1 Haziran 2016 Çarşamba

"Kozmik Oda"ya girenler Vatan Haini çıkmış, bak şu işe.!!!

Kozmik oda aramalarında görev yapan o dönemin hakimleri Kadir Kayan ve Halit Dönmez hakkındaki soruşturmayla ilgili kararı Yargıtay üyesi olmaları sebebiyle Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu verecekmiş, pes doğrusu pes... 

Anımsadınız mı?

"BAŞBAKAN İSTEDİ, KOZMİK ODA'YA GİRİLDİ"


Milletin, devletin geleceğini ilgilendiren sırları başkalarının eline vermek için çevrilen dolapları gör.
 
Unutma, İlker Başbuğ döneminde Ankara'daki Özel Harp Dairesi'ne bağlı 'Kozmik Oda', Bülent Arınç'a suikast iddiasıyla aranmış, orada elde edilen belgelerin akıbeti meçhul olmuştu.

Aramayı yapan özel yetkili savcı Şemsettin Özcan, Savcı Mustafa Bilgili Hakim Kadir Kayan idi. Hakim Kayan ise ilk seçimde Yargıtay üyeliğine seçilerek adeta ödüllendirilmişti.

İnternette bu konuda aşırı tepkilerin olduğu yazılar görmeniz olasıdır.


Hakim Kadir Kayan aynı zamanda Fethullah davasında da beraat kararına imza atanlar arasındaydı.

HSYK 3.Dairesi basında yer alan haberleri baz alarak, 2006 yılında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nde Fethullah Gülen ile ilgili açılan davada beraat kararı veren mahkeme başkanı ve üyeler hakkında inceleme izni vermişti.

Farkındaysanız terörist dedikleri kişileri de bakan koltuğuna atayarak hem ödüllendirmiş oldular hem de Vekil Erhan Usta'nın demesiyle, ülkeye yaşattığınız tehlikeyi anlamak lazımdır. 


Aslında 24 Şubat 2012 tarihinde konuyu işlemeye başlamıştık.

Ta ki kozmik odaya girilince, başka bağlantılarını da kurmayı düşünmüştüm.

Çünkü kozmik oda sadece devletin sırlarını ele geçirme işi değildi, yeni bir din yaratmanın da başlangıcını oluşturuyordu.

Zaten yeni din yaratıldı ve Fetih kutlamacıları, Fatih'in Bizans surlarını dövdüğü topların başına gelenden haberi bile olmaksızın fetih kutlayan avanaklara döndüler.
 


Yeni din faaliyetine kimler, nasıl el atmıştı, onun görülmesini, nelerin ve nasıl perdelemenin yapıldığına dikkatleri çekmek istemiştim.

Daha sonra, ara ara konuyu işlemiştim.

İlgili konu başlıklarını ekte sunacağım, o dönemdeki yazımı anımsamak için buraya tekrar alıyorum.

Gerçi Kozmik hakim Kayan'ın da bu işten nasıl sıyrıldığı hakkındaki düşüncelerimi de aşağıdaki bağlantılarda bulacaksınız, lakin konuyu başka bağlantısıyla incelediğim yazımı dikkatinize sunuyorum. 

Aydoğan Vatandaş 1.500 Yıllık İncil hakkında konuştu üst başlığının hemen altında şöyle demiştim.
Yeni Peygamber ve Dinin Kozmik Odada Doğuşu
Öncelikle fikrimi birkaç satırda özetleyeyim sonra da bazı anımsatmalarla neler döndüğünü, konu hakkında yazılanlara bakarak çıkarmaya çalışalım.

Aydoğan Vatandaş'ın konuşması üzerine bu konuyu özellikle tartışmaya açmayı hedefledim.

Çünkü konu yeni, günlük bir konu değildi.


Altta detaylarını zaten bulacaksınız.

Bazılarının dikkatini çeken konuşanın F'tipi oluşumdan geldiği için dikkate değer olmadığını ifade ediyor.

Ancak asıl olan F tipi olması değil söylediklerindeki satır araları önemli. Söyleyemediklerini de biz anlayalım. Örneğin uzunca yıllardır İsa yaşadı mı yaşamadı mı tartışmaları, kazılar, Hıristiyan eleminin korkulu bekleyişleri vs"¦ gibi gündemlerle meşgul olmuştuk.

Peşinden yeni bir Din yaratma projeleri gündem bulmuştu ve o zamanlar yazılarımda şu söze dikkat çekiyordum.

Anımsarsanız "DİNLERE HÂKİM OLAN DÜNYAYA HÂKİM OLUR" sözünden sıkça bahsediyordum.

İşte yapılan bu, Protestanlaştırılmış bir İslam, hedef bu.
"Invisible Church" diye tanımlanan kilise kavramından bahsetmiştim. Sanki yokmuş gibi bir oluşum. 

Orijinal İncil'den
 

Protestanlar örgütü gibi faaliyet gösteren bu kiliseler "İslam inancında olanların, Müslümanlık'tan Hıristiyanlığa geçmesi gerekmez. Oldukları yerde, oldukları gibi kalsınlar, Ama bizim istediğimiz gibi düşünsünler" görüşünü benimserler.

"Müslüman gibi düşünmek yerine Hıristiyan gibi düşünsün. Ancak  Müslüman gibi yaşadığına inansın." İşte bu yapılanmaya "Invisible Church" denir demiş yazımda detayları vermiştim.

Merak edenler Anglikan kilise, Kraliçe II. Elizabeth, Fethullah bağları başlığında konuyu görebilirler.


Fatih devrindeki, Batılı olmayan İmparatorlukta herhangi bir ideolojiden değil, yanız dinden bahsedebiliriz.

Ya da doğrusu, Yunan kesiminde olduğu kadar Türk kesiminde de Hristiyanlık-İslamlık sentezi fikri halkların bilincinde büyük ölçüde yer edinmişti diyebiliriz.

Ancak İmparatorluğun Batılılaşması iledir ki Helenotürkizm dinsel niteliğini yitirerek ideoloji haline gelmiştir.

Trabzonlu bilgin, kentin düşüşünün üzerinden iki ay bile geçmeden, Temmuz 1453'de Fatih'e gönderdiği Peri tcs alctheias tes ton christianon pisteos (Hristiyan inancının gerçeği üzerine) başlıklı çalışmasında, ona Hristiyanlık ile İslam arasında hiçbir derin farklılık bulunmadığını, yani böylelikle iki dini İmparatorluğu bünyesinde eşit koşullarda birleştirmesinin çıkarına olacağını kanıtlamaya çalışmıştı.

Ona göre her iki dinin bilginleri bir kongrede bir araya getirilerek tartıştırılmalı, sentez de bu tartışmadan doğmalıydı.

Ara bölge'nin açık görüşlü ve sentez yeteneği yüksek olan değerli hükümdarı II. Mehmet Trabzonlu bilginin tavsiye mektubunu tamamen uygulayamasa da (acaba ulemanın başkaldıracağından mı çekiniyordu?) özünü kabul elmiş ve 19. yüzyıla dek İmparatorlukta büyüyerek sürecek o lan Türk-Yunan ortak egemenliğinin temellerini atan bir girişimde bulunarak Ortodoks kilisesine ayrıcalıklar vermiştir.  DIMITRI KITSlKIS-TÜRK-YUNAN İMPARATORLUĞU.pdf 


Sonra ne olacak ki diyenlerinizi duyar gibiyim, ne olacak işgal herkesin kabulü olacak.

Akılları sıra Vatikan ile kavga eder gibi görüntü verecekler oysaki anlaşılmış ve danışıklı dövüş olduğunu anlamamak için birazdan daha öte safça olmak gerekir diye düşünüyorum.

Ergenekon davasında en önemli aşama neydi? Hani herkesin devletin en mahrem sırlarına giriliyor dedikleri yer, anımsadınız mı?

Kozmik oda, orada ne aramışlardı da bulamamışlardı sanıyorsunuz?
Satır aralarını okuyun dememin gerekçesi budur.

Haydi bakalım şu meşhur İncil'in hakkında daha evvelce söylenen, yazılanlara.

Belki şüphelerimin yersiz olduğunu bana anlatacak biri çıkar da yüreğimize su serpilir ne dersiniz?

Hafıza tazeleme yolculuğuna başlıyoruz.

Sağlıkla kalın.

Ahmet Dursun

NOT: Yazıda bazı kısımları okurken sanki tekrarını okuyormuşsunuz gibi hisse kapılabilir siniz. Bu durum yazıların kaynaklarıyla birlikte ne kadar sık ve ne amaçla nerelerde kullanıldığının tespitlenebilmesi için verilmiştir.
Böyle hisse kapıldığınızda yazıyı birkaç satır Altan devam ederek okuyabilir siniz.

Aksi halde hangi amaçla, yazıların ne sıklıkta kullanıldığının bir anlam ifade etmeyeceğini düşünerek süzgeç uygulamasına gidilmemiştir, bilginize.

Detaylar ektedir.

BARNABAS.pdf 
BARNABAS-İngilizce.pdf


5 savcı Kontrgerillaya baskın yaptı.

26 Aralık 2009

Tabii ki haber böyle değil,

"Ankara"daki Özel Harp Dairesi Seferberlik Tetkik Başkanlığı"nda 2 savcının polis gözetiminde arama yaptığı bildirildi" şeklinde.

Bazı kaynaklar 5 savcı diyor,bazı kaynaklar 2 savcı.
Her ne olursa olsun.

Öncesi olmakla beraber özellikle 1974-1980"li yıllarda sokaklarda Kontrgerilla kapatılsın diye sloganlar atılan bir oluşumdan bahsediyorum.

Baştan söyleyimde kontrgerilla taraftarımısın diyen olursa zaten bunu sormasından belli olarak niyetini sorgulamaya dahi gerek duymam.

Ancak şunu söylemeliyim ki bu olay yenilir yutulur bir gelişim değildir.
Devleti temelinden sarsabileceği kuşkularımın en üst düzeyde olduğunu söylemem şimdilik yeterlidir.


Şöyle bir hafıza tazeleyelim.
4 Nisan 1952"de NATO"ya katılıyoruz.
İlk iş hemen bir gizli ordu yapılandırılmasının başlatılması olur.
Amerikan Askeri Yardım Heyeti"nin (JUSMATT) desteği ile Seferberlik Tetkik Kurulu(STK) yapılandırılır.
Teşhir edilince adı 1965"te Özel Harekat Dairesi(ÖHD) olur.
Teşhir devam eder adı Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) olarak değişir.

3 Aralık 1990"da artık resmi olarak itiraf gelir.
Doğan Bayazıt ve Kemal Yılmaz bir toplantıda kontrgerillanın resmi görevi ve birimlerini şöyle açıklar.

Birimler:
a) Karargah, b) Öğretim-Eğitim Grubu, c) Özel Kuvvetler, d) Özel Hava Grubu, e) Bölge Başkanlıkları olarak tanımlamaktadır.

Özel TİM, Özel Kuvvetler"in alt birimi olarak gösterilmekte, Bölge Başkanlıkları"nın alt birimleri ise savaşta teşkil edilecek unsurlar, gerilla,yeraltı, kurtarma kaçırma olarak tanımlanmaktaydı.

Görevi:Komünist işgal ya da ayaklanma durumunda, işgale son vermek için gerilla yöntemlerini ve mümkün olan tüm yeraltı faaliyetlerini kullanmak.

Pentagon,Nato görüntüsündeki operasyonlarında içerden de MAH"ı(Milli Amele Hizmeti-MİT) kullanıyordu.
 
Pentagon,Özel Harp Dairesi"ni oluşturduğunda ise çok gizli FM 30-31 (Field Manuals) Pentagon Sahra Talimnamelerini uygun görürken şimdilerde bu operasyonların yapılmasını neden istemiş olabilir?

Bu operasyonların o talimatnamelerle mi alakası var yoksa başka örtülü savaşlar mı yaşanmaktadır?

O zamanlarda düşünülmüş olan FM 30-31 benzeri talimatnamelere karşı; bu birimlerin kurulmasına olur verenler koruyucu hiç bir önlem almamış ya da düşünmemiş olabilirler mi?
Bu ihtimal var mı acaba?

Çünkü baskın düzenlenen bu birimde Türk devletinin çok üst kozmik gizlilik arz eden sırları,kırmızı çizgileri mevcuttur.

Mesela devletin gizli operasyonları ile ilgili bilgiler.
Kimleri kullandığı,nasıl ve hangi kaynaklardan yararlandığı vs...


Bir evvel ki yazımda ABD"nin özellikle Fethullahçı gladyo tarafından CIA"ya sızdırılan istihbarat bilgilerinde kesinti olduğunu düşündüğümü ve bunun yeni faaliyetleri gündeme getirebileceğini svunmuş idim.

Bülent Arınç (kedisinin farkında olmadığı bir şekilde) maşa olarak kullanılmış olamaz mı?
Ne de olsa önemli bir mevkiide,onun bir sözü ile arama-tarama faaliyetleri başlatılabilir ve kozmik gizlilik düzeylerindeki bilgilere ulaşma imkanı da yaratılmış olur.

Bunlar komplo iddiaları gibi görünüyor olsa dahi,sıradan bir vatandaşı şüpheye itecek kadar ciddi gelişmelerdir.

Öcalan"ın asılmama garantisi ile teslimiyle başlayan,ABD"nin silahlı terör örgütü PKK"yı bitirme planlarının acaba neler getirdiğinin farkındamıyız?

Hükümet buna ışık yakınca eğer ki devletin diğer kademelerinde buna(Kürdistan"ın kurulmasına) karşı bir oluşum var ise işte bunlar da komplo olmaktan çıkar duruma gelmez mi?

Neden Obama ile Erdoğan"ın konuşmasından hemen sonra DTP kapatıldı?
Neden Obama"nın Erdoğan"a talimat verişi tercüman tarafından net olarak çevrilmedi?
Neden orada İngilizceyi çok iyi bilen bürokratlar ya da AKP"li ler Erdoğan"ı uyarmadı?
Yoksa bir One Minute daha yaşanmasından mı korktular acaba?

Her neyse.

Eğer ki ABD gerçekten de istihbarat alımında bir sekteye uğradı ise(-ki öyle olduğu TSK"nın kriptolu telefon kullanıyoruz açıklaması ile netleşiyor) o halde bu baskın ABD kaynaklı kozmik bilgilere dahi ulaşmanın bir ayağı olamaz mı?

Ya da ABD,TSK"ya "bak istersem buralara kadar girebilirim.
Sen hala Nato kaynaklı benim ordumsun,benim istemediğim hiç kimse iktidar olamaz,tam bağımsız olamaz"...
  mesajı mı vermek istedi?

Bunu çok kısa zamanda öğreneceğiz.
Henüz şu anda saat 03:31 olduğu için gün ışıdıkça daha neler olacak hep beraber anlayacağız.

Soru: Sahi Polise ağır silahlar neden alınmak istiyordu dersiniz?


AKP ile asker karşı karşıya./Silah Kanunu

SİLAH KAVRAMI VE HUKUKİ İNCELEMESİ
Gün doğmadan neler doğar...

26 Aralık 2009

Ahmet Dursun


NOT:Malum medya bakalım neler diyecek.


Limanlar ve havaalanları ABD`nin emrinde

Ebionit (Fakirler) mezhebi-1

KURAN'IN KÖKENİ; Allah kaynaklı değil Peygamber kaynaklı.

MEVLANA MOĞOL İŞBİRLİKÇİSİMİYDİ?...

DEJENERASYON VE DEZENFORMASYON BİR ARADA-1

Hz.İsa'ya verilen ilâhî kitabın Kur'an'daki adı.

Kâ'be’de sel baskınları

Ölümsüz canlı bulundu!



HSYK baş müfettişi, kozmik oda aramasında görevli hakim ve savcılar için ihraç talep etti.


1 Haziran 2016 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başmüfettişi, kozmik oda aramalarında görev yapan hakimler ve savcılar hakkında ikişer kez meslekten ihraç talep etti.

HSYK Başmüfettişi, eski Meclis Başkanı Bülent Arınç'a suikast iddiasıyla, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki kozmik odaya girilmesine ilişkin raporunu tamamladı.

Müfettiş, HSYK 2. Dairesi'ne bir yazı göndererek, soruşturma savcısı Mustafa Bilgili'nin de arasında bulunduğu 6 hakim ve 2 savcının 2 şer kez meslekten ihraç edilmesini talep etti.

8 kişiye, "Fethullacı terör örgütü üyeliği" ve "devletin gizli bilgilerini ele geçirme suçlamaları yöneltildi.

Kozmik oda aramalarında görev yapan o dönemin hakimleri Kadir Kayan ve Halit Dönmez hakkındaki soruşturmayla ilgili kararı Yargıtay üyesi olmaları sebebiyle Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu verecek. NTV



1.500 Yıllık İncil konusuyla ilşkili arşiv derlemesi.
Kuran'dan önceki kitaplarda Muhammed'in adının geçtiğinin kanıtlanamaması, Müslümanları bu kitapların tahrif edildiği iddiasında bulunmaya sevk etmiştir.

Şimdi dikkat ediniz.

Kuran"dan önceki kitaplarda Muhammed"in adının geçtiğinin kanıtlanması halinde ne olur?

A) Hıristiyan dünyası açısından ne olur?
B) İslam dünyası açısından ne olur?

Özetle soru şu.

Kimin tanrısı kiminkini döver, hangi Kutsal metinin tanrısı kazanır? Öyle ya kanıtlanamıyor oluşu ortadan kalkarsa ne olur, kanıtlanmış olur.

Peki, Kur'an-ı Kerim'in orijinalinin yıllardır ortalarda olmadığını kabul eden İslam dünyasına ne olur?

Mushaflar İslam'ı Kurtarabilecek mi dersiniz?

İşte İslam bitecek, Ilımlı, Uyumlu islam gelecek ve şimdi Rant elde edilen kapı da kapanmış olacak.

Haydi çocuklar aşıya...

Hıristiyanlık aşısı...

Yeni bir din, yeni bir peygamber, yeni bir tanrı doğuyor. Bu tarihi yaşıyorsunuz, insanlık âleminde bu anı yaşayan sayılı nesil olacaksınız doyasıya yaşayın ki bu günler insanlık tarihinin dönüm noktası olacaktır.

Biz görmesek de, duymasak da o din gelecektir, o nedenle Emperyalizm dindardır, dindarlığı destekler, dindarları zenginleştirir.

O nedenle Komünizmle mücadele dernekleri kurmuş ve başarılı olmuştur.

Çünkü paraya satın alınamayacak çok az insan vardır.

Ya değerini ya zaafını kullanırlar.

Bizdeyse hem zaaflarımızı kullanıyorlar hem değerimizi biçiyorlar.

Dünyada sayılı zenginler listesinde kaç başbakan var?

TSK'ni, Milleti, Ergenekon'u bitirmeden yeni din getiremezlerdi.

Haydi, HEPİMİZ HIRİSTİYANIZ, Hamd Olsun



24 Şubat 2012

A. Dursun




Hz. Muhammed = Parakletos mu?




Kuranın lisanının Arapça değil Aramice olduğu.

Kuran'ın Orijinalleri Yakıldığı İçin Şimdi Yok

Kur'an-ı Kerim'in orijinali yakıldı mı?

Orjinal Kur'an.

KUR'AN'IN TÜRKÇEYE ÇEVRİLİŞİ.

KURAN'IN KÖKENİ; Allah kaynaklı değil Peygamber kaynaklı.

AMERİKAN KUR'AN'I, FURKAN

AB Üzerinden Kur'an Operasyonu!!!

SİYONİST HAREKET VE FETTULLAH GÜLEN ARASINDAKİ İLİŞKİLER

Hz. İsa'ya verilen ilâhî kitabın Kur'an'daki adı.

KİTABI MUKADDES'İN HİKÂYESİ

Peygamberimiz ve Yahudiler

Muhammed'in Hıristiyan Öğretmenleri

Kuran neden harekelendi?

Enki'nin Kayıp Kitabı ve Yaratılış-1

ÖLÜ DENİZ YAZMALARI

Türkiye'de Hıristiyanlaştırma çalışmaları, Papa 2. Jean Paul

Uluslararası Sufi Alimler Birliği kuruluyor.; Devrimci bir sufi: Hz İsa

Christoph Luxenberg'in kitabındaki ilginç iddialar

Kur'an değiştirilmiş, revize edilmiştir.

Tarihin büyük sırları, Paul Aron.

Adrian D'Hage - Omega Parşömeni Kitaplar.

YAŞAR ÜNİVERSİTESİ, ESTETİK KÜLTÜRÜ DERS NOTLARI ANTİKÇAĞ

ATEİSTLER İÇİN DİN - Alain de Botton

Eyvah, Tanrı din mi değiştiriyor?

Kehânet değişiyor mu, 2012 dünyanın sonu değil mi?

Farklı tanrı inançları düzenli bir toplum olmaya engel mi? Ör; Japonlar.

İlhan Arsel - Tevrat ve İncil'in Eleştirisi

Nasıl Müslüman olduk?

Türklerden gizlenen, Müslümanların Türk katliamları

Dört Kutsal Kitap ve Kur'an-ı Kerim'in orijinali nerede, gören, bilen var mı?

Hıristiyanlar İsa'dan hemen sonra "kutsal ruh"un geldiğine inanırlar. Yani müjdelenen paraklet, Muhammed"den 500 sene önce gelip gitmiştir. Dolayısıyla Hıristiyanlarla yaşanan bu polemiklerde Kuran'dan önceki kitaplarda Muhammed'in adının geçtiğinin kanıtlanamaması, Müslümanları bu kitapların tahrif edildiği iddiasında bulunmaya sevk etmiştir. Böylelikle sadece bu konuyu değil İslam'a ters gelen diğer konuları ve de Kuran'daki tüm tutarsızlıkları savuşturmak adına İncil ve Tevrat'ın tahrif edildiği iddiasına sığınılmıştır.

DİĞER KUTSAL METİNLER GİBİ KUR'AN'IN ASLI DA YAKILDI VEYA ORİJİNALİ TAHRİF EDİLDİ Mİ?


MAİDE SURESİ: 14 "Biz Hıristiyanlarız!" diyenlerden de mîsaklarını almıştık. Onlar da öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. Bu yüzden, aralarına kıyamete değin düşmanlık ve şiddetli nefret saldık. Sınaat/teknoloji olarak ürettikleri şeylerin ne olduğunu Allah onlara yakında haber verecektir.

NOT: Sınaat/teknoloji olarak ürettikleri Mavi Işık projesini anımsadık mı? Şaka mı sanmıştınız?  :)

MAİDE SURESİ: 82 Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "Biz Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah"a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar.
---

Kehânet değişiyor mu, 2012 dünyanın sonu değil mi?



Hz. İsa'nın hayatı kopyadır
 
Türkiye'de İslamcılık çoktan öldü!
 1.500 Yıllık İncil hakkında konuştuğunda biraz analiz etmiştim ve işte A. Vatandaş'ın ne yapmak istediği, kendi ağzından...

White'a göre Türkiye'de İslamcılık 6-7 yıl önce bitmiş ve Vatandaş bunu anında anlamış, algılamış.

Desenize yeni bir din gerekiyor.

Hani sürekli söylediğim bir sözü yinelesem yanlış mı olur?

Dinlere hâkim olan dünyaya hâkim olur. (S.P.H)

Sanki tasdik etmiş, mal bulmuş mağribi gibi söylemin üzerine atlamış adeta sahiplenmiş, güdülenmiş vs... sağ olsun fenamı etmiş?


A. Dursun

***

Türkiye'de saha çalışmaları yapan ABD'li Prof. Jenny White'a göre Türkiye'de İslamcılık 6-7 yıl önce bitti. White, 28 Şubat benzeri bir sıkıştırma beklemiyor.

2 Ekim 2006 / AYDOĞAN VATANDAŞ

Adı Jenny White… Türkiye adını şimdilerde, 1800'lerin İstanbul'unda geçen bir dedektiflik romanı ile duysa da, o aslında Türkiye üzerine yaptığı antropoloji çalışmalarıyla bilinen bir akademisyen. Boston Üniversitesi'nde antropoloji profesörü olan White'in Türkçeye çevrilen 'Para ile Akraba' ve 'Türkiye'de İslamî Mobilizasyon' adlı iki eseri bulunuyor. Amerika'da çok ilgi gören 'Tuğra' adlı romanının ise şu günlerde çevirisi yapılıyor. Yazar bu kitabın devamı niteliğinde olan ikinci romanını ise henüz bitirmiş. Jenny White ile Türkiye'yi ve kitaplarını konuştuk.

-1990'ların başında Türkiye'de şehirde yaşayan insanların, İslamî idealler etrafında mobilize olmalarını ilginç saptamalarla açıkladınız. Anlatabilir misiniz?

Her yerde aynı olduğunu söyleyemeyiz. Benim özellikle İstanbul'da araştırma yaptığım süre içerisinde, mesela Ümraniye Belediyesi'nin CHP'den RP'ye geçmesinin sebeplerini araştırdığımda, gördüğüm, bunun nedenlerinin sadece İslamî nedenler olmadığıydı. Bunların başında da yozlaşma, yöneticilerin akrabalarını kayırması, yolsuzluk ve Ümraniye'deki çöplüğün patlaması gibi faktörler vardı.

İNSANLAR CHP'DEN DEĞİL YOZLAŞMADAN KAÇTI

-Yani insanlar CHP'den kaçarken, yozlaşmadan kaçıyordu aslında…

Evet, aynen öyle. Recep Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanı olduğu zamanda yaptığı çalışmalara bakın. Bunlar başarılı çalışmalardı. Halk bunları beğendi. Yani Erdoğan'ın başarısında Belediye Başkanlığı döneminde yaptığı başarılı çalışmaların da çok belirleyici bir faktör olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan Refah Partisi'nin o dönemde sokaktaki insanları, kadınları harekete geçirmede çok başarılı olduğunu gördüm. Sokaktaki insanları, tıpkı komşularıymış gibi evlerinde ziyaret ediyorlardı. Oysa diğer partilerde böyle bir şey yoktu.

-Sizce neden yoktu?

Şöyle anlatabilirim. Bir gün CHP'nin ofisine gidip politikacıları beklemeye başladım. Ofisteki insanlara, "Neden Refah'ın yaptığı gibi, insanlara, komşularıymış gibi gitmediklerini, onları ziyaret etmediklerini" sorduğumda aldığım cevap ilginçti: Biz modern bir partiyiz, böyle şeyler yapmayız dediler. Çünkü modern partiler televizyonlarda, gazetelerde, billboardlarda, web sitelerinde reklâm vermeyi düşünür, halkın arasına karışıp, bir bebeği öpmeyi ya da bir çocuğun basını okşamayı düşünemezdi.

-Antropoloji'yi nasıl kullandınız bu çalışmalarınızda?

Birçok insanla röportajlar yaptım. Bir antropolog olarak bu insanların arasında neredeyse bir yıl yaşadım. Her gün bir aileden diğerine ziyaretlerde bulundum. 1984'te ilk araştırmamı yaptığımda, (o zaman konuştuğum çocuklar şimdilerde kocaman adam oldular) politikacıların nasıl yaşadığını ya da neler yaptığını değil, sıradan insanların nasıl yaşadığını, neler yaptığını öğrendim. Bu kitabım Türkçede de "Para ile Akraba - Money Makes us Relatives" adıyla yayımlandı.

-Bu çalışmanızdaki amacınız neydi?

Bu insanlar daha önce CHP'ye oy vermişlerdi. Neden şimdi Refah Partisi'ne oy vermişlerdi? Onlar oysa her zaman dindar insanlardı. Özellikle kadınlar nasıl oldu da bu sürece dâhil olmuşlardı? Açıklamaya çalıştığım buydu. Ve politikacılarla da konuşmaya başladım. Refah Partisi ile başlayan ve AK Parti ile devam eden siyasal çizgi, her ne kadar AK Parti bunu çok fazla yapamasa da, diğer partilerin yapmadığı bir şey başarmıştı. Bu da insanların bu partiler tarafından 'umursandıklarını' düşünmelerini sağlayabilmeleriydi. İnsanların hayat tarzlarına saygı gösterdiler. Başörtü sorununa ilgi gösterdikleri kadar, insanların evlerine bir bilgisayar alamayacak kadar fakir olmaları ile de ilgili gözüktüler. Bu insanların ilgisini çekti. Din elbette mesajlarını vermede yardımcı oldu. Ama asıl faktör, bu insanların ekonomik durumlarına ve ihtiyaçlarına saygı göstermeleriydi.

-Bu sırada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Erdoğan'la da röportaj yaptınız. İlk izleniminiz ne oldu?

Son derece karizmatik bir insandı. Karizma ve karizmatik kişiler ile ilgili çok şey okumuş ama böyle biriyle tanışmamıştım. Clinton'ın da karizmatik bir insan olduğunu söylerler. Clinton'la konuştuğunuzda size isminizle hitap eder. Odasında konuşurken sanki dünyadaki tek insanın siz olduğunuzu hissedersiniz. Karizma böyle bir şeydir. Erdoğan'ın da bunu yaptığını gördüm. Herkese özel olduğu hissini veriyordu. Erdoğan, bir entelektüel değil ama karizması var. Abdullah Gül'ün entelektüel olduğu söylenebilir. Türkiye'de başka hangi siyasetçinin karizması olduğu söylenebilir ki? Belki biraz Özal…

İSLAMCILIĞIN ÖLÜM SEBEPLERİ

-AK Parti nasıl bir parti size göre? İslamcı mı, muhafazakâr mı?

Aslında merkez sağ seçmen AK Parti şemsiyesi altında buluştu diyebiliriz. AK Parti, merkez sağdaki seçmenin oyunu aldı ki Türklerin oyu genelde merkez sağa gider. Merkez sağ seçmenin gideceği başka bir yer yoktu. Merkez sağda güvenilir bir parti yoktu. Erdoğan, muhafazakâr ve dindar bir insan olabilir ama yakın çevresine baktığınız zaman her kesimden insan olduğunu görürsünüz, dolayısıyla herkesi idare etmek zorunda kalıyor. Bu da zaman zaman, aşırı milliyetçi söylemler geliştirmesine neden oluyor.

-Sizce AK Parti'nin geleceği, Türkiye'de İslamcılığın geleceğidir denilebilir mi?

İslamcılık çoktan sona erdi. 6-7 yıl önce aslında bitti bu. Benim bildiğim akademisyenler arasında da artık kullanılmıyor. İslamizm 1990'larda Müslüman modeli siyasete dönmüş gibi görünen Türkiye'de siyasi İslam'a dayalı 1980'lere ait bir hareketti. Bu modele göre kamu görevlileri birey olarak dindar Müslüman olabilirler ve bununla birlikte bir çeşit teknoloji olarak gördükleri seküler demokratik bir hükümet idare edebilirler. Bu görüş Türk İslamının Orta Asyalı, Osmanlı ve Sufi mirası nedeniyle Arap İslamından farklı olduğu ve tabiat olarak da daha toleranslı olduğu önermesine dayalıdır. AK Parti kurulduğunda, zaten seleflerinden daha ılımlıydı. 1980'lerde, Erbakan'ın konuşmaları oldukça radikaldi.

-Türkiye'de İslamcılık neden öldü?

İlk olarak Türk-İslamcılar Türk devlet kurumlarına şeriat hukukunu uyumlaştırma/dahil etmeye zorlamaya istekli değildiler; ikincisi ordu buna asla izin vermezdi; üçüncüsü de anketler Türk halkının şeriata dayalı bir hayata, genel olarak da din ve siyasetin karıştırılmasından yana olmadığını gösteriyordu.

-Türkiye'de Müslümanlar değişiyor mu?

Bu konuyla ilgili de bir makale yazdım. Genç Müslüman muhafazakârlarda ilginç bir sosyal değişim gözlemliyorum. Geçen Türkiye'ye geldiğimde, Mısır Çarşısı'nda kot pantolonlu kapalı bir kız gördüm. Ama buna ne kadar kapalı denebilir bilmiyorum, kulakları, saçlarının bir kısmı görülüyordu. Genç Müslümanların davranışları çok farklı. Değişiyorlar.

-İslam medeniyeti?

Yaşayan bir İslam medeniyeti olduğunu sanmıyorum, bir Hıristiyan medeniyeti olmadığı gibi. İslam toplumlarından söz edebiliriz belki. Medeniyet terimine katılmıyor ve bunu da asla kullanmıyorum. Ne demek olduğunu da bilmiyorum aslında.

PAPA'NIN AÇIKLAMALARI ÇOK MANTIKSIZ

-Müslüman toplumlar sizce bir kimlik krizinde mi?

Ben Müslüman toplumların salt Müslüman olmalarından kaynaklanan nedenlerden ötürü problemleri olduğunu sanmıyorum. Suudi Arabistan'ın totaliter bir rejimi olması dolayısıyla, Filistinlilerin toprakları için savaşmalarından ötürü problemleri var. Endonezya'nın da, Pakistan'ın da benzeri problemleri var.

-AK Parti'ye karşı 28 Şubat benzeri bir sıkıştırma bekliyor musunuz?

Hayır. Onlar böyle bir hareketi kışkırtacak hiçbir şey yapmadılar. Tam aksini yaptılar.

-Papa'nın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz peki?

Söylediklerinin ne anlama gelebileceğini bile fark edemeyecek kadar talihsizce buluyorum. Çok mantıksız.

-Papa'nın bu sözlerinin Medeniyetler Çatışması tezi ile bir ilişkisi olabilir mi?

Hayır sanmıyorum. Zira dikkat ederseniz Papa 16. Benedict, Ortodoks bir Bizans İmparatoru'nun sözünü alıntıladı aslında. Biliyorsunuz, Ortodokslar Vatikan ile hiçbir konuda uyuşamazlar. Savaş halindeydiler yıllarca, bu yüzden çok saçma aslında bu. Bu noktayı atlamamak gerekiyor.

-İkinci romanınız da yakında yayımlanacak? Konusunu öğrenebilir miyiz?

Adı Abysinium Proof. 1887'de Fatih'te geçiyor. Dinî konular, gizemli maceralar var. İlk romanımda maceralarını anlattığım Kamil Paşa'nın serüvenleri devam ediyor. Kitabımın kapağına bir adamın fotoğrafını koymuşlar Kamil Paşa diye. Bu adamın kim olduğunu bilmiyorum aslında (Gülüyor). Benim anlattığım Kamil Paşa çok daha yakışıklı bir adam. 1887'de yaşanan bazı gizemli olayları araştırıyor.

Jenny Whıte'a göre Başbakan Erdoğan çok karizmatik biri. Belediye Başkanı olduğu dönemde halkla temas kurması ve onların taleplerine uygun politikalar geliştirmesi Erdoğan'a bugünkü başarısını getirdi.  aksiyon.com.tr


 

 

 


Eski Seferberlik Tetkik Kurulu Daire Başkanı emekli Tümgeneral Selahattin Kısacık, "Bugün yaşananlara bir bütün olarak baktığımızda 15 Temmuz darbesinin ilk adımı kozmik oda aramasıyla atıldı" dedi
Eski Seferberlik Tetkik Kurulu Daire Başkanı emekli Tümgeneral Selahattin Kısacık, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ilk adımını, 2009'da Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığının kozmik odasında yapılan aramayla attığını söyledi.
"Kozmik oda" olarak bilinen soruşturmanın başladığı 2009'da Seferberlik Tetkik Kurulu Daire Başkanı olan emekli Tümgeneral Kısacık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiasıyla başlatılan, Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığının kozmik odasının aranmasıyla devam eden soruşturmanın beş yıl sürmesine rağmen somut deliller bulunamadığı için takipsizlikle sonuçlandığını hatırlattı.
Soruşturmayı yürüten polis, hakim, savcı için "TSK'ya kumpas kurdukları" gerekçesiyle haklarında yakalama kararı çıkarıldığını belirten Kısacık, "Kozmik oda" aramasını yapan yargı mensuplarının devletin kritik planları ile "vatanseverlerin" isim listelerine ulaşmaya çalıştıklarını aktardı.
Kısacık, şöyle devam etti:
"Aramayı yapan FETÖ firarisi hakim Kadir Kayan'ın davranışları aslında her şeyi ortaya koyuyordu. O günkü sözde soruşturma kapsamında suç unsurlarını aramak yerine hedefine kilitlenmiş şekilde Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığının kalbi olan 11 ve 16 numaralı odalardaki gizli bilgilere ulaşmak istiyordu."

"HAKİM, HABLEMİTOĞLU İSMİNİ ARATTIRDI"

Hakim Kayan'ın soruşturma kapsamının dışına çıkarak, konuyla alakası olmayan farklı bir arayışa girdiğini belirten, Kısacık, "Necip Hablemitoğlu ile ilgili arama yaptı ancak hiçbir şey bulamadı. 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'nün faili meçhul cinayetler işlemiş olabileceği, özellikle örgütü yıllar önce deşifre eden Hablemitoğlu suikastının bunlarla bağlantısı olabileceğine dair yorumlar yapılıyor. Hakim Kayan'ın o günkü arayışı ve bugünkü yorumları bir araya getirdiğimizde birçok soru işareti ortaya çıkıyor." şeklinde konuştu.

"CİNAYETLERİ ÖZEL KUVVETLERE YIKACAKLARDI"

Kozmik oda aramasına izin verilmemesi halinde FETÖ'nün kara propaganda ile Türkiye'deki bütün faili meçhul cinayetleri ÖKK'ya yıkacağını, bu nedenle aramaların sürdüğü 20 gün boyunca Hakim Kayan'ın yanında bulunduğunu, hiçbir şekilde karargahtan ayrılmadığını ifade eden Kısacık, arama sırasında yapılan usulsüzlükleri ise tutanakla kayıtlara geçirdiklerini söyledi.

"HAKİM İSTEDİĞİNİ BULAMAYINCA ÜZÜLDÜ"

Hakim Kayan'ın aramalar sırasında özellikle seferberlik sırasında halkı düşman kuvvetlere karşı örgütleyecek vatanseverlerin listesine ulaşmaya çalıştığını ancak bütün çabasına rağmen bunu başaramadığını vurgulayan Kısacık, Kayan’ın aramaların sonunda mahkemeye sunacağı rapor dışında başka bir rapor daha hazırlayacağını kendisine söylediğini aktardı. Kısacık, "Bu raporun kime, hangi kuruma gideceği ya da sunulacağını hakime soramıyorduk. Arama tamamlandığında, bölge başkanlığında suç unsuru bulunmamasından dolayı Hakim Kayan, üzüntü içinde olduğunu çok net bir şekilde belli ediyordu." dedi. haberturk.com




DİNLEME AYGITLI LAPTOP
Savcı, hakim ve diğer görevlilerin çalışmalarını rahatlıkla yapmaları için Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Dairesi Başkanı, her türlü önlemi aldırmıştı. Hem kendisi, hem savcı ve hakimin yanında bulunan görevliler “başlarına bir şey getirileceği” kuşkusuyla son derece dikkatliydi.
Kozmik Oda'da arama yapacak Hakim Kadir Kayan'la birlikte olan katip içeriye dizüstü bilgisayarla geldi. Bu, Selahattin Kısacık'ın dikkatini çekti. Her şeyden şüpheleniyorlardı. Hakime, “bu laptop kimin?” diye sordu. Aslında kimin olduğunu biliyordu. Hakim Kadir Kayan, “Terörle Mücadele Şubesi'nin” dedi. “Peki sizin getirdiğiniz laptop nerede?” diye sorduğunda, katip, “Bizim laptop koridorda” karşılığını verdi. Bu durum tümgeneralin canını sıkmıştı. Hakim Kayan'a şunları söyledi:
“Olur mu böyle şey hakim bey? Sizin laptopunuz olmasına rağmen Emniyet'in laptopu niçin sokulmak isteniyor? Arkadaşlarımıza kumpas kurmaya çalışan, bizleri mağdur edenlerin bu dizüstü bilgisayarın içine dinleme cihazı koyduklarından adım gibi eminim. Bilgisayar üzerinden buradaki bütün konuşmaları dinleyecekler. Lütfen, onu gönderip, kendi bilgisayarınızı getirtin.”
Katip, Emniyet'in bilgisayarını çıkarıyor, mahkemenin dizüstü bilgisayarını getiriyordu. O bilgisayar sadece “arama şu saatte başlamış, şu saatte bitmiştir” diye tutanak düzenlenmesi amacıyla kullanılıyordu. Ama, askerler, niyetin başka olduğuna inanıyorlardı. sozcu.com


 'Kozmik oda' hakimi firari
Bastırılan darbe girişiminin ardından bazı Yargıtay ve Danıştay üyelerinin firar ettiği ortaya çıktı. Aralarında TSK'nın 'Kozmik oda'sına giren hakim Kadir Kayan da var. Milliyet

FETÖ soruşturmasında firar eden yüksek yargı üyelerinin listesi.
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmada firar eden yüksek yargı üyelerinin listesine karar ulaştı. 43 kişilik firar listesinde yurtdışına kaçan ya da Türkiye'de saklanan HSYK, Yargıtay, Danıştay üyeleri yer aldı. Kozmik Oda kumpasının hakimi Kadir Kayan da kaçaklar arasında. karar.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder