1 Mart 2024 Cuma

Erdoğan, emeklilerin sırtına binip sıratı geçeceğiz.

Bir başbakan iki Erdoğan videoları adete belgesel gibi yayınlanmıştı.

O günlerde hayli izlemiştik.

Şimdilerde bu videolara bile rahmet okutacak şekilde Erdoğan ile dalga geçiliyor.

Ama dalga geçenler değil, onunla dalga geçilmesini isteyenler bu konuda çok başarılı olmuş.

Her zaman söyledim, yeni ucube sistemin zararları işte bu.

Erdoğan'ı eleştirebilirsiniz ancak bir ülkenin cumhurunu temsil eden birini eleştirirken biraz insaflı olmak zorundasınız, hepimiz için söylüyorum, sonuçta Erdoğan denen melekesi zayıflamış şahıs aynı zamanda Cumhurbaşkanı sıfatını da taşıyor, işte sistemin hatası da bu, siyasetçi olarak çıkıp soytarılık yapabilen biri bu sistemde Cumhurbaşkanı makamına gelirse ne olacak?

Eleştiri olumlu ya da olumsuz kime yapılmış sayılacak, sıradan siyasetçiye mi bir Cumhurbaşkanına mı?

O nedenle sistem ucubedir, kimi eleştireceğimizi şaşırmış durumdayız fakat olgunun bir de gösterilmek istenen ve istenmeyen yüzü var.

Gösterilmek istenmeyen yüzü bir akıl hastasının bir gün o makama geldiğinde nelerle karşılaşacağımız, millete alenen hakaret etse bile tanrısal boyutlara ulaşmış gibi yargılanamaz olma kılıfına neden sokulduğudur.

Gösterilmek istenen yüzü bir akıl hastasının bir gün o makama geldiğinde kendisinin nelere maruz kalacağını, nelerle karşılaşacağını bilmiyor olmasıdır ki her ikisinde de bilinmezliklerin egemenliği oluşturulmuş durumdadır.

Nitekim Erdoğan'ın çevresini oluşturan dalkavuklar ordusunun ördüğü duvar sadece onun değil milletin, milli iradenin de içine itildiği karanlıkların adete milletin suratına tokat gibi patlatılmasına rağmen hiç kimsenin farkına varmamasını sağlayan bir duvar olmuştur, yeni sistemin en büyük tehlikesi hiç ama hiç kimsenin başına ne geldiğini, neye maruz kaldığını, ne yaşadığını, neyle kandırıldığını bilmiyor olmasıdır.

İşte bu farkında olmayışın tek sorumlusu Anadolu halkının inandığı Allah kavramının, CIA'nin yaratıp dayattığı Allah kavramıyla ikame edilmiş (değiştirilmiş) olmasıdır.

Bir başbakan iki Erdoğan videoları beynimizde yeni algı noktaları ve yeni ufuklar açarken Erdoğan'ın akıl sağlığının bozuk olduğunu söyleyen Mustafa Altıoklar,  "Erdoğan'a 46 raporu vermek lazım" demişti ve ben bunun farklı değerlendirmesini yapmıştım.

O günden bugüne hayli sular aktı köprülerin altından ve geldik son günlere.

Nihayet seçime şurada 30 gün kaldı, 31. gün ay vermiş olacağız fakat Erdoğan'ın düşürüldüğü vahim durum hiç de iç açıcı değil.

İnanamıyor olabilirsiniz ama Cumhurbaşkanlığı resmî sitesinde videoları mevcut, isteyen bakabilir.

Erdoğan konuşmuyor çünkü konuşturulmuyor, daha önce de yazmıştım tıpkı Biden'e konan yasak gibi Erdoğan'a da düşüncelerini söyleme yasağı konulalı hayli zaman oldu.

O nedenle kendisi ne okuduğunu bilmeden okuyor da okuyor okuyor da okuyor.

Yine Erdoğan'a okutulan metinlerde ne var bakalım.

Tarih 27.02.2024 seçimlerden 32 gün öncesi, "emeklilerimizin beklentileri, hayalleri, hakları, bu kifayetsiz muhterislerin insafına bırakılamaz" dediği resmi internet sitesinin kayıtlarında ve videolarında mevcut, tarih 28.02.2024 seçimlerden 31 gün öncesi "Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir" diyor ve tarihler bu sefer ertesi günü gösteriyor tarih 28.02.2024 seçimlerden 30 gün öncesi "Türkiye ekonomisi geçen yıl depreme ve diğer olumsuzluklara rağmen yüzde 4,5 büyüyerek çok önemli bir başarıya imza attı. Hani ekonomi kötüydü? Ekonomi kötüye gidiyordu. İşte buyurun" diyor.

30 gün sonra sandığa gidecek kişiler arasında örneğin sadece İstanbul'da 2,8 ile 2,9 milyon emekli olduğu ortadayken sandığı gidecek kaç emeklinin aklında hangi okuduğu metin kalacak?

Onlar da biliyor ki hiçbiri.

Demirel'in dediği gibi siyasette 24 saat çok zamandır henüz 30 gün olduğuna göre dönüş de serbesttir.

Bu üç gün içerisindeki üç dönüşten bahsetmiyorum, gerçek anlamda 30 güne kadar emeklilere iyileştirme yapmaz ise ne söylerse söylesin masal olur.

Şu seyyanen zam olayına da karşıyım, zira seyyanen zam kök maaşlara yansımadığı için örneğin 12 bin TL maaşlı olan birine 10 bin tele seyyanen zam verildiğinde 22 bin TL görünür ancak bir dahaki zam örneğin % 50 olsa bile 12 bin TL'nin yüzde 50'si ile 18 bin TL olan maaşı 22 bin TL'den az olacağı için emeklinin uğradığı tecavüzü hissetmesi zamanı geldiğinde acı olur.

Muhalefet eden eblehlerin tamamı da nedense Erdoğan'ın ne okuduğunu umursamıyor, çünkü kendileri de aynı şekilde yamalı bohça.

Muhalefetin de içi boş, tıpkı AKP gibiler ne dedikleri belli ne diyecekleri.

Nasıl olduysa İmamoğlu ilk kez bu düzeni bozmuş gibi geldi ancak ondan da bir şey olmayacağı ortada, o da ayrı bir sorun.
İmamoğlu konuşmasında, "Mültecilere 40 milyar dolar harcadım dedi mi?" sorgulaması yapmış, nasıl olduysa isabet ettirebilmiş ilk kez.
Dahası var elbet ancak İmamoğlu işi fazla yokuşa sürmemek için olsa gerek "Kürdistan’ın imarı için 40 milyar dolar daha harcayacağız" diyerek, Emine Erdoğan'ın evler yapıp bağışladığını ve toplamda 80 milyar dolar harcadığını anlatmamış. 
Dahası var, tüm dünyanın terörist ilan ettiği ama Erdoğan'ın kahraman ilan ettiği ÖSO'ya maaş bağladığını İmamoğlu anlatamamış. 
Bu Arap aşkı elbet sadece Erdoğan'la sürdürülen olgu değil, Özal'da aynı kafadandı, İnönü'de ve diğerleri de.

Örneğin Demirel ve Erbakan arasında yıllarca İmam Hatipleri en çok kimin açtığı kavgası yaşanıyordu, biz o günlerin canlı tanığı olduğumuz için biliyoruz.

Gelelim 16 milyon emekli olayına.

Erdoğan'ın dediği gibi 10 bin TL verseler aylık 160 milyar TL eder, yıllık bazda ise 1 trilyon 920 milyar TL eder.

Bunun yıllık bazda iki ayı kayıp yani Ocak ve Şubat geçti gitti kala kala 10 ay kaldı ve Mart 2024'te her emekliye 10 bin TL verse yıllık bazda 1,6 trilyon TL eder.

Haydi işi yuvarlak yapalım detaylarda kimse boğulmasın desem bugünün tarihi ile dolar 31,3445 TL olduğuna göre 50 milyar dolar yaklaşık 1 trilyon 567 milyar 225 TL yapar.

Ocak ve Şubat aylarını dönüp geri ödemesini zaten yapmayacağına göre demek ki 16 milyon emekliye ödenecek miktar 50 milyar dolar etmektedir.

Nedense muhalefet hele de başta Kılıçdaroğlu hiç buna değinmedi bu hesabı yapmadı.

Sadece bunlar da değil, S-400 için ödenen haraçlar, F-35 için yapılan harcamalar, Libya, Somali gibi ülkeler yollanan paralar, Katar'a bile yollanan yardım uçakları, Afrika'dan kiralanıp fiyaskoyla sonuçlanan arazi kiralamaları, eeeeey Amerika diyerek Joe Biden'e yapılan bağış say say bitmez burada sayfalar yetmez.

Bunlar har vurup harman savrulan milli servet, bir de millete anlatılan yalanalar var.

Örneğin şu Altınok mudur nedir tanımadığım biri Mansur'a rakip olarak çıkmış, gerçi Mansur'u da tanımam ve güvenim de yoktur ama Altınok Efendi çıkmış emekliye 5 bin lira sosyal refah, doğalgaz desteği, 2 bin 500 liralık bir kart vereceğini ilan etmiş, yahu sen kimsin de emekliye maaş veriyorsun diyen de yok.

Aslında Altınok İmamoğlu'na değil belki de Erdoğan'a kafayı taktı, onu bilmiyoruz.

Öyle ya, kaçak-göçek ülkeye doldurulan, ABD çıkarlarını gözetenlerin ve ajanlarının da içine karıştığı 14 milyon inanı beslemek için ilk aşamada 40 sonrasında 40 toplamda 80 milyar doları yedirmişken belki de Altınok Erdoğan'a, "senin soluğunu keseriz" mesajını bir yerlerden aldığı güç ile mi yapmıştır?

Zira Erdoğan'ın 1,9 trilyon dediği gerçekte 1,6 trilyon TL olan ve 50 milyar dolar miktar karşılığı olan paranın kaçta kaçını Altınok telaffuz etmiştir Ankara'da oy kullanacak emekli sayısını bilmediğim için tahmin yürütemiyorum.

Fakat merak eden Ankara'daki emekli sayısını öğrenip hesabını yapabilir.

Tüm bunlar yaşanırken, emekliye yaşamak bile zulüm gibi görülürken bankalar birdenbire yeniden hortladı.

Nedense her seçim döneminde bankalar 3'er yıllık yasal dönem dolmasa bile promosyon yarışına giriyor.

Bunun dışında benim maaşımı aldığım PTT'den devrettiğim Garanti bankası bana bir bilgi mahiyetli ilan yollamış.

Artık diyor ATM'lerden (Bankamatik) çekeceğiniz para miktarı 20 bin TL oldu diyor.

Ben de kendime sordum, 20 bin TL değil de 20 bin dolar olsaydı ne anlama gelirdi?

Aslında limit yarışına Garanti birden atlamadı, 28.12.2023 tarihinde 10 bin TL sınır koymuştu ve hızlanan bu talep 2024'te enflasyonun körüklemesiyle arşa çıkınca nihayetinde 20 bin TL'ye çıkartmış.

Döviz cinsinden örneğin Türkiye'deki İŞ Bankası hesabınızdan döviz çekeceksiniz, ne kadar çekebilirdiniz?

Açıklama günlük yabancı para çekme kart limiti 800 USD olarak açıklanmış ve TL'ye çevirdiğinizde 24 bin TL'nin üzerinde rakam yapıyor, demek ki ABD talimatlarına uygun olmasına uygun da sistem bu miktarı TL'deki gibi 20 bin dolar çekilmesine izin verir mi?

Eğer paranızı pul yapmışsanız yapılacak bir şey yok demektir.

Düşünsenize kök aylığı 10 bin TL'nin altında kaç milyon emekli var?

Sanki suç emeklinin, sanki KaçAK Saray'dan ülke yöneten emekli diyeceğim ama o da emekli.

Sadece kendisi değil vekillerin yarıdan fazlası emekli ve çifte kavrulmuş maaşlar uğruna seslerini çıkartmıyor.

Bununla da bitmiyor, her köşede çifter çifter, beşer-onar maaş alanlar, hiç işe gitmedikleri halde maaş alanlar, trollük görevlisi olarak maaş alanlar say oğlum say bitmiyor.

Biten ülkenin serveti, toprakları ve emeklisi.

Bugün ilaç yazdırdım, öyle ahım şahım ilaç da değil.

Biri non-steroid antiinflamatuvar diğeri vitamin ve ödediğim para şok etti.
Karttan 69 TL çektirdim nasıl olsa borç emeklinin kamçısı diyerek henüz elime geçmeyen maaştan mahsuben.

Düşünsenize emeklisine düşman bir iktidara oy verebilen bir emekli hayal edebiliyor musunuz?

Bu bir tesadüf sanıyorsanız yanılırsınız, planlı ve programlı ülkeyi çökerme projesiydi ve santim santim hazmettire hazmettire kalafatladılar üstelik iktidara geldikleri günden beri, hatta 2015 yılında bu konuda kapıya gelen AKP'li bir kadınla yaptığım tartışmaya yer vermiştim. 

Üstelik parti kursa her hâlükârda Türkiye'nin ikinci büyük partisi olacak olan emekli, durumun farkında bile değil.

Ve artık inanıyorum ki Erdoğan'ın söylediği tek bir doğru olmuştur, "acırsan acınacak hale düşersin" sözü.

Bu sözü birkaç kez söylemişti, örneğin 2.5.2017 tarihinde "acırsak acınacak hale gelebiliriz, bu gerçeği de görmemiz lazım" diyerek, 3.1.2018 tarihinde "acımayacağız, acırsak acınacak hale geliriz" diyerek.

O tarihlerde bu sözleri Fettoş çetesi için söyleniyor olduğunu zannedenlerimiz çok olmuştu, fakat geçen zaman gösterdi ki asıl acımadıkları Türk emeklisi, Türk köylüsü, Türk üreticisi ve Türk insanıydı.

Bugün KaçAK Saray'ın dehlizlerinde Fettoş artıklarının nasıl gizlendiğini anlamayan ya da anlamak istemeyen varsa başta Erdoğan olmak üzere her inanmayana Erdoğan'ın önüne konan metinleri okumalarını öneririm.

Bunun için adamınız olmasına, torpil bulmanıza gerek yok.

Cumhurbaşkanlığı resmî sitesine girin gerisi kendinden gelir. 

Hatta Çiğdem Toker, Emekliyi kim tahrik ediyor başlığında hayli tespitler yapmış, göz atmanızı tavsiye ediyorum.

Sürekli kandırılmaya alışan topluluklar, kendisini kandırmayanlara itibar etmez olur, emekli o nedenle kendisini sürekli kandıranlara kendi sırtından itibar yüklemeyi sevmiştir.

Bunun elbet ki sürü psikolojisi ile yakından ilgisi var, nitekim Erdoğan Efendi'de kendisini bir çoban olarak gördüğünü önceleri seçilmişlere itibar isterken sonraları seçilmişlere neden köpek dediğini anımsadınız mı bilmem.

Nihayetinde Anadolu'nun Allah'ına inananlar kestikleri koyunun sırtına binip sırat köprüsünü geçireceğine inanmışlar, demek ki CIA'nin yaratıp dayattığı Allah'a inananlar da yedikleri haramlardan sıratı geçerken kendilerini kurtaracak koyunların emekli olduğuna inandırılmış olmalılar, ne de olsa buğdayla koyun, gerisi oyun değil mi?

İşte Erdoğan'ın Kütahya'da "10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor" söylemi bu görüşün bir ürünüdür.

Erdoğan ve avanesine göre emekli yaşamayı hak etmeyen, sülükler senfonisinde bile yeri olmayan, yaşaması bile gereksiz mümkün oldukça sömürülmesi gerekli yaratıklar, o nedenle tahrik edilmesi sakıncalıdır.

İşte Erdoğan'ın asıl meselesi budur, bu görüşünden dönmeyecektir.

Sürekli dediğim gibi Türk halkına ne demişse tersini yapmış, Emperyalizm'e ne demişse iki katını vermiştir.

Sömürünün iyi bir düzen olduğunu öğreneli artık sırtının yere gelmeyeceğini o da anladı.

Bunun yolunun "sürü psikolojisinden" geçtiğini iyi bilen CIA ajanları bu konuda hayli başarılı olmuşlardır.

O nedenle önce yaşlı nüfusu eziyorlar ki, dedelerinin, babalarının ezildiğini gören yeni nesil sindirilebilsin. 

Şimdi başlıktaki söylem doğru mudur siz yanıtlayın, yorumlayın ben de öğreneyim.

Erdoğan mealen, emeklilerin sırtına binip sıratı geçeceğiz onlar günahkâr yöneticilerin sırtına bindiği koyunlarıdır anlamında konuşmuş mu yoksa önüne konan yazı sorumluları her kimse bu mealin çıkması için özel eğitimli Fettoş zağarları tarafından mı yazılmıştır.

Sahi neden her gelen emekliyi öpüyor?

Son sorum.

Erdoğan'ı Allah, Peygamber vs.… gibi yani fetva makamı gibi görenler, 20 yıl boyunca maaşımdan 9.839.040 TL çalanların beni koyun yerine koyarak sırat köprüsünden sırtıma basarak geçeceğine inanmışlar mıdır şüphe ediyorlar mıdır?

Emekli bunun yanıtını versin yeterli.

Başka sorum yok sayın yargıç.

1.3.2024

A. Dursun

 

Koyunlardan efendilerinin gözlerine iftiharla sunulur.


 

 









 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder