27 Nisan 2018 Cuma

Ergenekon dosyasını Bush verdi...

Hafızalarımız ihtiyaç duyduğu anda bakılsın diye bu arşiv hazırlanmıştır.

‘Ergenekon dosyasını Bush verdi’ iddiası neden yalanlanmıyor?
Mustafa Mutlu - mmutlu@gazetevatan.com
“Ergenekon ve benzeri davalar, ABD’nin Türkiye’ye karşı açtığı davalardır. Ergenekon davası, 5 Kasım 2007 günü, ABD Başkanı Bush’un, Oval Ofis’te Tayyip Erdoğan’a verdiği talimat doğrultusunda açılmıştır.

Bunu, Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru açıklamıştır.

Bu operasyonlarda tutuklanacak ve yargılanacak olanların listesinin ABD makamları tarafından hazırlandığı ve uygulayıcılara verildiği basında açıkça yazıldı.

Operasyonları yürütmek için 18 Şubat 2008 günü ABD’den 35 kişilik bir ekibin geldiği ve Ankara’ya yerleştiği açıklandı.

Beşiktaş yargısının önüne konulan görev, Türkiye’nin devrimcilerini, yurtseverlerini, Türk Ordusu’nun değerli komutanlarını, ABD adına yargılamaktır. ABD’nin Ortadoğu ve Türkiye’deki stratejik hedefi bellidir. Bunu, BOP haritalarıyla da ortaya koymuştur.

Türkiye’nin Irak, İran ve Suriye ile cepheleşmesinin tek bir sonucu vardır:

Sözde Kürdistan’ın pekiştirilmesi ve genişletilmesi... Son aylarda bölgede yaşanan gelişmeler de bunu doğrulamaktadır.

Bu sonucun elde edilebilmesi için içte, buna direnebilecek milli güçlerin tasfiyesi gerekmektedir.

Ergenekon ve diğer operasyonlar, başta üç kurumu hedef almaktadır. İşçi Partisi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Atatürkçü kuruluşlar.

Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz de 23 Temmuz 2008 günü atv’de yayınlanan ana haber bülteninde, ‘Ergenekon soruşturmasının merkezinde TSK ve İşçi Partisi var’ diyerek bunu açıklamıştı.”

***


Nasıl; siz de neye uğradığınızı şaşırdınız mı?

Bunlar mahalle dedikodusu ya da komplo teorileri değil... Gazete haberi. Ama ulusal gazetelerde göremezsiniz bu tür haberleri ya da söyleşileri...

Bu da zaten 21 Kasım 2011’de Mersin’deki bir yerel gazetede yayınlanmış...

Ama... Yaygın medya bu söyleşiden tek bir satır almaya bile cesaret edememiş...

Peki; kim söylüyor bu son derece iddialı ve sert sözleri?

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz...

Aradan altı aydan fazla bir süre geçmiş ama ne ABD yetkilileri ne de Başbakanlık, bu haberi yalanlamamış... Sizce de ilginç değil mi?

***


Bu söyleşi ve gözlerden kaçan onlarca haber, söyleşi, köşe yazısı; Mersinli meslektaşım Serdar Zihni Keskinışık’ın “Gafletin Kıyısında” isimli kitabında yer alıyor.

Serdar; yıllarca yerel gazetelerde çalışmış ama ülke gündeminin peşini asla bırakmamış, araştırmacı, titiz ve meslek ilkelerinden ayrılmamaya gayret eden yurtsever bir meslektaşımız...

Çok sayıda ilginç isimle yapılmış onlarca söyleşi var bu kitapta... Kimi türban üzerine, kimi çevre kirliliği hakkında...

***


Ben her sayfada yeni bir şey öğrendim.

Bu kitap eminim ki sizin de kafanızdaki soru işaretlerini gidermeye hizmet edecek...

Serdar’ın yazım dili temiz, konulara hakim...

Üslubu da su gibi...

Okumanızı öneririm.

***

GAFLETİN KIYISINDA

Türü: Araştırma-İnceleme

Yazarı: Serdar Zihni

Keskinışık

Yayınevi: Togan Yayınları

Baskı tarihi: Mayıs, 2012

Sayfa sayısı: 314

Fiyatı: 17 lira

İnternet (İdefix) fiyatı: 14,45 lira.

Kişisel not: Yazarla

tanışmadım.

*****


Ermeni sorununa farklı ve objektif bir bakış...

“Ermenilerin, 1912-1922 sürecinde Türkleri Anadolu’dan silme planı içinde nasıl bir rol üstlendiğini hatırlamak, bugün birçok kişiye ‘acı’ gelebilir. Ama tarihi gerçekleri değiştirmek kolay değildir. O yüzden Anadolu’da yaşayan tüm halkların paylaştığı ve yaşadığı bu ‘acı dönem’i tek yanlı olarak yansıtmak, gerçekleri örtmez. (./..) Türkler 100 yıl önce direndiler ve Anadolu’yu vermediler. Şimdi 100 yıl sonra ‘Ermeni soykırımı’ söylemi çerçevesinde bazı çevreler ‘rövanş’ peşinde.”

***


Caretta Yayınları’nın “Anlaşılır Tarih” dizisinin ilk ürünü olan bu kitapta Kerem Çalışkan, birçoğumuzun yanıtını bilmediği onlarca soru sorarak yola çıkmış...

“1912’deki Balkanlar’daki Türk ve Müslüman soykırımı ile 1915 Ermeni tehciri arasındaki bağ nedir?” diye soruyor örneğin...

Ya da, “Türk milliyetçiliği nasıl doğdu? Turan ve Türkistan hayallerini Almanlar neden körükledi?”

Kerim Çalışkan bu soruların yanıtını doğrudan vermek yerine, doğru yanıtı bulmamız için yardım ediyor bize... Ve kitabı çok beğendiğim şu sözle bitiriyor:

“Tarihten yansıyan kavgalar, yarına ışık tutuyor. Evet, tarih artık yarındır.”

Tarihe meraklı olmasanız da; bugün Anadolu coğrafyasını yeniden şekillendirmek isteyenlerin tarihten gelen taleplerini bilmeniz gerekiyor...

Aksi halde yarını gerçekten öngöremezsiniz... Anlatımı basit, üslubu akıcı, çok detaylara girmeden gerçeği tarif eden bir kitap olmuş 100 Yılın Rövanşı...

Ben sıkılmadan ve beğenerek okudum. Kesinlikle öneririm.

100 YILIN RÖVANŞI
****

Türü: Tarih

Yazarı: Kerem Çalışkan

Yayınevi: Caretta

Baskı tarihi:

Mayıs, 2012

Sayfa sayısı: 142

Fiyatı: 12 lira İnternet

(İdefix) fiyatı: 10,20 lira.

Kişisel not: Kerem’le 1996’dan beri tanışıyoruz... Şu anda aktif gazetecilik yapmıyor ama birçok gazetede yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdür yardımcılığı gibi önemli görevlerde bulundu. Son yıllarda kendisini tarih araştırmalarına adadı. gazetevatan.com

Devlet belgelerinde Ergenekon izi sürmek
23 Nis 2009, Perşembe

İlk bakışta garip gelebilecek bir sorum olacak: Başbakan Tayyip Erdoğan ''Ergenekon'' sürecini destekliyor, değil mi? Ya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül? Peki de, devletin en tepesinde bulunan bu iki isim, destek verdiklerini varsaymamız gereken dava sürecine neden katkı sağlamıyorlar?
Garip geleceğini söylemiştim bu sorunun; ancak üzerine sinen ''garip'' kokuyu gidermek yine benim görevim...

ABD''nin yeni başkanı Barack Hussein Obama göreve ''devr-i sabık yaratmama'' kararlılığıyla geldi; bu, geçmişi geride bırakmak, sorumlularını hesaba çekmemek anlamına geliyor. Ancak Beyaz Saray''da henüz 100 gününü dolduran Başkan Obama, seçim kampanyasında en ciddi eleştirileri yönelttiği ''insan hakları'' konusunda ciddi bir adım atmaktan geri durmadı: George W. Bush''un ve öteki siyasi sorumluların imzasını taşıyan ''işkence talimatları''nı kamuoyunun bilgisine sundu...

Talimatlı işkence yöntemleri insanın kanını donduracak cinsten: Gözaltına alınanları duvarlara çarpmak, sahte boğulma hissi vermek, günler boyu uykusuz bırakmak... Uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış daha nice vahşi işkence yöntemi... Talimatların altında Bush''un ve dönemin yetkililerinin imzaları bulunuyor.

Obama, dün de, yasadışı işkencelere talimat verenler için yargı yolunun açılabileceğini duyurdu.

Türkiye''de ''Ergenekon'' süreciyle yargı şansı yakalanan dönemlerde yapılanlar, bilindiği gibi, hem ülkemiz yasalarına hem de uluslararası anlaşma ve sözleşmelere aykırı uygulamalar... Güneydoğu''da topraktan fışkıran cesetler ''failleri meşhul'' olduğu için dosyası kapatılmış eylemlerin kanıtları... Bir dizi kitle eylemiyle onlarca siyasi suikastta da ''devlet içinde devlet'' yapılanmasının parmak izleri bulunması muhtemel...

İş o noktaya henüz gelmediği için yargılananlardan “Ne yaptıysam devletim için, emir ve talimatla yaptım” savunması ardına sığınan pek çıkmadı; ama göreceksiniz çıkacaktır. Bu tür savunma yapanlar muhtemelen yanlış da söylemiyor olacaklar; eline silâh alarak kendi kişisel davasıymış gibi sapır sapır insan öldüren sapık azdır çünkü.

''28 Şubat süreci'' sırasında öğrendiğimiz bir gerçeği de hatırlamakta yarar var: Köklü bir devlet geleneğine sahip olan Türkiye gibi ülkelerde ''keyfi'' sayılabilecek uygulamalara pek yer yoktur; neredeyse her adım hiyerarşik düzende alınmış kararlarla atılır. Dönemin sorumlularından biri, 12 Eylül sonrası dönemde ASALA ve PKK karşıtı eylemlere karışmış ''Gladio-tipi'' yapılanmalar için, “MGK''da alınmış bir kararla görevlendirilmiş olabilirler” ihtimalini ileri sürmüştü.

Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan''a düşmesi beklenebilecek görev de bu ihtimalle ilgili işte: ''Devlet içinde devlet'' yapılanması yine devlet hiyerarşisi içerisinde oluşmuşsa, devlet adına kararlar hangi düzeyde alınmış olabilir? Eğer ihtimal doğru çıkarsa şu sorunun cevabını da öğrenmek isteriz: Kimler, hangi gerekçelerle böyle bir yapılanmaya izin verdiler?

Susurluk kazası sonrasında uyanan hassasiyet dönemin başbakanı Mesut Yılmaz''ı zorlamış, o da güvendiği bir bürokrat olan Kutlu Savaş''ı başında bulunduğu Başbakanlık Denetleme Kurulu adına kapsamlı bir rapor hazırlamayla görevlendirmişti. Susurluk''la ilgili en değerli bilgiler o rapor ve eklerinde var.

Susurluk''un biraz öncesiyle daha sonrasının sağlıklı bir fotoğrafını çekmek de bugünün siyasi sorumlularının görevi...

Yargı kendine düşeni yapıyor, ama konunun siyasi boyutu yargıyı fazla ilgilendirmiyor. Siyasi boyutla siyasi sorumluluk sahipleri ilgilenmeli. Devletin belgelerinde ''Ergenekon'' izi sürmek için ilgililere gecikmeden talimat verilmeli.

Bunun nasıl yapılacağını ABD''de Obama gösterdi işte.



Fehmi Koru, Ergenekon operasyonlarının 5 Kasım 2007'de Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde kararlaştırıldığını yazmıştı ama asıl sebep hâlâ ortaya çıkarılmış değildir. Meselâ, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve Odatv davalarında devlet içinde yapılanmış kriptoların, yani gerçek dinini gizleyenlerin rolü nedir? Hırant Dink'in, Rahip Santoro'nun ve Malatya'daki misyonerlerin katledilmesinde hangi kripto grubu rol oynadı? Ergenekon operasyonlarına zemin hazırlamak için düzenlenen bu cinayetlerin arkasında hangi kriptoların organizasyonu vardı? Ermeni ve Rum kriptoları buna ne cevap verdi?Bu konular aydınlatılmadan hiç kimse operasyonların neden yapıldığını anlayamaz! Biz, hangi uygulamanın ne tür sonuçlara yol açabileceği gibi öngörülerde bulunduk ve yanılmadık ama buz dağının asıl kısmı hâlâ suların altında!


ABDULLAH GÜL: BU İŞ ÇOK BÜYÜYECEK!
3 Temmuz 2007- MİT’e içinde 6 adet de CD bulunan imzasız bir mektupla “Ergenekon yapılanması hakkında bir bilgi notu gönderildi. Mektubu gönderen kişi polis olduğunu ileri sürüyordu.

7 Temmuz 2007- Zamanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Ergenekon soruşturması hakkında: “Bekleyin bakın bu iş çok yukarılara gidecek” dedi.

BEYAZ SARAY MUTABAKATI VE 'HEP O ŞEMADAKİ İSİMLER'!
5 Kasım 2007- Beyaz Saray’da George W. Bush-Tayyip Erdoğan buluşması gerçekleşti. Bu buluşmada Ergenekon operasyonlarının konuşulduğu ve genişletilmesi mutabakatına varıldığı, Fehmi Koru tarafından 28 Ocak 2008’de Kanal-7’den ve 1 Şubat 2008’de Yeni Şafak gazetesinden duyuruldu.5.2.2013-dunya48

Polis operasyonları Fehmi Koru'nun hep "içine doğuyor"
Sözcü gazetesi patronu Burak Akbay’ın öğrencilik yıllarını cemaat evlerinde geçirdiğini öne süren Fehmi Koru’nun “Ergenekon dosyası” açıldı. 22.05.2017-odatv



HAZRETİ BUSH'UN OVAL OFİSTEKİ TOKADI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder