Bu
gün bir haber, fetih kutlaması yapılıyormuş.
Yapılsın,
bir şey demiyorum da, asıl fetih'in, milletin kesesine uzanan eller tarafından
yapıldığını neden görmüyorlar?
Neden
milletimizin işsiz çocukları, aç insanları, sağlıksız beslenen nesilleri,
genleriyle oynanan geleceğimiz dikkat çekmiyor?
Ayasofya
cami olunca ne düzelecek?
Türbanı
TBMM'ye soktunuz da dünya lideri mi olduk?
Elbet
liderliğini aldığımız şeyler oldu, inkara gerek yok.
Örneğin,
Diyanet'in öz kızına şehvet duyabilirsin fetvasından sonra, dünya ensest
liginde şampiyonluğu aldık, imamların kız kardeşlerine tecavüzünde patlama
yaşandı, turist tecavüzlerinde, kadın öldürmelerde, faili meçhullerde, hükümete
darbelerde, yoksulluk, hırsızlık, sapkınlık, teröristlerle pazarlıklar da yine
dünya liderliğini elden bırakmadık.
Özgürlük
ve demokrasi kavramlarında kabilelerden bile geriye düştük.
Ne
oldu yani, İstanbul fethedildi de ne değişti?
Ayasofya'da
namaz kılacaksınız da, bunların hangisi değişecek?
Eşit
işe eşit ücret mi gelece, 10 yol erken emekli olduğu için, o.ospu çocuğu yerine
konan emekli, diğerleriyle eşitlenmiş mi olacak?
Kim
bunlar, Ayasofya'da namaz kılma derdi neyin örtüsü?
Türbanın
örttükleri yetmedi mi, şimdi neyi örtecekler?
Örneğin,
Türk milletinden intikam alan şerefsizlere, bu milletin içine sızan namussuzlar
"Yetmez ama evet"
dedirtmişlerdi, anımsadınız mı?
Unuttuysanız
mini bir anımsama yapalım.
MAHKEME KARDEŞİNE TECAVÜZ ETTİĞİNİ KABUL EDEN İMAMI SERBEST
BIRAKTI, SAVCI CEZA İSTEDİ
Ağabeyler
savcılık ve sorgu hakimliğinde kız kardeşleri ile ilişkiye girdiklerini kabul
etti ancak zor kullanma olmadığını ileri sürdü. E.P. ve N.Ç. ise para
karşılığında H.B. ile birlikte olduklarını iddia etti. Sanıklar hakkında 2'nci
Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
İki
ağabey dışındaki sanıklar ilk celsede tahliye edilirken, A.B. ve M.B. ise 7 ay
cezaevine kaldıktan sonra her duruşmaya katılmak koşulu ile tutuksuz yargılanmak
üzere serbest bırakıldı. 26.5.2016
Ne
olacak şimdi?
Bu
namussuzlukların kaynağı, kökeni nedir hiç sordunuz mu, hiç merak ettiniz mi?
Kim
bunlar, millet inim inim inlerken, illa Ayasofya, illa namaz diye tutturanlar
kim, kimlerin torunları, amaçları ney hiç mi merak etmezsiniz?
Bunları
aşağıdaki bağlantılarda vereceğim.
Ayasofya'da
"İstanbul'un Fethi" namazı.
İstanbul’un fethinin 563. yıldönümünde Ayasofya Müzesi’nin cami olarak ibadete
açılması için "Fetih namazı" etkinliği yapıldı.
28 Mayıs 2016
Anadolu
Gençlik Derneği'nin organizasyonuyla farklı illerden gelen binlerce kişi, saat
04.00 sıralarında Ayasofya Meydanı’nda toplandı.
Mekke İmamı
Murat Mustafa El Hasan da, meydanda toplanan kalabalığa sabah namazı kıldırdı.
AGD Genel Başkanı Salih Turhan, "Bakanlar Kurulu kararıyla 1934’lerde kapanan bu Ayasofya Camii ile
alakalı buradaki kardeşlerimiz olarak bizim beklentimiz, başka hiçbir şeye
gerek yok, yine Bakanlar Kurulu kararıyla Fatih’in bize emanet bıraktığı
Ayasofya Camii’nin tekrar açılması talebinin içerisindeyiz. Herkes gücünün
yettiğiyle, sorumluluk alanıyla hesaba çekilecek. Bu konuyla alakalı devletimizin
yetkililerinden Ayasofya minarelerinden tekrar ezan okunmasını bu namazları
caminin içerisinde kılmayı yüz binler olarak kardeşlerimiz olarak talep
ediyoruz. Bu talebimiz burada durduğumuz bir kıyam neticesinde değil, bundan 4
yıl önce on beş milyon imzayı ilgililere ulaştırmış olduk. Halkımızın beyanını
ortaya koymuş olduk. sonra sabah namazlarında kıyama durduk, öğlen namazlarında
kıyama durduk ve talebimizi ifade etmiş olduk" dedi.
Siz
Ayasofya ve namaz deriyle uğraştırılırken, ekonomimiz çöktü, alım gücü düştü,
millet ağlıyor, Ayasofyacılar poposuyla dalga geçiyor.
7
Haziran'dan 1 Kasım seçimlerine kadar aylarca hükümetsiz, başsız, yönetimsiz
kalan ülke, Davutoğlu'na yapılan darbenin ardından epeydir yine başsız, kısız
kaldı.
Gerçi
başı-kıçı olduğunda da durum değişmiyordu.
Vurguncular,
hırsızlar, yolsuzluk ekonomisinden epey kazanç sağlıyorlardı.
Lakin
bu boşluk dönemlerinde en büyük vurgunların yapıldığını artık hepimiz
biliyoruz.
İyi
de, hükümetlere yapılan darbeler kimlerin işine geliyor, neden sürekli
Türkiye'de darbeler yaşanıyor?
Bunu
anlatmak için yıllardır uğraşıyor, örnekliyoruz.
Son
vurgunun, Türk halkına yansıması nasıl oluyor, zeytinyağı örneğiyle göz atalım.
Öncelikle
halka sokulan kazığın fiyattaki biçimini görelim sonra da halkın sağlığı
üzerindeki oyunlarla ilave vurgunu anlamaya çalışacağız.
2012
yılında, TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin'in sözlerinden
anlaşıldığı kadarı ile, zeytinyağının üreticiden 5- 5.5 TL'ye alındığını anlıyoruz. 2.4.2014
2014
yılında Balıkesir Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu Başkanı Mehmet Semerci'nin
ifadelerinden de anladığımıza göre, "geçen yıllarda üreticiden alım fiyatı
8-8,5 lira arasında olan sızma zeytinyağı, bu yıl 10 liraya ulaştı" diyor.
19.2.2014
Yani
2 yıl içindeki üreticinin yaptığı artış oranı % 60 civarında.
Gelelim
2016 yılına.
Koçarlı
Ziraat Odası Başkanı Mutlu Öztürk'ün açıklamasından anlaşıldığı üzere,
zeytinyağının toptan fiyatı 10,3 TL'ye kadar geriledi.
Başka
ifadeyle, 2012 yılından 2016 yılına kadar zeytin üzerinde oynana oyunlarla
üreticinin 4 yıl içindeki toptan fiyat
artışı ortalaması % 100 civarında olmuş.
Peki,
tüketici (aslında aracılar açısından) durum nedir?
Üreticiden
alınan yağın fiyatı 2016 yılında da fazla
artış kaydetmemiş ancak satış fiyatında astronomik rakamlar yaşanmaya
devam ediyor.
Son
örnekleme fiyatlarına bakmadan evvel 2013 yılı fiyatlarına göz atalım.
2013 perakende satış fiyatlarını gördünüz.
2016 fiyatlarını da gördünüz.
Çok değil, 7 Nisan 2016 tarihinde, market gezerken çektiğim zeytinyağı fiyatını vermiştim.
5 litrelik zeytin yağının fiyatı 166 TL olmuş diye yazmıştım.
Fazla değil aradan 51 gün kadar ancak geçmiş ve aynı markanın fiyatı uzaya çıkmış.
Asıl fiyatı
252 TL olmuş ama, indirim, kampanya yaptıkları için fiyat 212 TL olarak satışa
sunulmuş.
Dikkat
ediniz, 51 gün içinde % 27 artış sağlanmış.
Peki asgari
ücretli önümüzdeki ay, % 20 vergi dilimine gireceği için 75 TL daha az maaş
alacakken, % 27'lik bir artış, 51 gün içinde gökten vahiyle mi geldi bre
pezevenk diye neden kimse sormuyor?
Soramaz,
çünkü herkes İstanbul'un fethine odaklandı.
Ayasofya'da
namaz kılma peşine düştü.
Peki, ya
İstanbul fethedilmemiş, Ayasofya'da namaz kılınma derdine düşülmemiş olsaydı ne
olacaktı?
Olacağı
şuydu.
Ülkenin
anasını beceren hırsızların kim olduklarını, Amerika'daki savcıdan öğrenme
ihtiyacımız olmayacaktı.
2003
yılında, Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'yken, Akbil yolsuzluğu davasında
14 yıl hapsi istenen Erdoğan'a beraat veren, 2004'te Yargıtay'a sokulan,
2015'te Yargıtay Başkanı olan, daha 1 hafta evvel Erdoğan'la çay biçmeye
giden ve 26.5.206 tarihinde Ankara'da bir sempozyumdaki konuşmasında, Anayasayı
yok sayarak, Anayasa'nın Cumhurbaşkanı olarak tanımladığı şahsa, 1 dakika
içinde 5 defa "devlet başkanı"
diyerek, anayasal suç işleme cüreti sergileyen İsmail Rüştü Cirit'ten
öğrendiğimiz kadarıyla, Türk yargısına olan güvenin % 70'lerden, % 30'lara
düştüğünü öğrenmeyecektik.
Ancak,
türban, namaz, Fetih, Fetva, Ayasofya, TV dizileri derken, Türk halkı kendisine
yapılan tecavüzlerden öylesine memnun konuma getirildi ki, vara da, yoğa da
hamd etme yüzsüzlüğü başladı.
Durum böyle
olunca, bu tür ülkeyi her tür akıl hastası yönetebilir konuma gelmiş oluyor.
Zaten
Türkiye'de bu günlerde yaşadıklarımız sanki bir rüyada yaşanıyor gibi, sanki bu
ülkede değil de, korku tünelinde yaşıyoruz gibi.
OSLO'da,
İngiltere garantörlüğünde anlaşmaya giden Türk hükümeti, şimdilerde anlaşmaya
çalıştıklarıyla savaşıyor görüntüsüyle, binlerce Türk evladını toprağa verirken
de, aynı güruh yine orada Allahu Ekber nidaları ile milleti teskin timi olarak
devreye giriyor.
Nerede
milleti uyutacak bir olay yaşatılıyorsa, uyutma timi de orada görev alıyor.
Bir de adlarına
Anadolu demeyi uygun buluyorlar.
Malumunuz,
Menderes ve Özal ve dahi onların devamıyız diyenler de aynı taktileri
kullanarak 77 yıl ülkeyi karanlığa sürüklemişlerdi.
Turgut
Özal'da, kardeşi Korkut Özal'ın ağzından kaçırmasıyla anlaşılmıştı ki, TÜRKİYE'NİN ADINI
'ANADOLU' YAPACAKTI .
Bunların
detaylarını ekte adres olarak sunacağım.
28.5.2016
A. Dursun
Zeytinyağı diye aldanmayın.
Ön bilgi ve bazı örnekler
PRİNA (KÜSPE) YAĞI NE DEMEK?
Bu yağ çeşidi, zeytinden zeytinyağı elde edilmesinden sonra
geriye kalan küspe (prina) içerisindeki yağın iki farklı prosesi sonucunda elde
edilen bir yağ türüdür.
Malaksör içerisinde tekrar hamur haline getirilen yeni
oluşmuş prina( taze zeytin küspesi) içerisindeki yağ, dekantör vasıtasıyla
yeniden elde edilir. Alternatif ikinci proseste ise Zeytinyağı küspesi (Prina)
içerisindeki yağın doğal Trigliserid yapısını bozmadan organik çözücüler
vasıtasıyla ektraksyon sonucunda elde edilir.
Kendine özgü aroması olan bu yağın asit derecesi oleik asit
cinsinden azami 1 % dir.
Tamamen zeytin küspesinden elde edilen ve son yıllarda
tüketimi ciddi oranda artış gösteren,yüksek ısıya karşı direnci ve içerisinde
bulunan 10% oranındaki sızma zeytinyağı ile, kızartmalarda, tüm sıcak - soğuk
yemeklerde ve mezelerde rahatlıkla kullanılabilecek bir yağ çeşididir.
http://ofmercan.byethost6.com/web_site_samples/hakyil.com.tr/urunlerimiz.html
****
Prina yakıt olarak Türkiye'nin en ekonomik, çevreci ve
minimum kül oranıyla en verimli alternatif yakıttır. aydinprina.com
***
15 yıldır yurt dışına ihraç ettiğimiz Karma Prina Yağı'nı,
Türkiye'de bir ilk olarak beğenilerinize sunuyoruz.
ZEYTİNİN ÖZÜ ÇEKİRDEĞİNİN YAĞI
Zeytinyağ üretilirken çıkan et ve çekirdek kısmı (prina)
tekrar işlenerek prina yağı üretilir.
Bu yağ özel metotlarla rafine edilince "Rafine Prina
Yağ" elde edilir. Rafine edilmiş prina yağına Natürel Sızma Zeytinyağ
karıştırılarak karma prina yağı hazır hale getirilir.
KULLANIMI VE ÖZELLİKLERİ
Selesta Karma Prina Yağının geç yanma özelliği diğer
yemeklik yağlara göre çok yüksektir. Bu nedenle kızartma yağı olarak uzun
ömürlüdür ve yemeklerde mükemmel sonuç verir.
EKONOMİK ve LEZZETLİ KARMA PRİNA YAĞI...
Selesta Karma Prina Yağı, yemek ve kızartmalarda
kullanılacak en ideal yağdır.
Mükemmel Sonuç
Kızartma yağı olarak idealdir. Ayrıca yemeklerinize lezzet
katar.
Doğaldır
Naturel sızma zeytin yağı katkılı olan karma prina yağı
doğaldır. Asit seviyesi azami %1'dir.
Ekonomik Yağ
Selesta karma prina yağ kaliteli kızartma ve yemeklik yağ
olmasının yanı sıra zeytinyağına göre çok daha ekonomiktir.
Güvenilir Marka
Selesta karma prina yağı, 15 yıldan bu yana tesislerimize
üretilerek bir çok ülkeye ihraç edilmektedir. 1936'den bu yana yağ sektörü
içinde yer alan BİLGİNOĞLU A.Ş. yeni ekonomik "SELESTA Karma Prina
Yağ" ını beğenilerinize güvenle sunar.
Bu ürün Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi ISO 22000:2005 ve
HACCP standardına uygunluğu belgelendirilmiş tesislerimizde üretilmiştir.
Türk Gıda Kodeksi Yemeklik Zeytinyağı ve Yemeklik Prina Yağı
tebliğine uygun üretilmiştir. marbil.com
TÜRK GIDA KODEKSİ-
ZEYTİNYAĞI VE PİRİNA YAĞI TEBLİĞİ.
(TEBLİĞ NO: 2010/35)
Zeytinyağı fiyatları dibe vurdu, Türk üreticilerde endişe büyük
Yüksel Göçmez/29 Mayıs 2012
Halihazırda finansal ve ekonomik krizle boğuşan İspanya, İtalya ve Yunanistan şimdi de zeytinyağı kriziyle karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. İspanya’daki üretim bolluğu fiyatları aşağı çekerken, Türkiye’de fiyat düşüşü raflardan ziyade üretici kanadında hissediliyor. Hürriyet
Zeytinyağındaki fiyat oyunları.
Zeynep Akyıl / AA
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, Avrupa’da İspanya başta olmak üzere bazı ülkelerde zeytinyağı fiyatlarının düştüğü yönünde söylemlerle, Türkiye’deki zeytinyağı üretici fiyatlarına baskı yapıldığını, üreticinin zeytinyağını 5,5-6 liraya satamaz hale geldiğini söyledi.
Tan, AA muhabirine, son dönemde başta İspanya olmak üzere İtalya ve Yunanistan’da zeytinyağı fiyatlarının düştüğü yönündeki iddiaları değerlendirirdi.
Bu tip söylemlerle üretici fiyatları üzerinde baskı kurulduğunu, bunun iç piyasada üreticiden alım yapan tüccarları olumsuz etkilediğini ileri süren Tan, İspanya’da fiyatların üretim fazlalığı nedeniyle düştüğüne, ayrıca kriz nedeniyle alım gücünün de azaldığına dikkati çekti.
Söz konusu ülkelerin koşullarıyla Türkiye’nin üretim koşulların farklı olduğuna değinen Tan, şöyle devam etti: ”İspanya’da zeytinyağı fiyatları 2-2,5 avro civarında, İtalya’da 3-3,5 avro, Yunanistan’da daha yüksek. Bu ülkelerin üretim durumlarıyla, o ülkede insanların alım gücünün artması ya da azalmasıyla turist sayısı ve ihracatın önündeki değişikliklerle, desteklerle ilgili. Türkiye onlara bakarak fiyat ayarlaması yapamaz. Zaten fiyatlar Türkiye’de de 2,5-3 avro civarında. 6 liraya da yağ var, 10 liraya da yağ var, bu yağın kalitesine göre değişiyor. O ülkelerde hangi yağın fiyatı esas alınıyor? İtalyan rafında 3 avroya da yağ var, 20 avroya da. Türkiye’de de bu aynı şekilde. Bunlar üretici fiyatlarına baskı yapıp daha ucuza almak için yapılan manipülasyonlar. Son derece de tehlikeli.
İspanya’da zeytinyağı fiyatları ucuzluyor demenin arkasındaki nihai amaç, istenen, biz oradan buraya ithalat yaparız, daha ucuza getiririz demenin provalarını yapıyorlar. Fiyat konusunu ikide bir gündeme getirmek son derece tehlikeli ve bilinçli yapılan hareketler.” Türkiye’nin bu seneki zeytinyağı rekoltesinin ortalama 191 bin ton olduğunu belirten Tan, bunun yaklaşık 140-150 bin tonunun iç tüketimde kullanıldığını söyledi. Geçen yıl 10 bin tonluk zeytinyağı ihracatı yapıldığını hatırlatan Tan, bu yılki ihracat hedefinin ise 20 bin ton olduğunu bildirdi.
İtalya ve İspanya gibi ülkelerin iç tüketiminin fazla olması durumunda Türkiye’den de zaman zaman zeytinyağı ithal ettiğini anlatan Tan, ”Bugün İspanya ve İtalya’nın hedef pazarları arasında Türkiye var, çünkü 74 milyon nüfuslu ülke iştah kabartıyor, hatta daha düşük fiyatla Türkiye’ye zeytinyağı vermek isteyebilirler” dedi.
Fiyatlara dönük söylemler sonrası, piyasada üreticiden mal toplayan tüccarların, fiyatların düşmesi yönünde beklenti içine girdiğini vurgulayan Tan, söylemlerin bilinçli olarak yapıldığını ve rekolteye de baskı yapmak amacını taşıdığını iddia etti.
”Türkiye’de fiyatlar pahalı değil”
Türkiye’de zeytinyağı fiyatlarının kesinlikle pahalı olmadığını savunan Tan, şunları kaydetti.
”Bütün dünyadaki parite şudur; ayçiçek yağının fiyatı 1 ise zeytinyağının 2,5-3’tür. Bugün raflarda ayçiçek yağları 5 liraya yükseldi, zeytinyağı fiyatlarının buna bakıldığında 15 lira olması lazım, ama bilinçli olarak yapılan baskı zeytinyağını bugüne getirdi. Orta kalitede zeytinyağının litre alış fiyatı 5-5,5 lira buna şişesini, vergisi, raf parasını eklediğinizde zaten maliyeti 8 lirayı buluyor.
Bu söylemler yüzünden üretici fiyatları muazzam aşağıya çekiyor, üretici 5,5-6 liraya yağını satamaz hale geldi. Türkiye’de çeşit çeşit kategoride zeytinyağı var tek tip üretim yok, bugün 5 litresi 35-40 liraya olan yağ bile var. Tüketicilere zeytinyağı pahalı olarak algılandırılmaya çalışılıyor. Bu, eskiden beri yapılan bir oyunun parçası.” Türkiye’nin zeytinyağı iç ve dış ticaretini diğer ülkelere örnek olacak şekilde geliştirmek için hızlı adımlarla yürüdüğünü ifade eden Tan, dünya piyasalarında örnek alınacak ülke haline geldiğini söyledi.
Tan, ilave önlemler alınarak, meyilli alanlarda üretici maliyetlerini azaltıcı, primi artırıcı destekler verilmesi durumunda, üreticinin mağdur olmayacağını ve sektörün kalkınacağını kaydetti. Hürriyet
Zeytin borsası güncel takip için...
TARİŞ ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ
ANATOLİAN Festivali.
Genelkurmay 3 harfin üzerini çizdi
KÜRTÇE EĞİTİM VE KİTLE İLETİŞİM DİLİ OLABİLİR Mİ?
Kuzey Irak'ta resmi dil neden İngilizce
KÜRDİSTAN'IN RESMİ DİLİ
KÜRTÇE’DE KÜRT SÖZCÜĞÜ YOK
İşte hainlerin telsiz konuşmaları
Kürtleri "İslam'la Kandırdık"
Salt Kürtler değil, Türkler de islamla kandırıldı.
ABD'Lİ SUBAYDAN İTİRAF; KÜRDİSTAN'I KURMAK İÇİN BURADAYIZ.
Armagedon, Altın Çağ ve Kıyamet Savaşçıları.
Muhammed: "Ben iki kurbanlığın oğluyum"
"Ben iki kurbanlığın oğluyum"
UÇKUR TANRILARI, KUR'AN DAKİ AYRAÇ ŞERİAT.
AMERİKAN KUR'AN'I, FURKAN
"... Muhammed ile kardeşi evlerinin arkasında kuzu güdüyorlardı. Kardeşi koşarak gelip bana ve babasına:
Hz. Muhammed'in süt annesi Halime anlatıyor
SAİD-İ NURSİ; İNGİLİZ İSTİHBATARININ NURCULUĞU KURMASI
FETHULLAH, HÜKÜMET, ORDU, CEMAAT ÜÇGENİ, UTAH IN SIRRI.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder