3 Haziran 2016 Cuma

Atatürk'ü Dersim katliamıyla suçlayanların, onları izleyenlerin acı sonu. Kürdistan gerçeği...

TBMM'de, utanmadan, sıkılmadan Türkiye Cumhuriyet'i tarihine hakaret, iftira atanlar, Soy Kırımcı suçlaması yapanlar, katliamcı yaftalaması yapanlar, PKK ile İngiliz egemenliği altında OSLO'da anlaşma yapanlar size sesleniyorum.

OSLO anlaşmalarınızın sonuçlarını görünüz, Türk Halkı da çocuklarının neden öldüğünü artık öğrensin.

Asıl yargılanması gerekenler şimdilerde bu milletten başkanlık bekliyor, neden beklemesin ki?


Cin olmadan adam çarpanlara bak ele, Anayasa falan fark etmez diyormuş.

Sen anayasayı tanımıyorsan, ne söylerse söylesin diyorsan, bu ülkeyi PKK anayasası mı yönetiyor, bre....!

Kimin anayasası bu ülkede egemen, İngilizlerin mi, PKK'nın mı, ABD'nin mi?

Bundan hiç kaçışınız yok, tüm bunlar delil olarak gündemdeki yerini koruyacak, bakalım o vakit sizi hangi anayasa koruyacak?

Madem PKK ile savaşıyorsunuz da, bu görüntüler paralel evrenin görüntüleri mi, bu ne aymazlık, ne utanmazlıktır?

Ülkeyi kim yönetiyor, kimin anayasası geçiyorsa, millete derhal bildirilsin, herkes önlemini ona göre alsın.

Zaten amacınız da bu, iç savaş çıksın Yahudi Şeriatını ülkeye getirin.

Meraklanmayın, bu milletin burnuna barut kokusunu sokarsanız, kaçacak yerinizin kalmayacağını hepiniz anlayacaksınız, ne İngiliz'i, ne ABD'si ne PKK'sı o zaman çare olmaz.

Atatürk'e hanetin sonucu budur, elbet bunun bir de bedeli olacaktır.

Bu bedeli tüm dünya ile beraber, Türk halkına ödetmeye kimsenin hakkı da yoktur, haddi de.

Herkes yerini bilecek, ya kuzgun leşe, ya millet başa geçecek, başka yolu kalmamaktadır.

Ülkenin geldiği duruma bakın, rezaletin son perdesine bakın hele.

, Hollanda belgeselini çekerken, siz ne işle meşguldünüz, armut toplamaya mı, çay toplamaya mı gitmiştiniz?

diyordunuz, üzerinden kaç Ramazan geçti biliyor musunuz? 

3 gün sonra yine Ramazan geliyor, bu kez de sabredip, mücadeleye ara vereceksiniz değil mi?

Ne de olsa onlar da Müslüman, İslam'da kardeşlerinin kanı öldürmez değil mi?

Onlar da sizin gibi ümmet değil mi?

Ama Türk çocukların kanları sizlere nasılsa helal ya, bakalım bu işin sonu nereye varacak, hep beraber göreceğiz.

İşte gelinen son noktadan manzaralar, haydi mü'min, kınanı hazırla...

04.6.2016

A. Dursun



















twitter.com

BBC Türkçe, Cizre bodrum katlarında yaşanan vahşeti halktan dinledi.





imctv  



"Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir facia"


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısına katıldı. Başbakan Erdoğan, Dersim'in aydınlatılmayı bekleyen bir facia olduğunu söyledi.

'Başbakan özür dilesin' diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na ise Başbakan Erdoğan, "Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum" dedi.


SEYİT RIZA'NIN VALİ TARAFINDAN ŞEREFLENDİRİLDİĞİNDEN KİMSE BAHSETMİYOR
Başbakan Erdoğan "Dersim’e yapılan operasyonlar bir isyanın bastırılması olarak zihinlerde meşrulaştırılmaya çalıştırılıyor. Ama ilk Meclis’te Dersim Mebusu olarak bizzat Atatürk tarafından davet edilen Diyap Ağa’dan kimse bahsetmiyor. Seyit Rıza’nın 1915 olayları sırasında, işgalci ordularıyla savaştığından, din ve namusu için hizmet ettiği için vali tarafından şereflendirildiğinden kimse bahsetmiyor. Bu rapor sadece 100 adet basılarak, gizli ve zat’a mahsus olarak belli yerlere gönderilmiş bir rapordur. Sayın Kılıçdaroğlu belge ve arşivden bahsetti. Başbakanlığın arşivi açıktır. Sayın Kılıçdaroğlu görmek istiyorsan buyurursun görürsün incelersin. O şartlar içerisinde de bu konudaki bilgisizliğini giderirsin."dedi

DERSİM'DE MAALESEF BÜYÜK BİR DRAM YAŞANIYOR
Başbakan Erdoğan, "Rapordan birkaç cümleyi aktarıyorum. 1926 yılında mülkiye müfettişi Hamdi beyin raporuna atıf yapılıyor. Dersim hükümeti Cumhuriyet için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kati bir ameliye yapmak ve ihtimalatı selameti memleket namına farzı ayımdır diyor. Dersim, Türkiye için cehalet, maişet darlığı, dahili ve harici tesvilat ve Kürtlük temalüatı ile bulaşmış tehlikeli bir çıbandır. Kesin bir ameliyeye tabii tutulması lazımdır. Bunun için evvela silah toplamak ardından ıslahat yapmak icap eder. Bu rapor eski raporları hatırlattıktan sonra kendi çözüm önerilerini ortaya koyuyor. Dersim’e yapılacak harekatın ayrıntıları, göç ettirilecek aşiretlerin listesi anlatılıyor.

Yine 1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Adı, "Tunceli vilayetinin idaresi hakkında kanun." O zaman sadece Tunceli’yi kapsamıyor, şimdiki çevre illeri de kapsıyor. Madde 1- Tunceli vilayetine kor komutan rütbesinde bir zat, vali ve bir kumandan olarak seçilir. Sonra bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela, gerek görürlerse aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela idam hükümleri hemen infaz yapılır. Sayın Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan? Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur. İşte bu kanunun ardından hazırlıklar yapılıyor. 1937-38-39 yıllarında Dersim’de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan toplarla Dersim’de hareket eden her şey katlediliyor."

Başbakan Erdoğan "Dersim olayları sırasında oralarda asker olan bir isim veriyorum. Muhsin Batur. Kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? O dönemde sadece CHP var. Şimdi CHP kendi geçmişini güya bunlardan kurtaracak onun için bana fatura kesmek istiyor. Özür dilesin diyor. Bütün bu işlerin valisi her şeyi sizsiniz. Bizim devlet olarak özür dilememize mani bir şey yok ama. Bu işin nedeni sizin zihniyetiniz, CHP zihniyeti. Buna eski defterleri karıştırmak denmez. Dersim olayları sırasında asker olan Muhsin Batur anılarında aynen şöyle yazıyor: 'Günlerden bir gün emir geldi. Trenle Elazığ’a vardık. Oralardan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtim. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum' diyor.

, Dersim’deki facianın durumunu şöyle anlatıyor.  

Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk, Hozat Kaymakam’ı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Alevler içinden fırlamak isteyen bir genç kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında sigara içiliyor. İktidar CHP iktidarı, zihniyet CHP zihniyeti. Üstad faciayı şu sözlerle anlatıyor. Mazgirt halkı doğranmakta, merhamet sahiplerinden biri çocukları alıp bir derenin kenarında saklamak istiyor. Fakat bu vaziyeti de haber alıyorlar. Çocukları da öldürme emri veriliyor ama bu görevi yerine getirecek biri bulunamıyor. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor. Murat suyunun kandan kıp kırmızı aktığını görenler olmuştur. Seyit Rıza’nın hikayesi yürek burkucudur. Şöyle anlatılıyor: "Son sözünü sordum. 40 liram var oğluma verirsiniz dedi. Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Fındık Hafız’ın idamı bitti. Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Soğuktu etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza meydan insan dolmuş gibi sessizliğe hitap etti. "Evladı kerbalayık. Bir hatayık. Ayıptır zulümdür, cinayettir diyor. Sayısı bugün daha bilinmeyen binlerce insan katlediliyor. Yuvalar yıkılıyor. CHP ’nin geçmişinde bunlar var. Bizim geçmişimizde bunlar yok."

DERSİM'E YAPILAN MÜDAHALENİN BİLANÇOSU
Başbakan Erdoğan "Burada belgeyi şimdi size göstereceğim. 8 Ağustos 1939 belgeli bir belge. Jandarma Komutanlığı’ndan başvekalet yüksek makamına gönderilmiş. Dersim’e yapılan müdahalenin bilançosu veriliyor. Baskınların devam edileceği bildiriliyor. Ekte de bir cetvel var. Ölü diri teslim olanların rakamları. 1936-37-38-39’da toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu resmi belgede ifade ediliyor. Bakın deprem felaketinden bahsetmiyorum. Öldürülenlerden bahsediyorum. Belgenin altındaki imza çok ilginç Faik Öztrak dahiliye vekili, yani İçişleri Bakanı."

"ÖZÜR DİLİYORUM"
Başbakan Erdoğan "Sayın Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun? Bunlardan nasıl sıyrılacaksın. Ben mi özür dileyeceğim, sen mi dileyeceksin? Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum. Ancak CHP adına, CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa, şu anda güya yeni CHP ’nin genel başkanıyım diyorsun ya. Onur duyuyorum diyorsun ya hadi onurunu kurtar bakalım."dedi

"SİZİN KAHRAMANLARINIZ BUYSA BU ÜLKE BİTER"
Başbakan Erdoğan, "23 Aralık 1938. Tunceli’den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü belirten, iki bin kişinin daha sürülmesini karara bağlayan bakanlar kurulu kararı. Burda da Başbakan kim biliyor musunuz? İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar. Anma törenlerini yapan sensin, nasıl yüzleşiyorsun tarihinle? İşte bütün bu sürgünlerin altında İnönü’nün imzaları var. Havadan bombardımanların altında imzası var. Atatürk’ün vefatından yaklaşık bir ay sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Başbakan Celal Bayar.

Tabi alttaki imzalarda bir isim de benim çok dikkatimi çekti. Bayındırlık Bakanı kim biliyor musunuz?


’yı, düzmece bir mahkemeyle, şahitlerin sonra dinlenmesine diye karar veren hakim bu işte. 3 Mayıs’ta ne oldu? Ankara Yenimahalle’de ismi bir parka verdi. Biz bunu hatırlattığımız zaman da Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar’da onu kahraman ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke biter be. Bizim kahramanlarımız arasında böyle yüzü kapkara olanlar yok, apaydınlık olaylar var.


"DERSİM AYDINLATILMAYI BEKLEYEN BİR FACİADIR"

Başbakan Erdoğan, "27 Eylül 1938 Dersim operasyonlarının hemen ardından Sason’da yapılan operasyonlarının raporu. Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, teslim olanların tamamının da batıya göç ettirildiği yazıyor. 28 Eylül 1938 imza kim biliyor musunuz? İçişleri Bakanı Şükrü Kaya. Yine CHP, ben daha ne anlatayım? Daha bir şey anlatayım mı arkadaşlar? Sadece birkaç tanesini ayırıp huzurlarınıza getirdim. Ben belgeyle konuşuyorum. Beyefendi diyor ki arşivi aç. Arşiv açık yahu. Git bak incele, ama git bak doğruyu anlat. Kendini durup dururken savunmaya kalkma. Bunların siyasetine doğruluk üzerine değildir. Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir faciadır. 23.11.2011


Türkiye IŞİD kardeşliği. İnegöl Belediyesi sponsorluk yapıyor ve çeteler katliam yapıyor. 


YPG'nin Anti Terör Birlikleri YAT  suçüstü yakaladı. Yakalanan çete anlatıyor. Bu silahlar Türkiye'den geldi diyor.



   
Rıza Altun, Kürt devleti istemiyoruz.

Tehcire tabi tutulan Ermenilerin tümü hayatını kaybetti mi? Dışişleri Bakanlığı

20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan 2014 

Fransız Europe-1 radyosu ise dinleyicilerine Erdoğan'ın 1915'te hayatını kaybeden Ermenilerin torunlarına seslenerek taziye mesajlarını ilettiğini bunun "tarihte yeni bir sayfa" olduğunu duyurdu. 24.4.2014

1915 yılında, tehcir sırasında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini bir kez daha saygıyla anıyor, çocuklarının ve torunlarının acılarını paylaşıyoruz.  21 Nisan 2015

Erdoğan açıklamasında, "20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz" dedi. Erdoğan ayrıca 1915 olaylarını "gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadise" olarak niteledi. 23 Nisan 2015 

Müslüman için ne kadar üzüntü yaşamışsak hayatlarını kaybeden Ermeniler için de o derece üzüntülüyüz.  2 Haziran 2016, TBMM

Erdoğan, "Ermeni vatandaşlarımızın tarihte yaşadığı acılara ortak olmak, bu acıları paylaşmak, Türk milletinin vicdani ve ahlaki duruşunun bir gereğidir" ifadelerini kullandı. 24.4.2018 

 

Erdoğan çok üzülecek, Ermeni Diasporasına Norveç Tokadı.

Davutoğlu Ermenilere; Bir gün gelecek sizin de Türkiye’de eviniz olacak.

Erdoğan aynaya bakmadan, Afrika Gazetesine köpürmüş.

Sinirlioğlu: Türkiye, Kürdistan’ın İlerlemesinden Yana

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder