Ahmet Dursun: Kime oy verirseniz verin, Türk Milleti kaybetmiştir.

Geçen seçimde okumadınız bari bu seçimde okuyup öyle sandığa gidin.

Eskiler bize, "Tanrı kulunu sevindirmek isterse önce kaybettirir, sonra buldurur" derdi.

Muhalif kesime Akşener'in yaptığı da bu oldu.

İyi de Akşener'de bu taktikleri izleyecek siyasi tecrübe, bilgi birikimi var mı onu herkesin değerlendirmesine bırakıyorum.

Anımsarsanız Birand ile Erdoğan görüşmesinde Birand, "Köşke çıkma hevesiniz var mı" dediğinde Erdoğan, "Öyle bir hevesim olsaydı ABDullah Gül'e sen Cumhurbaşkanı ol demezdim, kendini ispat etmiş siyasetçiyim" diyor, 3 dönem kuralını kendisinin getirdiğini de söylüyordu.

Oysa gerçekler öyle değilmiş.

Derdi Köşk değil, yapımı sorunlu, masraflı olan KaçAK Saray'mış.

Bir kere anımsayalım ki Erdoğan İBB başkanı iken TRT1'de Demirel ve diğerlerini kastederek, "iki dönemden fazla vekillik olmamalı, insan gitmeyi bilmeli" diyordu.

Parti kurup iki dönemini tamamlamak üzereyken, gitmenin ne kadar zor olduğunu anlamış olacak ki, söylediği iki dönemi üç dönem olarak revize etmişti.

Şimdilerdeyse ne derseniz deyin millet öyle istiyor bahanesiyle türlü türlü manevralar yapıp durmaktadır ki 25 yıldır hep aynı.

Artık mille mi alıştı, milleti bir yerlerden MIND CONTROL (bir nevi Sürü Psikolojisi) teknikleriyle güdülüyorlar mı bilmiyorum, yazık ki ülkede siyasetçiler hep aynı, gitmeyi bir tülü beceremiyorlar.

Akşener'de gitmeyi beceremeyenlerden, Kılıçdaroğlu ve diğerleri de.

Demirel için, "Dedem gördü, babam gördü, ben gördüm, çocuğum da gördü, bari torunlar görmesin" diyordum ki, doğrudan benim değilse de kardeşlerimin, arkadaşlarımın torunları da gördü.

Sanırım Akşener ve Kılıçdaroğlu'da böyle oldu.

Akşener'in masayı dağıttığını alenen gördük, nedense görmediğimizi farz edip bize yalan söylemeyi tercih etti.

Önce masayı dağıttı sonra kullarını sevindiren tanrı edasıyla masayı yeniden buldurdu, kurdurdu.

İyi de Akşener bunu neden yaptı?

Daha evvel de dediğim gibi bunun analizi henüz erken ve hayli uzun yapılmalı.

Elbet elimde bazı gazeteciler gibi haber kaynaklarım, veriler vs... yok, bende olan tek şey henüz sıfırlayamadıkları hafızam ve de arşivlerim.

O nedenle, elimize done geçmeyeceğine göre, her ne kadar silmeye kalksalar dahi yaptığım arşivler eşliğinde gelecekte bunun detaylı analizini yapacağız, o zaman kadar bazı arşivler eşliğinde, İYİ partinin, Y-CHP'nin, AKP'nin bugüne kadar nasıl iktidarda kalabildiğini, yaptıklarının neden ve nasıl görülmediğini anlamaya çalışacağız.

Hani benim oyumla bazılarının oyları bir mi mealinde söz söyleyen Hanımın adına değinmeden haklı olup olmadığını anlamaya çalışacağız.

İlk soruyla başlayalım.

AKP neden kazanır biliyor musunuz?

İşte yanıtı-tıkla izle.

Video-Taner Yıldız konuşmasının tamamı...

Peki neye karşı kazanıyor, görülmesi gerektiği halde görmeyen, görmek istemeyenler neyi unuttu?

Neye ya da kime hizmet edeceğini henüz anlayamadığımız ama tahmin ettiğimiz Kılıçdaroğlu ve Y-CHP'si anlaşılıyor ki iktidara gelecek.

Öyleyse sormak lazım, bölünme ya da diğer adıyla Eyaletleşme, yeni bir devlet kurma sevdaları bitecek mi dersiniz?

Anımsarsanız TBMM gizli oturumunda Türkiye kaç parçaya bölünecek tartışmaları yapılmış, kimsenin sesi çıkmamış ama bir tane haysiyet sahibi Milletvekili bunu ifşa etmişti.

Sahiden, görmek istemeyenler neyi unuttu?

Öyleyse önce bazı anımsamalara bakmalıyız.

Ayhan Oğan, bir televizyon programında "Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan'dır" demişti.

Erdoğan, 6-9 Ağustos 2017 tarihlerinde Rize’ye yaptığı konuşmada, "Ey Kılıçdaroğlu" diye başlıyor Ne "eyyy Ayhan" diyor ne "eyyy densiz" diyor fakat, isim vermeden "Bizim Türkiye Cumhuriyeti'nden başka devletimiz yoktur. Kim ne derse desin hikaye" demesi gündem bulduğunda hemen herkes Ayhan Oğan'a yanıt verdi diye zorlama yorum yapıyordu.

Oysa 22.10.2016'da yaptığı konuşmada da "Cumhuriyet bizim ilk değil, son devletimizdir. Bu devletin sınırlarını gönüllü olarak kabul etmiş de değiliz. Unutulmamalıdır ki Cumhuriyeti kuran kadronun çok önemli bir bölümünün dahi doğduğu, büyüdüğü topraklar yeni devletimizin sınırları dışında kalmıştır" diyerek aynı sözleri söylüyordu.

Halk edebiyatını bayağı diye tanımlayan Muallim Nâci'nin, "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" sözünü gel de haksız bul.

Bulabilirseniz Ziyâ Paşa'nın olduğu gibi Muallim Nâci'nin de şiirlerinin derlendiği Terkîb-i Bend'ini tavsiye ederim.

Zira unutulma hakkı yasasını senin, benim için mi çıkartılar sanıyorsunuz?

Toplumsal hafızayı çürütebilmek, Yeni Türkiye söylemlerinde yaratacakları yeni toplumun hafızasını yapılandırabilmek için çıkarttılar ki, şimdiye kadar söyledikleri yüzlerine vurularak yeni iddiaları çürütülmesin, ihanetler görülmesin, soygunlar örtülebilsin istediler.

Neyse ki günümüzde arşivcilik dijital ortamda korunabilmektedir.

Yorumlarımı daha fazlalaştırmadan, hafıza-i beşer'i kurcalamaya devam edelim.

Aşağıda hafızalarınızı tazeleyecek adresler, söylemler, yorumlar, yazılar bulacaksınız.

Geçen seçimde CB seçiminden önce mutlaka okunmalı, ikiz yasalar (4867 ve 4868 sayılı kanunlarla kabul edilen BM sözleşmeleri) dedim okumadınız, bari bu seçimde okuyup öyle sandığa gidin diyorum.

9.3.2023

A. Dursun

'Halep'teki çocuklara oyuncak getiren adam' balonu da söndü.

Kuşatma altındaki Doğu Halep'e "bin bir güçlükle ulaşarak çocuklara oyuncak götüren" Suriyeli hikâyesindeki abartılar ve yalanlar ortaya çıktı.

24 Ekim 2016 13:39

Suriye hakkında Arap ve Batı medyasında anlatılan hikâyelerden şüphe duymak için çok sayıda neden var.

Bunlardan sonuncusu, kuşatma altındaki Doğu Halep'e ölümü göze alarak gidip çocuklara oyuncak dağıtan 42 yaşındaki Remi Adham'ın hikâyesi.

Adham'ın öyküsüne Türkiye de aşina. Geçen Eylül ayında başta Habertürk olmak üzere, Milliyet, T24, Onedio gibi siteler, Adham'ın yaptığı kahramanlığa geniş yer ayırmıştı.

Kamuoyunda bilinen hikâyeye göre Adham, 1980'lerin sonunda Finlandiya'ya yerleşen bir Suriyeliydi. 6 çocuk babası Remi, cihatçıların kontrolündeki Doğu Halep'te yaşayan çocuklara oyuncak ve yardım götürmek için dağları yürüyerek geçiyor, fark edilmemek için geceleri yolculuk ediyordu.

HİKÂYE İŞE YARADI

Adham'ın dokunaklı öyküsü Finlandiya'da da etkili oldu. Hatta öyle ki, Finlandiya'nın "first lady'si" Jenni Haukio, Remi'nin kurucusu olduğu "Finlandiya-Suriye Cemiyeti" sivil toplum örgütünün düzenlediği bir müzayedeyi himaye etti.

CNN, NBC, BBC ve Al-Jazeera gibi kanallarda kendine yer bulan Remi, bu vesileyle bağış ve bağışçı sayısını da artırdı. Son birkaç ay içerisinde, "crowdfunding" yoluyle Adham'ın topladığı bağışların miktarı 80 bin avroyu geçti.

Peki Helsinki'de bir gıda tedarik mağazası bulunan Remi Adham'ın gerçek hikâyesi bu muydu?

Fotoğrafın çoğunlukla eksik, yer yer de bozulmuş olduğu artık biliniyor. Finlandiya'dan yayın yapan Helsingin Sanomat'ın (HS) araştırması, Remi'nin "diğer yüzünü" gösterdi.

REMİ'NİN CİHATÇILARLA BAĞI

Çocuklara yardım ile kendini sevdiren Remi Adham'ın, cihatçılarla çekilmiş fotoğrafları bulunuyor.

Örneğin Facebook hesabından paylaştığı bir fotoğrafta, Remi, ünlü El Kaide şeyhi Abdullah Muheysini ile birlikte görülüyor.

Fotoğrafta Remi, Muheysini için "Bin adama bedel", "aziz şeyh", "mücahitlere örnek" nitelemelerini kullanıyor.

Bir başka fotoğrafta Remi, İslami Cephe militanları ile birlikte görülüyor. HS, daha 2014 yılında Adham'ın Müslüman Kardeşler bağlantılı Tevhid Tugayı ile birlikte Suriye'ye gittiğini yazmış.

Adham ayrıca, Şiiler ve Kürtler için de kötüleyici sözler sarf ediyor. Bir gönderisinde, Şiiliği "hastalıklı ve aşırı bir mezhep" olarak nitelendirirken, bütün Şiilerin Suriye'den çıkartılması gerektiğini söylemişti.

Remi, Finlandiya'da da saldırı, vergi kaçırma gibi suçlarla yargılanıyor.

YALAN YARALANMA HİKÂYESİ

Adham, bu yılın Ocak ayında bombaların hedefi olduğunu ve yaralandığını açıklamıştı.

Remi'ye ait olduğu söylenen bir fotoğrafta, kafası ve kolu sargılı birisi görülüyor, Remi'nin Türkiye'ye geçerek tıbbi yardım aldığı öne sürülüyordu.

HS, bu yaralanma hikâyesinin yalan olduğunu ortaya çıkardı.

HS'nin elde ettiği Whatsapp yazışmaları, Adham ile o dönemki yardımcısı Sami Meşal'in, bu yaralanma hikâyesini Finlandiya medyasını etkilemek için uydurduğunu gösteriyor.

Whatsapp yazışmalarını HS'ye ileten kişi ise, bizzat Meşal'in kendisi. Meşal, Adham'ın kendisinden faydalandığını düşünerek böyle bir karar vermiş.

Mesajlarda Adham, kafasına ve koluna bandaj saracağını, Finlandiya operatörüne kayıtlı cep telefonunu birkaç gün kapatacağını söylüyor.

Adham, sarılı koluyla çocuklara oyuncak dağıtmayı da tasarlıyor. Bu şekilde Finlandiya medyasını etkileyeceğini ve "herkesi ağlatacağını" düşünüyor.

Mesajlarda ayrıca, Adham ile Meşal'in sahte bir "bombalı saldırı videosu" üzerine de konuştuğu anlaşılıyor.

'DÜŞÜK KARAKTERLİ BİR ADAM'

Daha sonra HS, Adham ile yakından çalışan ve öksüz çocuklara destek projesini yürüten Alkefah Institute'tan Halid Sabha'ya ulaştı.

Sabha ilk başta konuşmak istemese ve Adham için "Düşük karakterli bir insan hakkında bir şey yapmak istemiyorum" dese de sonradan açılıyor.

Sabha, enstitü olarak Adham ile iş birliğinin 2013 yılında başladığını söylüyor. Adham ilk başlarda gıda ve kıyafet içeren yardım paketleri getiriyormuş.

"Onun iyi bir kişi olduğunu düşündük. Eğer birisi iyi bir insan değilse, neden binlerce kilometrelik yolculuk yapıp buraya gelsin ki?" diyen Sabha, bununla birlikte Adham'ın iyi niyetine ilişkin kuşkuları bulunduğunu kaydediyor.

SİVİL TOPLUM KURULUŞUNUN YOLSUZLUKLARI

Finlandiya-Suriye Cemiyeti'nin, her "öksüz" başına bağışçılardan ayda 35 avro aldığı söyleniyor. Bağışçılara bu paranın doğrudan Halep'e gittiğine dair garanti veriliyor, bağışçılara sertifika ve fotoğraflar yollanıyor.

Ancak Sabha'ya göre, Halep'te her ay çocuk başına kendilerine gelen para 9 ila 20 avro arasındaydı. Bu, Cemiyet'in iddia ettiği rakamdan çok çok düşük.

Remi ise, iddiaları yalanlıyor. Sahte bombalama videosu için "Şaka yapmış olabilirim" diyor, Sabha'nın iddialarını ise reddediyor.

Sami Meşal, Adham'ın Doğu Halep'e gerçekten gittiğini ve fotoğraflarda görülen oyuncakların çocuklara gerçekten ulaştırıldığını söylüyor.

Ancak Remi'nin topladığı paraları nereye harcadığı hâlâ bilinmiyor.

Kaynaklar:

The toy smuggler of Aleppo: how one man brings joy to the faces of Syria's children

'Aleppo toy smuggler' Rami Adham rejects fraud claims.

The remarkable Finnish Toy Smuggler to visit Malta.

Meet the Toy Smuggler of Syria

UKRAYNA'DA CIA DESTEKLİ ILIMLI İSLAMCILAR KAYBETMİŞTİR.

CIA Gizli Raporunda İlim Yayma Cemiyeti ve RABITA...

İdlib’de sârin gazı sahtekârlıkları...

Çocuklar çıkarlar için, savaşta bile kullanılıyor? Yalanlar, akıl oyunları...

Çocuklara oyuncak getirenler-Video

Cihatçıların duman makineleri. Halep'ten anlık: Tahliye edilen kadınlar, çocuklar "Allah, Souira, Beşşar, Bass" sloganları atıyor, bulundukları yerleri bombalanmış gibi göstermek için duman makinesi kullanıyorlar- Video

Cihatçılar, Ümran'ın görüntülerini böyle kullanmış- Video

Halep yalanları-Kentten sahte vedalar. İslamcıların Halep yalanları: Kentten dünyaya 'sahte veda'lar yayımlanıyor. Halep için yürütülen kara propagandadaki ‘taktik’ ve örnekler bir video ile gözler önüne seriliyor- Video

El Cezire'den 'hastane bombalandı' yalanı. Kasım 2016'da John Kirby basın toplantısında “Rusya ve Suriye’nin Halep’te hastaneleri bombaladığını, 5 hastanenin bombalandığını” söyleyince, RT muhabiri Chichakyan, bu hastanelerin hangileri olduğunu sormuş, sinirlenen Kirby “ne yaptıklarını git kendi savunma bakanlığına sor” demişti.

Kirby’nin bu cümlesi “Rus ordusu bombaladı, bir de inkâr mı ediyorsunuz, siz ne halt yediğinizi çok iyi biliyorsunuz” anlamındaydı.

Chichakyan ısrarla haber kaynağını sorunca Kirby “güvenilir bir yardım kuruluşu” cevabını vermekle yetindi ancak bu “güvenilir kuruluşun hangisi olduğunu, hastane adlarını ve nerede olduklarını, hangi tarihlerde bombalandıklarını” söyleyememişti.- Video

Beyaz Miğferler'in Suriye'de 'sivil kurtarma' videoları nasıl çekiliyor? Yayımlanan videoda, Beyaz Miğferler'in bir adamı nasıl "kurtardıkları" görülüyor. Videonun başlangıcında, iki "kurtarma görevlisi" ve bir "sivil" 20 saniye kadar hiç hareket etmeksizin bekliyor.

Sonrasında başlama talimatının gelmesiyle birlikte, "oyun" başlıyor. Arka plana çığlık atma sesleri eklenirken, "sivil", "göçük altından" kurtarılıyor.

ABD VE İNGİLTERE, EL KAİDE BAĞLANTILI 'SİVİL' KURULUŞU BESLİYOR

Yayımlanan video, Suriye'de Beyaz Miğferler gibi gruplar tarafından yapılan propagandanın boyutuna dair fikir veriyor.- Video

Erdoğan'ın aynı hafta içinde 2 kez çark etmesinde, üstteki video ve senaryoların etkisi büyüktür. Anımsayacağınız gibi Erdoğan 29 Kasım 2016 Kudüs Sempozyumu'nda "Esad'ı devirmek için Suriye'ye girdik" diyordu, hemen arkasından 1 Aralık 2016'da, o söylediklerini sanki söylememiş gibi, "hedefimizde sadece terör örgütleri var" açıklamasında bulunuyordu. Kara propaganda sadece Erdoğan üzerinde değil, Tüm İslam âlemi üzerinde hüküm sürdüğü için kazanmışlardı.- Video

Diğer videoların tamamını buradan görebilirsiniz.

6'lı çeteyi tanımak ister misiniz?

İYİ Parti'den Meclis'e giren Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal.

Türk Demokrasi Vakfı, Gültekin Uysal, Said Nursi...

2 Temmuz 1993 katliamının çocuğu Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal...

Davutoğlu ve Babacan'da aynı köklerden yani AKP atıkları...

İmamoğlu, bu senin 2. ve son hatan oldu.

Yazıklar olsun sana Akşener, neyse ki kendini erken deşifre ettin.

Perinçek af çıksın, dağdakiler insin, Öcalan'da çıksın.

Mansur Yavaş'a soru. Mustafa Kemal varken neden "Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç" diye yutturulandan mesaj veriyorsun?

Hak-İş üyeleri, bölücü raporundan haberdar mı?

İŞTE ORHAN SİPAHİOĞLU'NUN SAVCILIK İFADESİ