Nedir Türk halkının çektiği çile, rezalet?
Terör uzmanlarını görevden el çektirmek, sürgüne yollayarak ülkeyi Teröre açık hale getirmek için Paralel adıyla masal mı uydurulmuştur?
Asi halde, görevden alınan terör uzamanı polisler neden bekçi yapılmıştır, bunların hesabını kim verecek, kimden sorulacak, sorumsuzlar, umursuzlar kimdir, amaçları nedir?
Dün İstanbul Atatürk Havalimanı'nda bomba patlıyor ama devleti ele geçirenler bundan habersiz.
Sanırsınız ülkede her şeyi Allah idare ediyor.
Böyle densiz, böyle arsız insanların yönettiği ülkede bomba patlamaz da ne olur?
MİT, Askeri İstihbarat, Emniyet ne yapar, İç İşleri Bakanlığı nerededir, dünyada belki de en çok polis besleyen ülkelerden biriyken, nasıl olur da böylesine rezaletler bu ülkede yaşanır?
Şimdi merakım şudur.
Bu ülkede ne zaman bomba patlasa, mutlaka bir şeylerin üzeri örtülmeye çalışılıyor gibi bir izlenim olmuştur.
Şimdi neyin üzeri örtülmektedir, örtme görevi verenler kimdir, görevliler kimdir?
Örneğin Erdoğan'a, İsrail ve Rusya'dan özür diletenler kimdir?
Bunun ayyuka çıkması ve tepkilerin artması acaba bombanın patlamasında etkili olmuş mudur?
Nitekim Erdoğan'ın özür dilemesi dünya basınında da, yerli basında da alay konusu olmuş, son derece şiddetle İsrail ve Rusya'yı eleştiren yandaşlar bile, ne yazacağını şaşırmışlardı.
Daha sonra dünya Erdoğan'la dalga geçmeye başlayınca, Erdoğan'a tecavüz edilirken çizilen çirkin ve aşağılık karikatürler ortalıkta dolaşmaya başlayınca, Erdoğan'ı bu duruma düşürenler gündemi değiştirmek için girişim başlatmış olabilirler mi sorusu, ister istemez akıllarımızda yer etti.
Malumunuz Ensar rezaleti çıktığında da bomba patlatılmıştı, TBMM Başkanı'nın Laiklik kalksın dediğinde de bomba patlatılmıştı.
Bunlar gerçekten tesadüf olabilir miydi?
Tesadüf olma ihtimalini o dönemde, patlayan bombalar, "NATO'nun Gizli Orduları"nın darbe öncesi uyarısıdır başlığında değerlendirmiştim.
Daha sonrasında, MİT'te görev değişikliği söylentileri çıkmıştı ve, Çok yakında, üst düzey bir suikast olabilir tahmininde bulunmuştum.
Bu tahminimden çok fazla geçmeden, Kılıçdaroğlu'na mermili suikast uyarısı yapılmıştı.
Bunun da Meral Akşener ile Kılıçdaroğlu'nun olası bir koalisyonuna karşı yapılmış olabileceğini söylemiştim.
Daha sonra bu suikastçı soytarının AKP'li olduğu ortaya çıkmıştı.
Tahminlerim yazık ki hep tuttu.
Malumunuz İsrail'den dilenen özrün, aslında özür olmadığını, ablukaların kalktığının palavradan ibaret olduğunu hem Binyamin Netanyahu hem de IHH Genel Başkanı açıklamıştı.
Türkiye öylesine zavallı duruma düşürüldü ki, Cumhuriyet tarihinde hiç kimse ne Türklere ne de Türkiye'ye bu derece hakaret etmeye, aşağılamaya cür'et edememişti.
Sonunda bu furyaya Papa'da ‘soykırım’ açıklamasıyla katkıda bulunmayı ihmal etmemişti.
Neden önüne gelen aşağılamasın ki, ülkenin sembolik olsa dahi en tepesindeki canlı formu, çıkıp Terörist onurludur, şereflidir diyebiliyorsa, bombalayanlara kim şerefsiz diyebilir ki?
Tüm bu yaşananlara nedense hemen her zaman olduğu gibi, Türk yargısı eliyle sansür uygulanıyor, yasak getiriliyor.
Neden?
Teröristin onurunu mu kurtarmaya çalışıyorlar, şerefini mi?
Ülkeyi yöneten sizler, Emniyet'te, MİT'te, Askeri İstihbaratta, İç İşleri bakanlığında yan gelip yatasınız diye mi mahkemeler yasak getiriyor?
Peki, Türk halkının haber alma hakkı ne olacak?
İstihbaratını Allah'a emanet edenler madem öyle, bırakın basını da Allah'a emanet edinsene.
Gücünüz zavallı halka yetiyor, halk kendinden olanların, akrabalarının bu saldırıda olup olmadığını nereden öğrenecek, vahi mi gelecek?
Herkes sizin gibi mi, herkese size gelen vahi mi geliyor sanmaktasınız?
Bir de bu yetmezmiş gibi, her sosyal medya yavaşladığı anda, "Tamam bir yerlerde yine bomba patladı" demeyi öğrendik.
Yani siz istediğiniz kadar yasak koyun, sosyal medya yavaşlıyorsa, anlıyoruz ki bomba patladı.
Artık One Minute masalı bitti, Büyük İsrail için anlaşma sağlandı, katkınızı kimse yadsıyamaz, büyük kahraman ilan edildiniz ama İsrail'de.
Lakin Türkiye'deki, Şehit cenazesinde, katil AKP protestolarına engel olamıyorsunuz.
Bunu yok saymak, yok etmek için başka planlar devreye koymaya başladığınız gibi kokular geliyor, salt kendinizi kurtarmak, Uluslararası Ceza mahkemelerinde yargılanmanızı engellemek için özür dilemeniz bile sizi kurtarmaya yetmeyeceğini anlamış olmalısınız ki, ülkede kaos ve İç Savaş Planını devreye sokmak istediğiniz izlenimleri geliyor.
Düşünebiliyor musunuz, yan gelip yatan MİT başta olmak üzere tüm devlet organları sadece ve sadece KaçAK Saray'ı korumaktayken ABD, Atatürk Havalimanı'ndaki Patlamadan Saatler Önce vatandaşlarına uyarı yapıyor.
Şu teröriste verdiğiniz değer, haysiyet, şerefin yarısını kendi ülkenize ve vatandaşınıza verseydiniz, bu patlamaların hiç biri yaşanamazdı.
Tüm ülkede 3 milyon sadece Suriyeli var, diğer teröristlerin, ajanların haddi hesabı yok, bu nasıl bir ülke, nasıl insanlar, nasıl yönetimdir ki, kimse çıkıp "nedir ulan bu, verin bakalım hesabını" diyen çıkamıyor?
Türkiye'yi nihayet bitirdiniz, artık biliyoruz ki sona yaklaştık.
Devletin resmi kanalı TRT bile, Bölünmüş Türkiye haritası yayınlama onurunu sergileyebilirken, vara yoğa hamd etmeyi öğrettiğiniz İslamlaştırılmış Türkler bunu şerefli bir şey sanmaya devam etmiş, sineye çekmişlerdir.
Bu patlatılan bombalara da anlaşılmaktadır ki, AKP+Vahhabi ortaklığı, Türklere SOY KIRIM yapmayı kendilerine görev addetmişlerdir.
Yine anlaşılıyor ki, bir avuç kalan vatanseverler, yeni bir Kurtuluş savaşı belki de yeni bir İstiklal Marşı yazmaya zorlanmaktadırlar.
Dilerim ki, yeniden bir istiklal savaşı yazmak zorunda kalmayız.
29.6.2016
A. Dursun
Atatürk Havalimanı’ndaki saldırının ardından Başbakanlık’ın talebi ile RTÜK tarafından getirilen geçici yayın yasağından sonra, Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği de yazılı ve görsel basın, sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada her türlü habere yayın yasağı getirdi.
Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin, 29/06/2016 tarihli ve 2016/2636 D.İş sayılı kararı.
28/06/2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanında gerçekleşen silahlı terör saldırısı ve akabinde canlı bomba eylemi nedeniyle, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 28’inci maddesinin beşinci fıkrası ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma konusu olay hakkında yazılı ve görsel basın, sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada her türlü haber, röportaj ve olay görüntülerine ilişkin yayın yasağı getirilmesine karar verilmiştir."
Süzme Vekil Şamil Tayyar: Eleştirenler umarım böyle bir patlamada can verirler.
AKP'li Şamil Tayyar Atatürk Havalimanı'ndaki saldırı sonrası gelen yayın yasağını eleştirenlere 'Umarım böyle bir patlamada can verirler' dedi. Cumhuriyet
Havalimanı saldırısına sansür: Acıyı paylaşmak bile yasak!


Tayyip Erdoğan: "PKK düşman değil, suçlu".
YanıtlaSilhttps://m.facebook.com/groups/akildincelisirmi/posts/3816968388342330/