14 Nisan 2018 Cumartesi

Jöleli, "İngiliz beslemelerinin, ezbere bildiği gibi faizler" sözüyle kime çattı?



Dakika 8:36’da Jöleli, “Rusya-Türkiye zirvesi birilerini çok rahatsız etti. O zirve, dünyanın dengesinin Doğu’ya kaydının göstergesidir” diyor.

Bu doğru, tamamen katılıyorum.


Ekonomik anlamda dengeler Doğu lehinde değişmektedir ancak bunda Putin’in katkısı büyüktür ki, bu katkının sonunda Esad ile Erdoğan’ın öpüşmesi mecburdur.
Aksi durumda Esad’ sız denge olmaz, Doğu’dan çabuk geçer ki, ABD ve ortakları bunu gördükleri için saldırı başlattılar.

ABD’den yola çıkan filo ne yapabilir diye boş konuşuyor.

Erdoğan ile Esat bir araya gelemeyecek olursa, o filoların ne yapacağını görürsün ki, ben bunu “Mike Pompeo Dışişleri bakanı değil, 6. Filo komutanı olarak atanmıştır, ilan olunur” başlığında izah etmeye çalışmıştım.

Dakika 9:32’de, Jöleli “İngiliz beslemelerinin, ezbere bildiği gibi faizleri mi arttıralım” diyor.

Kim bu İngiliz beslemeleri? 

Daha evvel sayfamdan yayınladığım “Erdoğan, Exeter'in eğittiği İngiliz Mehmet'i neden uyardı” başlığına bakarsanız, Jöleli’nin neden bahsettiğini doğrudan anlayacaksınız.

Jöleli’nin söylediği İngiliz beslemesi Mehmet Şimşek’tir.

Zira kendisi aynı zamanda Tansu Çiller’in ABD vatandaşı olması gibi, Şimşek’te İngiliz vatandaşıdır.

Ve dahi, Derviş, Şimşek ve Bahçeli üçlüsüne Baykal’ında katılmasıyla birlikte hükümet darbesi yapmış, AKP’yi iktidara getirmişlerdir.

Bunların geniş detaylarını yazmıştım ve o hükümetin istifasında ilk istifa edenin Bahçeli olduğunu, sonradan Mesut ve Tansu’nun istifa etmesinin ardından, Bahçeli’nin tekrar partisine dönmesinin nedenlerini irdelemiştim.

Jölelinin İngiliz Beslemesi dediğinin başka ispatlarını da şöyle anımsayalım.

Şimşek, Türkiye'nin şu anda içinden belirsizlikleri aradan çıkartması durumunda tekrar yüzde 5 büyüme patikasına oturabilir. Dünya genelinde düşük faize rağmen yatırımlar zayıf seyrediyor, Türkiye'de de yatırımlar en yavaş arttığı dönemini yaşıyor.

Toplam borç dünya ekonomisinin yüzde 225'i kadar, yani dünya ekonomisinin toplamı 100 lira ise, 225 liralık borç birikmiş. Borçları düşük faiz, düşük enflasyon ve düşük kâr marjı döneminde ifa etmek zordur.

Kamu bankaları bu mevduat toplama yarışında kamu mevduatını yüksek faiz vererek, maliyetleri yüksek tutarak, yüksek faizlerle kredi verme durumundan çok, daha makul kredi faizleriyle acaba sistemi bir miktar destekleyici olabilir mi? Bu yönde çalışmalar var. 10 Kasım 2016/ASKON'un düzenlediği, Türkiye Ekonomisi ve Güncel Gelişmeler konulu toplantıda yaptığı konuşma.

Şimşek, Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne % 40'lık zam, inanıyorum ki kısa süre içerisinde nasıl bir düzenleme olacak bu açıklanacak. Hiçbir hükümet durup dururken vergileri artırmaz demişti. 05 Ekim 2017

Şimşek, “Şu anda faizler nispeten düşük, ekonomiler büyüyor ama yağmur yağacak, belki fırtına kopacak. Bizim bugünden sağlamlaştırmamız lazım. Dövizle borçlanmaya sınır getireceğiz. Gelir vergisi reformu şu anda tekrar gözden geçirildi. Metin revize edildi önümüzdeki yılın ilk yarısında bu hayata geçer. Gelirleri kalıcı olarak yukarı çekeceğiz, reel olarak cari harcamalar düşecek. Araç kiralama ve satın alma yeni bina yapılması veya kiralama konusunda çok net tavır olacak. İstisnai olaylar hariç izin verilmeyecek. Kastın binek araçlar bugüne kadar ne ile idare ettiyseler onunla idare etmeye çalışacaklar. Kamuda tasarruf dönemi çok güçlü tasarruf dönemi, yatırımda da önceliklendirme gerekirse kaynakları bir yerden bir yere aktarma konusu. Kamuda tasarruf önceliklendirme gelirlerin kalitesini artırma noktasında çok güçlü çaba var" diyordu. 23 Mar 2018/Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında.
Bütün bu söylemleriyle, Türkiye Ekonomisinin çöküşü dile getiriyordu.

Oysa Şimşek, tıpkı Burhan Kuzu’nun "devlette öyle israflar var ki, anam anam anam anam anam anamm" açıklamasını bile örtecek açıklamayı, "3,3 milyar dolar çerez parası" diyerek saklıyordu. 

İyi de, Şimşek nedenle bu çerez söyleminden çark etti?

Çünkü yetiştirildiği İngiliz kültürü ve İngiltere, Şimşek’in, Derviş ile birlikte yaptığı hükümet darbesinin sinyallerini veriyordu.

İşte Erdoğan değilse bile, birileri bunu algılamış olmalı ki, bazı söylemler, dillendirdiler.

Yazık ki 28 Şubat davalarında verilen tahliye kararları da bununla doğrudan ilgilidir ve bunun müsebbibi de, ne istediler de vermedik diyenlerdir.

Dakika 50:09’da Jöleli, “Benim bu gün geldiğim nokta…” dediği nedir acep?

Kendisini bulunmaz Hint kumaşı noktasında mı görmektedir yoksa olağanüstü yetkilerle donatılmış olduğundan ötürü, heyecanına yenik düşerek bunu mu ifade etmiştir?

Devamında Kılıçdaroğlu’nun Fettoş çetesiyle ilgisi varsa Enis Berberoğlu bunu açıklasın diyor.

Yahu milletle dalga geçmenin ne âlemi var?

Sen asıl Deniz Baykal’ın "okyanus ötesine yolladığı selamın" nedenini sorsana. 

Okyanus ötesinden gelen talimatla, DSP’ye giren Kılıçdaroğlu’nun üzerini kimin çizdiğini, Arınç’ın akrabası Baykal’ın, Kılıçdaroğlu’nun elinden tutarak CHP’yi, Y-CHP yapma operasyonunun arkasındaki ismi sorgulasana?

İşte o vakit Fettoş’un Türkiye üzerindeki gerçek operasyonunu ve şu anda KaçAK Saray mukimlerinden hangilerinin Fettoş’un emri altında olduğunu anlarsın.


Unuttuysan, git adrese, kendi sesinden buyur dinle…

Dakika 53:42’de Jöleli, “çok şey biliyorum, zamanı geldikçe hepsini anlatacağım, topluma hazır olmadığı fikirleri anlatmayacaksın” diyor.

O bildiğin çok şeyin içinde, KaçAK Saray’ın hilafeti getireceği, Türkiye’nin adının İslam Federe Devleti yapılacağı, Türk Bayrağı’nın değiştirileceği de var mıdır?

Bunu ne vakit söyleyeceksin, uydurulmuş Şeriat ucubeliği ilan edildikten sonra mı, Türkiye parçalandıktan sonra mı?

Berberoğlu’nun Almanlarla arası iyi olduğunu yeni anlamış gibi konuşması da bir fiyaskodur.

Çünkü Kılıçdaroğlu henüz Genel Başkan olmadan evvel Dengir Fırat, Melih Gökçek gibi isimlerle TV kapışmaları yaptığı günlerde sorguladığım bir şey vardı.

Aynı durum Perinçek için de geçerliydi.

Diyordum ki, "Perinçek ve Kılıçdaroğlu, kimsenin daha ötesi devletin istihbarat teşkilatının bile bilmediği bilgi ve belgeleri Alman istihbaratından almaktadır” şeklinde iddiam vardı.

Demek ki Jöleli, bu bilgileri o zamanlardan beri bilmekteydi.

Öyleyse neden kendisi çıkıp bunu dillendirememiştir de, günü geldiğinde söyleyeceğim demektedir?

Masalcılığa başlayınca, böyle olur.

Masalın tamamını bir hamlede anlatmazsın ki, masalcılığın devam edebilsin.

Konuşmanın 56:10 dakikasında, “Pennsylvania’daki sapık tarafından uyutulmuş, hipnotize edilmiş bir hal alan birisi, bu ülkede ana muhalefet partisi genel başkanı olamaz” diyor.

Doğru da diyor.

Doru ancak bu söylediğin aslında mealen, Erdoğan’ı da ve dahi tüm AKP’yi de içine aldığının farkında mı değilsin, örtülü olarak Cumhurun huzurunda Cumhurun Başına hakaret mi etmektesin?

Nitekim ne istedilerse verdik diyen Cumhurun Başı, 17/25 operasyonu olmasaydı, bu gün Jöleli olarak sen bile Fetoş’tan adeta uyutulmuş, hipnotize edilmiş bir hal içinde bahsedecektin, yalan mı?

Bu gece çanak çömlek patlasın demenin ardından, ülkede gerçek anlamda hukuk-adalet olsaydı, zaten hiç biriniz o makamlarda olamayacaktınız, ne çanağınız ne çömleğiniz kalmayacaktı.

14.4.2018


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder