Son günlerde Erdoğan'ın, anlamını bilmediği ifadeler
kullanması başına iş açıyor.
Asıl iş açan kullandığı ifadelerden çok, yargılanma korkusu
olduğu doğrudur, PKK'ya savaş açması da bu ihtimali yok etmeye çalışmaktan kaynaklıdır.
Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum demesiyle en üst
perdeden konuşulmaya başlanan olası Erdoğan'ın gidiş senaryoları ne olabilir?
Gerçekten Erdoğan gidecek mi yoksa Türk halkı üzerinde
zihinsel operasyon mu yapılıyor?
Aslında bu günlerin ayak seslerini, 10.10.2015 tarihinde, Patlayan bombalar, "NATO'nun Gizli Orduları"nın darbe öncesi uyarısıdır başlığında incelemiştik.
Bakalım olası senaryolar ne olabilir.
Bence iki ihtimal var, açayım.
Opednews'den Michael Collins, Erdoğan'ın YPG ısrarı ve
ABD'ye, özellikle de Obama'ya kafa tutmasının onu bitireceğini yazmış.
Bence bu kısmen doğru olmakla birlikte ters etki yapması
açısından yapılmış bir haber özelliğini daha çok taşıyor.
Yani yakında başkanlık halk oyuna sunulacak gibi.
Erdoğan'ın halk oylamasından başkan çıkamayacağına kesin
gözüyle bakılıyor.
Ziraa Türkiye'deki seçmenlerin büyük bölümü sistem
değişikliğinin bu şekilde oluşmasına taraf değil.
Çünkü halk, Erdoğan'ın başkan olması durumunda yargıyı,
kukukun üstünlüğünü, milleti düşünmeyeceğini gördü ve biliyor.
Bana öyle geliyor ki, ABD güdümlü politika izleyen Erdoğan
ile Obama arasında gizli bir anlaşma yapılmış.
Zira Putin'e efelenmenin bedelini Türk halkı, işçisi, esnafı,
üreticisi fazlasıyla ödemeye başladı.
Erdoğan'ın hesapsız hareket edebileceğini düşünsek dahi
aslında dış istihbarat güdümlü hareket ettiği ve halka psikolojik yıpratma
harekatı uyguladığı açıktır.
Yani Obama ve Erdoğan, Türk seçmeni üzerinde psikolojik
harekat yapmak için anlaştı ve biliyorlar ki Türk halkı mazlumun yanında
olacaktır.
Öyleyse Erdoğan ABD'ye de kafa tutmalı ki Türk seçmeninin
gözünde mazlum edebiyatını daha çok vurgulayabilsin ve seçmenin hamaset
(kahramanlık) duyguları kabarabilsin.
Ne de olsa Davos sürecinde bu test edilmiş be başarılı da
olmuştu.
Van minut (One minute)'ın ardından özür açıklaması anlamına
gelen Erdoğan'ın açıklamaları olsa dahi hem halk hem Orta Doğu'da kahraman ilan
edilmişti.
Yok eğer ki gerçekten ABD'ye kafa tutmuşsa, durum zaten yakındır
açığa çıkar.
Nitekim NATO'nun gizli orduları her ülkede operasyon
yapmaktalar.
Bunun ispatını İran'ın Devrim Muhafız Komutanı Muhsin Rızai,
"Seçim sonuçlarında geçen yıl Tahran’a gelen CIA ajanı etkili oldu"
diye açıklama yaparak tescillemiş oluyor.
Sonuçta Türkiye ajan cenneti gibi, ülkeden yabancı
istihbaratı temizleyemediğiniz sürece, Erdoğan'ın hamasetli olarak başkan
seçilmesi gün gibi ortaya konmuş oluyor.
Bu arada ABD'den ilginç bir düzeltme var.
Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "B planı"
söylemini, yine aynı bakanlığın sözcüsü
John Kirby düzeltmiş.
Kerry'nin sözlerini
düzeltir ya da açıklarken çok enteresan biçimde, "Esad'ı içermeyen ve Suriye'nin geleceği
hakkında sorumluluk taşıyan ve ihtiyaçlarına cevap veren bir yönetim demek istedi, bölünmeden farklı bir şey.
Bölünmede, ülke yarı özerk bölgelere ayrılır ve bu bizim istediğiz bir durum
değil" demiş.
Hayret edilecek bir açıklamadır.
Nitekim aynı gün Esad ise, "Suriye'ye girmek piknik
yapmaya benzemez , görevde kalıp kalmayacağım, bunu söyleyen devletler ya da
yetkilileri ilgilendirmez, görevde kalıp kalmayacağım ya da kimin göreve
geleceği konusundaki karar, mutlak şekilde Suriye halkının kararı olacaktır.
Görevde kalmamı istedikleri sürece kalacağım, gitmemi istediklerinde ise bir
gün bile kalmayacağım" açıklaması yapıyor.
Bu dört açıklamadan ne sonuç çıkartıyorsunuz?
Birincisi Kerry'nin
sözlerini düzeltir mahiyetteki ifadede geçen, " yarı özerk bölgeler
çıkarlarımıza uymaz" söylemi, ikincisi Muhsin Rızai'nin , "seçim
sonuçlarında CIA ajanı etkili oldu" açıklaması, üçüncüsü Esad'ın, "Halk istediği sürece
kalacağım" söylemi ve dördüncüsü de Michael Collins'in, "ABD’ye
meydan okuyan Erdoğan" tanımlaması.
Kirby'nin , Esad'ı içermeyen Suriye sözleri ve Esad'ın yeniden
canlanıp kafa tutması Orta Doğu'da dengelerin değiştiğinin işaretini vermiştir.
Yani ABD, Rusya ile yaptığı gizli anlaşmayla Sünni İslam'a
verdikleri destekten vazgeçmiştir.
Nitekim, Rus devlet teknoloji şirketi Rostec'e bağlı OPK,
"Rusya ve Mısır ortaklaşa beşinci nesil askeri iletişim sistemleri üretimi
alanında işbirliği" yapabileceğini açıklamıştır.
Dikkat ettiyseniz Rusya devlet teknoloji şirketi bu
açıklamayı yapıyor, yani doğrudan Rusya yapmış oluyor.
Mısır ile askeri teknolojiler üreteceğinin açıklanması , "ABD-RUS
gizli iş birliğinin içinde, Sünni İslam'dan vazgeçildiğinin" açık ve net
ortaya konmasıdır.
Çünkü Mısır'da Şeriat düzeni isteyenlerin yıkılması ABD ve
Rusya'nın Mısır darbesine sessiz kalması hatta destek vermeleri, gizli iş
birliğinin içindeki bu oluşumu ortaya koymaktadır.
Zira sıkça yazılarımda belirttiğim üzere, 1 Temmuz 2013'te
AP, ABD Dış işleri Ilımlı İslam'dan vazgeçtiklerini, bir nevi Sünni İslam'dan
vazgeçtiklerini açıklamış 3 gün sonra Mısır darbesi oldu demiştim. Darbeden 7
gün evvel ise İsrail'i düşman listesinden çıkarttığını açıklayan radikal
İslamcı görünen bir grubun varlığı da dikkat çekiciydi, yazık ki bu haber dünya
basınında yer almamıştı.
Artık, Amerikan-Rus gizli iş birliğinin varlığı açık ve
kesin şekilde netleşmiştir.
Tüm bu açıklamalar ise, Erdoğan'ın sonunun geldiğinin bir
delili olarak ortadadır.
Gerçekten de Türk seçmeni üzerinde psikolojik bir operasyon
yapılmıyorsa, ortaya çıkan durum Erdoğan'ın aşırılıklar içeren, baskıcı
rejiminin bitirileceği anlamına gelir.
Fakat tüm bu senaryolardan hangisinin doğru olacağını
yaklaşık 3-4 gün içindeki bazı gelişmeler ortay koyacaktır.
Önümüzdeki 4-5 günlük gelişmelerin ilki bu gün yaşanmıştır.
PGCC (Persian Gulf Cooperation Council), Hizbullah'ı terör
örgütü ilan ettiğini açıklamış.
Bizde Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) olarak tanınan PGCC'yi
oluşturan ülkelere bakılırsa (Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve
Birleşik Arap Emirlikleri), şiddet yanlısı olarak ortaya çıkan, dünyada bu
şekilde tanınan Sünni İslam artık her tarafta düşman olarak ilan edilmeye
başlanmıştır.
Bu durumda, yukarıda söylemeye çalıştığım olası
senaryolardan akla en yakını, Erdoğan'ın yargılanabileceğidir.
Sadece Erdoğan değil, tüm sülalesi, iş birlikçikleri
yargılanacaktır.
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde bu operasyonun sinyallerini
almış olmalı ki, hamaset edebiyatına sarılmak için, 14,5 yıldır anlaşmaya
girdiği PKK ile savaşa girmeyi tercih etmiştir.
Nitekim Erdoğan'ın dayanağı olan Diyanet'te son aylarda
yaptığı İslam düşmanlığını had safhaya taşıyarak, İranlı komutan Muhsin Rızai'nin
belirttiği gibi sanki Diyanet'in içinde
CIA ajanları çalışıyor gibi uğraş içine girmiş, açık ve net şekilde Sünni İslam'ı kötülemeye
başlamıştır.
Özetle bana en yakın senaryo, Erdoğan'ın çok yakın zamanda
işinin bitirilebileceğidir.
ABD'nin Erdoğan lehine hamaset yaratması, onun başkanlığa gideceği
yolu açması ihtimali gittikçe zayıflamaktadır.
4-5 gün içerisinde mutlaka bunun sinyallerini içerde
göreceğiz.
AYM'nin, "yayınlayacağımız gerekçeli kararda, Erdoğan'a yanıt verilecektir" mealindeki açıklaması da işin tuzu biberi olmuştur.
Zira, Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlayıcıdır, Erdoğan'ı bile.
Mahallenin şımarık çocuğu gibi konuşmuş.
Adaletin olmadığı yerde adalet bakanı olursa, ancak bu kadar konuşabilir.
Adaletin olmadığı yerde adalet bakanı olursa, ancak bu kadar konuşabilir.
Anayasaya, hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant içerim diyen birine sorman gereken sorular varken, yataklık yapman seni kurtaracak mı sanıyorsun?
Gelecek de bir gün gelecek, hepiniz ülkeye koyduğunuz dinamitlerin altında kalacaksınız, az kaldı az...
Cumhurbaşkanlığı yemini;
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
02.3.2016
A. Dursun
Hafıza tazelemeniz için bazı başlıklar.
Hafıza tazelemeniz için bazı başlıklar.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder