Arkadaşlar, elbet ki dış siyaset başka işlere benzemez.
Ülke çıkarları her şeyin elbet ki üzerindedir, ne
gerektiriyorsa, dönemin koşullarına göre o yapılır.
Ebedi düşmanınız da, ebedi dostunuzda olmaz, dış siyaset
milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa onun yapıldığı bir arenadır.
Bunda kimsenin kuşkusu zaten yoktur.
İyi de, ülke çıkarları dediğinizde, siyasilerin şahsi
çıkarları işin içine giriyorsa orada, olumsuz eleştiri hakkımızı kullanırız.
Demirel'in, "siyasette 24 saat çok büyük zamandır" sözünün
haklılığını da biliyoruz, lakin dış siyasette durum böyle değildir.
Büyük devletlerin, toplumuna yön verecek kapasitedeki büyük
liderlerin, özellikle dış siyasette 24 saatlik zaman diliminde teşbih edersek, "dansöz gibi kıvırtması" yanlış olur.
Hem kıvırtanı hem ülkeyi mahcup eder.
İç siyasette gülüp geçilir ama ülke haysiyeti, milyonlarca
insanın onurunu kimse, ama hiç kimse ayaklar altına alamaz.
Dünyada kabileler dahil, hiç bir ülkede böyle bir durumda
liderler ayakta kalmaz.
Ancak kabilelerden daha ilkel olan dinsel kökenli yöneticiler,
salt bir inancı yüzünden oy alabilenler bu işin istisnasıdır ki, Türkiye'de
yazık ki son 15 yıldır bu istisnayı yaşamaktadır.
Dürüst ülke insanlarının esnafı da, yöneticileri de dürüst
olmak zorundadır, kuzu eti yerine domuz eti satmazlar, aksi durumda lider koltuğunda kalamazlar.
Nitekim daha 7 gün evvel, Erdoğan'ın yaptığı açıklamanın
ardından, Belçika Adalet Bakanı Koen Geens ve İçişleri Bakanı Jan Jambon
istifalarını vermek zorunda kaldılar.
Çünkü bu ülkelerde halkın dürüstlük ilkesine bağlılığı üst
seviyelerdedir.
O tip ülkelerde zaten hükümet politikalarından daha çok devlet
politikası vardır.
AKP'nin gelerek bizde bozduğu bu yapı gibi, diğer ülkelerde
bozamaz, buna izin vermezler.
Her hükümet o politikaya uyum sağlayarak yolunu çizer, bizdeki
gibi gücü eline alan, babasının çiftliğini sürer gibi, ben yaptım oldu gibi, bu anayasayı tanımıyorum gibi sözler sarf edemez.
Halk onlardan mutlaka hesabını sorar, bunu bildikleri için
halkına yalan söyleyemezler.
Nitekim daha evvel belirttiğim gibi, Bill Clinton, Uçkurgate
Skandalı yaşadığı dönemde savcının, "ABD halkına
yalan söyleyemezsin" diyerek, neredeyse görevinden ayrılmaya kadar
gittiği, 17 Ağustos 1998'de, New York'un zenginler mahallesi East Hampton'a
hareketinden önce Beyaz Saray'ın Gül Bahçesi'nde yaptığı açıklamada, "Beyaz Saray'da tam
ve doğru ifade vereceğim" demesi ve savcının Clinton'un eline
verdiği metni okumasıyla özgürlüğüne kavuşan ABD başkanını da unutmamak gerek.
Lafa gelince ABD, AB özgürlükler ülkesi, işine gelince
Türkiye'de kimse düşüncesinden ötürü yargılanmaz diyeceksin, ancak kendine
gelince dilediğini yargılatacak, dilediğini özgürleştirecek, adalet sistemini
talan edeceksin.
Dış siyasette adama bunun hesabını sorarken, yüzünüzün tam
orta yerine doğru yapıştırırcasına söylerler.
Rezil ederler.
Siz dünyada itibarsızlaştıktan sonra, peygamber olsanız ne
yazar?
Bunları neden söylüyorum?
Erdoğan ve Çavuşoğlu, ABD'de yaptığı açıklamalar, hem
kendilerini hem ülkeyi istenmeyen konumlara itmiştir.
Bunda elbet ki Zarrab yargılanmasının korkuları vardır lakin
bunu zamanında düşünerek hareket edecektiniz.
İç siyasette paralel masalı yaratıp (ki gerçekte olduğu
halde), milleti enayi yerine koyabilirsiniz, halkın düşük eğitim seviyesini
kullanarak ikbalinizi devam ettirebilirsiniz.
Fakat dış dünya böyle değildir, imamın camilerde cemaatine
verdiği vaazlara benzemez.
Adamın yüzüne vurular ve boynunu eğdirir, sözlerini yedirir,
tükürdüğünü yalatırlar.
Nitekim Zarrab yargılaması da, Erdoğan ve çevresinin boynunu
bükük bırakmıştır.
Adalete müdahale etmemiş olsaydınız, bu günleri belki kendi
ülkenizde daha kolay atlatabilirdiniz, ama şimdi köşeye sıkıştınız, yalan
üzerine yalan, dönüş üstüne dönüşle, fırdöndü izler gibiyiz.
Yakın zamanda ABD savcısı 17/25 dosyalarını, Zarrab'ın yargılama
dosyalarını Türkiye'den istediğinde, "Sen kimsin, vermiyorum" diyemezsiniz.
15 yıldır ülkeyi hem ekonomik, hem yasal olarak AB'ye
entegre edeceğiz diye yaptığınız, örneğin doğal gazda donumuza kadar dışa bağladınız gibi, çıkartıp
çıkartıp geri çektiğiniz ucube yasalarla da, milletin egemenliğini dışa teslim
ettiğiniz için, "Hayır, belge, bilgi vermiyorum" diyemezsiniz.
Aksi halde, İran'ın durumuna düşer, ambargolarla, daha
kötüsü "yurt
dışı çıkış yasağı" konarak, T.C'yi kendinize de, halka da hapishane
haline getirisiniz.
Ödeyeceğimiz milyarlarca dolar tazminatlar için bu kez
sadece rakıya, mazota zam da kurtarmaz.
KaçAK Saray'ı satsanız borcu özeyemez duruma geliriz.
Neyse, benden söylemesi.
Neden böyle söylediğime aşağıda bazı delilleri sıralayayım,
mümkün oldukça tarih sırasıyla vereceğim.
31.3.2016
A. Dursun
AKP’li vekil Papa huzurunda
Mevlüt Çavuşoğlu 16. Benediktus’a bağlılıklarını bildirdi.
AVRUPA Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı ve AKP
Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, arife günü 50 kişilik parlamenter heyetiyle
birlikte gerçekleştirdiği Vatikan ziyaretinde, “İnançlarımız farklı olsa da çok
fazla ortak değerlerimiz var” dedi. 09.09.2010
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Habertürk TV'de Veyis
Ateş'in sorularını yanıtladı...
ABD ile varılan mutabakatta PYD ile mücadele yok. Bu
politikalardan vazgeçip, Suriye'de bütünlüğü isteyenlerle barış yapmalarını
istiyoruz. Göçe zorlanınların geri dönmesi lazım. Güvenli bölge oluşturulacak.
Bizim doğrudan hedefimiz PYD değil. ABD'de bu uyarıları yapıyor özellikle de
göçe zorlananlarla ilgili.
PKK'nın Türkiye'ye yönelik saldırılarından PYD'nin de
rahatsız olduğunu görüyoruz.
BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan: "Türkiye Toprakları Aynı
Zamanda NATO'nun Toprağıdır"/2012
Erdoğan, duruşmayı izlemek ve gazetecilere destek olmak için
İstanbul Adalet Sarayı'na giden başkonsoloslara tepki göstermiş ve "Siz
kimsiniz ya, sizin ne işiniz var orada. Yani diplomasinin de bir edebi, adabı
var. Burası senin ülken değil, burası Türkiye" demişti. 30 Mart 2016
Mevlüt Çavuşoğlu, Cenevre müzakereleri ile ilgili çok net
konuştu
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, rejim ve muhalefet
arasında Cenevre’de yapılacak Suriye görüşmeleri için PYD’ye yönelik davet
mektubu olması halinde Türkiye’nin görüşmeleri boykot edeceğini söyleyerek,
"Boykot ederiz. Müzakere heyetinin içinde PYD unsurları, terör örgütleri
olamaz" dedi. 26 Ocak 2016
Mevlüt Çavuşoğlu Reuters'a konuştu.
Çavuşoğlu Suriye krizinde çözüm yolu için de yorumlarda
bulundu. "IŞİD politik bir çözüm olmadan yok edilemez" diye konuşan
Dışişleri Bakanı, bombardımanlar devam ederken Cenevre Görüşmeleri'nden bir
sonuç alınamayacağını da ifade etti.
PYD açıklaması
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu PYD konusunda ABD'ye de mesaj
gönderdi. Çavuşoğlu, "ABD ile Türkiye'nin, PYD'nin Suriye'deki rolü
konusundaki anlaşmazlıkları çözmek için daha sıkı çalışması gerekir" diye
konuştu. 16 Şubat 2016
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, "Bizim, YPG
ve PYD hakkındaki değerlendirmemiz, politikamız değişmedi. PKK hakkındaki
politikamız da değişmedi. PKK’yı yabancı bir terör örgütü olarak görüyoruz.
YPG’yi farklı görüyoruz". 20 Şubat 2016
Çavuşoğlu: PYD için ABD’yle küsecek değiliz.
Çavuşoğlu, Amerikanın Sesi radyosuna iki ülke ilişkileri
hakkında açıklama yaptı.
Dışişleri Bakanı, bazı konularda ABD ile farklı düşünmenin
normal bir süreç olduğunu ifade etti.
Mevlüt Çavuşoğlu "PYD konusunda farklı düşünüyoruz diye
küsecek değiliz" dedi. 30 Mart 2016
ABD ile ilişkilerimiz vazgeçilmez niteliktedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’deki Musevi kuruluşlarının
temsilcilerinden oluşan heyeti kabul etti.
Erdoğan, "ABD ile ilişkilerimiz vazgeçilmez niteliktedir,
birbirimize mecburuz."
Erdoğan, “Yönetilemeyen siyasi alanlarla dolu bir coğrafyada
Türkiye olarak gelişmeleri bölgesel ve küresel barışa hizmet edecek şekilde
yönlendirmeye çabalıyoruz. Bu çabamızda zaman zaman yalnız kaldığımızı
hissetsek de ABD’nin bizi anladığını ve yanımızda olduğunu düşünmek istiyoruz”
dedi.
Cumhurbaşkanı şöyle devam etti: “Türkiye açısından geçmişte
olduğu gibi bugün de ABD ile ilişkilerimiz vazgeçilmez niteliktedir.
İşbirliğimizi ortak değerler ve karşılıklı menfaatler temelinde geliştirmek
için her türlü çabayı gösteriyoruz. Bunu yapmaya da devam edeceğiz. Karşı
karşıya bulunduğumuz sorunların çözümünde Türkiye-ABD ittifakının bir
alternatifi olmadığı ortadadır. Burada esas mesele bu işbirliğinin gerek
stratejik gerek taktik düzlemde gerçek anlamda verimli kılınabilmesidir.
Mülteci krizi, Suriye ve Irak’ın çöküşünün en somut ürünleridir. Bu iki
ülkedeki dağılma sürecinin önüne geçilemediği takdirde Batı toplumlarını çok
daha vahim gelişmeler beklemektedir. Her şeyin küreselleştiği, sınırların
anlamını kaybettiği bir dünyada bu tür krizlerin etkilerinden kimse uzak
duramaz, kendini koruyamaz. Suriye’de çözüm ancak halkın beklentileri
doğrultusunda şekillenecek gerçek bir siyasi dönüşüm süreciyle mümkün olabilir.
Irak’ta ise güç ve refah paylaşımını adil, kapsayıcı ve dengeli biçimde
sağlayacak bir sistemin tesisi şarttır. Bölgenin tarihi, siyasi ve sosyal
dokusuna yabancı olan DAİŞ’i ise ülkemize, bölgeye ve insanlığa karşı ortak bir
tehdit olarak görüyorum. Bu terör örgütüyle her düzlemde kararlı bir şekilde
mücadele ediyor, bu yöndeki uluslararası çabalara da aktif destek sağlıyoruz.” 31.03.2016-Nükleer Güvenlik Zirvesi, Washington
AB'den "Siz kimsiniz ya" diyen Erdoğan'a yanıt.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, duruşmayı izlemek ve gazetecilere
destek olmak için İstanbul Adalet Sarayı'na giden başkonsoloslara tepki
göstermiş ve "Siz kimsiniz ya, sizin ne işiniz var orada. Yani
diplomasinin de bir edebi, adabı var. Burası senin ülken değil, burası
Türkiye" demişti. 30 Mart 2016
"Mevlüt Çavuşoğlu, Nazlı Ilıcak ile kardeştir" haberi yayılsa dahi, o değil, kardeşi olan eski FB'li Ömer Çavuşoğlu'dur.
Çavuşoğlu, Amanpour'un önünde kıvırtırken.
Alman Welt gazetesi, AB Bakanı Çavuşoğlu’na AB’nin ültimatom
vererek ‘3 ay içinde fikir özgürlüğü, yolsuzluk iddiaları konusunda U-Dönüşü
olmazsa müzakereler askıya alınır’ dediğini yazdı.
Kahraman yaratmak bu kadar mı basit? Peki kahramana ihtiyacımız var mı?
29 Nisan 1998-Medyada 28 Şubat tasfiyesi
Nazlı Ilıcak'ın bu biyografisini arşivinizde saklayın
Yalçın Bayer: Nazlı Ilıcak'ın türban aşkının altından yağma
çıktı.
Türban yasağına karşı dayanışma fotoğrafı.
MHP-AKP; Türban, başkanlık ve tarihi kaynaklar
Canlı yayında türban şovu.
Amerikalı Merve Kavakçı ve Amerikancı Nazlı Ilıcak'la
Meclis'te vücut bulan başörtüsü tartışmasının başını örten kadınlarla fazla bir
ilgisi yok
Simgeler savaşı-Yaprak Zihnioğlu
Faziletin Başını Kadınlar Yaktı-Ayşe Düzkan
MODERNLEŞME VE KADIN BEDENİ BAĞLAMINDA TÜRKİYE’DE BAŞÖRTÜSÜ
SORUNU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder