MİT'in halka açık şekilde paylaştığı “Batılı Ülkelerde Aşırı Sağ Hareketler 2023 Değerlendirme Raporu” bazı konularda olduğu gibi özellikle ırkçılığı ele alırken aslında “Türk tanımını nereye oturttuğunu” da tespit etmemizi, anlamamızı belki de Türklük tanımının nasıl yapılacağını ilan etmiş tarzda ifadeler olmuş.
Henüz 3. Sayfa başında “Türkiye’nin milli menfaatleri ve Türk varlığının bireysel, fiziki ve kültürel güvenliği, Türk karşıtlığının bu raporda ele alınmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. Tıpkı ırkçı ve zenofobik (yabancı korkusu) eylem ve görüş türleri arasındaki geçişken alanların bulunduğu gibi, özellikle Avrupa’da İslamofobi ve Türk karşıtlığının birbirleriyle örtüştüğü durumların olduğu bilinmektedir. Neticede Türk karşıtlığını da etnisite, kültür veya milliyet temelinde Türklere veya Türkiye’den gelenlere yönelik önyargı, ayrımcılık veya düşmanlık…” şeklinde tanımlamanın mümkün olduğundan bahsetmiş bahsetmesine de aralarda tohumlama yapmayı ihmal etmemiş.
Nihayetinde bunların en akıllısı diye tanınan İ. Kalın artık ipleri eline almış bulunuyor.
Erdoğan’ın metin yazarlığını da bazen yaptığını sanıyorum, sanıyorum derken bir delil olmadığı için sadece niyet okuyuculuğu yapmış olmamak için diyorum.
Anımsayanlar Erdoğan’ın İslam’ın güncellenmesi konusunda yaptığı konuşmayı Kalın’ın nasıl düzelttiğini incelerde anlayacaktır demek istediğimi.
Neye, geçelim yeni Türk tanımına.
Erdoğan'a Türk tanımını yaptırırlarken Müslüman olmayanın Türk olamayacağını iddia ettirmişler ama kimse bunu düzeltmek için uğraşmamıştı.
MİT Raporu'nda geçen "Türk karşıtlığının" ifadesine baktığınızda sizi Türk'e düşman olanlara dikkatinizi çekmek istediğini sanmanız için oraya yerleştirilmiş bir cümlecik biçimlendirmesi olarak durduğunu ilk anda anlamıyorsunuz.
Fakat devamında "geçişken alanlar" ifadesi ile sizi yönlendirerek aklınızın dağılmadan yönlenmesine kapı araladığı (MIND CONTROL) ortaya çıkıyor, nitekim "Avrupa’da İslamofobi ve Türk karşıtlığı" ifadesiyle artık zihin kontrol tekniklerinin devreye girdiğini görüyorsunuz.
Hazır zihin kontrol teknikleri devreye girmişken yavaş yavaş şu ifadelerle beyniniz bombalanmaya başlıyor, "Türk karşıtlığı", "etnisite, kültür veya milliyet", "Türklere veya Türkiye’den gelenlere yönelik önyargı, ayrımcılık veya düşmanlık" ifadeleri zihninizde bir temizlik operasyonuna başlıyor.
Özellikle "etnisite, kültür veya milliyet" ifadeleri aynı anlamı taşımasına rağmen arka arkaya üç kez olmak üzere tekrarlanması Dr. Paul Joseph Goebbels'in Propaganda Bakanlığı döneminde uyguladığı tekniklerde kullanıldığını bilenler durumu anlıyor.
Dikkatlice bakarsanız "Türklere veya Türkiye’den gelenlere" ifadesi olayı çözmenize yardımcı oluyor, bunu çözmek için size sunulan önermeye kim dorusunu yöneltmelisiniz, yani "Türkiye’den gelenler" ifadesine ki oradaki gelenler ülkeden gidenlerdir, öyleyse Türkiye'den gidenler Türklerden başkası da olabiliyorsa bunlar KİMDİR?
Yoksa Ümmet-i Muhammet'ten mi bahsediyorsunuz?
Soru bu, bu sorunun karşılığı aklınızı karıştırmaya yeterlidir.
Zaten raporu hazırlayan düşünün ki sizsiniz ve Türkiye'de oturup bu satırları kaleme alıyorsanız siz Türkiye'deyken nasıl oluyor da Türkiye’den gelenler diyorsunuz, öyleyse siz Türk ya da Türkiye'den biri değilsiniz ki onların hesabına yazıyor, serzenişte bulunuyorsunuz.
Örneğin ben bu yazıyı Fransa'dan yazıyor olsaydım, Fransa'dan gelenler mi derdim Fransa'ya gelenler mi derdim?
Efendim cümlenin tamamı var sadece Türkiye'den gelenler deyip kesmiyor, "Türkiye’den gelenlere yönelik önyargı" diyor, bir tespitte bulunuyor savunması elbet yapabilirsiniz fakat cümlenin tamamına bakacak olursanız orada yazık ki bütünlüğün sizi söylediğim tarzda algılamaya yönlendirdiğini görürsünüz, zaten amaç doğrudan bunu anlamanız da değil, sadece anlama kavramı içindeyken beyninizi bulandırmak amaç ediniyor.
Nihayetinde yaklaşık 20 yıldır Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyenlere zenofobik (yabancı korkusu) ifadesi yüzünden sessizliğe, pısırıklığa itilmedik mi?
Düşünsenize A-haber muhabiri oy kullanan birine mikrofon tuttuğunda adam Türkçe konuşamıyordu ve bunun örnekleri hayli fazlaydı.
Bunlar bize Türklüğü nasıl bilmemiz gerektiğini öğretiyorlar biz de alkış tutuyoruz iyi mi?
Nihayetinde anlıyorsunuz ki Müslüman olmayan Türk olamaz ya da Türk olmak istiyorsanız mutlaka ama mutlaka Müslüman olmaya mecbursunuz ama diğer ırklar için Müslümanlık çok gerekli olmaya da biliyor, bunu da anlamanızı sağlıyorlar.
Bunun diğer açılımı sen Türk, Türkçe diyemezsin ama senin dışındakiler her tür ırkçılık yapma hakkına sahiptir.
Nitekim bu CIA'nin ve NATO'nun Türkiye'ye verdiği misyonun en temel ögelerinden ilk ikisini oluşturuyor.
Hz. Erdoğan Efendi "Türk'üm, doğruyum demeyi ben yasakladım ben" demedi mi, demedi diyenin alnını karışlarım.
Hele 2024 yerel seçimler bitsin, yeni Anayasa pazarlıklarına PKK ve Fettoş'un CIA adına temsilcileri de mecliste katılım sağlasın görün o zaman.
Söylenecek çok şey var ama şimdilik bu ön değerlendirmeyi yapmış olayım.
24.01.2024
A. Dursun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder