8 Mart 2016 Salı

Ey Sayın Savcılar, Adnan Oktar hakkında, suç duyurusunda bulunuyorum, dikkatinize.






Cezai ehliyeti olmayan bir akıl hastası, evlerimizin kapılarına bu kitabı koydurmuş.

Kim koydu, kim yaptı belli değil.



Savcı ve polise düşen görev, bir akıl hastasının adıyla yazılan bu kitap müsveddesini toplatmak, akıl hastalarından toplumu kurtarmaktır.

Ama nerede öyle savcı , polis ve devlet?

Adamlar TBMM'nin göbeğinde şeriat daveti yapacak kadar ahlaksızlaştılar.

Peygamberlerinin bile yapmadığını yapmaktalarken, bunu İslam ve güzel ahlak adına yaptıklarını söylemeleri iyice çığırından çıkmış bir ülke konumuna geldi.

Kardeşim, benim kapıma bu soytarının kitap adı altında yazdığı hezeyanları ne hakla, kim koyabilir?

Bu adama akıl hastası olduğunun kararını Türk mahkemeleri vermedi mi?

Türkiye'deki hekimler bunu tescil etmediler mi?

Tımar edilmesi gereken bir hasta zihniyeti nasıl olur da milletin kapısının önüne atıp gidebilirler, bu akıl hastaları hangi akıl hastalarından destek almaktadır, ülkeyi yöneten akıl hastaları ya da bunlara göz yuman akıl hastaları kimdir?

Savcılıkları derhal göreve davet ediyor buradan suç duyurusunda bulunuyorum.

Biliyorum ki, çocuklarımızın zihinlerini , akıl sağlıklarını korumakla görevli devlet kurumları bu konuya gereken önemi göstereceklerdir.

Sen istediğin yerde sat, bana ne?

Ne hakla benim kapımın önüne atıp gidiyorsun?

Bu aynı zamanda, kitap yazanlar için haksız rekabet oluşturması açısından suç teşkil etmektedir.

Savcılıklar bu suçu  engellemek için re'sen devreye girmek zorundadırlar.

Umarım isimlerinin önünde Cumhuriyet sıfatı taşıyan savcılar, bu sıfatının hakkını vereceklerdir.

Bu adamı ceza ehliyeti olmadığı için toplumdan tecrit etmesi gerekenler, eğer ki izleyici olmayı seçiyorlarsa, toplumun kendi adaletini kendisinin sağlamasını bekliyor demektir ki, bu daha vahim bir suçtur.

Alenen toplumun belirli bir kesiminin düşünceleri aşağılanmaktadır.

30 Nisan 2008 tarihinde kabul edilen Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinin birinci fıkrasında, Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılamaktan bahisle,  suçun maddî ve manevi unsuru aşağılamak eylemi gerçekleşmiş durumdadır.

Nitekim  aşağılama en azından dolaylı yoldan veya kısmen gerçekleşmiş durumdadır.

 Aşağılamak, suçun konusunu oluşturan değerlere duyulan saygınlığı azaltma zedeleme ve yıpratmaya yönelik söz fikir davranışlar alenen ortadadır.

Ayrıca TCKMadde216'ya göre, 

(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Denmektedir.

Buna göre, Halkın bir kesimini, sosyal sınıf ayrılığını körüklemiştir.

Ekonomik bir model olan Komünizmi bir ahlaksızlık gibi göstermek suretiyle,  "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçu açıkça işlenmektedir.

Bedava dağıtılan kitap aıyla zihinlere sokulan paçavradan bir bölüme bakalım.

Komünist, devlet kavramını kabul etmediği için devletin kanunlarını hiçe sayacaktır. 





Cambaza baktırıp, cebimizden para çalanlar gibi davranılmakta, terör ve terörist gösterilip, ekonomik bir model olan Komünizm düşman gösterilmekte,  hedef çocuklarımızın beyinlerine yöneltilmektedir.
 



Aile kavramı ile onu ikna etmek mümkün olmayacak; bir terörist "ailenin yanına dön", "annenin çorbasını iç" gibi duygusal yaklaşımlardan hiçbir zaman etkilenmeyecektir.

Çünkü bir komünist için din, güzel ahlak, devlet ve aile kavramı yoktur.

Dolayısıyla bir komünisti durdurabilmek için ne devletin yasaları, ne güzel ahlak çağrıları, ne de ailesi etkili olmayacaktır.

Komünistin durdurulabilmesi için, ondaki bu kavramları değersiz hale getirmiş olan fikir sisteminin yok edilmesi gerekir.

O da Darwinist, materyalist, Stalinist ve komünist fikir sistemidir.

Bu ifadeler düşünceleri açıklamaktan ötesidir.

Kitapta suçu oluşturucu açık tahrik, aleni  saygısızlık ve reddin ötesinde, inançsız bir kesime karşı düşmanca tavırlar sergilenmiş ve düşmanlık teşvik edilmiştir.

Bu davranış, kitabın bütününde  objektif olarak görülmektedir.

Kitabı her kim yazdı, yazdırdı ya da Adnan Oktar adına bastırdıysa, sübjektif ya da objektif gözle bakılsa dahi görülmektedir ki, halkın bir kesimini, diğer bir kesimine karşı kin ve nefrete tahrik etmektedir.

Kitabın suç teşkil etmesinin gerekçeleri arasında, Adnan Hoca diye bilinen ceza ehliyetsiz bu kişi üzerinden sürekli olarak ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlık tohumlarının atlıyor olması süreklilik arz etmektedir.

Kitabın içeriği ve yazılma amacı olarak, muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmak üzere tasalandığı açık ve nettir.

Toplumda öç alma duygusunu körükleyen, şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan  akıl hastalığı ifadeleri taşımak suretiyle kindarlık, şahsi husumetlerini besleyici argümanlarla da tasarlayarak zarar vermeye, karşıt olduklarını mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu taşımak suretiyle de akıl sağlığı yerinde olmayanlarca yazıldığı kesin ve nettir.

Dikkat ederseniz TCK Madde 216'da belirtilen, yapılanların kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek biçimde olduğu da suçu soyut boyutundan çıkartmış somut hale getirmiştir.

Ayrıca toplumun bir kesiminin inançlarını, kendi hezeyanlarına da alet olarak kullanmaktadırlar.

Tüm bu gerekçelerle kitap tek başına şiddete davet, toplumun bir kesimini, başka bir kesimine karşı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu işlenmektedir.

Bu nedenle kitap toplatılmalı, kitabı gerçek yazanlar tespit edilmeli ve bu yasalar çerçevesinde yargılanmaları yapılmalıdır.

Buradan, Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri ve yargı makamlarına suç duyurusunda bulunuyorum.


08.3.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder