8 Haziran 2016 Çarşamba

"Kürt açılımı" görüşmeleri, gizli gizli devam mı ediyor?

TBMM’de 10 yıl halka yansıtılmayacak gizli görüşmelerde bile, Türkiye’nin kaç parçaya (Eyalet) bölüneceği, Milletvekili Engin Özkoç’un ifadesiyle açığa çıkmıştı.

İhanette son adım. AKP'li vekiller 24 Haziran sonrası Kürdistan için, Londra'da girişime başladı.

AK Parti Gençleri adıyla bir video yayınlamışlar.


Videoya baktım, Erdoğan yine sallama konumuna geçmiş.

Daha videonun başında, "gündeme getirenlerin amacı" der demez, camına konan yazıdan dışarı çıkıyor, o ezberci hatip tiplemesinden anında çıkıyor ve salvolara başlıyor.

"Almanya'da ki Türklerin evlatlarına yalan bir tarihi öğretmenin adımlarını atıyorlar" diyor.

Peki, biz bunu yıllardır söylerken aklın neredeydi?

Velev ki sonunda doğruyu sen de gördün diyelim, öyleyse bu doğruyu ne zaman gördün, bir kaç haftalık bir öğrenmenin sonucu mudur bu?


"Bu skandal olayın başını çeken kim? Kökeni.......! İli söylemeyeceğim, o ilden olanlar şimdi, yanımda karşımda duruyorlar, üzülürler..." diyor.

Sonra da, "Ben ona Türk diyemem" diyor.


Videoyu açamıyorsanız buradan bakabilirsiniz.

Sen zaten önüne gelene hakaret etmekten başka iş yapmıyorsun, kadınları aşağılamak, dinsizleri aşağılamak sende meslek olmuş, ama sana laf söyleyenlere veryansın dava açmak da bir rahatsızlık şeklini almış.


İlden bahsedince üzülüyorlar da, meydanlarda, Kürt, Laz, Çerkez, Türk, Alevi, Sünni vs...dediğinde onlar üzülmüyor mu?

A-teistler, dinsizler dediğinde onlar üzülmüyor mu?

Gerçi senin söyleminden üzülen varsa aklından şüphe ederim, o ayrı da, sen bunları nasıl olup da düşünemiyordun, mesele bu.

Nitekim daha dünkü bombalı saldırıda yaralıyı ziyaret ediyorsun, etnik kimliğini sorarken onun üzüleceğini düşünemiyorsun, lakin birden burada etnisiteden bahsedince üzülüp üzülmeyecekleri sana dert oluyor. 

Vezneciler deki terör saldırısında yaralanan, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yatan bir kadın, Erdoğan'a gözyaşları ile derdini anlatırken Erdoğan birden bire, "Kürt müsün Arap mısın" diye soruyor, yani "ağır yaralı mısın, hafif yaralı mısın, ağrın, sızın var mı" demiyor, Kürt mü Arap mı olduğunu soruyorsun.

Dalga mı geçiyorsun, gizlice bir şeyler mi içiyorsun?

Yoksa aklından şüphe ettiklerini söyleyenlerin, bir bildiği mi var?

Onu bunu bilmem, bildiğim kesin bir şey varsa, o da Milletvekili seçileceklerin, anne-baba olacakların kesinlikle, "AKIL SAĞLIĞI YERİNDEDİR RAPORU" almaları zorunlu olmadıkça, kurtuluşumuz mümkün görünmüyor.

Tahminen Almanya'da da bu tür bir rapor istemiyorlar ki, Özdemir denen canlı formu, çıkıp ülkesini kötüleyebiliyor.

Soyu, inancı ne olursa olsun, insan yaşadığı toprakları nasıl kötüleyebilir anlamak mümkün değildir.

Bakalım Özdemir'in eski bir konuşmasına.


Özdemir diyor ki; "Ankara'dan siyasiler geliyor buraya, Kürtçe hakkından söz ediyorlar, arkasından da Türkiye'de Kürtçeye hayır diyorlar, böyle yüzsüzlük dünyanın neresinde var" diyor.

Zaten konuşmasındaki tek haklı yer de burası. 

Konuşmasında söylediği, "Siyasetçilerin yaptığı yüzsüzlük" konusunda haklı, gerisi boş siyasetçilik. 

Özdemir'de üstteki konuşması dahil, son çıkışıyla temelde Erdoğan destekçiliği yapmıştır.

Bir nevi, Erdoğan'a PKK'nın kazandırdığı pirimin aynısını kazandırmak için yapılmış hareket.

AK Gençliğe ortak düşman yaratıp, Erdoğan'ın başkanlığına paye vermek.

Neden?

Çünkü konuşmasında söylediklerinin olması için, EYALET ve başkanlık sisteminin gelmesi şarttır.

Erdoğan yaptırdığı ankette gördü ki, halk başkanlığa onay vermiyor, o nedenle önüne gelen herkes yandaşlığını farklı biçimlerde ortaya koyuyor.

Lakin millet, bu kez zokayı yutmayacaktır.
PKK ile kardeşlik yapanları artık öğrenmiş olmalılar.

Yeniden, gizli gizli açılım görüşmeleri devam ettiğini daha bu gün Barış Yarkadaş açıkladı.


Halk TV 07.06.2016 23:40 tarihli yayını bölüm-1




Halk TV 07.06.2016 23:40 tarihli yayını bölüm-2



Demek ki yaşadığımız her şey bir tezgah, bölünme satrancı oynanıyor.

İşin içine, biraz din sosu, biraz milliyetçilik sosu kattın mı, bir de ortak düşmanlar yarattın mı her şey olup biter.

Bu yaşadıklarımıza özetle, toplum mühendisliği deniyor.
Cem Özdemir, PKK vs... tamamı da mühendislik peşindeler, yerseniz..



Demek ki siyaset, yalanla, dolanla olmuyormuş.

Sonra adamın yüzüne söylediklerini vurular, tıpkı OSLO'da PKK ile masaya oturup pazarlık yaptığın gibi.

Özdemir yalan mı söylüyor?

İngiltere egemenliğinde, İngiliz hakemliğinde PKK ile pazarlık yapmadınız mı, tapeleri, ses kayıtları tüm dünya tarafından izlenmedi mi?

Sonra da tüm dünya, kargalarla beraber adama güler, rezil ederler.

Sonra da çıkacaksın, "Ben ona Türk diyemem" diyeceksin.

Sadece sizin gibi siyasetçilerin, oralara gidip Kürtçeyi savunduğunuzu, sonra döneklik yaptığınızı söylediği için, o adama Türk denemiyorsa, Hollandalılar "hendek belgeseli" çekerken, PKK'yı izleyenlere ne denir, onu da tanımlasaydınız biz de anlasaydık olmaz mıydı?

Ha, seni dinleyen olmaz mı?

Olur olur, hem de öyle çok olur ki, ama onlara da mürit denir.

Hatta o müritler öylesine hal alır ki, sen konuşurken, bulunduğu makamına bakmadan göz yaşlarına boğulur, çoğu da iliksiz cübbesinde ilik arar duruma düşerler.

Unutmayın ki, teknoloji çağındayız, orada osursanız sesi hemen burada duyuluyor.

Milleti aptal yerine koyanlara millet gereken dersini verecek, umarım ki emperyalistlerin eline düşmeden evvel, tarumar ettiğiniz Türk adaletinin pençesine düşesiniz.

Daha ne diyelim?

8.6.2016

A. Dursun


İşte 7 Haziran seçimleri sonrası artan terörün bilançosu!




7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Genel seçimlerin üzerinden tam olarak bir yıl geçti. 7 Haziran sonrası süreçte artan çatışma ve terör olayları nedeniyle 532 asker, polis ve korucu şehit oldu. 7 Haziran 2016  

Yazımda söylediklerimle ilgili arşivsel başlıklar...

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder