Ya aklını kullanacaksın ya dinini, hem akıllı hem dindar olunmaz. Ahmet Dursun
Use either your rational mind, or your faith; because faith and common sense contradict each other.
28 Nisan 2016 Perşembe
Peygamber'in evine giren keçiler, Kur'an ayetlerini yedi mi?
Peygamber'in evine giren keçiler
hangi Kur'an ayetlerini yok etiler?
Ömer Sağlam
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet
Görmez'in, Güneydoğu'daki camilerde Kürtçe vaaz verdirmek, hutbe ve mevlit
okutmak, bunlarla da yetinmeyip bu tür eylemleri bizzat yapmak(1), Kürtçe Kur'an tercümesi yaptırmak(2) ve Diyanet'e 1000 kişilik Mele
kadrosu tahsis ettirmek suretiyle, hükümetin uygulamaya koyduğu "Kürt
Açılımı"na katkıda bulunduğu bilinmektedir. Bu açılımın, şu anda hangi
noktaya geldiği ise izahtan varestedir. Hemen her gün düzinelerce Al bayraklı
tabutlar geliyor Güneydoğu'dan ve yürek dağlayıcı ağıtlar yükseliyor şehit
evlerinden.
Hazretin son iki çıkışı ise "Medreselerin legal hale
getirilmesi" ve "Resmi cenaze törenlerinde Şopen yerini
Itrî çalınması" talebidir, malum.
Öncelikle ifade edelim ki; Diyanet İşleri
Başkanı'nın sergilediği ve yukarıda örnekleri verilen tavırların hemen hepsi
birer Anayasa suçudur aslında! Mesela; Kürtçe vaaz, Kürtçe Hutbe ve Kürtçe
mevlit gibi uygulamaların, devlet memurları tarafından devlet adına yapılması,
Anayasa'mızda yerini bulan "Türkiye
Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçedir" hükmüne açıkça aykırıdır. Ayrıca
mele Projesine ilave olarak talep ettiği medreselerin legalleştirilmesi istemi
de Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na açıkça aykırıdır.
Keza, resmi cenaze törenlerinde Şopen'in
"Cenaze Marşı" yerine Buhurizade Mustafa Itrî Efendi'nin bestelediği
Tekbirin okunması talebi de anayasada tanımını bulan "Laiklik" ilkesine terstir. Çünkü bu ülkede sadece
Müslümanlar değil, sayıları az da olsa Yahudi, Hıristiyan ve ateistler de
yaşamakta, onlar da askere gidip ölebilmekte veya en azından kendileri için
resmi cenaze töreni düzenlenmesi gereken bir statü ile devlet bürokrasisi
içinde görev alabilmektedirler. Bu durumda, bu adamların cenaze törenlerinde de
Şopen yerine Itri mi çaldıracaksınız? Mesela geçmiş dönemlerde milletvekilliği
yapan Yahudi Cefi Kamhi'nin veya şu anda milletvekili olan Hıristiyan Garo
Paylan'ın cenazelerinde de Itrî'nin tekbirini mi çaldıracaksınız askeri
bandoya?
Yok eğer diyorsanız ki; ölen her kişinin
arkasından kendi dinine uygun ayrı merasimler yapılsın, bakın o zaman da bu
ülkede çok hukukluluk gündeme gelir ki; bu da milletin ayrışma sebeplerinden
birisi olur. Tıpkı Hz. Peygamber döneminde Medine'de uygulanan ya da 1839'daki
Tanzimat Fermanı ile başlayıp 1856'daki Islahat Fermanı ile hayata geçirilen
hukuk sistemi gibi. Dolayısıyla; Mehmet Görmez'in bu kabil teklifleri ya iyi
niyetli yapılmış teklifler değildir ya da Hoca Efendi, sonucunun nerelere
varacağını iyi hesap etmeden öylesine tekliflerde bulunmaktadır!
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Görmez'den istirham
ediyoruz; lütfen üstünüze vazife olmayan, devlet yönetimine ilişkin olup, her
birisi aslında bir rejim sorunu olan teklif, tasarı, tasavvur ve hayallerinizi
kendinize saklayın ve asıl yapmanız gerekenleri yapınız Hoca Efendi! Lütfen
aşağıda örneklerini verdiğimiz saçmalıklara el atın ve bir an önce
düzeltilmesini sağlayınız. Çıkın ve "Bu
hadislerin tamamı uydurmadır, yalandır, Hz. Peygamber'e yapılmış iftiralardır..."
deyiniz. Çünkü sizin uzmanlık alanınız hadistir. Müslüman Türk Milleti, sizden
Medreselerin legalleştirilmesini ve cenaze törenlerinde Mustafa Itri Efendi'nin
tekbirinin çalınmasını değil, aşağıdaki saçmalıklara bir son verilmesini
bekliyor. Birkaç şehit ailesinin talebini umuma şamil ederek toplumu
farklılaştırmanın kime ne faydası vardır?
Bakın bir hadiste anlam itibarıyla deniyor ki;
Kur'an ayetleri, dışarıdan müdahaleye açıktı; bu müdahaleyi sadece insanlar
değil, hayvanlar (keçiler) bile yapabiliyordu! Özetle; elimizdeki Kur'an
keçilerden arta kalan kısımlardan oluşmaktadır! Eğer keçiler Hz. Peygamber'in
evine girip, eşi Ayşe'nin yatağının altındaki recm (zina yapan kadının
taşlanarak öldürülmesi) ayetini yememiş olsaydı, İslam Kadını'nın hali billahi
tümden perişandı!
Çekinmeyin; buyurun lütfen saçmalıklar sofrasına:
1-“Namaz kılan bir adamın önünden eşek, kara
köpek ve kadın geçerse namazı bozulur” (Buhari, 8/102; Hanbel, 4/86).
2-“Zina
yapan evlilerin taşlanarak öldürülmesini emreden ayet, Ayşe’nin döşeğinin
altındaki sahifede yazılı bulunuyordu. Peygamber ölünce Ayşe onun defin
işlemleriyle meşgul iken, evin açık kapısından içeri giren bir keçi o sahifeyi
yedi ve böylece taşlama cezası Kuran’dan çıktı; ama hükmü devam ediyor” (İbni
Mace, 36/1944; Hanbel, 3/61; 5/131, 132,183; 6/269).
3-“Keçinin
yemesi sonucu Kuran’dan çıkan taşlama ayetini Ömer Kuran’a tekrar sokmak
istedi; ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi”(Buhari,
53/5; 54/9; 83/3; 93/21; Muslim, Hudud 8/1431; Ebu Davut 41/1; Itkan 2/34).
3-“Bir grup maymun zina yapan bir maymunu
yakalamış ve taşlama cezasını uyguluyorlardı. Onları bu haklı işte desteklemek
için ben de taş atarak yardım ettim” (Buhari, 63/27).
4- “Peygamber hiç bir vakit ayak üstünde işemedi” (Hanbel, 4/196;
6/136,192,213).
5- “Peygamberin ayak üstünde işediğini gördüm”
(Buhari, 4/60,62; Hanbel, 4/246; 5/382,394).
6-“Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup
Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca
Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar
ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı. Ellerini ve ayaklarını
kesti. Gözlerini oydu. Çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek
isteyince Peygamber bizi engelledi” (Buhari, 56/152, Tıb 5/1; Hanbel,
3/107,163).
7- “Allah’ın elçileri arasında ayırım yapmayınız.
Ben, Yunus peygamberden bile üstün değilim” (Buhari,65/4,5;
Hanbel,1/205,242,440; 2/405,468).
8- “Ben Adem oğullarının efendisiyim”(Hanbel, /5; 5/540,388). 9- “Uğursuzluk üç şeydedir, at, ev ve kadın” (Buhari, 6/53).
10- “Peygamber, savaşta kadınların ve çocukların
öldürülmesinin bir sakıncası olmadığını söyledi”(Buhari, Cihad/146; Ebu
Davud,113).
11- “Dünya balığın üzerindedir. Balık başını
sallayınca dünyada depremler olur” (İbni Kesir, 2/29; 50/1).
12- “Allah, ahirette peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp
baldırını gösterir” (Buhari 97/24, 10/129 ve 68. surenin tefsiri). 13- “Peygamber 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti” (Buhari).
14- “Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen
eve koşar Zeynep’le yatardı” (Buhari, Hibe/8).
15 -“Peygamberin izniyle ihramdan çıkıp Mina’da
bulunan kadınlarımıza yöneldik. Zekerlerimizden meni damlıyordu” (Buhari,
Hac/81; Müslim, Hacc/141).
16- “Peygamber, Medine’de bir Yahudi tarafından
büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.”(Buhari,
59/11; 76/47; Hanbel, 6/57; 4/367)(3).
17- “Bir kimse karısını yatağına davet edip de (mâzereti olmadığı halde)
gelmez ve kocası da ona dargın olarak gecelerse, sabah oluncaya kadar melekler
o kadına lânet ederler”. 18- “Kadın, ocak başında olsa dahi erkeğinin davetine icabet etsin.” 19- Bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emredecek olsaydım, herhalde
kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” 20- “Dünyada bir kadın kocasına eziyet ederse, o erkeğin hûrilerden olan
zevcesi o kadına hitap ederek: -Allah canını alsın; bu adama eziyet etme. O,
dünyada senin yanında bir misafirdir; yakında senden ayrılıp bize kavuşacak,
diyerek muâheze eder.” 21-“Benden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne
bırakmadım.”(4).
3- Bir internet sitesinde rastladığım bu vb. hadisleri,
dökümünü alarak 03.03.2008 günü Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yürütülen Hadis
Projesi’nde çalışanlara götürdüm ve bu hadislerin, belirtilen kaynaklarda
bulunup bulunmadığı konusunda kendilerinden bilgi talep ettim. Projede
çalışanlardan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı olan
(A.Candan isimli) bir zat, hadisleri dek tek tetkik ederek “Bu hadislerin
kaynaklarda bulunmadığını söylemek kendi kendimizi inkar etmek anlamına gelir”
dedikten sonra adı geçen tarafından 160.000 adet hadisin yüklü bulunduğu
bilgisayar kayıtlarında sondajlama yöntemiyle yapılan sorgulamada da hadislerin
belirtilen kaynaklarda bulunduğu birlikte görülmüştür.
DİB’den emekli (M.
Çalışkan isimli) üst düzey bir yetkili de (telefonda), kadın ve çocukların
savaş sırasında öldürülebileceğine cevaz veren hadisin belirtildiği gibi
Buhari’de olmayıp, sadece Müslim’de geçtiğini, Buhari’deki metnin ise tam
tersine, Hz. Peygamber’in kadın ve çocukların öldürülmesini nehyettiği
şeklinde olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra Keçinin Recm konusundaki
ayeti yemesi ile ilgili hadisin de sadece İbn Mace’nin kitabında bulunduğunu
söyledi. Anlaşılacağı gibi; Emekli Diyanet görevlisi, belirtilen hadisler
hakkında “Böyle bir hadis yoktur” demedi, sadece kaynakların yanlış
belirtildiğini, bazen de kaynakların doğru ancak o kaynaktaki hadis metninin
yanlış olduğu söyledi. Örn. Buhari’de “Hz. Peygamber savaşta kadın ve
çocukların öldürülmesini yasakladı” denilirken, Müslim “Hz. Peygamber,
Müşriklerin kadın ve çocukları da onlardandır” diyerek bir anlamda kadın ve
çocukların öldürülmesine cevaz verdiği
belirtilmektedir. İstifade etmiş olduğumuz internet kaynağı, kaynak
olarak yanlış eser belirtmiş olsa bile bu çok önemli değildir. Önemli olan,
zikredilen hadislerin hadis kaynaklarında olup olmadığıdır. Ancak ne yazık ki;
bu metinler hadis adı altında ciddi hadis kaynaklarında bile bir şekilde
geçmektedir. Bizim arzumuz ve uğraşımız, yetkin birilerinin, örneğin Diyanet’in
ortaya çıkıp bu hadisler “Uydurmadır” diyebilmesidir.
4- Son 5 hadis, “Riyâzü’s-Sâlihîn ve Tercemesi”, isimli
DİB. Yayınında da bulunmaktadır. (bkz, Riyâzü’s-Sâlihîn ve Tercemesi c.1,
s.323-327, Musannifi Muhyiddiddîn-i Nevevî, Çev. Kıvamüddin Burslan-Hasan Hüsnü
Erdem, Ankara,1995)
Aişe(r.a.) der ki : Peygamber vefat
edinceye kadar recm ayeti okunurdu.
Muslim c. 4. s. 167, Tirmizî, c.2, s.309 Aişe (r.ah) nakleder:"Recm ve
büyüklerin on defa süt emzirmesinin (sütkardeşliği oluşturacağı) hususundaki
ayetler benim yatağımın altında bulunan bir sayfa üzerinde yazılı idi.
Peygamber vefat edince Peygamber’in vefatıyla meşgul olduk da keçi gelip onları
yedi."
Dar-e Kutni, c.4, s.105, İbn-i Mâce, c.1, s.625
Neden Yakıldılar Hz. Hafsa’ya iade edilmiş olan ana Mushaf da
ölünceye dek onun yanında kalmış, Medine valisi olan Mervân ibn el-Hakem,
yakmak üzere o nüshayı istemişse de Hz. Hafsa vermemiş, fakat bu mü’minler
anasının vefatı üzerine Mervân o Mushafı alıp yakmıştır. (el-Fethu’r-Rabbânî,
18/34) KUR'AN kim tarafından yazıldı?
Recm
Ayetlerini bir keçi yemiş...
17 Eylül 2012
Nesrin DURGUT
haberinvakti.com
Recm; zina
etmiş bir bayan ve erkeğin taşlanarak öldürülmesidir. Recmin İslam’da yeri var
mı, yoksa sadece bir varsayımdan yola çıkılarak yapılan bir içtihat mı
olduğuna, ilgili ayet ve rivayetleri incelerek ulaşmaya çalışalım.
Recmi
emreden her hangi bir ayet Kuran’da bulunmamaktadır. Fakat “recm” ayetlerinin
aslında vahyedildiği, fakat bir keçi tarafından yendiği rivayet edilmektedir.
Konuya
açıklık getiren ve sahih kabul edilen iki rivayet ise şöyledir:
1. Hadis - Aişe (r.anha) şöyle demiştir:
“Andolsun ki recmetme ayeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme(?!) ayeti indi.
Andolsun ki bu ayetler tahtımın (karyolamın) altında bir yaprakta idi.
Rasûlullah (s.a.v.) vefat edip biz O’nun ölümü ile meşgul olunca, evde beslenen
evcil bir hayvan (koyun veya keçi), girip o yaprağı yedi.” [İbn Mâce, Nikâh,
36, Hadis no: 1944; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 5/131, 132, 183, 6/269]
2. Hadis - Hz. Ömer’den (r.a.) rivâyeten,
Nur sûresi’nin bir âyeti olduğu söylenen bu âyet şöyledir:
“Şeyh ve
şeyhuha (evli erkek ve kadın) zinâ ederlerse, hemen ikisini de Allah’tan bir
ceza olmak üzere recmedin. Allah azîzdir, hakîmdir.” Hz. Ömer’in, ‘Ömer
Kur'an'a ilâve ediyor' denmesinden endişe etmesem, bu recm âyetini Kur'an'a
yazardım" dediğinden de söz edilir. [Bkz. Buhârî, 93/21; Müslim, Hudûd 8,
Hadis no: 1431; Ebû Dâvud, 41/1]
Sahih olduğu
kabul edilmiş olan birinci hadiste; Hz.Aişe, Kuran ayetlerini yazılı bir
şekilde karyolasının altında saklamakta iken bir keçinin veya koyunun ayetleri
yediğinden bahsedilmektedir. Hz. Aişe ayetleri karyolasının altında saklamayacağı
gibi, aynı zamanda ezbere biliyor olmalıydı. Çünkü bize ulaşan bilgilere
göre ayetleri ezberleyen sahabe sayısı o zamanlarda 3000 civarındaydı.
“Bilindiği
gibi Kuran-ı Kerim 23 senelik bir zaman dilimi içinde indi. Cebrail ayetleri
alıyor, Hz. Peygambere okuyor; O da sahabeden oluşturduğu katiplerine
yazdırıyordu. Aynı zamanda bu ayetler ezberleniyordu. Kısa süre içinde inen
ayetleri ezberleyen sahabe sayısı 3000'e ulaştı. Suffe ashabı - okulu- bu iş
için kuruldu. Resulullah vefat ettiğinde bütün Kuran sahabenin ezberindeydi”
Nihat Hatipoğlu/ Sabah.com.tr
Bu hadisi
kabul etmek demek, Kuran’ı Kerim’in, Allah(c.c) tarafından korunduğunu inkâr
etmek anlamına gelmektedir. Allah(c.c); ayetlerini korurken, bir keçinin
yemesine müsaade etmiş olamaz. Zira böyle bir şeyi iddia etmek, Kuran’ın eksik
veya tahrif edilmiş olduğu zannına sebep olabilir… Bu rivayetin neye
dayanılarak sahih kabul edildiği, aslında ciddi bir araştırma konusu
olmalıydı...
Hz. Ömer
‘den olan 2.rivayeti incelediğimizde çıkardığımız sonuç ise; sahabelerden hiç
biri böyle bir ayeti hatırlamazken, Hz.Ömer’in hatırlamasıdır ki, bu oldukça
çelişkilidir. Çünkü Kuran’ı Kerim’in tümü sahabelerin ezberindeydi. Hz.Ömer’in,
“Kuran’a ilave yapıyor demeseler, recm ayetini Kuran’a yazardım!” demesi, kendisinden
başka hiç kimsenin o ayetten haberi yokmuş bilgisini bize ciddi bir biçimde
vermektedir.
Üstelik
zaten Kuran’da olsaydı, “Ömer Kuran’a ilave yapıyor” denmesinden de çekinmez,
diğer sahabelerle de istişare edip, o sahabelerin ezberine de başvurur ve
mutlaka yazardı…
Maalesef
olmayan bir ayetten hüküm çıkarıp, rivayetlere dayanarak birçok kimsenin
taşlanarak acımasızca öldürülmesine sebep olanlar; Allah’ın yerine hüküm
koyanlardır.
Şimdi,
Kuran’da; zina yapan bir bayan ve erkeğin cezalandırılmasının gerçek
hükümlerini görelim:
"Hayasızca
davranışlarda bulunan kadınlarınıza gelince, aranızdan onların işlediği suça
şahit olan dört kişi çağırın; bunlar onun için şahitlik yaparlarsa, suçlu
kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir kapı açıncaya kadar
evlerine hapsedin. Suçluların her ikisini de (böyle) cezalandırın; ama eğer
ikisi de tevbe eder ve gidişatlarını düzeltirlerse, onları kendi hallerine
bırakın. Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir, rahmet kaynağıdır. Doğrusu,
Allah'ın tevbeleri kabul etmesi, ancak bilmeyerek kötülük işleyen ve sonra,
zaman geçirmeden tevbe edenlere mahsustur. Allah onlara rahmetiyle tekrar
yönelecektir, zira Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir." (Nisa -
15-16-17)
Ayette
görüldüğü üzere her hangi bir taşlama emri söz konusu değildir. Tövbe etmeyen
zinakar bayan ve erkek(zâniye ve zâni) için hüküm ise şöyledir:
“Zina eden
kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa(celde) vurun; Allah'a ve
ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma
duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit
olsun. “ Nur Suresi/2
"Celdetin"
: Yalnız cilde tesir edecek olan sopa.
Elmalılı
Tesfiri- Nur Suresi/2: “Şimdi bunlardan herbirine yüz celde vurunuz. CELDE:
Deriye vurmaktır ki, her vuruşa celde denir. Keşşâf'ta der ki, "celd"
sözünde şuna işaret vardır ki acı, ete geçirilmemelidir. Çünkü celd, cilde
vurmaktır.”
Cilde
vurulması “Celde” olayından, Allah(c.c)’ın merhametini görebilmek zor
olmamalıydı aslında. Bırakın rastgele pek çok insanın taşlamaları emrini, sopa
vurulurken dahi sadece küçük bir mü’min grubun, şahit olması açısından
izlemesini emretmiştir Rahman.
Eğer
Allah’ın bu kanunu(Celde) ile hükmedilmiş olsaydı, ceza görenler hem şiddetli
ızdıraplar çekerek öldürülmeyecek, hem de pek çok kişinin karşısında alçaltıcı
bir biçimde rencide edilmeyecekti. Fakat rivayet hükümleri(Recm)
taşlanılarak öldürülme, Allah’ın hükmünün önüne konulmuş ve üstüne üstlük,
Allah’ın hükmü, İslam'danmış gibi gösterilmiştir.
Recm ve
benzeri sorunları ezelden beri bilen Rahman; bizleri bu konularda uyarmak için
olsa gerek, şu değerli ayetleri indirmiştir:
“Allah'ın
öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik
bulamazsın.” Fetih Suresi/23
"Herhangi
bir ayetin hükmünü kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını
veya onun benzerini getiririz. Allah'ın her şeye kadir olduğunu bilmez
misin?"Bakara/106
Evet,
Allah(c.c) her şeye kadirdir, her şeyi ilmi ile kuşatandır. Bu sebeple ne
keçinin ayeti yemesine müsaade edecek kadar acizdir ne de ayeti nesh etmiştir.
Etmiş olsa idi, Hz. Ömer dahi bunu hatırlamazdı (hükmünü kaldırır ve
unutturursak)ve benzerini veya daha iyisini getirirdi Rahman. Ki böyle bir şey
yapmayacağını da Fetih suresinde “Allah’ın kanunlarında asla bir değişiklik
bulamazsın” diyerek bizlere bildirmektedir…
İnkârcıların
birbirine çelişkili zannettiği, (birbirini yalanlayan iki ayet dedikleri) ve
her fırsatta bunu dile getirdikleri bu değerli iki ayet(Bakara/106 ve
Fetih/23), aslında birbirlerini tam anlamıyla desteklemekte ve bizlere
görebildiğimizden çok daha fazla şey anlatmaktadır. Fakat inkâr edenler bunu
anlayamazlar…
Maalesef bu
değerli ayetler Âlimlerce göz ardı edilmiş, kendi içinde, birbiriyle ve Kuran’ı
Kerim ile çelişen iki hadis doğrultusunda, kendilerince hüküm vermişlerdir.
Oysa “Yegâne
hüküm sahibi yalnız Allah’tır.” Sebe/27, Neml/6, Zümer/39, Enfal/10…
“…her kim
Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu ile hükmetmez ise işte onlar kâfirdirler.” Maide Suresi/44
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder