Biz Tayyip ve Allah'la uğraşırken, dünyada yeni düzene
geçiliyor.
Sürekli söylüyorum.
ABD ve Rusya gizli anlaşma yaptı, daha ötesi uçak düşürme
olayında da parmakları vardı diye.
Şimdilerde bu iş birliği artık açıkça deklere ediliyor.
Türkiye, RTE'nin şahsi menfaatlerine teslim olmuş
durumdayken yazık ki dünya haritalar ve yönetim sistemleri değişmeye başladı.
Rusya ABD ile anlaşmalı olarak Suriye anayasası hazırlamışlar
ve Suriye halkına sunmuşlar.
Elbet onlar dünyanın efendileri, jandarmaları.
Bazılarını da jandarma çavuşu olarak atadılar, bizdeki isimleri genelde eş başkan olarak telaffuz
edilse dahi, onlar da sonuç itibarıyla jandarmanın aradığı çavuşlardan başka
bir şey değiller.
Dünya değişirken Türk halkını oyalamanın yolunu da buldular,
ver yansın dizilerle diziliyoruz ipe, tespih taneleri gibi.
Bu gün itibarıyla Suriye dahil komşu ülkeler yeni bir
kaynama noktasına erişmiş durumda.
Ateşkes anlaşması olmasına rağmen örneğin Rus yetkili
Yevgeni Lukyanov'un söylediklerine göre, Nusra ve IŞİD'i bahane göstererek
yaptıkları hava operasyonlarında 28 bin
terörist öldürüldüğünü söylemiş.
Üstelik bu sayı 2015 Eylül ayından bu güne geçen süredeki
rakam.
Aynı kaynak, koalisyon güçlerinin 5 bin civarında teröristi
temizlediğini söylüyor.
Şu garabete bakar mısınız, öldürülenlerin hepsi de Müslüman
olduğunu söyleyenlerdir.
Bununla bitmiyor elbet.
Başka bir Rus yetkili Nikolay Patruşev, ABD farklı baksa
bile BM Güvenlik Konseyi'nde alınan kararda olduğu gibi, El Nusra'yı terör
örgütü olarak görmeye devam edeceğiz diyor.
Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ise, ABD'ye El
Nusra'ya karşı ortak hava saldırısı teklif ettik, düşünüyorlar derken, garip
şekilde sadece biz sadece El Nusra'ya karşı harekat yaptık, başka kimseye
dokunmadık diyor.
Yani IŞİD'e dokunmadık demeye getiriyor, acaba neden böyle
söylüyor dersiniz?
Bunun sırrını Birleşmiş Milletler'den Stephen O'Brien, AA
muhabirine "Suriye'de hükümet ve silahlı muhalif gruplarla görüşüyoruz gerekirse IŞİD ile
de görüşürüz" dedikten sonra, "Dünya İnsani Zirvesi'nde yapılan taahhütler
beni oldukça heyecanlandırdı" diyor.
Acaba o zirvede ne taahhüt edildi ki oldukça heyecanlandı?
Peki, Türkiye Dış İşler bundan ne kadar haberdar?
Sanırım hiç, çünkü henüz hükümet ortada yok, varsa yoksa
yeni Allah Tayyip'in hezeyanlarını dinliyoruz, 7 gün 24 saat süreyle.
Reuters haber ajansına göre, Felluce'de 10 bin aile kapana
kısılmış ve keskin nişancıların kuşatması nedeniyle kimse Felluce'den dışarı
çıkamaz durumda.
Buna rağmen İran Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani, Şii
milisleri yönetmek, Felluce'yi IŞİD'den alma operasyonunu izlemek için Felluce'ye gitmiş.
Zaten İran'ın nükleer anlaşma yaptığı gün yazmıştım, artık
Türkiye ve Erdoğan'ın rolü bitmiştir diye.
Zira Erdoğan'ın başkanlık sevdasından başka onu kurtaracak
başka bir yol kalmadığını kendi de biliyor, fakat bilmediği bir şey var ki,
başkanlık sistemi de kendisini kurtaramayacak, İsrail'e yakınlaşması da.
İran bu hamleyi yapmış da peki, bizimkiler ney yapmış?
Tüm bu olup bitenden haberleri bile yok, varsa yoksa
MHP'deki yönetimi ayakta tutabilmek için çalışıyorlar.
Peki, Bahçeli yönetimde kalırsa, Türkiye'ye ne faydası
olacak?
Erdoğan'ın yaverliğine soyunan yeteneksiz Bahçeli koltukta
kalırsa, Türkiye bölünmekten kurulabilecek, bölünme anayasasına engel
olabilecek mi?
Hiç sanmıyorum.
Nitekim, Rus ve ABD oraklığında Suriye için hazırlanan
anayasanın benzerini, bizim için de hazırladıkları açıkça ortada.
Nitekim, yeni Suriye anayasasına bakarsanız Syrian Arab
Republic (Suriye Arap Cumhuriyeti) yerine Republic of Syria(Suriye Cumhuriyeti)
olarak değiştirilmesiyle işe başlanıyor.
Hani bizde de Anayasa'dan Türk tanımı çıkartılsın diyen
AKP'nin ağır topu Prof. Burhan Kuzu ve arkadaşları vardı ya, işte bunların
talimatları nereden aldığı da belli olmuyor mu?
Gerçi yorumlara bakılırsa, pek de olumlu, hoş karşılandığı
söylenemez.
Bununla da sınırlı değil, sosyalist ve milliyetçi söylem
tarihe karıştırılıyor, tıpkı bizde yapmak istedikleri gibi, milliyetçilik
yerine ümmetçilik getirmek istenler, neredeyse bire bir bunu örnek almış gibi
görülüyor.
TBMM başkanı Kahraman'ın Laiklik çıkışı Suriye anayasasında
da görülüyor eski anayasa yeminindeki, sosyal adalet ve Arap ulusunun birliği
için çalışmak ifadesi kaldırılıp, serbest ekonomi ifadesi getiriliyor.
Elbet bu tarzda oluşan liberalleşmiş emperyalist
sömürgelerin hazırladığı taslağa itirazların azaltılması ve isyanların
bastırılması için bir ek daha yapılmış, o da "yurtseverlik" ifadesinin
getirilmiş olması.
Yani, emperyalizmin egemenliğine geçmiş bir Suriye'de,
vatandaşların hoşnutsuzluğunu, sömürge düzenine olası karşı kalkışmaları, yurt
severliğe aykırı bulunarak bastırma maddesi konulmuş oluyor.
Tüm bunların hayata geçebilmesi için IŞİD'in elinde bulunan Rakka'nın
geri alınması zorunlu gibi görülüyor.
Elbet Rakka'nın geri alınması sadece yeni anayasanın hayata
geçmesi için değil, kurulacak Kürdistan sınırlarının belirlenmesi için de
elzem.
Nihayetinde BM, IŞİD'le görüşebileceğini açıkladığına göre,
Kürdistan artık ilan edilme aşamasına geldi.
Daha evvel Kürt gruplar bu ilanı yapmıştı fakat emperyalizm
henüz yasal düzenlemede anlaşamamışlardı, şimdi anlaşmış gibi görünüyorlar.
Çünkü Sergey Lavrov, Rakka'nın geri alınması için Rusya ve ABD uyum
içinde olması gereğini söylemiş.
Bunu söylerken ilginç bir teşbihte bulunarak, Musul'un geri
alınması nasıl ki uluslararası terör karşıtı koalisyonun hedeflerinden biriyse,
bu da öyle olmalı demiş.
Tüm bunlar olup biterken Rakka'da, Sünni Arap ve Süryani
güçleri YPG’ye entegre edilmiş ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adıyla
operasyon başlatılmış.
Üstelik operasyonun komutanı da çok ilginç.
Bir zamanlar PKK sözcülüğü yapan kadın Roj Welat, SDG'nin
komutanlığını üstlenmiş.
Vay be, düşünebiliyor musunuz?
Türk halkını Allah, Muhammed, Kur'an üçgenine sıkıştıranlar,
güya PKK ile savaşıyor görüntüsü vererek çocuklarımızı Doğu'da şehit ettirirken,
PKK sözcülüğü yapan kadın Roj Welat komutasında Rakka'da, Sünni Arap ve Süryani
güçleriyle IŞİD'e karşı operasyon yapıyorlar.
Öyleyse sormak lazım, bizim çocuklarımız Doğu'da kimle
savaşıyor, kimin isteği üzerine şehit oluyor?
Türk yurdunu, Türk askerinin kanıyla kazandığımız gibi, Türk
askerinin kanıyla da parçalayacaklar, biz de tüm bu olup bitenlerden
habersizce, yeni Allah Tayyip efendinin hırsıyla uğraşıp duracağız.
Tayyip'in görevinin bittiğini Türk halkı göremezse ve
başkanlık sistemine EVET diyecek olursa, tıpkı Suriye'ye sunulan yeni anayasa
gibi, biz de kendi elimizle emperyalizmin taşeronu AKP'ye, bölme yetkisi vermiş
olacağız.
Bu günü buraya not ediyorum, her neyi not ettiysem, teker
teker gerçekleşmiştir.
Şimdi sıra, halifeyi seçmeye gelmiştir.
Haziran 2014’te IŞİD'in Rakka’da başarısız hilafet ilanından
bu güne yaklaşık 2 yıl tamamlanmak üzere.
Yaklaşık 3 ay kadar süre içinde ABD ve ortakları IŞİD'in
hilafet ilanını bombayla yıkmışlardı, lakin şimdi kendileri seçecekleri bir
halifeyle İslam alemini tam olarak teslim alacaklar.
Ancak kimse bu halifenin Türkiye'den çıkacağını sanmasın.
Nitekim, Atatürk'e ihanet edenlerin bitmek tükenmek bilmeyen
ıstırapları yeni başlamıştır.
CENTCOM komutanı General Joseph Votel'in, 23.5.2016
tarihinde Kobani operasyonuna katılacak olan SDG komutanıyla görüşmesi, bu işin
Rus-ABD iş birliği içinde çözüldüğünün işaretidir.
Kimse sanmasın ki, Allah her şeyi bilir, Allah ne derse o
olur.
Türk halkı, iradenin yaratılan yeni Allahlara bırakamadığını
göstermedikçe, Kürdistan ilanına ramak kalmıştır, kurtuluşun tek
reçetesi, AKP'nin iktidardan gitmesi, Erdoğan ve şürekasının acilen mahkeme
önünde yargılanmasıdır, Türk halkına ilan olunur.
Yukarıda söylediklerimle ilgili bazı kaynaklar...
26.5.2016
A. Dursun



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder