan
gayri, "Ya Amerika Bismillah, Tayyib-i Ekber" demekte
bir sakınca yoktur.
15 Ocak 2010 tarihinde, konu hakkında TÜRKİYE CUMHURİYETİNE HAKARET, BAŞBAKANA SULTANLIK başlığında yaptığımız bir yazışmamız esnasında verdiğim yanıt aklıma geldi.
İlgili bölümünü buraya da almamda fayda olacağını sanıyorum, zira İslam dünyasının içine sokulan hançeri anlamak açısından önemli görmekteyim.
.../...
Hamas, 1987'nin aralık ayında birinci İntifada'nın başlamasından kısa bir süre sonra Mısır'daki Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kuruldu.
İlginçtir ki örgütün lideri ileride ateşli söylevleriyle ünlenecek, tekerlekli sandalyeye mahkum Şeyh Ahmed Yasin'di.
Sadece lideri olduğunu söyleyenler şunu da bilsin ki salt lideri değil aynı zamanda kurucusudur da.
Dikkat ediniz.
İlginçtir ki örgütün lideri ileride ateşli söylevleriyle ünlenecek, tekerlekli sandalyeye mahkum Şeyh Ahmed Yasin'di.
Sadece lideri olduğunu söyleyenler şunu da bilsin ki salt lideri değil aynı zamanda kurucusudur da.
Dikkat ediniz.
Tekerlekli sandalyeye mahkum biri.
Nasıl oluyor da bu adam liderlik koltuğuna oturabiliyor,hepsinden önemlisi de kurucu olabiliyor çok ilginç değil mi?
Bir şey daha,
Büyükanıt paşa Filistin seçimlerini kazanan Hamas'ın liderlerinden biri olan Meşal'in Türkiye ziyaretine, Hamas terörist bir örgüttür diyerek tepki göstermişti. Aynı günlerde sermaye medyası ve bazı kalemler de benzer tepkiler göstermişlerdi.
Peki ama neden?
Peki Hamas'ı kim destekliyordu?
Mesela Halid Meşal neden sürgününü Suriye'de geçirdi.
Suriye kimi destekledi?
El-Fetih'in İsrail ile gizli bir işbirliği varmıydı?
Sorular çok, yanıtlar kısıtlı.
Bunların Huntington'un medeniyetler çatışması ile ne alakası var,bağlantısına bakacakmıyız?
Mesela Huntington'dan farklı olarak Ferguson'un kabus senaryosu var.
Senaryoda bahsettiği kabus medeniyetler çatışmasına bağlı değil diyor.
Ferguson'a göre 1930'ların Avrupası ile günümüzün Ortadoğu'su benzeşiyor.
Bugünkü Ortadoğu ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi 1930'ların Polonya ve Ukrayna'sı seviyesinde olduğunu söylüyor.
Özellikle Irak'ta ki etnik çeşitliliğe vurgu yaparak,Irak'taki iç savaşın bölgeye yayılma,çatışma riski mevcut olduğu korkusunu dile getiriyor.
Ancak bu çatışmalar nedense Hamas ve El-Fetih arasında daha fazla görülmektedir.
Hamas ile El Fetih'i çatıştıran unsurlar nedir?
Hangi ülkeler Hamas'ı,hangileri El-Fetih'i destekliyor, buna iyi bakmak lazım.
Bu nedenle liderlerin o bölgelerdeki rolünden evvel,arkasındaki destekleri görmezden gelemeyiz.
Filistin'de ki Türk kökenli insanlar neden çoğunlukla Hamas'ta dır?
Çünkü FKÖ içinde kendilerine yer bulamamışlardır.
Ayrıca FKÖ'yü güçlü kılan bir unsur daha var.
O da batı destekli çetelerdir.
Çete dediğim zaman öyle bir kaç küçük grup aklınıza gelmesin.
AJC çatısı altında Amerikan Yahudilerinin kuruluşu ADL'den bahsettiğimi hemen anlamış olmalısınız.
Neyse konu nereden nereye uzandı.
Hazır konu dallanmış iken Arap milliyetçiliğinin öncü ismi sayılan Cemal Abdunnasır'ın damadı Eşref Mervan, kaldığı binanın beşinci katından atlayıp intihar etti şeklinde haberler vardı hatırladınız mı?
Bu ilişkilerin maalesef çok azını anlayabiliyoruz.
Kimin hangi safta, kimler adına savaştığı adeta sır gibi.
Mesela; Hamas'ın Gazze'de El-Fetih denetimine son vermesinden sonra ortaya çıkarılan istihbarat dosyaları var.
Kirli ilişkiler ve şaşırtıcı,üzücü örneklerle dolu.
Arafat'ın zehirlenmesi, Şeyh Yasin'in ve diğer Filistinli liderlerin öldürülmesi, cinayetler,işkenceler,kara para ilişkileri,kendi halklarına karşı İsrail'le işbirliği yapan isimler gibi..
Mesela; El Fetih’in güvenlik sorumlusu Muhammed Dahlan, Filistin topraklarında İsrail adına yaptıklarını hatırlıyor musunuz?
Pakistan'a kadar gidip, nükleer tesisleri inceleyerek edindiği bilgileri İsrail'e aktarması vs..vs...
Bunların tümü çeteleştirilmiş olmaktan kaynaklanıyor.
Çünkü çeteler yoksulluk ile rüşvet ve haraç batağından besleniyor.
Tıpkı bizde olduğu gibi.
ABD'nin askeri ataşesi Thomas Money'in öldürülmesi olayı vardı.
Hatırladınız mı?
Hatırlamadı iseniz İbrahim Karagül konuyu, "O komutana ne oldu" başlığı ile yazmıştı.
Bulup okumanızı öneririm.
Zahmet edip paylaştığınız bilgiler için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Neyse bu konuyu burada kapatmak istiyorum yoksa ana başlıktaki konudan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlayacağız.
Saygı ile...
23.01.2016
Ahmet Dursun
Ahmet Dursun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder