25 Mayıs 2016 Çarşamba

PKK'nın kadın teröristi, ABD ve Rusya tarafından komutan olarak atandı.





Biz Tayyip ve Allah'la uğraşırken, dünyada yeni düzene geçiliyor.

Sürekli söylüyorum.

ABD ve Rusya gizli anlaşma yaptı, daha ötesi uçak düşürme olayında da parmakları vardı diye.

Şimdilerde bu iş birliği artık açıkça deklere ediliyor.

Türkiye, RTE'nin şahsi menfaatlerine teslim olmuş durumdayken yazık ki dünya haritalar ve yönetim sistemleri değişmeye başladı.

Rusya ABD ile anlaşmalı olarak Suriye anayasası hazırlamışlar ve Suriye halkına sunmuşlar.

Elbet onlar dünyanın efendileri, jandarmaları.

Bazılarını da jandarma çavuşu olarak atadılar, bizdeki  isimleri genelde eş başkan olarak telaffuz edilse dahi, onlar da sonuç itibarıyla jandarmanın aradığı çavuşlardan başka bir şey değiller.

Dünya değişirken Türk halkını oyalamanın yolunu da buldular, ver yansın dizilerle diziliyoruz ipe, tespih taneleri gibi.

Bu gün itibarıyla Suriye dahil komşu ülkeler yeni bir kaynama noktasına erişmiş durumda.

Ateşkes anlaşması olmasına rağmen örneğin Rus yetkili Yevgeni Lukyanov'un söylediklerine göre, Nusra ve IŞİD'i bahane göstererek yaptıkları  hava operasyonlarında 28 bin terörist öldürüldüğünü söylemiş.

Üstelik bu sayı 2015 Eylül ayından bu güne geçen süredeki rakam.

Aynı kaynak, koalisyon güçlerinin 5 bin civarında teröristi temizlediğini söylüyor.

Şu garabete bakar mısınız, öldürülenlerin hepsi de Müslüman olduğunu söyleyenlerdir.

Bununla bitmiyor elbet.

Başka bir Rus yetkili Nikolay Patruşev, ABD farklı baksa bile BM Güvenlik Konseyi'nde alınan kararda olduğu gibi, El Nusra'yı terör örgütü olarak görmeye devam edeceğiz diyor.

Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ise, ABD'ye El Nusra'ya karşı ortak hava saldırısı teklif ettik, düşünüyorlar derken, garip şekilde sadece biz sadece El Nusra'ya karşı harekat yaptık, başka kimseye dokunmadık diyor.

Yani IŞİD'e dokunmadık demeye getiriyor, acaba neden böyle söylüyor dersiniz?

Bunun sırrını Birleşmiş Milletler'den Stephen O'Brien, AA muhabirine "Suriye'de hükümet ve silahlı muhalif gruplarla görüşüyoruz gerekirse IŞİD ile de görüşürüz" dedikten sonra, "Dünya İnsani Zirvesi'nde yapılan taahhütler beni oldukça heyecanlandırdı" diyor.

Acaba o zirvede ne taahhüt edildi ki oldukça heyecanlandı?

Peki, Türkiye Dış İşler bundan ne kadar haberdar?

Sanırım hiç, çünkü henüz hükümet ortada yok, varsa yoksa yeni Allah Tayyip'in hezeyanlarını dinliyoruz, 7 gün 24 saat süreyle.

Reuters haber ajansına göre, Felluce'de 10 bin aile kapana kısılmış ve keskin nişancıların kuşatması nedeniyle kimse Felluce'den dışarı çıkamaz durumda.


Buna rağmen İran Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani, Şii milisleri yönetmek, Felluce'yi IŞİD'den alma operasyonunu izlemek için  Felluce'ye gitmiş.

Zaten İran'ın nükleer anlaşma yaptığı gün yazmıştım, artık Türkiye ve Erdoğan'ın rolü bitmiştir diye.

Zira Erdoğan'ın başkanlık sevdasından başka onu kurtaracak başka bir yol kalmadığını kendi de biliyor, fakat bilmediği bir şey var ki, başkanlık sistemi de kendisini kurtaramayacak, İsrail'e yakınlaşması da.

İran bu hamleyi yapmış da peki, bizimkiler ney yapmış?

Tüm bu olup bitenden haberleri bile yok, varsa yoksa MHP'deki yönetimi ayakta tutabilmek için çalışıyorlar.

Peki, Bahçeli yönetimde kalırsa, Türkiye'ye ne faydası olacak?

Erdoğan'ın yaverliğine soyunan yeteneksiz Bahçeli koltukta kalırsa, Türkiye bölünmekten kurulabilecek, bölünme anayasasına engel olabilecek mi?

Hiç sanmıyorum.

Nitekim, Rus ve ABD oraklığında Suriye için hazırlanan anayasanın benzerini, bizim için de hazırladıkları açıkça ortada.

Nitekim, yeni Suriye anayasasına bakarsanız Syrian Arab Republic (Suriye Arap Cumhuriyeti) yerine Republic of Syria(Suriye Cumhuriyeti) olarak değiştirilmesiyle işe başlanıyor.


Hani bizde de Anayasa'dan Türk tanımı çıkartılsın diyen AKP'nin ağır topu Prof. Burhan Kuzu ve arkadaşları vardı ya, işte bunların talimatları nereden aldığı da belli olmuyor mu?

Gerçi yorumlara bakılırsa, pek de olumlu, hoş karşılandığı söylenemez.


Bununla da sınırlı değil, sosyalist ve milliyetçi söylem tarihe karıştırılıyor, tıpkı bizde yapmak istedikleri gibi, milliyetçilik yerine ümmetçilik getirmek istenler, neredeyse bire bir bunu örnek almış gibi görülüyor.

TBMM başkanı Kahraman'ın Laiklik çıkışı Suriye anayasasında da görülüyor eski anayasa yeminindeki, sosyal adalet ve Arap ulusunun birliği için çalışmak ifadesi kaldırılıp, serbest ekonomi ifadesi getiriliyor.

Elbet bu tarzda oluşan liberalleşmiş emperyalist sömürgelerin hazırladığı taslağa itirazların azaltılması ve isyanların bastırılması için bir ek daha yapılmış, o da "yurtseverlik" ifadesinin getirilmiş olması.

Yani, emperyalizmin egemenliğine geçmiş bir Suriye'de, vatandaşların hoşnutsuzluğunu, sömürge düzenine olası karşı kalkışmaları, yurt severliğe aykırı bulunarak bastırma maddesi konulmuş oluyor.

Tüm bunların hayata geçebilmesi için IŞİD'in elinde bulunan Rakka'nın geri alınması zorunlu gibi görülüyor.

Elbet Rakka'nın geri alınması sadece yeni anayasanın hayata geçmesi için değil, kurulacak Kürdistan sınırlarının belirlenmesi için de elzem.

Nihayetinde BM, IŞİD'le görüşebileceğini açıkladığına göre, Kürdistan artık ilan edilme aşamasına geldi.

Daha evvel Kürt gruplar bu ilanı yapmıştı fakat emperyalizm henüz yasal düzenlemede anlaşamamışlardı, şimdi anlaşmış gibi görünüyorlar.

Çünkü Sergey Lavrov,  Rakka'nın geri alınması için Rusya ve ABD uyum içinde olması gereğini söylemiş.

Bunu söylerken ilginç bir teşbihte bulunarak, Musul'un geri alınması nasıl ki uluslararası terör karşıtı koalisyonun hedeflerinden biriyse, bu da öyle olmalı demiş.

Tüm bunlar olup biterken Rakka'da, Sünni Arap ve Süryani güçleri YPG’ye entegre edilmiş ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adıyla operasyon başlatılmış.

Üstelik operasyonun komutanı da çok ilginç.

Bir zamanlar PKK sözcülüğü yapan kadın Roj Welat, SDG'nin komutanlığını üstlenmiş.

Vay be, düşünebiliyor musunuz?

Türk halkını Allah, Muhammed, Kur'an üçgenine sıkıştıranlar, güya PKK ile savaşıyor görüntüsü vererek çocuklarımızı Doğu'da şehit ettirirken, PKK sözcülüğü yapan kadın Roj Welat komutasında Rakka'da, Sünni Arap ve Süryani güçleriyle IŞİD'e karşı operasyon yapıyorlar.

Öyleyse sormak lazım, bizim çocuklarımız Doğu'da kimle savaşıyor, kimin isteği üzerine şehit oluyor?

Türk yurdunu, Türk askerinin kanıyla kazandığımız gibi, Türk askerinin kanıyla da parçalayacaklar, biz de tüm bu olup bitenlerden habersizce, yeni Allah Tayyip efendinin hırsıyla uğraşıp duracağız.

Tayyip'in görevinin bittiğini Türk halkı göremezse ve başkanlık sistemine EVET diyecek olursa, tıpkı Suriye'ye sunulan yeni anayasa gibi, biz de kendi elimizle emperyalizmin taşeronu AKP'ye, bölme yetkisi vermiş olacağız.

Bu günü buraya not ediyorum, her neyi not ettiysem, teker teker gerçekleşmiştir.

Şimdi sıra, halifeyi seçmeye gelmiştir.

Haziran 2014’te IŞİD'in Rakka’da başarısız hilafet ilanından bu güne yaklaşık 2 yıl tamamlanmak üzere.

Yaklaşık 3 ay kadar süre içinde ABD ve ortakları IŞİD'in hilafet ilanını bombayla yıkmışlardı, lakin şimdi kendileri seçecekleri bir halifeyle İslam alemini tam olarak teslim alacaklar.

Ancak kimse bu halifenin Türkiye'den çıkacağını sanmasın.

Nitekim, Atatürk'e ihanet edenlerin bitmek tükenmek bilmeyen ıstırapları yeni başlamıştır.

CENTCOM komutanı General Joseph Votel'in, 23.5.2016 tarihinde Kobani operasyonuna katılacak olan SDG komutanıyla görüşmesi, bu işin Rus-ABD iş birliği içinde çözüldüğünün işaretidir.

Kimse sanmasın ki, Allah her şeyi bilir, Allah ne derse o olur.

Türk halkı, iradenin yaratılan yeni Allahlara bırakamadığını göstermedikçe, Kürdistan ilanına ramak kalmıştır, kurtuluşun tek reçetesi, AKP'nin iktidardan gitmesi, Erdoğan ve şürekasının acilen mahkeme önünde yargılanmasıdır, Türk halkına ilan olunur.



Yukarıda söylediklerimle ilgili bazı kaynaklar...
 




U.S.-backed group launches offensive north of ISIS capital in Syria

Kurdish-led SDF launches offensive on Syria's Raqqa

Suriye, Cihad. El Kaide, İslami Devlet ve Ayaklanma Evrimi/Charles R. Lister  

26.5.2016

A.  Dursun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder