23 Ekim 2023 Pazartesi

"Hamas katildir diyen, Türkiye'yi terk etsin" söylemi, CIA kalkışmasının hazırlığıdır.

Hamas’ın 7 Ekim 2023’de Aksa Tufanı operasyonunu ismi koyarak başlattığı saldırıyı nedense hemen herkes unutmuş görünmeyi tercih ediyor, sizce bunun bir nedeni var mı yoksa tamamen bir rastlantı sonucu mu hem İsrail destekçilerinin hem de Hamas destekçilerinin Aksa operasyonunu anımsamıyor oluşu, sizce nedendir dersiniz? 

Bir konuya dikkat çekeyim, önceleri Arap-İsrail savaşıydı, sonrasında Filistin-İsrail savaşı olarak anıldı, şimdilerde Hamas-İsrail savaşı olarak bilinir oldu.

Sizce hangisi, birileri nasıl anıyorsa sizce de öyle mi?

Hamas katildir diyen Linet'e, "Türkiye’yi terk et" diye tepki vermişler.

Birçok AB ülkesinin Hamas'ı terör örgütü görüyor olması onların sorunu diyebilecek olsak dahi "Hamas katildir diyen, Türkiye'yi terk etsin" söyleminin anlamı nedir diye sorsalar, ani, hızlı ve anlamlı olması bakımından tam da başlıktaki gibi bir yanıt verirdim sanıyorum.

Pekâlâ, kimler demiş ülkeyi terk et diye?

Bir zamanlar türbanlı olarak okula gitmek isteyenlerin devamı olanlar, bir zamanlar bu nedenle kendilerine "Şeriat istiyorsanız İran'a defolun" denilenler yani bir zamanların mazlum rolünü üstlenenler, şimdilerde söz sahibi olduklarını anladıklarında tam tersini söyleyebiliyorlar.

İyi de neden, ne oldu da bazı gerçekleri çuvala soktuğunu zannedenler birdenbire ipleri eline aldığını ilan eder oldu?

Yeni Anayasa'ya şeriat hükmünü sokacaklarına inandıkları için mi bu denli cüretkâr davranırlar yoksa güvendikleri dağları herkesten gizlediklerini mi sanmaktadırlar, kimdi bunlar, ne isterler, kim bunları besler, kimlerin çıkarları için CIA destekli çalışırlar ne zamandan beri içimizde yuvalandılar ne zamandan beri palazlandılar ne zamandan beri ipleri ellerine aldılar ki bizlerin boyunlarını ellerindeki ipin ucunda hedef sanmaktadırlar?

Bunları elbet çokça yazdım, çokça irdeledim, çokça kaynaklar verdim, tarihsel arşivler eşliğinde kimi zaman da yaşadığım 65 yıllık kendi hayatımdan örneklerle bunları sundum.

Zaten anlamayan varsa yapacak bir şey de yok gibi.

Yine de zaman zaman görülemeye bilinen, bazen boşa düşürülen konular var ki onlardan birini yinelemek istiyorum.

Her ne kadar Golan Tepeleri bölge açısından su kaynaklarına ev sahipliği yapıyor olsa dahi, başka bölgeler başka şeylere de ev sahipliği yapıyor.

Örneğin ABD'nin uçak gemilerinin neden bölgeye geldiğini anlayan var mı?

Bence çok özel çalışmalar yapan uzmanlardan başka hiç kimsenin ABD uçak gemilerinin gerçek gelme sebeplerinden haberi yoktur.

Çünkü CIA öylesine derinden çalışmaktadır ki, yaydıkları yeni İslam (Türkiye Yüzyılı diyenler de mevcut) ve yeni tek din çalışmaları eşliğinde ortaya çıkartılan, en hafif tabiriyle Kur'an dışı ucube bir İslam anlayışını benimseyenlerce hem dünyada hem de özellikle ülkemize sergilenen protestolar, gerçekleri örtmek için aranıp bulunamaz Hint kumaşı özelliğine büründürüldü.

Bu ucube İslam anlayışının temsilcileri İstiklal Marşı'mıza yeni makamlar kazandırmakla meşgullerken camilerde son 8 yıldır hiç bilinmedik, hiç duyulmadık makamlarla ezanlar beynimize adete çivi gibi çakılarak CIA icadı ucube İslam'ın ezanları kabul ettirildiği için Hamas-İsrail diye bilinen, orijinali Arap-İsrail savaşı olarak yaşanan gerçeklerin neyi gizlediğini kimse tahmin edemiyor.

Bu savaşı Hamas-İsrail savaşı olarak başlatanlar, Türklerin de işin içine ancak ve ancak Müslümanların bir savaşı olduğu tezini kabul ettiremedikçe Türklerin dahil olmayacağını bildiklerinden Hamas'a bu görevi vermişlerdir ki, İsrail'in Hamas'ın kurucularından olduğunu bilenler bu gerçekleri de fark ediyor elbet.

Halid Meşal'in Hamas siyaset belgesi madde 20'de söylediği ulusal uzlaşma çerçevesi olarak gördükleri şart ile de aslında İsrail'in devlet olduğunu tanımışlığını ilan etmesi değil midir?

Bu ilanın kuruluş ilkelerim dediği İsrail'i tamamen ortadan kaldırma hedefine ne kadar yakın?

2013 yılında İhvan'ın (Müslüman Kardeşler) İsrail'i düşman listemizden çıkarttık açıklaması şimdilerde daha anlamlı olmadı mı dersiniz? 

Düşünsenize Türkiye tanımadığı PKK ile masaya oturup, Kurtuluş Savaşı öncesi sınırlarına döneceğini anlaşma metine yazmış olsa ne olur?

ABD'nin uçak bulundurması.

Çok değil Hamas saldırısından yaklaşık 33 gün önce yani 4 Eylül 2023'te Suriye'nin Deyrizor şehrinde yaşanan çatışmalardan birinin ucunda terörist YPG'nin uzantısı olan SDG ile Arap aşiretler arasında çatışmaların şiddeti artınca Deyrizor şehrinin Amerikan çıkarlarından uzaklaşacağı korkusu ABD gemilerinin bölgeye gitmesi için fırsat yaratılmasını beklediğini biliyoruz, konu hakkında internette bir arama yaparsanız çok şeyi göreceksiniz.

Peki Deyrizor şehri ABD için neden çok ama çok önemli?

Tıpkı Golan gibi burası da yeraltı kaynakları açısından hayli zengindir.

SDG'de orada Araplarla çatışması Amerikan çıkarlarına hizmet için olduğundan ABD bölgede SDG'yi kaybetmek istemiyor.

Neden kaybetmek diyorum?

Çünkü daha evvelden beri aşiretlerin SDG'ye karşı birleşmediğini bölgeden edinilen bilgilerden biliyoruz. 

İşte ABD'nin çekincesi de buydu ve bu ihtimale karşı kozları elinden kaptırmamak için gemilerinin bölgeye gönderilmesi gerekiyordu.

Neden Deyrizor şehri önemli?

Üstte dediğim gibi Deyrizor şehri yeraltı kaynakları bakımından iştah kabartan bir yer.

Deyrizor şehrinin Ömer ve Kuniko bölgelerinde ABD'nin işgali altında olan gaz sahaları mevcut.

Aslında bu konuyu daha evvel "Mısır darbesine göz yumulmasının arkasında kaya gazı mı var" başlığında ve "Kaya Gazı, ölüm mü kurtuluş mu getirecek? Savaş Başlıyor, Hedef Türkiye" başlığında güncel olgular üzerinden, geleceğe not düşme anlamında değinmiştim.

Haliyle ABD'nin Arap ya da Kürtlerin kaşına-gözüne hayranlığından bahsedilemeyeceğine göre gemilerini konuşlandırmasının gerçek nedenlerini herkesin hele de 12 milyonun üzerinde sığınmacıyı yıllardır beslememizin ve dahi Ukrayna dahil edilmeden bile Filistin’den geleceklerin ya da onlara yollanacak yardımların kimlerin sırtından çıktığını herkes görebilir.

Türkler bunu görüp anlayabildiklerinde ne CIA İslam'ı ne AKP polemikleri, yalanları asla kandırılmasına zemin oluşturamayacaktır.

CIA bunu çok net gördüğünden, ortalık yerlerde bir zamanlar tebliğci görünümlü pezevenk ajanları ile operasyonel olma girişimini şimdilerde dizayn edilmiş siyaset, parti ve siyasetçileriyle içimizde palazlandırılmasına izin vermeyeceğinin farkındadır.  

İşte o nedenle Hamas'ın işgali başlattığını her iki tarafta görmezden gelir.

İşte o nedenle İsrail'in soykırıma varan katliamlarını her iki tarafta görmezden gelir.

İşte o nedenle İsrail ve Hamas (Filistinli İhvan ya da kolu) arasında bir savaşın değil tam aksine İsrail ve Hamas'ın ortaklaşa Amerikan çıkarlarına hizmet ettiğini her iki taraf savunucuları görmezden gelir.

Sev ya da sevme benim sorunum değil ancak Ümit Özdağ'ın bu savaş din savaşı değil, Türkleri ilgilendirmez söylemi de doğru bir tespittir.

Bana kalsa din savaşı olsa dahi ilgilendirmez derdim ama Özdağ'ın bu tespiti bile yeterli sayılır.

Gerisi herkesin anlayışına kalsın.

Nihayetinde bir operasyondan en çok kim karlı çıkarsa operasyonu da o başlatmış olur görüşüyle Hamas-İsrail savaşını isim değiştirmek pahasına kimin başlatmış olacağı da açıktır.

Burada olan suçsuz insanlara oluyor, her daim olduğu gibi çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar ve sadece yaşamak isteyen insanlık yine kaybediyor.

Üç beş tane şerefsiz şirketin çıkarları uğruna, üç beş tane şerefsizin elinde oyuncak olan dünyada yaşamak ne kadar zor ama anlayabilenlerin sayısı neden az, işte mesele bu.

Çok yakında bir yerel seçim varken, hükümet tüm evrende para avına çıkmışken, devleti emeklisine ikramiye ödeyemediği için çalışan-çalışmayan ayrımı yapıp, maaş ödeyemeyecek duruma düşürülmüşken AKP iktidarı Hamas katildir diyen, Türkiye'yi terk etsin söylemine nasıl yaklaşır?

Belki de hükümet sözcüsüne sorulması gereken budur.

Ya devlet başa ya kuzgun leşe diyenler şimdi konuşsun da görelim, ağızlarını açacak cesaretleri kaldıysa, CIA ve içimizdeki ajanlarına sorması gerek, "bunu söyleyenlere siz mi söyletiyorsunuz, hükümete darbe iması mı yapıyorsunuz" diyebilmelidir.

23.10.2023

A. Dursun 

 

Bazı tarihçiler bu durumu Rönesans ve Reform hareketlerinin İbrani literatürüne olan ilgisine ve özellikle de Reform ’un eski ahit yani Tevrat ve Zebur üzerindeki vurgusuna bağlamaktadırlar. Reform’ un bu özelliği Yahudilere karşı bir ilgi yaratmış ve Yahudileşme diyebileceğimiz eğilimler gösteren Protestan mezhepleri doğmuştur.

Protestanlıkla birlikte gündeme gelen “Yahudileşme”, aynı zamanda “Hristiyan Siyonizm” inin de ortaya çıkış noktasıdır. “Yahudi olmayan Siyonizm” (non-jewish zionism) denen bu kavram, Yahudi olmadıkları halde Filistin’de bir Yahudi devleti kurmayı isteyen Protestanların düşünce yapısını açıklamaktadır. ABD'nin yeni güçlü adamı, Evanjelist Türk.

 

Katar'a ek asker yollarken, Filistin Başbakanı Heniyye terörist ilan edildi.

Valilik Suriyelilerin 1 yıllık kirasını karşılıyor, depremzede ağlıyor.

Suriye’de ABD üssüne roketli saldırı.

İran, Suriye-İsrail cephesini açmaya mı çalışıyor?

İsrail’in Şam’a füze saldırısında 4 Suriye askeri öldü.

İran Suriye'ye Füze Saldırısı Düzenledi.

‘Füze Saldırısında İran’la Koordineli Çalıştık’

Suriye'de Kürt güçlerle Arap aşiretler arasında çatışmalar.

FİLİSTİN HALKININ PARÇALANMIŞLIĞI: HAMAS EL-FETİH ÇATIŞMASI.pdf  

CIA Raporlarında Filistinliler ve Filistin Siyaseti.pdf

ZAFER PARTİSİ’NİN HAMAS-İSRAİL ÇATIŞMASINA İLİŞKİN BASIN BİLDİRİSİ

ABD’nin Deyrizor’daki üslerine roketli saldırı. 25 Ağustos 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder