2 Mart 2016 Çarşamba

Erdoğan hapse girmekten korkuyor, muhtemel Erdoğan operasyonu nasıl yapılacak?







Son günlerde Erdoğan'ın, anlamını bilmediği ifadeler kullanması başına iş açıyor.

Asıl iş açan kullandığı ifadelerden çok, yargılanma korkusu olduğu doğrudur, PKK'ya savaş açması da bu ihtimali yok etmeye çalışmaktan kaynaklıdır.

Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum demesiyle en üst perdeden konuşulmaya başlanan olası Erdoğan'ın gidiş senaryoları ne olabilir?

Gerçekten Erdoğan gidecek mi yoksa Türk halkı üzerinde zihinsel operasyon mu yapılıyor?

Aslında bu günlerin ayak seslerini, 10.10.2015 tarihinde, başlığında incelemiştik.



Bakalım olası senaryolar ne olabilir.

Bence iki ihtimal var, açayım.
  



Opednews'den Michael Collins, Erdoğan'ın YPG ısrarı ve ABD'ye, özellikle de Obama'ya kafa tutmasının onu bitireceğini yazmış.





Bence bu kısmen doğru olmakla birlikte ters etki yapması açısından yapılmış bir haber özelliğini daha çok taşıyor.

Yani yakında başkanlık halk oyuna sunulacak gibi.

Erdoğan'ın halk oylamasından başkan çıkamayacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Ziraa Türkiye'deki seçmenlerin büyük bölümü sistem değişikliğinin bu şekilde oluşmasına taraf değil.
Çünkü halk, Erdoğan'ın başkan olması durumunda yargıyı, kukukun üstünlüğünü, milleti düşünmeyeceğini gördü ve biliyor.

Bana öyle geliyor ki, ABD güdümlü politika izleyen Erdoğan ile Obama arasında gizli bir anlaşma yapılmış.
Zira Putin'e efelenmenin bedelini Türk halkı, işçisi, esnafı, üreticisi fazlasıyla ödemeye başladı.

Erdoğan'ın hesapsız hareket edebileceğini düşünsek dahi aslında dış istihbarat güdümlü hareket ettiği ve halka psikolojik yıpratma harekatı uyguladığı açıktır.

Yani Obama ve Erdoğan, Türk seçmeni üzerinde psikolojik harekat yapmak için anlaştı ve biliyorlar ki Türk halkı mazlumun yanında olacaktır.

Öyleyse Erdoğan ABD'ye de kafa tutmalı ki Türk seçmeninin gözünde mazlum edebiyatını daha çok vurgulayabilsin ve seçmenin hamaset (kahramanlık) duyguları kabarabilsin.

Ne de olsa Davos sürecinde bu test edilmiş be başarılı da olmuştu.

Van minut (One minute)'ın ardından özür açıklaması anlamına gelen Erdoğan'ın açıklamaları olsa dahi hem halk hem Orta Doğu'da kahraman ilan edilmişti. 





Yok eğer ki gerçekten ABD'ye kafa tutmuşsa, durum zaten yakındır açığa çıkar.

Nitekim NATO'nun gizli orduları her ülkede operasyon yapmaktalar.

Bunun ispatını İran'ın Devrim Muhafız Komutanı Muhsin Rızai, "Seçim sonuçlarında geçen yıl Tahran’a gelen CIA ajanı etkili oldu" diye açıklama yaparak tescillemiş oluyor.

Sonuçta Türkiye ajan cenneti gibi, ülkeden yabancı istihbaratı temizleyemediğiniz sürece, Erdoğan'ın hamasetli olarak başkan seçilmesi gün gibi ortaya konmuş oluyor.

Bu arada ABD'den ilginç bir düzeltme var.

Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "B planı" söylemini,  yine aynı bakanlığın sözcüsü John Kirby düzeltmiş.

Kerry'nin  sözlerini düzeltir ya da açıklarken çok enteresan biçimde, "Esad'ı içermeyen ve Suriye'nin geleceği hakkında sorumluluk taşıyan ve ihtiyaçlarına cevap veren bir yönetim  demek istedi, bölünmeden farklı bir şey. Bölünmede, ülke yarı özerk bölgelere ayrılır ve bu bizim istediğiz bir durum değil" demiş.

Hayret edilecek bir açıklamadır.
Nitekim aynı gün Esad ise, "Suriye'ye girmek piknik yapmaya benzemez , görevde kalıp kalmayacağım, bunu söyleyen devletler ya da yetkilileri ilgilendirmez, görevde kalıp kalmayacağım ya da kimin göreve geleceği konusundaki karar, mutlak şekilde Suriye halkının kararı olacaktır. Görevde kalmamı istedikleri sürece kalacağım, gitmemi istediklerinde ise bir gün bile kalmayacağım" açıklaması yapıyor.

Bu dört açıklamadan ne sonuç çıkartıyorsunuz?
Birincisi Kerry'nin  sözlerini düzeltir mahiyetteki ifadede geçen, " yarı özerk bölgeler çıkarlarımıza uymaz" söylemi, ikincisi Muhsin Rızai'nin , "seçim sonuçlarında CIA ajanı etkili oldu" açıklaması, üçüncüsü  Esad'ın, "Halk istediği sürece kalacağım" söylemi ve dördüncüsü de Michael Collins'in, "ABD’ye meydan okuyan Erdoğan" tanımlaması.

Kirby'nin , Esad'ı içermeyen Suriye sözleri ve Esad'ın yeniden canlanıp kafa tutması Orta Doğu'da dengelerin değiştiğinin işaretini vermiştir.

Yani ABD, Rusya ile yaptığı gizli anlaşmayla Sünni İslam'a verdikleri destekten vazgeçmiştir.

Nitekim, Rus devlet teknoloji şirketi Rostec'e bağlı OPK, "Rusya ve Mısır ortaklaşa beşinci nesil askeri iletişim sistemleri üretimi alanında işbirliği" yapabileceğini açıklamıştır.

Dikkat ettiyseniz Rusya devlet teknoloji şirketi bu açıklamayı yapıyor, yani doğrudan Rusya yapmış oluyor.

Mısır ile askeri teknolojiler üreteceğinin açıklanması , "ABD-RUS gizli iş birliğinin içinde, Sünni İslam'dan vazgeçildiğinin" açık ve net ortaya konmasıdır.

Çünkü Mısır'da Şeriat düzeni isteyenlerin yıkılması ABD ve Rusya'nın Mısır darbesine sessiz kalması hatta destek vermeleri, gizli iş birliğinin içindeki bu oluşumu ortaya koymaktadır.

Zira sıkça yazılarımda belirttiğim üzere, 1 Temmuz 2013'te AP, ABD Dış işleri Ilımlı İslam'dan vazgeçtiklerini, bir nevi Sünni İslam'dan vazgeçtiklerini açıklamış 3 gün sonra Mısır darbesi oldu demiştim. Darbeden 7 gün evvel ise İsrail'i düşman listesinden çıkarttığını açıklayan radikal İslamcı görünen bir grubun varlığı da dikkat çekiciydi, yazık ki bu haber dünya basınında yer almamıştı.

Artık, Amerikan-Rus gizli iş birliğinin varlığı açık ve kesin şekilde netleşmiştir.

Tüm bu açıklamalar ise, Erdoğan'ın sonunun geldiğinin bir delili olarak ortadadır.

Gerçekten de Türk seçmeni üzerinde psikolojik bir operasyon yapılmıyorsa, ortaya çıkan durum Erdoğan'ın aşırılıklar içeren, baskıcı rejiminin bitirileceği anlamına gelir.

Fakat tüm bu senaryolardan hangisinin doğru olacağını yaklaşık 3-4 gün içindeki bazı gelişmeler ortay koyacaktır.

Önümüzdeki 4-5 günlük gelişmelerin ilki bu gün yaşanmıştır.

PGCC (Persian Gulf Cooperation Council), Hizbullah'ı terör örgütü ilan ettiğini açıklamış.
Bizde Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) olarak tanınan PGCC'yi oluşturan ülkelere bakılırsa (Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri), şiddet yanlısı olarak ortaya çıkan, dünyada bu şekilde tanınan Sünni İslam artık her tarafta düşman olarak ilan edilmeye başlanmıştır.

Bu durumda, yukarıda söylemeye çalıştığım olası senaryolardan akla en yakını, Erdoğan'ın yargılanabileceğidir.

Sadece Erdoğan değil, tüm sülalesi, iş birlikçikleri yargılanacaktır.

Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde bu operasyonun sinyallerini almış olmalı ki, hamaset edebiyatına sarılmak için, 14,5 yıldır anlaşmaya girdiği PKK ile savaşa girmeyi tercih etmiştir.

Nitekim Erdoğan'ın dayanağı olan Diyanet'te son aylarda yaptığı İslam düşmanlığını had safhaya taşıyarak, İranlı komutan Muhsin Rızai'nin belirttiği gibi sanki  Diyanet'in içinde CIA ajanları çalışıyor gibi uğraş içine girmiş,  açık ve net şekilde Sünni İslam'ı kötülemeye başlamıştır.

Özetle bana en yakın senaryo, Erdoğan'ın çok yakın zamanda işinin bitirilebileceğidir.

ABD'nin Erdoğan lehine hamaset yaratması, onun başkanlığa gideceği yolu açması ihtimali gittikçe zayıflamaktadır.

4-5 gün içerisinde mutlaka bunun sinyallerini içerde göreceğiz.



AYM'nin, "yayınlayacağımız gerekçeli kararda, Erdoğan'a yanıt verilecektir" mealindeki açıklaması da işin tuzu biberi olmuştur.

Zira, Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlayıcıdır, Erdoğan'ı bile. 


Mahallenin şımarık çocuğu gibi konuşmuş.

Adaletin olmadığı yerde adalet bakanı olursa, ancak bu kadar konuşabilir.


Anayasaya, hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant içerim diyen birine sorman gereken sorular varken, yataklık yapman seni kurtaracak mı sanıyorsun?

Gelecek de bir gün gelecek, hepiniz ülkeye koyduğunuz dinamitlerin altında kalacaksınız, az kaldı az...

Cumhurbaşkanlığı yemini;

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”



02.3.2016

A. Dursun 


Hafıza tazelemeniz için bazı başlıklar.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder