4 Kasım 2015 tarihinde, Yeni hükümetin ilk icraatı memur güvencesini (657) kaldırmak olacak başlığında, bazı bilgiler eşliğinde haber paylaşmıştım.
Eskiyi yaşayanlar bilir, Turgut Özal zamanında da 657'yi zorlaştıran kararlar alınıyordu.
657 sayılı yasaya göre memuriyeti kısıtlıyor, neredeyse 657'li memur olmayı 1930'lerın Türkiye'sine eşdeğer hale getirmek, devlet mamurunu parmakla gösterir duruma sokmak istiyordu.
Devamıyız dediklerinin mirasını devraldıkları için sıra şimdi bunlarda.
Lakin bunlar memuru parmakla gösterir halde getirmeyi bırakın, şamar oğlanına çevirecekler.
İşe bakınız, adamlar son günlerde devlet memuru güvencesini kaldırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında Genelge
Adamlar anayasa'ya ve yasalara
aykırı her şeyi yapıp, sonra da anayasa yetmiyor, darbe anayasası diyerek
ellerinden gelen her lanetli işi yapıyorlar.
Peki ne yapıyorlar ve neden
yapıyorlar?
Amirler ise maiyetlerinde
çalışanların görevlerini anayasa ve yasalara uygun yerine getirip getirmediğini
takip ve kontrolle yükümlüdürler.
Peki o amirlerin terör örgütüyle
irtibatlı olup olmadığına karar verecek makam kim?
Daha düne kadar, kandırıldık, bizi
aldattılar diyenler, valilere operasyon yapmayın talimatı verdik dediklerinde,
sessi kalan amirler, valiler nereye gitti?
Daha ötesi, onca insanı hapislerde çürütürken,
savcıların arkasındayız diyenler, yargıçlar doğru karar vermiştir, mahkemeler
bağımsızdır diyenler, sıra kendilerine gelince hepsini sürgün etmediler mi?
O zamanki amirler, savcı ve
yargıçları kim desteklemişti, kim onların terör ya da paralel yapıyla
ilişkisini araştırmıştı?
Madem öyle, şimdi yetki vereceğiniz
amirlerin de onlar gibi olmadığının, olmayacağının güvencesini kim verebilir?
"Demokrasi ve laikliğin
güvencesi benim" diyenler ne kadar güvenilirdir?
Tarih 19 Ağustos 2010, Kocaeli AKP
mitingi.
Konuşan Tayyip Erdoğan...
''Düşünebiliyor musunuz, ben bir
vali atayacağım, bir vali atama yetkim yok. Niye? Eğer Danıştay'la münasebetler
yerindeyse tamam. Hemen Danıştay tekrar yerine iade. Yerindelik hakkı benim,
yürütmenin. Sen buna karışamazsın. Ve bu anayasanın amir hükmü. Buna bile
müdahale ediyorlar. Düşünebiliyor musunuz, bir il turizm müdürünü 23-24 kere
biz alıyoruz, onlar iade ediyor, biz alıyoruz onlar iade ediyor. Ya böyle köşe
kapmaca oynanır mı? Bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz, biz mi yönetiyoruz.
Milletin karşısına Danıştay, Yargıtay mı geliyor, Anayasa Mahkemesi mi geliyor,
biz mi geliyoruz? İşte onun için bu değişiklik paketinin yapılmasına 'Evet' mi?
Olay bu.
Bütün bunların yanında, artık birilerinin arka bahçesi olmayacak, ne Anayasa Mahkemesi ne de Danıştay, değerli kardeşlerim ne de Yargıtay. Ya? Bütün buralar artık tamamıyla milletin arka bahçesi olacak. Millet güvenecek. Sevgili kardeşlerim, bizler işte bu aşkla yola çıktık. Ve dedik ki; 'Gelin halka gidelim'. Bunlar halktan kaçtılar. Nereye gittiler? Anayasa Mahkemesine gittiler. Sonunda ne oldu? Anayasa Mahkemesinden 1-2 esasa müteallik müdahaleler olsa da gönderdiğimiz bu değişiklik çıktı. akparti.org.tr
Tarih 11 Aralık 2012, TBMM 37’nci Birleşim.
Konuşmacı MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya).
Danıştay'a baktığımızda, Danıştay'ın iç durumuna ve idare mahkemelerinin iç durumuna baktığımızda durum değişik değildir. Burada da bölge idare mahkemelerinde, 2002 yılından 2011 yılına gelinen süreçte, iş durumundaki artış yüzde 93, idare mahkemelerinde yüzde 135, vergi mahkemelerinde yüzde 67, Danıştay'da ise yüzde 259’a ulaşmıştır.
Buradan ortaya çıkan sonuç, Danıştay yürütme organını denetlediğine ve dengelediğine göre, yürütme organı da Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasi sorumluluğunda yürütüldüğüne göre vatandaş, Adalet ve Kalkınma Partisinin hizmetlerinden, siyasetinden ve devletin işleyişinden şikâyetçidir. Vatandaş devlet ile kavgalıdır, vatandaş devlet ile nizalıdır; bu nizanın da doğrudan siyasi muhatabı Adalet ve Kalkınma Partisidir.
Değerli arkadaşlarım, yargıdan hep şikâyet ettik. Ben de bir yargı mensubu olarak bu şikâyetleri hüzünle ve kaygıyla ve endişeyle izledim. Yargıdan öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi şikâyetçiydi ve yargıyı hedef hâline getirdi. Şikâyetlerine hakkı, hukuku, adaleti gözeterek bir çözüm bulmak yerine AKP, yargıda kanı kanla yıkayarak bir sonuca ulaşmak istedi ve geldiği sonuç da şöyle: Önce, yargının siyasi karar verdiğini söyledi. Yargının zaman zaman siyasal kararlar verdiği doğruydu 367 kararı gibi, parti kapatma kararı gibi ama şimdi yargı katmerli siyasi kararlar vermektedir Deniz Feneri davasında olduğu gibi, yine, özel yetkili mahkemelerin birer adalet grubu olmak yerine yandaş olmayanları bastırmak açısından birer silah olarak kullanıldığı gibi. Yargının güvenilmezliği noktasında şikâyeti vardı, bizzat Başbakan bunu ifade ediyordu, kamuoyunda da böyle bir kanaat hâkimdi ancak şimdi, bu katmerli bir şekilde ortaya çıkmış ve kamuoyu yoklamalarına kadar, sonuçları itibarıyla yansımıştır. tbmm.gov.tr
Yer Güral Otel, Tarih 11 Mayıs 2014.
AKP 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı
Erdoğan, "Eğer bu ülkeye ihanet
edenlerin bir görevden alınıp bir başka yere atanması cadı avıysa, evet biz bu cadı avını yapacağız, bu alçakça
saldırıları nefes alıp verdiğim müddetçe unutmayacak ve affetmeyeceğim.
Şimdi soruyu yenileyelim.
Kandırıldığını tekrar itiraf ettiğin
bu konuşmadan ne kadar ders aldın?
Velev ki ders aldın, o zaman söyler
misin, 657'li memurları ellerine teslim ettiğiniz amirler cadı mıdır, cadı
avcısı mı?
Bunun kararını kim veriyor, elinizde
mihenk taşı mı vardır, bu taş nasıl bir taştır ki bu derece güvenebiliyorsunuz?
Unutma ki, sen de siyasete yeniden
dönerken mahkeme kararıyla ve Y-CHP'li Baykal kıyağı ile dönmüştün.
Tıpkı Rahşan affıyla Haziran 2006'da
Yüce Divan'dan dönen Mesut Yılmaz gibi.
Gelecek de bir gün gelecek ve seni
yargılayanlar 657'li milletin memurları olacaktır.
Unutmayın ki siz, İngiltere hakemliğinde
Oslo'da teröristlerle görüşen şahsiyetlersiniz.
Ya yine kandırılırsanız?
Ne olacak bunca milletin evladı?
Hangi hukuk, hangi ceza ülkenin
kaybedilmiş yıllarını geri verebilir?
Hangi Allah bunca haksızlığa gör
yumabilir?
Ilımlı-uyumlu Allah olmasın?
Bu genelge 657 sayılı kavun genelgesi midir ki, amirleri koklayıp anlayacaksınız?
Kokusundan ne olduğunu anlayacağınız şeylerin başında kavun gelmektedir, bu genelge de haliyle kavun genelgesidir.
20.2.2016
A. Dursun



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder