Terör ve terörist konusunda, Milleti kandıran hükümet mi, MİT mi, bize tecavüz eden kim?
Ahmet Davutoğlu çıkıyor Ankara bombacısı YPG’li Salih Neccar diyor, TAK neden şerefsizler çıkıyor, saldırıyı Abdülbaki Sömer (Zinar Raperin) yaptı diyor.
Musa Sömer adlı adamın biri, TV izlerken o resmi görüyor ve "bu benim oğlum" diyor.
Musa Sömer ile Salih Neccar’ın DNA örneği alınıp karşılaştırılıyor.
Bakılıyor ki, AKP hükümeti yine yalan söylüyor, yine kandırılmış.
Sonra bir açıklama daha yapıyorlar, diyorlar ki, "Abdulbaki Sömer'in Ağustos 2014 yılında Türkiye'ye girerken ismini Salih Neccar olarak belirttiği" ileri sürülüyor.
Savcılık, zanlılarla ilgili mahkemeye sevk yazısında saldırganın ismi için "Abdülbaki Sömer veya Salih Necar" diye yazıyor.
Yazıktır yazık, koca Türk devletini kimlere emanet temiş bu millet, kabileler bile bizimle dalga geçer oldu.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, yandaş medya çıkıp milletin aklıyla alay ediyor.
Neymiş telsiz konuşmalarını ele geçirmişler.
Bir de ses montajı yapmışlar evlere şenlik.
Bari telsiz sesi eşliğinde konuşma montajı yapıyorsun, hiç değilse Türkçeyi benden daha iyi konuşanların sesini neden montaj yapıyorsun?
Üstelik konuşma vurgusuna bakarsan, ellerindeki metinden okudukları alenen belli.
TAK'ın eylemi üstlenerek yayınladığı fotoğrafa, yetkililer "montaj" diyor ancak TAK denen şerefsizler, yeni fotoğraf yayınlayarak bombacının kendi adamları olduğunu ispata çalışıyorlar.
Bu arada açıklamalar havada uçuşuyor.
Demirtaş, "Ankara Katliamı'nda PKK bağlantısı olsa, yayın yasağı değil yayın mecburiyeti getirirlerdi" diyor, Cemil Bayık ise, "Ankara açıklaması, bir misilleme eylemi olabilir" diyor.
Bu ülkeyi kim, nereden yönetiyor?
Acaba, imamlar camiden mi yönetiyor, ne bu ciddiyetsizlik, bu ne sorumsuzluk, bunlar hangi yetkiyle milleti aptal yerine koymaktadırlar?
Unutma ki, henüz 3 adımın hesabını yapamayan canlılar, başkanlık sistemini alırlarsa artık ne yalan sokarlar millete gerisini düşünmek bile istemiyorum.
Bu arada, 19.2.2016 tarihli Gözlem Gazetesi'ne konuşan Ertuğrul Yalçınbayır, "Kuruluşta, içinde olduğu bir heyetin hazırladığı parti programında “Başkanlık kavramlarının yer almadığına, aksine parlamenter sisteme hassasiyet vurgusu yapıldığına” işaret eden Yalçınbayır soruyor; “İyi yönetilmeyen Partide, üye olmayan Erdoğan ve Gül’ün etkileri sürüyor.
Kurumsallaşmasını tamamlamış bir partide böylesine vesayet sürer mi? Bir zamanlar Kırgızistan’da AR-NAMUS Partisi vardı. İktidar oldular, sonra yöneticileri yolsuzluktan yargılandı. Türkiye’de genellikle partilerin, kişilerin, kuruluşların, işletmelerin isimlerine uygun davrandıklarını söylemek zor. İsimlendirmede Olmayana Ergi Metodu hakim" diyor.
Şu ülkeye acımıyorsanız insanlara acıyın, yok kendi milletinize acımıyorsanız, mülteci diye milletin içine soktuklarınıza veya kuracağınız yeni Kürdistan devleti için yerleştirdiğiniz insanlara acıyın.
Biz artık yok sayıldığımızı biliyoruz da ya halk bunu ne zaman anlayacak?
Kanun No. 5763
|
Kabul Tarihi: 15/5/2008
|
|
“İşsizlik sigortasının amacı; işsizlik sigortasına ilişkin kuralları ve uygulama esaslarını düzenlemek ve bu Kanunda öngörülen hizmetlerin verilmesini sağlamaktır.” tbmm.gov.tr
Türkiye'ye sokuşturulan, benim Hz. SEÇSİS diye adlandırdığım seçim sistemi
yok edilmedikçe, bu ülke kurtulamayacak.
Dedem görmedi, babam görmedi, ben görmedim, çocuğum da görmedi.
Yahu torunların ne günahı var, bu kadar ..lar nasıl bu ülkede peydahlanmış,
nerelerde gizlenmiş bir türlü aklım bunu alamadı.
Lanet olsun böyle yönetime de....
22.2.2016
A. Dursun
En büyük uyuşturucu din, ama yasak olan alkol, paradoks bu değil de nedir?


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder