Amerikan asıllı Türk vatandaşından Obama'ya mektup.
Şubat 23, 2009
James (Cem) Ryan, İstanbul'da yaşayan bir yazar.
A.B.Devletleri West Point Askeri Akademisinden mezun ve Edebiyat doktorası var.
İ. Dünya savaşı esnasındaki New York Şehrini anlatan tarihi romanı "Doğal Yakınlıklar" 2004 yılında yayınlanmış.
Bu linklerden 1.si kendisini anlatıyor, 2.si yazılarına yönlendiriyor.
Evet,
linkler İngilizce ama takdir edersiniz ki sayfalar dolusu yazıyı
tercüme etmem fiilen mümkün değil, sadece bilgilendirme amaçlı
gönderiyorum.
Saygılarımla, Kaman
****
Metnin Türkçesi.
Sayın Başkan,
Bu
mektubu size en içten saygı, iyi dileklerimle ve daha iyi ve adaletli
bir dünyaya ulaşmak adına sahip olduğum umut ile yazıyorum. Başkan
olarak atandığınız 20 Ocak gününü güzel duygularla hatırlıyorum.48 yıl
önce siz doğmadan altı ay önce ben ve West Pointen arkadaşlarım yeni
yemin etmiş JFK yı selamlamak için Pennsylvania caddesindeki resmi
geçite katılmıştık. West Point"ten mezun olduktan sonra, yaşadığım bu
olay hayatımdaki önemli olaylardan biri olmuştu. 20 Ocak 1961 Bir gece
önce çok fazla kar yağmıştı ve ertesi sabah Antarktika soğuklarıyla uy
anmıştık. Mükemmeldi derinlere gömülmüş kristal bir hatıra. Ne kadar
gençtik ayrıca yeni genç Başkanımızla birlikte tehlikelere karşı
koyacağımız içinde bir o kadar heyecanlı. Aşırı mutluluk güzel olurken
aynı zamanda da tehlikelidir. Sayın Başkan. Gerçeklerin ortaya çıkması
uzun zaman almadı ve zaman öylece devam ediyor.
9 yıldır
İstanbul"da Türkiye"de yaşıyorum. Bu son yıllar içerisinde sevgili
ülkemiz Amerika'yı ilgilendiren bir gerçek şu yüzüne çıktı. Ve ben bugün
size Türkiye"deki bu durum hakkında uyarmak için bu mektubu yazıyorum.
Mustafa
Kemal Atatürk "Dünya denemelerin yapıldığı bir alandır" diye yazmıştı.
Türkiye"yi ılımlı bir İslam cumhuriyeti durumuna getirmek olan ve devam
eden Bush politikası ise felaketlerin alanı olmuştur. Sayın Başkan bunun
düzeltilmesi açısından zaman çok kritik bir hal almıştır. Ve bunu
yapmak için Türkiye hakkında daha çok bilgiye sahip olmalısınız.
Buna bağlı olarak mektupla birlikte iki kitap gönderiyorum. Birincisi Andrew Mango tarafından yazılmış bir biyografi ve diğeri ise Mustafa Kemal Atatürk'ün Büyük Söylevidir.
Bu
36 saatlik edebi konuşma, Atatürk tarafından yazılmış ve 6 gün
içerisinde Ekim 1927 tarihinde Mecliste okunmuştur. Konuşma Kurtuluş
Savaşını ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu anlatmaktadır. Söylev
inanılmaz, hayret verici bir dokümandır.
"Söylevimde bitmiş
denilen bir ulusun nasıl bilime dayalı modern ve milli bir devlet
kurduğunu anlattım. Bugün ulaştığımız bu sonuç yıllarca çekilmiş olan
acılardan elde edilen öğretilerin ve vatanın her karısına döktüğümüz
kanların meyvesidir. Bu kutsal hazineyi Türk Gençliğinin ellerine emanet
ediyorum. Ey Türk Gençliği birinci vazifen Türk İstiklal ve
Cumhuriyetini korumak ve kollamaktır. (Atatürk, Söylev 715)"
Bu kitabı okuduğunuzda Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük dehasını anlayacaksınız.
Dinci aşırı İslamcı güçlerin Atatürk'ün saltanatı kaldırıp, halifeliği devre dışı bıraktıktan sonra sihirli bir şekilde ortadan kaybolmadıklarını göreceksiniz.
Aksine
yenilikçi devrimleri başından itibaren baltalamaya çalışmışlardır. Bunu
anlamanız hayatı bir önem arz etmektedir. Sayın Başkan Türkiye her
zaman bu geri kafalı güçlerin hedefi olmuştur. Ve şimdi bu geri
kafalılar Türkiye'yi yönetmektedir. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini
okumanın ayrıca Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir dehaya sahip olan
sizin kendi önemli kaynaklarınızı ve yeteneklerinizi düzenlemenize
yardımcı olacağını düşünüyorum.
Karalı ve doğru bilgilendirilmiş
liderlik bugün Amerika Birleşik Devletleri Başkanının ihtiyacıdır.
Bunlar Atatürk'ü onun büyük kişisel dürüstlüğünün yanında tamamlayan
karakteristiklerdir. Hayatı boyunca dinci teröristlere karşı savaşmış
olan bu adamdan çok şeyler öğrenebileceğinizi düşünüyorum.
Şu anda laik, demokratik, sosyal ve hukukla yönetilen Türkiye Cumhuriyeti içeriden ve dışarıdan saldırı altındadır.
Sayın
Başkan, ben burada yaşıyorum, bildiklerim politikanın gereklerinden ve
direk propaganda dolayısıyla arındırılmış değildir. Atatürk'ün genç bir
subay iken kafasında yarattığı bu milletin ortadan kaldırılmasına uzun
süreden beri devam edilmektedir. Bu gün ise bu yapılan artık apaçık
ortadadır. Aşırı dinciliğin kara düşünceli gericiliği hergün daha da belirgin hale gelmektedir. Alkollü içki yasakları, politik bir sembol olan türban ile bayanların politikacılarla medyada beraber gösterilmesi, uzlaşmacı ve bastırılmış basın bunlara sadece birer örnektir.
Burada
"liberal" olarak bilinenler dış güçlerin isteği doğrultusunda
çalışmaktadır. (Örnek, sizin CIA'nızla bay Başkan) İktidarda bulunan
dinci partinin yolsuzlukları şaşırtıcı düzeydedir ve hırsızlıktan,
rüşvete ve seçim yolsuzluğuna kadar göklere çıkmaktadır. şu anda
Ergonokon olarak bilinen düzmece uydurmaca hukuki sel dalgası, karşıt
sol tarafı tasfiye etmektedir. Atatürk'ün yarattıklarını dahada
kirletmek için alıkoyulanlar arasına adı suçlularda eklenmektedir. Bütün
bunlar demokratik Türkiye'yi nerdeyse diz çökmenin eşiğine getirmiştir.
Ve Mustafa Kemal Atatürk asla diz çökmemiştir, çocukken bile uzun eşek
oynamayı eğileceği için red etmiştir.
O'nu hiç okumamış,
tanımamış Avrupa Birliği üyeleri neden Atatürk hakkında bu kadar
karalama faaliyeti yapıldığına şaşırmaktadır. Atatürk zamanın entel
geçinen İngiliz Mandasına girmeyi planlayan liberalleri gibi bugünün
Türk liberalleri (Libboşlar) demokrasi adı altında laik Türkiye'yi ve
Atatürk'ün prensiplerini yok etmeye çalışmaktadırlar. İktidar partisi
dini programına bağlı kalarak, Mustafa Kemal Atatürk tarafından sağlanan
vicdan özgürlüğünü her fırsatta ortadan kaldırmak için
çalışmaktadırlar. Ve Amerika Birleşik Devletleri, bizim ülkemiz Sayın
Başkan direkt olarak yardım etmekte ve bu güçleri desteklemektedir. Bu
utanç vericidir.
Sayın Başkan Amerikalılar şaşılacak şekilde Türkiye'ye ve daha önemlisi Mustafa Kemal Atatürk'e karşı kayıtsız kalmaktadırlar. Bu adamı tanımadan onun ülkesi hakkında bilgi sahibi olunamaz. İlave ettiğim kitapların amacı sizin sadece ayıklanmış brifing kitaplarını, kendi tarafından hazırlanmış özetleri ve özelliklede batı basının raporlarını okuyarak Türkiye hakkında bilgi edinmenizi önlemektir.
Türk basınının büyük bölümü ve özellikle şu andaki Türk hükümeti, tek yanlı progandanın sağlayıcılarıdır.
Sayın Başkan, size akacak olan ve Türkiye'nin ılımlı bir islam ülkesi olduğunu anlatan Bush saçmalığı akıl dışı, uydurulmuş ve yanlış olan bilgilerle doludur. Herhangi bir Kur'an desteği olmadan yaratılan Türban
sorunu olarak bilinen hastalıklı çaba, batının kullanabilmesi için
dindarlığın görsel kanıtı olarak Türkiye'de büyük, saldırgan ve sosyal
bir Şiizm yaratmıştır.
Sayın Başkan, Amerika ılımlı bir Hrristiyan ülkemidir?
Şunu
kastediyorum, Amerikalılar görünebilir haçlar mı takmalılar? Lütfen bu
anlamsız politikayı tekrar düşününüz. (Dinci yıkıcı unsurların Atatürk'ü
nasıl meşgul ettiğini söylevden okuyunuz)
"Milletimizin
ilkel bir millet olmadığını sadece önyargı ve hurafelerle doldurulduğunu
kanıtlamak için bütün bu önlemlerin alınması gerektiğini herkes
anlayacaktır. Modern bir milletin kendisini, el falcılarına,
sihirbazlara, zar atıcılarına ve dini sembol satıcılarına teslim etmesi,
şeyh, dede, seyyit, çelebi, baba ve emirler sürüsü tarafından
yönetilmesine tahammül edilebilir mi? Yüzyıllar boyu milletimizi
olduğundan farklı göstermiş olan kurumların ve uzantılarının yaşatılması
düşünülebilir miydi?" (Atatürk, Söylev 714)
Sayın
Başkan, yanlış bilgilendirmeden daha kötü olarak şu andaki din kökenli
hükümetin Türk halkının çoğunluğunu temsil ettiğini iddaa eden saldırı
ve gösterilerle karşılaşabilirsiniz.
Sayın Başkan, sizin ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bu şekilde kandırılması çok tehlikelidir.
Bu size tuhaf gelebilir, fakat ne yazık ki doğru Sayın Başkan.
Şu
an Türkiye'de büyük bir kötüye gidiş mevcuttur. Bu yüzden sizi
Türkiye'deki durum ve olanlar hakkında bilgili olmaya davet ederken,
özellikle Mustafa Kemal Atatürk'ü derinden tanımanız konusunda
dikkatinizi çekiyorum. Türkiye konusunda size çevrenizdeki yanlış
bilgiler veren, yağcı ve yalancı ordularına rağmen bu bilgilere kendiniz
ulaşmalısınız.
Farklı olduğunuzu düşünürken, şu konuda sizi
önceden uyarmak isterim. CIA, devlet bakanlığının ve Beyaz Saray'ın en
akıllı beyinlerine ulaşabilmenize rağmen, Türkiye'nin önemi ve Türk
milletine dair doğru bilgileri, fikirleri alamayacaksınız. Kesinlikle de şu andaki Türk hükümeti üyelerinden de Türk Milletinin ruhu hakkında bu bilgileri alarak öğrenemezsiniz.
Modern
Türk ruhunun incelikleri, özü, size gönderdiğim materyallerde tek
kelime ile Atatürk'te bulunmaktadır. Onun askeri, politik, sosyal,
eğitime yönelik, yaratıcı başarıları, adaletli bir şekilde milletin
birlikte yaşamasına yönelik faaliyetlerini göstermektedir ve bu
faaliyetler dar bir anlamda düşünülmemiştir, onun dediği gibi bütün bu
birlikte yaşamanın özü onun "Yurtta Barış Dünyada Barış" cümlesinde kendisini göstermektedir.
O,
sizinde sahip olduğunuzu düşündüğüm, Reinhold Niebuhr'un söylediği
haksızlıklara karşı, ruhunda olan büyük kızgınlığı önleyen inanılmaz
akılcı ve nedensel bir zeka gücüne sahipti. Mustafa Kemal Atatürk, bu özelliklere sahip olarak karanlığın güçlerine karşı hep üst düzeyde savaş vermiştir.
Savaşarak halkını Osmanlı İmparatorluğunun yıkıntıları arasından
kurtarmıştır. Bugün onun düşünceleri ve faaliyetleri Türk Milletinin var
olma temellerini tanımlamaktadır. Fakat Sayın Başkan, şu an Mustafa Kemal Atatürk dışarıdan ve içeriden saldırı altındadır.
Bunlara
rağmen, onun prensipleri hala kurduğu demokratik millet içerisinde on
milyonlarca laik Türk'e ilham kaynağı olmaktadır. New York Times yazarı
Sabrına Tavernise'nin yanlış ve kesinlikle yanlı olan, "inanılmaz güçlü generaller, yargıçlar topluluğu şeklindeki laik elitler" tanımı, aptalcadır.
Milyonlarcamız evet Sayın Başkan, bende Türk vatandaşıyım Erdoğan hükümetini destekleyen Amerikan politikasını protesto etmek için 2007 ilkbaharında caddelere döküldük.
Ve
durum o zamandan bu yana daha ciddi bir hal aldı. Sayın Başkan, büyük
ihtimalle bu hükümet içerisinde neler olduğunu biliyorsunuz. Adalet ve
Kalkınma Partisi (AKP) demokrasi adı altında Türkiye'yi meydana getiren
prensiplerden bir kaos ortamı oluşturmuştur. Demokrasi adına AKP
genelde, aşırı fakir ve eğitimsiz seçmenlerine kömür ve ufak ev aletleri şeklinde yardım adı altında rüşvet vermektedir.
İktidar partisi tarafından, yüksek mahkeme çalışmalarına taarruz
edilmektedir. Bu özellikle Başbakan tarafından yapılmakta ve savcılar,
dinci basında hedef olarak gösterilmektedir.
Demokrasi, sosyal
adalet ve hukuksal eşitlik adına iktidar partisine karşı oldukları
bilinen yüzlerce kişi Ergenekon adı verilen büyük bir yakalama
operasyonu ile devre dışı bırakılmaktadır. Kesinlikle bir cadı avı,
suçları belirlenmeden 18 ay boyunca hapishanede tutulan sözde askeri
darbe üyeleri, bu süre geçtikten sonra yargılanmaya başlanmıştır.
Yazarlar, gazeteciler, üniversite rektörleri, işçi sendikası liderleri,
avukatlar, emekli kara subayları ve solcular hepsi bu utanç verici
operasyonun için de kendilerini bulmuşlardır. (Daha önce değindiğim gibi kirlilik yaratmak adına sıradan bazı gerçek suçlular guruba katılmıştır.)
Sayın
Başkan eğitimli, batılı düşünen ve şu anda tutuklu olarak Türkiye'nin
ve Avrupa'nın en büyük hapishanesi Silivri'de bulunan kişiler adına size
yazıyorum. Ayrıca bu hapishane aynı anda yargılandıkları yerde. Yani
hapishanede yargılanıyorlar! Sizde bir avukat olarak kesinlikle anında
bu davanın aşırı ön yargılı olduğunu anlamışsınızdır.
Toplu
tutuklamalar genellikle iktidar partisinin kanuni veya adaletsizlikleri
sebebiyle halk karşısında zor duruma düştüğü zamanlardan hemen sonra
yapılmaktadır. Örnek olarak ilk dalga AKP'nin antilik uygulamaların
merkezi olarak suçlu bulunmasından sonra, ikincisi ise Almanya'daki bir
yardım kuruluşu olan "Deniz Feneri"
ile ilgili suçlamaların ortaya çıkmasından sonra olmuştur. Türkiye ve
Almanya'daki Türkler tarafında organize olan Deniz Feneri yardım
severlerden 41 milyon Euro toplamış ve bunun 17 milyon Eurosunu iktidar
partisine yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarına aktarmıştır. Türk
Radyo Televizyon Kurumu ve RTÜK başkanı AKP'li Zahid Akman, Alman
mahkemeleri tarafından, aktarılan paraların toplandığı kişi olarak
tespit edilmiştir. Hala sigara içilmesini ve alkollü içki tüketilmesini
gösteren yayınları engelleyerek sorumlu bir şekilde milletin ahlakını koruyarak koltuğunda oturmaya devam
etmektedir. Alman savcı Deniz Feneri yardım örgütünün bağlantılarının
Başbakan'ın ofisine kadar uzandığını tespit etmiştir.
Türkiye'nin şeriata doğru hareketi devam ediyor.
Ülkenin
büyük kesimi alkolden arındırılmıştır. İstanbul'da mayo reklamları
yasaklanmıştır. İstanbul'un merkezindeki Atatürk Kültür Merkezi,
detayları bildirilmeyen sebeplerden dolayı kapatılmıştır. Takip eden
zamanda devlet destekli opera bale ve senfoni orkestrası toplatılmış.
Tekrar bir yerde faaliyete geçirilecekleri rivayet edilmektedir.
Kültürel aydınlanma uğruna, yeterince tuhaf olmasına rağmen İstanbul
2010 yılı için Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Buna politik laf kalabalığı denmektedir.
Bay
Başkan, uzun süre Amerika Türk ruhunun ilkelerini, onları yeniden
şekillendirerek Amerikan boyunduruğu altına almak için etkilemeye
çalışmıştır. Bütün bu baskılar, etkili olarak Türk beynini bozmuş, onu Atatürk'ün
düşüncelerinden uzaklaştırarak, onu canı gönülden her şeye eğilen,
Amerika'nın isteklerine göre hareket eden bir aptal yapı haline
sokmuştur.
Bütün bunlar Türkiye'de iktidar partisinin ana görevidir.
O da işini oldukça iyi yaparak, bir zamanların Atatürk'ün gururlu milletini neredeyse diz çökecek seviyeye getirmiştir.
Atatürk
bir resmi devlet yemeğinde, bir garsonun dolu bir tepsiyi düşürmesi
sebebiyle, yabancı konuklarına dönerek, ben milletime her şeyi yapmayı
öğrettim, ama hizmet etmeyi değil demiştir.
Atatürk'ün takipçileri için, Amerika tarafından yaratılan hükümetler ne kadar kızdırıcı ve ortaya çıkan durum ne kadar acıklı değil mi?
Şunu bir düşünün, siyaset yapması yasaklanan Recep
Tayyip Erdoğan hiçbir kanuni dayanağı olmamasına rağmen Bush
tarafından, Türk hükümetinin başkanı Beyaz Sarayda kabul edilmiştir.
Ne kadar sinir bozucu değil mi?
Bu
yüzden emirlerin eksiksiz takipçisi Erdoğan Bush'u ziyaret ettiği her
zaman yıldızı parlamıştır. Sakın yanılmayın bay Başkan, bu hükümet ne size, nede Türk halkına hizmet eder. Öylesine demokrasi adı altında sadece kendine hizmet eder.
Emperyalizmin
bu bozucu, yıkıcı çalışmaları çok uzun zamanlardan beri devam
etmektedir. Siz bunu kişisel olarak bilmektesiniz. Havai'deki ve
Kenya'daki atalarınız, Endonezya'daki gençlik yıllarınız, bütün bu
yüksek kişisel tecrübe olanakları, size bunu aktarmışlardır. Eminim ki
bütün bu tecrübeleriniz, şu an Türkiye'yi etkileyen olaylar hakkında
kavrayışınızı üst düzeye çıkaracaktır. Emperyalizm iç teslimiyet, bozulma ve çözülmeyi beraberinde getirmektedir.
Atatürk,
500 yıllık Osmanlı saltanatından Türkiye'yi kurtardığında, Türk
halkının hayatını yaşaması için yeni bir yol ortaya koymuştu. Bu
aydınlanma ve batılılaşma yolu idi. Umuyorum ki Batı'nın, nasıl kendi
hastalıklı bencil amaçları için bu aydınlanma ve batılılaşma çalışmalarını sabote etmeyi cesaretlendirdiğini
anlıyorsunuzdur. En önemlisi bu okuduklarınız, o farklı,
karşılaştırılamaz eşsiz insan hakkında daha fazla öğrenmek isteğinizi
ateşlemiştir.
Sayın Başkan, Amerika içinde ve dışında politikalarınızı "Babamdan Rüyalar"
adlı kitabınızda yazdığınız gibi düzenleyeceğinize güvenim tam.
Uyguladığımız politikaların, yaşadığımız gerçek hayatların felsefesini
yansıtması gerekmektedir. Türk halkının çoğunluğu da aynı şeyi
arzulamaktadır ve Amerika Birleşik Devletleri yollarından çekilirse buna sahip olabilirler.
Saygılarımla.
James (Cem) Ryan.
Obama din hakkında konuşuyor, Kutsal kitabın neresini uygulayacağız diyor!
"For one, they need to understand the critical role that the separation of church and state has played in preserving not only our democracy, but the robustness of our religious practice. Folks tend to forget that during our founding, it wasn't the atheists or the civil libertarians who were the most effective champions of the First Amendment. It was the persecuted minorities, it was Baptists like John Leland who didn't want the established churches to impose their views on folks who were getting happy out in the fields and teaching the scripture to slaves. It was the forbearers of the evangelicals who were the most adamant about not mingling government with religious, because they did not want state-sponsored religion hindering their ability to practice their faith as they understood it.
Moreover, given the increasing diversity of America's population, the dangers of sectarianism have never been greater. Whatever we once were, we are no longer just a Christian nation; we are also a Jewish nation, a Muslim nation, a Buddhist nation, a Hindu nation, and a nation of nonbelievers.
And even if we did have only Christians in our midst, if we expelled every non-Christian from the United States of America, whose Christianity would we teach in the schools? Would we go with James Dobson's, or Al Sharpton's? Which passages of Scripture should guide our public policy? Should we go with Leviticus, which suggests slavery is ok and that eating shellfish is abomination? How about Deuteronomy, which suggests stoning your child if he strays from the faith? Or should we just stick to the Sermon on the Mount - a passage that is so radical that it's doubtful that our own Defense Department would survive its application? So before we get carried away, let's read our bibles. Folks haven't been reading their bibles.
This brings me to my second point. Democracy demands that the religiously motivated translate their concerns into universal, rather than religion-specific, values. It requires that their proposals be subject to argument, and amenable to reason. I may be opposed to abortion for religious reasons, but if I seek to pass a law banning the practice, I cannot simply point to the teachings of my church or evoke God's will. I have to explain why abortion violates some principle that is accessible to people of all faiths, including those with no faith at all." obama.senate.gov
Açılamıyorsa ayrıca bakınız.
Barack Obama – Call to Renewal Keynote Address-February 19, 2008
Video: (Very good speech, I will remain atheist though)
https://www.youtube.com/user/BarackObamadotcom
Anti-Obama Mailer Takes ‘We Are No Longer A Christian Nation' Quote Out Of Context-10/31/2012
Erdoğan'a protesto.
Adam konuşmasında baştan sona Ekvator dedi, belki de bunun için protesto etmişlerdir.
Ekvator, dünyayı kuzey- güney diye ayırdığı var sayılan hayali dairesel çizginin adı.
Ekvador ise, Güney Amerika'da temsili demokrasi ile yönetilen bir ülkenin adı.
Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz son, cahiller tarafından yönetilmektir. Platon (Eflatun)


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder