AKP'de CHP'de diğerleri de hayırlarda yarışıyor, milletin gözüne sokmaya çalışırken yardım alanları aşağıladıklarını hiç ama hiç umursamıyorlar.
Evrensel gazetesi, "Sadaka çarkı" başlığında Türkiye’nin
dörtte biri doğrudan yardıma muhtaç hale getirildi diye yazmış ve Erdoğan’ın fotoğrafının
nasıl kullanıldığının resmini çekmiş ve Tarsus Kaymakamlığının yardım araçlar notu ile yayınlamış.
Ülkede siyasetçi olmayınca politikacılar eline kalıyoruz, bu günler en
kesin delilleriyle ispatlandığı günler olarak tarihe kaydediliyor.
Siyasetçi ile politikacı arasındaki farkı "Tanrı hangi partiye oy verebilir? Siyaset sorunlarımızı çözer mi?" şeklinde sorgulamalarla bunları çokça anlattım.
Daha eski yazılarımda Kur'an; HAYIRLARDA YARIŞIN diyor başlığı ile bazı açıklamalarda bulunmuştum, şimdilerde ise benzer bir ucubeliğin içine düşürülmüş durumdayız.
Bu kez veren elin alan eli görmediği sadaka taşları değil ama yarışılan şey sadakalar olmuş durumda.
Girişte bahsettiğim Evrensel Gazetesi'nin yazısını anlamlandırabilmek için Bakanlığın kendi yayınlarını merak edenlere birkaç adres de sunmuş olayım istedim.
Şöyle diyor bakanlık, haliyle bakanlar ifadelerinde.
2022 yılında ülke genelinde toplam 4.419.286 hane sosyal yardımlardan faydalanmıştır.
Türkiye Aile Destek Programı ödemeleri ile 2022 yılında 3 milyon tekil haneye aktarılan toplam destek tutarı 13 Milyar TL’dir. Derya YANIK- T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, 2022 yılı Faaliyet Raporu.pdf
EK-2: 2023 YILI PROGRAM SINIFLANDIRMASINA GÖRE ÖDENEKLERİN AYLARA GÖRE DAĞILIMI.
2023 YILSONU GERÇEKLEŞME TAHMİNİ= 148.701.380.000 2023 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU.pdf2024 Yılı Bakanlığımız Programlar İtibarı ile Merkezi Yönetim Bütçe Durumu başlığında sunulan toplam miktar= 334.349.925.000
Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma= 205.861.822.000 Mahinur ÖZDEMİR GÖKTAŞ- T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, 2024 YILI BÜTÇE SUNUMU.pdf
Bunlar yetmemiş olacak ki İŞGAL YILLARINA GERİ DÖNDÜK.
İşsizlikten ötürü sadakayla beslenmeye alıştırılmış insanlar işgalin ne olduğunu anlayabilirler mi?
Hiç sanmam, zaten onların yaşamları, zihinleri, beyinleri işgal altına alınmış, ülke kaynaklarının % 95'ini yiyen vakıf, cemaat, tarikat, yandaş, mafya grupları tarafından besletilen kitlelerin işgal nesine, onlar işgalin Allah'ını zaten yaşıyorlar.
O çocukların aileleri "çocuklarımızın alnına sürülen bu kara lekenin hesabını soracağız" diye suç duyurusunda umarım ki bulunmuş olsunlar da bu türler içlerindeki Türk çocuklarına olan nefreti kusmanın bedeli olduğunu öğrensinler.
KURTULUŞ VE CUMHURİYET belgeselini izlerseniz bugün yaşadıklarımız o günde aynı olduğunu görecekseniz.
Resim kaldırılmış fakat hiçbir açıklama da henüz yapılmamış, Türk çocuklarına bu dallamalar Milli ve Yerli eğitim verecek sananlar yine de varsa alnını karışlarım.
Bir yazıya bakalım, belki bir şeyler anlatıyor olabilir, Türk çocuklarına nefretin sebepleri belki de daha uzun bir geçmişte besleniyordur, bugün yaşadığımız 14 milyon nüfusluk ve 80 milyar dolar harcamamızın sürekli arttığı iskân, iaşe başta olmak üzere verilen toprakların geçmişten gelen işgal hareketini örnek almış olması olamaz mı diyesiniz gelecek, hele bir okuyun bakalım.
.../... Bu dönemde muhacirler için yerli ve yabancı yardım örgütleri bazı yardımlar yapmışlardır.
Örneğin Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin, İstanbul’un işgal altında olduğu ve müthiş bir muhacir akınına uğradığı böyle bir dönemde muhacir ve mülteciler için ciddi hizmetleri olmuştur.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, yardıma muhtaç ahaliye yardım etmek üzere Karamürsel’e bir heyet göndermiştir.
Dersaadet gazetesi yazarlarından biri, bu heyet hakkında izahat almak üzere Hilal-i Ahmer Cemiyeti Merkez-i Umumi A‘zası’ndan Hamid Bey’i ziyaret eder. Hamid Bey, Karamürsel’deki ahalinin büyük bir kısmının İstanbul, İzmit ve Derince’ye iltica ettiklerini söyler.
Beş binden fazla sayıda olan bu zavallıları memleketlerine iade ve iskân ve iaşe için Hilal-i Ahmer, seyyar mutfaklar açılmasına, bu suretle ahaliye yiyecek tevziine karar verildiğini ifade eder.
Aynı zamanda bu muhacir ve mülteciler için Tabib İhsan Bey’in idaresinde küçük bir heyet tavzif edileceğini, bu heyetin orada ufak bir daire açarak hastaları muayene ve tedavi edeceklerini ekler.
Ayrıca Hilal-i Ahmer Adana’ya da böyle bir heyet gönderir.
Bu heyet de sekiz doktor ile birçok hasta bakıcı ve yardımcıdan oluşmak üzere, yirmi sekiz kişiden ibarettir.
Söz konusu heyet, frengi ve sıtma hastalıklarına karşı da mücadele etmiştir.
Mücadele için gerekli ilaç ve serumlar tedarik edilmiştir.
Heyet cins ve mezhep ayırmadan muhtaçlara yardımda bulunmuştur. İŞGAL YILLARINDA BİR İSTANBUL GAZETESİ: DERSAADET.pdf
Bu satırların, yaşadığımız olgular hakkında bazı gerçeklerin kafanızda ışık çakmalarıyla güncellenmesine sebep olacağına inanıyorum.
AKP Genel Başkanı Erdoğan, Malatya mitinginde halka hitap ederken tıpkı Süleyman Demirel gibi davranmış.
Benim memurum, benim esnafım, benim çiftçim...
Bu sözler Demirel'den kalan miras ama Erdoğan her fırsatta aşağıladığı Demirel'den kalma sözleri kullanmaya başlayalı hayli zaman oldu.
Gerçi Erdoğan bu, Hz. Erdoğan olduktan hatta Allah'ın tüm özelliklerini üstünde taşıdığı ilan edildiği günden beri tek dokunulmaz durumda ne sözünün üstüne söz söyleyebilen ne uygulamalarını eleştirebilenler ya da yargılayabilen mahkemeler ne de ona karşı durabilen bir muhalefet kalmadığından beri özellikle de işçi emeklisinin ezim ezim ezilip yok edildiği günlere gelmek hiç de kolay olmadı.
Devlet Memuru ve emeklisine iyi-kötü seyyanen bir şeyler verdi görüntüsünü sunarken 2023 Mayıs ayında parlayıp durmuştu.
Memur emeklisine seyyanen verip işçi emeklisine nanik yapıyordu.
Sümerler bile yönetimde bulundurduğu yüksek şahsiyetlere yaşlılar demiş
ama bizde aşağılanmayı öğretiyorlar, o kadar çağın gerisine gitmişiz ama
anlayan yok.
Gerçi seyyanen zam da bir ihanettir ama hiç değilse geçici bir rahatlama da olsa sağlıyor.
Yalanları seçimin hemen ertesi gün altın ve doların tarihi zirvesiyle, akaryakıtın uçmasıyla patlak verince vatandaş sokaklara dökülür sandım ama ne gezer, "her şeyi bize Allah yaptırıyor" dediklerinden olsa gerek hamd sistemi derhal devreye sokulmuş millet zulmü sineye çekmeyi başarmıştı.
Örneğin fiyatlardaki zulüm 14 Mayıs 2023 birinci tur seçimlerinde İstanbul'da 18,53 olan mazot 28 Mayıs 2023 ikinci tur seçimlerinden hemen sabahında 19,34 TL'ye fırlamış, sonra yakalanamaz durumda uçuşa geçmiş, bir ara 50 TL sınırına dayandırılan motorin şu an itibarı ile Hakkâri’de 42,46 TL olmuştur, özellikle işçi emeklisine bundan daha büyük zulüm olabilir mi?
Hz. Erdoğan Efendi'miz Malatya mitinginde neye kızdığı tam anlaşılmaz şekilde "Yahu tamam ver ver, oradaki kardeşlerimize ver. Onlar benim memurlarım ver... Şu anda bak görüyorsun burada işimiz var" diyerek buyurmuşlar.
2014-2019 Eyyübiye Bld. meclis üyesi olduğunu belirten Bilal TEKATLI isminde vatandaş sayfasından bakın neler paylaşmış.
Bu vatandaş iki adet de video paylaşmış.
Birinci videoda Belediye Başkanı için verilen kayıp ilanını paylaşmış, ikinci videoda ise halkın hareketlendiği anların görüntüsünü aynı imla ile vereyim, "Urfa urfa olalı böyle çapsız bir yönetim görmedi. Görünen o ki Vatandaşın da artık sabrı taştı. Değermiydi gerçekleri trollerle gizleyip hizmet etmeden reklamını yapmaya. Değermiydi kişiliğini yalancı methiyelerle avutmaya. Sahte ve ranta dayalı yapılan işlerin sonucu ortada" diyerek paylaşmış.
Diyeceksiniz ki yahu Şanlıurfa ile senin yaşadığın yer arasında kim bilir kaç şehir var?
Evet doğru olmasına doğru da Şanlıurfa'daki vatandaş çile çekiyor da ülkenin başka yerindekiler çekmiyor mu, Şanlıurfa'daki vatandaşları oy vermez sen hizmet yok diye Cumhurun başı tehdit ediyor da başkalarını tehdit etmiyor mu, yine aynı Mehmet yani Jöleli'nin İngiliz Mehmet dediği bakan efendi göreve getirilmedi mi, neden?
Jöleli'nin İngiliz Mehmet dediği bu canlı Emekliye iki maaş ikramiye bütçe dengeleriniz bozar diyen canlı değil mi?
Yine ayni İngiliz Mehmet geldi yine aynı sözleri bu kez Erdoğan'a Emekli maaşlarına ekleme demek bütçeden 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir diye söylettiler.
Yine işin başında bu canlı türü, yine emeklinin sırtında tepinecekler, yine yandaşa, hırsıza, soysuza peşkeş çekeceklerini ilan eder gibi davranmaya devam ediyorlar ve Erdoğan'ı da buna alet olarak kullanıyorlar, Erdoğan onlar için bir tür uyumlu/ılımlı aparat.
Fakat Erdoğan'a da sosyal medya hesabından Ahmet Dursun'dan çalınan toplam 9.839.040 TL paramın hesabını kim verecek diye sormamın ardından mevcut ve açtığım tüm sosyal medya hesaplarıma engel getirildi.
Dikkatinizi çekti mi bilmem, Erdoğan'ın birkaç kez daha Demirel'i örnek aldığını yazmıştım, yine aynı kafa, yine spontane, yine kibir, yine tek adamlığın yarattığı efsane üstten bakışı yine Erdoğan üzerinden ve onun sesiyle, yüzüyle milletin suratının orta yerine meydanlardan prompter vasıtası ile okutuyorlar, Erdoğan'da konuştuğunu sanıyor.
Devlet olduğunu sanan kafa memurun da kendi malı olduğunu düşünmüş olacak ki onlar benim memurum dedirtiyorlar, Erdoğan'da aynen okuyor.
Nedir memur, seçilmemiş olması ilk şar, atanmış olması ikinci şart ve millet adına devlet için görev yapanlar demek.
Hükümet adına değil, devlet adına.
Eğer 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu bizim bilmediğimiz şekilde değişmediyse o kanunda hükümet adına, Cumhurbaşkanı namına iş görürler demiyor ama adam memuru benim diye sahipleniyor.
Hani şu kadınları sahiplendirelim diyen Hüda-Par'ın malumları var ya, aynen öyle.
Sıdkından sıyrılmışlık öyle tek tük değil, neredeyse sıyrıklar toplumu haline getirilmiş durumdayız.Örneğin MHP Arnavutköy İlçe Başkanı Temel Bedir "İki yolunuz var, ya Cumhur İttifakı’nın yol bellediği Allah’ın yolunda gideceksiniz ya da Ebu Cehil’in yolunda gideceksiniz" diye konuşuyor, hem de onca insanın suratının tam da orta yerine gözleriyle de şey ederek yani bakarak.
İYİ Parti'den İBB Meclis Üyesi İbrahim Özkan'da sosyal medya hesabından paylaşmış hatta Özkan'a hakaret seviyesinde yorumlar da yapılmış.
Yani millettin inançlarının ne olması gerektiğini CIA'nın belirlemesine kimse itiraz etmiyor, kimsecikler "bunlar CIA'nin öğretilerini toplumumuza din diye dayatıyor" diyememiş tam aksine CIA'nin yaratıp dayattığı Allah'ın neferleri gibi davranmayı ilke edinmişler.
Yazdıkça öfkeleniyor, öfkelendikçe iç politikada kalıyor, dış dünyada neler olduğunu, insanlığın bilimde nerelere doğru evrildiğini göremez duruma düşüyorum.
Bilmem ki sürekli iç siyasetin milleti teslim almasına razı olup bunları yazmaktan vazgeçeyim mi?
Bir türlü karar veremiyorum, çünkü insanımızın sömürülmesi için araçlar o kadar çoğaldı ki, oynana oyunlar o kadar başarılı ki bunları sezinlemek neredeyse mümkün olmaz durumlara geldi.
Örneğin televizyon dizisi olarak sunulan Kızıl Goncalar adlı yapım için tarikat-cemaat-siyaset üçlemesi feryat figan diziyi yayından kaldırın diye dikkat çekmişlerdi.
O günlerde bunun bir MIND CONTROL yöntemi olarak kullanıldığını, Laik kesimin nasıl aşağılanacağını göstereceklerini iddia etmiştim.
Şimdilerde görüyorum ki dediklerim aynen çıkıyor.
Olsun be, eğitimli kesim durumun farkında onlar zaten eğitimli kesimden değil cahil kesimden besleniyor, üstelik bunu ben söylemiyorum AKP'li eski bakan Taner Yıldız'ın kendisi söylüyor.
Ben söylesem defe koyar oynatırlardı.
Türkiye böyle bir yer, seçmen de böyle seçmen olalı kurtuluş diye bir şey yok, nihayetinde cehaletten besleniyoruz dedikleri halde oy veriliyorsa yazmanın, konuşmanın sonuna gelinmiş demektir.
19.3.2024
A. Dursun
Sosyal Yardım Programlarımız 29 Ağustos 2021
Sosyal Yardım Programlarımız 11 Aralık 2023
Sosyal Yardım Programlarımız 18 Mart 2024
KUR’AN’IN ÖNCÜSÜ MEÇHUL KİTAP
ANAYASA ÇALIŞMALARINDA REFERANS BİR UYGULAMA: DARU’N NEDVE
ÂFÂK VE İMDÂDÜ'L-MİDÂD MECMUALARININ ÇEVİRİ YAZIYA AKTARILMASI VE
DEĞERLENDİRİLMESİ
DİNÎ TERİMLER SÖZLÜĞÜ (Ebu Cehil)

.png)
.png)


.png)
.png)




.png)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder