5 Nisan 2018 Perşembe

Baas (Diriliş) Ertuğrul'da, intikam yemini eşliğinde iç savaş mesajı verildi.





Daha bu gün, 8 saat kadar önce Erol Mütercimler’ in konuşma videosundaki bir tespitini sunmuştum.

Mütercimler o videodaki konuşmasında "Erdoğan, Ceausescu (Çavuesku) gibi olmaktan kurtuldu ama Slobodan Miloşeviç gibi olmaktan kurtulmuş değil. 2019, 2020 aralığı Türkiye'de iç savaş çıkartmaya çalışacaklar. 15 Temmuz öncü kalkışmaydı, devamı gelecek..." diyordu.

Benzer tespitleri epeydir ben de yapıyorum.

Bu tespitlere neden olan olgu, özellikle bazı diziler üzerinden topluma sunulanlardan, bazı TV'lerde akademisyen, yazar, gazeteci gibi kimliklerle katılanların, kimi zaman da hükümete yakın çevrelerdeki konuşmacıların söylemlerinden, kimi zaman yabancı kaynaklı haber bültenlerindeki söylemlerdin, bende oluşturduğu algıladıklarımdan ibaret olmaktadır.

Özellikle Baas (Diriliş) Ertuğrul dizisi, kimi zaman hükümetin icraatları, kimi zaman hükümete destek, kimi zaman da Erdoğan'a uyarı niteliğinde mesajlar taşımakta olduğu, arık su götürmez gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

Bu durum bende, Başbakanlığa bağlı faaliyet gösteren, Vamık Volkan ve Beşir Atalay'ın ortaklaşa kurdukları "Psikolojik savaş merkezi" tarafından da senaryolandırılmakta gibi bir algıya neden olmaktadır.

Burada bir anımsatma daha yapacağım.

Erdoğan 24 Mart 2018 tarihinde, "Komünistlere okuma hakkı vermeyeceğiz" diyor.

Anayasal hakkı, kendisini anayasın da üzerinde görerek engelleyeceğini söylüyor.

Açıkça bir intikam Saik’iyle hareket ediyor.

Açık bir Psikolojik savaş uyguluyor.

04.04.2018 tarihli Baas (Diriliş) dizisinden 11 gün önce söylüyor.

Komple dizi yayınlamak pek uğraşım içinde yoktur, ancak boyutu fazla olduğu için de buradan zaten yayınlayamıyorum.

O nedenle diziye düştüğüm notlarla izlemek için buraya tıklayınız.

Düştüğüm notun sonunda şöyle sordum.

Mini not:
Artık, hak, adalet, Allah için değil intikam için savaşılacağı ilan edilmiştir.
SORU: Dizide savaşa gidenin, bu günkü kurguda karşılığı kimdir bilin bakalım.

Dizinin senaryosu bu söylemin ardından değiştirildi mi, yoksa dizi ile eş zamanlı konuşma mı hazırlıyorlar açıkçası burada şüphelerim gittikçe artıyor.

"PKK ile Türkiye arasında ara bulucu olurum" diyen, Barzani ile şarkı türkü söyleyen İbrahim Tatlıses ile Erdoğan, onca şehit verildiği günlerde neyin şarkısını, türküsünü söylemişlerdir?

Yaklaşan iç savaş senaryolarının sevinci olmasın sakın?

Malumunuz, hangi ülke ile vizeleri kaldırdıysak, o ülke ABD işgaline maruz kamıştı.

O ülkeleri teker teker anımsamanıza gerek yok, Orta Doğu'da işgale uğrayanların tamamı ile vizeler kaldırılmış, sonra işgale uğramışlardı.

Çünkü ABD derin devletinin ajanları, Türkiye üzerinden Orta Doğu ülkelerine gidiyor, terörist örgütlenmeyi vizesiz bir şekilde yapıyordu.

Erdoğan'ın çok daha önemli hamlesiyse, Trump iktidara geldiğinde, ABD derin devletinin ajanlarına açık mesaj verir gibi konuşuyor, adete onlara Türkiye'de korunacaklarını ilan eder tarzda açıklama yapıyordu. 

Biz de daha sonra, "Cam filmi yasağının" neden kaldırıldığını anlamakla uğraşıyorduk.


Vizeler o nedenle kaldırılıyordu, şimdi hiç birine bırakın vizeyi, iş adamlarımız alçaklarını bile tahsil edememiş durumdalar.

Şimdilerde ABD'nin düşman ilan edilmiş görüntüsü, sizi aldatmasın.

Zira bunların bir dediği, diğer dediğini sürekli yalanlar durumdadır.

Putin ile önceden hakaretli ifadeler, şimdilerde yerini, can ciğer kuzu sarması görüntülere bırakmış durumda.

Bu ne kadar inandırıcı olabilir ki?

Zira Putin, Suriye’nin Esad ile tek parça olmasından yana.

ABD buna karşı.

Erdoğan ne yapacak, Esad ile öpüşecek mi, ABD ile dövüşecek mi?

Rusya ile vizelerin kaldırılmasını görüşüyorlarmış.

Burada bir hata daha yapılıyor.

Zira Rusya'nın işgal edilebilmesi neredeyse söz konusu bile değilse, demek ki ya ABD ve diğer Batı ajanları Rusya'ya oradan girecekler ya da Doğu Blok'u ajanları Türkiye üzerinden farklı veya karşı faaliyette bulunacaklar. 

Buyurunuz, zihin kontrolündeki yandaş medyanın yeni bir hamlesi daha.


Çöküşü müjdeye çevirmek Büyük cür’et…

Ekonomist olmanıza gerek yok, sadece düşünebiliyor olmanız yeterlidir.



Şu sorunun yanıtını kendiniz verin, olayı çözeceksiniz.



Henüz kazanmadığınız parayı harcamanın adı nedir?



Kredi ya da taksit değil mi?



Kazanmadığınızı asla harcamayın kuralı vardır iktisatta, bunun hiç istisnası olmadığı halde, eğer olacaksa dahi tek istisnası gıda ihtiyacınız için söz konusu olabilir diyelim.



İyi de, lüks sayılan hele de elinizden artırabildiğiniz miktar için, yatırım yaptığınızı varsayarsak bile, altın gibi bir günü diğerini tutmayan emtiada taksit demek, hem satıcı hem alıcı için, gelecekte başınıza örülecek her çorabı kafanıza geçirmelerine rıza gösteriyorsunuz demektir.



Fak-Fuk-Fon, KEY, Zorunlu tasarruf, Süper emekli vs..., son olarak da BES'te olduğu gibi, bir şekilde size örülen, çorap hediyenize hazırlanıyorsunuz demektir.



Benzine, köprü-yol geçişlerine, elektrik, doğal gaz gibi kazıklar bunun sadece bir ucudur, devamı geldikçe hissedeceğiniz acı oranı da, bize giren kazığın boyutuna göre değişecektir.



Şimdi söyleyin bakalım.



Bunu müjde diye sunabilen haber kanalı kim olabilir?



Elbet psikolojik harekâtın ayaklarının tamamı, ancak içlerinde öyle biri var ki, hükümetin resmi yayın organı gibi çalışan bir kanal.

Elbet ki, ahaber.com bu konunun uzamanıdır.



Haydi bakalım, lüks tüketim için kredi-taksitlendirme günlerine geldiysek, demek ki ABD adına yeni mültecileri beslemeye başlayacağız demektir.



Peki, bu gerçek mi, bizlere ABD’nin yeni ajanları mı geliyor, altının taksitlendirilmesinin ardındaki gerçek ne olabilir?



Ona da bakalım…

Afganlar, Pakistanlılar, Bangladeşliler, Afrika uyruklular; Türkiye'ye göç ediyor...

Emniyet verilerinden edinilen bilgiye göre sadece 26 Mart ile 1 Nisan arası 1 haftalık dilimde, doğu sınırlarımıza yakın bölgelerde yakalanan kaçak göçmen sayısı 2 bin 713. Bunların 2 bin 530’u Afgan, 146’sı Pakistan, 34’ü Bangladeş ve 3’ü Afrika uyruklu. Son 3 ayda Türkiye’ye kaçak giriş yapan Afgan göçmen sayısı 20 bine yakın.
04 Nisan 2018
MHP eski milletvekili Sinan Oğan twitter hesabından; "Son dönemde Doğu sınırımızdan Türkiye'ye giriş yapan Afgan ve Pakistanlı yurda kaçak girenlerin sayısında endişe verici artış var. 

Doğuda yollar kaçaklarla dolu ve ellerini kollarını sallayarak Erzurum'a doğru yürüyorlar. Tedbir alınmıyor, Türkiye kaçaklar memleketine dönüşüyor!" ifadelerini kullanarak aşağıdaki grafiği paylaştı: 


Bunları “10 yıl sonra Suriyeliler özerklik isterse”, “Suriyeli mülteciler sadece Erdoğan'ın kendi memleketi Rize'de neden yok” gibi başlıklarla, daha evvel de defalarca dikkatlerinizi çekmeye çalışmıştık.

Ancak anlamak istemeyenden daha kör, daha sağır ne olabilir diye düşünerek baktık ki dikkat edilmiyor, bu kez

Tıpkı Baas dizisinde söylendiği gibi, Erdoğan'da "iç savaş çağrısı" yapıyordu.

O zaman da sormuştum, şimdi de soruyorum.



Gerçekten de İç Savaş çıkarsa, “TSK ümmetten yana mı, milletten yana mı” olacak, hiç düşündünüz mü?

Düşünmediyseniz, bu günden itibaren oturun, düşünmeye başlayın.

Neyse ki henüz geç değil.

2019 seçimleri, Atatürk Türkiye'sinin yıkım seçimleri olacaktır, efendinin dediği gibi, "çatlasanız da, patlasanız da yıktık" diyecektir ve şimdi dediği de bunun yansıması, açık test edilmesidir.
 
O zaman da sormuştum, şimdi de soruyorum.



Gerçekten de İç Savaş çıkarsa, “TSK ümmetten yana mı, milletten yana mı” olacak, hiç düşündünüz mü?

Haydi, selametle...

5.4.2018

A. Dursun 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder